Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Sinónimo
Sobre nosotros
Herramientas
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Sobre nosotros
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Alemán - Inglés
Historia
heel!
Significados de
"heel!"
con otros términos en diccionario inglés turco: 362 resultado(s)
Categoría
Inglés
Turco
Common Usage
1
Common Usage
heel
n.
topuk
General
2
General
heel
n.
aşağılık kimse
3
General
achilles' heel
n.
ölümcül zaaf
4
General
heel
n.
arka
5
General
heel liner
n.
topuk astarı (ayakkabı)
6
General
heel bone
n.
topuk kemiği
7
General
achilles' heel
n.
aşil'in topuğu
8
General
heel
n.
golf sopası ucu
9
General
heel
n.
alçak
10
General
spike heel
n.
sivri ökçe
11
General
heel iron
n.
nalça
12
General
heel
n.
art
13
General
heel
n.
ökçe
14
General
heel
n.
kalleş
15
General
heel
n.
taban
16
General
achilles heel
n.
zaaf
17
General
heel
n.
son
18
General
stiletto heel
n.
kadın ayakkabısında ince ve sivri uçlu ökçe
19
General
achilles' heel
n.
zayıf nokta
20
General
achilles heel
n.
zayıf nokta
21
General
achilles heel
n.
insanın zayıf tarafı
22
General
heel-and-toe
n.
küçük adımlarla yürüme
23
General
heel
n.
alt arka uç
24
General
achilles’ heel
n.
büyük zaaf
25
General
heel
n.
ayakkabı ökçesi
26
General
high heel
n.
yüksek topuk
27
General
heel cup
n.
topukluk
28
General
heel
n.
ekmeğin kafası/başı
29
General
high-heel shoes
n.
yüksek topuklu ayakkabı
30
General
tar heel
n.
north carolina'lı veya orada yaşayan kimse
31
General
tar-heel
n.
kuzey carolinalı
32
General
tar-heel
n.
kuzey carolina yerlisi ya da sakini
33
General
toe-and-heel click
n.
bir ayağın parmakları diğer ayağın topuğuna vurarak yapılan dans hareketi
34
General
heel of foot
n.
ayak topuğu
35
General
wineglass heel
n.
kadın ayakkabılarında şekli şarap kadehine benzeyen bir topuk
36
General
heel
n.
keman yayının dibi
37
General
heel
n.
zulüm
38
General
heel
n.
gaddarlık
39
General
heel
n.
yüksek ökçeli ayakkabı
40
General
heel
n.
topuğa benzeyen şey
41
General
heel
n.
uç
42
General
heel
n.
meyil
43
General
heel
n.
tekme
44
General
heel
n.
peynir kenarı
45
General
heel
n.
piponun içine konulan yanmamış veya kısmen yanmış tütün
46
General
heel
n.
v şeklindeki biftek parçası
47
General
heel
n.
merdivenin alt kısmı
48
General
heel
n.
yana yatma derecesi
49
General
heel [us]
n.
hamburger ekmeğinin tabanı
50
General
heel [us]
n.
daha sonra kullanılmak üzere kenara ayrılmış iskambil kartları
51
General
heel bar
n.
ayakkabı tamircisi
52
General
heel bar
n.
kundura tamircisi
53
General
heel bar
n.
ayakkabı tamir tezgahı
54
General
heel counter
n.
arka fileto
55
General
heel counter
n.
ayakkabıların arka kısmını oluşturan deri parçası
56
General
iron heel
n.
ayağın ve bacağın kaynatıldığı veya ezildiği bir işkence aleti
57
General
cuban heel
n.
(kadın ayakkabılarında) orta kalınlıkta topuk
58
General
spike heel
n.
sivri topuklu ayakkabı
59
General
stacked heel
n.
(şerit görünüme sahip) deri topuk
60
General
heel
n.
arka kısım
61
General
bring to heel
v.
adam etmek
62
General
heel
v.
topuk pası vermek
63
General
heel
v.
topuğunu yere vurarak dansetmek
64
General
heel
v.
topuk takmak
65
General
heel
v.
yana yatmak
66
General
take to one's heel
v.
tabanları yağlamak
67
General
heel
v.
dizinin dibinden ayrılmamak
68
General
heel
v.
ökçe takmak
69
General
come to heel
v.
dize gelmek
70
General
come to heel
v.
çağırınca gelmek (köpek)
71
General
come to heel
v.
baş eğmek
72
General
come to heel
v.
uslanmak
73
General
bring to heel
v.
dize getirmek
74
General
be under the heel of
v.
insafına kalmak
75
General
catch a heel
v.
topuğu bir yere takılmak
76
General
toe-and-heel
v.
dans etmek
77
General
heel
v.
topukla basmak
78
General
heel
v.
topukla vurmak
79
General
heel
v.
(köpek) takip etmek
80
General
heel
v.
silahlanmak
81
General
heel
v.
(okul gazetesi veya dergisinde) muhabirlik yapmak
82
General
heel
v.
arka ayağından bağlamak
83
General
heel
v.
dansta müziğin ritmiyle topuğu yere vurmak
84
General
heel
v.
koşmak
85
General
heel
v.
topuklamak
86
General
heel
v.
topukla tekme atmak
87
General
heel
v.
topuklarına dayanarak dinlenmek
88
General
toe-and-heel
adj.
topuk ve ayak parmakları kullanılarak yapılan
89
General
toe-and-heel
adj.
topuk ve ayak parmakları birbirine vurularak yapılan (dans)
90
General
heel to toe
adv.
topuktan başparmağa
91
General
heel
interj.
(köpeğe) peşimden gel
Phrasals
92
Phrasals
heel over
v.
yan yatmak
Phrases
93
Phrases
under the heel of
expr.
boyunduruğunda
94
Phrases
under the heel of
expr.
hükmünde
Colloquial
95
Colloquial
bring to heel
v.
boyunduruk altına almak
96
Colloquial
bring to heel
v.
dize getirmek
97
Colloquial
bring to heel
v.
denetimi altına almak
Idioms
98
Idioms
beef to (the) heel [ireland]
n.
kalın/küt bacak
99
Idioms
beef to (the) heel [ireland]
n.
bacakların kalınlaşması
100
Idioms
beef to (the) heel [ireland]
n.
bacakların yağlanması
101
Idioms
beef to (the) heel like a mullingar heifer [ireland]
n.
kalın/küt bacak
102
Idioms
beef to (the) heel like a mullingar heifer [ireland]
n.
bacakların kalınlaşması
103
Idioms
beef to (the) heel like a mullingar heifer [ireland]
n.
bacakların yağlanması
104
Idioms
achilles' heel
n.
birinin zaafı
105
Idioms
achilles' heel
n.
birinin zayıf noktası
106
Idioms
an achilles' heel
n.
birinin zayıf noktası
107
Idioms
an achilles' heel
n.
birinin zaafı
108
Idioms
couldn't pour water out of a boot (if there was instructions on the heel) (rur.)
n.
ahmak
109
Idioms
achilles' heel
n.
yumuşak karın
110
Idioms
an achilles heel
n.
zayıf nokta
111
Idioms
an achilles heel
n.
zaaf
112
Idioms
an achilles heel
n.
aşil topuğu
113
Idioms
an achilles heel
n.
en zayıf nokta
114
Idioms
an achilles heel
n.
hassas nokta
115
Idioms
an achilles heel
n.
savunmasız nokta
116
Idioms
an achilles heel
n.
zayıf nokta
117
Idioms
an achilles heel
n.
zaaf
118
Idioms
an achilles heel
n.
aşil topuğu
119
Idioms
an achilles heel
n.
en zayıf nokta
120
Idioms
an achilles heel
n.
hassas nokta
121
Idioms
an achilles heel
n.
savunmasız nokta
122
Idioms
somebody's achilles' heel
n.
birinin zaafı
123
Idioms
somebody's achilles' heel
n.
birinin zayıf noktası
124
Idioms
somebody's achilles' heel
n.
birinin aşil topuğu
125
Idioms
be down at the heel
v.
üstü başı yırtık pırtık olmak
126
Idioms
lift up the heel against
v.
küstahça davranmak
127
Idioms
bring a dog to heel
v.
köpeği eğitmek
128
Idioms
bring a dog to heel
v.
köpeğe dediklerini yaptırmak
129
Idioms
bring a dog to heel
v.
köpeği çağırdığında gelmesini ve ayağının dibinden ayrılmadan yanında yürümesini sağlamak
130
Idioms
cop a heel
v.
ikilemek
131
Idioms
cop a heel
v.
yaylanmak
132
Idioms
cop a heel
v.
sıvışmak
133
Idioms
turn on one's heel
v.
aniden gitmek
134
Idioms
bring somebody to heel
v.
boyun eğdirmek
135
Idioms
bring someone to heel
v.
boyun eğdirmek
136
Idioms
turn on one's heel
v.
birden dönmek
137
Idioms
call somebody to heel
v.
boyun eğdirmek
138
Idioms
come to heel
v.
boyun eğmek
139
Idioms
turn on one's heel
v.
birdenbire dönüp gitmek
140
Idioms
come to heel
v.
dize gelmek
141
Idioms
bring somebody to heel
v.
dize getirmek
142
Idioms
bring to heel
v.
dize getirmek
143
Idioms
call somebody to heel
v.
dize getirmek
144
Idioms
bring someone to heel
v.
dize getirmek
145
Idioms
be down at heel
v.
üstü başı dökülmek
146
Idioms
take to one's heel
v.
topuklamak
147
Idioms
turn/spin on your heel
v.
birden dönüp gitmek
148
Idioms
turn/spin on your heel
v.
aniden çıkıp gitmek
149
Idioms
turn/spin on your heel
v.
bir hışımla dönüp gitmek
150
Idioms
bring someone to heel
v.
birine boyun eğdirmek
151
Idioms
bring someone to heel
v.
birini dize getirmek
152
Idioms
bring someone to heel
v.
birine itaat ettirmek
153
Idioms
call someone to heel
v.
birine boyun eğdirmek
154
Idioms
call someone to heel
v.
birini dize getirmek
155
Idioms
call someone to heel
v.
birine itaat ettirmek
156
Idioms
bring to heel
v.
boyun eğdirmek
157
Idioms
bring to heel
v.
zapt etmek
158
Idioms
call (someone) to heel
v.
(birine) boyun eğdirmek
159
Idioms
call (someone) to heel
v.
(birini) dize getirmek
160
Idioms
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel
v.
kendine hayrı dokunmamak
161
Idioms
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel
v.
kendine bile hayrı olmamak
162
Idioms
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel
v.
en kolay işi bile becerememek
163
Idioms
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel
v.
beceriksiz olmak
164
Idioms
down-at-the-heel (us)
adj.
hırpani
165
Idioms
down-at-heel (brit)
adj.
hırpani
166
Idioms
down-at-heel (brit)
adj.
kılıksız
167
Idioms
down-at-heel
adj.
pejmürde
168
Idioms
down-at-the-heel
adj.
pejmürde
169
Idioms
down-at-heel
adj.
üstü yırtık pırtık
170
Idioms
down-at-the-heel
adj.
üstü yırtık pırtık
171
Idioms
out at the heel
adj.
çorabı delik
172
Idioms
out at the heel
adj.
ayakkabısı delik
173
Idioms
out at the heel
adj.
eski püskü
174
Idioms
out at the heel
adj.
yırtık pırtık
175
Idioms
out at the heel
adj.
hırpani
176
Idioms
out at the heel
adj.
pejmürde
177
Idioms
out at the heel
adj.
giysileri eski püskü olan
178
Idioms
out at the heel
adj.
yırtık pırtık kıyafetler giyinen
179
Idioms
out at the heel
adj.
üstü başı pejmürde olan
180
Idioms
out at the heel
adj.
hırpani kılıklı
181
Idioms
out at the heel
adj.
fakir
182
Idioms
out at the heel
adj.
yoksul
183
Idioms
out at the heel
adj.
fukara
184
Idioms
out at the heel
adj.
perişan
185
Idioms
out at the heel
adj.
kötü durumda
186
Idioms
out at the heel
adj.
parası az
187
Idioms
out at the heel
adj.
züğürt
188
Idioms
down at heel
adj.
(ayakkabı) topuğu aşınmış
189
Idioms
down at heel
adj.
(ayakkabı) topuğu erimiş
190
Idioms
down at heel
adj.
üstü başı yırtık pırtık
191
Idioms
down at heel
adj.
hırpani
192
Idioms
down at heel
adj.
kılıksız
193
Idioms
down at heel
adj.
pejmürde
194
Idioms
down at heel
adj.
eski püskü giyinmiş
195
Idioms
down at heel
adj.
sefil
196
Idioms
down at heel
adj.
perişan durumda
197
Idioms
down at the heel
adj.
(ayakkabı) topuğu aşınmış
198
Idioms
down at the heel
adj.
(ayakkabı) topuğu erimiş
199
Idioms
down at the heel
adj.
üstü başı yırtık pırtık
200
Idioms
down at the heel
adj.
hırpani
201
Idioms
down at the heel
adj.
kılıksız
202
Idioms
down at the heel
adj.
pejmürde
203
Idioms
down at the heel
adj.
eski püskü giyinmiş
204
Idioms
down at the heel
adj.
sefil
205
Idioms
down at the heel
adj.
perişan durumda
206
Idioms
couldn't pour water out of a boot (if there was instructions on the heel) (rur.)
expr.
aptal
207
Idioms
under somebody's heel
expr.
birinin kontrolü altında
208
Idioms
under somebody's heel
expr.
birinin hakimiyeti altında
209
Idioms
under the heel of somebody
expr.
birinin kontrolü altında
210
Idioms
under the heel of somebody
expr.
birinin hakimiyeti altında
211
Idioms
down-at-the-heel (us)
expr.
eski püskü giyinmiş
212
Idioms
down-at-heel (brit)
expr.
eski püskü giyinmiş
213
Idioms
down-at-the-heel (us)
expr.
kılıksız
214
Idioms
down-at-heel (brit)
expr.
sefil
215
Idioms
down-at-the-heel (us)
expr.
sefil
216
Idioms
down-at-the-heel (us)
expr.
yırtık pırtık giymiş
217
Idioms
down-at-heel (brit)
expr.
yırtık pırtık giymiş
218
Idioms
at heel
expr.
(köpek için) dizinin/ayağının dibinde
219
Idioms
to heel
expr.
(köpek için) dizinin/ayağının dibinde
220
Idioms
at heel
expr.
(köpek için) dizinin/ayağının dibinde
221
Idioms
at heel
expr.
sahibinin hemen yanında/arkasında
222
Idioms
to heel
expr.
(köpek için) dizinin/ayağının dibinde
223
Idioms
to heel
expr.
sahibinin hemen yanında/arkasında
224
Idioms
under (one's) heel
expr.
(birinin) boyunduruğunda
225
Idioms
under (one's) heel
expr.
(birinin) hükmü altında
226
Idioms
under (one's) heel
expr.
(birinin) hakimiyeti/kontrolü altında
Technical
227
Technical
heel angle
n.
bayılma açısı
228
Technical
heel of a dam
n.
baraj topuğu
229
Technical
heel gudgeon
n.
dümen topuk iğneciği
230
Technical
rudder heel pintle
n.
dümen topuğu iğneciği
231
Technical
rudder heel
n.
dümen topuğu
232
Technical
heel
n.
gövde altı
233
Technical
heel iron
n.
nalça
234
Technical
heel jaw
n.
ökçe çene
235
Technical
heel attaching machine
n.
ökçe bağlama makinesi
236
Technical
heel nailing machine
n.
ökçe çivileme makinesi
237
Technical
heel burner
n.
topuk beki
238
Technical
heel stone
n.
topuk taşı
239
Technical
heel
n.
topuk
240
Technical
heel tap
n.
yamuk dip
241
Technical
anvil heel
n.
örsün arka ucu
242
Technical
heel
n.
saban demirinin arka kısmı
243
Technical
heel
n.
aletin kabza veya tutamağının yanındaki kısım
244
Technical
heel
n.
tabanca kabzasının arka kısmı
245
Technical
heel
n.
demiryolu makasının arka ucu
246
Technical
heel of a rafter
n.
kiriş topuğu
247
Technical
heel plate
n.
dipçik taban levhası
248
Technical
heel plate
n.
ayakkabı topuğundaki metal plaka
249
Technical
heel ring
n.
tırpan bıçağını sapına sabitleyen halka
250
Technical
heel
v.
bir tarafa yatırmak
Computer
251
Computer
stick heel
n.
çubuk topuk
Textile
252
Textile
kitten-heel
n.
kısa sivri topuk
253
Textile
heel pin holding strength
n.
topuk çivisi tutma mukavemeti
254
Textile
heel pin holding strength
n.
(ökçenin) çivi tutma dayanımı
255
Textile
heel
n.
eldiven ayası
256
Textile
french heel
n.
kadın ayakkabılarında görülen yüksek ve öne eğimli bir topuk modeli
257
Textile
french heel
n.
çoraplara eklenen dar bir çeşit topuk takviyesi
258
Textile
kitten-heel
expr.
alçak sivri ökçe
Architecture
259
Architecture
heel
n.
mertek ucu
260
Architecture
heel
n.
direk ucu
261
Architecture
heel
n.
ters pervaz
Construction
262
Construction
heel of dam
n.
baraj topuğu
263
Construction
heel post
n.
kapı dikmesi
264
Construction
heel
n.
köşebent demirinin dış açısı
Automotive
265
Automotive
toe and heel
n.
frene parmak ucuyla basma tekniği
266
Automotive
heel plate
n.
arka taban sacı ön traversi
267
Automotive
heel and toe wear
n.
dış omzun aşınması
268
Automotive
bead heel
n.
dış topuk
269
Automotive
bead heel
n.
damak topuğu
270
Automotive
tooth heel
n.
dış topuğu
271
Automotive
heel
n.
diş topuğu
272
Automotive
tooth heel
n.
diş topuğu
273
Automotive
brake shoe heel
n.
fren pabucu topuğu
274
Automotive
accelerator heel point
n.
gaz pedalı topuk noktası
275
Automotive
brake shoe heel
n.
fren pabucu burnu
276
Automotive
cam heel
n.
kam ökçesi
277
Automotive
heel
n.
kam topuğu
278
Automotive
heel
n.
lastik topuğu
279
Automotive
heel dolly
n.
ökçe dayama
280
Automotive
heel
n.
platin fiberi
281
Automotive
heel and toe technique
n.
topuk ve ayakucu tekniği
282
Automotive
heel and toe wear
n.
(lastikte) testere dişli aşınma
283
Automotive
heel-and-toe
n.
(lastikte) merdiven aşınma
284
Automotive
heel and toe wear
n.
(lastikte) merdiven aşınma
Traffic
285
Traffic
heel ditch
n.
topuk hendeği
Railway
286
Railway
loose heel
n.
gevşek ökçe
287
Railway
heel block
n.
ökçe takozu
288
Railway
heel chair
n.
ökçe yatağı
Marine
289
Marine
heel block chain
n.
baston bosası
290
Marine
heel chain of the jibboom
n.
baston brakili
291
Marine
heel
n.
bir geminin denizdeyken iskele veya sancak tarafına doğru eğilmesi
292
Marine
derrick boom heel fittings
n.
dikme vinç bom taban bağlantıları
293
Marine
heel
n.
ıskaça
294
Marine
heel
n.
direğin alt ucu
295
Marine
heel
n.
gemi omurgasının son ucu
296
Marine
heel
n.
iskaça
297
Marine
heel chain
n.
tringa zinciri
298
Marine
parliament heel
n.
yükün veya balastın yer değiştirmesi sonucu oluşan sarsılma ile geminin bir yöne doğru eğilmesi
299
Marine
heel
v.
(gemiyi) bir yana yatırmak
300
Marine
heel
v.
yan yatmak
301
Marine
heel
v.
(gemi) bir yana yatmak
Mining
302
Mining
heel of coal
n.
kömür topuğu
Medical
303
Medical
heel lance
n.
topuk kanı alınması
304
Medical
policeman's heel
n.
topuk dikeni
305
Medical
heel spur
n.
topuk dikeni
306
Medical
heel pain
n.
topuk ağrısı
307
Medical
jogger's heel
n.
topuk dikeni
Anatomy
308
Anatomy
heel-bone
n.
ökçe kemiği
309
Anatomy
heel bone
n.
topuk kemiği
310
Anatomy
heel
n.
aya
311
Anatomy
heel
n.
avuç içinin bileğe en yakın kısmı
Veterinary
312
Veterinary
wire-heel
n.
at, eşek, inek gibi hayvanların ayaklarında görülen bir hastalık
313
Veterinary
greasy heel
n.
bukağılık deri yangısı
Biochemistry
314
Biochemistry
heel
n.
kalıntı
Zoology
315
Zoology
heel
n.
topuk
316
Zoology
heel
n.
kuşun arka ayak parmağı
317
Zoology
heel
n.
horoz mahmuzu
318
Zoology
heel
n.
toynak içindeki ayak kemiği çıkıntıları
Botanic
319
Botanic
lark's-heel
n.
latin çiçeği
320
Botanic
lark's-heel
n.
güney ve orta amerika'da yetişen, yuvarlak yaprakları ve keskin sarı, turuncu ya da kırmızı çiçekleri olan bir süs bitkisi
321
Botanic
heel
n.
bitkinin budanmış parçasının alt ucu
322
Botanic
heel
n.
yumrunun alt ucu
323
Botanic
heel
v.
gömüye almak
Agriculture
324
Agriculture
heel-in
n.
gömüye alma (fidanları)
325
Agriculture
heel
n.
ökçe
326
Agriculture
heel
n.
sürgün
327
Agriculture
heel [new zealand]
v.
(sürü köpeği) topuklarını ısırarak sığırları gütmek
328
Agriculture
heel in
v.
gömüye almak
329
Agriculture
heel in
v.
toprağa gömmek
330
Agriculture
heel in
v.
toprağa yerleştirmek
Geography
331
Geography
tar heel state
n.
kuzey carolina
Sport
332
Sport
heel kick
n.
topuk vuruşu
333
Sport
heel
n.
ragbide topu ele geçirme
334
Sport
heel
n.
düzmece güreş maçında sevimsiz rakip rolünü oynayan güreşçi
335
Sport
heel
v.
golf sopasının başıyla topa vurmak
336
Sport
heel
v.
ragbide ayakkabının topuğunu kullanarak topu geriye doğru atmak
337
Sport
heel-and-toe
v.
(özellikle motor yarışında) frene ve gaza aynı ayağın topuğu ve parmak ucuyla basmak
338
Sport
heel-and-toe
adj.
bir ayağı yerden kaldırmadan diğerini basan
Football
339
Football
heel pass
n.
topuk pası
Art
340
Art
heel-and-toe
n.
bir ayağın parmakları diğer ayağın topuğuna vurarak yapılan dans hareketi
Entomology
341
Entomology
heel fly
n.
büyük nokra sineği
Slang
342
Slang
heel
v.
(para) vermek
343
Slang
hairy at the heel [uk]
adj.
kaba saba
344
Slang
hairy at the heel [uk]
adj.
bayağı
345
Slang
hairy at the heel [uk]
adj.
dağlı
346
Slang
hairy at the heel [uk]
adj.
görgüsüz
347
Slang
hairy at the heel [uk]
adj.
yontulmamış
348
Slang
hairy at the heel [uk]
adj.
kaba
349
Slang
hairy at the heel [uk]
adj.
sade
350
Slang
hairy at the heel [uk]
adj.
bozulmamış
351
Slang
hairy at the heel [uk]
adj.
sıradan
352
Slang
hairy at the heel [uk]
adj.
basit
353
Slang
hairy at the heel [uk]
adj.
cahil
354
Slang
hairy at the heel [uk]
adj.
dağdan inmiş
355
Slang
hairy at the heel [uk]
adj.
dünyadan bir haber
356
Slang
heel
interj.
alçak herif
357
Slang
you heel
exclam.
seni sersem
358
Slang
you heel
exclam.
seni pislik
359
Slang
you heel
exclam.
seni yavşak
Modern Slang
360
Modern Slang
air-heel
v.
çıplak ayakla ayağında topuklu ayakkabı varmış gibi yürümek
361
Modern Slang
air-heel
v.
çıplak ayakla topuğu havada yürümek
362
Modern Slang
air-heel
v.
çıplak ayakla parmak ucunda yürümek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of heel!
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy