İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | disquiet i. | rahatsızlık | ||
The Presidency has already voiced the European Union's disquiet. Dönem Başkanlığı Avrupa Birliği'nin rahatsızlığını dile getirmiştir. More Sentences |
||||
Genel | disquiet i. | huzursuzluk | ||
Is it reasonable to create so much disquiet amongst people who we want to live within our society? Toplumumuzda yaşamasını istediğimiz insanlar arasında bu kadar huzursuzluk yaratmak mantıklı mı? More Sentences |
||||
Genel | disquiet i. | endişe | ||
Genel | disquiet i. | üzüntü | ||
Genel | disquiet i. | merak | ||
Genel | disquiet i. | kaygı | ||
Genel | disquiet f. | endişelendirmek | ||
Genel | disquiet f. | huzurunu kaçırmak | ||
Genel | disquiet f. | tedirginlik yaratmak | ||
Genel | disquiet f. | üzmek | ||
Genel | disquiet f. | endişe vermek | ||
Genel | disquiet f. | rahatsız etmek | ||
Genel | disquiet f. | tedirgin etmek | ||
Genel | disquiet f. | huzurunu bozmak | ||
Genel | disquiet f. | kaygılandırmak | ||
Genel | disquiet f. | telaşlandırmak | ||
Genel | disquiet f. | endişe uyandırmak | ||
Archaic | ||||
Eski Kullanım | disquiet s. | endişeli | ||
Eski Kullanım | disquiet s. | rahatsız | ||
Eski Kullanım | disquiet s. | kaygılı | ||
Eski Kullanım | disquiet s. | kaygılanmış | ||
Eski Kullanım | disquiet s. | endişelenmiş | ||
Eski Kullanım | disquiet s. | huzursuz |