İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | amaze f. | şaşırtmak | ||
The paradoxes of this Parliament never cease to amaze us. Bu Parlamento'nun paradoksları bizi şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | amaze i. | şaşkınlık | ||
It's truly amazing. Bu gerçekten şaşkınlık verici. More Sentences |
||||
Genel | amaze f. | hayrete düşürmek | ||
It amazes me that you would do something this stupid. Böyle aptalca bir şey yapacak olman beni hayrete düşürüyor. More Sentences |
||||
Genel | amaze i. | hayranlık | ||
Genel | amaze i. | hayret | ||
Genel | amaze f. | afallatmak | ||
Genel | amaze f. | hayrette bırakmak | ||
Genel | amaze f. | hayran bırakmak | ||
Genel | amaze f. | hayret ettirmek | ||
Genel | amaze f. | şaşkına çevirmek | ||
Genel | amaze f. | hayret uyandırmak | ||
Genel | amaze f. | şaşkınlık uyandırmak |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | amaze [obsolete] i. | akıl karışıklığı |
Genel | amaze [obsolete] i. | panik |
Genel | amaze [obsolete] f. | allak bullak etmek |
Genel | amaze [obsolete] f. | birbirine katmak |
Speaking | ||
Konuşma | you amaze me expr. | beni şaşırtıyorsun |
Konuşma | you never cease to amaze me expr. | sürekli beni şaşırtıyorsun |