|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
yayan bir veya birkaç kişi tarafından çekilen iki tekerlekli hafif taşıt |
rickshaw i.
|
|
2 |
Genel |
hastalık yayan |
infector i.
|
|
3 |
Genel |
haberleri yayan |
disseminator i.
|
|
4 |
Genel |
dedikodu yayan kimse |
rumormonger i.
|
|
5 |
Genel |
dedikodu yayan kimse |
rumourmonger i.
|
|
6 |
Genel |
dedikodu yayan kimse |
gossiper i.
|
|
7 |
Genel |
dedikodu yayan kimse |
gossipmonger i.
|
|
8 |
Genel |
dedikodu yayan kimse |
rumour-monger i.
|
|
9 |
Genel |
fikir yayan kişi |
ideamonger i.
|
|
10 |
Genel |
fikir yayan kişi |
idea monger i.
|
|
11 |
Genel |
ideoloji/görüş yayan kimse |
purveyor i.
|
|
12 |
Genel |
ışın yayan şey |
radiator i.
|
|
13 |
Genel |
dedikodu yayan kimse |
carrytale [obsolete] i.
|
|
14 |
Genel |
bir hareketi, fikri veya gelişmeyi yayan şey |
tinder i.
|
|
15 |
Genel |
bilgiyi aktaran veya yayan konuşma eylemi |
making known i.
|
|
16 |
Genel |
dedikodu yayan kimse |
bruiter i.
|
|
|
17 |
Genel |
çamaşır askısının tellerini destekleyen ısı yayan çubuklu cihaz |
hoist i.
|
|
18 |
Genel |
belirli bir şeyi yayan kimse |
-monger i.
|
|
19 |
Genel |
ışık yayan şey |
luminosity i.
|
|
20 |
Genel |
dedikodu yayan kimse |
rumorer [us] i.
|
|
21 |
Genel |
dedikodu yayan kimse |
rumourer [uk] i.
|
|
22 |
Genel |
yayan kimse |
imparter i.
|
|
23 |
Genel |
parfüm yayan kapağı delikli kutu |
pouchet box i.
|
|
24 |
Genel |
bilgi yayan kimse |
purveyor i.
|
|
25 |
Genel |
yayan gitmek |
go on foot f.
|
|
26 |
Genel |
yayan kaçmak |
escape on foot f.
|
|
27 |
Genel |
yayan gitmek |
tread f.
|
|
28 |
Genel |
dışarı nem yayan |
ooze f.
|
|
29 |
Genel |
ışın yayan |
radiating s.
|
|
30 |
Genel |
ısı yayan |
heat generated s.
|
|
31 |
Genel |
ışın yayan |
radiant s.
|
|
32 |
Genel |
ısı yayan |
radiant s.
|
|
33 |
Genel |
ışık yayan |
luminous s.
|
|
34 |
Genel |
radyasyon yayan |
radiatory s.
|
|
35 |
Genel |
radyasyon yayan |
radiative s.
|
|
36 |
Genel |
ışık yayan |
light-reflecting s.
|
|
37 |
Genel |
parfüm yayan |
perfumatory s.
|
|
38 |
Genel |
kötü koku yayan |
ripe s.
|
|
39 |
Genel |
kıvılcım yayan |
ignescent s.
|
|
40 |
Genel |
kendine özgü koku yayan |
odorate s.
|
|
41 |
Genel |
koku yayan |
odorating s.
|
|
42 |
Genel |
koku yayan |
odoriferous s.
|
|
43 |
Genel |
kendine özgü koku yayan |
odorous s.
|
|
44 |
Genel |
dışarı nem yayan |
oozy s.
|
|
45 |
Genel |
farklı bir koku yayan |
overscented s.
|
|
46 |
Genel |
koku yayan |
olent s.
|
|
47 |
Genel |
kendini yayan |
self-diffusive s.
|
|
Colloquial |
|
48 |
Konuşma Dili |
gizli dinleme yapmak veya kişisel bilgilere ulaşmak/kişisel bilgileri değiştirmek için kişinin internete bağlandığı cihaz ile interneti yayan modem arasında oluşturulan gizli bir erişim noktası |
evil twin i.
|
|
49 |
Konuşma Dili |
dedikodu yayan kimse |
rumor monger i.
|
|
50 |
Konuşma Dili |
yayan yürüme |
on shanks's mare expr.
|
|
51 |
Konuşma Dili |
yayan yürüme |
by shanks's mare expr.
|
|
52 |
Konuşma Dili |
yayan yürüme |
on shanks's pony expr.
|
|
53 |
Konuşma Dili |
yayan yürüme |
by shanks's pony expr.
|
|
Idioms |
|
54 |
Deyim |
korku yayan söylenti |
scare story i.
|
|
55 |
Deyim |
yayan gitme |
shanks mare [us] i.
|
|
56 |
Deyim |
yayan gitmek |
beat the hoof f.
|
|
|
57 |
Deyim |
yayan gitmek |
ride shank's mare f.
|
|
58 |
Deyim |
yayan gitmek |
foot it f.
|
|
59 |
Deyim |
yayan gitmek |
ride shanks' mare f.
|
|
60 |
Deyim |
nefret yayan |
fire-breathing s.
|
|
61 |
Deyim |
yayan olarak |
shanks’s pony expr.
|
|
62 |
Deyim |
yayan yürüme |
by shanks' nag expr.
|
|
63 |
Deyim |
yayan yürüme |
on shanks' nag expr.
|
|
Institutes |
|
64 |
Kurum/Kuruluş |
meteorolojik bilgileri derleyen, düzenleyen ve yayan özel bir kuruluş |
weather central i.
|
|
Technical |
|
65 |
Teknik |
elektrikle ışık yayan görüntü |
electroluminescent display i.
|
|
66 |
Teknik |
elektromanyetik dalgalar yayan bir cihaz |
oscillator i.
|
|
67 |
Teknik |
elektrik sinyali ile uyarı yayan istasyon |
beacon i.
|
|
68 |
Teknik |
ışık yayan diyotlar |
light emitting diodes i.
|
|
69 |
Teknik |
ışık yayan diyot |
led i.
|
|
70 |
Teknik |
ısı yayan deney numuneleri |
heat-dissipating specimen i.
|
|
71 |
Teknik |
ısı yayan numunelerle yüklenmiş deney odası |
test chamber loaded with heat-dissipating specimens i.
|
|
72 |
Teknik |
ışık yayan diyot |
light emitting diode i.
|
|
73 |
Teknik |
ışık yayan diyot dizisi |
light emitting diode array i.
|
|
74 |
Teknik |
ışık yayan organik diyot |
organic light emitting diode (oled) i.
|
|
75 |
Teknik |
ışığı yayan cam |
light diffusing glass i.
|
|
76 |
Teknik |
ışık yayan lamba |
photoemissive tube i.
|
|
77 |
Teknik |
ışıkla elektron yayan katot |
photocathode i.
|
|
78 |
Teknik |
ışık yayan diyot |
light-emitting diode (led) i.
|
|
79 |
Teknik |
ısı yayan numuneler |
heat-dissipating specimens i.
|
|
80 |
Teknik |
ışık yayan diyot |
light-emitting diode i.
|
|
81 |
Teknik |
ısı ve ışık yayan enerji |
radiant energy i.
|
|
82 |
Teknik |
parlaklık yayan |
shiner i.
|
|
83 |
Teknik |
radyasyon yayan atom |
radiating atom i.
|
|
84 |
Teknik |
radyo frekanslı radyasyon yayan galaksi |
radio galaxy i.
|
|
85 |
Teknik |
yoğunlaştırılmış ultrason ışını yayan bir cihaz |
saser i.
|
|
86 |
Teknik |
floresan ışığı yayan |
fluorescer i.
|
|
87 |
Teknik |
ışık yayan |
luminous s.
|
|
88 |
Teknik |
ışık yayan |
luminiferous s.
|
|
89 |
Teknik |
ışın yayan |
radiant s.
|
|
90 |
Teknik |
ısı yayan |
heat dissipating s.
|
|
91 |
Teknik |
ısı yayan |
radiant s.
|
|
92 |
Teknik |
ışık yayan |
beamy s.
|
|
93 |
Teknik |
sürekli veya düzenli aralıklarla ışık yayan |
emitting a continuous or regular intermittent light s.
|
|
94 |
Teknik |
radyo dalgaları yayan |
radio-loud s.
|
|
Computer |
|
95 |
Bilgisayar |
ışık yayan diyot |
light emitting diode i.
|
|
96 |
Bilgisayar |
virüs yayan e-posta |
v-mail i.
|
|
Telecom |
|
97 |
Telekom |
ışık yayan diyot |
light-emitting diode i.
|
|
98 |
Telekom |
ışık yayan diyot |
photodiode i.
|
|
99 |
Telekom |
aktarıcıyı tetiklemek için sinyal yayan verici |
challenger i.
|
|
Electric |
|
100 |
Elektrik |
ışık yayan diyot |
light emitting diode i.
|
|
Television |
|
101 |
Televizyon |
ışık yayan lamba |
photoemissive tube i.
|
|
Radio |
|
102 |
Radyo |
tv veya radyo sinyallerini yayan küçük bir elektronik cihaz |
microtransmitter i.
|
|
Lighting |
|
103 |
Aydınlatma |
çok kuvvetli bir ışık yayan aydınlatıcı |
light cannon i.
|
|
Automotive |
|
104 |
Otomotiv |
asimetrik kısa huzme veya uzun hüzme veya ikisini birden yayan motorlu taşıt farları |
motor vehicle headlamps emitting an asymmetrical passing beam or driving beam or both i.
|
|
Marine |
|
105 |
Denizcilik |
kızıl ötesi ışın yayan termometre |
ultra red-ray thermometer i.
|
|
106 |
Denizcilik |
kötü koku yayan madde |
offensive odor substance i.
|
|
Mining |
|
107 |
Maden |
kötü koku yayan bir mineral |
necrolite i.
|
|
108 |
Maden |
kötü koku yayan bir mineral |
necronite i.
|
|
Medical |
|
109 |
Medikal |
ışın yayan yalancı ayaklı protozoa |
actinopod i.
|
|
110 |
Medikal |
hastalığı ilk yayan kişi |
patient zero i.
|
|
111 |
Medikal |
nükleer tıp’da kullanılan ve gamma ışını yayan izotopu tesbit eden kamera |
gamma camera i.
|
|
112 |
Medikal |
organik ışık yayan diyot |
organic light emitting diode i.
|
|
113 |
Medikal |
bulaşıcı hastalık yayan |
pestiferous s.
|
|
Physiology |
|
114 |
Fizyoloji |
salgı yayan organ, damar |
secretories i.
|
|
Pathology |
|
115 |
Patoloji |
hastalık yayan hücreler |
disease-spreading cells i.
|
|
116 |
Patoloji |
hastalık yayan hücre |
disease-spreading cell i.
|
|
117 |
Patoloji |
hastalık yayan |
disease-spreading s.
|
|
Food Engineering |
|
118 |
Gıda |
gama yayan radyonüklidler |
gamma-emitting radionuclides i.
|
|
119 |
Gıda |
gıda maddelerinde gama yayan radyonüklidlerin özgül aktivitesinin ölçülmesi |
measuring the specific activity of gamma-emitting radionuclides in foodstuffs i.
|
|
Physics |
|
120 |
Fizik |
radyasyon yayan radyoaktif madde |
emitter i.
|
|
121 |
Fizik |
kendi durumundaki değişiklikler aracılığı ile boşluğa enerji veya sinyal yayan madde |
medium i.
|
|
122 |
Fizik |
kısa ancak yoğun bir gama patlaması veya x radyasyonu yayan astrofizik nesnesi |
burster i.
|
|
Chemistry |
|
123 |
Kimya |
alfa ışınları yayan radyoaktif madde |
alpha radiator i.
|
|
124 |
Kimya |
alkali çözeltilerde yoğun olarak floresan yayan ve tıpta teşhis amaçlı kullanılan turuncu-kırmızı renkli bir bileşik |
fluorescein i.
|
|
125 |
Kimya |
floresan yayan ve tıbbi araştırmalarda kullanılan molekül |
fluorochrome i.
|
|
Biology |
|
126 |
Biyoloji |
(mercanın ışın yayan bölmeleri arasındaki) çapraz kireçli bölme |
dissepiment i.
|
|
127 |
Biyoloji |
misk yayan |
moschiferous s.
|
|
Marine Biology |
|
128 |
Deniz Biyolojisi |
ışık yayan organ |
photophore i.
|
|
Astronomy |
|
129 |
Gökbilim |
algol yıldızına benzer şekilde ışık yayan değişken bir yıldız |
algol variable i.
|
|
130 |
Gökbilim |
ışık yayan tüm cisimlerdeki ışığı emen yıldızlararası gaz ve toz bulutu |
absorption nebula i.
|
|
131 |
Gökbilim |
x ışını yayan yıldız |
x-ray star i.
|
|
132 |
Gökbilim |
x ışını yayan yıldız benzeri gök cismi |
x-ray star i.
|
|
133 |
Gökbilim |
4-10 milyar ışık yılı uzaktaki kuvvetli radyo dalgaları yayan gök cisimleri |
quasars i.
|
|
134 |
Gökbilim |
bol miktarda çeşitli radyo frekansları yayan bir yıldızdan kaynaklı oluşan elektromanyetik radyasyonun yoğunluk birimi |
flux unit i.
|
|
135 |
Gökbilim |
muazzam miktarda enerji ve ışık yayan ve teleskopla bakınca yıldız benzeri bir görünüme sahip olan gökada dışındaki son derece yaşlı ve uzak gök cismi |
quasi-stellar object i.
|
|
136 |
Gökbilim |
muazzam miktarda enerji ve ışık yayan ve teleskopla bakınca yıldız benzeri bir görünüme sahip olan gökada dışındaki son derece yaşlı ve uzak gök cismi |
quasi-stellar radio source i.
|
|
137 |
Gökbilim |
muazzam miktarda enerji ve ışık yayan ve teleskopla bakınca yıldız benzeri bir görünüme sahip olan gökada dışındaki son derece yaşlı ve uzak gök cismi |
quasar i.
|
|
Zoology |
|
138 |
Zooloji |
ışın yayan yalancı ayaklı tek hücreli |
actinopod i.
|
|
139 |
Zooloji |
kuzey kaliforniya'da görülen ve lyme hastalığı yayan keneye konakçı olabilen bir kemirgen |
dusky-footed woodrat (neotoma fuscipes) i.
|
|
140 |
Zooloji |
abd ve kanada'ya özgü, gölet veya nehir kıyılarındaki deliklerde veya saz ile balçıktan yapılmış kubbe biçimli yuvalarda yaşayan, misk kokusu yayan, koyu kahverengi sucul bir kemirgen |
marsh hare i.
|
|
141 |
Zooloji |
abd ve kanada'ya özgü, gölet veya nehir kıyılarındaki deliklerde veya saz ile balçıktan yapılmış kubbe biçimli yuvalarda yaşayan, misk kokusu yayan, koyu kahverengi sucul bir kemirgen |
ondatra zibethica i.
|
|
142 |
Zooloji |
abd ve kanada'ya özgü, gölet veya nehir kıyılarındaki deliklerde veya saz ile balçıktan yapılmış kubbe biçimli yuvalarda yaşayan, misk kokusu yayan, koyu kahverengi sucul bir kemirgen |
fiber zibethica i.
|
|
143 |
Zooloji |
abd ve kanada'ya özgü, gölet veya nehir kıyılarındaki deliklerde veya saz ile balçıktan yapılmış kubbe biçimli yuvalarda yaşayan, misk kokusu yayan, koyu kahverengi sucul bir kemirgen |
muskrat beaver i.
|
|
144 |
Zooloji |
abd ve kanada'ya özgü, gölet veya nehir kıyılarındaki deliklerde veya saz ile balçıktan yapılmış kubbe biçimli yuvalarda yaşayan, misk kokusu yayan, koyu kahverengi sucul bir kemirgen |
musquash i.
|
|
Botanic |
|
145 |
Botanik |
güney amerika'ya özgü, geceleri koku yayan yeşilimsi beyaz çiçekli, tek yıllık bir süs bitkisi |
flowering tobacco (nicotiana alata) i.
|
|
146 |
Botanik |
güney amerika'ya özgü, geceleri koku yayan yeşilimsi beyaz çiçekli, tek yıllık bir süs bitkisi |
jasmine tobacco i.
|
|
147 |
Botanik |
sıkıştırıldığında hoş bir koku yayan yaprak dökmeyen anthospermum cinsi çalı |
amber tree i.
|
|
148 |
Botanik |
kuzey amerika'nın doğusunda yetişen, yaprakları ezildiğinde balsam kokusu yayan, çalı benzeri küçük bir ağaç |
balsam willow (salix pyrifolia) i.
|
|
149 |
Botanik |
amerika'ya özgü, gövdesi ezildiğinde kötü koku yayan tropikal bir çarkıfelek çiçeği |
wild water lemon i.
|
|
150 |
Botanik |
amerika'ya özgü, gövdesi ezildiğinde kötü koku yayan tropikal bir çarkıfelek çiçeği |
passiflora foetida i.
|
|
151 |
Botanik |
amerika'ya özgü, gövdesi ezildiğinde kötü koku yayan tropikal bir çarkıfelek çiçeği |
running pop i.
|
|
152 |
Botanik |
avrupa'ya özgü kurutulmuş kökleri yakıldığında sülfür kokusu yayan bir bitki |
hog's fennel i.
|
|
Geology |
|
153 |
Jeoloji |
ovuşturulduğunda kötü bir koku yayan kömür siyahı bir mermer |
anthraconite i.
|
|
154 |
Jeoloji |
ovuşturulduğunda kötü bir koku yayan kömür siyahı bir mermer |
swinestone i.
|
|
155 |
Jeoloji |
ovuşturulduğunda kötü bir koku yayan kömür siyahı bir mermer |
stinkstone i.
|
|
156 |
Jeoloji |
ince ve esnek tabakalar halinde meydana gelip yakıldığında oldukça kötü koku yayan bir hidrokarbon minerali |
dysodile i.
|
|
Military |
|
157 |
Askeri |
(yandığında kötü bir koku yayan) ateş mızrağı |
stink-fire lance i.
|
|
Art |
|
158 |
Sanat |
tabaklara telöre yayan çömlekçi |
batter i.
|
|
159 |
Sanat |
tabaklara telöre yayan çömlekçi |
batter–out i.
|
|
Photography |
|
160 |
Fotoğrafçılık |
deklanşör açıkken ani ışık parlaması yayan bir elektronik flaş tipi |
flash gun i.
|
|
Archaic |
|
161 |
Eski Kullanım |
koku yayan şey |
odorament i.
|
|
162 |
Eski Kullanım |
tatlı koku yayan şey |
odour i.
|
|
163 |
Eski Kullanım |
parfüm yayan delikli kapaklı bir kutu |
pouncet box i.
|
|
164 |
Eski Kullanım |
kıvılcım yayan |
ignivomous s.
|
|
Entomology |
|
165 |
Böcek Bilimi |
sıtma yayan bir sivrisinek cinsi |
anopheles i.
|
|
166 |
Böcek Bilimi |
sıtma yayan bir sivrisinek cinsi |
genus anopheles i.
|
|