(one's) all - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

(one's) all



"(one's) all" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 4 sonuç

İngilizce Türkçe
Colloquial
(one's) all i. (birinin) elinden gelen
(one's) all i. (birinin) bütün çabası
(one's) all i. (birinin) her şeyiyle kendini ortaya koyması
(one's) all i. (birinin) varını yoğunu (ortaya koyması)

"(one's) all" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 263 sonuç

İngilizce Türkçe
General
all one's savings i. tüm birikimini
one's all acts of vigilantism i. kural tanımaz tüm davranışları
stake all one's money on one gamble f. rest çekmek
exert all one's strength f. kıçını yırtmak
lose one's all f. varını yoğunu kaybetmek
give one's all f. gayret göstermek
give it one's all f. canını dişine takmak
put all of one's efforts in a job f. canla başla çalışmak
spend all of one’s money on drugs f. tüm parasını uyuşturucuya harcamak
lose all one’s money f. tüm parasını kaybetmek
with all one's heart zf. canı gönülden
with all one's heart zf. içtenlikle
with all one's heart zf. yürekten
Phrases
with all one's strength zf. var gücüyle
for all (one's) (something) expr. belli (olumsuz) özelliklerine ya da sorunlarına rağmen …
for all (one's) (something) expr. (bir şeyin) tüm …larına rağmen
with all one's heart and soul expr. canı gönülden
with all of one's being expr. tüm varlığıyla
Proverb
all (one's) geese are swans karga yavrusunu şahin görür
all (one's) geese are swans kuzguna yavrusu şahin görünür
all (one's) geese are swans (birisi) gerçekleri görmüyor
all (one's) geese are swans (birisi) hayal dünyasında yaşıyor
all (one's) geese are swans karga yavrusunu şahin görür
all (one's) geese are swans kuzguna yavrusu şahin görünür
all (one's) geese are swans (birisi) gerçekleri görmüyor
all (one's) geese are swans (birisi) hayal dünyasında yaşıyor
Colloquial
steal one’s money all away f. birisinin tüm parasını çalmak
put all one’s energy into something f. tüm enerjisini bir şeye vermek
get (all) up in (one's) (something) f. (birinin bir şeyine) karışmak
get (all) up in (one's) (something) f. (birinin bir şeyine) müdahale etmek
get (all) up in (one's) (something) f. (birinin bir şeyine) dahil olmak
get (all) up in (one's) (something) f. (birinin bir şeyinin) dibine girmek
get (all) up in (one's) (something) f. (birinin bir şeyinin) aşırı yakınında durmak
get (all) up in (one's) (something) f. (birini) azarlamak
get (all) up in (one's) (something) f. (birini) fırçalamak
get (all) up in (one's) (something) f. (birini) haşlamak
get (all) up in (one's) (something) f. (birinin) canına okumak
all over (one's) face expr. (birinin) bütün yüzü
all over (one's) face expr. (birin) yüzünün her tarafı
all over (one's) face expr. (birinin) yüzünden belli
all over (one's) face expr. (birinin) yüzünden okunuyor
all over (one's) face expr. (birinin) yüzüne yansımış
all over (one's) face expr. (birinin) yüzünden anlaşılıyor
all in (one's) mind expr. (birinin) zihninde
all in (one's) mind expr. (birinin) hayal ürünü
all in (one's) mind expr. (birinin) kafasında kurgu
all in (one's) mind expr. (birinin) zihninde
all in (one's) mind expr. (birinin) hayal ürünü
all in (one's) mind expr. (birinin) kafasında kurgu
Idioms
all (one's) taste is in (one's) mouth i. zevksiz
all (one's) taste is in (one's) mouth i. zevk yoksunu
all (one's) taste is in (one's) mouth i. zevk fakiri
have all (one's) buttons f. kafası/aklı yerine gelmek
have all (one's) buttons f. kafası yerinde olmak
have all (one's) buttons f. aklı/akıl sağlığı yerinde olmak
have all (one's) buttons f. muhakeme yeteneği yerinde olmak
have all (one's) buttons f. sağduyusu yerinde olmak
have all (one's) buttons f. aklı başında olmak
have all (one's) buttons f. aklı başına gelmek
have all (one's) buttons f. kafası işlemek/çalışmak
have all (one's) buttons f. kafasının bir tahtası eksik olmamak
have all (one's) buttons f. kendine gelmek
have all (one's) buttons f. kendini toparlamak
have all (one's) buttons f. aklıselim olmak
have all (one's) buttons f. sağduyu sahibi olmak
have all (one's) buttons f. düşünceleri/davranışları makul olmak
have all one's buttons f. kafası/aklı yerine gelmek
have all one's buttons f. kafası yerinde olmak
have all one's buttons f. aklı/akıl sağlığı yerinde olmak
have all one's buttons f. muhakeme yeteneği yerinde olmak
have all one's buttons f. sağduyusu yerinde olmak
have all one's buttons f. aklı başında olmak
have all one's buttons f. aklı başına gelmek
have all one's buttons f. kafası işlemek/çalışmak
have all one's buttons f. kafasının bir tahtası eksik olmamak
have all one's buttons f. kendine gelmek
have all one's buttons f. kendini toparlamak
have all one's buttons f. aklıselim olmak
have all one's buttons f. sağduyu sahibi olmak
have all one's buttons f. düşünceleri/davranışları makul olmak
have all (one's) buttons f. aklı tümüyle yerinde/başında olmak
have all (one's) buttons f. aklı başına gelmek
have all (one's) buttons f. zihni berraklaşmak
have all (one's) buttons f. aklı/zihni açılmak
have all one's buttons f. aklı tümüyle yerinde/başında olmak
have all one's buttons f. aklı başına gelmek
have all one's buttons f. zihni berraklaşmak
have all one's buttons f. aklı/zihni açılmak
have all one's marbles f. aklı tümüyle yerinde/başında olmak
have all one's marbles f. aklı başına gelmek
have all one's marbles f. zihni berraklaşmak
have all one's marbles f. aklı/zihni açılmak
not have all (one's) buttons f. birkaç tahtası eksik olmak
not have all (one's) buttons f. aklı başında olmamak
not have all (one's) buttons f. delinin/dengesizin biri olmak
have all one's marbles f. aklı başında olmak
have all one's marbles f. aklı yerinde olmak
not have all one's marbles f. aklı/kafası yerinde olmamak
lose all one's marbles f. aklını kaçırmak
be all up in one's grill f. bir kişinin yakasından düşmemek
not have all one's marbles f. biraz çatlak olmak
be all up in one's grill f. birinin yakasından düşmemek
give one's all f. elinden geleni yapmak
not have all one's marbles f. kafası dağınık/bulanık olmak
have all one's marbles f. kafası yerinde olmak
be all in one's mind f. kafasında büyütmek
lose all one's marbles f. kafayı yemek
not have all one's marbles f. kafadan kontak olmak
lose all one's marbles f. keçileri kaçırmak
put all one's eggs in one basket f. sermayeyi kediye yüklemek
put all one's problems behind one f. tüm sorunlarını geride bırakmak
give one's all f. tüm yolları denemek
have all one's marbles f. (aklen) kendinde olmak
put all one's eggs in one basket f. varını yoğunu tehlikeye atmak
put all one's eggs in one basket f. varını yoğunu riske atmak
have it all one's own way f. gemisini istediği gibi yürütmek
all (one's) christmases have come at once [uk] f. (birinin) şansı açılmak/açık olmak
all (one's) christmases have come at once [uk] f. (birinin) şansı yaver gitmek
all (one's) christmases have come at once [uk] f. (biri) için şanslı olaylar üst üste gelmek
all (one's) christmases have come at once [uk] f. (biri) için tüm güzel olaylar üst üste/arka arkaya gelmek
all (one's) christmases have come at once [uk] f. (birinin) bahtı açılmak
all (one's) christmases have come at once [uk] f. (birinin) hayatı bayrama dönmek
all (one's) christmases have come at once [uk] f. bayram etmek
have all (one's) eggs in one basket f. sermayeyi kediye yüklemek
have all (one's) eggs in one basket f. varını yoğunu riske atmak
have all (one's) eggs in one basket f. varını yoğunu tehlikeye atmak
have all (one's) eggs in one basket f. tüm enerjisini/kaynaklarını kaybetmek pahasına tek bir yere harcamak/yatırmak
have all one's buttons f. aklı yerinde olmak
have all one's buttons f. zihnen dinç olmak
have all one's buttons f. tüm duyuları açık olmak
have all one's buttons f. aklı başında olmak
get all one's ducks in a row f. hazırlıklarını tamamlamak
get all one's ducks in a row f. her şeyi düzene/sıraya koymak
get all one's ducks in a row f. işlerini muntazamca yapmak
get all one's ducks in a row f. işlerini yoluna koymak
get all one's ducks in a row f. işlerini düzenlemek
get all one's ducks in a row f. tamamen hazır ve organize olmak
get all one's ducks in a row f. deveyi düze çıkarmak
have all one's ducks in a row f. hazırlıklarını tamamlamak
have all one's ducks in a row f. her şeyi düzene/sıraya koymak
have all one's ducks in a row f. işlerini muntazamca yapmak
have all one's ducks in a row f. işlerini yoluna koymak
have all one's ducks in a row f. işlerini düzenlemek
have all one's ducks in a row f. tamamen hazır ve organize olmak
have all one's ducks in a row f. deveyi düze çıkarmak
get all (of) (one's) ducks in a row f. hazırlıklarını tamamlamak
get all (of) (one's) ducks in a row f. her şeyi düzene/sıraya koymak
get all (of) (one's) ducks in a row f. işlerini muntazamca yapmak
get all (of) (one's) ducks in a row f. işlerini yoluna koymak
get all (of) (one's) ducks in a row f. işlerini düzenlemek
get all (of) (one's) ducks in a row f. tamamen hazır ve organize olmak
get all (of) (one's) ducks in a row f. deveyi düze çıkarmak
get all one's ducks in a row f. hazırlıklarını tamamlamak
get all one's ducks in a row f. her şeyi düzene/sıraya koymak
get all one's ducks in a row f. işlerini muntazamca yapmak
get all one's ducks in a row f. işlerini yoluna koymak
get all one's ducks in a row f. işlerini düzenlemek
get all one's ducks in a row f. tamamen hazır ve organize olmak
get all one's ducks in a row f. deveyi düze çıkarmak
have all one's ducks in a row f. hazırlıklarını tamamlamak
have all one's ducks in a row f. her şeyi düzene/sıraya koymak
have all one's ducks in a row f. işlerini muntazamca yapmak
have all one's ducks in a row f. işlerini yoluna koymak
have all one's ducks in a row f. işlerini düzenlemek
have all one's ducks in a row f. tamamen hazır ve organize olmak
have all one's ducks in a row f. deveyi düze çıkarmak
get all (of) (one's) ducks in a row f. hazırlıklarını tamamlamak
get all (of) (one's) ducks in a row f. her şeyi düzene/sıraya koymak
get all (of) (one's) ducks in a row f. işlerini muntazamca yapmak
get all (of) (one's) ducks in a row f. işlerini yoluna koymak
get all (of) (one's) ducks in a row f. işlerini düzenlemek
get all (of) (one's) ducks in a row f. tamamen hazır ve organize olmak
get all (of) (one's) ducks in a row f. deveyi düze çıkarmak
be all in one's the mind f. sadece kafasında büyütmek
be all in one's the mind f. yalnızca kafasının içinde olmak/kurmak
be all in one's the mind f. kafasının içinde var olmak
be all in one's the mind f. gerçekte var olmamak
be all in one's the mind f. hayali olmak
be written all over (one's) face f. (birinin) yüzünden okunmak
be written all over (one's) face f. (birinin) yüzünden belli olmak
be written all over (one's) face f. (birinin) yüzüne yansımak
get (all) up in (one's) face f. (birinin) burnunun dibine girmek
get (all) up in (one's) face f. (birinin) burnunun dibinde/aşırı yakınında durmak
get (all) up in (one's) face f. (birini) azarlamak
get (all) up in (one's) face f. (birini) fırçalamak
get (all) up in (one's) face f. (birini) haşlamak
get (all) up in (one's) face f. (birinin) canına okumak
get (all) up in (one's) face f. (birinin) yüzüne doğru çıkışmak
give (something) (one's) all f. (bir şey için) her şeyini ortaya koymak
give (something) (one's) all f. (bir şey için) elinden geleni yapmak
give (something) (one's) all f. (bir şey için) canını dişine takmak
give (something) (one's) all f. (bir şey için) canla başla uğraşmak/çabalamak
have (one's) name written all over it f. biçilmiş kaftan olmak
have all (of) (one's) ducks in a row f. deveyi düze çıkarmak
have all (of) (one's) ducks in a row f. hazırlıklarını tamamlamak
have all (of) (one's) ducks in a row f. işlerini yoluna koymak
have all (of) (one's) ducks in a row f. işleri muntazamca yapmak
have all (of) (one's) ducks in a row f. işleri düzenlemek
have all (of) (one's) ducks in a row f. işleri nizam içinde yürütmek
have all (of) (one's) ducks in a row f. her şeyi düzene/sıraya koymak
have all (of) (one's) ducks in a row f. tamamen hazır ve organize olmak
have got all (one's) marbles f. aklı tümüyle yerinde/başında olmak
have got all (one's) marbles f. aklı başında olmak
have got all (one's) marbles f. aklı yerinde olmak
have got all (one's) marbles f. kafası yerinde olmak
have got all (one's) marbles f. (aklen) kendinde olmak
written all over (one's) face s. (birinin) yüzüne yansımış
written all over (one's) face s. (birinin) yüzünden belli
written all over (one's) face s. (birinin) yüzünden okunan
all in one's head expr. kafasında kurmuş
all in one's head expr. hayal ürünü
with all one's heart and soul expr. bütünüyle
for all one's trouble expr. bütün çabalarına rağmen
in all (one's) puff expr. bütün hayatı boyunca
with all one's heart and soul expr. derinden
with all one's heart and soul expr. canı gönülden
for all one's trouble expr. çektiği bütün zahmete karşın
with all one's heart and soul expr. tüm kalbiyle
with all one's heart and soul expr. tüm gönlüyle
for all one's trouble expr. tüm zahmetlerine rağmen
with all one's heart and soul expr. tam anlamıyla
with all one's heart and soul expr. tüm kalbi ve ruhu ile
be all in one's mind expr. (büyütülecek bir şey değil) sadece
all by one's lonesome expr. yapayalnız
(one's) elevator doesn't go all the way to the top expr. (birinin) bir tahtası eksik
(one's) elevator doesn't go all the way to the top expr. (birinin) kafası tam basmıyor
(one's) elevator doesn't go all the way to the top expr. (biri) yeteri kadar zeki değil
(one's) elevator doesn't go all the way to the top expr. (birinin) kafası pek çalışmıyor
all (one's) life is worth expr. hayatı pahasına
all (one's) life is worth expr. canını ortaya koyarak
all (one's) life is worth expr. canı pahasına
all (one's) life is worth expr. büyük risk alarak
all (one's) life is worth expr. büyük bir tehlikeyi göze alarak
all (one's) life's worth expr. hayatı pahasına
all (one's) life's worth expr. canını ortaya koyarak
all (one's) life's worth expr. canı pahasına
all (one's) life's worth expr. büyük risk alarak
all (one's) life's worth expr. büyük bir tehlikeyi göze alarak
all (one's) life is worth expr. hayatı pahasına
all (one's) life is worth expr. canını ortaya koyarak
all (one's) life is worth expr. canı pahasına
all (one's) life is worth expr. büyük risk alarak
all (one's) life is worth expr. büyük bir tehlikeyi göze alarak
all (one's) life's worth expr. hayatı pahasına
all (one's) life's worth expr. canını ortaya koyarak
all (one's) life's worth expr. canı pahasına
all (one's) life's worth expr. büyük risk alarak
all (one's) life's worth expr. büyük bir tehlikeyi göze alarak
in all (one's) (born) days expr. hayatı boyunca
in all (one's) (born) days expr. doğduğundan beri
in all (one's) (born) days expr. bütün hayatı boyunca
in all (one's) (born) days expr. ömründe
in all (one's) (born) days expr. hayatında
in all (one's) (born) days expr. hiç
in all one's born days expr. hayatı boyunca
in all one's born days expr. doğduğundan beri
in all one's born days expr. bütün hayatı boyunca
in all one's born days expr. ömründe
in all one's born days expr. hayatında
in all one's born days expr. hiç
it's written all over (one's) face expr. (birinin) yüzünden okunuyor
it's written all over (one's) face expr. (birinin) yüzünden belli
with all (one's) might expr. tüm gücüyle