words - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

words

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "words" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 15 résultat(s)

Anglais Turc
General
words n. kavil
words n. ağız kavgası
words n. sözcükler
words n. kelimeler
words n. tartışma
words n. münakaşa
words n. söylev
words n. konuşma
words n. sohbet
Law
words n. hukuki terimler ve ibareler
Computer
words n. sözcük
words n. sözcük sayısı
Music
words n. şarkı sözleri
words n. müzik kompozisyonunun sözleri
Theatre
words n. replikler

Sens de "words" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
biting words n. iğneleyici söz
harsh words n. acı dil
just a couple of words n. iki çift laf
trenchant words n. sert sözler
foreign words and phrases n. yabancı kelimeler ve deyimler
battle of words n. ağız kavgası
empty words n. balon
biting words n. iğneli söz
play on words n. cinas
play on words n. kelime oyunu
harsh words n. ağır sözler
battle of words n. atışma
fancy words n. süslü sözler
a man of few words n. az konuşan adam
a man of a few words n. az konuşan adam
sugary words n. tatlı sözler
hearing sarcastic words n. iğnelenme
inappropriate words n. ileri geri sözler
common words n. ortak sözcükler
soft words n. tatlı dil
sweet words n. tatlı sözler
cutting words n. iğneli söz
empty words n. boş laf
biting words n. acı dil
a play on words n. kelime oyunu
unknown words n. bilinmeyen kelimeler
final words n. son sözler
a few words n. iki çift söz
a few words n. iki çift laf
clipping of words n. sözcüklerin kırpılması
battle of words n. ağız dalaşı
play on words n. sözcük oyunu
empty words n. palavra
unmentionable words n. ağza alınmayacak sözler
words of wisdom n. özlü sözler
words of wisdom n. güzel sözler
words of wisdom n. bilgece sözler
one's final words n. son sözleri
fair words n. kibar sözler
gentle words n. kibar sözler
gentle words n. nazik sözler
fair words n. tatlı sözler
courteous words n. kibar sözler
fair words n. nazik sözler
courteous words n. nazik sözler
gentle words n. tatlı sözler
courteous words n. tatlı sözler
empty words n. boş sözler
empty words n. boş laflar
new words n. yeni kelimeler
famous last words n. ünlü son sözler
words of comfort n. teselli sözleri
words to live by n. güzel ve özlü sözler
bag of words model n. kelime torbası modeli
all the words in english n. ingilizce'deki bütün kelimeler
synonymous words n. eşanlamlı kelimeler
atatürk's words n. atatürk'ün söylediği sözler/sözleri
battle of words n. söz düellosu
motivating words n. motive edici sözler
motivating words n. motive eden sözler
dirty words n. küfürlü konuşma
bad words n. küfürlü konuşma
unknown words n. bilinmeyen sözcükler
well chosen words n. iyi seçilmiş kelimeler
meaning of the words n. sözcüklerin anlamları
falling short of words n. kelimelerin kifayetsiz kalışı
emotionally charged words n. duygu yüklü sözler
the new words learned n. öğrenilen yeni kelimeler
meanings of words n. kelimelerin anlamları
transition words n. geçiş sözcükleri
transition words n. geçiş kelimeleri
important words n. önemli kelimeler
words and actions n. söz ve eylemler
war of words n. ağız dalaşı
war of words n. laf dalaşı
war of words n. söz dalaşı
texting words n. yazışırken kullanılan kelimeler
a couple of words n. bir çift laf
a couple of words n. bir çift söz
racist words n. ırkçı kelimeler
key words n. anahtar sözcükler
a play upon words n. kelime oyunu
words per minute n. kelime/dakika
words per minute n. dakika başına kelime
words per minute n. (konuşurken veya yazarken) kelimelerin kullanım hızı
wpm (words per minute) n. kelime/dakika
wpm (words per minute) n. dakika başına kelime
bug words [obsolete] n. tehditkar konuşma
bug's words [obsolete] n. tehditkar konuşma
honeyed words n. tatlı ama boş sözler
choice of words n. sözcük seçimi
choice of words n. sözcük tercihi
choice of words n. kullanılması tercih edilen üslup
bandy words with v. söylenmek
hang on somebody's words v. ağzı açık dinlemek
swallow one's words v. yanılmış olduğunu itiraf etmek
eat one's words v. sözünü geri almak
have words v. kavga etmek
eat one's words v. özür dilemek
swallow one's words v. kelimeleri yutmak
create with words v. kelimelerle yaratmak
put words into someone's mouth v. birinden izin almadan onun adına konuşmak
swallow one's words v. sözünü geri almak
eat one's words v. tükürdüğünü yalamak
weigh one's words v. sözlerine dikkat etmek
bandy words v. atışmak
put words into someone's mouth v. uydurup birinin ağzından konuşmak
be hurth with sarcastic words v. iğnelenmek
bandy words with v. ile atışmak
use hard words v. ağır söylemek
swallow one's words v. tükürdüğünü yalamak
be at a loss for words v. söyleyecek söz bulamamak
wangle words out of somebody v. ağzından laf almak
hang on somebody's words v. ağzının içine bakmak
have words v. atışmak
bandy words v. ağız kavgası etmek
take the words out of somebody's mouth v. lafı ağzından almak
confuse by a flow of words v. ağız kalabalığına getirmek
chop one's words v. tane tane söylemek
weigh one's words v. lafını bilmek
twist someone's words v. birinin sözlerini çarpıtmak
wait for somebody's words v. ağzına bakmak
break one's words v. sözünü tutmamak
be at a loss for words v. ne diyeceğini şaşırmak
swallow one's words v. kelimeleri net bir şekilde telaffuz etmemek
grope for words v. kelimeleri zor bulmak
bandy words with v. ile ağız kavgası yapmak
chop one's words v. kısa kesmek
put into words v. dile getirmek
weigh one's words v. sözlerini tartarak konuşmak
have words with somebody v. tartışmak
be at a loss for words v. söyleyememek
be at a loss for words v. ağzında düğümlenmek
be lost for words v. küçük dilini yutmak
put into words v. dillendirmek
put into words v. kelimelere dökmek
place dependence on somebody's words v. bel bağlamak
bandy words v. söylenmek
believe someone's words v. sözüne inanmak
express in words v. söze dökmek
mince words v. ağzında gevelemek
weigh one's words v. sözlerini tartmak
take the words out of someone’s mouth v. lafı ağızdan almak
have words v. fırça atmak
have words v. paylamak
have words v. azarlamak
have words v. fırça çekmek
put into words v. sözcüklere dökmek
value someone's words/opinion v. sözüne değer vermek
be good with words v. sözcüklerle arası iyi olmak
whisper honeyed words into one's ear v. birinin kulağına tatlı şeyler fısıldamak
place dependence on somebody's words v. birinin sözüne/vaadine güvenmek/bel bağlamak
fall short of words v. kelimeler kifayetsiz kalmak
use bad words v. kötü söz söylemek
say bad words v. kötü söz söylemek
guess the meanings of unknown words v. bilinmeyen kelimelerin anlamlarını tahmin etmek
multiply words v. laf ebeliği yapmak
multiply words v. fazlasıyla uzun konuşmak
too funny for words adj. çok komik
very hurtful (words) adj. zehir zemberek
impossible to put into words adj. kelimelerle anlatılamaz
in so many words adv. açık seçik bir şekilde
in plain words adv. açıkçası
without mincing words adv. açıkça
without words adv. konuşmadan
in so many words adv. açıkça
in other words adv. yani
in words adv. sözlü
in words adv. yazıyla
without mincing words adv. dobra dobra
without mincing words adv. sakınmadan
stated in other words adv. diğer bir deyişle
in a few words adv. birkaç sözcükle
in a few words adv. kısaca
in a few words adv. birkaç kelimeyle
Phrasals
exchange words (with somebody) (about something) [uk] v. (birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
exchange words (with somebody) (about something) [uk] v. (birine bir şey hakkında) laf etmek
exchange words (with somebody) (about something) [uk] v. (biriyle bir şey hakkında) tartışmak
exchange words (with somebody) (about something) [uk] v. (biriyle bir şey hakkında) laf dalaşı yapmak
have words (with somebody) (about something) [uk] v. (birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
have words (with somebody) (about something) [uk] v. (birine bir şey hakkında) laf etmek
have words (with somebody) (about something) [uk] v. (biriyle bir şey hakkında) tartışmak
have words (with somebody) (about something) [uk] v. (biriyle bir şey hakkında) laf dalaşı yapmak
exchange words (with someone) v. (birine) iki çift laf etmek
exchange words (with someone) v. (birine) laf etmek
exchange words (with someone) v. (biriyle) ağız dalaşı yapmak
exchange words (with someone) v. (biriyle) tartışmak
Phrases
truer words were never spoken expr. yerden göğe haklısınız
in so many words expr. açıkça
in other words expr. bir başka deyişle
in other words expr. başka bir deyişle
in other words expr. bir başka ifadeyle
fill in the blanks with suitable words expr. boşlukları uygun kelimelerle doldurunuz
in other words expr. başka bir ifadeyle
in other words expr. bir başka anlatımla
in other words expr. demek
in other words expr. diğer bir ifadeyle
in other words expr. diğer bir deyişle
in so many words expr. harfi harfine
words fail me expr. ne derler bilmem ki
words fail me expr. ne diyeceğimi bilemiyorum
actions speak louder than words expr. lafa değil icraata bak
words can't describe how much I love you expr. kelimeler seni ne kadar sevdiğimi tarif edemez
words can't describe how much I love you expr. kelimeler seni ne kadar sevdiğimi tarif etmekte kifayetsiz kalır
with his/her own words expr. kendi deyimiyle
with his/her own words expr. kendi sözleriyle
seal up your lips and give no words but mum expr. kimseye söyleme
words fail me expr. ne denir bilmem ki
the more words you know the more you can say expr. ne kadar çok kelime bilirsen o kadar çok konuşursun
seal up your lips and give no words but mum expr. sır olarak sakla
complete the words expr. sözcükleri tamamlayın
there are no words left to speak expr. söylenecek söz yok
where words fail, music speak expr. sözün bittiği yerde, müziğe kulak ver
not of words but of deeds expr. sözde değil özde
where words fail, music speak expr. sözün bittiği yerde, müzik konuşur
match the words on the left with the ones on the right expr. soldaki kelimeleri sağdakilerle eşleştirin
in so many words expr. uzun uzadıya
in the words of expr. ...'nın deyişiyle
or words to that effect expr. ya da bu anlama gelecek olan benzer sözler
in other words expr. yani
In their words expr. kendi sözleriyle
ask questions for the underlined words expr. altı çizili kelimeler için sorular sor
Proverb
a word to the wise is enough, and many words won't fill a bushel anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
actions speak louder than words ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
hard words break no bones sert sözle insan incinmez
actions speak louder than words lafla peynir gemisi yürümez
action speaks louder than words ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
sticks and stones will break my bones but words will never hurt me istediğin kadar konuş söyle beni yaralayamazsın
sticks and stones can break my bones but words can never hurt me istediğin kadar konuş söyle beni yaralayamazsın
sticks and stones may break my bones but hard words cannot hurt me istediğin kadar konuş söyle beni yaralayamazsın
fine words butter no parsnips lafla peynir gemisi yürümez
fine words butter no parsnips boş laf karın doyurmaz
mere words do not feed the friars boş laf karın doyurmaz
a picture is worth a thousand words bir resim binlerce kelimeye değer
picture is worth a thousand words bir resim bin kelimeye bedel
words fly away, writings remain söz uçar, yazı kalır
spoken words fly away, written words remain söz uçar yazı kalır
words cut more than swords kalem kılıçtan keskindir
words fly away söz uçar, yazı kalır
deeds are fruits, words are leaves lafla peynir gemisi yürümez
silence speaks louder than words söz gümüşse sükut altındır
a picture paints a thousand words bir resim bin sözcüğe bedeldir
deeds are fruits, words are leaves ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz
a man is judged by his deeds, not by his words insan sözleriyle değil, yaptıklarıyla/icraatlarıyla değerlendirilir
a man is judged by his deeds, not by his words insanların ilk söylediklerine değil son yaptıklarına bakacaksın
a smile is worth a thousand words bir gülüş/gülümseme bin söze bedeldir
a smile is worth a thousand words bir gülüş/gülümseme binlerce kelimeye değer
he who gives fair words feeds you with an empty spoon pohpohlanmak kimseye bir fayda sağlamaz/kimsenin işine yaramaz
he who gives fair words feeds you with an empty spoon duyulmak istenen/kulağa güzel gelen sözler kimseye fayda sağlamaz
one picture is worth a thousand words bir resim binlerce kelimeye değer
one picture is worth a thousand words bir resim bin kelimeye bedel
one picture paints a thousand words bir resim bin sözcüğe bedeldir
one picture paints a thousand words bir resim bin kelimeye bedel
Colloquial
bizzle (a wild card word for words beginning with) n. b harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
jizzle (a wild card word for words beginning with) n. j harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
kizzle (a wild card word for words beginning with) n. k harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
lizzle (a wild card word for words beginning with) n. l harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
mizzle (a wild card word for words beginning with) n. m harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
pizzle (a wild card word for words beginning with) n. p harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
rizzle (a wild card word for words beginning with) n. r harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
sizzle (a wild card word for words beginning with) n. s harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
tizzle (a wild card word for words beginning with) n. t harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
vizzle (a wild card word for words beginning with) n. v harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
wizzle (a wild card word for words beginning with) n. w harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
yizzle (a wild card word for words beginning with) n. y harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
zizzle (a wild card word for words beginning with) n. z harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
f and c words n. küfürlü konuşma
f and c words n. küfür
chizzle (a wild card word for words beginning with c) n. c harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
hizzle (a wild card word for words beginning with) n. h harfiyle başlayan sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
words fail v. anlatacak kelime bulamamak
words fail v. anlatacak söz bulamamak
play on words v. kelime oyunu yapmak
words fail v. kelimelere sığmamak
words fail v. kelimeler yetmemek
words fail v. kelimelerle anlatamamak
in your own words expr. kendi sözcüklerinizle
just a few words expr. sadece birkaç söz
too funny for words expr. çok komik
too funny for words expr. kelimelerle anlatılamayacak/ifade edilemeyecek kadar komik
too sad for words expr. çok üzücü
too sad for words expr. kelimelerle anlatılamayacak/ifade edilemeyecek kadar üzücü
chizzle (a wild card word for words beginning with c) expr. c ile başlayan kelimelerin yerine kullanılan bir ifade
iow (in other words) expr. bir başka ifadeyle
iow (in other words) expr. başka bir deyişle
too (something) for words expr. anlatılamayacak kadar (bir şey)
too (something) for words expr. anlatmaya kelimelerin yetmeyeceği kadar (bir şey)
too (something) for words expr. kelimelerle anlatılamayacak/ifade edilemeyecek kadar (bir şey)
took the words right out of my mouth expr. lafı ağzımdan aldın
Idioms
a man/woman of few words n. az konuşan insan
a man/woman of few words n. az ama öz konuşan insan
a man/woman of few words n. konuşkan olmayan insan
a wild card word for words beginning with n. aynı harfle başlayan kelimeler için kullanılan joker kelime
a woman of few words n. az konuşan kadın
a woman of few words n. konuşkan olmayan kadın
high words n. ağır söz
words to live by n. düşündürücü/ibret alınacak sözler
weasel words n. kaçamak sözler
war of words n. kalem savaşı
high words n. öfkeyle söylenen sözler
high words n. sert sözler
a war of words n. sözcüklerin savaşı
man of his words n. sözünün eri
them's fighting words n. tartışmaya/kavgaya neden olacak sözler
famous last words n. ünlü son sözler
a man of few words n. az konuşan kimse
a man of few words n. sessiz kimse
a man of few words n. konuşmayı sevmeyen kimse
a man of few words n. konuşkan olmayan kimse
a woman of few words n. az konuşan kimse
a woman of few words n. sessiz kimse
a woman of few words n. konuşmayı sevmeyen kimse
a woman of few words n. konuşkan olmayan kimse
a war of words n. laf dalaşı
a war of words n. söz dalaşı
a war of words n. münakaşa
a war of words n. ağız dalaşı
cramp words [obsolete] n. idam hükmü
cramp words [obsolete] n. idam cezası
cramp words [obsolete] n. ölüm cezası
cramp words [obsolete] n. ölüme mahkumiyet kararı
cramp words [obsolete] n. idam
cramp words [obsolete] n. telaffuzu zor kelimeler
cramp words [obsolete] n. söylenmesi zor kelimeler
dizzle (a wild card word for words beginning with) n. d harfiyle başlayan argo sözcüklerin yerine kullanılan örtmece sözcük
fighting words n. tartışmaya/kavgaya neden olacak sözler
fighting words n. kışkırtıcı sözler
winged words n. dokunaklı/anlamlı/etkili sözler
words of one syllable n. basit bir anlatım
words of one syllable n. anlaşılması kolay terimlerle anlatım
words of one syllable n. basit kelimeler kullanılarak yapılan anlatım
words to that effect n. bu anlama gelecek olan benzer sözler
words to that effect n. onun gibi bir şey
have the words for v. adına konuşmak
have the words for v. temsil etmek
have words v. ağız dalaşı yapmak
bandy words with v. ağız dalaşı yapmak
exchange words with v. ağız dalaşı yapmak
bandy words with v. ağız dalaşına girmek
bandy words with v. ağız dalaşında bulunmak
bandy words with v. ağız kavgası etmek
have a way with words v. ağzı iyi laf yapmak
mince words v. ağzında gevelemek
hang on one's words v. ağzının içine bakarak dinlemek
have words v. atışmak
twist someone's words around v. birinin sözlerini çarpıtmak
scarcely exchange more than two words with someone v. birisiyle iki laf edememek
have words with someone v. biriyle tartışmak
exchange no more than two words with someone v. birisiyle iki çift laf edememek
have one's words stick in one's throat v. boğazında düğümlenmek
put words into someone's mouth v. birine söylemediği sözleri atfetmek
not exchange more than two words with someone v. birisiyle iki çift laf edememek
hardly exchange more than two words with someone v. birisiyle iki çift laf edememek
exchange no more than two words with someone v. birisiyle iki laf edememek
hardly exchange more than two words with someone v. birisiyle iki laf edememek
put words into someone's mouth v. birinin avukatlığını yapmak
put words into someone's mouth v. birine söylemediği sözleri atfetmek
put words in someone's mouth v. birine söylemediği sözleri atfetmek
have one's words stick in one's throat v. boğazı düğümlenmek
not exchange more than two words with someone v. birisiyle iki laf edememek
scarcely exchange more than two words with someone v. birisiyle iki çift laf edememek
be at a loss for words v. diyecek kelime bulamamak
eat one's words v. döneklik yapmak
weigh someone's words v. dediklerini dikkate almak
hang on one's words v. can kulağıyla dinlemek
mince one's words v. dilini tutmak
be lost for words v. dili tutulmak
one's actions follow one's words v. eylemleriyle verdiği sözler birbirini tutmak
hardly exchange more than some number of words with someone v. iki lafın belini kıramamak
not exchange more than some number of words with someone v. iki laf edememek
scarcely exchange more than some number of words with someone v. iki laf edememek
scarcely exchange more than some number of words with someone v. iki lafın belini kıramamak
scarcely exchange more than some number of words with someone v. iki çift laf edememek
hardly exchange more than some number of words with someone v. iki çift laf edememek
not exchange more than some number of words with someone v. iki lafın belini kıramamak
exchange no more than some number of words with someone v. iki laf edememek
not exchange more than some number of words with someone v. iki çift laf edememek
exchange no more than some number of words with someone v. iki lafın belini kıramamak
exchange no more than some number of words with someone v. iki çift laf edememek
hardly exchange more than some number of words with someone v. iki laf edememek
have one's words stick in one's throat v. nutku tutulmak
be at a loss for words v. ne diyeceğini bilememek
have a way with words v. kelimelerle arası iyi olmak
put into words v. kelimelere dökmek
take the words out of one's mouth v. lafı ağzından almak
have one's words stick in one's throat v. kelimeler boğazında düğümlenmek
take the words out of someone's mouth v. lafı birinin ağzından almak
weigh one's words v. lafını tartarak söylemek
take the words out of someone's mouth v. lafı ağzından almak
weigh someone's words v. söylediklerini dikkate almak
weigh one's words v. sözlerine dikkat ederek konuşmak
suit one's actions to one's words v. söyledikleriyle yaptıkları birbirine uymak
eat one's words v. sözlerini yemek
weigh someone's words v. sözlerine önem vermek
put into words v. sözcüklerle ifade etmek
eat one's own words v. sözünü geri almak
mince one's words v. sözünü sakınmak
be lost for words v. söyleyecek söz bulamamak
weigh someone's words v. sözlerini dikkate almak
eat one's words v. sözünü geri almak
be stuck for words v. söyleyecek söz bulamamak
weigh one's words v. sözlerini tartmak
have words v. tartışmak
hang on one's words v. tüm dikkatini vererek dinlemek
have to eat one's words v. tükürdüğünü yalamak
eat one's words v. tükürdüğünü yalamak
eat one's own words v. tükürdüğünü yalamak
have someone's words stick in one's craw v. (sözleri) rahatsız etmek/keyfini kaçırmak
one's actions follow one's words v. vaatlerini yerine getirmek
parrot (someone's) words v. (birini) papağan gibi tekrar etmek
parrot (someone's) words v. (birinin) sözlerini papağan gibi tekrarlamak
parrot (someone's) words v. (birinin) dediklerini papağan gibi tekrarlamak
parrot (someone's) words v. (birinin) dediklerini kelimesi kelimesine tekrar etmek
be beyond words v. kelimelerin ötesinle olmak
be beyond words v. kelimelerle tarif edilemez olmak
be beyond words v. kelimeler kifayetsiz kalmak
be beyond words v. söyleyecek söz/anlatacak kelime bulamamak
be beyond words v. nutku tutulmak
didn't exchange more than three words with v. ile bir çift laf edememek
didn't exchange more than three words with v. ile iki çift laf edememek
didn't exchange more than three words with (one) v. (biriyle) bir çift laf edememek
didn't exchange more than three words with (one) v. (biriyle) iki çift laf edememek
eat words v. özür dilemek
eat words v. sözünü geri almak
eat words v. tükürdüğünü yalamak
eat words v. döneklik yapmak
eat your words v. tükürdüğünü yalamak
eat your words v. özür dilemek
eat your words v. sözünü geri almak
exchange no more than (an amount of) words v. (iki, iki çift) laf edememek
hang on somebody's words v. birini can kulağıyla dinlemek
hang on somebody's words v. birini kulağını dört açıp dinlemek
hang on somebody's words v. birinin ağzının için bakmak
hang on someone's words v. birini can kulağıyla dinlemek
hang on someone's words v. birini kulağını dört açıp dinlemek
hang on someone's words v. birinin ağzının için bakmak
have no words for v. diyecek lafı/sözü olmamak
have no words for v. hakkında bir şey diyememek
have no words for (someone or something) v. (birine/bir şeye) diyecek lafı/sözü olmamak
have no words for (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) ilgili bir şey diyememek
have no words for (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında diyecek lafı/sözü olmamak
have words with someone (over someone or something) v. biriyle (biri/bir şey üzerine) tartışmak
have words with someone (over someone or something) v. biriyle (biri/bir şey üzerine) atışmak
have words stick in throat v. boğazı düğümlenmek
have words stick in throat v. nutku tutulmak
have words stick in throat v. boğazında düğümlenmek
have words with v. ile tartışmak
have words with v. ile atışmak
have words with v. birine fırça atmak
have words with v. birine fırça çekmek
have words with v. birini paylamak
have words with v. birini azarlamak
have words with v. biriyle kavga etmek
have/exchange words v. iki çift laf etmek
have/exchange words v. laf etmek
have/exchange words v. tartışmak
have/exchange words v. laf dalaşı yapmak
have/exchange words v. ağız dalaşı yapmak
have/exchange words (with somebody) (about something) [uk] v. (biriyle bir şey hakkında) tartışmak/atışmak
have/exchange words (with somebody) (about something) [uk] v. (biriyle bir şey hakkında) laf dalaşı yapmak
have/exchange words (with somebody) (about something) [uk] v. (biriyle bir şey hakkında) ağız dalaşı yapmak
have/exchange words (with somebody) (about something) [uk] v. (birine bir şey hakkında) iki çift laf etmek
not mince words v. açık açık konuşmak
not mince words v. dobra dobra konuşmak
not mince words v. sözünü sakınmadan konuşmak
not mince words v. gevelemeden konuşmak
not mince words v. sözünü esirgememek
not mince your words v. açık açık konuşmak
not mince your words v. dobra dobra konuşmak
not mince your words v. sözünü sakınmadan konuşmak
not mince your words v. gevelemeden konuşmak
not mince your words v. sözünü esirgememek
put (something) into words v. (bir şeyi) dile getirmek
put (something) into words v. (bir şeyi) dillendirmek
put (something) into words v. (bir şeyi) kelimelere dökmek
put (something) into words v. (bir şeyi) sözcüklere dökmek
put words in mouth v. söylemediği sözleri atfetmek
put words in (one's) mouth v. (birine) söylemediği sözleri atfetmek
put words in (one's) mouth v. (birine) yapmadığı/inanmadığı bir şeyi yakıştırmak
put words in (one's) mouth v. uydurup (birinin) ağzından konuşmak
put words into (one's) mouth v. (birine) söylemediği sözleri atfetmek
put words into (one's) mouth v. (birine) yapmadığı/inanmadığı bir şeyi yakıştırmak
put words into (one's) mouth v. uydurup (birinin) ağzından konuşmak
say a few words v. iki çift söz etmek
say a few words v. iki çift laf etmek
say a few words v. kısa bir konuşma yapmak
say a few words v. birkaç şey söylemek
say a few words v. kısaca değinmek
suit actions to words v. söyledikleriyle yaptıkları birbirine uymak
suit actions to words v. yaptıklarıyla söyledikleri tutarlı olmak
take the words out of mouth v. lafı ağzından almak
twist words v. sözlerini çarpıtmak
twist words v. lafını çarpıtmak
weigh your words v. lafını bilmek
weigh your words v. sözlerini tartarak konuşmak
weigh your words v. sözlerine dikkat etmek
weigh your words v. sözlerini tartmak
take the words (right) out of (one's) mouth v. lafı ağzından almak
lost for words adj. diyecek söz bulamayan
lost for words adj. diyecek bir şey bulamayan