English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | top n. | tepe | ||
It is a job for the top man, but in this case the top men have failed on two counts. Bu en tepedeki adamın işidir, ancak bu durumda en tepedeki adamlar iki konuda başarısız olmuştur. More Sentences |
||||
General | ||||
General | top n. | üstlük | ||
And, to top it all off, he can read Hebrew. Ve, üstüne üstlük, o İbranice okuyabilir. More Sentences |
||||
General | top n. | zirve | ||
Finland is, technologically, at the top of the league; and we are ashamed of such behaviour. Finlandiya teknolojik olarak ligin zirvesinde ve biz bu tür davranışlardan utanıyoruz. More Sentences |
||||
General | top n. | son ses | ||
They were swearing at each other at the top of their voices. Son sesleriyle birbirlerine küfrediyorlardı. More Sentences |
||||
General | top v. | geçmek | ||
The growth rate of the Japanese economy will top 0.7% this year. Japon ekonomisinin büyüme hızı bu yıl % 0.7'yi geçecek. More Sentences |
||||
General | top adj. | en iyi | ||
We are not top of the class in the environmental field, but, as regards waste prevention and waste recycling, we are. Çevre alanında sınıfının en iyisi değiliz, ancak atık önleme ve atık geri dönüşümü konusunda öyleyiz. More Sentences |
||||
General | top adj. | en üstteki | ||
Everything is now referred back to those at the top. Her şey artık en üsttekilere geri gönderiliyor. More Sentences |
||||
General | top adj. | en büyük | ||
The obvious top priority of all at that time was enlargement. O dönemde herkesin en büyük önceliği genişlemeydi. More Sentences |
||||
General | top adj. | en yüksek | ||
Who is going to defend these speculators, when nurses and teachers are paying top rates of tax? Hemşireler ve öğretmenler en yüksek oranda vergi öderken bu spekülatörleri kim savunacak? More Sentences |
||||
General | top adj. | ilk | ||
Tom graduated in the top ten percent of his class. Tom sınıfının ilk yüzde onu içinde mezun oldu. More Sentences |
||||
General | top adv. | en üste | ||
You do not put a card, be it a membership card or a credit card, in at the top and get money out at the bottom. İster üyelik kartı ister kredi kartı olsun, bir kartı en üste yerleştirip en alttan para çekemezsiniz. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | top v. | aşmak | ||
The growth rate of the Japanese economy will top 0.7% this year. Japon ekonomisinin büyüme oranı bu yıl %0,7'yi aşacak. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | top | tepe | ||
But those people at the top can also subsequently be brought very much down to earth in the eyes of the public. Ancak en tepedeki bu insanlar da daha sonra halkın gözünde çok daha mütevazı hale gelebilirler. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | top n. | baş | ||
Common Usage | top n. | üst | ||
General | ||||
General | top n. | en yetkili makam | ||
General | top n. | tepe nokta | ||
General | top n. | üst yüzey | ||
General | top n. | üste giyilen şey | ||
General | top n. | üst parça | ||
General | top n. | en üst bölüm | ||
General | top n. | en üstün yer | ||
General | top n. | topaç | ||
General | top n. | en üst kat | ||
General | top n. | örtü | ||
General | top n. | ser | ||
General | top n. | doruk | ||
General | top n. | kapak | ||
General | top n. | en üst | ||
General | top n. | üst elbise | ||
General | top n. | üst giysi | ||
General | top n. | cinsel ilişkide baskın rolde olan kişi | ||
General | top n. | en iyi kısım | ||
General | top n. | en yetkili/önemli kimse | ||
General | top n. | başlangıç | ||
General | top n. | taç | ||
General | top n. | yüzük taşı üzerinde yer alan kesilmiş mücevher parçası | ||
General | top n. | ayakkabının üst kısmı | ||
General | top n. | sirk/karnaval çadırı | ||
General | top n. | gösteride en pahalı koltukların fiyatı | ||
General | top n. | türün en iyi örneği | ||
General | top n. | uzun konçlu çizme | ||
General | top n. | sadece yüzeyi kaplanmış düğme | ||
General | top n. | altı yerine üç farklı sayı içeren zar | ||
General | top n. | üst kısım | ||
General | top n. | yukarı | ||
General | top v. | üstünü kapamak | ||
General | top v. | başına varmak (bir yerin) | ||
General | top v. | üst kısmını kesmek veya koparmak (bir bitkinin) | ||
General | top v. | üstüne sürmek (bir şeyin) | ||
General | top v. | üst kısmını koparmak (bitkinin) | ||
General | top v. | kapamak | ||
General | top v. | üstünden geçmek (bir yerin) | ||
General | top v. | gölgede bırakmak | ||
General | top v. | üst kısmını kesmek (bitkinin) | ||
General | top v. | tepesine varmak (bir yerin) | ||
General | top v. | birinci olmak | ||
General | top v. | alt etmek | ||
General | top v. | -den fazla olmak | ||
General | top v. | -den iyisini yapmak | ||
General | top v. | üstünden geçmek | ||
General | top v. | tepesinde bulunmak | ||
General | top v. | üstüne sürmek | ||
General | top v. | üstünde bulunmak | ||
General | top v. | taş çıkartmak | ||
General | top v. | başında bulunmak | ||
General | top v. | eğmek | ||
General | top v. | üstünü örtmek | ||
General | top v. | yatırmak | ||
General | top v. | (ağaç) tepesini kesmek | ||
General | top v. | üzerini boyamak | ||
General | top v. | yeniden boyamak | ||
General | top v. | taçlandırmak | ||
General | top v. | asarak idam etmek | ||
General | top v. | baskın çıkmak | ||
General | top v. | domine etmek | ||
General | top v. | süsleyerek bitirmek | ||
General | top v. | son dokunuşu yapmak | ||
General | top v. | nihayete ermek | ||
General | top v. | zirveye ulaşmak | ||
General | top adj. | baş | ||
General | top adj. | üstün | ||
General | top adj. | ala | ||
General | top adj. | çok büyük | ||
General | top adj. | en üstün | ||
General | top adj. | başlıca | ||
General | top adj. | ana | ||
General | top adj. | tavanlı | ||
General | top adj. | üstü kapalı | ||
General | top adj. | üst düzey | ||
General | top adv. | üstte | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | top n. | üst kıyafet/giysi | ||
Colloquial | top n. | üst giyim | ||
Colloquial | top n. | t-shirt, gömlek üste giyilen kıyafet | ||
Colloquial | top n. | vuruş sırasında ilk yarı/devre (beysbol ve softbolda) | ||
Speaking | ||||
Speaking | top | ilaveten | ||
Technical | ||||
Technical | top n. | başlık | ||
Technical | top v. | (çeliğin) üst kısmını keserek ya da kırarak dayanıksız metallerden kurtulmak | ||
Technical | top v. | ikmal etmek | ||
Technical | top v. | yakıt ikmali yapmak | ||
Technical | top | uç | ||
Technical | top | kapak | ||
Technical | top | üst | ||
Technical | top | kap | ||
Technical | top | en üst | ||
Computer | ||||
Computer | top | üstten | ||
Textile | ||||
Textile | top | yeniden boyamak | ||
Textile | top | üzerini boyamak | ||
Textile | top | üst | ||
Construction | ||||
Construction | top n. | dam sivrisi | ||
Dyeing | ||||
Dyeing | top v. | (boyaya) gölge vermek için başka boyalar eklemek | ||
Automotive | ||||
Automotive | top n. | üst vites | ||
Automotive | top n. | son vites | ||
Automotive | top | tavan | ||
Marine | ||||
Marine | top v. | (yelkenin) bir ucunu diğerinden daha yükseğe kaldırmak | ||
Marine | top | gabya | ||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | top n. | sütün kaymağı | ||
Physics | ||||
Physics | top n. | üst kuark | ||
Physics | top n. | üst kuarkı karakterize eden nitelik | ||
Chemistry | ||||
Chemistry | top n. | uçucu bir sıvı karışımın en başta damıtılan kısmı | ||
Chemistry | top v. | (sıvının) en uçucu kısmını damıtmak | ||
Agriculture | ||||
Agriculture | top n. | sebzenin toprak üstündeki kısmı | ||
Agriculture | top | pancar başı kesmek | ||
Breeding | ||||
Breeding | top v. | (türünün dişisiyle) çiftleşmek | ||
Military | ||||
Military | top n. | savaş gemisinde yangın kontrol istasyonu veya uçaksavar silah platformu olarak kullanılan kısım | ||
Military | top n. | kıdemli başçavuş | ||
Military | top adv. | siperin ön kenarında | ||
Sport | ||||
Sport | top n. | bilardo masasının en ucu | ||
Sport | top v. | topun üst kısmına vurmak | ||
Sport | top v. | topun üst kısmına gelecek şekilde vuruş yapmak | ||
Baseball | ||||
Baseball | top n. | vuruş sırasında ilk devre | ||
Card | ||||
Card | top n. | oyuncunun elindeki en yüksek değerli kart | ||
Archaic | ||||
Archaic | top n. | bir avuç saç | ||
Archaic | top n. | bir avuç yün | ||
Archaic | top n. | en mükemmel örnek | ||
Engineering | ||||
Engineering | top n. | yüksek frekanslı ses sinyali | ||
Slang | ||||
Slang | top n. | aktif gey | ||
Slang | top n. | aktif eşcinsel erkek | ||
Slang | top n. | eşcinsel cinsel aktivite sırasında nüfuz edici rol oynayan kişi | ||
Slang | top n. | eşcinsel ilişkide baskın kişi | ||
British Slang | ||||
British Slang | top | öldürmek | ||
British Slang | top | harika | ||
British Slang | top | süper | ||
British Slang | top | müthiş |