almost - İngilizce Türkçe Cümleler
Örnek cümleler çeşitli kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır ve her ne kadar editör kontrolünden geçmiş olsa da bazı gözden kaçmalar olabilir. Cümleler kesinlikle, Tureng.com’un ideolojisini ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Sizi rahatsız eden siyasal, sosyal ve hassas içeriğe sahip cümleleri lütfen bize bildiriniz.

İngilizce Türkçe
almost neredeyse adv.
  • These could almost be termed ports of convenience.
  • Bunlar neredeyse kolaylık limanları olarak adlandırılabilir.
  • It is almost even stranger that another important aspect is missing.
  • Bir başka önemli hususun eksik olması neredeyse daha da garip.
  • Unlike almost all crops, opium poppies do not require much water.
  • Neredeyse tüm ekinlerin aksine haşhaş fazla suya ihtiyaç duymaz.
Show More (1799)
almost hemen hemen adv.
  • In the debate in Parliament today, almost everyone stood by the same values.
  • Bugün Parlamento'daki tartışmada hemen hemen herkes aynı değerleri savundu.
  • In the customs area, there is almost full alignment.
  • Gümrükler alanında, hemen hemen tam uyumlulaşma vardır.
  • This lining is made of tissue and blood, like almost everything else inside our bodies.
  • Bu astar, vücudumuzdaki hemen hemen her şey gibi doku ve kandan oluşur.
Show More (154)
almost hemen adv.
  • It must be clear to us that this draft constitution represents a considerable advance in almost every area.
  • Bu anayasa taslağının hemen her alanda kayda değer bir ilerlemeyi temsil ettiği bizim için açık olmalıdır.
  • There are harmonised standards in almost every other aspect of European industry.
  • Avrupa sanayisinin hemen her alanında uyumlaştırılmış standartlar vardır.
  • I mop the kitchen almost every day.
  • Mutfağa hemen her gün paspas atarım.
Show More (12)
almost az kaldı adv.
  • Tom almost died in that accident.
  • Tom az kalsın ölüyordu o kazada.
  • You almost gave me a heart attack when you did that.
  • Bunu yaptığında beni az kalsın kalpten götürecektin.
  • I was almost late for school this morning.
  • Bu sabah az kalsın okula geç kalacaktım.
Show More (7)
almost az daha adv.
  • Tom almost fell off the ladder.
  • Tom az daha merdivenden düşüyordu.
  • What she ate almost killed her.
  • Yedikleri az daha onu öldürüyordu.
  • Tom almost broke his leg.
  • Tom az daha bacağını kırıyordu.
Show More (6)
almost adeta adv.
  • It was almost like an amusement park.
  • Adeta bir eğlence parkı gibiydi.
  • Relaxing music is almost like a vitamin for our neurons.
  • Rahatlatıcı müzik nöronlarımız için adeta bir vitamin gibidir.
  • I mean, I feel like I'm almost falling the whole time.
  • Yani onca zaman boyu adeta düşüyormuşum gibi hissediyorum.
Show More (3)
almost yaklaşık olarak adv.
  • The novel has sold almost 20,000 copies.
  • Roman yaklaşık olarak 20,000 adet sattı.
Show More (-2)