Geçmiş

fed

"fed" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 8 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	fed s.	beslenmiş
2	Genel	fed s.	beslenen
Colloquial
3	Konuşma Dili	fed i.	federal ajan
Trade/Economic
4	Ticaret/Ekonomi	fed i.	abd'nin merkez bankası
5	Ticaret/Ekonomi	fed i.	federal rezerv sistemi
Breeding
6	Hayvancılık	fed s.	besili
7	Hayvancılık	fed s.	semirtilmiş
8	Hayvancılık	fed s.	semiz

"fed" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Trade/Economic
1	Ticaret/Ekonomi	fed	federal reserve banks kısalt.

"fed" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 199 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	the fed i.	amerika merkez bankası
2	Genel	club fed i.	şartları çok ağır olmayan hapishane
3	Genel	be fed up f.	bıkkınlık gelmek
4	Genel	be fed up f.	yaka silkmek
5	Genel	be fed up with f.	yaka silkmek
6	Genel	be fed up f.	usanmak
7	Genel	be fed up f.	bıkmak
8	Genel	be fed up with f.	bezmek
9	Genel	be fed up with f.	gına getirmek
10	Genel	be fed f.	beslenmek
11	Genel	be fed up with f.	usanmak
12	Genel	be fed up about f.	usanmak
13	Genel	be fed up f.	bezmek
14	Genel	fed up with f.	bezmek
15	Genel	breast fed f.	(bebek) emzirmek
16	Genel	be fed up with everything f.	her şeyden bıkmak
17	Genel	be fed up with everything f.	her şeyden usanmak
18	Genel	be drip-fed f.	serum yemek
19	Genel	be drip-fed f.	serum verilmek
20	Genel	fed up with s.	bıkmış
21	Genel	well fed s.	iyi beslenmiş
22	Genel	fed up with s.	bizar
23	Genel	fed up s.	bıkkın
24	Genel	fed up s.	sıkkın
25	Genel	fed-up s.	bıkkın
26	Genel	high-fed s.	şımarık
27	Genel	high-fed s.	lüks içinde büyümüş
28	Genel	high-fed s.	şımartılmış
29	Genel	well-fed s.	semiz
30	Genel	ill-fed s.	gıdasız
31	Genel	ill-fed s.	yetersiz beslenmiş
32	Genel	ill-fed s.	eksik beslenmiş
33	Genel	ill-fed s.	az beslenmiş
34	Genel	spoon-fed s.	şımartılmış
35	Genel	spoon-fed s.	kaşıkla beslenen
36	Genel	grass-fed s.	(merada/çayırda) yayılmış/beslenmiş
37	Genel	corn-fed s.	mısır ile beslenmiş
38	Genel	bottle-fed s.	(bebek) biberonla beslenen
39	Genel	breast-fed s.	(bebek) meme emen
40	Genel	rump-fed s.	shakespeare eserlerinde geçen ve anlamı bilinmeyen bir sözcük
41	Genel	fed-up s.	burasına kadar gelmiş
42	Genel	fed-up s.	baş edemeyen
43	Genel	fed-up s.	tahammül sınırı aşılmış
44	Genel	fed-up s.	idare edemeyen
45	Genel	fed-up s.	dayanamayan
46	Genel	corn-fed s.	sağlıklı
47	Genel	corn-fed s.	doymuş
48	Genel	corn-fed s.	iyi beslenen
49	Genel	corn-fed s.	tombul
50	Genel	corn-fed s.	dolgun
51	Genel	corn-fed s.	rustik
52	Genel	corn-fed s.	köylü
53	Genel	corn-fed s.	taşralı
54	Genel	corn-fed s.	banal
55	Genel	corn-fed s.	demode
56	Genel	corn-fed s.	zevksiz
57	Genel	corn-fed s.	bayağı
58	Genel	spoon-fed s.	her isteği yerine getirilmiş
59	Genel	spoon-fed s.	her şey önüne getirilmiş
60	Genel	spoon-fed s.	el üstünde tutulmuş
Phrases
61	İfadeler	closed mouths don't get fed i.	ağlamayan çocuğa mama vermezler
Colloquial
62	Konuşma Dili	be fed up f.	burasına kadar gelmek
63	Konuşma Dili	be fed up f.	canına tak etmek
64	Konuşma Dili	fed to the gills s.	bıkmış
65	Konuşma Dili	fed to the gills s.	bezmiş
66	Konuşma Dili	fed to the gills s.	daralmış
67	Konuşma Dili	fed to the gills s.	gına gelmiş
68	Konuşma Dili	fed to the gills s.	usanmış
69	Konuşma Dili	fed to the gills s.	sıkılış
70	Konuşma Dili	fed to the gills s.	nefret etmiş
71	Konuşma Dili	I'm (really) fed up (with someone or something) expr.	(birinden/bir şeyden gerçekten) bıktım usandım
72	Konuşma Dili	I'm (really) fed up (with someone or something) expr.	(birinden/bir şeyden gerçekten) bezdim
73	Konuşma Dili	I'm (really) fed up (with someone or something) expr.	(birinden/bir şeyden gerçekten) daral geldi
74	Konuşma Dili	I'm (really) fed up (with someone or something) expr.	(birinden/bir şeyden gerçekten) gına geldi
75	Konuşma Dili	I'm fed up expr.	bıktım usandım
76	Konuşma Dili	I'm fed up expr.	gına geldi
77	Konuşma Dili	I'm fed up expr.	bezdim
78	Konuşma Dili	I'm fed up expr.	daral geldi
Idioms
79	Deyim	fed up i.	bıkkın
80	Deyim	be fed up to the back teeth f.	canına tak etmek
81	Deyim	be fed up with f.	gına gelmek
82	Deyim	be spoon-fed f.	şımartılmak
83	Deyim	be spoon-fed f.	kaşıkla yedirilmek
84	Deyim	be spoon-fed f.	kaşıkla ağzına verilmek
85	Deyim	be spoon-fed f.	kaşıkla beslenmek
86	Deyim	be spoon-fed f.	elle beslenmek
87	Deyim	be spoon-fed f.	her şeyi sunmak
88	Deyim	be spoon-fed f.	birinin zararına olacak kadar yardım etmek
89	Deyim	be spoon-fed f.	birinin yerine yapması gereken her şeyi yapmak
90	Deyim	be spoon-fed f.	şımartmak
91	Deyim	be spoon-fed f.	el üstünde tutmak
92	Deyim	be spoon-fed f.	birine gereğinden fazla yardım etmek
93	Deyim	be spoon-fed f.	birinin her işini görmek
94	Deyim	be spoon-fed f.	elini sıcak sudan soğuk suya sokturmamak
95	Deyim	be spoon-fed f.	her şeyi önüne getirmek
96	Deyim	fed up s.	sıkkın
97	Deyim	fed up s.	yorgun
98	Deyim	fed up (to some degree) (with someone or something) s.	(biri/bir şey) canına tak etmiş
99	Deyim	fed up (to some degree) (with someone or something) s.	(birinden/bir şeyden) bıkmış
100	Deyim	fed up (to some degree) (with someone or something) s.	(birinden/bir şeyden) gına gelmiş
101	Deyim	fed up (to some degree) (with someone or something) s.	(birinden/bir şeyden) usanmış
102	Deyim	fed up (to some degree) (with someone or something) s.	(birinden/bir şeyden) illallah demiş
103	Deyim	fed up (to some degree) (with someone or something) s.	(birinden/bir şeyden) daral gelmiş
104	Deyim	fed up (with someone or something) s.	(biri/bir şey) canına tak etmiş
105	Deyim	fed up (with someone or something) s.	(birinden/bir şeyden) bıkmış
106	Deyim	fed up (with someone or something) s.	(birinden/bir şeyden) gına gelmiş
107	Deyim	fed up (with someone or something) s.	(birinden/bir şeyden) usanmış
108	Deyim	fed up (with someone or something) s.	(birinden/bir şeyden) illallah demiş
109	Deyim	fed up (with someone or something) s.	(birinden/bir şeyden) daral gelmiş
110	Deyim	fed up to the back teeth s.	canına tak etmiş
111	Deyim	fed up to the back teeth s.	bıkmış
112	Deyim	fed up to the back teeth s.	gına gelmiş
113	Deyim	fed up to the back teeth s.	usanmış
114	Deyim	fed up to the back teeth s.	illallah demiş
115	Deyim	fed up to the back teeth s.	daral gelmiş
116	Deyim	fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] s.	(biri/bir şey) canına tak etmiş
117	Deyim	fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] s.	(birinden/bir şeyden) bıkmış
118	Deyim	fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] s.	(birinden/bir şeyden) gına gelmiş
119	Deyim	fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] s.	(birinden/bir şeyden) usanmış
120	Deyim	fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] s.	(birinden/bir şeyden) illallah demiş
121	Deyim	fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] s.	(birinden/bir şeyden) daral gelmiş
122	Deyim	fed up to the back teeth with somebody/something s.	biri/bir şey canına tak etmiş
123	Deyim	fed up to the back teeth with somebody/something s.	birinden/bir şeyden bıkmış
124	Deyim	fed up to the back teeth with somebody/something s.	birinden/bir şeyden gına gelmiş
125	Deyim	fed up to the back teeth with somebody/something s.	birinden/bir şeyden usanmış
126	Deyim	fed up to the back teeth with somebody/something s.	birinden/bir şeyden illallah demiş
127	Deyim	fed up to the back teeth with somebody/something s.	birinden/bir şeyden daral gelmiş
128	Deyim	fed up to the teeth [uk/australia] s.	canına tak etmiş
129	Deyim	fed up to the teeth [uk/australia] s.	bıkmış
130	Deyim	fed up to the teeth [uk/australia] s.	gına gelmiş
131	Deyim	fed up to the teeth [uk/australia] s.	usanmış
132	Deyim	fed up to the teeth [uk/australia] s.	illallah demiş
133	Deyim	fed up to the teeth [uk/australia] s.	daral gelmiş
Speaking
134	Konuşma	I'm fed up with this expr.	bundan bıktım usandım
135	Konuşma	I'm fed up with this expr.	bıktım usandım bundan
Trade/Economic
136	Ticaret/Ekonomi	the fed i.	federal rezerv
137	Ticaret/Ekonomi	fed funds rate i.	federal fon oranları
Politics
138	Siyasal	fed. (federal) kısalt.	federal
139	Siyasal	fed. (federated) kısalt.	federe
140	Siyasal	fed. (federated) kısalt.	birleşmiş
141	Siyasal	fed. (federation) kısalt.	federasyon
Technical
142	Teknik	hopper-fed boiler i.	bunkerli kazan
143	Teknik	electronic convertor-fed alternating current motor i.	elektronik konvertörler ile beslenen alternatif akım motoru
144	Teknik	electronic converter-fed alternating current motor i.	elektronik değiştirici ile beslenen alternatif akım motoru
145	Teknik	voltage-fed antenna i.	gerilimle beslemeli anten
146	Teknik	inverter-fed alternating current motor i.	invertör beslemeli alternatif akım motoru
147	Teknik	fed batch reactor system i.	kesikli beslemeli reaktör sistemi
148	Teknik	edge-defined film-fed growth i.	kenarı belirlenmiş film beslemeli büyüme
149	Teknik	belt fed i.	şeritli
150	Teknik	double-fed s.	çift beslemeli
151	Teknik	centre fed s.	merkezde beslenmiş
152	Teknik	shunt fed s.	paralel beslemeli
153	Teknik	belt fed s.	şeritle doldurulan
154	Teknik	overhead-fed s.	üstten beslemeli
Woodworking
155	Ağaç İşleri	edge banding machine fed by chains i.	zincir beslemeli kenar bantlama makinesi
Automotive
156	Otomotiv	pressure-fed lubrication system i.	basınçlı yağlama sistemi
157	Otomotiv	pressure-fed carburettor i.	tazyikle beslemeli karbüratör
Railway
158	Demiryolu	alternating current motor fed by an indirect convertor i.	dolaylı konvertör ile beslenen alternatif akım motoru
159	Demiryolu	chopper-fed direct current traction motor i.	kesici aracılığı ile beslenen doğru akım cer motoru
Medical
160	Medikal	formula-fed infants i.	mama ile beslenen bebekler
161	Medikal	exclusively breast-fed newborn infant i.	tek başına anne sütüyle beslenen yenidoğan
Printing
162	Baskı Teknikleri	sheet-fed s.	tabaka beslemeli
Food Engineering
163	Gıda	fed-batch process i.	beslemeli kesikli süreç
164	Gıda	fed batch process i.	beslemeli kesikli süreç
165	Gıda	fed-batch operation i.	beslemeli kesikli işlem
166	Gıda	fed-batch operation i.	yarı kesikli işlem
Gastronomy
167	Mutfak	milk fed lamb i.	süt kuzusu
168	Mutfak	well-fed s.	besili
Biochemistry
169	Biyokimya	fed state i.	tokluk hali
Zoology
170	Zooloji	grass-fed animals i.	otla beslenen hayvanlar
Breeding
171	Hayvancılık	trencher-fed [brit] s.	kulübe yerine çeşitli yerlerde yaşayan (köpek)
172	Hayvancılık	stall-fed s.	ahırda beslenmiş
173	Hayvancılık	range-fed s.	çiftlikte beslenmiş
174	Hayvancılık	range-fed s.	otlakta beslenmiş
175	Hayvancılık	range-fed s.	otlatılarak beslenmiş
Apiculture
176	Arıcılık	honey from sugar-fed bees i.	şekerle besleme sonucu elde edilen bal
Geography
177	Coğrafya	snow-fed river i.	kar suyuyla beslenen ırmak
178	Coğrafya	snow-fed river i.	karların erimesiyle beslenen nehir
179	Coğrafya	snow-fed s.	kar suyuyla beslenen/biriken
Military
180	Askeri	magazine fed i.	şarjörlü
181	Askeri	magazine-fed s.	şarjörlü
Hunting
182	Silah/Atıcılık	belt-fed s.	mühimmat kemeri kullanan
183	Silah/Atıcılık	belt-fed s.	mermi kemeri kullanan
184	Silah/Atıcılık	clip-fed s.	(ateşli silah) fişek şarjöründen otomatik dolan
Photography
185	Fotoğrafçılık	sheet-fed offset press i.	düz ofset baskı makinesi
Printery
186	Matbaa	reel-fed s.	tekli sayfalar yerine makaraya dizili kağıtlara yazdıran (baskı makinesi)
Ottoman Turkish
187	Osmanlıca	fed up s.	melül
Slang
188	Argo	be fed up with f.	bay gelmek
189	Argo	fed up with f.	daral gelmek
190	Argo	bacon-fed [obsolete] s.	şişman görünümlü
191	Argo	bacon-fed [obsolete] s.	yağlı görünümlü
192	Argo	bacon-fed [obsolete] s.	yağ tulumu
193	Argo	bacon-fed [obsolete] s.	şişko
194	Argo	bacon-fed [obsolete] s.	tombalak
195	Argo	bacon-fed [obsolete] s.	yağ tulumu
196	Argo	bacon-fed [obsolete] s.	yağ küpü
197	Argo	bacon-fed [obsolete] s.	et yemekten patlayacak kadar şişmanlamış
Modern Slang
198	Modern Argo	a closed mouth doesn't get fed expr.	ağlamayana meme vermezler
199	Modern Argo	a closed mouth doesn't get fed expr.	ağlamayan çocuğa mama vermezler