Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
kendi için
"kendi için"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
kendi için
for its own sake
zf.
Idioms
2
Deyim
kendi için
on your own account
expr.
"kendi için"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 149 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
kendi çıkarı için kullanmak
exploit
f.
General
2
Genel
kendi çıkarları için kullanma
manipulation
i.
3
Genel
kendi çıkarları için ustaca manipülasyon yapan kimse
gamesman
i.
4
Genel
kendi hayatını kurtarmak için kutsal yazıtları veya kiliseye ait malları düşmana teslim eden kimse
traditor
i.
5
Genel
kişinin kendi çıkarları doğrultusunda bir şeyi elde etmek için gösterdiği sahte sevgi
cupboard love
i.
6
Genel
budiznm inanışına göre diğerlerine yardım etmek için kendi aydınlanmasını erteleyen kişi
bodhisatta
i.
7
Genel
budiznm inanışına göre diğerlerine yardım etmek için kendi aydınlanmasını erteleyen kişi
bodhisattva
i.
8
Genel
orgazmı güçlendirmek için kendi kendini nefessiz bırakma durumu
erotic asphyxiation
i.
9
Genel
(sac levhada) pürüzsüz kenar elde edip mukavemeti veya sertliği artırmak için kendi üzerine katlanmış bordür
hem
i.
10
Genel
kendi çıkarları için başkalarını kasıtlı olarak aldatan kimse
humbuggery
i.
11
Genel
transa geçebilmek için kendi göbek deliğine gözlerini dikme
omphalopsychism
i.
12
Genel
transa geçebilmek için kendi göbek deliğine bakan kimse
omphalopsychite
i.
13
Genel
başkası için kendi adına arazi alma
dummyism [australia]
i.
14
Genel
başka yerde yaşamak için kendi yerinden göç etme
outmigration
i.
15
Genel
başka yerde yaşamak için kendi yerinden göç etme
out-migration
i.
16
Genel
kişinin kendi çıkarı için sömürebileceği hassas ve kritik mesele
pressure point
i.
17
Genel
birşeyi kendi yararı için kullanmak
capitalize
f.
18
Genel
kendi çıkarı için başkalarını birbirine düşürmek
play both ends against the middle
f.
19
Genel
kullanmak (kendi çıkarı için)
exploit
f.
20
Genel
kendi görüşlerinin doğruluğunu ölçmek için karşıt görüşlerin savunmasını yapmak
play the devil's advocate
f.
21
Genel
kendi çıkarları için kullanmak
manipulate
f.
22
Genel
orgazmı güçlendirmek için kendi kendini farkında olmadan boğma durumu
breath control play
f.
23
Genel
orgazmı güçlendirmek için kendi kendini farkında olmadan boğma durumu
asphyxiophilia
f.
24
Genel
kendi için saklamak
reserve for oneself
f.
25
Genel
birşeyi kendi yararı için kullanmak
capitalise
f.
26
Genel
kendi veya bir başkası için talepte bulunmak
vindicate
f.
27
Genel
(bir şeyin) kontrolünü izinsiz ele geçirip kendi amaçları için kullanmak
hijack
f.
28
Genel
başkası için kendi adına arazi almak
dummy [australia]
f.
29
Genel
(ev) kendi oturmak için yapmak
self-build
f.
30
Genel
kendi çıkarları için başkalarını kullanan
manipulative
s.
31
Genel
kendi çıkarı için kullanılmamış
unexploited
s.
32
Genel
kendi için çalışan
free-lance
s.
33
Genel
kendi iyiliğiniz için
for your own good
zf.
34
Genel
kendi iyiliği için
for its own sake
zf.
35
Genel
kendi zevki için
for one’s own pleasure
zf.
36
Genel
kendi zevki için
to one's delight
zf.
37
Genel
kendi zevki için
for his own pleasure
zf.
Phrasals
38
Öbek Fiiller
satış fiyatını artırmak için kendi mülküne fazladan fiyat teklifi sunmak
bid in
f.
39
Öbek Fiiller
(biriyle) kendi çıkarı için yakınlık/arkadaşlık kurmak
buddy up to (someone)
f.
40
Öbek Fiiller
(kendi/biri) için hak iddia etmek
claim (something) for (oneself or something)
f.
41
Öbek Fiiller
(birini) kendi çıkarı için kullanmak
walk over (someone)
f.
Proverb
42
Atasözü
kendi işi için gayret edene tanrı yardım eder
heaven helps those who help themselves
i.
43
Atasözü
kendi işi için gayret edene allah da yardım eder
god helps those who help themselves
44
Atasözü
el için kuyu kazan evvela kendi düşer
hate begets hate
45
Atasözü
el için kuyu kazan evvela kendi düşer
hate breeds hate
46
Atasözü
kendi işi için gayret edene tanrı yardım eder
the lord helps those who help themselves
Colloquial
47
Konuşma Dili
hamileyken hem kendi hem karnındaki bebeği için yemek
eat for two
i.
48
Konuşma Dili
kendi çıkarı için siyasi kaynaklı rantlarla ilgilenen kimse
politician
i.
49
Konuşma Dili
(biri veya kendi) için kötü olmak
do (oneself) no favors
f.
50
Konuşma Dili
(bir şeyi yaparken/yapmak için kendi) canını çıkarmak
kill (oneself) (doing something)
f.
51
Konuşma Dili
(bir şeyi yapmak için/yapacağım diye kendi) canını çıkarmak
kill yourself doing something
f.
52
Konuşma Dili
kendi çıkarı için kullanmak
work
f.
53
Konuşma Dili
(birinin kendi) iyiliği için
for (one's) (own) good
expr.
54
Konuşma Dili
kendi için konuşacak olursa
speaking for oneself
expr.
Idioms
55
Deyim
insanın kendi egosunu okşamak için yaptığı hareket/davranış
an ego trip
i.
56
Deyim
kendi iç ilişkileri bozulduğu için karşıt gruptan daha fazla zarar gören müttefikler
circular firing squad
i.
57
Deyim
istekle/istediği için/kendi isteğiyle yapılan iş
a labour of love
i.
58
Deyim
insanın kendi egosunu okşamak için yaptığı hareket/davranış
ego trip
i.
59
Deyim
(politikacı için) bir meseleyi veya fikri kendi çıkarı için kullanmak
play the card
f.
60
Deyim
kendi isteklerini bir kenara bırakıp her zaman başkaları için uğraşmak
can't call one's soul one's own
f.
61
Deyim
(başkaları için) kendi hayatını vermek
lay down one's life
f.
62
Deyim
(başkaları için) kendi hayatını feda etmek
lay down one's life
f.
63
Deyim
(başkaları için) kendi hayatını feda etmek
give one's life
f.
64
Deyim
(başkaları için) kendi hayatını vermek
give one's life
f.
65
Deyim
kendi çıkarları için birini satmak
sell (one) down the river
f.
66
Deyim
kendi çıkarı için başkasını ateşe atmak
feed (someone) to the wolves
f.
67
Deyim
kendi çıkarı için başkasını satmak
feed (someone) to the wolves
f.
68
Deyim
kendi çıkarları için birini satmak
sell someone down the river
f.
69
Deyim
(birine/bir şeye) kendi başına hareket etmesi için özgürlük tanımamak
have a tight rein on (someone or something)
f.
70
Deyim
(biriyle kendi çıkarı için) tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak
scrape up an acquaintance with (someone) [old-fashioned]
f.
71
Deyim
biriyle kendi çıkarı için tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak
scrape up an acquaintance
f.
72
Deyim
(kötü bir şey yapmak için) kendi seviyesini düşürmek
stoop so low (as to do something)
f.
73
Deyim
kendi çıkarı için başkalarını birbirine düşürmek
play both sides against the middle
f.
74
Deyim
kendi çıkarı için iki zıt grubu birbirine düşürmek
play both sides against the middle
f.
75
Deyim
kendi çıkarı için iki tarafı birbirine düşürmek
play each end against the other
f.
76
Deyim
biriyle kendi çıkarı için tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak
scrape (up) an acquaintance with somebody
f.
77
Deyim
kendi görüşlerinin doğruluğunu/gücünü ölçmek için karşıt görüşlerin savunmasını yapmak
be (the) devil's advocate
f.
78
Deyim
kendi isteklerini bir kenara bırakıp her zaman başkaları için uğraşmak
can't call soul own
f.
79
Deyim
(biri/bir şey için) kendi kendini yemek
eat your heart out (for somebody/something) [uk]
f.
80
Deyim
kendi çıkarı için (birini) kurban etmek
feed (one) to the lions
f.
81
Deyim
kendi çıkarı için (birini) yem etmek
feed (one) to the lions
f.
82
Deyim
(biri/bir şey/kendi) için vakit bulmak
get time for (someone, something, or oneself)
f.
83
Deyim
(birini) yaptığı şeyin sonuçlarını düşünmesi için kendi haline bırakmak
let (one) stew
f.
84
Deyim
(birini) yaptığı şeyin sonuçlarını düşünmesi için kendi haline bırakmak
let (one) stew in (one's) own juice
f.
85
Deyim
(birini) yaptığı şeyin sonuçlarını düşünmesi için kendi haline bırakmak
let (one) stew in (one's) own juices
f.
86
Deyim
(biri/bir şey/kendi) için iyi etmemek
not do (someone, something, or oneself) any favors
f.
87
Deyim
(biriyle kendi çıkarı için) tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak
scrape acquaintance with (someone) [old-fashioned]
f.
88
Deyim
(birini/bir şeyi) kendi çıkarı/kazancı için kullanmak
take advantage of (someone or something)
f.
89
Deyim
kendi hatasının cezasını çekmesi için tek başına bırakılmış
left to stew in one's own juice
s.
Speaking
90
Konuşma
bu senin kendi iyiliğin için
it's for your own good
expr.
91
Konuşma
kendi güvenlikleri için
for their own safety
expr.
Trade/Economic
92
Ticaret/Ekonomi
bir firmanın kendi bünyesinde free-lance olarak çalıştırdığı çalışanları için ofis bulundurması
hoteling
i.
93
Ticaret/Ekonomi
işletmenin kendi kullanımı için üretilen ve aktifleştirilen varlıklar
work performed by the undertaking for its own purposes and capitalized
i.
94
Ticaret/Ekonomi
işletmenin kendi hisse senetleri için ayrılan yedekler
reserve for own shares
i.
95
Ticaret/Ekonomi
kendi kullanımı için lisansını alma
in-licensing
i.
96
Ticaret/Ekonomi
kendi için sınıf
class for itself
i.
97
Ticaret/Ekonomi
şirketin finansman sağlamak için kendi varlıklarından doğan nakit akımını kullanması
structured finance
i.
98
Ticaret/Ekonomi
şirketin finansman sağlamak için kendi varlıklarından doğan nakit akımını kullanması
asset securitization
i.
99
Ticaret/Ekonomi
şirketin finansman sağlamak için kendi varlıklarından doğan nakit akımını kullanması
securitisation
i.
100
Ticaret/Ekonomi
şirketin finansman sağlamak için kendi varlıklarından doğan nakit akımını kullanması
securitization
i.
101
Ticaret/Ekonomi
iş sahibinin kendi özel ihtiyaçları için şirketten çektiği para
owner's draw
i.
Law
102
Hukuk
(eski ingiliz hukukunda) tımar sahibinin kendi arazisini gübrelemek için kiracısının koyunlarını kullanma hakkı
faldage
i.
103
Hukuk
(eski ingiliz hukukunda) tımardaki bir kiracının koyun sürülerini kendi arazisini gübrelemek için kullanma ayrıcalığı karşılığında ödediği ücret veya kira
faldfee [obsolete] [uk]
i.
104
Hukuk
(tahıl öğütmek için) kendi üstüne ait değirmeni kullanmak
sue
f.
105
Hukuk
kendi aleyhine tanıklık etmesini önlemek için tutukluya tanınan avukat tutma ve sessiz kalma haklarına ait veya ilişkin
miranda
s.
Media
106
Medya
kendi yayımı için süreli yayınları inceleyip düzenleyen editör
exchange editor
i.
107
Medya
(yayıncı kanalın) kendi adını söylemek için verdiği ara
id
i.
Technical
108
Teknik
kaçış için kendi kendine yeterli kapalı devre solunum aparatı
self-contained closed-circuit breathing apparatus for escape
i.
109
Teknik
uçağın kendi konumunu belirlemek için kullandığı, menzili sınırlı küçük verici
marker
i.
Computer
110
Bilgisayar
google sayfa değerinin yükselmesi için bir sitenin kendi sitesinin anasayfasında veya herhangi bir alt sayfasında başka bir siteye banner veya text link vermesi veya barındırması
backlink
i.
Architecture
111
Mimarlık
genellikle bölmesiz geniş mekanlar için kullanılan ve yalnızca kendi ağırlığını taşıyan betonarme kubbeli veya kemer çatı
shell
i.
Math
112
Matematik
fonksiyonun sonsuz seri oluşturmak için kendi değerlerine uygulanması
recursion
i.
Chemistry
113
Kimya
suyun kendi buharlaşması ile donduğunu göstermek için kullanılan bir alet
cryophorus
i.
Biology
114
Biyoloji
erkek ve dişi organları farklı zamanlarda olgunlaştığı için kendi kendine döllenememe
dichogamy
i.
115
Biyoloji
erkek ve dişi organları farklı zamanlarda olgunlaştığı için kendi kendine döllenemeyen
dichogamous
s.
Botanic
116
Botanik
bitkinin kendi kendine tozlaşmasını önlemek için çiçeğindeki erkek organlarını kesmek
emasculate
f.
Social Sciences
117
Sosyal Bilimler
bulaşıcı hastalığın yayılmasını önlemek için yalnızca kendi aralarında sosyalleşen küçük insan grubu
bubble
i.
118
Sosyal Bilimler
bulaşıcı hastalığın yayılmasını önlemek için yalnızca kendi aralarında sosyalleşen küçük insan grubu
pod
i.
Education
119
Eğitim
uzun ödevleri tamamlamak için kütüphane gibi kaynakları kullanarak öğrencileri kendi hızında öğrenmeye ve geliştirmeye teşvik etmek üzere tasarlanmış bir sistem
dalton plan
i.
Literature
120
Edebiyat
kendi terminoloji tercihi olmadığını belirtmek için yazarın tırnak işareti kullanması
scare quote
i.
History
121
Tarih
kendi bakanlarını ve imparatorluk bakanlarını kamu anlaşmalarına sokmaları için alman imparatorluğu eyaletlerine tanınan hak
adlegation
i.
122
Tarih
bir vasalın derebeyine kendi karısı üzerindeki tasarruf hakkından feragat etmesi için yaptığı ödeme
maritage
i.
123
Tarih
bir vasalın derebeyine kendi karısı üzerindeki tasarruf hakkından feragat etmesi için yaptığı ödeme
maritagium
i.
124
Tarih
kiracının kendi evinin ve müştemilatın ısınma ihtiyacını karşılamak için yaşadığı bölgedeki odunlardan makul miktarda toplama hakkı
firebote
i.
125
Tarih
kiracının kendi evini ve müştemilatı ısıtmak için kullandığı odun veya yakıt
firebote
i.
Religious
126
Dini
bir papazın kendi piskoposluk bölgesinden ayrılması için piskopos izni
exeat
i.
127
Dini
(budizm'de) diğerlerine yardım etmek için kendi aydınlanmasını erteleyen, genellikle merhamet tanrıçası olarak anılan kadın
kuan yin
i.
128
Dini
(budizm'de) diğerlerine yardım etmek için kendi aydınlanmasını erteleyen, genellikle merhamet tanrıçası olarak anılan kadın
kwan yin
i.
129
Dini
(budizm'de) diğerlerine yardım etmek için kendi aydınlanmasını erteleyen, genellikle merhamet tanrıçası olarak anılan kadın
kwan-yin
i.
Philosophy
130
Felsefe
karakterini geliştirmek için sezgi ve kendi kendini eğitmeye dayanan bir yaşam şekli
biosophy
i.
Hunting
131
Silah/Atıcılık
namlu içerisine çekirdeği kendi ekseninde döndürerek stabilize etmek için açılan yivler ve bunlar arasında oluşan setler
rifling
i.
Sport
132
Spor
şehirlerarası spor müsabakalarında kendi ilini temsil için seçilen oyuncu (ragbi, futbol)
representative [new zealand]
i.
133
Spor
spor kulübü başkanının başarılı oyuncularla sözleşme imzalamak için kendi mal varlığını ortaya koyması
financial doping
i.
134
Spor
rakibin bıçağını saptırmak için kendi bıçağıyla sertçe vurma
beat
i.
Basketball
135
Basketbol
savunmada kendi adamını bırakıp ikili sıkıştırma için arkadaşına yardıma gitme
sag
i.
Card
136
İskambil
herkesin kendi için oynadığı (kart oyunu)
cutthroat
s.
Art
137
Sanat
pelikanın yavrularını kendi kanıyla beslemek için göğsünü gagaladığını gösteren dini temsil
pelican in her piety
i.
Music
138
Müzik
bando takımındaki bir müzisyenin nota kitabını müzik aletine veya kendi koluna tutturmak için kullandığı lir şeklinde yaylı kelepçesi bulunan bir çubuk
lyre
i.
Printery
139
Matbaa
güncel olmayan posta pulunun orijinalinden farklı şekilde ve kendi işlevi dışında kullanımı için yeniden basılması
reprint
i.
Engineering
140
Engineering
kendi kendini düzenleyen sistemlerin süreç kontrolü için incelenmesi
autonomics
i.
141
Engineering
(motor veya jeneratör) indüktör sargısı üzerine makinenin kendi kendine çalışması için biri paralel diğeri seri bağlanmış dubleks sargı yerleştirmek
compound
f.
Slang
142
Argo
kendi menfaati için çevresindekilere duyarsız ve kaba davranan kimse
dickish
i.
143
Argo
kendi çıkarı için yağcılık yapma
kiss-assing
i.
144
Argo
kendi çıkarı için pohpohlama
kiss-assing
i.
145
Argo
başkalarıyla kendi çıkarları için ilişki kurmak/kendini pazarlamak konusunda başarılı kimse
schmoozer
i.
146
Argo
sadece kendi doyumu için ilişkiye girmek
screw the arse off
f.
147
Argo
(yatağı) girilemez hale getirmek için çarşafını ayak ucundan kendi üzerine katlamak
french
f.
Modern Slang
148
Modern Argo
açlığını gidermek için kendi midesini yumruklama
a boxers lunch
i.
149
Modern Argo
açılmamış olan ve kendi eşcinselliğinden korktuğu için diğer eşcinsellere sert şekilde saldıran eşcinsel kimse
a steven crowder
i.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of kendi için
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy