bir derecede - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bir derecede



"bir derecede" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir derecede in some sort zf.

"bir derecede" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 108 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
kalmak (bir pozisyonda/derecede vb) remain f.
General
aşırı derecede yapılan bir şey spree i.
bir şeyin aşırı derecede yapıldığı süre binge i.
belirli bir sınıfta, derecede, konumda olan kimse rater i.
sıkıcı derecede geleneksel bir görünüme sahip kimse biedermeier i.
bir şeyi aşırı derecede tutturma overassertion i.
bir yükümlülükten birinci derecede sorumlu kimse principal i.
aşırı derecede zorlamak (vücudun bir organını) overtax f.
aşırı derecede yormak (vücudun bir organını) overtax f.
belirli bir derecede olmak (ısı vb) stand at f.
pişirmek (kaynama noktasının biraz altında bir derecede) simmer f.
herhangi bir cisme başka bir cismi katarak fazlasını alamayacak derecede doldurmak embrue f.
bir şeyden azami derecede faydalanmak make the most of something f.
pişmek (kaynama noktasının biraz altında bir derecede) simmer f.
şaşırtıcı bir miktar veya derecede ortaya çıkmak bloom f.
belli belirsiz derecede bir şeyin içine karışmak veya bulanıklaşmak melt (into) f.
(bir şeyi) aşırı derecede düzeltmek overlabor f.
belli bir derecede a certain extent s.
aşırı derecede ufak bir gruba özgü ultrararefied s.
sıkıcı derecede geleneksel bir görünüme sahip biedermeier s.
bir davaya veya fikre diğer kaygıları bir kenara itecek derecede saplantılı kimse monomaniacal s.
(bir şeye) alışılmadık derecede düşkün great s.
aşırı derecede bir biçimde riotously zf.
aşırı derecede şaşırmış bir şekilde astoundedly zf.
daha kötü bir derecede worse zf.
aşırı derecede küçük anlamını veren bir ön ek micr- ök.
aşırı derecede küçük anlamını veren bir ön ek micro- ök.
belirli bir özelliğe aşırı derecede sahip olma anlamı veren son ek -itis snk.
Phrasals
birinin/bir şeyin sırtına aşırı derecede bir şey yüklemek heap something upon someone or something f.
birinin/bir şeyin sırtına aşırı derecede bir şey yüklemek heap something on someone or something f.
belli bir derecede artırmak/yoğunlaştırmak kick up f.
(bir şeyde) birincil derecede bir rol/görev vermek build into (something) f.
sırtına aşırı derecede bir şey yüklemek heap on f.
(biriyle/bir şeyle) aynı derecede önemli/değerli sayılmak/görülmek rate with (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı derecede önemli/değerli saymak/görmek rate with (someone or something) f.
bir şeye/bir şey yapmaya varacak derecede to the point of something/of doing something expr.
Phrases
öyle bir derecede ki such a pitch that i.
(bir şeyle) eşit/aynı derecede every bit as (something) expr.
inanılmaz derecede saçma bir şekilde to the point of absurdity expr.
Colloquial
(birine/bir şeye) göre ikinci derecede/geri planda subordinate to (someone or something) s.
aşırı derecede güçlü bir şekilde big zf.
biriyle/bir şeyle aynı derecede/şekilde as well as someone or something expr.
biri bir şey yapmayı da aynı derecede ister he/she would just as soon do a expr.
biri bir şey yapmayı da diğeriyle derecede ister he/she would just as soon do a (as b) expr.
Idioms
her ikisinin de sonu aynı derecede hoş olmayan iki seçeneğin olduğu bir durum morton's fork i.
sağlık için olağanüstü derecede faydalı bir sıvı wonder water i.
(biriyle veya bir şeyle) aynı derecede olmak be (right) up there with (someone or something) f.
(bir şeye) aşırı derecede düşkün olmak be a slave of (something) f.
(bir şeyin) aşırı derecede etkisi altında olmak be a slave of (something) f.
(bir şeye) aşırı derecede düşkün olmak be a slave to (something) f.
(bir şeyin) aşırı derecede etkisi altında olmak be a slave to (something) f.
bir şeye aşırı derecede düşkün olmak be a slave to/of something f.
bir şeyin aşırı derecede etkisi altında olmak be a slave to/of something f.
basit/ kolay bir şey için haddinden fazla/aşırı derecede güç kullanmak kill a fly with an elephant gun f.
basit/ kolay bir şey için haddinden fazla/aşırı derecede çaba harcamak kill a fly with an elephant gun f.
(bir şeye) aşırı derecede benzemek look suspiciously like (something) f.
(bir şeye) aşırı derecede benzemek look/sound suspiciously like something f.
(bir şeyden) azami derecede yararlanmak make the best of (something) f.
(bir şeyi) çok/aşırı derecede istemek want (something) so bad (that) (one) can taste it f.
inanılmaz derecede (bir şey) (as) (something) as dick's hatband [old-fashioned] expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı derecede iyi every bit as good (as somebody/something) expr.
uç derecede (biri/bir şey) hell-on-wheels expr.
(bir şey) en yüksek miktarda/derecede bile olsa no amount of (something) expr.
en yüksek derecede/seviyede (bir şey) bile no amount of (something) expr.
en yüksek derecede/seviyede (bir şey) de olsa no amount of (something) expr.
Trade/Economic
bir ana şirkete bağlı ikinci derecede şirket subsidiary i.
Law
bir başkasına zarar veren bir kimsenin yaraladığı kişi tarafından benzer derecede cezalandırılması talion i.
Technical
aşırı derecede ince cam elyafından oluşan bir malzeme fiberglass i.
aşırı derecede ince cam elyafından oluşan bir malzeme fibreglass i.
simetrisi her 180 derecede bir tekrar eden (kristal) twofold s.
simetrisi her 180 derecede bir tekrar eden (kristal) two-fold s.
simetrisi her 180 derecede bir tekrar eden (kristal) diad s.
Aeronautic
yüzeyin kendisinden daha düşük derecede metalle kaplandığı bir korozyondan koruma metodu sacrificial corrosion i.
Pathology
(özellikle parkinson hastalığının bir etkisi olan) anormal derecede yavaş fiziksel hareket bradykinesia i.
Gastronomy
genellikle karıştırılarak hazırlanan alkollü içeceklerde kullanılan, 190 derece ya da daha yüksek bir derecede damıtılmış etil alkol neutral spirits i.
Geometry
sonsuz derecede ince bir cismin düzlem kesiti lamina i.
Physics
bir sıvının anormal derecede yoğun olması hyperviscosity i.
Chemistry
fotosellerde, kızılötesi dedektörlerde, düşük erime noktalı camlarda ve geçmişte kemirgen ve karınca zehirlerinde kullanılan yumuşak, dövülebilir, son derecede toksik bir metalik element thallium i.
yüksek derecede toksik kristalimsi bir karbamat bileşiği aldicarb i.
yüksek derecede tokluk sergileyen şeffaf bir seramik bileşik aluminum oxynitride i.
Biology
yüksek derecede pigmentli veya pigment üretici bir organel, organ veya mikroorganizma chromogen i.
Astronomy
etrafını saran bir kara delik bulunmayan sonsuz derecede yoğun nokta kütlesi naked singularity i.
erken evrende var olduğu düşünülen, merkezinde bir kara delik bulunduran aşırı derecede büyük ve parlak teorik bir yıldız türü quasi-star i.
erken evrende var olduğu düşünülen, merkezinde bir kara delik bulunduran aşırı derecede büyük ve parlak teorik bir yıldız türü black hole star i.
Zoology
(büyükbaş hayvan) alt çenenin anormal derecede çıkıntılı olduğu bir mutasyona uğramış bulldog s.
Botanic
bazı bitkilerde görülen, sürekli orta derecede nemli olan bir ortamda doğal olarak yetişme yetisi mesophytism i.
Geography
deniz seviyesinde 0 santigrat derecede cıvanın 760 mm yüksekliğe ulaştığı bir basınç birimi atmosphere i.
deniz seviyesinde 0 santigrat derecede cıvanın 760 mm yüksekliğe ulaştığı bir basınç birimi standard pressure i.
deniz seviyesinde 0 santigrat derecede cıvanın 760 mm yüksekliğe ulaştığı bir basınç birimi standard atmosphere i.
Meteorology
radyo dalgası iletim aralıklarını anormal derecede uzun hale getiren bir atmosferik durum duct i.
Geology
aşırı derecede topografik değişim geçiren buzullara özgü üç boyutlu bir dalga çıkıntısı ogive i.
Military
münferit birinci derecede hazır ihtiyat için askerlerin her yıl tabii olduğu bir günlük etkin görev annual screening i.
Art
son derecede gerçekçi grafik gösterimle karakterize bir sanat tarzı hyperrealism i.
Music
standart diyatonik derecede yarım ses aralığına denk bir aralık hemitone i.
standart diyatonik derecede yarım tona denk bir aralık hemitone i.
bir notadan sonraki on dördüncü diyatonik derecede bulunan nota fifteenth i.
üflemeli bir çalgıya akordunu değiştirip ikincil sesler çıkartacak derecede kuvvetle üflemek overblow f.
Reptiles
avustralya ve tazmanya'ya özgü son derecede zehirli kahverengi-sarı renkli bir yılan tiger snake (notechis scutatus) i.
abd'nin doğu kesimi ve orta amerika'nın dağlık bölgelerinde yaşayan ve kafasında lir biçiminde bir iz bulunan orta derecede zehirli bir yılan lyre snake i.
Slang
bir şeyin aşırı derecede hayranı olan kişi fandom trash i.
aşırı derecede politik doğrucu olduğu düşünülen bir kişi için kullanılan aşağılayıcı argo kelime woketard i.
bir kişiye karşı aşırı derecede hayranlık besleyip her fırsatta onu övme dick riding i.
bir kişiye karşı aşırı derecede hayranlık besleyip her fırsatta onu övme dickriding i.
bir kişiye karşı aşırı derecede hayranlık besleyip her fırsatta onu övme meat riding i.
bir kişiye karşı aşırı derecede hayranlık besleyip her fırsatta onu övme meatriding i.
(bir şey) inanılmaz derecede iyi/güzel (something) is wicked expr.
Modern Slang
bir kadının veya erkeğin partnerine aşırı derecede sinirlendiği bir an angela bassett moment i.
Paleontology
triyas döneminde yaşamış anormal derecede uzun boyunlu bir sürüngen tanystropheus i.