Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
heel!
"heel!"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 362 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
heel
i.
topuk
General
2
Genel
heel
i.
aşağılık kimse
3
Genel
achilles' heel
i.
ölümcül zaaf
4
Genel
heel
i.
arka
5
Genel
heel liner
i.
topuk astarı (ayakkabı)
6
Genel
heel bone
i.
topuk kemiği
7
Genel
achilles' heel
i.
aşil'in topuğu
8
Genel
heel
i.
golf sopası ucu
9
Genel
heel
i.
alçak
10
Genel
spike heel
i.
sivri ökçe
11
Genel
heel iron
i.
nalça
12
Genel
heel
i.
art
13
Genel
heel
i.
ökçe
14
Genel
heel
i.
kalleş
15
Genel
heel
i.
taban
16
Genel
achilles heel
i.
zaaf
17
Genel
heel
i.
son
18
Genel
stiletto heel
i.
kadın ayakkabısında ince ve sivri uçlu ökçe
19
Genel
achilles' heel
i.
zayıf nokta
20
Genel
achilles heel
i.
zayıf nokta
21
Genel
achilles heel
i.
insanın zayıf tarafı
22
Genel
heel-and-toe
i.
küçük adımlarla yürüme
23
Genel
heel
i.
alt arka uç
24
Genel
achilles’ heel
i.
büyük zaaf
25
Genel
heel
i.
ayakkabı ökçesi
26
Genel
high heel
i.
yüksek topuk
27
Genel
heel cup
i.
topukluk
28
Genel
heel
i.
ekmeğin kafası/başı
29
Genel
high-heel shoes
i.
yüksek topuklu ayakkabı
30
Genel
tar heel
i.
north carolina'lı veya orada yaşayan kimse
31
Genel
tar-heel
i.
kuzey carolinalı
32
Genel
tar-heel
i.
kuzey carolina yerlisi ya da sakini
33
Genel
toe-and-heel click
i.
bir ayağın parmakları diğer ayağın topuğuna vurarak yapılan dans hareketi
34
Genel
heel of foot
i.
ayak topuğu
35
Genel
wineglass heel
i.
kadın ayakkabılarında şekli şarap kadehine benzeyen bir topuk
36
Genel
heel
i.
keman yayının dibi
37
Genel
heel
i.
zulüm
38
Genel
heel
i.
gaddarlık
39
Genel
heel
i.
yüksek ökçeli ayakkabı
40
Genel
heel
i.
topuğa benzeyen şey
41
Genel
heel
i.
uç
42
Genel
heel
i.
meyil
43
Genel
heel
i.
tekme
44
Genel
heel
i.
peynir kenarı
45
Genel
heel
i.
piponun içine konulan yanmamış veya kısmen yanmış tütün
46
Genel
heel
i.
v şeklindeki biftek parçası
47
Genel
heel
i.
merdivenin alt kısmı
48
Genel
heel
i.
yana yatma derecesi
49
Genel
heel [us]
i.
hamburger ekmeğinin tabanı
50
Genel
heel [us]
i.
daha sonra kullanılmak üzere kenara ayrılmış iskambil kartları
51
Genel
heel bar
i.
ayakkabı tamircisi
52
Genel
heel bar
i.
kundura tamircisi
53
Genel
heel bar
i.
ayakkabı tamir tezgahı
54
Genel
heel counter
i.
arka fileto
55
Genel
heel counter
i.
ayakkabıların arka kısmını oluşturan deri parçası
56
Genel
iron heel
i.
ayağın ve bacağın kaynatıldığı veya ezildiği bir işkence aleti
57
Genel
cuban heel
i.
(kadın ayakkabılarında) orta kalınlıkta topuk
58
Genel
spike heel
i.
sivri topuklu ayakkabı
59
Genel
stacked heel
i.
(şerit görünüme sahip) deri topuk
60
Genel
heel
i.
arka kısım
61
Genel
bring to heel
f.
adam etmek
62
Genel
heel
f.
topuk pası vermek
63
Genel
heel
f.
topuğunu yere vurarak dansetmek
64
Genel
heel
f.
topuk takmak
65
Genel
heel
f.
yana yatmak
66
Genel
take to one's heel
f.
tabanları yağlamak
67
Genel
heel
f.
dizinin dibinden ayrılmamak
68
Genel
heel
f.
ökçe takmak
69
Genel
come to heel
f.
dize gelmek
70
Genel
come to heel
f.
çağırınca gelmek (köpek)
71
Genel
come to heel
f.
baş eğmek
72
Genel
come to heel
f.
uslanmak
73
Genel
bring to heel
f.
dize getirmek
74
Genel
be under the heel of
f.
insafına kalmak
75
Genel
catch a heel
f.
topuğu bir yere takılmak
76
Genel
toe-and-heel
f.
dans etmek
77
Genel
heel
f.
topukla basmak
78
Genel
heel
f.
topukla vurmak
79
Genel
heel
f.
(köpek) takip etmek
80
Genel
heel
f.
silahlanmak
81
Genel
heel
f.
(okul gazetesi veya dergisinde) muhabirlik yapmak
82
Genel
heel
f.
arka ayağından bağlamak
83
Genel
heel
f.
dansta müziğin ritmiyle topuğu yere vurmak
84
Genel
heel
f.
koşmak
85
Genel
heel
f.
topuklamak
86
Genel
heel
f.
topukla tekme atmak
87
Genel
heel
f.
topuklarına dayanarak dinlenmek
88
Genel
toe-and-heel
s.
topuk ve ayak parmakları kullanılarak yapılan
89
Genel
toe-and-heel
s.
topuk ve ayak parmakları birbirine vurularak yapılan (dans)
90
Genel
heel to toe
zf.
topuktan başparmağa
91
Genel
heel
ünl.
(köpeğe) peşimden gel
Phrasals
92
Öbek Fiiller
heel over
f.
yan yatmak
Phrases
93
İfadeler
under the heel of
expr.
boyunduruğunda
94
İfadeler
under the heel of
expr.
hükmünde
Colloquial
95
Konuşma Dili
bring to heel
f.
boyunduruk altına almak
96
Konuşma Dili
bring to heel
f.
dize getirmek
97
Konuşma Dili
bring to heel
f.
denetimi altına almak
Idioms
98
Deyim
beef to (the) heel [ireland]
i.
kalın/küt bacak
99
Deyim
beef to (the) heel [ireland]
i.
bacakların kalınlaşması
100
Deyim
beef to (the) heel [ireland]
i.
bacakların yağlanması
101
Deyim
beef to (the) heel like a mullingar heifer [ireland]
i.
kalın/küt bacak
102
Deyim
beef to (the) heel like a mullingar heifer [ireland]
i.
bacakların kalınlaşması
103
Deyim
beef to (the) heel like a mullingar heifer [ireland]
i.
bacakların yağlanması
104
Deyim
achilles' heel
i.
birinin zaafı
105
Deyim
achilles' heel
i.
birinin zayıf noktası
106
Deyim
an achilles' heel
i.
birinin zayıf noktası
107
Deyim
an achilles' heel
i.
birinin zaafı
108
Deyim
couldn't pour water out of a boot (if there was instructions on the heel) (rur.)
i.
ahmak
109
Deyim
achilles' heel
i.
yumuşak karın
110
Deyim
an achilles heel
i.
zayıf nokta
111
Deyim
an achilles heel
i.
zaaf
112
Deyim
an achilles heel
i.
aşil topuğu
113
Deyim
an achilles heel
i.
en zayıf nokta
114
Deyim
an achilles heel
i.
hassas nokta
115
Deyim
an achilles heel
i.
savunmasız nokta
116
Deyim
an achilles heel
i.
zayıf nokta
117
Deyim
an achilles heel
i.
zaaf
118
Deyim
an achilles heel
i.
aşil topuğu
119
Deyim
an achilles heel
i.
en zayıf nokta
120
Deyim
an achilles heel
i.
hassas nokta
121
Deyim
an achilles heel
i.
savunmasız nokta
122
Deyim
somebody's achilles' heel
i.
birinin zaafı
123
Deyim
somebody's achilles' heel
i.
birinin zayıf noktası
124
Deyim
somebody's achilles' heel
i.
birinin aşil topuğu
125
Deyim
be down at the heel
f.
üstü başı yırtık pırtık olmak
126
Deyim
lift up the heel against
f.
küstahça davranmak
127
Deyim
bring a dog to heel
f.
köpeği eğitmek
128
Deyim
bring a dog to heel
f.
köpeğe dediklerini yaptırmak
129
Deyim
bring a dog to heel
f.
köpeği çağırdığında gelmesini ve ayağının dibinden ayrılmadan yanında yürümesini sağlamak
130
Deyim
cop a heel
f.
ikilemek
131
Deyim
cop a heel
f.
yaylanmak
132
Deyim
cop a heel
f.
sıvışmak
133
Deyim
turn on one's heel
f.
aniden gitmek
134
Deyim
bring somebody to heel
f.
boyun eğdirmek
135
Deyim
bring someone to heel
f.
boyun eğdirmek
136
Deyim
turn on one's heel
f.
birden dönmek
137
Deyim
call somebody to heel
f.
boyun eğdirmek
138
Deyim
come to heel
f.
boyun eğmek
139
Deyim
turn on one's heel
f.
birdenbire dönüp gitmek
140
Deyim
come to heel
f.
dize gelmek
141
Deyim
bring somebody to heel
f.
dize getirmek
142
Deyim
bring to heel
f.
dize getirmek
143
Deyim
call somebody to heel
f.
dize getirmek
144
Deyim
bring someone to heel
f.
dize getirmek
145
Deyim
be down at heel
f.
üstü başı dökülmek
146
Deyim
take to one's heel
f.
topuklamak
147
Deyim
turn/spin on your heel
f.
birden dönüp gitmek
148
Deyim
turn/spin on your heel
f.
aniden çıkıp gitmek
149
Deyim
turn/spin on your heel
f.
bir hışımla dönüp gitmek
150
Deyim
bring someone to heel
f.
birine boyun eğdirmek
151
Deyim
bring someone to heel
f.
birini dize getirmek
152
Deyim
bring someone to heel
f.
birine itaat ettirmek
153
Deyim
call someone to heel
f.
birine boyun eğdirmek
154
Deyim
call someone to heel
f.
birini dize getirmek
155
Deyim
call someone to heel
f.
birine itaat ettirmek
156
Deyim
bring to heel
f.
boyun eğdirmek
157
Deyim
bring to heel
f.
zapt etmek
158
Deyim
call (someone) to heel
f.
(birine) boyun eğdirmek
159
Deyim
call (someone) to heel
f.
(birini) dize getirmek
160
Deyim
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel
f.
kendine hayrı dokunmamak
161
Deyim
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel
f.
kendine bile hayrı olmamak
162
Deyim
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel
f.
en kolay işi bile becerememek
163
Deyim
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel
f.
beceriksiz olmak
164
Deyim
down-at-the-heel (us)
s.
hırpani
165
Deyim
down-at-heel (brit)
s.
hırpani
166
Deyim
down-at-heel (brit)
s.
kılıksız
167
Deyim
down-at-heel
s.
pejmürde
168
Deyim
down-at-the-heel
s.
pejmürde
169
Deyim
down-at-heel
s.
üstü yırtık pırtık
170
Deyim
down-at-the-heel
s.
üstü yırtık pırtık
171
Deyim
out at the heel
s.
çorabı delik
172
Deyim
out at the heel
s.
ayakkabısı delik
173
Deyim
out at the heel
s.
eski püskü
174
Deyim
out at the heel
s.
yırtık pırtık
175
Deyim
out at the heel
s.
hırpani
176
Deyim
out at the heel
s.
pejmürde
177
Deyim
out at the heel
s.
giysileri eski püskü olan
178
Deyim
out at the heel
s.
yırtık pırtık kıyafetler giyinen
179
Deyim
out at the heel
s.
üstü başı pejmürde olan
180
Deyim
out at the heel
s.
hırpani kılıklı
181
Deyim
out at the heel
s.
fakir
182
Deyim
out at the heel
s.
yoksul
183
Deyim
out at the heel
s.
fukara
184
Deyim
out at the heel
s.
perişan
185
Deyim
out at the heel
s.
kötü durumda
186
Deyim
out at the heel
s.
parası az
187
Deyim
out at the heel
s.
züğürt
188
Deyim
down at heel
s.
(ayakkabı) topuğu aşınmış
189
Deyim
down at heel
s.
(ayakkabı) topuğu erimiş
190
Deyim
down at heel
s.
üstü başı yırtık pırtık
191
Deyim
down at heel
s.
hırpani
192
Deyim
down at heel
s.
kılıksız
193
Deyim
down at heel
s.
pejmürde
194
Deyim
down at heel
s.
eski püskü giyinmiş
195
Deyim
down at heel
s.
sefil
196
Deyim
down at heel
s.
perişan durumda
197
Deyim
down at the heel
s.
(ayakkabı) topuğu aşınmış
198
Deyim
down at the heel
s.
(ayakkabı) topuğu erimiş
199
Deyim
down at the heel
s.
üstü başı yırtık pırtık
200
Deyim
down at the heel
s.
hırpani
201
Deyim
down at the heel
s.
kılıksız
202
Deyim
down at the heel
s.
pejmürde
203
Deyim
down at the heel
s.
eski püskü giyinmiş
204
Deyim
down at the heel
s.
sefil
205
Deyim
down at the heel
s.
perişan durumda
206
Deyim
couldn't pour water out of a boot (if there was instructions on the heel) (rur.)
expr.
aptal
207
Deyim
under somebody's heel
expr.
birinin kontrolü altında
208
Deyim
under somebody's heel
expr.
birinin hakimiyeti altında
209
Deyim
under the heel of somebody
expr.
birinin kontrolü altında
210
Deyim
under the heel of somebody
expr.
birinin hakimiyeti altında
211
Deyim
down-at-the-heel (us)
expr.
eski püskü giyinmiş
212
Deyim
down-at-heel (brit)
expr.
eski püskü giyinmiş
213
Deyim
down-at-the-heel (us)
expr.
kılıksız
214
Deyim
down-at-heel (brit)
expr.
sefil
215
Deyim
down-at-the-heel (us)
expr.
sefil
216
Deyim
down-at-the-heel (us)
expr.
yırtık pırtık giymiş
217
Deyim
down-at-heel (brit)
expr.
yırtık pırtık giymiş
218
Deyim
at heel
expr.
(köpek için) dizinin/ayağının dibinde
219
Deyim
to heel
expr.
(köpek için) dizinin/ayağının dibinde
220
Deyim
at heel
expr.
(köpek için) dizinin/ayağının dibinde
221
Deyim
at heel
expr.
sahibinin hemen yanında/arkasında
222
Deyim
to heel
expr.
(köpek için) dizinin/ayağının dibinde
223
Deyim
to heel
expr.
sahibinin hemen yanında/arkasında
224
Deyim
under (one's) heel
expr.
(birinin) boyunduruğunda
225
Deyim
under (one's) heel
expr.
(birinin) hükmü altında
226
Deyim
under (one's) heel
expr.
(birinin) hakimiyeti/kontrolü altında
Technical
227
Teknik
heel angle
i.
bayılma açısı
228
Teknik
heel of a dam
i.
baraj topuğu
229
Teknik
heel gudgeon
i.
dümen topuk iğneciği
230
Teknik
rudder heel pintle
i.
dümen topuğu iğneciği
231
Teknik
rudder heel
i.
dümen topuğu
232
Teknik
heel
i.
gövde altı
233
Teknik
heel iron
i.
nalça
234
Teknik
heel jaw
i.
ökçe çene
235
Teknik
heel attaching machine
i.
ökçe bağlama makinesi
236
Teknik
heel nailing machine
i.
ökçe çivileme makinesi
237
Teknik
heel burner
i.
topuk beki
238
Teknik
heel stone
i.
topuk taşı
239
Teknik
heel
i.
topuk
240
Teknik
heel tap
i.
yamuk dip
241
Teknik
anvil heel
i.
örsün arka ucu
242
Teknik
heel
i.
saban demirinin arka kısmı
243
Teknik
heel
i.
aletin kabza veya tutamağının yanındaki kısım
244
Teknik
heel
i.
tabanca kabzasının arka kısmı
245
Teknik
heel
i.
demiryolu makasının arka ucu
246
Teknik
heel of a rafter
i.
kiriş topuğu
247
Teknik
heel plate
i.
dipçik taban levhası
248
Teknik
heel plate
i.
ayakkabı topuğundaki metal plaka
249
Teknik
heel ring
i.
tırpan bıçağını sapına sabitleyen halka
250
Teknik
heel
f.
bir tarafa yatırmak
Computer
251
Bilgisayar
stick heel
i.
çubuk topuk
Textile
252
Tekstil
kitten-heel
i.
kısa sivri topuk
253
Tekstil
heel pin holding strength
i.
topuk çivisi tutma mukavemeti
254
Tekstil
heel pin holding strength
i.
(ökçenin) çivi tutma dayanımı
255
Tekstil
heel
i.
eldiven ayası
256
Tekstil
french heel
i.
kadın ayakkabılarında görülen yüksek ve öne eğimli bir topuk modeli
257
Tekstil
french heel
i.
çoraplara eklenen dar bir çeşit topuk takviyesi
258
Tekstil
kitten-heel
expr.
alçak sivri ökçe
Architecture
259
Mimarlık
heel
i.
mertek ucu
260
Mimarlık
heel
i.
direk ucu
261
Mimarlık
heel
i.
ters pervaz
Construction
262
İnşaat
heel of dam
i.
baraj topuğu
263
İnşaat
heel post
i.
kapı dikmesi
264
İnşaat
heel
i.
köşebent demirinin dış açısı
Automotive
265
Otomotiv
toe and heel
i.
frene parmak ucuyla basma tekniği
266
Otomotiv
heel plate
i.
arka taban sacı ön traversi
267
Otomotiv
heel and toe wear
i.
dış omzun aşınması
268
Otomotiv
bead heel
i.
dış topuk
269
Otomotiv
bead heel
i.
damak topuğu
270
Otomotiv
tooth heel
i.
dış topuğu
271
Otomotiv
heel
i.
diş topuğu
272
Otomotiv
tooth heel
i.
diş topuğu
273
Otomotiv
brake shoe heel
i.
fren pabucu topuğu
274
Otomotiv
accelerator heel point
i.
gaz pedalı topuk noktası
275
Otomotiv
brake shoe heel
i.
fren pabucu burnu
276
Otomotiv
cam heel
i.
kam ökçesi
277
Otomotiv
heel
i.
kam topuğu
278
Otomotiv
heel
i.
lastik topuğu
279
Otomotiv
heel dolly
i.
ökçe dayama
280
Otomotiv
heel
i.
platin fiberi
281
Otomotiv
heel and toe technique
i.
topuk ve ayakucu tekniği
282
Otomotiv
heel and toe wear
i.
(lastikte) testere dişli aşınma
283
Otomotiv
heel-and-toe
i.
(lastikte) merdiven aşınma
284
Otomotiv
heel and toe wear
i.
(lastikte) merdiven aşınma
Traffic
285
Trafik
heel ditch
i.
topuk hendeği
Railway
286
Demiryolu
loose heel
i.
gevşek ökçe
287
Demiryolu
heel block
i.
ökçe takozu
288
Demiryolu
heel chair
i.
ökçe yatağı
Marine
289
Denizcilik
heel block chain
i.
baston bosası
290
Denizcilik
heel chain of the jibboom
i.
baston brakili
291
Denizcilik
heel
i.
bir geminin denizdeyken iskele veya sancak tarafına doğru eğilmesi
292
Denizcilik
derrick boom heel fittings
i.
dikme vinç bom taban bağlantıları
293
Denizcilik
heel
i.
ıskaça
294
Denizcilik
heel
i.
direğin alt ucu
295
Denizcilik
heel
i.
gemi omurgasının son ucu
296
Denizcilik
heel
i.
iskaça
297
Denizcilik
heel chain
i.
tringa zinciri
298
Denizcilik
parliament heel
i.
yükün veya balastın yer değiştirmesi sonucu oluşan sarsılma ile geminin bir yöne doğru eğilmesi
299
Denizcilik
heel
f.
(gemiyi) bir yana yatırmak
300
Denizcilik
heel
f.
yan yatmak
301
Denizcilik
heel
f.
(gemi) bir yana yatmak
Mining
302
Maden
heel of coal
i.
kömür topuğu
Medical
303
Medikal
heel lance
i.
topuk kanı alınması
304
Medikal
policeman's heel
i.
topuk dikeni
305
Medikal
heel spur
i.
topuk dikeni
306
Medikal
heel pain
i.
topuk ağrısı
307
Medikal
jogger's heel
i.
topuk dikeni
Anatomy
308
Anatomi
heel-bone
i.
ökçe kemiği
309
Anatomi
heel bone
i.
topuk kemiği
310
Anatomi
heel
i.
aya
311
Anatomi
heel
i.
avuç içinin bileğe en yakın kısmı
Veterinary
312
Veterinerlik
wire-heel
i.
at, eşek, inek gibi hayvanların ayaklarında görülen bir hastalık
313
Veterinerlik
greasy heel
i.
bukağılık deri yangısı
Biochemistry
314
Biyokimya
heel
i.
kalıntı
Zoology
315
Zooloji
heel
i.
topuk
316
Zooloji
heel
i.
kuşun arka ayak parmağı
317
Zooloji
heel
i.
horoz mahmuzu
318
Zooloji
heel
i.
toynak içindeki ayak kemiği çıkıntıları
Botanic
319
Botanik
lark's-heel
i.
latin çiçeği
320
Botanik
lark's-heel
i.
güney ve orta amerika'da yetişen, yuvarlak yaprakları ve keskin sarı, turuncu ya da kırmızı çiçekleri olan bir süs bitkisi
321
Botanik
heel
i.
bitkinin budanmış parçasının alt ucu
322
Botanik
heel
i.
yumrunun alt ucu
323
Botanik
heel
f.
gömüye almak
Agriculture
324
Tarım
heel-in
i.
gömüye alma (fidanları)
325
Tarım
heel
i.
ökçe
326
Tarım
heel
i.
sürgün
327
Tarım
heel [new zealand]
f.
(sürü köpeği) topuklarını ısırarak sığırları gütmek
328
Tarım
heel in
f.
gömüye almak
329
Tarım
heel in
f.
toprağa gömmek
330
Tarım
heel in
f.
toprağa yerleştirmek
Geography
331
Coğrafya
tar heel state
i.
kuzey carolina
Sport
332
Spor
heel kick
i.
topuk vuruşu
333
Spor
heel
i.
ragbide topu ele geçirme
334
Spor
heel
i.
düzmece güreş maçında sevimsiz rakip rolünü oynayan güreşçi
335
Spor
heel
f.
golf sopasının başıyla topa vurmak
336
Spor
heel
f.
ragbide ayakkabının topuğunu kullanarak topu geriye doğru atmak
337
Spor
heel-and-toe
f.
(özellikle motor yarışında) frene ve gaza aynı ayağın topuğu ve parmak ucuyla basmak
338
Spor
heel-and-toe
s.
bir ayağı yerden kaldırmadan diğerini basan
Football
339
Futbol
heel pass
i.
topuk pası
Art
340
Sanat
heel-and-toe
i.
bir ayağın parmakları diğer ayağın topuğuna vurarak yapılan dans hareketi
Entomology
341
Böcek Bilimi
heel fly
i.
büyük nokra sineği
Slang
342
Argo
heel
f.
(para) vermek
343
Argo
hairy at the heel [uk]
s.
kaba saba
344
Argo
hairy at the heel [uk]
s.
bayağı
345
Argo
hairy at the heel [uk]
s.
dağlı
346
Argo
hairy at the heel [uk]
s.
görgüsüz
347
Argo
hairy at the heel [uk]
s.
yontulmamış
348
Argo
hairy at the heel [uk]
s.
kaba
349
Argo
hairy at the heel [uk]
s.
sade
350
Argo
hairy at the heel [uk]
s.
bozulmamış
351
Argo
hairy at the heel [uk]
s.
sıradan
352
Argo
hairy at the heel [uk]
s.
basit
353
Argo
hairy at the heel [uk]
s.
cahil
354
Argo
hairy at the heel [uk]
s.
dağdan inmiş
355
Argo
hairy at the heel [uk]
s.
dünyadan bir haber
356
Argo
heel
ünl.
alçak herif
357
Argo
you heel
exclam.
seni sersem
358
Argo
you heel
exclam.
seni pislik
359
Argo
you heel
exclam.
seni yavşak
Modern Slang
360
Modern Argo
air-heel
f.
çıplak ayakla ayağında topuklu ayakkabı varmış gibi yürümek
361
Modern Argo
air-heel
f.
çıplak ayakla topuğu havada yürümek
362
Modern Argo
air-heel
f.
çıplak ayakla parmak ucunda yürümek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of heel!
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy