|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
hiçbir şey |
nothing i.
|
|
2 |
Yaygın Kullanım |
hiçbir şey |
anything zm.
|
|
General |
|
3 |
Genel |
hiçbir şey |
nothing of any description i.
|
|
4 |
Genel |
hiçbir yer |
nowhere i.
|
|
5 |
Genel |
kiralayanın süre esasına dayalı ödeme yaptığı ve kat edilen mesafe ne olursa olsun hiçbir ilave para |
unlimited mileage i.
|
|
6 |
Genel |
özellikle tipi nedeniyle havada ve yerde kardan başka hiçbir şey görememe hali |
white out i.
|
|
7 |
Genel |
en ufak hiçbir şey |
not one tittle i.
|
|
8 |
Genel |
hiçbir şey |
naught i.
|
|
|
9 |
Genel |
hiçbir şey |
nowt i.
|
|
10 |
Genel |
hiçbir şey |
nought i.
|
|
11 |
Genel |
ötesinde hiçbir ağacın yetişmediği rakım |
treeline i.
|
|
12 |
Genel |
hiçbir işi beceremeyen (kimse) |
ne'er-do-well i.
|
|
13 |
Genel |
her şey veya hiçbir şey kavramı |
all or none concept i.
|
|
14 |
Genel |
herhangi bir sebeple hayvansal kaynaklı hiçbir besini tüketmeme |
veganism i.
|
|
15 |
Genel |
(uzun süredir kullanılmayan) hiçbir yere çıkmayan merdiven |
blank stairs i.
|
|
16 |
Genel |
bire karşı hiçbir şey |
one-nil i.
|
|
17 |
Genel |
içinde hiçbir leke görülmeyecek şekilde kesilmiş elmas |
eye clean diamond i.
|
|
18 |
Genel |
bilişim şirketinde bilgi aktarımını sağlayan fiziksel altyapının hasar görmesi sonucunda hiçbir işin yapılamadığı gün |
backhoe day i.
|
|
19 |
Genel |
tanışılan kişiye hiçbir şey demeden ortadan kaybolup, onu yoksayma |
ghosting i.
|
|
20 |
Genel |
süt ürünleri ve yumurta haricinde hiçbir et ürünü tüketmeyen vejetaryen |
lactoovovegetarian i.
|
|
21 |
Genel |
hiçbir ceset |
no body i.
|
|
22 |
Genel |
hiçbir grup |
no body i.
|
|
23 |
Genel |
hiçbir şey |
none i.
|
|
24 |
Genel |
hiçbir yerde olmama |
nullibiety i.
|
|
25 |
Genel |
hiçbir şey oluşturmama |
nullness i.
|
|
26 |
Genel |
hiçbir şey |
the first thing i.
|
|
27 |
Genel |
hiçbir yer |
thin air i.
|
|
28 |
Genel |
hiçbir kimseye bağlı olmaksızın malik olunan arazinin sahibi |
allodiary i.
|
|
|
29 |
Genel |
hiçbir sosyal sınıfa ait olmayan kimseler |
untouchables i.
|
|
30 |
Genel |
hiçbir şey |
bubkes i.
|
|
31 |
Genel |
hiçbir şey |
bupkes i.
|
|
32 |
Genel |
hiçbir şey |
bupkus i.
|
|
33 |
Genel |
hiçbir şey |
bubkis i.
|
|
34 |
Genel |
hiçbir şey |
owt [dialect] i.
|
|
35 |
Genel |
eli hiçbir işe varmayan kimse |
dorser [uk/ireland] i.
|
|
36 |
Genel |
hiçbir şey yapmama |
do-nothingism i.
|
|
37 |
Genel |
hiçbir şey yapmayalımcılık |
do-nothingism i.
|
|
38 |
Genel |
hiçbir şey |
scratch i.
|
|
39 |
Genel |
hiçbir manipülasyona uğramadan kritik ve finansal başarıya ulaşmış film, dizi veya şarkı |
bona fide hit i.
|
|
40 |
Genel |
hiçbir şey |
squadoosh i.
|
|
41 |
Genel |
ile hiçbir ilgisi olmamak |
have nothing to do with f.
|
|
42 |
Genel |
hiçbir şey yapmadan birşeyin olmasını beklemek |
twiddle one's thumbs f.
|
|
43 |
Genel |
hiçbir şey yapmadan durmak |
stand idle f.
|
|
44 |
Genel |
ile hiçbir ilişkisi olmamak |
have nothing to do with f.
|
|
45 |
Genel |
hiçbir fikri olmamak |
not to have a clue f.
|
|
46 |
Genel |
birine hiçbir şey vermemek |
leave someone out in the cold f.
|
|
47 |
Genel |
alıp hiçbir şey yapmamak (bir şeyi) |
sit on f.
|
|
48 |
Genel |
yapılmamış hiçbir şey bırakmamak |
leave nothing undone f.
|
|
49 |
Genel |
elinde ne yaptığını gösterecek hiçbir şey olmamak |
have nothing to show for it f.
|
|
50 |
Genel |
hiçbir şeyi atlamadan yapmak |
go the whole hog f.
|
|
51 |
Genel |
hiçbir şey anlamamak |
understand nothing f.
|
|
52 |
Genel |
hiçbir şeyi anlamamak |
understand nothing f.
|
|
53 |
Genel |
hiçbir hayat belirtisi göstermemek |
show no signs of life f.
|
|
54 |
Genel |
hiçbir yorgunluk belirtisi göstermemek |
show no signs of tiredness f.
|
|
55 |
Genel |
hiçbir iz bırakmadan kaybolmak |
disappear without a trace f.
|
|
56 |
Genel |
hiçbir iz bırakmadan kaybolmak |
vanish without a trace f.
|
|
57 |
Genel |
hiçbir amaca hizmet etmemek |
serve no purpose f.
|
|
58 |
Genel |
hiçbir masraftan kaçınmamak |
spare no expense f.
|
|
59 |
Genel |
hiçbir fedakarlıktan kaçınmamak |
fear no sacrifice f.
|
|
60 |
Genel |
hakkında hiçbir şey bilmemek |
have no idea f.
|
|
61 |
Genel |
hiçbir şey söylememek |
say nothing f.
|
|
62 |
Genel |
hiçbir yere varamamak |
get nowhere f.
|
|
63 |
Genel |
hiçbir ortak yanı bulunmamak |
have nothing in common f.
|
|
64 |
Genel |
karşılığında hiçbir şey almamak |
take nothing in return f.
|
|
65 |
Genel |
karşılığında hiçbir şey almamak |
receive nothing in return f.
|
|
66 |
Genel |
karşılığında hiçbir şey almamak |
get nothing in return f.
|
|
67 |
Genel |
hiçbir anlam çıkaramamak |
not able to make anything out f.
|
|
68 |
Genel |
hiçbir anlam ifade etmemek |
make no sense f.
|
|
|
69 |
Genel |
hiçbir anlam ifade etmemek |
not make any sense f.
|
|
70 |
Genel |
(bir konu hakkında) hiçbir bilgisi olmamak |
have no knowledge of something f.
|
|
71 |
Genel |
hiçbir sorun görmemek |
see nothing wrong f.
|
|
72 |
Genel |
hiçbir bilgisi olmamak |
have no knowledge f.
|
|
73 |
Genel |
hiçbir bilgisi olmamak |
know nothing f.
|
|
74 |
Genel |
hiçbir şey yapmamak |
do nothing f.
|
|
75 |
Genel |
hiçbir şey yapmamak |
make no move f.
|
|
76 |
Genel |
hiçbir delil bırakmamak |
leave no evidence f.
|
|
77 |
Genel |
hiçbir kanıt bırakmamak |
leave no evidence f.
|
|
78 |
Genel |
hiçbir birikimi olmamak |
have nothing set aside f.
|
|
79 |
Genel |
gözü başka hiçbir şeyi göremeyecek kadar bir şeyden etkilenmek |
be so affected by something that one can't think of anything else f.
|
|
80 |
Genel |
bir konuda hiçbir çıkarı olmayan (kimse) |
disinterested s.
|
|
81 |
Genel |
bir konuyla hiçbir ilgisi olmayan |
disinterested s.
|
|
82 |
Genel |
hiçbir hayal gücü belirtisi göstermeyen |
unimaginative s.
|
|
83 |
Genel |
hiçbir yerde durmayan |
nonstop s.
|
|
84 |
Genel |
hiçbir şeyi gizlemeyen |
straightforward s.
|
|
85 |
Genel |
hiçbir kategoriye girmeyen |
neither fish nor fowl s.
|
|
86 |
Genel |
hiçbir faydası olmayan |
of no earthly use s.
|
|
87 |
Genel |
hiçbir işe yaramaz |
fit for nothing s.
|
|
88 |
Genel |
hiçbir şeyden heyecanlanmayan |
stolid s.
|
|
89 |
Genel |
hiçbir bölümü çıkarılmamış (kitap/oyun/film) |
uncut s.
|
|
90 |
Genel |
ahlak açısından hiçbir sakıncası olmayan |
wholesome s.
|
|
91 |
Genel |
hiçbir işe yaramaz |
good-for-nothing s.
|
|
92 |
Genel |
hiçbir işe yaramayan |
good-for-nothing s.
|
|
93 |
Genel |
hiçbir düşünceyi tutmayan |
non-aligned s.
|
|
94 |
Genel |
hiçbir düşünceyi paylaşmayan |
non-aligned s.
|
|
95 |
Genel |
hiçbir inancı paylaşmayan |
non-aligned s.
|
|
96 |
Genel |
hiçbir inancı tutmayan |
non-aligned s.
|
|
97 |
Genel |
hiçbir şeyi ciddiye almayan |
flippant s.
|
|
98 |
Genel |
hiçbir şeyden zevk almayan |
blase s.
|
|
99 |
Genel |
hiçbir düşünceyi tutmayan |
nonaligned s.
|
|
100 |
Genel |
hiçbir inancı tutmayan |
nonaligned s.
|
|
101 |
Genel |
hiçbir düşünceyi paylaşmayan |
nonaligned s.
|
|
102 |
Genel |
hiçbir inancı paylaşmayan |
nonaligned s.
|
|
103 |
Genel |
hiçbir yerde durmayan |
non-stop s.
|
|
104 |
Genel |
hiçbir şeyden türetilmemiş |
nonderivative s.
|
|
105 |
Genel |
hiçbir iç fiziksel sınır içermeyen sistemde meydana gelen |
homogeneal s.
|
|
106 |
Genel |
hiçbir iç fiziksel sınır içermeyen sistemle ilgili |
homogeneous s.
|
|
107 |
Genel |
hiçbir şey elde edememiş |
bust s.
|
|
108 |
Genel |
hiçbir özelliği bulunmayan |
mine-run s.
|
|
109 |
Genel |
hiçbir zaman unutulmayacak |
immortal s.
|
|
110 |
Genel |
konuda hiçbir çıkarı olmayan (kimse) |
disinterest [obsolete] s.
|
|
111 |
Genel |
hiçbir kurala veya kısıtlamaya uymayan |
free-for-all s.
|
|
112 |
Genel |
hiçbir bir şeyi beğenmeyen |
snuffy s.
|
|
113 |
Genel |
hiçbir şeyi takmayan |
suicide s.
|
|
114 |
Genel |
hiçbir şeyin farkında olmayan |
unsuspecting s.
|
|
115 |
Genel |
hiçbir şekilde |
aught zf.
|
|
116 |
Genel |
hiçbir sınırlama olmaksızın |
without regard to zf.
|
|
117 |
Genel |
hiçbir şekilde |
in no way zf.
|
|
118 |
Genel |
hiçbir şekilde |
by no manner of means zf.
|
|
119 |
Genel |
hiçbir zarar görmeden |
not a penny the worse zf.
|
|
120 |
Genel |
hiçbir şekilde |
under no circumstances zf.
|
|
121 |
Genel |
hiçbir suretle |
at all zf.
|
|
122 |
Genel |
hiçbir şekilde |
not for the world zf.
|
|
123 |
Genel |
hiçbir zaman |
at no time zf.
|
|
124 |
Genel |
hemen hemen hiçbir zaman |
scarcely ever zf.
|
|
125 |
Genel |
hiçbir şekilde |
in no circumstances zf.
|
|
126 |
Genel |
hiçbir veçhile |
nothing for it but zf.
|
|
127 |
Genel |
hiçbir şey yemeden |
hungrily zf.
|
|
128 |
Genel |
hiçbir suretle |
in no case zf.
|
|
129 |
Genel |
hiçbir yere |
nowhere zf.
|
|
130 |
Genel |
hiçbir zaman |
in no circumstances zf.
|
|
131 |
Genel |
hiçbir değişiklik olmadan |
all day and every day zf.
|
|
132 |
Genel |
hiçbir yere |
anywhere zf.
|
|
133 |
Genel |
hiçbir suretle |
not for love or money zf.
|
|
134 |
Genel |
hiçbir nedenle |
on no consideration zf.
|
|
135 |
Genel |
hiçbir engelle karşılaşmadan |
without let or hindrance zf.
|
|
136 |
Genel |
hiçbir zaman |
in no case zf.
|
|
137 |
Genel |
hiçbir şekilde |
in any shape or form zf.
|
|
138 |
Genel |
hiçbir şekilde |
not for love or money zf.
|
|
139 |
Genel |
hiçbir surette |
in no way zf.
|
|
140 |
Genel |
hiçbir surette |
on no condition zf.
|
|
141 |
Genel |
hiçbir suretle |
never zf.
|
|
142 |
Genel |
hiçbir şekilde |
never zf.
|
|
143 |
Genel |
hiçbir sınırlama olmaksızın |
without reservation zf.
|
|
144 |
Genel |
hiçbir zaman |
nevermore zf.
|
|
145 |
Genel |
hiçbir surette |
nothing of the kind zf.
|
|
146 |
Genel |
hiçbir yere sapmadan |
straight zf.
|
|
147 |
Genel |
hiçbir suretle |
under no circumstances zf.
|
|
148 |
Genel |
hiçbir nedenle |
on no consider zf.
|
|
149 |
Genel |
hiçbir şekilde |
not at any price zf.
|
|
150 |
Genel |
hiçbir zaman |
not ever zf.
|
|
151 |
Genel |
hiçbir ücret talep etmeden |
free of charge zf.
|
|
152 |
Genel |
hiçbir durumda |
in no case zf.
|
|
153 |
Genel |
hiçbir suretle |
on no consideration zf.
|
|
154 |
Genel |
hiçbir yere |
no place zf.
|
|
155 |
Genel |
hiçbir zaman |
by no manner of means zf.
|
|
156 |
Genel |
hiçbir suretle |
by no means zf.
|
|
157 |
Genel |
hiçbir biçimde |
nothing zf.
|
|
158 |
Genel |
hiçbir zaman |
not by a long chalk zf.
|
|
159 |
Genel |
hiçbir biçimde |
none zf.
|
|
160 |
Genel |
hiçbir şekilde |
by no means zf.
|
|
161 |
Genel |
hiçbir surette |
in no case zf.
|
|
162 |
Genel |
hiçbir zaman |
never zf.
|
|
163 |
Genel |
hiçbir yerde |
nowhere zf.
|
|
164 |
Genel |
hiçbir zaman |
none zf.
|
|
165 |
Genel |
nowhere (hiçbir yer) kelimesinin bir söylenişi |
nowheres zf.
|
|
166 |
Genel |
hiçbir yere |
nowhither zf.
|
|
167 |
Genel |
hiçbir tesir altında kalmaksızın |
without being influenced zf.
|
|
168 |
Genel |
hiçbir şekilde |
anyhow zf.
|
|
169 |
Genel |
hiçbir yerde |
anywhere zf.
|
|
170 |
Genel |
hiçbir şekilde |
under no circumstance zf.
|
|
171 |
Genel |
hiçbir yerde/yere |
nowhere zf.
|
|
172 |
Genel |
hiçbir şekilde |
in no wise zf.
|
|
173 |
Genel |
hiçbir tesir altında kalmaksızın |
under no influence zf.
|
|
174 |
Genel |
hiçbir tesir altında kalmadan |
under no influence zf.
|
|
175 |
Genel |
hiçbir değişiklik olmadan/yapmadan |
with no change zf.
|
|
176 |
Genel |
hiçbir biçimde |
at all zf.
|
|
177 |
Genel |
hiçbir şekilde |
at all zf.
|
|
178 |
Genel |
hiçbir şekilde |
not so neither zf.
|
|
179 |
Genel |
hiçbir surette |
not so neither zf.
|
|
180 |
Genel |
hiçbir şekilde |
noway zf.
|
|
181 |
Genel |
hiçbir surette |
noway zf.
|
|
182 |
Genel |
hiçbir şekilde |
noways zf.
|
|
183 |
Genel |
hiçbir surette |
noways zf.
|
|
184 |
Genel |
hiçbir amaca/neticeye |
nowhere zf.
|
|
185 |
Genel |
hiçbir suretle |
nowise zf.
|
|
186 |
Genel |
hiçbir biçimde |
the least bit zf.
|
|
187 |
Genel |
hiçbir suretle |
to no degree zf.
|
|
188 |
Genel |
hiçbir surette |
to nowise zf.
|
|
189 |
Genel |
hiçbir suretle |
anything like zf.
|
|
190 |
Genel |
hiçbir şeyi gizlemeden |
freely zf.
|
|
191 |
Genel |
hiçbir suretle |
in no shape zf.
|
|
192 |
Genel |
hiçbir sınırlama olmaksızın |
solid zf.
|
|
193 |
Genel |
hiçbir sınırlama olmaksızın |
solidly zf.
|
|
194 |
Genel |
hariç hiçbir şey |
nothing but ed.
|
|
195 |
Genel |
-den başka hiçbir şey |
nothing short of ed.
|
|
196 |
Genel |
neredeyse hiçbir şey |
almost nothing zm.
|
|
Phrasals |
|
197 |
Öbek Fiiller |
(diğerinden) hiçbir üstün yanı olmamak |
have nothing on f.
|
|
198 |
Öbek Fiiller |
(bir konuda) hiçbir fikri olmamak |
think nothing of f.
|
|
199 |
Öbek Fiiller |
geriye hiçbir şey bırakmamak |
use up f.
|
|
200 |
Öbek Fiiller |
hiçbir şeye aldırış etmeksizin yaşamak |
let oneself go f.
|
|
201 |
Öbek Fiiller |
hiçbir şey ifade etmemek |
count for nothing f.
|
|
202 |
Öbek Fiiller |
hiçbir önemi olmamak |
count for nothing f.
|
|
203 |
Öbek Fiiller |
hiçbir şey/sorun yokmuş gibi davranmak |
wish away f.
|
|
204 |
Öbek Fiiller |
hiçbir şey yapmadan bitmesini yok olmasını dilemek |
wish away f.
|
|
205 |
Öbek Fiiller |
hiçbir şey yapmadan ortadan kaybolmasını dilemek |
wish away f.
|
|
206 |
Öbek Fiiller |
bir kaynağın içindekilerden geriye hiçbir şey bırakmamak |
deplete something of something f.
|
|
207 |
Öbek Fiiller |
hiçbir iz bırakmadan tamamen yok etmek |
wipe off f.
|
|
208 |
Öbek Fiiller |
önemli hiçbir şey yapmamak |
horse around f.
|
|
209 |
Öbek Fiiller |
-in içindekilerden geriye hiçbir şey bırakmamak |
deplete of f.
|
|
Phrases |
|
210 |
İfadeler |
hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde |
in a way that leaves no doubt zf.
|
|
211 |
İfadeler |
hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde |
in a way that leaves no doubt zf.
|
|
212 |
İfadeler |
hiçbir surette |
no force zf.
|
|
213 |
İfadeler |
diğerlerine/başkalarına/öncekilere göre/kıyasla hiçbir şey değil |
as nothing (compared) to (someone or something) zf.
|
|
214 |
İfadeler |
diğerlerine/başkalarına/öncekilere göre/kıyasla hiçbir şey değil |
as nothing (compared) to zf.
|
|
215 |
İfadeler |
ortada hiçbir sebep yokken |
contrary to all reason expr.
|
|
216 |
İfadeler |
(bir şey) dışında hiçbir şey (yapamamak) |
can but expr.
|
|
217 |
İfadeler |
başka hiçbir şey işe yaramadığında |
when all else fails expr.
|
|
218 |
İfadeler |
burada (işbu belgede) belirtilen kalemlere ilişkin ne sarahaten (açıkça) ne de ima yoluyla hiçbir garanti veya teminatı kabul etmez |
hereby expressly disclaims any warranty or guarantee whether express or implied with regard to items described herein expr.
|
|
219 |
İfadeler |
başka hiçbir şey |
nothing else expr.
|
|
220 |
İfadeler |
bir dalgadan daha büyük hiçbir duygu yoktur ki kendi formunu uzun süre sürdürebilsin |
no emotion, any more than a wave, can long retain its own individual form expr.
|
|
221 |
İfadeler |
hiçbir değişiklik yapmadan |
as is expr.
|
|
222 |
İfadeler |
hiçbir koşulda |
under no circumstances expr.
|
|
223 |
İfadeler |
hiçbir şekilde |
in no event expr.
|
|
224 |
İfadeler |
hiçbir şekilde |
under no circumstances expr.
|
|
225 |
İfadeler |
hiçbir şey |
next to nothing expr.
|
|
226 |
İfadeler |
hiçbir gerekçe gösterilmeden |
without any justification expr.
|
|
227 |
İfadeler |
hiçbir surette |
not under any circumstances expr.
|
|
228 |
İfadeler |
hiçbir şart ve koşulda |
under no circumstances expr.
|
|
229 |
İfadeler |
hiçbir zaman |
at no time expr.
|
|
230 |
İfadeler |
hiçbir durumda |
in no event expr.
|
|
231 |
İfadeler |
hiçbir şey gizli kalmaz |
it'll all come out in the wash expr.
|
|
232 |
İfadeler |
hiçbir surette |
under no circumstances expr.
|
|
233 |
İfadeler |
hiçbir vade olmadan |
without any terms expr.
|
|
234 |
İfadeler |
hiçbir şey olmamış gibi |
as if nothing happened expr.
|
|
235 |
İfadeler |
hiçbir şey yoktan var olmaz |
nothing comes from nothing expr.
|
|
236 |
İfadeler |
hiçbir şey yoktan var olmaz |
nothing will come of nothing expr.
|
|
237 |
İfadeler |
hiçbir şey yoktan var olmaz |
out of nothing comes nothing expr.
|
|
238 |
İfadeler |
hiçbir şey yoktan var olmaz |
ex nihilo nihil fit expr.
|
|
239 |
İfadeler |
hiçbir sınırlama getirmeden |
without qualification expr.
|
|
240 |
İfadeler |
hiçbir şey sonsuza dek sürmez |
all things must pass expr.
|
|
241 |
İfadeler |
hiçbir şey göründüğü gibi değildir |
nothing is as it seems expr.
|
|
242 |
İfadeler |
hiçbir şey göründüğü gibi değildir |
nothing is as it appears expr.
|
|
243 |
İfadeler |
hiçbir başarı tesadüf değildir |
no success is coincidence expr.
|
|
244 |
İfadeler |
hiçbir başarı tesadüfi değildir |
no success is coincidence expr.
|
|
245 |
İfadeler |
hiçbir şey tesadüf değildir |
nothing is coincidence expr.
|
|
246 |
İfadeler |
hiçbir koşul olmadan |
without any terms or conditions expr.
|
|
247 |
İfadeler |
hiçbir şeye patlamadan/mal olmadan |
at the expense of nothing expr.
|
|
248 |
İfadeler |
hiçbir önyargı olmaksızın |
without any prejudice expr.
|
|
249 |
İfadeler |
hiçbir koşul olmadan |
without any terms expr.
|
|
250 |
İfadeler |
hiçbir koşulda |
not under any circumstances expr.
|
|
251 |
İfadeler |
hiçbir kısıtlama olmadan |
without any limitations expr.
|
|
252 |
İfadeler |
hiçbir şekilde |
not under any circumstances expr.
|
|
253 |
İfadeler |
hiçbir suretle |
not under any circumstances expr.
|
|
254 |
İfadeler |
iyi yapmak için hiçbir zaman çok geç değildir |
it's never too late to do well expr.
|
|
255 |
İfadeler |
özgürlük kaybedecek hiçbir şeyin kalmaması demektir |
freedom is just another word for nothing left to lose expr.
|
|
256 |
İfadeler |
-den hiçbir hak talep edilemeyecektir |
no claim shall lie against expr.
|
|
257 |
İfadeler |
hiçbir koşulda |
as if (one's) life depends on it expr.
|
|
258 |
İfadeler |
hiçbir koşulda |
like (one's) life depends on it expr.
|
|
259 |
İfadeler |
hiçbir koşulda |
if (one's) life depended on it expr.
|
|
260 |
İfadeler |
benim için hiçbir şey iyi gitmiyor |
nothing is working out for me expr.
|
|
261 |
İfadeler |
hiçbir sebeple |
not for any account expr.
|
|
262 |
İfadeler |
hiçbir suretle |
not for any account expr.
|
|
263 |
İfadeler |
hiçbir sebep yokken |
contrary to all reason expr.
|
|
264 |
İfadeler |
hiçbir kötülük gütmeden |
in all innocence expr.
|
|
265 |
İfadeler |
hiçbir art niyet gütmeden |
in all innocence expr.
|
|
266 |
İfadeler |
hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir |
all that glitters is not gold expr.
|
|
267 |
İfadeler |
hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir |
all that glistens is not gold expr.
|
|
268 |
İfadeler |
hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir |
all that glisters is not gold expr.
|
|
269 |
İfadeler |
hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir |
all that glitters is not gold expr.
|
|
270 |
İfadeler |
hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir |
all that glistens is not gold expr.
|
|
271 |
İfadeler |
hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir |
all that glisters is not gold expr.
|
|
272 |
İfadeler |
hiçbir şey bir kalp gibi kırılmaz |
nothing breaks like a heart expr.
|
|
273 |
İfadeler |
hiçbir şey bir kalp kadar kırılmaz |
nothing breaks like a heart expr.
|
|
274 |
İfadeler |
hiçbir şey kalp gibi kırılmaz |
nothing breaks like a heart expr.
|
|
275 |
İfadeler |
hiçbir şey bir kalp kadar kırılmaz |
nothing breaks like a heart expr.
|
|
276 |
İfadeler |
rakamların hiçbir önemi yok |
numbers mean nothing expr.
|
|
277 |
İfadeler |
sayıların hiçbir önemi yok |
numbers mean nothing expr.
|
|
Proverb |
|
278 |
Atasözü |
öğrenmek için hiçbir zaman geç değildir |
you are never too old to learn
|
|
279 |
Atasözü |
nereye gideceğini bilmeyen kaptana hiçbir rüzgar yardım edemez |
no wind serves him who addresses his voyage to no certain port
|
|
280 |
Atasözü |
umut hiçbir zaman solmaz |
hope springs eternal (in the human breast)
|
|
281 |
Atasözü |
hiçbir arkadaşlık sonsuza dek sürmez |
the best of friends must part
|
|
282 |
Atasözü |
hiçbir arkadaşlık sonsuza dek sürmez |
even the best of friends must part
|
|
283 |
Atasözü |
başkalarının konuşmalarını gizlice dinleyenler hiçbir zaman kendileri hakkında iyi şeyler duymazlar |
listeners never hear any good of themselves
|
|
284 |
Atasözü |
başkalarının konuşmalarını gizlice dinleyenler hiçbir zaman kendileri hakkında iyi şeyler duymazlar |
eavesdroppers never hear any good of themselves
|
|
285 |
Atasözü |
hata yapmıyorsan hiçbir şey yapmıyorsun demektir |
If you don't make mistakes you don't make anything
|
|
286 |
Atasözü |
zorunluluk hiçbir yasa tanımaz |
necessity knows no law
|
|
287 |
Atasözü |
yeni/değişen hiçbir şey yok |
there is nothing new under the sun
|
|
288 |
Atasözü |
hiçbir şey durup dururken (durduk yere) olmaz |
nothing comes of nothing
|
|
289 |
Atasözü |
hiçbir iyilik cezasız kalmaz |
no good deed goes unpunished
|
|
290 |
Atasözü |
(bernard shaw tarafından öğretmenleri aşağılamak amacıyla söylemiş bir söz) elinden hiçbir iş gelmeyen öğretmen olur |
those who can, do; those who can't, teach
|
|
291 |
Atasözü |
nereye gideceğini bilmeyen gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez |
no wind serves him who addresses his voyage to no certain port
|
|
292 |
Atasözü |
hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez |
no wind favors he who has no destined port
|
|
293 |
Atasözü |
hiçbir suç cezasız kalmaz |
the weed of crime bears bitter fruit
|
|
294 |
Atasözü |
hiçbir suç cezasız kalmaz |
the weed of crime bears bitter fruit
|
|
295 |
Atasözü |
eğer hata yapmıyorsan hiçbir şey de yapmıyorsundur |
If you don't make mistakes you don't make anything
|
|
296 |
Atasözü |
hiçbir şey durduk yere değişmez |
a wild goose never laid a tame egg
|
|
297 |
Atasözü |
hiçbir şey kolay değildir |
every path has its puddle
|
|
298 |
Atasözü |
hiçbir şey sonsuza kadar sürmez |
the pitcher will go to the well once too often
|
|
299 |
Atasözü |
hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir |
all that glitters is not gold
|
|
300 |
Atasözü |
hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir |
all that glistens is not gold
|
|
301 |
Atasözü |
hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir |
all that glistees is not gold
|
|
302 |
Atasözü |
altın çağ hiçbir zaman içinde bulunulan çağ olmamıştır |
the golden age was never the present age
|
|
303 |
Atasözü |
içinde bulunulan durum/zaman hiçbir zaman en iyi durum/zaman olarak görünmez |
the golden age was never the present age
|
|
304 |
Atasözü |
hiçbir şey aşkın karşısında duramaz |
love conquers all
|
|
305 |
Atasözü |
yapılan iyilik hiçbir zaman boşa gitmez |
a good deed is never lost
|
|
306 |
Atasözü |
belirsiz bir zaman hiçbir zaman demektir |
any time means no time
|
|
307 |
Atasözü |
zamanı belli olmayan şey hiçbir zaman yapılmaz |
any time means no time
|
|
308 |
Atasözü |
sürüncemede bırakılan şey hiçbir zaman yapılmaz |
any time means no time
|
|
309 |
Atasözü |
hiçbir şey kolay değildir |
every path has a puddle
|
|
310 |
Atasözü |
hiçbir şey kolay değildir |
every path has its puddle
|
|
311 |
Atasözü |
korkaklıkla hiçbir kadını elde edemezsin/etkileyemezsin |
faint heart never won fair lady
|
|
312 |
Atasözü |
(futbolda) maç sonuna kadar hiçbir şey belli olmaz |
football's a game of two halves
|
|
313 |
Atasözü |
hiçbir şey yapmadan tarihte iz bırakamazsın |
footprints on the sands of time are not made by sitting down
|
|
314 |
Atasözü |
hiçbir şey çalışmadan/çabalamadan başarılamaz/elde edilemez |
gardens are not made by sitting in the shade
|
|
315 |
Atasözü |
çalışmadan/çabalamadan hiçbir şey olmaz |
gardens are not made by sitting in the shade
|
|
316 |
Atasözü |
hiçbir iyilik cezasız kalmaz |
no good deed ever goes unpunished
|
|
317 |
Atasözü |
kendi kendini övmenin (hiçbir) değeri/yararı yoktur |
self-praise is no recommendation (at all)
|
|
318 |
Atasözü |
kendi kendini övmenin (hiçbir) anlamı yoktur |
self-praise is no recommendation (at all)
|
|
319 |
Atasözü |
kendi kendini övmek kişiye (hiçbir) fayda sağlamaz |
self-praise is no recommendation (at all)
|
|
320 |
Atasözü |
elinden hiçbir iş gelmeyen öğretmen olur |
those who can't do, teach
|
|
321 |
Atasözü |
hiçbir şey yapamayan öğretmen olur |
those who can't do, teach
|
|
Colloquial |
|
322 |
Konuşma Dili |
hiçbir sonuca ulaşmayan tartışmalar yapan grup ya da komite |
talking shop i.
|
|
323 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey |
nichts i.
|
|
324 |
Konuşma Dili |
hiçbir şeye/bir kere bile "evet efendim" demeyen çocuk/adam/kişi |
but-boy i.
|
|
325 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde bilinmeyen/tanınmayan kişi veya şey |
adam's off ox i.
|
|
326 |
Konuşma Dili |
hiçbir şeyi umursamadan herhangi bir durumda tüm zorluklara rağmen istediğini elde etmek anlamına gelen bir ifade |
thug life i.
|
|
327 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey |
diddly-squat i.
|
|
328 |
Konuşma Dili |
idealleri uğruna hiçbir eylemde bulunmayan liberal kimse |
armchair liberal i.
|
|
329 |
Konuşma Dili |
neredeyse hiçbir şey değil |
mote in the eye i.
|
|
330 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey |
jack i.
|
|
331 |
Konuşma Dili |
hiçbir bok |
jack i.
|
|
332 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey |
beans i.
|
|
333 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey yapmadan dinlenmek/gevşeme |
maxin i.
|
|
334 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey |
f.a. [uk] i.
|
|
335 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey |
fa [uk] i.
|
|
336 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey |
sfa [uk] i.
|
|
337 |
Konuşma Dili |
hiçbir iş yapmamak |
not do a stroke of work f.
|
|
338 |
Konuşma Dili |
artık hiçbir işe yaramamak |
have had its day f.
|
|
339 |
Konuşma Dili |
bilinen hiçbir canlıyla uymamak |
not match any known creatures f.
|
|
340 |
Konuşma Dili |
hiçbir işe yaramamak |
come to nothing f.
|
|
341 |
Konuşma Dili |
hiçbir işe yaramamak |
go for little f.
|
|
342 |
Konuşma Dili |
hiçbir anlam ifade etmemek |
mean nothing f.
|
|
343 |
Konuşma Dili |
hayatında hiçbir rol oynamamak |
play no part in one’s life f.
|
|
344 |
Konuşma Dili |
hiçbir sonuca ulaşmamak |
come to nothing f.
|
|
345 |
Konuşma Dili |
hiçbir işe yaramamak |
go for very little f.
|
|
346 |
Konuşma Dili |
hiçbir işe yaramamak |
go for nothing f.
|
|
347 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey söylememek |
dummy up f.
|
|
348 |
Konuşma Dili |
(birine veya bir şeye) kıyasla hiçbir şey olmak |
be as nothing (compared) to (someone or something) f.
|
|
349 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) hakkında hiçbir bilgi olmamak |
not have anything on (someone or something) f.
|
|
350 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) hakkında hiçbir bilgi içermemek |
not have anything on (someone or something) f.
|
|
351 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey yapmadan durmamak |
keep (oneself) busy f.
|
|
352 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey yapmadan durmamak |
keep yourself busy f.
|
|
353 |
Konuşma Dili |
biri için hiçbir şey ifade etmemek |
be nothing to somebody f.
|
|
354 |
Konuşma Dili |
biri için hiçbir şey ifade etmemek |
mean nothing to somebody f.
|
|
355 |
Konuşma Dili |
hiçbir endişesi/sıkıntısı olmamak |
be laughing f.
|
|
356 |
Konuşma Dili |
hiçbir sonuca ulaşmamak |
amount to nothing f.
|
|
357 |
Konuşma Dili |
hiçbir işe yaramamak |
amount to nothing f.
|
|
358 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde geri adım atmamak |
not budge an inch f.
|
|
359 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde kararını/duruşunu değiştirmemek |
not budge an inch f.
|
|
360 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde geri adım atmamak |
not give an inch f.
|
|
361 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde kararını/duruşunu değiştirmemek |
not give an inch f.
|
|
362 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde geri adım atmamak |
not move an inch f.
|
|
363 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde kararını/duruşunu değiştirmemek |
not move an inch f.
|
|
364 |
Konuşma Dili |
teklifi geri çevrildiğinde hiçbir şey kaybetmemek |
have one's meat and one's manners [ireland] f.
|
|
365 |
Konuşma Dili |
-in karşısında hiçbir şey olmak |
be as nothing (compared) to f.
|
|
366 |
Konuşma Dili |
canı hiçbir şey yemek istememek |
be off your food f.
|
|
367 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey yapmadan dinlenmek |
blob out f.
|
|
368 |
Konuşma Dili |
artık hiçbir işe yaramamak |
have had your day f.
|
|
369 |
Konuşma Dili |
artık hiçbir işe yaramamak |
have had its day f.
|
|
370 |
Konuşma Dili |
(bir şeyden) hiçbir anlam çıkaramamak |
not able to make anything out (of something) f.
|
|
371 |
Konuşma Dili |
(bir şeyden) hiçbir şey anlamamak |
not able to make anything out (of something) f.
|
|
372 |
Konuşma Dili |
hiçbir suçu olmayan |
clean s.
|
|
373 |
Konuşma Dili |
(biriyle/bir şeyle) hiçbir bağı kalmamış |
through with (someone or something) s.
|
|
374 |
Konuşma Dili |
hiçbir şeyi takmayan |
suicidal s.
|
|
375 |
Konuşma Dili |
hiçbir zaman |
never zf.
|
|
376 |
Konuşma Dili |
yetkili makamlar tarafından izlenebilecek, banka hesabı, temel kamu hizmetleri gibi hiçbir hizmeti kullanmayan |
off the grid zf.
|
|
377 |
Konuşma Dili |
daha hiçbir şey görmedi |
(someone) hasn't seen nothing yet expr.
|
|
378 |
Konuşma Dili |
valla, hiçbir fikrim yok |
what can I tell you? expr.
|
|
379 |
Konuşma Dili |
işin içinde o olunca hiçbir şeyden emin olamazsın |
you can never tell with (someone or something) expr.
|
|
380 |
Konuşma Dili |
birbirine söyleyecek hiçbir şeyi kalmayan iki yabancı |
two strangers with nothing left to say expr.
|
|
381 |
Konuşma Dili |
bir süre sonra hiçbir neden yokken |
some time later for no particular reason expr.
|
|
382 |
Konuşma Dili |
bugün hiçbir şey yapmak istemiyorum |
today I don't feel like doing anything expr.
|
|
383 |
Konuşma Dili |
düz devam et hiçbir yere sapma |
go straight ahead don't turn (left or right) expr.
|
|
384 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde |
not by any means expr.
|
|
385 |
Konuşma Dili |
hiçbir işe yaramaz |
fit for nothing expr.
|
|
386 |
Konuşma Dili |
hiçbir sürette |
not on any account expr.
|
|
387 |
Konuşma Dili |
hiçbir surette |
any shape or form expr.
|
|
388 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde |
not by a long sight expr.
|
|
389 |
Konuşma Dili |
hiçbir türlü |
not on any account expr.
|
|
390 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde |
for love or money expr.
|
|
391 |
Konuşma Dili |
hiçbir surette |
for any price expr.
|
|
392 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde |
on no account expr.
|
|
393 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey anlamıyorum |
make nothing of it expr.
|
|
394 |
Konuşma Dili |
hiçbir surette |
for love or money expr.
|
|
395 |
Konuşma Dili |
hiçbir surette |
on any account expr.
|
|
396 |
Konuşma Dili |
hiçbir suretle |
not for anything expr.
|
|
397 |
Konuşma Dili |
hiçbir arkadaşım |
none of my friends expr.
|
|
398 |
Konuşma Dili |
hiçbir surette |
in no circumstances expr.
|
|
399 |
Konuşma Dili |
hiçbir kısıtlama olmadan |
with no restraints expr.
|
|
400 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde |
not on any account expr.
|
|
401 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde |
anyways expr.
|
|
402 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde |
on any account expr.
|
|
403 |
Konuşma Dili |
hiçbir fikrim yok! |
search me! expr.
|
|
404 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde |
in no circumstances expr.
|
|
405 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey bilmez |
doesn't know beans (about something) expr.
|
|
406 |
Konuşma Dili |
hiçbir surette |
for anything expr.
|
|
407 |
Konuşma Dili |
hiçbir koşulda |
in no circumstances expr.
|
|
408 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey bilmez |
doesn't know his ass from a hole in the ground expr.
|
|
409 |
Konuşma Dili |
hiçbir surette |
not by any means expr.
|
|
410 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey bilmez |
doesn't know his ass from his elbow expr.
|
|
411 |
Konuşma Dili |
hiçbir surette |
under no circumstance expr.
|
|
412 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde |
not in any way expr.
|
|
413 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde |
by no means expr.
|
|
414 |
Konuşma Dili |
hiçbir surette |
in no case expr.
|
|
415 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde |
not by a blame sight expr.
|
|
416 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde |
not by a long shot expr.
|
|
417 |
Konuşma Dili |
hiçbir surette |
by no means expr.
|
|
418 |
Konuşma Dili |
kesinlikle hiçbir şey |
absolutely nothing expr.
|
|
419 |
Konuşma Dili |
ortada hiçbir neden yokken |
for no apparent reason expr.
|
|
420 |
Konuşma Dili |
ortada hiçbir neden yokken |
for no particular reason at all expr.
|
|
421 |
Konuşma Dili |
seninle hiçbir yere gidilmez (insanı böyle rezil edersin) |
I can’t take you anywhere expr.
|
|
422 |
Konuşma Dili |
hiçbir/her yerde |
god's green earth expr.
|
|
423 |
Konuşma Dili |
dünyanın hiçbir/her yerinde |
god's green earth expr.
|
|
424 |
Konuşma Dili |
dünyada hiçbir şeye benzemez/benzemiyor |
like nothing on earth expr.
|
|
425 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey |
wind pudding and air dip expr.
|
|
426 |
Konuşma Dili |
yiyecek hiçbir şey |
wind pudding and air dip expr.
|
|
427 |
Konuşma Dili |
hiçbir şartta/koşulda olmaz |
not if you paid me expr.
|
|
428 |
Konuşma Dili |
hiçbir suretle |
not if you paid me expr.
|
|
429 |
Konuşma Dili |
hiçbir koşulda |
not if you paid me expr.
|
|
430 |
Konuşma Dili |
hiçbir şartta |
not if you paid me expr.
|
|
431 |
Konuşma Dili |
hiçbir zaman |
not for a instant expr.
|
|
432 |
Konuşma Dili |
hiçbir zaman |
not for a minute expr.
|
|
433 |
Konuşma Dili |
hiçbir zaman |
not for a second expr.
|
|
434 |
Konuşma Dili |
hiçbir zaman |
not for one instant expr.
|
|
435 |
Konuşma Dili |
hiçbir zaman |
not for one minute expr.
|
|
436 |
Konuşma Dili |
hiçbir zaman |
not for one moment expr.
|
|
437 |
Konuşma Dili |
hiçbir zaman |
not for one second expr.
|
|
438 |
Konuşma Dili |
hiçbir şeye saygı kalmamış |
Is nothing sacred? expr.
|
|
439 |
Konuşma Dili |
hiçbir şeye saygı yok |
nothing is sacred expr.
|
|
440 |
Konuşma Dili |
hiçbir değere saygı yok |
nothing is sacred expr.
|
|
441 |
Konuşma Dili |
hiçbir başarı |
any luck expr.
|
|
442 |
Konuşma Dili |
neredeyse hiçbir şey |
nothing much expr.
|
|
443 |
Konuşma Dili |
(bana sorma) hiçbir fikrim yok |
(don't ask me,) I only work here expr.
|
|
444 |
Konuşma Dili |
hiçbir fikrim yok |
the dear only knows [dated] expr.
|
|
445 |
Konuşma Dili |
birbirinden hiçbir farkı yok |
seen one, seen them all expr.
|
|
446 |
Konuşma Dili |
birbirinden hiçbir farkı yok |
if/when you've seen one, seen them all expr.
|
|
447 |
Konuşma Dili |
bir şey yapmaya hiçbir zaman değmez |
it never pays to do something expr.
|
|
448 |
Konuşma Dili |
(bir şey yapmaya) hiçbir zaman değmez |
it never pays to (do something) expr.
|
|
449 |
Konuşma Dili |
biriyle hiçbir yere gidemezsin |
I, you can’t take somebody anywhere expr.
|
|
450 |
Konuşma Dili |
birini hiçbir yere götüremezsin |
I, you can’t take somebody anywhere expr.
|
|
451 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde ve surette |
not in any way, shape, or form expr.
|
|
452 |
Konuşma Dili |
hiçbir şartta/durumda |
not in any way, shape, or form expr.
|
|
453 |
Konuşma Dili |
biriyle hiçbir yere gidemezsin |
I, you, can't take somebody anywhere expr.
|
|
454 |
Konuşma Dili |
birini hiçbir yere götüremezsin |
I, you, can't take somebody anywhere expr.
|
|
455 |
Konuşma Dili |
hiçbir suretle |
(not) at all expr.
|
|
456 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde |
(not) at all expr.
|
|
457 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde yapamam/yapamaz/yapamayız/yapamazlar |
cannot for the life of me/him/her/us/them expr.
|
|
458 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey gizli kalmaz |
it will (all) come out in the wash expr.
|
|
459 |
Konuşma Dili |
(hiçbir konuda) endişelenme |
don't worry (about a thing) expr.
|
|
460 |
Konuşma Dili |
(hiçbir) kuşkun/endişen olmasın |
don't worry (about a thing) expr.
|
|
461 |
Konuşma Dili |
hiçbir şekilde |
for the life of expr.
|
|
462 |
Konuşma Dili |
bu daha hiçbir şey değil |
half of it expr.
|
|
463 |
Konuşma Dili |
(bu konuda) hiçbir şey bilmiyorum |
I wouldn't know ((anything) about that) expr.
|
|
464 |
Konuşma Dili |
(bu konuyla ilgili) hiçbir fikrim/bilgim yok |
I wouldn't know ((anything) about that) expr.
|
|
465 |
Konuşma Dili |
biriyle hiçbir yere gidilmez (insanı rezil eder) |
I can't take somebody anywhere expr.
|
|
466 |
Konuşma Dili |
biriyle hiçbir yere gidemezsin |
I can't take somebody anywhere expr.
|
|
467 |
Konuşma Dili |
birini hiçbir yere götüremezsin |
I can't take somebody anywhere expr.
|
|
468 |
Konuşma Dili |
hollandalı değilsen hiçbir şey değilsin |
if you ain't dutch, you ain't much [cliché] [humorous] expr.
|
|
469 |
Konuşma Dili |
eğer iyi bir şey söylemeyeceksen hiçbir şey söyleme daha iyi |
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr.
|
|
470 |
Konuşma Dili |
hollandalı değilsen hiçbir şey değilsin |
if you're not dutch, you're not much [cliché] expr.
|
|
471 |
Konuşma Dili |
hiçbir zaman çok geç değildir |
it is never too late expr.
|
|
472 |
Konuşma Dili |
hiçbir neden yok |
no call for expr.
|
|
473 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey söyleme |
not a word expr.
|
|
474 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey |
nothin expr.
|
|
475 |
Konuşma Dili |
(hayatta) hiçbir şey bedava değildir |
you don't get for nothing expr.
|
|
476 |
Konuşma Dili |
hiçbir şey için geç değil |
never too late for anything expr.
|
|
Idioms |
|
477 |
Deyim |
hiçbir işe yaramayan kişi |
spare tire i.
|
|
478 |
Deyim |
hiçbir … yaratmama |
a blind bit of (something) i.
|
|
479 |
Deyim |
bütün günü hiçbir şey yapmadan yatakta geçirme isteği |
blanket fever i.
|
|
480 |
Deyim |
hiçbir işte dikiş tutturamama |
checkered career i.
|
|
481 |
Deyim |
hiçbir güvenilir tarafı olmama |
more holes than Swiss cheese [us] i.
|
|
482 |
Deyim |
hiçbir ceza ödemeden kurtulma yolu |
get out of jail free card i.
|
|
483 |
Deyim |
kişinin doğuştan gelen hiçbir şeyin kendi kontrolünde olmaması |
accident of birth i.
|
|
484 |
Deyim |
aklına yazacak hiçbir şey gelmeme |
writer's block i.
|
|
485 |
Deyim |
hiçbir işe yaramayan |
a fifth/third wheel i.
|
|
486 |
Deyim |
hiçbir boka yaramayan |
a fifth/third wheel i.
|
|
487 |
Deyim |
hiçbir zaman modası geçmeyen eski şarkı |
a golden oldie i.
|
|
488 |
Deyim |
kovboy gibi davranan ama aslında hiçbir marifeti ya da deneyimi olmayan kişi |
drugstore cowboy [us/south africa] i.
|
|
489 |
Deyim |
hiçbir şey yokmuş gibi davranma |
a polite fiction i.
|
|
490 |
Deyim |
sürekli şikayet edip hiçbir şey yapmama |
the tune the old cow died of i.
|
|
491 |
Deyim |
her şeyi beceren hiçbir şeyin ustası değildir |
a jill of all trades is a master of none i.
|
|
492 |
Deyim |
her şeyin ehli, hiçbir şeyin ustası |
a jill of all trades is a master of none i.
|
|
493 |
Deyim |
hiçbir iş |
a hand's turn i.
|
|
494 |
Deyim |
hiçbir sonuca varmayan tartışmaların yaşandığı toplantı/organizasyon |
a talking shop [uk] i.
|
|
495 |
Deyim |
hiçbir sonuca varmayan tartışmaların yaşandığı toplantı/organizasyon |
a talk shop [us] i.
|
|
496 |
Deyim |
çok para yiyip hiçbir işe yaramayan şey, bina, proje |
a white elephant i.
|
|
497 |
Deyim |
hiçbir iş yapmayıp sürekli televizyon izleyen tip |
sofa spud i.
|
|
498 |
Deyim |
-den hiçbir şey anlamamak |
not able to make head or tail of something f.
|
|
499 |
Deyim |
birine karşı hiçbir şey hissetmemek |
be over someone f.
|
|
500 |
Deyim |
hiçbir işi becerememek |
can't tell chalk from cheese f.
|
|