deliberate - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

deliberate

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"deliberate" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 46 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
deliberate s. kasti
deliberate s. kasıtlı
General
deliberate f. üzerinde durmak (düşünmek vb)
deliberate f. tartışmak
deliberate f. ölçünmek
deliberate f. tartmak
deliberate f. düşünmek
deliberate f. danışmak
deliberate f. temkinli olmak
deliberate f. müzakere etmek
deliberate f. üzerinde durmak
deliberate f. düşünüp taşınmak
deliberate f. görüşmek
deliberate f. ölçüp biçmek
deliberate f. üzerinde tartışmak
deliberate s. emin
deliberate s. ağır
deliberate s. incelikli
deliberate s. düşünceli
deliberate s. önceden tasarlanmış
deliberate s. ölçülü
deliberate s. dikkatli
deliberate s. kasten
deliberate s. mahsus
deliberate s. temkinli
deliberate s. ihtiyatlı
deliberate s. tasarlanmış
deliberate s. tedbirli
deliberate s. kasti
deliberate s. maksatlı
deliberate s. düşünülmüş
deliberate s. planlı
deliberate s. planlanmış
deliberate s. bilinçli
deliberate s. istemli
deliberate s. taammüdi
deliberate s. sakin
deliberate s. kontrollü
deliberate s. bilinçli
Law
deliberate i. kasti
deliberate f. mütalaa etmek
deliberate f. müzakere etmek
deliberate f. tartışmak
deliberate s. kasten
deliberate s. kasıtlı
deliberate s. taammüden

"deliberate" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 49 sonuç

İngilizce Türkçe
General
deliberate injury to one's own body i. kendi kendini sakatlama
a deliberate act of terrorism i. kasıtlı bir terör saldırısı
deliberate typo i. kasıtlı yazım hatası
deliberate typo i. bilerek yapılan yazım yanlışı
Phrasals
deliberate over f. bir şey hakkında tartışmak
deliberate on someone f. birini düşünmek
deliberate about someone f. birini düşünmek
deliberate over f. bir konu üzerinde tartışmak
deliberate about f. -i düşünmek
deliberate about (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında düşünmek
deliberate about (someone or something) f. (birini/bir şeyi) tartışmak
deliberate about (someone or something) f. (birini/bir şeyi) müzakere etmek
deliberate about (someone or something) f. (biri/bir şey) üzerinde/hakkında düşünüp taşınmak
deliberate on (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında/üzerinde düşünmek
deliberate on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) tartışmak
deliberate on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) müzakere etmek
deliberate on (someone or something) f. (biri/bir şey) üzerinde/hakkında düşünüp taşınmak
deliberate over (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında/üzerinde düşünmek
deliberate over (someone or something) f. (birini/bir şeyi) tartışmak
deliberate over (someone or something) f. (birini/bir şeyi) müzakere etmek
deliberate over (someone or something) f. (biri/bir şey) üzerinde/hakkında düşünüp taşınmak
Phrases
without deliberate intent expr. kasıt olmadan
Law
deliberate action i. kasıtlı fiil
deliberate action i. kasti fiil
deliberate killing i. kasten öldürme
Insurance
deliberate damage i. kasti hasar
Psychology
deliberate indifference i. birisinin hareketleri ya da ihmallerinin neticesinin bilinçli ya da bilinçsizce dikkate almama
Biology
deliberate releases of genetically modified microorganisms i. genetiği değiştirilmiş organizmaların amaçlı serbest bırakılmaları
Forestry
deliberate seeding i. planlanmış ekim
Linguistics
deliberate speech i. özenli konuşma
Environment
deliberate decontamination i. dikkatli temizleme
Military
deliberate ambush i. ayrıntılı pusu
deliberate crossing i. hazırlıklı geçiş
deliberate ambush i. hazırlıklı pusu
deliberate attack i. hazırlıklı taarruz
deliberate field fortification i. hazırlanmış sahra tahkimatı
deliberate breaching i. hazırlıklı yarma
deliberate minefield i. hazırlanmış mayın tarlası
deliberate defence i. hazırlıklı savunma
deliberate attack i. planlı taarruz
deliberate fire i. yavaş ateş
deliberate defense [uk] i. hazırlıklı savunma
deliberate defense [uk] i. düşman ile temas halinde değilken veya yeterli sürede organize edilen savunma
deliberate planning i. ortak operasyon planlama ve uygulama sistemi
deliberate planning i. müşterek harekat planlama ve icra sistemi
deliberate planning i. bölünen kuvvet ve kaynakların tahsisi ve kullanımına ilişkin planlama süreci
Football
deliberate foul i. kasten faul
deliberate foul i. kasti faul
deliberate foul i. kasıtlı faul