|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
dikkatli olma |
carefulness i.
|
|
2 |
Genel |
bakış (uzun ve dikkatli) |
stare i.
|
|
3 |
Genel |
dikkatli olma |
being careful i.
|
|
4 |
Genel |
dikkatli inceleme |
scrutiny i.
|
|
5 |
Genel |
dikkatli olma |
thoughtfulness i.
|
|
6 |
Genel |
dikkatli olma |
vigilance i.
|
|
7 |
Genel |
dikkatli sürücü |
careful driver i.
|
|
8 |
Genel |
dikkatli/tedbirli nöbetçi |
argus i.
|
|
9 |
Genel |
dikkatli bir şekilde söylenen ifade |
cautious statement i.
|
|
10 |
Genel |
dikkatli olma |
laboriousness i.
|
|
11 |
Genel |
dikkatli değerlendirme |
avisement [obsolete] i.
|
|
12 |
Genel |
dikkatli gözlemleme |
avisement [obsolete] i.
|
|
13 |
Genel |
dikkatli düşünme |
excogitation i.
|
|
14 |
Genel |
dikkatli olma |
vigilancy i.
|
|
15 |
Genel |
dikkatli yönetim |
husbandry i.
|
|
16 |
Genel |
dikkatli incelemeyle öğrenilmiş şey |
gleaning i.
|
|
17 |
Genel |
dikkatli bakış |
glower [dialect] [uk] i.
|
|
18 |
Genel |
dikkatli göz |
gimlet eye i.
|
|
19 |
Genel |
dikkatli inceleme |
going-over i.
|
|
20 |
Genel |
dikkatli denetim |
going-over i.
|
|
21 |
Genel |
(para, malzeme, iş gücü) kaynakların dikkatli ve tutumlu yönetimi |
oeconomy i.
|
|
22 |
Genel |
dikkatli inceleme |
double check i.
|
|
23 |
Genel |
dikkatli işçilik |
curiousness i.
|
|
24 |
Genel |
dikkatli okuma |
poring over i.
|
|
25 |
Genel |
dikkatli okuma |
perusing i.
|
|
26 |
Genel |
dikkatli olma |
outlook i.
|
|
27 |
Genel |
dikkatli ve canlı olma |
sharp-sightedness i.
|
|
28 |
Genel |
dikkatli olmak |
reck f.
|
|
29 |
Genel |
birisini son derece dikkatli bir gözle incelemek |
watch someone with an eagle eye f.
|
|
30 |
Genel |
dikkatli olmak |
mind f.
|
|
31 |
Genel |
dikkatli olmak |
watch out f.
|
|
32 |
Genel |
birisini son derece dikkatli bir biçimde izlemek |
watch someone with eagle eye f.
|
|
33 |
Genel |
dikkatli bakmak |
look carefully f.
|
|
34 |
Genel |
dikkatli olmak |
take care f.
|
|
35 |
Genel |
dikkatli olmak |
take heed f.
|
|
36 |
Genel |
dikkatli olmak |
be careful f.
|
|
37 |
Genel |
dikkatli olmak |
give heed to f.
|
|
38 |
Genel |
dikkatli olmak |
watch one's step f.
|
|
39 |
Genel |
dikkatli olmak |
pay heed to f.
|
|
40 |
Genel |
dikkatli olmak |
keep one's eyes skinned f.
|
|
41 |
Genel |
dikkatli olmak |
keep one's eyes peeled f.
|
|
42 |
Genel |
dikkatli olmak |
be watchful f.
|
|
43 |
Genel |
dikkatli olmak |
keep one's eyes open f.
|
|
44 |
Genel |
dikkatli okumak |
read carefully f.
|
|
45 |
Genel |
dikkatli olmak |
be on the ball f.
|
|
46 |
Genel |
dikkatli düşünmek |
think carefully f.
|
|
47 |
Genel |
dikkatli olmak |
watch out for f.
|
|
48 |
Genel |
dikkatli bulunmak |
have care f.
|
|
49 |
Genel |
dikkatli kullanmak |
use cautiously f.
|
|
50 |
Genel |
daha dikkatli olmak |
be more careful f.
|
|
51 |
Genel |
dikkatli olmamak |
be unwary f.
|
|
52 |
Genel |
dikkatli olmak |
recche [obsolete] f.
|
|
53 |
Genel |
(fare) hızlı ve dikkatli hareket etmek |
dib f.
|
|
54 |
Genel |
dikkatli hale getirmek |
invigilate f.
|
|
55 |
Genel |
çok dikkatli |
precise s.
|
|
56 |
Genel |
pek dikkatli olmayan |
casual s.
|
|
57 |
Genel |
dikkatli ve devamlı (bir çalışma) |
assiduous s.
|
|
58 |
Genel |
çok dikkatli |
cagey s.
|
|
59 |
Genel |
dikkatli ve kuralcı |
prim and proper s.
|
|
60 |
Genel |
kadar dikkatli |
as watchful as s.
|
|
61 |
Genel |
dikkatli ve devamlı çalışan |
assiduous s.
|
|
62 |
Genel |
çok dikkatli |
meticulous s.
|
|
63 |
Genel |
çok dikkatli ve ağırbaşlı |
prim s.
|
|
64 |
Genel |
çok dikkatli |
religious s.
|
|
65 |
Genel |
-e karşı dikkatli |
careful of s.
|
|
66 |
Genel |
-e karşı dikkatli |
heedful of s.
|
|
67 |
Genel |
-e dikkatli |
observant of s.
|
|
68 |
Genel |
(söz) dikkatli |
guarded s.
|
|
69 |
Genel |
dikkatli harcama yapan |
frugal s.
|
|
70 |
Genel |
aşırı derecede gözü açık ve dikkatli |
hypervigilant s.
|
|
71 |
Genel |
daima uyanık/dikkatli |
ever alert s.
|
|
72 |
Genel |
aşırı dikkatli |
overcautious s.
|
|
73 |
Genel |
aşırı dikkatli |
narrow s.
|
|
74 |
Genel |
gereğinden fazla dikkatli |
too-careful s.
|
|
75 |
Genel |
gereğinden fazla dikkatli |
overcareful s.
|
|
76 |
Genel |
dikkatli bakıldığında fark edilen |
underlying s.
|
|
77 |
Genel |
aşırı dikkatli |
ultracareful s.
|
|
78 |
Genel |
aşırı dikkatli |
ultracautious s.
|
|
79 |
Genel |
çok dikkatli ve titiz |
ultrafastidious s.
|
|
80 |
Genel |
tehlikelere karşı dikkatli olmayan |
unalert s.
|
|
81 |
Genel |
tehlikelere karşı dikkatli olmayan |
unvigilant s.
|
|
82 |
Genel |
tehlikelere karşı dikkatli olmayan |
unwatchful s.
|
|
83 |
Genel |
sözcük seçiminde dikkatli |
quibbling s.
|
|
84 |
Genel |
dikkatli olmayan |
unexacting s.
|
|
85 |
Genel |
çok dikkatli |
envious s.
|
|
86 |
Genel |
dikkatli olmayan |
unobservant s.
|
|
87 |
Genel |
dikkatli olmayan |
unthorough s.
|
|
88 |
Genel |
tehlikelere karşı dikkatli olmayan |
unvigilant s.
|
|
89 |
Genel |
tehlikelere karşı dikkatli olmayan |
unwatchful s.
|
|
90 |
Genel |
tehlikelere karşı dikkatli olmayan |
unalert s.
|
|
91 |
Genel |
dikkatli ve titiz |
white-glove s.
|
|
92 |
Genel |
çok dikkatli ve ağır başlı |
mim [dialect] s.
|
|
93 |
Genel |
çok dikkatli ve ağırbaşlı |
missish s.
|
|
94 |
Genel |
aşırı dikkatli |
hypercautious s.
|
|
95 |
Genel |
aşırı dikkatli |
hyperconscious s.
|
|
96 |
Genel |
aşırı dikkatli |
overexquisite s.
|
|
97 |
Genel |
aşırı dikkatli |
overscrupulous s.
|
|
98 |
Genel |
aşırı dikkatli |
overwary s.
|
|
99 |
Genel |
incelikli ve dikkatli (davranış, bakış açısı) |
go-slow s.
|
|
100 |
Genel |
(konuşma bakımından) dikkatli ve net |
close-grained s.
|
|
101 |
Genel |
(konuşma bakımından) dikkatli ve net |
close-grain s.
|
|
102 |
Genel |
çok dikkatli |
close s.
|
|
103 |
Genel |
dikkatli bir şekilde inşa edilmiş |
clever s.
|
|
104 |
Genel |
dikkatli harcayan |
scotch s.
|
|
105 |
Genel |
dikkatli bir şekilde |
over zf.
|
|
106 |
Genel |
dikkatli bir şekilde |
observantly zf.
|
|
107 |
Genel |
dikkatli bir şekilde |
shyly zf.
|
|
108 |
Genel |
çok dikkatli ve tam olarak |
minutely zf.
|
|
109 |
Genel |
dikkatli bir şekilde |
watchfully zf.
|
|
110 |
Genel |
dikkatli bir şekilde |
heedfully zf.
|
|
111 |
Genel |
dikkatli bir şekilde |
rigorously zf.
|
|
112 |
Genel |
dikkatli bir şekilde |
mindfully zf.
|
|
113 |
Genel |
çok dikkatli bir şekilde |
just so zf.
|
|
114 |
Genel |
dikkatli bir şekilde |
vigilantly zf.
|
|
115 |
Genel |
dikkatli bir şekilde |
advertently zf.
|
|
116 |
Genel |
dikkatli bakıldığında fark edilerek |
underlyingly zf.
|
|
117 |
Genel |
tehlikelere karşı dikkatli olmadan |
unwatchfully zf.
|
|
118 |
Genel |
dikkatli bir şekilde |
lovingly zf.
|
|
119 |
Genel |
dikkatli bir şekilde |
busily zf.
|
|
120 |
Genel |
dikkatli, özenli ve uyanık bir şekilde |
observingly zf.
|
|
121 |
Genel |
dikkatli bir şekilde |
close zf.
|
|
122 |
Genel |
dikkatli bir şekilde |
scrutinously zf.
|
|
123 |
Genel |
dikkatli bir şekilde |
stewardly zf.
|
|
124 |
Genel |
-e karşı dikkatli |
attentive to ed.
|
|
125 |
Genel |
dikkatli ol! |
take care! ünl.
|
|
126 |
Genel |
dikkatli ol! |
watch your step! ünl.
|
|
Phrasals |
|
127 |
Öbek Fiiller |
dikkatli dokunuşlarla silmek |
dab off f.
|
|
128 |
Öbek Fiiller |
dikkatli dokunuşlarla uygulamak |
dab on f.
|
|
129 |
Öbek Fiiller |
dikkatli kullanmak |
ease back f.
|
|
130 |
Öbek Fiiller |
dikkatli olmak |
leave up f.
|
|
131 |
Öbek Fiiller |
dikkatli çıkmak |
venture out f.
|
|
132 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak |
wise up to (someone or something) f.
|
|
133 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmasını sağlamak |
wise up to (someone or something) f.
|
|
Phrases |
|
134 |
İfadeler |
alıcı dikkatli olsun |
let the buyer beware expr.
|
|
135 |
İfadeler |
istikrarlı ve dikkatli |
steady as she goes expr.
|
|
136 |
İfadeler |
ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur) |
(be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
|
137 |
İfadeler |
dikkatli dilek dile (bakarsın gerçek olur) |
(be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
|
Proverb |
|
138 |
Atasözü |
sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir |
better (be) safe than sorry [cliché]
|
|
139 |
Atasözü |
sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir |
better safe than sorry
|
|
140 |
Atasözü |
sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir |
it's better to be safe than sorry
|
|
Colloquial |
|
141 |
Konuşma Dili |
dikkatli bakış |
weather eye i.
|
|
142 |
Konuşma Dili |
dikkatli davranmak |
play safe f.
|
|
143 |
Konuşma Dili |
dikkatli davranmak |
play it safe f.
|
|
144 |
Konuşma Dili |
dikkatli hareket etmek/konuşmak |
watch (oneself) f.
|
|
145 |
Konuşma Dili |
(bir şeyle ilgili) dikkatli |
careful (with something) s.
|
|
146 |
Konuşma Dili |
aşırı dikkatli |
supercautious s.
|
|
147 |
Konuşma Dili |
dikkatli sürün |
drive safe expr.
|
|
148 |
Konuşma Dili |
dikkatli sür |
drive safely expr.
|
|
149 |
Konuşma Dili |
dikkatli ol |
gently does it expr.
|
|
150 |
Konuşma Dili |
öğretmenini dikkatli dinle |
listen to your teacher carefully expr.
|
|
151 |
Konuşma Dili |
(arabayı) dikkatli kullan |
drive safe expr.
|
|
152 |
Konuşma Dili |
dikkatli dinle |
pin your ears back expr.
|
|
153 |
Konuşma Dili |
dikkatli ol |
easy/gently/slowly does it expr.
|
|
154 |
Konuşma Dili |
dikkatli ol |
keep a weather eye out expr.
|
|
155 |
Konuşma Dili |
iyi/dikkatli davran |
take it easy expr.
|
|
156 |
Konuşma Dili |
dikkatli ol |
mind your step expr.
|
|
157 |
Konuşma Dili |
dikkatli yürü |
mind your step expr.
|
|
158 |
Konuşma Dili |
dikkatli adım at |
mind your step expr.
|
|
159 |
Konuşma Dili |
dikkatli davran |
mind your step expr.
|
|
160 |
Konuşma Dili |
dikkatli ol |
watch your step expr.
|
|
161 |
Konuşma Dili |
dikkatli yürü |
watch your step expr.
|
|
162 |
Konuşma Dili |
dikkatli adım at |
watch your step expr.
|
|
163 |
Konuşma Dili |
dikkatli davran |
watch your step expr.
|
|
164 |
Konuşma Dili |
dikkatli ol |
don't take any wooden nickels expr.
|
|
165 |
Konuşma Dili |
ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur) |
be careful what you wish for(, it might (just) come true expr.
|
|
166 |
Konuşma Dili |
dikkatli dilek dile (bakarsın gerçek olur) |
be careful what you wish for(, it might (just) come true expr.
|
|
167 |
Konuşma Dili |
biraz dikkatli ol |
do you mind (if...)? expr.
|
|
168 |
Konuşma Dili |
ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur) |
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
|
169 |
Konuşma Dili |
dikkatli dilek dile (bakarsın gerçek olur) |
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
|
170 |
Konuşma Dili |
biraz dikkatli ol |
do you mind exclam.
|
|
171 |
Konuşma Dili |
biraz dikkatli, sessiz olsan |
do you mind exclam.
|
|
Idioms |
|
172 |
Deyim |
dikkatli adım |
light touch i.
|
|
173 |
Deyim |
dikkatli bir yaşam tarzı |
life in the slow lane i.
|
|
174 |
Deyim |
bir şeyi çok dikkatli bir şekilde yapma |
a fine-tooth comb i.
|
|
175 |
Deyim |
sabırlı ve dikkatli bir şekilde başa çıkma |
the softly-softly approach i.
|
|
176 |
Deyim |
sabırlı ve dikkatli bir şekilde başa çıkma |
a softly-softly approach i.
|
|
177 |
Deyim |
dikkatli göz |
an eagle eye i.
|
|
178 |
Deyim |
dikkatli bir göz |
an eagle eye i.
|
|
179 |
Deyim |
birinin dikkatli gözü |
somebody's eagle eye i.
|
|
180 |
Deyim |
dikkatli göz |
eagle eye i.
|
|
181 |
Deyim |
dikkatli bakış |
eagle eye i.
|
|
182 |
Deyim |
dikkatli göz |
eagle-eye i.
|
|
183 |
Deyim |
dikkatli olma |
walking on eggs i.
|
|
184 |
Deyim |
dikkatli para harcamak |
nickel-and-dime f.
|
|
185 |
Deyim |
dikkatli ve uyanık olmak |
be on the qui vive f.
|
|
186 |
Deyim |
arabayı dikkatli sürmek |
keep it between the ditches f.
|
|
187 |
Deyim |
adımlarını dikkatli atmak |
pick one's way f.
|
|
188 |
Deyim |
adımlarını dikkatli atmak |
pick your way f.
|
|
189 |
Deyim |
birini çok dikkatli izlemek |
watch someone like a hawk f.
|
|
190 |
Deyim |
birine iyi/dikkatli davranmak |
take it easy on someone f.
|
|
191 |
Deyim |
birisiyle konuşurken çok dikkatli olmak/diken üstünde durmak |
like walking/treading on eggshells f.
|
|
192 |
Deyim |
dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak |
have on the ball f.
|
|
193 |
Deyim |
dikkatli/temkinli yaklaşmak |
keep wary eye f.
|
|
194 |
Deyim |
dikkatli çıkmak |
venture out of (something) f.
|
|
195 |
Deyim |
dikkatli yürümek |
pick one's way f.
|
|
196 |
Deyim |
dikkatli olmak |
walk on thin ice f.
|
|
197 |
Deyim |
dikkatli olmak |
be on one's toes f.
|
|
198 |
Deyim |
dikkatli ve etraflıca incelemek |
take a long hard look at something f.
|
|
199 |
Deyim |
dikkatli olmak |
walk on eggshells f.
|
|
200 |
Deyim |
çok dikkatli davranmak |
tiptoe around f.
|
|
201 |
Deyim |
dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak |
have something on the ball f.
|
|
202 |
Deyim |
dikkatli olmak |
walk on eggs f.
|
|
203 |
Deyim |
dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak |
be on the ball f.
|
|
204 |
Deyim |
dikkatli yürümek |
pick your way f.
|
|
205 |
Deyim |
her kuruşunu dikkatli harcamak |
watch every dime f.
|
|
206 |
Deyim |
mevkisini kaptırmamak için dikkatli davranmak |
look to one's laurels f.
|
|
207 |
Deyim |
kullanırken dikkatli olmak |
go easy on f.
|
|
208 |
Deyim |
(nehir/göl/kaygan zemin) bir yerden dikkatli geçmek/yürümek |
pick your way f.
|
|
209 |
Deyim |
(nehir/göl/kaygan zemin) bir yerden dikkatli geçmek/yürümek |
pick one's way f.
|
|
210 |
Deyim |
(hata yapmamak adına) adımlarını dikkatli atmak |
put one foot in front of the other f.
|
|
211 |
Deyim |
dikkatli harcamak |
haul in (one's) horns f.
|
|
212 |
Deyim |
içkiyi dikkatli içmek |
nurse (one's) drink f.
|
|
213 |
Deyim |
olası tehlikelere karşı dikkatli olmamak |
leave (one's) guard down f.
|
|
214 |
Deyim |
dikkatli olmak |
have a lot on the ball [us] f.
|
|
215 |
Deyim |
daha dikkatli davranmak |
pull in the reins f.
|
|
216 |
Deyim |
dikkatli ve etraflıca düşünmek/incelemek |
take a long look at something f.
|
|
217 |
Deyim |
dikkatli ve etraflıca düşünmek/incelemek |
take a cool look at something f.
|
|
218 |
Deyim |
dikkatli ve etraflıca düşünmek/incelemek |
take a hard look at something f.
|
|
219 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) yakın/dikkatli incelemeye almak |
put (someone or something) under a microscope f.
|
|
220 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) yakın/dikkatli incelemeye almak |
put (someone or something) under the microscope f.
|
|
221 |
Deyim |
dikkatli adım atmak |
mind (one's) step f.
|
|
222 |
Deyim |
dikkatli yürümek, koşmak |
mind (one's) step f.
|
|
223 |
Deyim |
bir şeyi dikkatli tüketmek |
take it easy on something f.
|
|
224 |
Deyim |
daima dikkatli olmak |
always be on (one's) guard f.
|
|
225 |
Deyim |
daima dikkatli olmak |
always be on (one's) guard f.
|
|
226 |
Deyim |
ihtiyatlı/dikkatli olmak |
be looking over (one's) shoulder f.
|
|
227 |
Deyim |
ihtiyatlı/dikkatli olmak |
be looking over your shoulder f.
|
|
228 |
Deyim |
dikkatli olmak |
be on guard f.
|
|
229 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak |
be on the watch (for someone or something) f.
|
|
230 |
Deyim |
dikkatli olmak |
be on your guard f.
|
|
231 |
Deyim |
(birini kırmamak/bir durumu bozmamak için) çok dikkatli olmak |
be treading on eggshells f.
|
|
232 |
Deyim |
(birini kırmamak/bir durumu bozmamak için) çok dikkatli olmak |
be walking on eggshells f.
|
|
233 |
Deyim |
parayı dikkatli harcamak |
count one's pennies f.
|
|
234 |
Deyim |
parayı dikkatli harcamak |
count the pennies f.
|
|
235 |
Deyim |
dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak |
have something/a lot on the ball [us] f.
|
|
236 |
Deyim |
dikkatli olmak |
hold jiggers [us] f.
|
|
237 |
Deyim |
dikkatli olmak |
keep (one's) head on a swivel f.
|
|
238 |
Deyim |
dikkatli olmak |
keep an eye out f.
|
|
239 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak |
keep an eye out for (someone or something) f.
|
|
240 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak |
keep an eye peeled (for something or someone) f.
|
|
241 |
Deyim |
dikkatli olmak |
keep eyes open f.
|
|
242 |
Deyim |
mevkisini kaptırmamak için dikkatli davranmak |
look to laurels f.
|
|
243 |
Deyim |
mevkisini kaptırmamak için dikkatli davranmak |
look to your laurels f.
|
|
244 |
Deyim |
içkiyi dikkatli içmek |
nurse a drink f.
|
|
245 |
Deyim |
dikkatli davranmak |
pick (one's) spot f.
|
|
246 |
Deyim |
adımlarını dikkatli atmak |
pick way f.
|
|
247 |
Deyim |
dikkatli yürümek |
pick way f.
|
|
248 |
Deyim |
dikkatli olmak |
stand jiggers [us] f.
|
|
249 |
Deyim |
dikkatli para harcamak |
stretch money f.
|
|
250 |
Deyim |
-e iyi/dikkatli davranmak |
take it easy on f.
|
|
251 |
Deyim |
-i dikkatli tüketmek |
take it easy on f.
|
|
252 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) çok dikkatli izlemek |
watch (someone or something) like a hawk f.
|
|
253 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) çok dikkatli izlemek |
watch (someone or something) with an eagle eye f.
|
|
254 |
Deyim |
arzu edilmeyen bir durum yavaş ve dikkatli bir şekilde mücadele etmek |
take it day by day f.
|
|
255 |
Deyim |
arzu edilmeyen bir durum yavaş ve dikkatli bir şekilde mücadele etmek |
take things day by day f.
|
|
256 |
Deyim |
dikkatli ol |
mind one's eye expr.
|
|
257 |
Deyim |
son derece dikkatli |
with one's eyes wide open expr.
|
|
258 |
Deyim |
(eğer) uslu duramayacaksan,(o zaman) dikkatli ol (davran) |
if you can't be good be careful expr.
|
|
259 |
Deyim |
bir meseleyi yavaş ve dikkatli şekilde çözme/halletme |
softly, softly, catchee monkey expr.
|
|
260 |
Deyim |
en dikkatli/iyi insan bile (bazen) hata yapar |
even homer (sometimes) nods expr.
|
|
261 |
Deyim |
en dikkatli/iyi insan bile (bazen) hata yapar |
even jove (sometimes) nods expr.
|
|
262 |
Deyim |
dikkatli ol |
keep your eyes open expr.
|
|
263 |
Deyim |
dikkatli ol |
keep your eyes peeled expr.
|
|
264 |
Deyim |
dikkatli ol |
keep your eyes skinned expr.
|
|
265 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı dikkatli |
on the watch (for someone or something) expr.
|
|
266 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı dikkatli |
on watch for (someone or something) expr.
|
|
267 |
Deyim |
son derece dikkatli |
with eyes open expr.
|
|
Speaking |
|
268 |
Konuşma |
beni dikkatli dinle |
listen to me carefully expr.
|
|
269 |
Konuşma |
dikkatli taşıyın |
handle with care expr.
|
|
270 |
Konuşma |
dikkatli ol |
easy does it expr.
|
|
271 |
Konuşma |
dikkatli ol |
be careful expr.
|
|
272 |
Konuşma |
çok dikkatli ol |
have a care expr.
|
|
273 |
Konuşma |
dikkatli tutun |
handle with care expr.
|
|
274 |
Konuşma |
dikkatli olmalıyım |
I should be careful expr.
|
|
275 |
Konuşma |
dikkatli oku |
read carefully expr.
|
|
276 |
Konuşma |
dikkatli olmalısın |
you should be careful expr.
|
|
277 |
Konuşma |
dikkatli olun |
be careful expr.
|
|
278 |
Konuşma |
dikkatli ol |
be cautious expr.
|
|
279 |
Konuşma |
çok dikkatli ol |
dot your i's and cross your t's expr.
|
|
280 |
Konuşma |
dikkatli olmalısın |
you must be careful expr.
|
|
281 |
Konuşma |
dışarıda dikkatli ol |
be careful out there expr.
|
|
282 |
Konuşma |
kelimelerini daha dikkatli seç |
choose your words more carefully expr.
|
|
283 |
Konuşma |
müşterilerimizi çok dikkatli değerlendirmeliyiz |
we have to assess our clients very carefully expr.
|
|
284 |
Konuşma |
ne kadar dikkatli olsan azdır |
you can't be too careful expr.
|
|
285 |
Konuşma |
sana dikkatli olmanı söylemiştim |
I told you to be careful expr.
|
|
286 |
Konuşma |
sana dikkatli ol demiştim |
I told you to be careful expr.
|
|
287 |
Konuşma |
size dikkatli olun demiştim |
I told you to be careful expr.
|
|
288 |
Konuşma |
size dikkatli olmanızı söylemiştim |
I told you to be careful expr.
|
|
289 |
Konuşma |
yerinde olsam çok dikkatli olurdum |
I'd be very careful if i were you expr.
|
|
Trade/Economic |
|
290 |
Ticaret/Ekonomi |
alıcı dikkatli olsun |
caveat emptor expr.
|
|
291 |
Ticaret/Ekonomi |
alıcı dikkatli olsun |
let the buyer aware expr.
|
|
Technical |
|
292 |
Teknik |
dikkatli şekilde |
carefully zf.
|
|
Computer |
|
293 |
Bilgisayar |
gönderilenin rahatsız edici içerik olduğunu ve dikkatli açılması gerektiğini belirten uyarı ifadesi |
not safe for life (nsfl) i.
|
|
294 |
Bilgisayar |
başvurunuz dikkatli bir şekilde incelenecektir |
your application will be carefully reviewed expr.
|
|
Botanic |
|
295 |
Botanik |
meyve veya kırmızı şarap tatlandırmak için dikkatli ölçülerde kullanılan yapraklar |
herb grace i.
|
|
Environment |
|
296 |
Çevre |
dikkatli temizleme |
deliberate decontamination i.
|
|
Sport |
|
297 |
Spor |
(liderliği) riskten kaçınıp dikkatli savunma yaparak elde tutmaya çalışmak |
protect f.
|
|
Basketball |
|
298 |
Basketbol |
diskalifiye olmaya yaklaşan ve bu yüzden daha dikkatli oynaması gereken oyuncu |
foul trouble i.
|
|
Abbreviation |
|
299 |
Kısaltma |
gönderilenin rahatsız edici içerik olduğunu ve dikkatli açılması gerektiğini belirten uyarı ifadesi |
nsfw (not safe for work) i.
|
|
Archaic |
|
300 |
Eski Kullanım |
dikkatli işçilik |
curiosity i.
|
|
Slang |
|
301 |
Argo |
dikkatli öğrenci |
grunt i.
|
|
302 |
Argo |
dijital bir görüntünün çözünürlüğü, netliği ve kalitesi konusunda çok hassas/dikkatli kimse |
pixel peeper i.
|
|