İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
Speaking | ||
Konuşma | absolutely! expr. | hem de nasıl! |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | absolutely zf. | kesinlikle | ||
That is absolutely correct and we must vigorously condemn them. Bu kesinlikle doğrudur ve onları şiddetle kınamalıyız. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | absolutely zf. | mutlaka | ||
This has already been illegal in the past but this discrimination must still be absolutely prevented. Bu durum geçmişte zaten yasa dışı idi ancak yine de bu ayrımcılığın mutlaka önlenmesi gerekmektedir. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | absolutely zf. | tamamen | ||
How we handle it and how it is detected is absolutely critical. Bunu nasıl ele alıyoruz ve nasıl tespit ediyoruz, tamamen kritik öneme sahiptir. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | absolutely zf. | muhakkak | ||
Now that you are in Italy, you must absolutely see Naples. İtalya'ya gitmişken Napoli'yi de muhakkak görmelisiniz. More Sentences |
||||
Genel | absolutely zf. | çok (nitelediği sözcükten önce gelince) | ||
Even though I absolutely love my job, my family comes first. İşimi çok sevmeme rağmen ailem her şeyden önce geliyor. More Sentences |
||||
Genel | absolutely zf. | katiyen | ||
There is absolutely no difference between the two flats. İki daire arasında katiyen hiçbir fark yoktur. More Sentences |
||||
Genel | absolutely zf. | kesinlikle | ||
On both occasions, I was absolutely dumbfounded as to what they told us. Her iki olayda da, bize söyledikleri karşısında kesinlikle şaşkınlığa uğradım. More Sentences |
||||
Genel | absolutely zf. | mutlak suretle | ||
It's absolutely crucial that they receive the package by morning. Paketi sabaha kadar almaları mutlak suretle çok önemli. More Sentences |
||||
Phrases | ||||
İfadeler | absolutely amazing expr. | kesinlikle harika | ||
The menu looks absolutely amazing. Menü kesinlikle harika görünüyor. More Sentences |
||||
İfadeler | absolutely amazing expr. | kesinlikle muhteşem | ||
His technique was unique and absolutely amazing. Tekniği eşsiz ve kesinlikle muhteşemdi. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | absolutely wrong s. | kesinlikle yanlış | ||
What you are saying is absolutely wrong. Söyledikleriniz kesinlikle yanlış. More Sentences |
||||
Konuşma Dili | absolutely nothing expr. | kesinlikle hiçbir şey | ||
We talk and talk and we change absolutely nothing when it comes to the Council's position. Konuşuyoruz, konuşuyoruz ve Konseyin tutumu söz konusu olduğunda kesinlikle hiçbir şeyi değiştirmiyoruz. More Sentences |
||||
Speaking | ||||
Konuşma | absolutely necessary expr. | kesinlikle gerekli | ||
Yes, it is absolutely necessary for the Treaty to be ratified by all the Member States. Evet, Antlaşmanın tüm Üye Devletler tarafından onaylanması kesinlikle gereklidir. More Sentences |
||||
Law | ||||
Hukuk | absolutely zf. | kesin olarak | ||
This means that as yet none of them can be absolutely certain. Bu, henüz hiçbirinin kesin olarak emin olamayacağı anlamına gelir. More Sentences |
||||
Hukuk | absolutely zf. | tamamen | ||
We do not know when they will arrive and when they arrive they will probably be absolutely exhausted. Ne zaman geleceklerini bilmiyoruz ve geldiklerinde muhtemelen tamamen tükenmiş olacaklar. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | absolutely zf. | kesinlikle | ||
Mr Harbour's question about children of stable partnerships is absolutely vital. Bay Harbour'un istikrarlı birlikteliklerden olan çocuklarla ilgili sorusu kesinlikle hayati önem taşımaktadır. More Sentences |
||||
Teknik | absolutely zf. | mutlaka | ||
We absolutely must exceed the 1% of GDP devoted to higher education. Yükseköğretime ayrılan GSYİH'nin %1'ini mutlaka aşmalıyız. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | absolutely zf. | mutlak surette | ||
General | ||||
Genel | be absolutely right f. | yerden göğe kadar haklı olmak | ||
Genel | absolutely straight s. | dümdüz | ||
Genel | absolutely empty s. | tamtakır | ||
Genel | absolutely zf. | tamamıyla (cevap olarak) | ||
Genel | absolutely zf. | mutlaka (cevap olarak) | ||
Genel | absolutely zf. | bayağı | ||
Genel | absolutely zf. | tamamıyla (nitelediği sözcükten sonra gelince) | ||
Genel | absolutely zf. | tümüyle | ||
Genel | absolutely zf. | mutlak | ||
Genel | absolutely zf. | illa | ||
Genel | absolutely zf. | elbette | ||
Genel | absolutely zf. | kesinlikle (cevap olarak) | ||
Genel | absolutely zf. | kesinlikle (nitelediği sözcükten önce gelince) | ||
Genel | absolutely zf. | tamamıyla | ||
Genel | absolutely zf. | bütün yanlarıyla | ||
Genel | absolutely zf. | bütün yönleriyle | ||
Genel | absolutely not zf. | katiyen | ||
Genel | absolutely one day zf. | kesinlikle bir gün | ||
Proverb | ||||
Atasözü | power corrupts absolute power corrupts absolutely | mutlak güç muhakkak yozlaşır | ||
Atasözü | absolute power corrupts absolutely | mutlak güç yolsuzluk getirir | ||
Atasözü | absolute power corrupts absolutely | mutlak güç muhakkak yozlaşır | ||
Atasözü | power corrupts absolute power corrupts absolutely | mutlak güç yolsuzluk getirir | ||
Atasözü | absolute power corrupts absolutely | mutlak güç önünde sonunda insanı bozar | ||
Atasözü | absolute power corrupts absolutely | mutlak güç mutlaka insanı bozar | ||
Atasözü | power corrupts, and absolute power corrupts absolutely | mutlak güç yolsuzluk getirir | ||
Atasözü | power corrupts, and absolute power corrupts absolutely | mutlak güç muhakkak yozlaşır | ||
Atasözü | power corrupts, and absolute power corrupts absolutely | mutlak güç önünde sonunda insanı bozar | ||
Atasözü | power corrupts, and absolute power corrupts absolutely | mutlak güç mutlaka insanı bozar | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | absolutely not! ünl. | kesinlikle hayır! | ||
Konuşma Dili | absolutely no! expr. | kesinlikle hayır! | ||
Konuşma Dili | absolutely not expr. | kesinlikle olmaz | ||
Idioms | ||||
Deyim | do absolutely anything f. | çok uğraşmak | ||
Deyim | do absolutely anything f. | elinden geleni yapmak | ||
Deyim | do absolutely anything f. | elden gelen her şeyi yapmak | ||
Deyim | do absolutely anything f. | her yola başvurmak | ||
Deyim | do absolutely anything f. | her yolu denemek | ||
Deyim | do absolutely anything f. | tüm yolları denemek | ||
Speaking | ||||
Konuşma | that makes absolutely no sense expr. | bu kesinlikle çok mantıksız | ||
Konuşma | I absolutely agree with you expr. | size kesinlikle katılıyorum | ||
Konuşma | I absolutely agree with you expr. | sana kesinlikle katılıyorum | ||
Konuşma | you are absolutely gorgeous expr. | tek kelimeyle harikasın | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | free of damage absolutely i. | kati olarak hasardan muaf | ||
Ticaret/Ekonomi | free of damage absolutely i. | kesin olarak hasardan muaf | ||
Law | ||||
Hukuk | absolutely zf. | muhakkak | ||
Technical | ||||
Teknik | absolutely stable system i. | mutlak kararlı dizge | ||
Teknik | absolutely stable system i. | mutlak kararlı sistem | ||
Teknik | absolutely summable i. | mutlak toplanır | ||
Teknik | absolutely convergent i. | mutlak yakınsak | ||
Teknik | absolutely convergent i. | salt yakınsak | ||
Computer | ||||
Bilgisayar | absolutely stable system i. | mutlak kararlı dizge | ||
Math | ||||
Matematik | absolutely convergent séries i. | mutlak yakınsak seri | ||
Statistics | ||||
İstatistik | absolutely unbiased estimator i. | mutlak yansız tahmin edici | ||
Slang | ||||
Argo | absolutely fucking not! expr. | tabii ki değil lan! |