tümüyle - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

tümüyle



"tümüyle" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 61 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
tümüyle entirely zf.
General
tümüyle thoroughly zf.
tümüyle downrightly zf.
tümüyle absolutely zf.
tümüyle altogether zf.
tümüyle utterly zf.
tümüyle fully zf.
tümüyle totally zf.
tümüyle completely zf.
tümüyle diametrically zf.
tümüyle quite zf.
tümüyle bodily zf.
tümüyle for good zf.
tümüyle clear zf.
tümüyle downright zf.
tümüyle exactly zf.
tümüyle from top to bottom zf.
tümüyle through and through zf.
tümüyle wholly zf.
tümüyle to the full zf.
tümüyle very zf.
tümüyle up to the hilt zf.
tümüyle to the fullest extent zf.
tümüyle as a whole zf.
tümüyle unrelievedly zf.
tümüyle hail [uk] zf.
tümüyle merely zf.
tümüyle fair [dialect] zf.
tümüyle holus-bolus zf.
tümüyle off zf.
tümüyle inside out zf.
tümüyle dripping zf.
tümüyle dog zf.
tümüyle root-and-branch zf.
tümüyle slam [dialect] zf.
tümüyle slam-bang zf.
tümüyle slap zf.
tümüyle soaking zf.
tümüyle sobbing [dialect] zf.
tümüyle stane [dialect] zf.
tümüyle sublimely zf.
tümüyle trans- ök.
Phrases
tümüyle to the core expr.
Colloquial
tümüyle out-and-out s.
tümüyle totes zf.
tümüyle slap-dab expr.
tümüyle for fair expr.
Idioms
tümüyle neck and crop zf.
tümüyle neck and heels zf.
tümüyle all told expr.
tümüyle eight ways from sunday expr.
tümüyle eight ways to sunday expr.
tümüyle to a fare-thee-well expr.
tümüyle a hundred per cent expr.
tümüyle one hundred per cent expr.
tümüyle as the day is long expr.
tümüyle by the run expr.
tümüyle to the marrow expr.
Technical
tümüyle altogether zf.
tümüyle downright zf.
Slang
tümüyle mondo [california] zf.

"tümüyle" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 131 sonuç

Türkçe İngilizce
General
arızayı tümüyle önleyen şey fail-safe i.
(bir şeyi) doğru veya tümüyle anlayamama misappreciation i.
insanın gerçeği sadece aklı temel alarak bilemeyeceğini ve gerçek ortaya çıksa dahi tümüyle anlayamayacağını ifade eden, tanrı tarafından tebliğ edilmiş dini öğreti mystery i.
film veya dizi gibi başka bir formata uyarlanan bir kitabın içeriğine tümüyle sadık kalınmasında ısrarcı olan hayran purist i.
film veya dizi gibi başka bir formata uyarlanan bir kitabın içeriğine tümüyle sadık kalınmasında ısrarcı olan hayran book purist i.
bakış açısı veya muamele bakımından tümüyle ciddi olma sobersidedness i.
tümüyle kapamak encase f.
tümüyle değişmek switch over f.
tümüyle mahvetmek muller f.
tümüyle uygulamak give f.
tümüyle alt etmek demolish f.
tümüyle kapamak overcover f.
tümüyle yok etmek ruinate [obsolete] f.
tümüyle sigorta edilmiş fully insured s.
tümüyle ahşap all-wood s.
tümüyle kuru bone-dry s.
tümüyle dile getirilen fully articulated s.
tümüyle dumanlı sis niteliğinde olan smoggiest s.
tümüyle dumanlı sis niteliğinde olan smoggier s.
tümüyle uyumlu plug compatible s.
tümüyle yeni quite new s.
tümüyle gizleyen holocryptic s.
(bir şeyi) tümüyle takdir etmeyen misappreciative s.
tümüyle farklı olan opposite s.
tümüyle cesareti kırılmış dismayed s.
tümüyle anlaşılmış down pat s.
gövdesi tümüyle veya kısmen gümüşi pullarla kaplı olan silver-scaled s.
bakış açısı veya muamele bakımından tümüyle ciddi olan sobersided s.
tümüyle aynı renk olan solid-coloured [uk] s.
tümüyle tersi on the contrary zf.
tümüyle doğru bang on zf.
tümüyle açığa çıkmış durumda on the table zf.
tümüyle doğru bang on ünl.
tümüyle anlamı veren ön ek en- ök.
Phrasals
(bina) tümüyle yapılmak/dikilmek/bitmek go up f.
bir özelliğini veya becerisini tümüyle kullanmak call up f.
birinden tümüyle kurtulmak root something out f.
birinden tümüyle kurtulmak root someone or something out of something f.
kendini tümüyle vermek give up to f.
tümüyle temizlemek purge away f.
tümüyle çıkarmak (bir şeyi) zero out f.
(bir yere) tümüyle yayılmak spread across (something or some place) f.
(bilgi, haber bir yere) tümüyle yayılmak spread across (something or some place) f.
bir şeyi tümüyle/boydan boya sulamak water something down f.
(bir şeyi) tümüyle kaplamak engulf in (something) f.
-den tümüyle söküp çıkarmak/atmak root out of f.
Phrases
tümüyle ezberlemek have something down f.
Colloquial
(düşüncenin, duygunun) tümüyle etkisi altına girmek drown f.
hepten/tümüyle rahat loose as a goose s.
tamamen/tümüyle senin all yours expr.
tamamen/tümüyle senin all yours expr.
tümüyle apayrı bir şey whole other thing expr.
Idioms
tümüyle/tam bir fiyasko all sizzle and no steak i.
tümüyle yabancı a perfect stranger i.
tümüyle yabancı a total stranger i.
tümüyle başıboş/kontrolsüz olmak be wide open f.
olmaya/yapmaya (tamamen/tümüyle/hepsi) hazır/aday olmak look (all) set (to do something) f.
olmaya/yapmaya (tamamen/tümüyle/hepsi) hazır/aday olmak be(all) set (for something) f.
olmaya/yapmaya (tamamen/tümüyle/hepsi) hazır/aday olmak be(all) set (to do something) f.
tümüyle iyileşmek/ayağa kalkmak get (oneself) into the best of health f.
tümüyle sağlığına kavuşmak get (oneself) into the best of health f.
aklı tümüyle yerinde/başında olmak have all (one's) buttons f.
aklı tümüyle yerinde/başında olmak have all one's buttons f.
aklı tümüyle yerinde/başında olmak have all one's marbles f.
(bir iş/şey birini) tümüyle içine almak be absorbed by (something) f.
hepsi/tümüyle orada olmak be out in force f.
tümüyle emin olmak keep the record straight f.
tümüyle emin olmak set the record straight f.
tümüyle kopmak break with f.
tümüyle emin olmak put the record straight f.
tümüyle yok etmek wipe off the face of the earth f.
tümüyle güvenmek pin one's faith on f.
tümüyle kaplanmak engulf in f.
tümüyle emin olmak get the record straight f.
yetkisini tümüyle kullanmak crack the whip f.
(bir şey) tümüyle mahvetmek kill (something) stone dead f.
tümüyle farklı bir sorun olmak be a whole other kettle of fish f.
tümüyle gerçek dışı olmak be all wet f.
tümüyle çiçek açmak come out in bloom f.
aklı tümüyle yerinde/başında olmak have all marbles f.
aklı tümüyle yerinde/başında olmak have got all (one's) marbles f.
(birine/bir şeye) tümüyle güvenmek pin (one's) faith on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) tümüyle güvenmek pin (one's) hopes on (someone or something) f.
'-e tümüyle güvenmek pin faith on f.
birine/bir şeye tümüyle güvenmek pin your faith on somebody/something f.
birine/bir şeye tümüyle güvenmek pin your hopes on somebody/something f.
tümüyle kendine hakim cool calm and collected s.
hepsi/tümüyle (orada) out in force expr.
Speaking
tümüyle apayrı bir şey whole nother thing expr.
tümüyle önemsiz of no consequence expr.
tümüyle apayrı bir şey whole another thing expr.
Trade/Economic
tümüyle sigorta edilen fully insured s.
Law
tümüyle geçersiz wholly invalid i.
tümüyle intikal universal succession i.
Politics
batı'nın tümüyle ortak hareket ile karar alması arzusuna dayanan görüş atlanticism i.
tümüyle postayla oy kullanma all-postal voting i.
Technical
tümüyle dişli nipel close nipple i.
tümüyle metal all-metal s.
Computer
tümüyle nesneye-yönelik olan açık kaynaklı yüksek düzey bir programlama dili ruby i.
tümüyle uyumlu plug compatible s.
tümüyle uyumlu plug-compatible s.
programın, belgenin veya dosyanın tümüyle ilgili global s.
tümüyle kaldır full uninstall expr.
tümüyle tamam full ok expr.
tümüyle iptal full cancel expr.
Informatics
tümüyle uyumlu plug-compatible s.
Telecom
tümüyle elden geçirme overhauling i.
Textile
tümüyle imal edilmiş made-up s.
Construction
tümüyle tuğla duvar all-brick wall i.
tümüyle çelik inşaat all-steel construction i.
Psychology
zihinsel ve fiziksel niteliklerin farklı olduğu ve birbirlerini tümüyle açıklayamayacakları görüşü dualism i.
Pathology
kısmen ya da tümüyle tıkalı (solunum yolu) tight s.
Math
tümüyle kesin mathematic s.
Physics
(klasik mekanikte) bir sistemin veya belirli bir zamanda bu sistemde etkili olan kuvvetlerin dinamik değişkenlerinin değerlerinin ileriki zamanda yer alan değişkenlerin değerlerini tümüyle belirlediği ilkesi determinism i.
dünya'nın atmosferinin tümüyle alev alması atmospheric ignition i.
Astronomy
tümüyle garip maddeden oluşan varsayımsal gök cismi strange star i.
Botanic
sınır işareti işlevi görmesi için tepesindeki dallar hariç tümüyle budanmış ağaç lopstick [canada] i.
sınır işareti işlevi görmesi için tepesindeki dallar hariç tümüyle budanmış ağaç lobstick [canada] i.
Breeding
tümüyle otlatma total grazing i.
tümüyle kesif yem total concentrate feed i.
Archaeology
(paleontolojide) neredeyse tümüyle denizlalelerinin iskelet katmanlarından oluşmuş bir tortul kayaç rhodocrinite i.
Philosophy
evrenin tümüyle veya neredeyse pasif olan elementi matter i.
Environment
fotosentez yapan bitkinin aldığı ile verdiği karbondioksit oranının tümüyle dengede olduğu atmosferik karbondioksit yoğunluğu compensation point i.
Meteorology
tümüyle durgun dead calm s.
Military
1938'de nazi faaliyetlerini soruşturmak üzere kurulup sonrasında kendini tümüyle komünistlerin sözde yıkıcı faaliyetlerini ortaya çıkarmaya adamış olan kurul committee to investigate un-american activities i.
ateşleme için tümüyle hazır durumdaki patlayıcı primed charge i.
Photography
tümüyle veya çoğunlukla tek renkten oluşan resim monotint i.
Archaic
toplumsal ilişkilerden uzaklaşıp kendini tümüyle bireysel veya zihinsel uğraşlara vermek descend f.
Slang
tümüyle ters gitmek go blooey f.
tümüyle tükenmiş gutted s.
tümüyle yenik düşmüş kippered s.