Geçmiş

be old

"be old" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	be old f.	yaşını başını almak

"be old" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 165 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	be an old hand at f.	bir konuda bayağı tecrübeli olmak
2	Genel	be made old f.	eskitilmek
3	Genel	be old enough to give birth to f.	doğum yapabilecek yaşta olmak
4	Genel	be an old hand at something f.	(bir işin) kurdu olmak
5	Genel	be old-fashioned f.	eski moda olmak
6	Genel	be old-fashioned f.	modası geçmiş olmak
7	Genel	be too old f.	çok yaşlı olmak
8	Genel	be very old f.	çok yaşlı olmak
9	Genel	be too old f.	çok eski olmak
10	Genel	be very old f.	çok eski olmak
11	Genel	be too old to marry f.	evlenmek için çok yaşlı olmak
12	Genel	be old/mature enough to become a bride f.	evlilik çağına gelmek
13	Genel	be old/mature enough to get married (to someone) or marry someone f.	gelinlik çağına gelmek
14	Genel	be old/mature enough to become a bride f.	gelinlik çağına gelmek
15	Genel	be old/mature enough to get married (to someone) or marry someone f.	evlilik çağına gelmek
Proverb
16	Atasözü	better be an old man's darling than a young man's slave	genç bir adamın kölesi olmaktansa yaşlı birinin sevgilisi olmak yeğdir
17	Atasözü	a lie never lives to be old	yalancının mumu yatsıya kadar yanar
Colloquial
18	Konuşma Dili	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	aklını kaçırmış olmak
19	Konuşma Dili	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	aklını yemiş olmak
20	Konuşma Dili	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	kafadan kontak/kaçık olmak
21	Konuşma Dili	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	hapı yutmuş olmak
22	Konuşma Dili	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	zor durumda olmak
23	Konuşma Dili	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	sıkıntı içinde olmak
24	Konuşma Dili	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	sıkıntıda olmak
25	Konuşma Dili	be mother [old-fashioned] f.	annelik yapmak
26	Konuşma Dili	be mother [old-fashioned] f.	yedirmek içirmek
27	Konuşma Dili	be mother [old-fashioned] f.	(ingilizler için) çay servisini yapmak
28	Konuşma Dili	be the (absolute) limit [old-fashioned] f.	dayanılmaz/çekilmez biri/bir şey olmak
29	Konuşma Dili	be the (absolute) limit [old-fashioned] f.	sinir bozucu biri/bir şey olmak
30	Konuşma Dili	be the (absolute) limit [old-fashioned] f.	haddini aşan biri/bir şey olmak
31	Konuşma Dili	be the (absolute) limit [old-fashioned] f.	çok can sıkıcı biri/bir şey olmak
32	Konuşma Dili	be the (absolute) limit [old-fashioned] f.	eziyet verici biri/bir şey olmak
33	Konuşma Dili	be the (absolute) limit [old-fashioned] f.	eziyet olmak
34	Konuşma Dili	(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.	hadi ya
35	Konuşma Dili	(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.	vay be
36	Konuşma Dili	(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.	hadi canım sen de
37	Konuşma Dili	(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.	bir yaşıma daha girdim
38	Konuşma Dili	(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.	vay anasını
39	Konuşma Dili	(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.	yok artık
40	Konuşma Dili	(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.	şaştım kaldım
41	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	hadi canım
42	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	vay be
43	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	vay anasını
44	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	vay canına
45	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	hayret bir olay
46	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	hadi ya
47	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	bir yaşıma daha girdim
48	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	yok artık
49	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	şaştım kaldım
50	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	hadi canım
51	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	vay be
52	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	vay anasını
53	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	vay canına
54	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	hayret bir olay
55	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	hadi ya
56	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	bir yaşıma daha girdim
57	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	yok artık
58	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	şaştım kaldım
Idioms
59	Deyim	be old enough to be someone's mother f.	annesi yaşında olmak
60	Deyim	be an old hand f.	bir konuda çok tecrübeli olmak
61	Deyim	be an old hand f.	bir alanda çok becerikli olmak
62	Deyim	be the grand old man of something f.	bir işte çok eski olmak
63	Deyim	be old enough to be someone's father f.	babası yaşında olmak
64	Deyim	be as tough as old boots f.	çok güçlü olmak
65	Deyim	be as tough as old boots f.	sapasağlam olmak
66	Deyim	be put out of sorts [old fashioned] f.	canı sıkılmak
67	Deyim	be put out of sorts [old fashioned] f.	sinirlendirilmek
68	Deyim	be put out of sorts [old fashioned] f.	keyfi kaçmak
69	Deyim	be put out of sorts [old fashioned] f.	neşesi kaçmak
70	Deyim	be put out of sorts [old fashioned] f.	morali bozulmak
71	Deyim	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	delirmek
72	Deyim	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	çıldırmak
73	Deyim	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	aklını kaçırmak
74	Deyim	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	kafayı yemek
75	Deyim	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	kafadan kontak olmak
76	Deyim	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	kaçık olmak
77	Deyim	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	zorluk içinde olmak
78	Deyim	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	sıkıntıda olmak
79	Deyim	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	başı dertte olmak
80	Deyim	be (as) old as the hills f.	aşırı eski olmak
81	Deyim	be (as) old as the hills f.	çok eski olmak
82	Deyim	be (as) old as the hills f.	çok yaşlı olmak
83	Deyim	be (as) old as the hills f.	fi tarihinden kalmış olmak
84	Deyim	be (as) old as the hills f.	nuh nebiden kalma olmak
85	Deyim	be (as) tough as old boots f.	turp gibi olmak
86	Deyim	be (as) tough as old boots f.	sağlam olmak
87	Deyim	be (as) tough as old boots f.	güçlü kuvvetli olmak
88	Deyim	be (as) tough as old boots f.	çivi gibi sağlam olmak
89	Deyim	be (as) tough as old boots f.	dayanıklı olmak
90	Deyim	be (as) tough as old boots f.	kayış gibi olmak
91	Deyim	be (as) tough as old boots f.	lastik gibi olmak
92	Deyim	be (as) tough as old boots f.	dayanıklı olmak
93	Deyim	be (as) tough as old boots f.	metanetli olmak
94	Deyim	be (as) tough as old boots f.	dirençli olmak
95	Deyim	be (as) tough as old boots f.	soğukkanlı olmak
96	Deyim	be (as) tough as old boots f.	çok inatçı olmak
97	Deyim	be (as) tough as old boots f.	çok kararlı olmak
98	Deyim	be a chip off the old block f.	armut dibine düşer
99	Deyim	be a chip off the old block f.	hık demiş (annesinin/babasının) burnundan düşmüş
100	Deyim	be a chip off the old block f.	annesine/babasına benzemek
101	Deyim	be a chip off the old block f.	annesine/babasına çekmiş olmak
102	Deyim	be as old as methuselah f.	çok eski olmak
103	Deyim	be as old as methuselah f.	çok yaşlı olmak
104	Deyim	be as old as methuselah f.	fi tarihinden kalmış olmak
105	Deyim	be as old as methuselah f.	nuh nebiden kalma olmak
106	Deyim	be money for old rope [uk] f.	kolay para olmak
107	Deyim	be money for old rope [uk] f.	beleş para olmak
108	Deyim	be money for old rope [uk] f.	kolay kazanılan para olmak
109	Deyim	be money for old rope [uk] f.	havadan gelen para olmak
110	Deyim	be pushing up (the) daisies [old-fashioned] f.	mezarda olmak
111	Deyim	be pushing up (the) daisies [old-fashioned] f.	toprağın altında olmak
112	Deyim	be sent to coventry [old-fashioned] [uk] f.	dışlanmak
113	Deyim	be sent to coventry [old-fashioned] [uk] f.	grubun dışında bırakılmak/dışına atılmak
114	Deyim	be sent to coventry [old-fashioned] [uk] f.	aforoz edilmek
115	Deyim	be sent to coventry [old-fashioned] [uk] f.	yok sayılmak
116	Deyim	be sent to coventry [old-fashioned] [uk] f.	umursanmamak
117	Deyim	be sent to coventry [old-fashioned] [uk] f.	küsülmek
118	Deyim	be sent to coventry [old-fashioned] [uk] f.	yüzüne bakılmamak
119	Deyim	be someone's pigeon [old-fashioned] [uk] f.	birinin sorumluluğu/sorumluluğunda olmak
120	Deyim	be someone's pigeon [old-fashioned] [uk] f.	birinin işi olmak
121	Deyim	be someone's pigeon [old-fashioned] [uk] f.	birinin meselesi olmak
122	Deyim	be someone's pigeon [old-fashioned] [uk] f.	birinin sorunu olmak
123	Deyim	be someone's pigeon [old-fashioned] [uk] f.	birinin konusu olmak
124	Deyim	be the spitten image of (one) [old-fashioned] f.	(birinin) hık demiş burnundan düşmüş olmak
125	Deyim	be the spitten image of (one) [old-fashioned] f.	(birine) çok benzemek
126	Deyim	be the spitten image of (one) [old-fashioned] f.	(birinin) neredeyse aynısı olmak
127	Deyim	be the spitten image of (one) [old-fashioned] f.	(birinin) tıpatıp aynısı olmak
128	Deyim	be the spitten image of (one) [old-fashioned] f.	aynı (birine) benzemek
129	Deyim	be the spitten image of (one) [old-fashioned] f.	aynı (birisi) olmak
130	Deyim	be up to (one's) (old) tricks f.	(yine) muzırlık peşinde olmak
131	Deyim	be up to (one's) (old) tricks f.	(yine) yapacağını yapmak
132	Deyim	be up to (one's) (old) tricks f.	(yine) yaramazlık peşinde olmak
133	Deyim	be up to (one's) (old) tricks f.	(yine) haylazlık peşinde olmak
134	Deyim	be up to (one's) (old) tricks f.	(yine) düzenbazlık peşinde olmak
135	Deyim	be up to your (old) tricks f.	(yine) yapacağını yapmak
136	Deyim	be up to your (old) tricks f.	(yine) kaldığı yerden devam etmek
137	Deyim	be up to your (old) tricks f.	(yine) düzenbazlık peşine düşmek
138	Deyim	be up to your (old) tricks f.	(yine) marifetini göstermek
139	Deyim	be up to (one's) old tricks f.	yine yapacağını yapmak
140	Deyim	be up to (one's) old tricks f.	yine kaldığı yerden devam etmek
141	Deyim	be up to (one's) old tricks f.	yine düzenbazlık peşine düşmek
142	Deyim	be up to (one's) old tricks f.	yine marifetini göstermek
143	Deyim	be up to (one's) old tricks f.	yine muzırlık peşinde olmak
144	Deyim	be up to (one's) old tricks f.	yine yaramazlık peşinde olmak
145	Deyim	be up to (one's) old tricks f.	yine haylazlık peşinde olmak
146	Deyim	be down on your uppers [old-fashioned] [uk] f.	sıkıntıya düşmek
147	Deyim	be down on your uppers (brit [old-fashioned] [uk] f.	darda olmak
148	Deyim	old enough to be (one's) father s.	(birinin) babası yaşında
149	Deyim	old enough to be (one's) father s.	(birinin) babası olacak yaşta
150	Deyim	old enough to be (one's) mother s.	(birinin) annesi yaşında
151	Deyim	old enough to be (one's) mother s.	(birinin) annesi olacak yaşta
152	Deyim	old enough to be mother s.	annesi yaşında
153	Deyim	old enough to be mother s.	annesi olacak yaşta
154	Deyim	old enough to be someone's mother expr.	annesi yaşında
155	Deyim	be up to your/its old tricks expr.	yine marifetini göstermek
156	Deyim	be up to your/its old tricks expr.	yine yapacağını yapmak
157	Deyim	the old gray mare ain't what she used to be [old-fashioned] expr.	o günler geride kaldı
158	Deyim	the old gray mare ain't what she used to be [old-fashioned] expr.	o eski halinden eser yok şimdi
159	Deyim	would you like to be buried with my people? [old-fashioned] [ireland] expr.	irlanda usulü bir evlenme teklifi
160	Deyim	would you like to be buried with my people? [old-fashioned] [ireland] expr.	irlanda usulü "benimle evlenir misin?"
161	Deyim	would you like to be buried with my people? [old-fashioned] [ireland] expr.	sonsuza kadar ailemin bir parçası olur musun?
162	Deyim	would you like to be buried with my people? [old-fashioned] [ireland] expr.	ailemle/benim insanlarımla aynı yerde/beraber gömülmek ister misin?
163	Deyim	(one) is old enough to be (someone's) (parent/grandparent) expr.	(birinin ebeveyni/büyük annesi veya dedesi) olacak yaşta
164	Deyim	(one) is old enough to be (someone's) (parent/grandparent) expr.	(birinin ebeveyni/büyük annesi veya dedesi) yaşında
Speaking
165	Konuşma	I must be getting old expr.	yaşlanıyorum herhalde