crashing - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

crashing

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"crashing" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 12 sonuç

İngilizce Türkçe
General
crashing i. çarpışma
crashing i. çarpma
crashing i. çarpışma sesi
crashing i. çarpışma hareketi
crashing s. hızlı
crashing s. seri
crashing s. yoğun
crashing s. tam
crashing s. bütün
crashing s. üstün
crashing s. muhteşem
Slang
crashing s. kahrolası

"crashing" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 64 sonuç

İngilizce Türkçe
General
gate crashing i. davetsiz
crashing cars i. çarpışan arabalar
crashing car i. çarpışan oto
make a crashing sound f. kütürdemek
come crashing down onto f. (bir şeyin) üstüne yıkılmak
gate-crashing s. davetsiz
gate-crashing s. gösteri veya etkinliğe davetsiz veya biletsiz katılan
Phrasals
bring something crashing down (around one) f. (bir şeyi) yerle bir etmek
bring something crashing down (around one) f. (bir şeyin) yıkılmasına sebep olmak
bring something crashing down (around one) f. (bir şeyi) göçürtmek
bring something crashing down (around one) f. (bir yapının) çökmesine sebep olmak
bring something crashing down (around one) f. hayatını derinden etkileyecek (bir şeye) sebep olmak
bring something crashing down (around one) f. hayatını alt üst etmek
Idioms
a crashing bore i. çok sıkıcı kimse
bring (something) crashing down (around) (one) f. yakıp yıkmak
bring (something) crashing down (around) (one) f. mahvetmek
bring something crashing down (around one) f. yakıp yıkmak
bring something crashing down (around one) f. mahvetmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. yere devirmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. yerle bir etmek
bring something crashing down (around one) f. yere devirmek
bring something crashing down (around one) f. yerle bir etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. yıkıp geçmek
bring something crashing down (around one) f. yıkıp geçmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. darmaduman etmek
bring something crashing down (around one) f. darmaduman etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. yıkmak
bring (something) crashing down (around) (one) f. yerle bir etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. yerle yeksan etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. hâk ile yeksan etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birinin) hayatını mahvetmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birinin) hayatını cehenneme çevirmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birinin) hayatını yerle bir etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birinin) hayatını darmaduman etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birinin) hayatını duman etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birinin) hayatını kaydırmak
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birinin) dünyasını başına/tepesine yıkmak
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birine) dünyayı zindan etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. (birine) dünyayı zehir etmek
bring (something) crashing down (around) (one) f. dünyayı (birinin) başına dar etmek
bring something crashing down (around one) f. kendi üstüne yıkılmasına neden olmak
bring something crashing down (around one) f. (birinin) hayatını mahvetmek
bring something crashing down (around one) f. (birinin) hayatını cehenneme çevirmek
bring something crashing down (around one) f. (birinin) hayatını yerle bir etmek
bring something crashing down (around one) f. (birinin) hayatını darmaduman etmek
bring something crashing down (around one) f. (birinin) hayatını duman etmek
bring something crashing down (around one) f. (birinin) hayatını kaydırmak
bring something crashing down (around one) f. (birinin) dünyasını başına/tepesine yıkmak
bring something crashing down (around one) f. (birine) dünyayı zindan etmek
bring something crashing down (around one) f. (birine) dünyayı zehir etmek
bring something crashing down (around one) f. dünyayı (birinin) başına dar etmek
come to a crashing halt f. birdenbire sert bir şekilde durmak
one's whole world came crashing down around someone f. dünyası başına yıkılmak
your whole world came crashing down around you f. dünyası başına yıkılmak
entire world to come crashing around somebody's ears f. tüm dünyası başına yıkılmak
entire world to come crashing about somebody's ears f. tüm dünyası başına yıkılmak
bring crashing down f. yerle bir etmek
bring crashing down f. yıkılmasına sebep olmak
bring crashing down f. göçürtmek
bring crashing down f. çökmesine sebep olmak
bring crashing down f. alt üst etmek
(one's) whole world came crashing down around (one) expr. (birinin) bütün dünyası başına yıkılmış
(one's) whole world came crashing down around (one) expr. (birinin) her şeyi başına yıkılmış
(one's) whole world came crashing down around (one) expr. (birinin) dünyası yıkılmış