in the face - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

in the face



"in the face" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 5 sonuç

İngilizce Türkçe
Phrases
in the face expr. karşısında
in the face expr. rağmen
in the face expr. meydan okuyarak
in the face expr. yüzüne karşı
in the face expr. karşın

"in the face" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 243 sonuç

İngilizce Türkçe
General
slap in the face i. şamar
slap in the face i. tokat
line in the face i. yüzdeki çizgi
door-in-the-face technique i. yüzdeki kapı tekniği adı verilen bir tür ikna etme yöntemi
slap in the face f. tokat atmak
go black in the face f. çok kızmak
turn red in the face f. mosmor kesilmek
fly in the face of f. hiçe saymak
look someone in the face f. birinin yüzüne bakmak
be black in the face f. çok kızmak
bury one's face in the pillow f. yüzünü yastığa gömmek
be helpless in the face of death f. ölüm karşısında çaresiz olmak
shut the door in someone's face f. kapıyı yüzüne kapatmak
shut the door in his face f. kapıyı suratına kapatmak
shut the door in his face f. kapıyı yüzüne kapatmak
shut the door in someone's face f. kapıyı suratına kapatmak
shoot someone in the face f. birisini suratından vurmak
shoot in the face f. suratından vurmak
shoot in the face f. yüzünden vurmak
punch someone directly in the face f. yüzünün ortasına yumruğu patlatmak
purple in the face s. alı al moru mor
purple in the face s. öfkeli
bang in the face zf. tam yüzüne
in the face of danger zf. tehlike karşısında
in the face of day zf. açıkça
in the face of all men zf. çevreye karşı
in the face of such a situation zf. böyle bir durum karşısında
bang in the face zf. suratının ortasına
in the face of ed. huzurunda
in the face of ed. dikkate alarak
in the face of ed. karşısında
in the face of ed. rağmen
in the face of ed. karşında
in the face of ed. yüzüne karşı
Phrases
blue in the face expr. bitap düşene (kadar)
blue in the face expr. yorgunluk ya da zorlanma belirtileri gösterme
blue in the face expr. hali kalmayana (dek)
blue in the face expr. canı çıkıncaya (kadar)
blue in the face expr. pestili çıkana (kadar)
in the face of (something) expr. (bir şeye) karşın
in the face of (something) expr. (bir şeye) rağmen
in the face of (something) expr. (bir şey) karşısında
in the face of (something) expr. (bir şeye) meydan okuyarak
in the face of (something) expr. (bir şeye) karşı
in the face of adversity expr. olumsuzluk anında
Colloquial
a smack in the face i. (mecazen) sille
a smack in the face i. (mecazen) sert tokat
a smack in the face i. darbe
a smack in the face i. tokat etkisi yaratan şey
smack in the face i. suratına bir şamar/tokat gibi inen şey
smack in the face i. şamar
smack in the face i. tokat
stare in the face f. başına gelecek gibi gözükmek
stare in the face f. yüzyüze olmak (başına gelecek)
stare in the face f. (bir durum vb) yakında olması kesin olmak
Idioms
a slap in the face i. (mecazen) surata tokat yeme
smack in the face i. (mecazen) sille
a slap in the face i. (mecazen) sille
smack in the face i. (mecazen) sert tokat
a slap in the face i. tokat etkisi yaratan şey
smack in the face i. darbe
smack in the face i. tokat etkisi yaratan şey
a slap in the face i. yüzüne tokat gibi inen şey
a slap in the face i. hakaret gibi bir hareket
a slap in the face i. aşağılayıcı bir hareket
a slap in the face i. küçük düşürücü bir hareket
a slap in the face i. hakaret
a slap in the face i. geri çevirme
a slap in the face i. beklenmedik bir darbe
fly in the face of f. direnç göstermek
look in the face f. yüzleşmek
look in the face f. düello için karşı karşıya gelmek
fly in the face of f. göğüs germek
fly in the face of f. cesaretle karşı koymak
fly in the face of f. aşağılamak
fly in the face of f. hakaret etmek
fly in the face of f. şerefini iki paralık etmek
fly in the face of f. şiddetle karşı çıkmak
fly in the face of f. direnmek
fly in the face of f. dayanmak
do something until you are blue in the face f. (bir şeyi) bitap düşene kadar yapıp bir sonuca varamamak
do something until you are blue in the face f. (bir şeyi) hali kalmayana dek yapıp bir sonuca varamamak
do something until you are blue in the face f. (bir şeyi) canı çıkıncaya kadar yapıp bir sonuç alamamak
do something until you are blue in the face f. (bir şeyi) pestili çıkana kadar yapıp bir sonuç alamamak
do something until you are blue in the face f. (bir şeyi) takati kalmayana dek yapıp bir sonuç alamamak
laugh in the face of f. alay etmek
be staring somebody in the face f. aşikar olmak
stare someone in the face f. aşikar olmak
get a slap in the face f. büyük yara almak
be a slap in the face f. bir tokat gibi inmek
fly in the face of f. baş kaldırmak
complain till one is blue in the face f. başının etini yemek
look in the face f. bön bön suratına bakmak
talk until one is blue in the face f. bitap düşene kadar konuşmak
look someone in the face f. dik dik bakmak
talk until one is blue in the face f. dili damağı kurumak
look in the face f. dik dik bakmak
stare someone in the face f. dik dik bakmak
stare someone in the face f. gözünü dikip bakmak
look someone in the face f. gözünü dikip bakmak
look in the face f. gözünü dikip bakmak
complain till one is blue in the face f. makineli tüfek gibi konuşmak
fly in the face of f. meydan okumak
slam the door in someone's face f. kapıyı yüzüne kapamak
slam the door in someone's face f. kapıyı birinin yüzüne kapamak
slam the door in someone's face f. kapıyı yüzüne çarpmak
fly in the face of someone f. karşı gelmek
fly in the face of f. karşı gelmek
fly in the face of someone f. karşı çıkmak
hit someone in the face by accident f. kazara yüzüne vurmak
fly in the face of someone f. karşı olmak
fly in the face of f. sözleşmeye vb uymamak
fly in the face of f. şiddetle karşı çıkmak
fly in the face of f. sözünü dinlememek
get a slap in the face f. şamar yemek
complain till one is blue in the face f. sürekli dırdır etmek
get a slap in the face f. ters yüz olmak
fly in the face of f. takmamak
fly in the face of someone f. ters düşmek
become red in the face f. yüzü kızarmak
turn red in the face f. (utançtan) yüzü kızarmak
fly in the face of f. zıt düşmek
turn red in the face f. utanmak
be staring somebody in the face f. yüzüne bakmak
look someone in the face f. birinin gözüne bakmak
look someone in the face f. birinin gözünün içine bakmak
look someone in the face f. birinin yüzüne bakmak
look someone in the face f. direkt birinin yüzüne bakmak
look someone in the face f. birinin doğrudan yüzüne bakmak
(be unable to) look somebody in the eye(s)/face f. utançtan birinin yüzüne/gözüne bakamamak
spit in the eye face of f. tepeden bakmak
spit in the eye face of f. hor görmek
spit in the eye face of f. hakir görmek
spit in the eye face of f. kibirle bakmak
be looking (one) in the face f. kaçınılmaz olmak
be looking (one) in the face f. önlenemez hale gelmek
be looking (one) in the face f. olması/problem yaratması neredeyse kesin olmak
be looking (one) in the face f. belli olmak
be looking (one) in the face f. gün gibi ortada/açık olmak
be looking (one) in the face f. gözünün önünde olmak
look/stare you in the face f. gözünün önünde olup fark edilmemiş/gözden kaçmış
look/stare you in the face f. açıkça ortada olup fark edilmemiş/gözden kaçmış
be red in the face f. utanmak
be red in the face f. yüzü kızarmak
be red in the face f. mosmor olmak/kesilmek
be red in the face f. canı çıkmak
be staring (one) in the face f. yüz yüze kalmak
be staring (one) in the face f. kaçınılmaz hale gelmek
be staring (one) in the face f. burun buruna gelmek
be staring (one) in the face f. aşikar olmak
be staring (one) in the face f. açıklığa kavuşmak
be staring (one) in the face f. açık/aşikar hale gelmek
be staring (one) in the face f. apaçık ortada olmak
be staring (one) in the face f. gözünün önünde olmak
be staring (one) in the face f. bariz olmak
be staring (something) in the face f. (bir şeyin) eşiğinde olmak/eşiğine gelmek
be staring (something) in the face f. (bir şeye) çok yaklaşmak
be staring (something) in the face f. (bir şeyle) burun buruna gelmek
be staring (something) in the face f. (bir şeyle) karşı karşıya olmak/gelmek
be staring someone in the face f. aşikar olmak
be staring someone in the face f. apaçık ortada olmak
be staring someone in the face f. gözünün önünde olmak
be staring someone in the face f. bariz olmak
be staring someone in the face f. burnunun dibinde olmak
be staring someone in the face f. aşikar olmak
be staring someone in the face f. apaçık ortada olmak
be staring someone in the face f. gözünün önünde olmak
be staring someone in the face f. bariz olmak
be staring someone in the face f. burnunun dibinde olmak
be staring something in the face f. bir şeyin eşiğinde olmak/eşiğine gelmek
be staring something in the face f. bir şeye çok yaklaşmak
be staring something in the face f. bir şeyle burun buruna gelmek
be staring something in the face f. bir şeyle karşı karşıya olmak/gelmek
be staring something in the face f. yenilmek, ölmek, mahvolmak üzere olmak
be staring something in the face f. yenilmenin, ölümün, mahvolmanın eşiğinde olmak
be staring something in the face f. yenilmek, ölmek, mahvolmak üzere olmak
be/until one is blue in the face f. canını dişine takmış olmak
be/until one is blue in the face f. bitap düşene kadar çabalamak
be/until one is blue in the face f. kendini paralamak
be/until one is blue in the face f. canı çıkana kadar çabalamak
be/until one is blue in the face f. pestili çıkana kadar çabalamak
fly in the face of someone or something f. birine/bir şeye şiddetle karşı çıkmak
fly in the face of someone or something f. birine/bir şeye karşı gelmek
fly in the face of someone or something f. birine/bir şeye meydan okumak
fly in the face of someone or something f. birine/bir şeye zıt düşmek
fly in the face of someone or something f. birini/bir şeyi hiçe saymak
fly in the face of (something) f. (bir şeye) şiddetle karşı çıkmak
fly in the face of (something) f. (bir şeye) karşı gelmek
fly in the face of (something) f. (bir şeye) meydan okumak
fly in the face of (something) f. (bir şeye) zıt düşmek
fly in the face of (something) f. (bir şeyi) hiçe saymak
fly in the face of something f. bir şeye karşı gelmek
fly in the face of something f. bir şeye karşı olmak
fly in the face of something f. bir şeye meydan okumak
fly in the face of something f. bir şeye zıt düşmek
fly in the face of something f. bir şeyi hiçe saymak
fly in the face of something f. bir şeye şiddetle karşı çıkmak
look (one) in the face f. (birinin) yüzüne bakmak
look (one) in the face f. (birinin) gözüne bakmak
look (one) in the face f. (birinin) gözünün içine bakmak
look (one) in the face f. direkt (birinin) yüzüne bakmak
look (one) in the face f. (birinin) doğrudan yüzüne bakmak
look somebody in the eye/face f. birinin gözlerinin içine bakmak
look somebody in the eye/face f. birinin gözüne/yüzüne bakmak
look somebody in the eye/face f. direkt birinin gözüne/yüzüne bakmak
look somebody in the eye/face f. birinin doğrudan gözüne/yüzüne bakmak
stare (something) in the face f. (bir şeye) karşı koymak
stare (something) in the face f. (bir şeye) karşı çıkmak
stare something in the face f. bir şeyle yüz yüze/karşı karşıya olmak
talk till (one) is blue in the face f. bitap düşene kadar konuşmak
talk till (one) is blue in the face f. konuşmaktan dili damağı kurumak
talk till (one) is blue in the face f. nefes tüketmek
talk till (one) is blue in the face f. dili damağı kuruyana kadar konuşmak
talk till (one) is blue in the face f. istediği kadar konuşmak
slam the door in one's face f. kapıları yüzüne kapamak
slam the door in one's face f. iletişim kurmayı reddetmek
red in the face s. utanmış
red in the face s. yüzü kızarmış
until (one) is blue in the face zf. bitap düşene kadar
until (one) is blue in the face zf. hali kalmayana dek
until (one) is blue in the face zf. canı çıkıncaya kadar
until (one) is blue in the face zf. pestili çıkana kadar
until (one) is blue in the face zf. takati kalmayana dek
wouldn't know something if it hit you in the face expr. yüzüne çarpsa tanımazsın/farkına varmazsın
till (one) is blue in the face expr. makineli tüfek gibi
till (one) is blue in the face expr. dır dır
till (one) is blue in the face expr. vır vır
till (one) is blue in the face expr. nefesi tükenene kadar
until you are blue in the face expr. istediği kadar
until you are blue in the face expr. pestili çıkana kadar
until you are blue in the face expr. takati kalmayana dek
wouldn't know (something) if it hit (one) in the face expr. yüzüne çarpsa tanımazsın/farkına varmazsın
Speaking
she left home in the face of strong opposition from her parents expr. anne babasının karşı çıkmasına rağmen evi terk etti
I get up in the morning and wash my hands and face expr. sabah kalkar elimi yüzümü yıkarım
Psychology
door-in-the-face technique i. yüzdeki kapı tekniği
Slang
a kick in the face i. fiyasko
a kick in the face i. büyük hayal kırıklığı
a kick in the face i. sağlam bir ayar
a kick in the face i. burnu sürtünme
a kick in the face i. ağzının payını alma
a kick in the face i. sekte
a kick in the face i. aksaklık
British Slang
better than a slap in the face with a wet kipper/fish expr. daha kötü olabilirdi