dead - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

dead

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "dead" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 121 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
dead adj. ölü
dead adj. cansız
General
dead n. ölüler
dead n. ölü
dead n. derin sessizlik
dead n. ağır kasvet
dead n. ceset
dead n. ölü beden
dead n. büyük karanlık zamanı
dead n. ayaz soğuğu yaşanan dönem
dead adj. çok
dead adj. adem
dead adj. sönük
dead adj. ölü (renk)
dead adj. unutulmuş
dead adj. çıkmaz
dead adj. acımasız
dead adj. aşırı
dead adj. müteveffa
dead adj. hareketsiz
dead adj. solgun
dead adj. mort
dead adj. kullanılmayan
dead adj. sönmüş
dead adj. kuru
dead adj. keskin
dead adj. dermansız
dead adj. uyuşuk
dead adj. ölü
dead adj. gerilimsiz
dead adj. bozuk
dead adj. kör
dead adj. sağır
dead adj. akımsız
dead adj. bitkin
dead adj. çok yorgun
dead adj. tükenmiş
dead adj. artık çalışmayan
dead adj. artık üretim yapmayan
dead adj. eskimiş
dead adj. modası geçmiş
dead adj. tedavülden kalkmış
dead adj. geçersiz
dead adj. feshedilmiş
dead adj. yanıt vermeyen
dead adj. esnek olmayan
dead adj. suda batan
dead adj. durgun
dead adj. devretmeyen
dead adj. çalışmayan
dead adj. dönmeyen
dead adj. teslim ve iade edilemez (posta)
dead adj. aromasız
dead adj. tadı tuzu olmayan
dead adj. boğuk
dead adj. körelmiş
dead adj. kısık
dead adj. tam
dead adj. kesin
dead adj. azami çaba gerektiren
dead adj. kaçınılmaz
dead adj. hatasız
dead adj. kesin
dead adj. ölüme mahkum
dead adj. talihsiz
dead adj. ölü gibi
dead adj. geri alınamaz
dead adj. ani
dead adj. tam
dead adj. mutlak
dead adj. eksiksiz
dead adj. bütün
dead adj. terk edilmiş
dead adj. yankısız
dead adj. beyin ölümü gerçekleşmiş
dead adj. ölüme benzeyen
dead adj. ölümü andıran
dead adj. ölüm gibi
dead adv. zilzurna
dead adv. büsbütün
dead adv. tamamen
dead adv. aniden
dead adv. tam
dead adv. doğrudan
dead adv. direkt
dead adv. düpedüz
dead adv. doğrudan
dead adv. direkt
dead adv. düpedüz
Colloquial
dead adj. başı büyük belada olan
dead expr. gülmekten öldüm
Trade/Economic
dead adj. durgun
dead adj. ölü
dead adj. ticari faaliyetten yoksun olan
dead adj. durgun
dead adj. ticareten verimsiz
dead adj. satılamaz
dead adj. satılmamış
Law
dead adj. vatandaşlık hakkını yitirmiş
dead adj. mülkiyet hakkı elinden alınmış
Technical
dead adj. bozuk
dead adj. donuk
dead adj. cansız
dead adj. ölü
dead adj. cihazın inaktif olduğu veya gecikmeli çalıştığı (süre aralığı)
dead adj. işlemler veya eylemler arasında hareketsizliğin olduğu (süre aralığı)
dead adj. tekerleği sürmeyip sadece destekleyen (aks)
Computer
dead adj. gerilimsiz
Electric
dead adj. voltaj kaynağına bağlı olmayıp elektrik yükünden arınmış (cihaz, devre)
Medical
dead adj. ölmüş
dead adj. renksiz
dead adj. uyuşup karıncalanan
dead adj. batan
Printing
dead adj. kullanılmış
dead adj. kullanılmayacak
dead adj. yazdırılması amaçlanmayan
Linguistics
dead adj. ölü (dil)
Sport
dead adj. oyun dışı kalmış (top)
dead adj. oyun dışı kalmış (oyuncu)
Slang
dead n. teslim veya iade edilmemiş posta
dead adj. oyun dışı bırakılmış (beyzbol koşucusu)

Bedeutungen, die der Begriff "dead" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
dead body n. ceset
arise from dead v. dirilmek
dead-end adj. çıkmaz
General
the quick and the dead n. diriler ve ölüler
dead end n. küldösak
dead zone unit n. ölü bölge birimi
dead sea sparrow n. küçük serçe
dead end street n. çıkmaz sokak
dead end n. açmaz
dead birth n. ölü doğum
dead sound n. tok ses
dead center n. tam orta
dead water n. dümen suyu
the dead of winter n. kışın ortası
the dead of winter n. kara kış
dead calm n. ölçülebilir bir rüzgarın olmaması hali
dead center n. tam merkez
a dead weight n. gülle gibi
dead water n. durgun su
dead letter n. sahibine ulaştırılamayan mektup
the dead n. ölü
the dead of night n. gecenin körü
dead ringer n. tıpatıp benzeri
dead end n. çıkmaz
the dead n. ölüler
dead sleep n. derin uyku
dead season n. durgun mevsim
dead letter n. geçersiz yasa
the dead of winter n. karakış
dead shot n. keskin nişancı
dead march n. cenaze marşı
dead language n. ölü dil
dead eye n. boğata
the dead n. mevta
dead end n. çıkmaz sokak
a dead ringer n. tıpatıp benzeri
dead weight n. yüksüz ağırlık
dead freight n. safra yükü
(battery) going dead n. pil bitmesi
dead man n. ölü adam
dead end n. kör baca
dead end n. boru son ucu
dead end n. kör uç
dead sand n. yanık kum
dead knot n. ayrık budak
dead stock n. hareket görmeyen stok
dead stock n. demirbaş
dead rock n. çürük kaya
dead knot n. ölü budak
dead point n. ölü nokta
dead lime n. sönmüş kireç
dead leg n. çalışmayan bacak
dead load n. hareketsiz yük
dead load n. ölü yük
dead load n. özyük
dead heat n. berabere biten yarış
dead-man's float n. yüzükoyun yüzme pozisyonu
dead-end street n. çıkmaz sokak
dead-end kid n. sokak çocuğu
dead-nettle n. ballıbaba
dead on arrival n. yolda hayatını kaybeden kimse
dead on arrival n. ambulansla hastaneye yetiştirilemeden vefat eden kimse
the world of the dead n. cehennem
the world of the dead n. ölüler diyarı
dead letter n. üzerinde durmaya değmeyecek kadar önemsiz konu
living dead n. yaşayan ölü
dead silence n. ceset sessizliği
dead silence n. ölüm sessizliği
dead sea scrolls n. kumran metinleri
dead center n. birşeyin tam ortası
dead flower n. solmuş çiçek
dead colors n. sönük renkler
dead hero n. ölü kahraman
burning of dead body n. cesedin yakılması
burning a dead body n. cesedin yakılması
incineration of a dead body n. cesedin yakılması
three dead bodies n. üç ceset
dead body n. cansız beden
dead letter box n. mesaj ve çeşitli dokümanların değiş-tokuş edildiği gizli yer
dead drop n. mesaj ve çeşitli dokümanların değiş-tokuş edildiği gizli yer
dead on arrival n. hastaneye yetiştirilemeden yolda ölen veya hastaneye ölü gelen
dead on arrival n. hastaneye giderken yolda hayatını kaybeden kişi
a dead month n. ölü bir ay
doa (dead on arrival) n. olay yerine varıldığında/veya hastaneye getirildiğinde hastanın/yaralının çoktan yaşamını yitirdiğini belirten bir kısaltma
dead monkey n. ölü maymun
walking dead n. yürüyen ölü
walking dead n. aylak
walking dead n. zombi
day of the dead n. (meksika) ölüler günü festivali
dead river n. ölü nehir
dead pool n. kimin ne zaman öleceğine dair tahminlerde bulunulan bir oyun
dead bush n. ölü çalı
dead body bather n. gassal
dead dog n. ölü köpek
dead dog n. köpek ölüsü
a dead dog n. kullanışsız, değersiz şey
dead ender n. zorluklara rağmen bir amaç uğruna mücadele eden kimse
dead president n. ölü başkan
dead [dialect] [uk] n. ölüm
dead ender n. gelecekten umudu olmayan kimse
dead ender n. ümitsiz vaka
dead ender n. okulu bırakan kimse
dead ender n. ilerleme sağlamayan durum
dead ender n. çıkmaz
dead hand n. ölülerin yaşayanlar üzerindeki baskısı
dead hand n. geçmişin günümüz üzerindeki baskısı
dead hand of the past n. geçmişte yaşananların baskıcı etkisi
dead heart [australia] n. avustralya'nın ücra iç bölgeleri
dead horse n. peşinen ödenmiş iş
dead horse n. avans ücreti
dead horse n. eski borç
dead lift n. mekanik yardım olmaksızın doğrudan kaldırma
dead mail n. adres sorunu nedeniyle teslim ve iade edilemeyen posta
dead person n. ölü insan
dead person n. ölü kimse
dead set n. av köpeğinin avını işaret pozisyonu
dead set n. amaca yönelik kararlı ve gayretli çaba
dead set n. bir hedefi aklına koymuş olma
dead set n. istikrarlı düşmanca tutum
dead set n. kararlı saldırı
dead set n. gayretli çaba
dead soul n. ölü kimse
dead soul n. ölmüş kimse
dead weight n. ağır yük
dead weight n. ağır sorumluluk
dead zone n. ölü dönem
dead zone n. ölü evre
dead zone n. ölü mekan
dead-air space n. hava sirkülasyonu olmayan havasız alan
dead-letter office n. alıcısına teslim edilemeyen postaların açılıp iade edilmek üzere gönderildiği posta departmanı
dead pan n. donuk yüz
dead pan n. duygusuz davranış
dead pan n. ifadesiz sunum
dead-tree n. devrilmemiş ölü ağaç
dead-end n. çıkmaz sokak
dead-end n. durma noktası
be remembered after one is dead v. adı kalmak
drop dead v. düşüp ölmek
reach dead end v. çözümsüzlüğe ulaşmak
become dead tired v. hurdahaş olmak
come to a dead stop v. tamamen durmak
be dead beat v. kolunu kıpırdatacak hali olmamak
be dead on one's feet v. ayakta uyumak
be dead certain v. kalıbını basmak
be dead and buried v. toprağa girmek
come to a dead end v. çıkmaza girmek
rise from the dead v. hortlamak
remembered after one is dead v. adı kalmak
torture to dead v. derisini yüzmek
lament for the dead v. ağıt yakmak
stop dead v. birdenbire durmak
be dead set on something v. kafasına koymak
shoot dead v. öldürmek
wait for a dead man's shoes v. miras beklemek
come to dead end v. açmaza girmek
come to dead end v. açmaza getirmek
come to dead end v. açmaza düşmek
come to dead end v. açmaza sürüklemek
lead into a dead end v. açmaza sürüklemek
lead into a dead end v. açmaza getirmek
reach a dead end v. açmaza girmek
come to a dead end v. açmaza girmek
lead into a dead end v. çıkmaza sokmak
go dead v. (telefon hattı) kesilmek
be found dead v. ölü bulunmak
be dead tired v. yorgun düşmek
be dead set on v. engel tanımamak
be born dead v. ölü doğmak
shoot somebody dead v. silahla öldürmek
shoot somebody dead v. vurarak öldürmek
shoot somebody dead v. ateş ederek öldürmek
return from the dead v. ölümden dönmek
be back from the dead v. ölümden dönmek
(battery) go dead v. pil bitmek
leave dead v. ölüme terk etmek
think someone is dead v. öldüğünü sanmak
wash dead v. ölü yıkamak
leave someone dead v. ölüme terk etmek
be caught dead v. ölü olarak ele geçirilmek
capture dead v. ölü olarak ele geçirmek
be captured dead v. ölü olarak ele geçirilmek
be caught dead v. ölü ele geçirilmek
be captured dead v. ölü ele geçirilmek
flog a dead horse v. boşa uğraşmak
feel dead on one's feet v. hali olmamak
feel dead v. hali olmamak
feel dead on one's feet v. kolunu kaldıracak hali olmamak
feel dead v. kolunu kaldıracak hali olmamak
cut somebody dead v. görmezlikten gelmek
make a dead set at v. kancayı takmak
wait for dead men's shoes v. mirasa konmayı beklemek
make a dead-set at v. saldırmak
bleed to dead v. kan kaybından ölmek
bring to a dead end v. ölü noktaya getirmek
pretend to be dead v. ölü taklidi yapmak
pretend to be dead v. ölü numarası yapmak
sham dead v. ölü taklidi yapmak
give ghusl to the dead body v. ölüye gusül abdesti aldırmak
look dead v. ölü gibi görünmek
(telephone) to go dead v. telefonunun şarjı bitmek
find the body/dead body v. cesedi bulmak
(for lights) to go dead v. (elektrikler) kesilmek
(for lights) to go dead v. ışıklar kesilmek
(for lights) to go dead v. ışıklar gitmek
burn a dead body v. ceset yakmak
burn a dead body v. ölü yakmak
find a dead body v. ceset bulmak
be found dead in one’s pool v. havuzunda ölü bulunmak
leave someone for dead v. birini ölüme terk etmek
be pronounced dead v. öldüğü ilan edilmek
be pronounced dead v. öldüğü duyurulmak
be pronounced dead v. ölü ilan edilmek
one’s dead body (to be) found v. cesedi bulunmak
find one's dead body v. birinin cesedini bulmak
see a dead body v. bir ceset görmek
be presumed dead v. öldüğü tahmin edilmek
bring the dead back to life v. ölüleri hayata döndürmek
be half dead with a bullet hole in one's shoulder v. omzunda bir kurşun deliğiyle yarı ölü bir halde olmak
play dead v. ölü numarası yapmak
be found dead in her/his apartment v. dairesinde ölü bulunmak
be found dead at her/his home v. evinde ölü bulunmak
be found dead at her/his apartment v. dairesinde ölü bulunmak
be found dead at her/his house v. evinde ölü bulunmak
be found dead in her/his flat v. dairesinde ölü bulunmak
be found dead at her/his flat v. dairesinde ölü bulunmak
be found dead in her/his home v. evinde ölü bulunmak
be found dead in her/his house v. evinde ölü bulunmak
pretend dead v. ölü taklidi yapmak
pretend dead v. ölü numarası yapmak
dead run v. elinden geldiği kadar hızlı ve acele bir şekilde koşmak
come back from the dead v. ölümden dönmek
be dead v. ölmek
dead [obsolete] v. ölmek
dead [obsolete] v. vefat etmek
dead [obsolete] v. rahmetli olmak
dead [dialect] v. kesmek
dead [dialect] v. duygusuzlaştırmak
dead [dialect] v. köreltmek
dead [dialect] v. yok etmek
dead end v. çıkmaza girmek
dead-heat v. (yarışı) başa baş bitirmek
dead tired adj. yorgun
dead alive adj. ruhsuz
as good as dead adj. ölmüş gibi
dead beat adj. bitkin
dead drunk adj. zilzurna sarhoş
dead tired adj. bitkin
dead calm adj. sütliman
dead against adj. muhalif
dead alive adj. sıkıcı
dead drunk adj. körkütük sarhoş
dead tired adj. yorgun argın
dead drunk adj. küfelik
dead beat adj. leşi çıkmış
as good as dead adj. ölmüş sayılır
dead drunk adj. kütük gibi
dead drunk adj. bulut gibi sarhoş
dead beat adj. çok yorgun
dead slow adj. nerdeyse durmuş
dead slow adj. nerdeyse hiç hareket etmeyen
dead slow adj. çok yavaş
dead lucky adj. çok şanslı
dead-end adj. perişan
dead-beat adj. bitkin
dead-beat adj. perişan
dead-pan adj. anlamsız
dead set against adj. -e muhalif
dead-end adj. sefil
dead-end adj. geleceği olmayan
dead-pan adj. sönük
dead-drunk adj. küfelik
dead-beat adj. bitkin bir halde
dead set against adj. -e tamamen karşı
dead-pan adj. cansız
dead-pan adj. ifadesiz
dead-set adj. istekli
dead-set on adj. azimli
un-dead adj. ölümsüz
dead born adj. ölü doğmuş
dead in the field adj. hastaneye yetiştirilemeden yolda ölen veya hastaneye ölü gelen
dead in the field adj. hastaneye giderken yolda hayatını kaybeden
dead-boring adj. ölesiye sıkıcı
long dead adj. ölüp gitmiş
brain dead adj. beyin ölümü gerçekleşmiş
brain-dead adj. beyin ölümü ile nitelenen
brain-dead adj. akılsız
brain-dead adj. sönük
drop-dead adj. değiştirilmesi mümkün olmayan (teslim tarihi)
dead set adj. hareketsiz dururken burnuyla avını gösteren (köpek)
dead-and-alive adj. ruhsuz
dead-and-alive adj. donuk
dead-alive adj. ruhsuz
dead-alive adj. donuk
dead-hearted adj. donuk
dead-hearted adj. ruhsuz
dead-hearted adj. kayıtsız
dead-on adj. hatasız
dead-on adj. doğru
dead-on adj. mutlak
dead–alive adj. ruhsuz
dead–alive adj. donuk
at dead of night adv. gece yarısı
dead ahead adv. dosdoğru
at dead of night adv. el ayak çekilince
dead on time adv. tam vaktinde
in the dead of winter adv. karakışta
dead set adv. kesinlikle
dead-on adv. kesin ve isabetli
dead-on adv. tam yerinde olan
Phrases
drop-dead adj. en uç sınırı teşkil eden
drop-dead adj. en uç olasılık olan
dead on end expr. doğrudan doğruya
humanity is not dead expr. insanlık ölmedi
it is useless to flog a dead horse expr. olmayacak duaya amin demek
dead or alive expr. ölü ya da diri
better dead than red expr. kızıl/komünist olmaktansa ölürüm daha iyi anlamında bir soğuk savaş dönemi sloganı
let go of the dead expr. ölenle ölünmez
dead on end expr. tam karşısında
Proverb
dead mice feel no cold acı patlıcanı kırağı çalmaz
dead mice feel no cold ölmüş eşek kurttan korkmaz
a living dog is better than a dead lion aslanın ölüsünden tilkinin dirisi yeğdir
dead men tell no tales ölüler konuşmaz
it's ill waiting for dead men's shoes mirasa konmak için ölmesini beklemek
it's ill waiting for dead men's shoes ölmeden mezara koymak
it's ill waiting for dead men's shoes ölmeden mezara sokmak
it's ill waiting for dead men's shoes birinin malında gözü olmak
dead men tell no tales ölüler sır vermez
never speak ill of the dead ölenin arkasından konuşulmaz
never speak ill of the dead ölünün arkasından konuşma
never speak ill of the dead ölünün arkasından konuşulmaz
never speak ill of the dead ölünün arkasından kötü söz söylenmez
never speak ill of the dead ölünün arkasından kötü söz söyleme
never speak ill of the dead ölünün arkasından kötü söyleme
better a live coward than a dead hero ölü bir kahraman olmaktansa, canlı bir korkak olmayı yeğlerim
three may keep a secret if two of them are dead iki kişinin bildiği sır değildir
only dead fish swim with the stream sadece ölü balıklar akıntıya kapılır
only dead fish swim with the stream sadece ölü balıklar akıntıya kapılır
a live dog is better than a dead lion tilkinin dirisi, aslanın ölüsünden yeğdir
a dead clock is correct twice a day bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir
a dead clock is right twice a day bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir
(it's) better to be late than be dead on time geç olsun da güç olmasın
(it's) better to be late than be dead on time hiç olmamasındansa geç olması daha iyidir
(it's) better to be late than be dead on time hiç varamamaktansa geç varmak daha iyidir
(it's) better to be late than be dead on time zamanında olması için hayati risk almaktansa geç olması daha iyidir
(it's) better to be late than be dead on time zamanında varmak için hayatını riske atmaktansa geç varmak daha iyidir
(it's) better to be a live dog than a dead lion yaşayan bir köpek ölü bir aslandan iyidir
(it's) better to be a live dog than a dead lion yaşayan bir korkak olmak ölü bir kahraman olmaktan iyidir
let the dead bury the dead geçmişe sünger çek
let the dead bury the dead geçmişi arkanda bırak
you shouldn't speak ill of the dead ölenin arkasından konuşulmaz
you shouldn't speak ill of the dead ölünün arkasından konuşulmaz
you shouldn't speak ill of the dead ölünün arkasından kötü söz söylenmez
you shouldn't speak ill of the dead ölünün arkasından konuşma
you shouldn't speak ill of the dead ölünün arkasından kötü söyleme
you shouldn't speak ill of the dead ölünün arkasından kötü söz söyleme
Colloquial
dead heat n. aynı anda bitirme
a dead duck n. başarılı olamamış/olamayacak tasarı
a dead loss n. etkisiz
dead of night n. gecenin ilerlemiş saati
a dead giveaway n. foyasını meydana çıkaran şey
dead of night n. gece yarısından sonraki zaman
a dead letter n. geçerliliği kalmamış kanun
dead of night n. gecenin yarısı
a dead letter n. evrak-ı metruke
dead of night n. gecenin körü
a dead loss n. gereksiz şey
a dead loss n. gereksiz kişi
a dead letter n. hükmü kalmamış anlaşma
a dead duck n. işe yaramaz değersiz kimse
drop dead gorgeous n. ilk bakışta insanı çok etkileyen kimse veya şey
a dead giveaway n. kendini ele veren/maskesini düşüren şey
a dead letter n. kullanılmayan şey
a dead duck n. ölü doğmuş (plan/proje)
dead meat n. ölü
drop-dead date n. son teslim tarihi
drop-dead date n. son mühlet
drop-dead date n. son gün
drop-dead date n. sürenin bitiş tarihi
a dead duck n. umutsuz vaka
dead battery n. ölü pil/akü
dead battery n. bitmiş pil/akü
dead issue n. bitmiş gitmiş mesele
dead issue n. kapanmış mesele
dead issue n. artık bir önemi/etkisi kalmamış şey/mesele
dead letter n. artık önemi olmayan şeyler
be brain dead v. beyni ölmüş olmak
be brain dead v. beyin ölümü gerçekleşmiş olmak
be brain dead v. komaya girmek
knock somebody dead v. aklını başından almak
drop dead v. aniden ölmek
be the dead spit of somebody v. birisine çok benzemek
be half-dead v. çok yorgun olmak
leave for dead v. ölü sanılıp bırakılmak
play dead v. ölü taklidi yapmak
drop dead v. tahtalıköyü boylamak
knock somebody dead v. (birinin) başını döndürmek
knock 'em dead v. (performansıyla/başarısıyla) birilerini soluksuz bırakmak
knock them dead v. (performansıyla/başarısıyla) birilerini soluksuz bırakmak
knock somebody dead v. (birisini) alt etmek
knock somebody dead v. (birisini) büyülemek
knock somebody dead v. (birini) müthiş etkilemek
be half-dead v. yarı ölü gibi olmak
somebody wouldn't be seen/caught dead... v. (bir şeyi) hayatta yapmamak
somebody wouldn't be seen/caught dead... v. (bir şeyi) ölürüm de yapmam/ölür de yapmaz
somebody wouldn't be seen/caught dead... v. bir şeyi hayatta yapmam/yapmaz
cut a person dead v. görmezden gelmek
cut a person dead v. yüz çevirmek
dead-smooth adj. çok pürüzsüz
dead-smooth adj. dümdüz
dead broke adj. beş parasız
dead serious adj. çok ciddi
dead easy adj. çok basit
stone dead adj. çoktan ölmüş
drop-dead adj. göz kamaştırıcı
drop-dead adj. göz alıcı
stone dead adj. ölmüş
dead broke adj. meteliksiz
stone dead adj. ölüp gitmiş
stone dead adj. ölü
dead to rights adj. şüphesiz
dead serious adj. şakaya gelmez
half dead adj. yarı ölü
dead on one's feet adj. yorgun
dead-catty adj. bitmiş gitmiş
dead-catty adj. işi bitmiş
dead-catty adj. bitik
dead-catty adj. mefta
half-dead [uk] adj. çok yorgun
brain dead adj. beyni ölmüş
brain dead adj. beyin ölümü gerçekleşmiş
brain dead adj. komaya girmiş
brain-dead adj. beyni sulanmış
brain-dead adj. beyni yanmış
brain-dead adj. akılsız
brain-dead adj. beyinsiz
brain-dead adj. aptal
brain-dead adj. salak
dead 'n' buried adj. ölmüş
dead 'n' buried adj. bitmiş
dead 'n' buried adj. sonlanmış
dead 'n' buried adj. bitmiş gitmiş
dead 'n' buried adj. tamamen bitmiş
dead 'n' buried adj. çoktan bitmiş
dead 'n' buried adj. bitip gitmiş
dead to the world adj. sarhoş
dead to the world adj. kör kütük sarhoş
dead to the world adj. zilzurna sarhoş
dead-tree adj. kağıda basılmış
dead from the neck up expr. aptal
dead on one's feet expr. ayakta duracak mecali kalmamış
let fear be dead to us expr. bırakın korku nedir bilmeyelim
you are dead to me expr. benim için bir şey ifade etmiyorsun
dead on one's feet expr. bitap düşmüş
dead on one's feet expr. bitip tükenmiş
you are dead to me expr. benim için ölüsün
a dead giveaway expr. düşmanın fark etmesine yol açan (şey)
drop dead! expr. defol!
I'm not dead yet expr. daha ölmedim
dead broke expr. çulsuz
dead ahead! expr. dosdoğru!
they're all dead expr. hepsi öldü
I'm not dead yet expr. henüz ölmedim
then we're dead expr. o zaman öldük demektir
dead on one's feet expr. mecali kalmamış
drop dead expr. kaybol!
bang dead to rights expr. su götürmez bir şekilde
dead to rights expr. su götürmez bir şekilde
bang dead to rights expr. şüphesiz
dead ahead! expr. tam önde!
dead ahead! expr. tam önünde!
dead on one's feet expr. yıpranmış
in a dead heat expr. (yarışta) başabaş
dead heat expr. (yarışı) göğüs göğüse bitirme
in a dead heat expr. (yarışta) kafa kafaya
loud enough to wake the dead expr. ölüyü uyandıracak kadar yüksek sesli/gürültülü
loud enough to wake the dead expr. aşırı gürültülü
loud enough to wake the dead expr. rahatsız edici derecede gürültülü
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. çok cimri
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. çok pinti
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. eli sıkı
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. eli cebine gitmeyen
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. günahını vermeyen
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. cebinde akrep olan
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. üç kuruşun/üçün beşin hesabını yapan
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk] expr. üç kuruşa tamah eden
don't speak ill of the dead expr. ölenin ardından konuşulmaz
don't speak ill of the dead expr. ölenin ardından konuşma
omdb (over my dead body) expr. cesedimi çiğnemen lazım
bang dead to rights expr. suçüstü (yakalanmış)
bang dead to rights expr. iş üstünde (yakalanmış)
bang dead to rights expr. cürmümeşhut
bang dead to rights expr. suçu sabit
bang dead to rights expr. kesin delille/kanıtla (yakalanmış)
bang dead to rights expr. suçüstü
dead of expr. -in ortası
dead of expr. -in en yoğun/sert dönemi
indy (I'm not dead yet) expr. daha ölmedim
indy (I'm not dead yet) expr. henüz ölmedim
Idioms
dead duck n. umutsuz vaka
a dead duck n. umutsuz vaka