breeze - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

breeze

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"breeze" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 39 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
breeze i. meltem
breeze i. hafif rüzgar
breeze i. esinti
General
breeze i. dalaşma
breeze i. rüzgar
breeze i. imbat
breeze i. tartışma
breeze i. çocuk oyuncağı
breeze i. hafif esinti
breeze i. yel
breeze i. hafif rüzgar
breeze i. kömür artığı kül
breeze i. kolay zafer
breeze i. rüzgar gibi gelen şey
breeze i. atı incelemek için hafif koşu yaptırmak
breeze f. rüzgar gibi gelmek
breeze f. püfür püfür esmek
breeze f. coşarak gitmek
breeze f. dalıvermek
breeze f. hızla ilerlemek
breeze f. kolayca ilerlemek
breeze f. kendinden emin bir şekilde hareket etmek
breeze f. neşeyle hareket etmek
breeze f. aceleyle çıkmak
breeze f. aceleyle ayrılmak
breeze f. (atı) tempolu yürütmek
breeze f. vızıldamak
Technical
breeze i. ağırdan esen yel
Construction
breeze i. kısmen mıcırdan oluşan yapı malzemesi
Mining
breeze i. sönmüş kok mıcırı
Geography
breeze i. hafif rüzgar
breeze i. meltem
Meteorology
breeze i. cüruf
breeze i. esinti
breeze i. meltem
Sport
breeze i. kriket maçında esen rüzgar
Archaic
breeze i. at sineği
Slang
breeze i. çocuk oyuncağı
breeze i. çok kolay iş

"breeze" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 191 sonuç

İngilizce Türkçe
General
sea breeze i. denizden esen rüzgar
land and sea breeze i. kara ve deniz meltemi
land breeze i. kara meltemi
light breeze i. hafif rüzgar
light breeze i. hafif meltem
dawn breeze i. tanyeli
fresh breeze i. frişka
stiff breeze i. sert esen rüzgar
sea breeze i. imbat
sea breeze i. denizden karaya esen yel
fresh breeze i. şiddetli rüzgar
gentle breeze i. ılımlı rüzgar
land breeze i. karadan denize doğru esen rüzgar
lake breeze i. göl meltemi
coke breeze i. kok mıcırı
land breeze i. kara yeli
summer breeze i. yaz esintisi
cool aegean summer sea-breeze i. imbat
breeze through f. kolayca yapmak
shoot the breeze f. geyik muhabbeti yapmak
shoot the breeze f. makara yapmak
shoot the breeze f. geyik yapmak
without breeze s. esintisiz
in a breeze zf. kolaylıkla
Phrasals
breeze through (something) f. (bir şeyi) hiç sıkıntı çekmeden/tereyağından kıl çeker gibi yapmak
breeze through (something) f. (bir şeyi) hemencecik yapıvermek
breeze through (something) f. (bir yeri) rüzgar gibi hızla gezmek
breeze through (something) f. hiç durmaksızın/oyalanmadan (bir yerin) içinden geçmek
breeze through (something) f. oyalanmadan/hızla (bir yeri) geçip gitmek
breeze away f. aniden ve çabucak gitmek
breeze away f. bir anda gitmek
breeze through f. bir işi kolayca yapmak
breeze out of some place f. hızla kaçmak
breeze off f. hızla kaçmak
breeze away f. hızla kaçmak
breeze in to some place f. içeriye dalıvermek
breeze in to some place f. içeriye dalmak
breeze out of some place f. sıvışmak
breeze off f. sıvışmak
breeze away f. sıvışmak
breeze up to (someone or something) f. hızla (birinin/bir şeyin) yanına gelmek/gitmek
breeze up to (someone or something) f. kendinden emin bir şekilde (birinin/bir şeyin) karşısına çıkmak/yanına gitmek
breeze up to (someone or something) f. rahat bir şekilde (birinin/bir şeyin) yanına gitmek/gelmek
breeze up to (someone or something) f. elini kolunu sallayarak (birinin/bir şeyin) yanına gitmek/gelmek
breeze along f. kaygısızca dolaşmak
breeze along f. sakin sakin takılmak
breeze along f. gamsızca yaşamak
breeze along f. hızlıca geçip gitmek
breeze along f. etrafına aldırış etmeden ilerlemek
breeze in f. içeri dalmak/akın etmek
breeze in f. içeriye dalıvermek
breeze in f. elini kolunu sallayarak gelmek
breeze in f. rahat rahat gelmek
breeze in f. lakayt bir şekilde gelmek
breeze in f. habersizce/plansızca gelmek
breeze in f. kolayca yenmek
breeze in f. kolaylıkla/rahatlıkla yenmek
breeze in f. tozunu attırmak
breeze in f. içeri dalmak
breeze in f. içeriye dalıvermek
breeze in f. elini kolunu sallayarak girmek
breeze in f. umursamaz bir tavırla girmek
breeze in f. girivermek
breeze into f. içeri dalmak
breeze into f. içeriye dalıvermek
breeze into f. elini kolunu sallayarak girmek
breeze into f. umursamaz bir tavırla girmek
breeze into f. girivermek
breeze out f. hızla kaçmak
breeze out f. sıvışmak
breeze out f. aniden çıkıp gitmek
breeze through f. hızlıca/hızla yapmak
breeze through f. tereyağından kıl çeker gibi yapmak
breeze through f. hiç sıkıntı çekmeden yapmak
breeze through f. oyalanmadan/hızla geçip gitmek
breeze through f. rüzgar gibi geçmek
breeze through f. hiç durmadan/oyalanmadan içinden geçmek
breeze through f. geçip gitmek
breeze up f. püfür püfür esmek
breeze up f. esmek
breeze up f. hızla yanına gelmek/gitmek
breeze up f. kendinden emin bir şekilde yanına gitmek/karşısına çıkmak
breeze up f. elini kolunu sallayarak yanına gelmek/gitmek
breeze into f. rahat hareket etmek
breeze into f. dikkatsiz bir şekilde hareket etmek
breeze out f. rahat hareket etmek
breeze out f. dikkatsiz bir şekilde hareket etmek
Colloquial
shoot the breeze f. ayaküstü konuşmak
shoot the breeze f. ayaküstü laflamak
breeze in f. kolayca kazanmak
in a breeze expr. kolaylıkla
in a breeze expr. rahatlıkla
Idioms
breeze along f. kolay/sıkıntısız/kaygısız bir hayat/yaşam sürmek
breeze along f. dünya (yıkılsa) umurunda olmadan yaşamak
breeze along f. güle oynaya ve hızla gitmek
breeze along f. güle oynaya ve hızla gitmek hareket etmek
shoot the breeze f. geyik çevirmek
shoot the breeze f. ordan burdan konuşmak
make something a breeze f. bir şeyi kolaylaştırmak
breeze past (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yanından hızla geçmek
breeze past (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yanından geçip gitmek
breeze past (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yanından hızla geçip gitmek
breeze past (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yanından rüzgar gibi geçmek
breeze past (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yanından umursamadan geçip gitmek
breeze past (someone or something) f. (birini/bir şeyi) geçmek
breeze past (someone or something) f. (birini/bir şeyi) geride bırakmak
breeze past (someone or something) f. (birine/bir şeye) üstün gelmek
breeze past (something) f. (bir şeyi) göz ardı etmek
breeze past (something) f. (bir şeyi) görmezden gelmek
breeze past (something) f. (bir şeyi) geçiştirmek
breeze past (something) f. (bir şeye) aldırış etmemek
breeze past (something) f. (bir şeyi) yok saymak
breeze past (something) f. (bir şeyi) kulak ardı etmek
breeze past (something) f. (bir şeyi) umursamamak
breeze past (something) f. (bir şeye) aldırmamak
breeze past (something) f. (bir şeyi) dikkate almamak
breeze past (something) f. (bir şeyi) önemsememek
breeze past (something) f. (bir şeyi) göz ardı etmek
breeze past (something) f. (bir şeyi) görmezden/duymazdan gelmek
breeze past (something) f. (bir şeyi) umursamamak
breeze past (something) f. (bir şeyi) ıska geçmek
breeze past (something) f. (bir şeye) aldırmamak
breeze past (something) f. (bir şeyi) takmamak
flow with the breeze f. rüzgarda/rüzgarla uçuşmak
flow with the breeze f. rüzgarda/rüzgarla havalanmak
flow with the breeze f. akışla hareket etmek
flow with the breeze f. akışa bırakmak
vanished like a breeze s. sırra kadem bastı
vanished like a breeze s. sırra kadem basmış
Technical
land breeze i. kara yönünden denize doğru esen rüzgar
coke breeze i. kok tozu
coke breeze i. kok gazı
coke breeze i. kok mıcırı
Construction
breeze block i. cüruf briketi
breeze–block [uk] i. briket
Marine
topgallant breeze i. babafingo yelkenlerinin düzgün bir şekilde taşınabildiği esinti
sea breeze i. deniz esintisi
fresh breeze i. frışka
land and sea breeze i. kara ve deniz esintisi
strong breeze i. kuvvetli rüzgar
river-breeze i. nehir meltemi
moderate breeze i. sakin meltem
land-sea breeze i. zaman zaman karadan-denizde esen meltem
gentle breeze i. yumuşak meltem
breeze up f. ferah rüzgar esmek
Mining
coke breeze i. kok tozu
Marine Biology
sea breeze i. deniz meltemi
land-breeze i. meltem
Environment
land and sea breeze i. karasal meltem
land breeze i. karadan esen rüzgar
Geography
ocean breeze park i. florida eyaletinde yerleşim yeri
gulf breeze i. florida eyaletinde şehir
Meteorology
tidal breeze i. gelgitten kaynaklandığı farz edilen hafif esinti
glacier breeze i. buzul meltemi
sea breeze front i. deniz meltemi cephesi
sea breeze convergence zone i. deniz meltemi konverjans zonu
sea breeze i. deniz meltemi
mountain breeze i. dağ meltemi
lake breeze i. göl meltemi
gentle breeze i. hafif meltem
light breeze i. hafif meltem
land breeze i. kara meltemi
moderate breeze i. orta kuvvette meltem
stiff breeze i. sert meltem
fresh breeze i. sert briz
glacier breeze i. soğuk meltem
fresh breeze i. şiddetli rüzgar
valley breeze i. vadi meltemi
gentle breeze i. zayıf briz
mackerel breeze i. kuvvetli rüzgar
mackerel breeze i. sert rüzgar
mackerel breeze i. şiddetli rüzgar
Entomology
breeze fly [dialect] i. at sineği
Slang
fan the breeze f. çene çalmak
bat the breeze f. çene yarıştırmak
shoot the breeze f. çene çalmak
fan the breeze f. dedikodu yapmak
bat the breeze f. çene çalmak
fan the breeze f. çene yarıştırmak
bat the breeze f. havadan sudan konuşmak
fan the breeze f. havadan sudan konuşmak
shoot the breeze f. havadan sudan konuşmak
shoot the breeze f. iki beşlik bozmak
shoot the breeze f. iki lafın belini kırmak
shoot the breeze f. laflamak
shoot the breeze f. kaynatmak
fan the breeze f. laklak etmek
bat the breeze f. laklak etmek
bat the breeze f. laflamak
fan the breeze f. laflamak
in a breeze expr. kolayca