|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
be well off f.
|
durumu iyi olmak |
|
Tom must be well off.
Tom'un durumu iyi olmalı.
More Sentences
|
2 |
Genel |
be well trained f.
|
iyi eğitilmek |
|
Fortunately I was well trained.
Neyse ki iyi eğitimliydim.
More Sentences
|
3 |
Genel |
be well-known f.
|
tanınmak |
|
Tom is well-known in Boston.
Tom Boston'da tanınmıştır.
More Sentences
|
Phrases |
|
4 |
İfadeler |
may well be expr.
|
anlaşılan o ki |
|
The mother may well be proud of her wise son.
Anlaşılan o ki anne akıllı oğluyla gurur duyuyor.
More Sentences
|
Colloquial |
|
5 |
Konuşma Dili |
be doing well f.
|
iyileşmek |
|
The patient is doing well.
Hasta iyileşiyor.
More Sentences
|
General |
|
6 |
Genel |
be pretty well suited to f.
|
iyi uymak |
|
7 |
Genel |
be well worth the trouble f.
|
zahmete değmek |
|
8 |
Genel |
be well balanced f.
|
dengede durmak |
|
9 |
Genel |
be well-arranged f.
|
düzgün olmak |
|
10 |
Genel |
be well-liked by the public f.
|
halk tarafından çok sevilmek |
|
11 |
Genel |
be well-received f.
|
iyi karşılanmak |
|
12 |
Genel |
be well-versed in f.
|
bir konuda bilgili olmak |
|
13 |
Genel |
be well-heard f.
|
iyi duyulmak |
|
14 |
Genel |
be well-versed in f.
|
bir şeyde uzman olmak |
|
15 |
Genel |
be well understood f.
|
iyi anlaşılmış olmak |
|
16 |
Genel |
be well understood f.
|
iyi anlaşılmak |
|
17 |
Genel |
be well informed f.
|
düzenli haber almak |
|
18 |
Genel |
be well informed f.
|
günü gününe bilgi edinmek |
|
|
19 |
Genel |
be very well received f.
|
çok olumlu bulunmak |
|
20 |
Genel |
be very well received f.
|
çok hoş karşılanmak |
|
21 |
Genel |
be well-known with its f.
|
ile meşhur olmak |
|
22 |
Genel |
be well-known with its f.
|
ile bilinmek |
|
23 |
Genel |
be well-controlled f.
|
kontrollü olmak |
|
24 |
Genel |
be well received f.
|
iyi tepki almak |
|
25 |
Genel |
be well received f.
|
olumlu tepkiler almak |
|
26 |
Genel |
be well received f.
|
olumlu tepki almak |
|
27 |
Genel |
be well-versed in f.
|
bir konudan oldukça anlamak |
|
28 |
Genel |
be well-looked after f.
|
iyi bakılmak |
|
Phrases |
|
29 |
İfadeler |
i might as well be hanged for a sheep as a lamb expr.
|
boğulacaksan büyük denizde boğul |
|
30 |
İfadeler |
I might as well be hanged for a sheep as a lamb
|
battı balık yan gider |
|
Proverb |
|
31 |
Atasözü |
if you would be well served
|
bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın |
|
32 |
Atasözü |
if you would be well served
|
kendi ununu kendin öğüt |
|
33 |
Atasözü |
if you would be well served, serve yourself
|
işinin iyi görülmesini istiyorsan, kendi işini kendin gör |
|
Colloquial |
|
34 |
Konuşma Dili |
be well away f.
|
dağıtmak |
|
35 |
Konuşma Dili |
be well away f.
|
küfelik olmak |
|
36 |
Konuşma Dili |
be well away f.
|
kafayı bulmak |
|
37 |
Konuşma Dili |
be well away f.
|
kafayı çekmek |
|
38 |
Konuşma Dili |
be well away f.
|
sarhoş olmak |
|
|
39 |
Konuşma Dili |
be well away f.
|
rakiplerini geride bırakmak |
|
40 |
Konuşma Dili |
be well away f.
|
uyumak |
|
41 |
Konuşma Dili |
be all very well f.
|
iyi güzel olmak |
|
42 |
Konuşma Dili |
be all very well f.
|
iyi hoş olmak |
|
43 |
Konuşma Dili |
be (just) as well f.
|
akıllıca olmak |
|
44 |
Konuşma Dili |
be (just) as well f.
|
yarar olmak |
|
45 |
Konuşma Dili |
be (just) as well f.
|
mantıklı olmak |
|
46 |
Konuşma Dili |
be (just) as well f.
|
iyi olmak |
|
47 |
Konuşma Dili |
be (just) as well (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) akıllıca olmak |
|
48 |
Konuşma Dili |
be (just) as well (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmakta) yarar olmak |
|
49 |
Konuşma Dili |
be (just) as well (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) mantıklı olmak |
|
50 |
Konuşma Dili |
be (just) as well (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) iyi olmak |
|
51 |
Konuşma Dili |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi, ideal, daha iyi konumda olmak |
|
52 |
Konuşma Dili |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi bir fırsatı/şansı olmak |
|
53 |
Konuşma Dili |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
bir şey için/bir şeyi yapmak için uygun konumda/yerde olmak |
|
54 |
Konuşma Dili |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
yeri güzel, uygun, iyi olmak |
|
55 |
Konuşma Dili |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
yeri rahat, elverişli, yakın olmak |
|
56 |
Konuşma Dili |
be well aware that... f.
|
-i çok iyi bilmek |
|
57 |
Konuşma Dili |
be well aware that... f.
|
'-in tamamen farkında olmak |
|
58 |
Konuşma Dili |
be well aware that... f.
|
'-den tamamen haberi olmak |
|
59 |
Konuşma Dili |
be well aware that... f.
|
'-den tamamen haberdar olmak |
|
60 |
Konuşma Dili |
be well aware that... f.
|
hakkında bilgisi olmak |
|
61 |
Konuşma Dili |
be well aware that... f.
|
bilgisi dahilinde olmak |
|
62 |
Konuşma Dili |
be well away [uk] f.
|
iyi ilerlemek |
|
63 |
Konuşma Dili |
be well away [uk] f.
|
iyi ilerleme kaydetmek |
|
64 |
Konuşma Dili |
be well away [uk] f.
|
başarıya doğru ilerlemek |
|
65 |
Konuşma Dili |
be well off for something f.
|
bir şeyden yeterince olmak |
|
66 |
Konuşma Dili |
be well off for something f.
|
bir şeyden gerektiği kadar olmak |
|
67 |
Konuşma Dili |
be well off for something f.
|
bir şeyden istendiği kadar olmak |
|
68 |
Konuşma Dili |
be well off for something f.
|
bir şeyden yeterli sayıda/miktarda olmak |
|
69 |
Konuşma Dili |
be well out of something [uk] f.
|
bir şeyden ayrılması isabet olmak |
|
70 |
Konuşma Dili |
be well out of something [uk] f.
|
iyi ki bir şeyden ayrılmış/çıkmış olmak |
|
71 |
Konuşma Dili |
be well out of something [uk] f.
|
bir şeyden ayrıldığı/çıktığı için şanslı olmak |
|
72 |
Konuşma Dili |
be well out of something [uk] f.
|
şansı varmış ki bir şeyden ayrılmış olmak |
|
73 |
Konuşma Dili |
be well out of something [uk] f.
|
artık bir şeyin içerisinde bulunmadığı için şanslı olmak |
|
74 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way to (something) f.
|
(amacına/sonuca) yaklaşmış olmak |
|
75 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way to (something) f.
|
(amacına/sonuca) doğru epey yol kat etmiş olmak |
|
76 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way to (something) f.
|
(amacına/sonuca doğru) epey ilerlemek |
|
77 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way to (something) f.
|
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
|
78 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way to (something) f.
|
(amacına/sonuca) yakında ulaşacak olmak |
|
|
79 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way to (something) f.
|
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek |
|
80 |
Konuşma Dili |
be (well) one's way to (something) f.
|
(amacına/sonuca) yaklaşmış olmak |
|
81 |
Konuşma Dili |
be (well) one's way to (something) f.
|
(amacına/sonuca) doğru epey yol kat etmiş olmak |
|
82 |
Konuşma Dili |
be (well) one's way to (something) f.
|
(amacına/sonuca doğru) epey ilerlemek |
|
83 |
Konuşma Dili |
be (well) one's way to (something) f.
|
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
|
84 |
Konuşma Dili |
be (well) one's way to (something) f.
|
(amacına/sonuca) yakında ulaşacak olmak |
|
85 |
Konuşma Dili |
be (well) one's way to (something) f.
|
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek |
|
86 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way towards (something) f.
|
(amacına/sonuca) yaklaşmış olmak |
|
87 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way towards (something) f.
|
(amacına/sonuca) doğru epey yol kat etmiş olmak |
|
88 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way towards (something) f.
|
(amacına/sonuca doğru) epey ilerlemek |
|
89 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way towards (something) f.
|
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
|
90 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way towards (something) f.
|
(amacına/sonuca) yakında ulaşacak olmak |
|
91 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way towards (something) f.
|
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek |
|
92 |
Konuşma Dili |
be (well) one's way towards (something) f.
|
(amacına/sonuca) yaklaşmış olmak |
|
93 |
Konuşma Dili |
be (well) one's way towards (something) f.
|
(amacına/sonuca) doğru epey yol kat etmiş olmak |
|
94 |
Konuşma Dili |
be (well) one's way towards (something) f.
|
(amacına/sonuca doğru) epey ilerlemek |
|
95 |
Konuşma Dili |
be (well) one's way towards (something) f.
|
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
|
96 |
Konuşma Dili |
be (well) one's way towards (something) f.
|
(amacına/sonuca) yakında ulaşacak olmak |
|
97 |
Konuşma Dili |
be (well) one's way towards (something) f.
|
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek |
|
98 |
Konuşma Dili |
be as well f.
|
akıllıca olmak |
|
99 |
Konuşma Dili |
be as well f.
|
yarar olmak |
|
100 |
Konuşma Dili |
be as well f.
|
mantıklı olmak |
|
101 |
Konuşma Dili |
be as well f.
|
iyi olmak |
|
102 |
Konuşma Dili |
be doing well f.
|
iyi olmak |
|
103 |
Konuşma Dili |
be doing well f.
|
sağlıklı olmak |
|
104 |
Konuşma Dili |
be doing well f.
|
sağlığı yerinde olmak |
|
105 |
Konuşma Dili |
be doing well f.
|
iyi gitmek |
|
106 |
Konuşma Dili |
be doing well f.
|
başarılı olmak |
|
107 |
Konuşma Dili |
be doing well f.
|
yolunda gitmek |
|
108 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way towards something f.
|
(amacına/sonuca) yaklaşmış olmak |
|
109 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way towards something f.
|
(amacına/sonuca) doğru epey yol kat etmiş olmak |
|
110 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way towards something f.
|
(amacına/sonuca) doğru epey ilerlemek |
|
111 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way towards something f.
|
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
|
112 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way towards something f.
|
(amacına/sonuca) yakında ulaşacak olmak |
|
113 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way towards something f.
|
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek |
|
114 |
Konuşma Dili |
be (well) on your way towards something f.
|
(amacına/sonuca) yaklaşmış olmak |
|
115 |
Konuşma Dili |
be (well) on your way towards something f.
|
(amacına/sonuca) doğru epey yol kat etmiş olmak |
|
116 |
Konuşma Dili |
be (well) on your way towards something f.
|
(amacına/sonuca) doğru epey ilerlemek |
|
117 |
Konuşma Dili |
be (well) on your way towards something f.
|
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
|
118 |
Konuşma Dili |
be (well) on your way towards something f.
|
(amacına/sonuca) yakında ulaşacak olmak |
|
119 |
Konuşma Dili |
be (well) on your way towards something f.
|
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek |
|
120 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way to something f.
|
(amacına/sonuca) yaklaşmış olmak |
|
121 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way to something f.
|
(amacına/sonuca) doğru epey yol kat etmiş olmak |
|
122 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way to something f.
|
(amacına/sonuca) doğru epey ilerlemek |
|
123 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way to something f.
|
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
|
124 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way to something f.
|
(amacına/sonuca) yakında ulaşacak olmak |
|
125 |
Konuşma Dili |
be (well) on the way to something f.
|
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek |
|
126 |
Konuşma Dili |
be (well) on your way to something f.
|
(amacına/sonuca) yaklaşmış olmak |
|
127 |
Konuşma Dili |
be (well) on your way to something f.
|
(amacına/sonuca) doğru epey yol kat etmiş olmak |
|
128 |
Konuşma Dili |
be (well) on your way to something f.
|
(amacına/sonuca) doğru epey ilerlemek |
|
129 |
Konuşma Dili |
be (well) on your way to something f.
|
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak |
|
130 |
Konuşma Dili |
be (well) on your way to something f.
|
(amacına/sonuca) yakında ulaşacak olmak |
|
131 |
Konuşma Dili |
be (well) on your way to something f.
|
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek |
|
132 |
Konuşma Dili |
be (well) in with somebody f.
|
biriyle dostça/arkadaşça ilişkiler içerisinde olmak |
|
133 |
Konuşma Dili |
be (well) in with somebody f.
|
biriyle iyi anlaşmak |
|
134 |
Konuşma Dili |
be (well) in with somebody f.
|
biriyle ilişkisini/arasını iyi tutmak |
|
135 |
Konuşma Dili |
be (well) in with somebody f.
|
biriyle iyi ilişkiler içerisinde olmak |
|
136 |
Konuşma Dili |
well, I'll be hanged! expr.
|
vay anasını |
|
137 |
Konuşma Dili |
well, I'll be! expr.
|
vay anasını |
|
138 |
Konuşma Dili |
well, I'll be hanged! expr.
|
yok artık |
|
139 |
Konuşma Dili |
well, I'll be! expr.
|
yok artık |
|
140 |
Konuşma Dili |
well, I'll be hanged! expr.
|
şaştım kaldım |
|
141 |
Konuşma Dili |
well, I'll be! expr.
|
şaştım kaldım |
|
142 |
Konuşma Dili |
well, I'll be hanged! expr.
|
bir yaşıma daha girdim |
|
143 |
Konuşma Dili |
well, I'll be! expr.
|
deme! |
|
144 |
Konuşma Dili |
well, I'll be hanged! expr.
|
vay be |
|
145 |
Konuşma Dili |
well, I'll be! expr.
|
bir yaşıma daha girdim |
|
146 |
Konuşma Dili |
well, I'll be! expr.
|
vay be |
|
147 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.
|
hadi ya |
|
148 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.
|
vay be |
|
149 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.
|
hadi canım sen de |
|
150 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.
|
bir yaşıma daha girdim |
|
151 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.
|
vay anasını |
|
152 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.
|
yok artık |
|
153 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.
|
şaştım kaldım |
|
154 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be hanged! expr.
|
hadi ya |
|
155 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be hanged! expr.
|
vay be |
|
156 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be hanged! expr.
|
hadi canım sen de |
|
157 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be hanged! expr.
|
bir yaşıma daha girdim |
|
158 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be hanged! expr.
|
vay anasını |
|
159 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be hanged! expr.
|
yok artık |
|
160 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be hanged! expr.
|
şaştım kaldım |
|
161 |
Konuşma Dili |
(well) I'll be! expr.
|
hadi ya |
|
162 |
Konuşma Dili |
(well) I'll be! expr.
|
vay be |
|
163 |
Konuşma Dili |
(well) I'll be! expr.
|
hadi canım sen de |
|
164 |
Konuşma Dili |
(well) I'll be! expr.
|
bir yaşıma daha girdim |
|
165 |
Konuşma Dili |
(well) I'll be! expr.
|
vay anasını |
|
166 |
Konuşma Dili |
(well) I'll be! expr.
|
yok artık |
|
167 |
Konuşma Dili |
(well) I'll be! expr.
|
şaştım kaldım |
|
168 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be! expr.
|
hadi ya |
|
169 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be! expr.
|
vay be |
|
170 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be! expr.
|
hadi canım sen de |
|
171 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be! expr.
|
bir yaşıma daha girdim |
|
172 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be! expr.
|
vay anasını |
|
173 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be! expr.
|
yok artık |
|
174 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be! expr.
|
şaştım kaldım |
|
175 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be danged expr.
|
olur şey değil |
|
176 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be danged expr.
|
hay kör şeytan |
|
177 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be danged expr.
|
vay anasını |
|
178 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be danged expr.
|
vay canına |
|
179 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be danged expr.
|
yok daha neler |
|
180 |
Konuşma Dili |
(well) I'll be a monkey's uncle! exclam.
|
yok artık! |
|
181 |
Konuşma Dili |
(well) I'll be a monkey's uncle! exclam.
|
yok daha neler! |
|
182 |
Konuşma Dili |
(well) I'll be a monkey's uncle! exclam.
|
nutkum tutuldu! |
|
183 |
Konuşma Dili |
(well) I'll be a monkey's uncle! exclam.
|
yok devenin başı! |
|
184 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.
|
hadi canım |
|
185 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.
|
vay be |
|
186 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.
|
vay anasını |
|
187 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.
|
vay canına |
|
188 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.
|
hayret bir olay |
|
189 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.
|
hadi ya |
|
190 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.
|
bir yaşıma daha girdim |
|
191 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.
|
yok artık |
|
192 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.
|
şaştım kaldım |
|
193 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.
|
hadi canım |
|
194 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.
|
vay be |
|
195 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.
|
vay anasını |
|
196 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.
|
vay canına |
|
197 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.
|
hayret bir olay |
|
198 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.
|
hadi ya |
|
199 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.
|
bir yaşıma daha girdim |
|
200 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.
|
yok artık |
|
201 |
Konuşma Dili |
(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.
|
şaştım kaldım |
|
Idioms |
|
202 |
Deyim |
be well aware of (something) f.
|
iyi bilmek |
|
203 |
Deyim |
be well aware of (something) f.
|
tamamen farkında olmak |
|
204 |
Deyim |
be well aware of (something) f.
|
(bir şeyden) tamamen haberi/haberdar/bilgisi olmak |
|
205 |
Deyim |
be well aware of (something) f.
|
bilgisi dahilinde olmak |
|
206 |
Deyim |
be well out of (something) f.
|
(bir şeyden veya kişiden) ayrılması isabet olmak |
|
207 |
Deyim |
be well out of (something) f.
|
iyi ki (bir şeyden veya kişiden) ayrılmak |
|
208 |
Deyim |
be well out of (something) f.
|
ayrıldığı için şanslı olmak |
|
209 |
Deyim |
be well out of (something) f.
|
şansı varmış ki ayrılmış olmak |
|
210 |
Deyim |
be well out of (something) f.
|
iyice (bir şey) dışına çıkmak/dışında olmak |
|
211 |
Deyim |
be well out of f.
|
(bir şeyden veya kişiden) ayrılması isabet olmak |
|
212 |
Deyim |
be well out of f.
|
iyi ki (bir şeyden veya kişiden) ayrılmak |
|
213 |
Deyim |
be well out of f.
|
ayrıldığı için şanslı olmak |
|
214 |
Deyim |
be well out of f.
|
şansı varmış ki ayrılmış olmak |
|
215 |
Deyim |
be well out of f.
|
iyice (bir şey) dışına çıkmak/dışında olmak |
|
216 |
Deyim |
be well rid of (someone or something) f.
|
(bir şeyden veya kişiden) kurtulması isabet olmak |
|
217 |
Deyim |
be well rid of (someone or something) f.
|
iyi ki (bir şeyden veya kişiden) kurtulmak |
|
218 |
Deyim |
be well rid of (someone or something) f.
|
kurtulduğu için şanslı olmak |
|
219 |
Deyim |
be well rid of (someone or something) f.
|
şansı varmış ki kurtulmuş olmak |
|
220 |
Deyim |
be well rid of f.
|
(bir şeyden veya kişiden) kurtulması isabet olmak |
|
221 |
Deyim |
be well rid of f.
|
iyi ki (bir şeyden veya kişiden) kurtulmak |
|
222 |
Deyim |
be well rid of f.
|
kurtulduğu için şanslı olmak |
|
223 |
Deyim |
be well rid of f.
|
şansı varmış ki kurtulmuş olmak |
|
224 |
Deyim |
be well ahead f.
|
açık ara önde olmak |
|
225 |
Deyim |
be well in with f.
|
ahbaplık etmek |
|
226 |
Deyim |
be well in with f.
|
arkadaşlık kurmak |
|
227 |
Deyim |
be well disposed toward someone f.
|
birine karşı iyi/nazik olmak |
|
228 |
Deyim |
be well disposed to someone f.
|
birine karşı iyi/nazik olmak |
|
229 |
Deyim |
be pumping a dry well f.
|
boşa kürek çekmek |
|
230 |
Deyim |
be well up on something f.
|
bir konuda iyi/kapsamlı bilgi sahibi olmak |
|
231 |
Deyim |
be well in hand f.
|
çok iyi denetlenmek |
|
232 |
Deyim |
be well off f.
|
hali vakti yerinde olmak |
|
233 |
Deyim |
be well in with f.
|
insanlarla iyi ilişkiler kurmak |
|
234 |
Deyim |
be well in hand f.
|
kontrol altında olmak |
|
235 |
Deyim |
be well away f.
|
muhabbete dalmak |
|
236 |
Deyim |
be well in hand f.
|
kontrol edilmek |
|
237 |
Deyim |
be well away f.
|
sarhoş olmak |
|
238 |
Deyim |
be well away f.
|
uyumak |
|
239 |
Deyim |
be (well) on the way to/towards (something) f.
|
(amacına/zirveye) (bayağı) yaklaşmak |
|
240 |
Deyim |
be (well) on one's way to/towards (something) f.
|
(amacına |
|
241 |
Deyim |
be (well) on one's way to/towards (something) f.
|
zirveye) doğru (epey) yol kat etmiş olmak |
|
242 |
Deyim |
be (well) on one's way to/towards (something) f.
|
(amacına |
|
243 |
Deyim |
be (well) on one's way to/towards (something) f.
|
zirveye) doğru (hayli) ilerlemek |
|
244 |
Deyim |
be (well) on one's way to/towards (something) f.
|
(amacına/zirveye) (bayağı) yaklaşmak |
|
245 |
Deyim |
be well turned out f.
|
iyi giyinmek |
|
246 |
Deyim |
be well turned out f.
|
üstüne başına dikkat etmek |
|
247 |
Deyim |
be well turned out f.
|
giydiklerine dikkat etmek |
|
248 |
Deyim |
be well turned out f.
|
görünüşüne dikkat etmek |
|
249 |
Deyim |
be well turned out f.
|
üstü başı/giydikleri/görünüşü iyi olmak |
|
250 |
Deyim |
be well turned out f.
|
iyi giyinmek |
|
251 |
Deyim |
be well turned out f.
|
üstüne başına dikkat etmek |
|
252 |
Deyim |
be well turned out f.
|
giydiklerine dikkat etmek |
|
253 |
Deyim |
be well turned out f.
|
giysilerine/görünüşüne dikkat etmek |
|
254 |
Deyim |
be well turned out f.
|
üstü başı/giydikleri/görünüşü iyi olmak |
|
255 |
Deyim |
be not well up on something f.
|
bir konuda iyi/kapsamlı bilgi sahibi olmamak |
|
256 |
Deyim |
be alive and well f.
|
hayatta olmak |
|
257 |
Deyim |
be alive and well f.
|
sağ salim olmak |
|
258 |
Deyim |
be alive and well f.
|
sağ ve sağlıklı olmak |
|
259 |
Deyim |
be alive and well f.
|
hayat dolu olmak |
|
260 |
Deyim |
be alive and well f.
|
cıvıl cıvıl olmak |
|
261 |
Deyim |
be alive and well f.
|
iyi ve hayat dolu olmak |
|
262 |
Deyim |
be alive and well f.
|
hareketli olmak |
|
263 |
Deyim |
be alive and well f.
|
fıkır fıkır olmak |
|
264 |
Deyim |
be alive and well f.
|
zinde olmak |
|
265 |
Deyim |
be alive and well f.
|
hala var olmak |
|
266 |
Deyim |
be alive and well f.
|
varlığını sürdürmek |
|
267 |
Deyim |
be well aware of something f.
|
bir şeyi iyi bilmek |
|
268 |
Deyim |
be well aware of something f.
|
bir şeyin tamamen farkında olmak |
|
269 |
Deyim |
be well aware of something f.
|
bir şeyden tamamen haberdar olmak |
|
270 |
Deyim |
be well aware of something f.
|
bir şeyden haberi olmak |
|
271 |
Deyim |
be well aware of something f.
|
bir şeyle ilgili bilgisi olmak |
|
272 |
Deyim |
be well aware of something f.
|
bir şey bilgisi dahilinde olmak |
|
273 |
Deyim |
be well in f.
|
bir konuda bilgili olmak |
|
274 |
Deyim |
be well in f.
|
bir şeyde uzman olmak |
|
275 |
Deyim |
be well in f.
|
bir konudan oldukça anlamak |
|
276 |
Deyim |
be well in (with somebody) f.
|
(biriyle) iyi arkadaş olmak |
|
277 |
Deyim |
be well in (with somebody) f.
|
(biriyle) ahbaplık etmek |
|
278 |
Deyim |
be well in (with somebody) f.
|
(önemli biriyle) ilişkisi/arası iyi olmak |
|
279 |
Deyim |
be well in (with somebody) f.
|
(önemli biriyle) iyi ilişkiler içinde olmak |
|
280 |
Deyim |
be well off f.
|
iyi durumda olmak |
|
281 |
Deyim |
be well off f.
|
şanslı olmak |
|
282 |
Deyim |
be well off f.
|
avantajlı durumda olmak |
|
283 |
Deyim |
be well placed f.
|
konumu iyi olmak |
|
284 |
Deyim |
be well placed f.
|
yeri iyi olmak |
|
285 |
Deyim |
be well placed f.
|
iyi yerde olmak |
|
286 |
Deyim |
be well placed f.
|
iyi bir konumda olmak |
|
287 |
Deyim |
be well placed f.
|
elverişli bir durumda/konumda olmak |
|
288 |
Deyim |
be well placed f.
|
iyi konumlandırılmış olmak |
|
289 |
Deyim |
be well placed f.
|
iyi yere dükkan açmış olmak |
|
290 |
Deyim |
be well versed in (something) f.
|
(bir konuda) bilgili olmak |
|
291 |
Deyim |
be well versed in (something) f.
|
(bir şeyde) uzman olmak |
|
292 |
Deyim |
be well versed in (something) f.
|
(bir konudan) oldukça anlamak |
|
293 |
Deyim |
be well turned out f.
|
iyi giyinmek |
|
294 |
Deyim |
be well turned out f.
|
üstüne başına dikkat etmek |
|
295 |
Deyim |
be well turned out f.
|
giydikleri iyi olmak |
|
296 |
Deyim |
be well turned out f.
|
üstü başı düzgün olmak |
|
297 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
avantajlı, iyi bir konumda olmak |
|
298 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
ideal, elverişli bir konumda olmak |
|
299 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
konumu iyi, uygun olmak |
|
300 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
yeri iyi, uygun olmak |
|
301 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
iyi, uygun yerde olmak |
|
302 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
iyi, uygun bir konumda olmak |
|
303 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
iyi, uygun konumlandırılmış olmak |
|
304 |
Deyim |
be well, ideally, better placed for something/to do something f.
|
iyi yere dükkan açmış olmak |
|
305 |
Deyim |
be (well) on the way to/towards (something) f.
|
(amacına, zirveye) doğru (hayli) ilerlemek |
|
306 |
Deyim |
be (well) on the way to/towards (something) f.
|
(amacına, zirveye) doğru (epey) yol kat etmiş olmak |
|
307 |
Deyim |
I might as well be hanged for a sheep as a lamb expr.
|
aldığım cezaya değsin bari |
|
308 |
Deyim |
i might as well be hung for a sheep as a lamb expr.
|
asılacaksan ingiliz ipiyle asıl |
|
309 |
Deyim |
i might as well be hung for a sheep as a lamb expr.
|
asılacaksan ingiliz sicimiyle asıl |
|
310 |
Deyim |
as well be hanged for a sheep as a lamb expr.
|
başa gelen çekilir |
|
311 |
Deyim |
I might as well be hanged for a sheep as for a lamb expr.
|
(zaten ceza alacaksın) çalacaksan büyük çal |
|
312 |
Deyim |
I might as well be hung for a sheep as a lamb expr.
|
(zaten ceza alacaksın) çalacaksan büyük çal |
|
313 |
Deyim |
might as well be hung for a sheep as a lamb expr.
|
asılacaksan ingiliz ipiyle asıl |
|
314 |
Deyim |
might as well be hung for a sheep as a lamb expr.
|
çalacaksan büyük çal |
|
315 |
Deyim |
might as well be hung for a sheep as a lamb expr.
|
boğulacaksan büyük denizde boğul |
|
316 |
Deyim |
might as well be hung for a sheep as a lamb expr.
|
battı balık yan gider, aldığım, aldığın cezaya değsin bari |
|
317 |
Deyim |
might as well be hung for a sheep as (for) a lamb expr.
|
asılacaksan ingiliz ipiyle asıl |
|
318 |
Deyim |
might as well be hung for a sheep as (for) a lamb expr.
|
çalacaksan büyük çal |
|
319 |
Deyim |
might as well be hung for a sheep as (for) a lamb expr.
|
boğulacaksan büyük denizde boğul |
|
320 |
Deyim |
might as well be hung for a sheep as (for) a lamb expr.
|
battı balık yan gider, aldığım, aldığın cezaya değsin bari |
|
Speaking |
|
321 |
Konuşma |
well to be sure expr.
|
eh olabilir |
|
322 |
Konuşma |
well to be sure expr.
|
olur şey değil |
|
Slang |
|
323 |
Argo |
be well away f.
|
kendini kaptırmak |
|
324 |
Argo |
be well away f.
|
tüm dikkatini bir şeye vermiş olmak |
|
325 |
Argo |
be well away f.
|
(bir işe) dalmak |
|
326 |
Argo |
be well away f.
|
kendini vermek |
|
327 |
Argo |
be well away f.
|
(bir işe) gömülmek |
|
328 |
Argo |
well, I'll be damned expr.
|
hay kör şeytan |
|
329 |
Argo |
well, i'll be damned expr.
|
olur şey değil |
|
330 |
Argo |
well, I'll be damned expr.
|
vay anasına |
|