içeriye - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

içeriye



"içeriye" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 15 sonuç

Türkçe İngilizce
General
içeriye indoors zf.
içeriye inwards zf.
içeriye through zf.
içeriye inwardly zf.
içeriye in zf.
içeriye inside zf.
içeriye inward zf.
içeriye to zf.
içeriye withinforth zf.
içeriye ingate zf.
içeriye inne zf.
içeriye innerly zf.
içeriye within ed.
içeriye into ed.
Anatomy
içeriye entad zf.

"içeriye" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 128 sonuç

Türkçe İngilizce
General
solukla içeriye çeken inhaler i.
içeriye girmeye müsaade etmeme turnaway i.
içeriye akma inflow i.
içeriye hücum inrush i.
içeriye üşüşme irruption i.
içeriye akış influx i.
içeriye akma indraft i.
içeriye akma indraught i.
içeriye akma influent i.
içeriye dönme introversion i.
içeriye akış inflow i.
içeriye akma influx i.
mağaza önünde durup içeriye müşteri çekmeye çalışan kimse barker i.
mağaza önünde durup içeriye müşteri çekmeye çalışan kimse booster i.
mağaza önünde durup içeriye müşteri çekmeye çalışan kimse promoter i.
mağaza önünde durup içeriye müşteri çekmeye çalışan kimse plugger i.
içeriye akım inset i.
birini içeriye davet etmek invite someone in f.
birini içeriye almak take someone in f.
kapıyı anahtarla açıp içeriye girmek let oneself in f.
birlikte içeriye dolmak crowd together f.
zorla içeriye sokmak intrude f.
içeriye girmek come in f.
içeriye girmek enter f.
birden içeriye girmek burst inward f.
içeriye doğru çevirmek turn in f.
içeriye çekmek retract f.
içeriye girmek get in f.
birini içeriye buyur etmek show someone in f.
kapıyı açıp içeriye almak let in f.
içeriye patlamak implode f.
birini içeriye götürmek take someone in f.
içeriye girmek walk in f.
içeriye girmek go in f.
şiddetle içeriye doğru çekmek implode f.
içeriye patlamak burst inward f.
içeriye davet etmek ask someone in f.
içeriye paldır küldür girmek barge f.
aşırı büyük kalabalıkla birlikte içeriye dolmak overcrowd f.
içeriye doğru büyüyen ingrowing s.
içeriye giren ingoing s.
içeriye çekilmiş indrawn s.
içeriye doğru inwards s.
içeriye akan influent s.
içeriye uygun inside s.
içeriye doğru anlamı veren ön ek intra- ök.
Phrasals
içeriye paldır küldür girmek thrust ahead f.
içeriye paldır küldür girmek push forward f.
içeriye doğru esmek blow in f.
ansızın içeriye girmek blow in f.
içeriye dalmak blow in f.
içeriye doğru esmek blow into f.
ansızın içeriye girmek blow into f.
içeriye dalmak blow into f.
içeriye doğru esmek blow into f.
içeriye taşınmak blow in f.
içeriye doluşmak blow in f.
ansızın içeriye girmek blow in f.
içeriye dalmak blow in f.
içeriye eğilmek bend in f.
içeriye kıvrılmak bend in f.
içeriye bükülmek bend in f.
içeriye girmeye zorlamak coax (someone or something) in (something) f.
içeriye girmeye razı etmek coax (someone or something) in (something) f.
içeriye girmeye zorlamak coax (someone or something) into (something) f.
içeriye girmeye razı etmek coax (someone or something) into (something) f.
içeriye girmeye zorlamak coax (someone or an animal) in (to something) f.
içeriye girmeye razı etmek coax (someone or an animal) in (to something) f.
birisini içeriye davet etmek ask in f.
bir şeyin içeriye damlamak trickle in (to something) f.
birisini içeriye davet etmek ask someone into (some place) f.
birisini içeriye davet etmek ask someone in (some place) f.
birisini içeriye davet etmek ask someone in f.
içeriye kadar eşlik etmek show someone in f.
içeriye (görüşmeye) çağırmak call someone in f.
içeriye dalıvermek breeze in to some place f.
içeriye dalmak breeze in to some place f.
içeriye kadar eşlik etmek accompany someone in f.
içeriye sızmak leak in f.
içeriye kadar eşlik etmek show someone into somewhere f.
içeriye başvurmak/danışmak apply within f.
içeriye başvurmak apply within f.
makara ile içeriye sarmak wind something in f.
makara ile içeriye sarmak reel something in f.
tırmıkla içeriye çekmek/süpürmek rake something in f.
(pencereden) içeriye yağmak rain in on f.
içeriye doğru bastırmak crush something in f.
içeriye doğru zorlamak crush something in f.
(birini) içeriye davet etmek ask (one) in f.
(birini) içeriye davet etmek ask (one) into f.
içeriye dalıvermek breeze in f.
içeriye dalıvermek breeze in f.
içeriye dalıvermek breeze into f.
içeriye kadar eşlik etmek show into f.
makara ile içeriye sarmak wind in f.
Colloquial
içeri buyurun/buyurun içeriye (gelin) come on in expr.
Trade/Economic
içeriye dönük yatırım inward investment i.
içeriye doğru akma influx i.
Law
mağaza önünde durup içeriye müşteri çekmeye çalışan kimse barker i.
Technical
içeriye akma influx i.
içeriye alma roll-in i.
içeriye akım inflow i.
içeriye akım influent i.
içeriye su akması into water i.
üç parça içeriye boyunlu teneke aerosol kap three-piece necked-in tinplate aerosol can i.
içeriye doğru intro- ök.
Computer
içeriye doğru inward i.
Mechanic
içeriye doğru hareket instroke i.
Architecture
kapının içeriye bakan kısmı scoinson i.
pencere çerçevesinin içeriye bakan kısmı scoinson i.
Aeronautic
içeriye akış oranı inflow ratio i.
içeriye akış açısı inflow angle i.
Marine
bordaların içeriye çökmesi tumble home i.
dalgalar tarafından deniz suyunun içeriye alınması seawater intake by waves i.
bağlama kazığından akan veya loca deliklerinden içeriye gelen suyu biriktirmek için geminin pruva kısmına inşa edilmiş havuz benzeri yapı manger i.
(bordalar) içeriye çökmek tumble f.
(bordalar) içeriye çökmek tumble home f.
Medical
bağırsakların içeriye giren bölümü intussusceptum i.
içeriye alınan şey intake i.
solukla içeriye çekme inhalation i.
Anatomy
içeriye doğru entad zf.
Education
(ingiliz üniversitelerinde) öğrenci girişinin kısıtlandığı saatten sonra içeriye girmek break gates f.
Sport
içeriye dalma drive i.
içeriye katetmek drive f.
Basketball
çemberden sekmiş bir şutu içeriye iteleyip sayı yapmak tip-in f.
çemberden dönen topu içeriye itelemek tip in f.
çemberden dönen topu içeriye itelemek putback f.
Archaic
birlikte içeriye dolmak huggle f.