İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | hazard i. | risk | ||
Loneliness is one of the occupational hazards of working remotely. Yalnızlık, uzaktan çalışmanın mesleki açıdan oluşturduğu risklerden biridir. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | hazard i. | tehlike | ||
Icy roads are a hazard to drivers. Buzlu yollar sürücüler için tehlike oluşturur. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | hazard f. | riske etmek | ||
She hazarded all her money to save the company. Şirketi kurtarmak için tüm parasını riske etti. More Sentences |
||||
Insurance | ||||
Sigortacılık | hazard i. | tehlike | ||
As for the sites, legislation already makes provision for hazard studies. Sahalar için olduğu gibi, mevzuat zaten tehlike çalışmaları için hükümler getirmektedir. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | hazard i. | tehlike | ||
The HACCP (Hazard Analysis and Critical Control Points) system has already provoked strong feelings. HACCP (Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları) sistemi zaten güçlü duygular uyandırmıştı. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Otomotiv | hazard i. | tehlike | ||
As for the sites, legislation already makes provisions for hazard studies. Sahalara gelince, mevzuat zaten tehlike çalışmaları için hükümler getirmektedir. More Sentences |
||||
Food Engineering | ||||
Gıda | hazard i. | tehlike | ||
This is a hazard to your health. Bu sağlığınız için bir tehlikedir. More Sentences |
||||
Statistics | ||||
İstatistik | hazard i. | tehlike | ||
The use of optical instruments with this product will increase eye hazard. Bu ürünle birlikte optik aletlerin kullanılması göz tehlikesini artıracaktır. More Sentences |
||||
Chemistry | ||||
Kimya | hazard i. | tehlike | ||
This is a hazard to your health. Bu sağlığınız için bir tehlike. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | hazard i. | baht | ||
Genel | hazard i. | afet | ||
Genel | hazard i. | kumar | ||
Genel | hazard i. | riziko | ||
Genel | hazard i. | kaza | ||
Genel | hazard i. | tehlike yaratan şey | ||
Genel | hazard i. | 1600 ve 1700'lerde ingiltere'de popüler olan bir zar oyunu | ||
Genel | hazard i. | üç zarla oynanan bir şans oyunu | ||
Genel | hazard i. | riske atılan şey | ||
Genel | hazard i. | riskli durum | ||
Genel | hazard f. | tehlikeye atmak | ||
Genel | hazard f. | tehlikeye maruz kalmak | ||
Genel | hazard f. | riske sokmak | ||
Genel | hazard f. | şansa bırakmak | ||
Genel | hazard f. | riske girmek | ||
Genel | hazard f. | cesaret etmek | ||
Genel | hazard f. | cüret etmek | ||
Genel | hazard f. | kazanım elde etme umuduyla girişmek | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | hazard i. | muhatara | ||
Ticaret/Ekonomi | hazard i. | riziko | ||
Ticaret/Ekonomi | hazard i. | şans | ||
Law | ||||
Hukuk | hazard i. | muhatara | ||
Technical | ||||
Teknik | hazard i. | risk | ||
Marine | ||||
Denizcilik | hazard i. | felaket | ||
Geography | ||||
Coğrafya | hazard i. | kentucky eyaletinde şehir | ||
Coğrafya | hazard i. | nebraska eyaletinde yerleşim yeri | ||
Sport | ||||
Spor | hazard i. | engel | ||
Spor | hazard i. | tenis kortunun servis atılan tarafı | ||
Spor | hazard i. | (bilardoda) rakibin topunu deliğe sokan vuruş | ||
Spor | hazard i. | kendi topunu deliğe sokan vuruş | ||
Ottoman Turkish | ||||
Osmanlıca | hazard i. | muhatara | ||
Archaic | ||||
Eski Kullanım | hazard i. | rastlantı | ||
Eski Kullanım | hazard i. | beklenmedik olay |