Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
History
yere
Meanings of
"yere"
in English Turkish Dictionary : 2 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
yere
over
adv.
Colloquial
2
Colloquial
yere
to ground
expr.
Meanings of
"yere"
with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)
Category
Turkish
English
Common Usage
1
Common Usage
yanlış yere koymak
misplace
v.
2
Common Usage
almak (bir yere gelip/gidip birini)
pick up
v.
3
Common Usage
(birini ) (bir yere) çağırmak
call in
v.
4
Common Usage
haksız yere
unjustly
adv.
5
Common Usage
haksız yere
unduly
adv.
General
6
General
bırakılan izlerin birini belirli bir yere kadar götürmesi
trace to
n.
7
General
yere yatay olarak uzanan bitki
trailer
n.
8
General
yalan yere yemin
false oath
n.
9
General
bir yerden başka bir yere taşıma veya götürme
transfer
n.
10
General
yere iniş
landing on the ground
n.
11
General
uzun bir aradan sonra bir yere dönen (kimse)
returnee
n.
12
General
hava (bir yere özgü manevi)
tone
n.
13
General
çöp (yere atılan)
litter
n.
14
General
ağız (korkunç bir yere açılan)
maw
n.
15
General
müstahkem bir yere merdivenle çıkıp hücum etme
escalading
n.
16
General
havadaki su buharının yoğunlaşma sonunda sıvı veya katı durumda yere düşmesi
precipitation
n.
17
General
düelloya davet için yere atılan eldiven
gage
n.
18
General
çekilme (bir yere)
seclusion
n.
19
General
tayin etme (bir yerden başka bir yere)
transfer
n.
20
General
yere paralel ateşleme
grazing fire
n.
21
General
havanın belli bir yere doğru yer değiştirmesi
current
n.
22
General
birçok yere üye olma meraklısı
joiner
n.
23
General
belirli bir yere yerleştirme
emplacing
n.
24
General
güney afrika'da durban kentinden kuzeyde tugela nehrinin döküldüğü yere kadar olan sahil şeridi
dolphin coast
n.
25
General
düelloya davet için yere atılan eldiven
gauntlet
n.
26
General
yalan yere yemin
perjury
n.
27
General
güneşli bir yere seyahat etme arzusu
sunlust
n.
28
General
yere kapanma
prostration
n.
29
General
yere ulaşmadan buharlaşan yağmur veya kar
virga
n.
30
General
bir yere sıvı doldurmaya yarayan pompa
syringe
n.
31
General
düelloya davet için yere atılan eldiven
gantlet
n.
32
General
yere koyma
emplacement
n.
33
General
yere serme
prostration
n.
34
General
bir yere kalıcı olarak park edilen ve konut olarak kullanılan büyük karavan
mobile home
n.
35
General
karısı geçici olarak bir yere gitmiş olan adam
grass widower
n.
36
General
ayağını yere vurma
stamp
n.
37
General
yeni yere yerleşen kimse
settler
n.
38
General
bir yere asılmak için yazılmış yazı
plate
n.
39
General
iskan edilen bir yere yerleştirilen kimse
settler
n.
40
General
bir yere adını veren kimse
eponym
n.
41
General
başka bir yere yerleştirilen kimse/şey
transplant
n.
42
General
yanlış yere sevketme
miscarriage
n.
43
General
bomba yerleştiren kimse (bir yere)
bomber
n.
44
General
bir yerden başka bir yere geçen
transfer
n.
45
General
bir yere gidişi ve oradan dönüşü kapsayan bilet
return ticket
n.
46
General
bir bölgenin coğrafi özelliklerinin bulunduğu yere göre tanımlanması
geographical position
n.
47
General
türbeye veya takdis olunmuş yere koyma
enshrining
n.
48
General
bir yere çıkmaya veya bir yerden inmeye yarayan basamaklar dizisi
ladder
n.
49
General
iskan edilen bir yere yerleşen kimse
settler
n.
50
General
bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık
road
n.
51
General
bir yerden başka bir yere geçirme
transfer
n.
52
General
kapanma (bir yere)
seclusion
n.
53
General
bulunduğu yere hiç uygun olmayan kimse
a round peg in a square hole
n.
54
General
yere yatma
prostration
n.
55
General
kısmen yere gömülü sera
pit
n.
56
General
bir yere sahip olma durumu
whereness
n.
57
General
bomba atan (bir yere)
bomber
n.
58
General
kocası geçici olarak bir yere gitmiş olan kadın
grass widow
n.
59
General
yalan yere yemin eden
perjurer
n.
60
General
korunmak için birine veya bir yere bırakılan eşya
safety deposit
n.
61
General
ağaçlık veya kameriye gibi gölgeli bir yere koyma
embowering
n.
62
General
bir yere alışma
orientation
n.
63
General
kutsal bir yere koyma
shrining
n.
64
General
asıl yere ulaştıran izler
trackway
n.
65
General
bir yerden başka bir yere giden
transmigrator
n.
66
General
önemsiz yere tenkit eden
niggler
n.
67
General
önemsiz yere tenkit
niggle
n.
68
General
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi
medical evacuation
n.
69
General
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi
medevac
n.
70
General
belirli bir yere özgü hayvan
endemic
n.
71
General
belirli bir yere özgü hastalık
endemic
n.
72
General
(uçak) yere çakılma
smash-up
n.
73
General
aynı yere geri dönme
backtrack
n.
74
General
aktarma (bir yerden başka bir yere)
transit
n.
75
General
yalan yere yemin etme
perjure
n.
76
General
bir evin saçaklarından yere dökülen yağmur suları
eaves-drip
n.
77
General
başka yere dikme (bitki)
transplantation
n.
78
General
bir hayvan veya bitkinin yeni bir yere uyum sağlayarak orayı yurt edinmesi
denizenship
n.
79
General
başka bir yere hareket etmeyi beklerken insanlar kısa süreyle otursun veya dinlensinler diye tasarlanmış yer
lounge
n.
80
General
(bir yere) çekilme/kapanma; inzivaya çekilme
reclusion
n.
81
General
sağlıklı/ayağı yere basan bir analiz
a sound analysis
n.
82
General
ayakları yere basan
straighthead
n.
83
General
isa'nın çarmıha gerildiği yere kadar yürüdüğü yol
via dolorosa
n.
84
General
parmaklar dışa dönük vaziyette yere basma
out-toeing
n.
85
General
yere bağlı balon
captive balloon
n.
86
General
yere bağlı balon
moored balloon
n.
87
General
yaşanılan yere hayranlık
civic pride
n.
88
General
belli bir yere yoğunlaşma
localization
n.
89
General
belli bir yere yoğunlaşma
localisation
n.
90
General
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması
lift-sharing
n.
91
General
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması
car-sharing
n.
92
General
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması
carpooling
n.
93
General
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması
rideshare
n.
94
General
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması
carpool
n.
95
General
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması
ride-sharing
n.
96
General
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması
covoiturage
n.
97
General
(uçak) yere çakılma
smashup
n.
98
General
(uzun süredir kullanılmayan) hiçbir yere çıkmayan merdiven
blank stairs
n.
99
General
yere çöp atma
dropping litter
n.
100
General
başka yere kanalize etme
rechanneling
n.
101
General
yere çöp atma
throwing litter
n.
102
General
yere çöp atılması
throwing litter
n.
103
General
yere has duygu
sense of place
n.
104
General
bir yere ait olmama duygusu
monachopsis
n.
105
General
bir yere ait olamama duygusu
monachopsis
n.
106
General
çamurun başka bir yere taşınması için kullanılan büyük deniz aracı
mud boat
n.
107
General
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
scenic route
n.
108
General
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
tourist road
n.
109
General
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
tourist route
n.
110
General
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
tourist drive
n.
111
General
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
holiday route
n.
112
General
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
theme route
n.
113
General
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
scenic byway
n.
114
General
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
scenic drive
n.
115
General
karda yere uzanıp kolları ve ayakları aşağı yukarı oynatarak meleğe benzer bir şekil oluşturma
snow angel
n.
116
General
kavga etme veya önemsiz yere tartışma çıkarma eğiliminde olan kimse
rabulism
n.
117
General
atın ön ayaklarını yerden kaldırırarak eşit biçimde kendine toplaması ve yere değmeden ileri doğru sıçraması
courbette
n.
118
General
güreşte rakibi yere düşmeye zorlayan hamle
takedown
n.
119
General
toprak gibi maddeleri bir yere sıkıştırmak için kullanılan uzun demir çubuk
tamping iron
n.
120
General
bir yere bitişik yapı
abutment
n.
121
General
tırmıkla bir yere yığılmış süprüntü
rakeage
n.
122
General
bölgedeki iş ya da politikalardan kişisel çıkar elde etmek için bir yere yerleşen kimse
carpetbagger
n.
123
General
araç paylaşarak bir yere giden kimse(ler)
carpooler
n.
124
General
bir yere tek araba gidenlerin her biri
carpooler
n.
125
General
araç paylaşarak bir yere giden kimse(ler)
carshare
n.
126
General
bir yere tek araba gidenlerin her biri
carshare
n.
127
General
yalan yere yemin
oathbreaking
n.
128
General
bir yerden bir yere gönderme
channelization
n.
129
General
bir yerden bir yere gönderme
channelisation
n.
130
General
bir yere bağlı olunmayan heyecan verici hayat tarzı
nomadism
n.
131
General
bir yere yeni gelen kimse
newcome
n.
132
General
bir yere yeni varan kimse
newcome
n.
133
General
bir yere yeni gelen veya varan şey
newcome
n.
134
General
yasak olduğu halde yere çöp atma
tipping
n.
135
General
boş yere koşuşturma
to-ing and fro-ing
n.
136
General
biriyle bir yere seyahat eden kimse
traveling companion
n.
137
General
bir yere sıkıştırılan (kumaş gibi) malzeme
tuck–in
n.
138
General
yere doğru eğilme
bending down
n.
139
General
yere eğilme
bending down
n.
140
General
bir yere sahip olma durumu
ubeity
n.
141
General
bir yere sahip olma
ubication
n.
142
General
ayağı yere bastırarak yapılan bir işaret
tramp
n.
143
General
itfaiye ve kanun uygulayıcı personel tarafından bir yere zorla girerken kullandıkları metal araç
halligan bar
n.
144
General
itfaiye ve kanun uygulayıcı personel tarafından bir yere zorla girerken kullandıkları metal araç
halligan tool
n.
145
General
itfaiye ve kanun uygulayıcı personel tarafından bir yere zorla girerken kullandıkları metal araç
hooligan tool
n.
146
General
jetle popüler bir yerden başka bir popüler yere seyahat etme
jet-setting
n.
147
General
kelimeleri gereksiz yere tekrar eden kimse
battologist
n.
148
General
kelimeleri gereksiz yere tekrar etme
battology
n.
149
General
bir şey veya yere ait kimse
child
n.
150
General
(bir yere) gönülden bağlı kimse
child
n.
151
General
yüzüstü yere düşme
face-plant
n.
152
General
yere kazık atılarak oynanan eski bir güney afrika oyunu
jukskei [south africa]
n.
153
General
yere yıkılma
knockout
n.
154
General
hüküm giymiş kimsenin hücresinden idam edileceği yere kadar yürüdüğü mesafe
last mile
n.
155
General
bir yerden bir yere dolaşma
vagrancy
n.
156
General
dini veya turistik bir yere giden ziyaretçi
visitant
n.
157
General
bir binicinin nedensiz yere düşmesi
voluntary
n.
158
General
yalan yere yemin eden kimse
mansworn
n.
159
General
yalan yere yemin etme
mansworn
n.
160
General
bir yere yakın olma
whereabout
n.
161
General
bir yere girişi engelleyen veya kapatan kale
blockhouse [obsolete]
n.
162
General
bir yere takılabilen dekor
hang-up
n.
163
General
(duvar, tavan gibi) bir yere tutturulabilen şey
hang-up
n.
164
General
gereksiz yere veya kasti olarak verilen zarar veya uygulanan şiddet
mayhem
n.
165
General
yere veya tahtanın üzerine çizilen çizgilerin kesişim noktalarına taş yerleştirerek oynanan, iki kişilik modası geçmiş bir oyun
merils
n.
166
General
sonu bir yere varmayan koşturmaca
merry-go-round
n.
167
General
iş bulmak için başka yere taşınan kimse
migrant
n.
168
General
gereksiz yere endişelenen kimse
worrit [dialect]
n.
169
General
hasadın son gününde her yere taşınan tanrıça ceres'in resmi
harvest queen
n.
170
General
hızla gelişen bir yere yerleşen kimse
boomer
n.
171
General
düğün konuklarının etrafında dans etmesi için yere konulan direk
bridestake
n.
172
General
ayakların bufalo gibi yere sürtülmesini anımsatan bir step dansı
buffalo
n.
173
General
eski uğrak yere dönüş
homecoming
n.
174
General
yoldan geçen araba ile bir yere bırakılma
hop
n.
175
General
bir yerden benzer başka yere giden kimse
hopper
n.
176
General
(bir şeyi) yanlış yere koyan kimse
mislayer
n.
177
General
yanlış yere koyma
mislocation
n.
178
General
boş yere övünen kimse
rhodomontader [obsolete]
n.
179
General
pusu sırasında yere uzanan kimse
lier
n.
180
General
(bir yere) taşınma
move-in
n.
181
General
bir yerden başka yere hareket edebilme
locomobility
n.
182
General
bir yere sabitlenen şey
lodger
n.
183
General
bir yere yerleştirilen şey
lodger
n.
184
General
oyuncuların belirli bir işaretle yere atılan küçük nesneleri almaya çalıştıkları bir oyun
muss [obsolete]
n.
185
General
bir yere dadanan tip
hanger-on
n.
186
General
küçük bir yere kapatma
claustration
n.
187
General
gereksiz yere üstü kapalı konuşma
gibberish
n.
188
General
yere yakın duran şey
groundling
n.
189
General
flamenko dansında topukları müziğin ritmine uygun şekilde yere vurma
heelwork
n.
190
General
boş yere çiğneme
mumbling
n.
191
General
atın ayağını yere vurması
round trot
n.
192
General
(yeni bir yere) akın etme
rush
n.
193
General
(yere veya zamana ait) atmosfer
local color
n.
194
General
(yere veya zamana ait) atmosfer
local colour
n.
195
General
boş yere böbürlenen züppe kimse
coxcomb
n.
196
General
belirli bir yere, nesneye doğru sürme
drive-by
n.
197
General
uçan aracı istenen şekle ya da yere sokan kimse
driver
n.
198
General
tazılara koku izi bırakması için yere sürtülen nesne
drag
n.
199
General
döllenmemiş olup yere düşen ham meyve
drop
n.
200
General
yere düşmüş hastalıklı ham meyve
drop
n.
201
General
yere düşmüş sağlıklı ve olgun meyve
drop
n.
202
General
yere dikilen kazık
paal [caribbean]
n.
203
General
(ayaklara) basıncı azaltmak için belirli bir yere sabitlenen yumuşak malzeme
pad
n.
204
General
tarihi ya da manevi bir yere yapılan gezi
pilgrimage
n.
205
General
durduk yere insanlara korku salan kimse
fearmonger
n.
206
General
bir yere çarparak durma
fetch-up
n.
207
General
bir yere özgü olan şey
inhabitant
n.
208
General
yeni bir yere toplu halde giriş
invasion
n.
209
General
(hayvan, bitki) koruma veya spor amaçlı bir yere doldurmak
plant
n.
210
General
ayakları yere basan tavır
saltiness
n.
211
General
bir yere girme ayrıcalığı
sanctuary
n.
212
General
rulo kağıdın büküldüğü ve ek yeri yaptığı yere konan çıkıntılı işaretleyici
flag
n.
213
General
bir eylemi gerçekleştirmek üzere belirlenen yere çağrılan insan grubu
flash mob
n.
214
General
dövüş yemini olarak düşmanın alması için yere atılan eldiven, şapka gibi kişisel eşya
gauge
n.
215
General
tırpanla veya orak makinesi ile biçilip bir yere yığılan tahıl
gavel
n.
216
General
yabancı bir yere yapılan gezi
peregrinity [obsolete]
n.
217
General
şiddetle yere düşen cismin çıkardığı güm sesi
plonk
n.
218
General
tavşan tazı oyununda kovalanan oyuncuların kaçarken yere bıraktıkları kağıt parçaları
scent
n.
219
General
seksek için yere çizilmiş çizgi
scotch
n.
220
General
ayağını yere vuran kimse
scuffer
n.
221
General
bir yere sabitlenen şey
fossil
n.
222
General
her yere sıçrama
smother
n.
223
General
yere düz düşen ok
snake
n.
224
General
bazı üst yapıları desteklemek için yere çakılan büyük kazık
spile
n.
225
General
(yumuşak ve ağır nesne) yere çakılma
squash
n.
226
General
(gecikme anlamında) bir yere takılma
stick
n.
227
General
her yere dağılmış şey
strew
n.
228
General
her yere saçılmış malzemeler
strewage
n.
229
General
ağır cismin yere düşme sesi
thud
n.
230
General
yere indirme
grounding
n.
231
General
sırtı yere getirilmek
get the worst of
v.
232
General
bir şeyi bir yere sıkıştırmak
shut something on
v.
233
General
verilmesi planlanmak (bir şeyin belirli bir şeye/yere)
be ticketed for
v.
234
General
kurban etmek (haksız yere)
victimize
v.
235
General
bir yere kapanmak
shut oneself away in
v.
236
General
yere yıkmak
down
v.
237
General
bir yere devamlı yaşamak amacıyla gelmek
come to stay
v.
238
General
emin bir yere gizlemek
stash
v.
239
General
bir şeyi (aşağı bir yere) koymak
put something down
v.
240
General
fırlatmak (bir şeyi bir yere)
aim at
v.
241
General
sürmek (yağlı kolayca dağılan veya yapışkan bir şeyi bir yere)
smear with
v.
242
General
birini bir yere kapatmak
shut someone up in
v.
243
General
hızla yere vurmak
stamp
v.
244
General
yere inmek
alight
v.
245
General
birini apar topar bir yere götürmek
hustle someone off to
v.
246
General
hakim olmak (bir yere)
command
v.
247
General
derinlemesine girmek (bir sıvı bir yere)
soak into
v.
248
General
yalan yere yemin etmek
commit perjury
v.
249
General
yere düşmek
fall into place
v.
250
General
başka yere yerleşmek
transmigrate
v.
251
General
yere sermek
prostrate
v.
252
General
yere sermek
lay low
v.
253
General
kapamak (bir yere kapamak)
coop in
v.
254
General
bir yere almak
permit in
v.
255
General
yere yıkmak
prostrate
v.
256
General
bir yarışta daha avantajlı bir yere geçmeye çalışmak
jockey for position
v.
257
General
birinin kalbinde özel bir yere sahip olmak
have a special place in one's heart
v.
258
General
gizli bir yere saklamak
cache
v.
259
General
yerleştirmek (bir kimseyi bir yere/birinin yanına)
quarter
v.
260
General
yalan yere yemin etmek
perjure oneself
v.
261
General
bir yere sokmak
permit in
v.
262
General
manevra yaparak belirli bir yere getirmek
maneuver
v.
263
General
yere indirmek
land
v.
264
General
ayağını yere vurmak
stomp
v.
265
General
tayin etmek (önemli bir yerden önemsiz bir yere/makama)
shunt
v.
266
General
birini bir yere sızdırmak
infiltrate someone into
v.
267
General
yükselmek (bir yer üzerinde/bir yere)
soar
v.
268
General
bir yere sevimli bir hava vermek
jolly a place up
v.
269
General
girmek (motorlu taşıt bir yere)
pull in
v.
270
General
mallar bir yerden başka bir yere taşınmakta olmak
be in transit
v.
271
General
bir şeyi bir yere çivilemek
nail something to
v.
272
General
yaltaklanarak bir yere girmek
wheedle one's way into
v.
273
General
bir şeyi bir yere sürmek
rub something on
v.
274
General
bir yere götürmek
take someone off
v.
275
General
hakim olmak (bir yere)
dominate
v.
276
General
yalan yere yemin ettirmek
perjure
v.
277
General
yere koymak (birini)
put someone down
v.
278
General
bir şeyi yere koymak
put something down
v.
279
General
cop ile yere sermek
sap
v.
280
General
küt diye (bir yere) vurmak
smack down on
v.
281
General
sırtını yere getirmek
get the better of
v.
282
General
sürmek (bir şeyi bir yere)
smear
v.
283
General
birini (rahat bir yere) oturtmak
settle someone down in
v.
284
General
(bir yere) sokulmak/alınmak
be let into
v.
285
General
kapıyı kilitleyerek birini bir yere hapsetmek
lock someone in
v.
286
General
yerden yere vurmak
badmouth
v.
287
General
sırtını yere getirmek
get the best of
v.
288
General
kayışla bağlamak (birşeyi) (bir yere)
strap something to
v.
289
General
uygun bir yere yerleştirmek
niche
v.
290
General
bir yere götürmek
take something off
v.
291
General
bir şeyi bir çalıştırma kolu vb kullanarak bir yere kaldırmak
wind up
v.
292
General
yere çarpmak
hit the ground
v.
293
General
birini daha aşağı bir yere koymak
put someone down
v.
294
General
başka yere taşınmak üzere pılıyı pırtıyı toplayıp gitmek
pull up stakes
v.
295
General
kendini bir yere atmak
throw oneself
v.
296
General
bir yere koymak
place
v.
297
General
bir iş sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmelerle uğramak
drift
v.
298
General
çarpıp yere düşürmek
run down
v.
299
General
yere sermek
knock down
v.
300
General
birini kendine doğru çekerek yere düşürmek
pull someone over
v.
301
General
birtakım hareketlerle birşeyi belirli bir yere getirmek
maneuver
v.
302
General
başka yere götürmek
remove
v.
303
General
üremesi için (bir yere) koymak
stock
v.
304
General
insanlar bir yerden başka bir yere geçmekte olmak
be in transit
v.
305
General
yerleştirmek (bir kimseyi bir yere/birinin yanına)
quarter in
v.
306
General
yere sermek
lay flat
v.
307
General
bir şeyi belli etmeden (bir yere) koymak
slide into
v.
308
General
bir yere kapanmak
shut oneself up in
v.
309
General
yere indirmek
ground
v.
310
General
bir yere sıkıca tutturmak
secure
v.
311
General
birini apar topar bir yere sokmak
hustle someone into
v.
312
General
gözden ırak bir yere çekilmek
submerge
v.
313
General
başka yere dikmek
transplant
v.
314
General
yere devirmek (ağaç vb)
hack down
v.
315
General
bir yere rahatça girip çıkabilmek
have the run of
v.
316
General
arabayı sürmek (bir yere)
pull in
v.
317
General
sıkışmak (dar bir yere)
squash into
v.
318
General
birini pat diye (bir yere) oturtuvermek
plump someone into
v.
319
General
iyi bir yere saklamak
stash
v.
320
General
iskan etmek (insanları boş bir yere)
settle
v.
321
General
işi belirli bir yere vardırmamak
stop short of
v.
322
General
kendini boş yere harap etmek
ruin oneself in vain
v.
323
General
yere yatırmak
prostrate
v.
324
General
bir şeyi çivi veya raptiyeyle bir yere asmak
tack something on
v.
325
General
yerden yere çarpmak
slate
v.
326
General
yere yıkmak
fell
v.
327
General
yere serilmek
lick the dust
v.
328
General
hayatında özel bir yere sahip olmak
have a special place in one's life
v.
329
General
birini bir yere indirmek
set someone down
v.
330
General
küçük bir yere kapamak
cabin
v.
331
General
bir şeyi bir yere sıkıştırmak
shut something in
v.
332
General
birini yere devirmek
bowl someone over
v.
333
General
bir şeye tutunarak bir yere sıçramak
swing
v.
334
General
bir el hareketiyle bir yere itmek
sweep
v.
335
General
bir şeyi bir yere sokmak
shove something into
v.
336
General
projeksiyon makinesiyle bir şeyi bir yere yansıtmak
project something onto
v.
337
General
yerden yere vurmak
cut up
v.
338
General
topuğunu yere vurarak dansetmek
heel
v.
339
General
bir şeyi birinin erişemeyeceği bir yere koymak
place something out of someone 's reach
v.
340
General
hırsızlık amacıyla bir yere girmek
break in
v.
341
General
süzülmek (bir sıvı bir yere)
soak into
v.
342
General
bir yere baskın yapmak
surprise
v.
343
General
bir yere doğru gidecek olmak
be destined for
v.
344
General
oturtmak (bir şeyi bir yere)
settle
v.
345
General
sürmek (bir şeyi bir yere)
smooth over
v.
346
General
yere düşmek (yağmur/kar şeklinde)
precipitate
v.
347
General
kapıyı kilitleyerek birinin bir yere girmesini engellemek
lock someone out of
v.
348
General
bir şeyi bir yere akıtmak
channel something into
v.
349
General
bir yere lop diye oturmak
plop oneself down on
v.
350
General
işi belirli bir yere vardırmamak
stop short at
v.
351
General
yere sermek
lay out
v.
352
General
kutsal bir yere koymak
enshrine
v.
353
General
bir şeyi düzenli bir şekilde (bir yere) koymak
stow away
v.
354
General
dikmek (gözü bir yere)
fasten on
v.
355
General
doluşmak (bir yere)
crowd
v.
356
General
tenha bir yere çekilmek
sequester oneself
v.
357
General
çıkmak (motorlu taşıt bir yere)
pull out
v.
358
General
yere yıkmak (birini)
knock someone out
v.
359
General
bir şeyi gürültülü bir şekilde (bir yere) koyuvermek
slap on
v.
360
General
götürmek (birini/bir şeyi başka bir yere)
take away
v.
361
General
bir yerden çıkararak başka bir yere dikmek (bitkiyi)
transplant
v.
362
General
yere atmak (güreşçi/at)
throw
v.
363
General
bir yerden çıkarılıp başka bir yere dikilmeye elverişli olmak (bitki)
transplant
v.
364
General
insanları bir yere yerleştirmek
peoples
v.
365
General
yerleştirmek (bir kimseyi bir yere/birinin yanına)
quarter with
v.
366
General
gereksiz yere telaşlanmak
fuss
v.
367
General
yere inmek
sit down
v.
368
General
yanlış yere götürülmek
miscarry
v.
369
General
yumrukla yere devirmek
knock down
v.
370
General
uygun düşmek (bir yere/çevreye/gruba vb'ne)
fit in
v.
371
General
canlılık vermek (bir yere)
brighten
v.
372
General
forum gibi bir yere iş olsun diye entry girmek
blogorrhea
v.
373
General
birini yere yıkmak
bowl someone over
v.
374
General
bir yere girerken deftere imza atmak
sign in
v.
375
General
birini yere yıkmak
strike someone down
v.
376
General
giderek varmak (bir yere)
work up to
v.
377
General
bir yere doğru ilerlemek
head for
v.
378
General
sığışmak (bir yere)
squeeze in
v.
379
General
oturmak veya bir yere yaslanarak durmak
slouch
v.
380
General
yerleştirmek (insanları bir yere)
settle
v.
381
General
gitmemek (gidilmesi gereken bir toplantıya/yere)
skip
v.
382
General
birini kendine doğru çekerek yere yıkmak
pull someone over
v.
383
General
yere sermek
down
v.
384
General
güvenli bir yere gizlemek
stash
v.
385
General
fırlayıp bir yere doğru koşmak
make a bolt for
v.
386
General
geçirmek (bir yerden başka bir yere)
shift
v.
387
General
sırtını yere getirmek
overcome
v.
388
General
yalan yere yemin etmek
forswear oneself
v.
389
General
yere mıhlamak
transfix
v.
390
General
yere sermek
kayo
v.
391
General
yere sermek
ground
v.
392
General
benimsemek (haksız yere)
arrogate
v.
393
General
uğramak (gemi bir yere)
touch at
v.
394
General
sık sık gitmek (bir yere)
frequent
v.
395
General
meşgul olmak (belirli bir yere ait işlerle)
tend
v.
396
General
yere çöp atmak
litter
v.
397
General
yere düşmüşken ayağa kalkmak
pick oneself up
v.
398
General
birşeyi başka bir yere temelli götürmek
transplant
v.
399
General
fenalık geçirerek yere düşmek
fall down in a fit
v.
400
General
bir şeyi bir çivi veya raptiyeyle bir yere tutuşturmak
tack on
v.
401
General
ayaklarını hızla yere vurmak
stamp
v.
402
General
bir yere ulaşmak
arrive in
v.
403
General
birini yere yıkmak
knock out (someone)
v.
404
General
kadar yayılmak (bir yere)
spill over into
v.
405
General
bir amaç için bir yere gitmek
go to see
v.
406
General
boş yere harcamak
squander
v.
407
General
bir şeyi bir yere sürtmek
rub something against
v.
408
General
yanlış yere göndermek
misdirect
v.
409
General
yere yıkmak
floor
v.
410
General
geçmek (başka yere)
adjourn
v.
411
General
bir yere çekidüzen vermek
smarten a place up
v.
412
General
yere sermek
grass
v.
413
General
bir şeyi bir yere doğru uzatmak
poke something at
v.
414
General
aday gösterilmesi planlanmak (birinin belirli bir yere)
be ticketed for
v.
415
General
yere sermek
fell
v.
416
General
yanlış yere koymak
mislay
v.
417
General
yerden yere vurmak
slam
v.
418
General
uygun bir aday olduğu söylenmek (belirli bir yere)
be ticketed for
v.
419
General
hırsızlık amacıyla bir yere girmek
break into
v.
420
General
bir iş için bir yere gitmek
run an errand
v.
421
General
bir el hareketiyle (bir yere) itmek veya çekmek
sweep
v.
422
General
uygun olmak (bir yere/çevreye/gruba vb'ne)
fit in
v.
423
General
bir şeyi bir yere koymak
lay down
v.
424
General
yerden yere vurmak
chastise
v.
425
General
yere sermek
lay somebody out
v.
426
General
başka bir yere göndermek
send away
v.
427
General
bir yere lop diye oturmak
plump oneself down on
v.
428
General
bir şeyi bir yere koymak
set something down
v.
429
General
vurup yere yıkmak
floor
v.
430
General
çevirmek (bir ışığı bir yere)
shine
v.
431
General
bir yere oturuvermek
plunk oneself down on
v.
432
General
götürmek (bir yerden başka bir yere)
transport
v.
433
General
yere sermek
beat down
v.
434
General
bir şeyi düzenli bir şekilde (bir yere) koymak
stow in
v.
435
General
bastığı yere dikkat etmek
watch one's step
v.
436
General
yere inmek
touch down
v.
437
General
bir yere uğramak
stop by
v.
438
General
sırtı yere gelmek
be overcome
v.
439
General
bir el hareketiyle bir yere çekmek
sweep
v.
440
General
yere inmek
land
v.
441
General
yere sermek
lay somebody low
v.
442
General
güvenli bir yere kaçmak (kurşunlardan)
run for cover
v.
443
General
uygun yere koymak
niche
v.
444
General
kutsal bir yere koymak
inshrine
v.
445
General
bir yere yetişmek
get to (a place) in time
v.
446
General
yere göğe sığdıramamak
praise somebody to the skies
v.
447
General
kuruması amacıyla asma yapraklarını yere sermek
provine
v.
448
General
çekmece veya gardırop kullanmak yerine giysileri yere koymak
floordrobe
v.
449
General
gereksiz yere endişelenmek
worry needlessly
v.
450
General
gereksiz yere endişelenmek
worry unduly
v.
451
General
gereksiz yere endişelenmek
worry unnecessarily
v.
452
General
yere yatırmak
blow down
v.
453
General
yere çakılmak
crash
v.
454
General
merkezden birkaç yere yetki dağıtmak
decentralize
v.
455
General
sevinçten ayakları yere değmemek
walk on air
v.
456
General
birini yerden yere vurmak
lower the boom on someone
v.
457
General
yere sermek
wipe the floor with
v.
458
General
gereksiz yere uzamak
drag out
v.
459
General
yere sermek
knock galley-west
v.
460
General
yere devirmek
get down
v.
461
General
(bir yere) ulaştırmak
get somewhere
v.
462
General
belirli bir yere gelmek
get there
v.
463
General
bir yere varamamak
get nowhere
v.
464
General
yere yıkmak
get down
v.
465
General
(birinin yardımı sayesinde) bir yere gelmek
get somewhere
v.
466
General
(belirli bir yere) seçilmek
get into
v.
467
General
belirli bir yere ulaşmak
get there
v.
468
General
konakladığı yere ulaşmak
get home
v.
469
General
başladığı yere dönmek
get back
v.
470
General
(gizli bir yere vb) erişmek
get access
v.
471
General
ayakları yere basarak konuşmak
get down to brass tacks
v.
472
General
dalgın dalgın bir yere bakmak
gaze at
v.
473
General
bir yerden alıp başka yere koymak
shuffle
v.
474
General
su yüzünde yüzerek bir yere gitmesini sağlamak
float
v.
475
General
yavaş yavaş bir yere girmek
work one's way into
v.
476
General
koymak (bir başka yere)
transpose to
v.
477
General
aktarmak (bir başka yere)
transpose to
v.
478
General
vurup yere sermek
knock down
v.
479
General
yere yıkmak
knock out
v.
480
General
belirli bir yere sınırlamak
localize
v.
481
General
yere koymak
put down
v.
482
General
bir yere bağlanmış palaman çekerek yürütmek
warp
v.
483
General
yere konmak
land on
v.
484
General
bir yere gelmek
obtain a footing
v.
485
General
kafasını belli bir yere vermek
keep one's mind on
v.
486
General
bir yere gelmek
gain a footing
v.
487
General
ayağını bir yere çarpmak
stub
v.
488
General
yere inmek
land on
v.
489
General
(uçak) yere inmek
touch down
v.
490
General
başka bir yere dikmek (bitki)
transplant
v.
491
General
(bir yere) ulaşmak
arrive at
v.
492
General
önemli bir yere sahip olmak
occupy an important place
v.
493
General
önemli bir yere sahip olmak
occupy an important position
v.
494
General
önemli bir yere sahip olmak
have an important position
v.
495
General
önemli bir yere sahip olmak
have an important place
v.
496
General
ait olduğu yere geri bırakmak
replace
v.
497
General
ait olduğu yere geri bırakmak
put something back where it belongs
v.
498
General
aldığı yere geri koymak
put something back where it belongs
v.
499
General
aldığı yere geri koymak
replace
v.
500
General
boş yere beklemek
wait in vain
v.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of yere
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy