|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
görevi kötüye kullanma |
malpractice i.
|
|
Malpractice necessitates bringing charges against the authority or authorities concerned.
Görevi kötüye kullanma, ilgili makam ya da makamlara karşı suç duyurusunda bulunulmasını gerektirir.
More Sentences
|
2 |
Yaygın Kullanım |
kötüye kullanma |
abuse i.
|
|
Tough safeguards ensure that these detention powers are not abused.
Bu gözaltı yetkilerinin kötüye kullanılmamasını sağlayacak sıkı tedbirler alınmaktadır.
More Sentences
|
General |
|
3 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
misconduct i.
|
|
He is not ashamed of his misconduct.
Görevini kötüye kullanmaktan çekinmez.
More Sentences
|
4 |
Genel |
kötüye kullanma |
abuse i.
|
|
But it is also important to combat the abuse of 112.
Ancak 112'nin kötüye kullanımıyla mücadele etmek de önemlidir.
More Sentences
|
5 |
Genel |
hakkı kötüye kullanma |
abuse i.
|
|
They flout democratic principles, abuse human rights and ignore the rule of law.
Demokratik ilkeleri çiğniyor, insan haklarını kötüye kullanıyor ve hukukun üstünlüğünü görmezden geliyorlar.
More Sentences
|
6 |
Genel |
kötüye kullanma |
misuse i.
|
|
We must not misuse these countries for the purpose of research that is full of risks.
Bu ülkeleri risklerle dolu bir araştırma amacıyla kötüye kullanmamalıyız.
More Sentences
|
7 |
Genel |
kötüye gitmek (durum) |
slip f.
|
|
That's the third time I've beaten you. You must be slipping!
Bu seni üçüncü yenişim. Kötüye gidiyorsun besbelli!
More Sentences
|
8 |
Genel |
kötüye kullanmak |
misappropriate f.
|
|
Moreover, such aid is often also misappropriated by the local administration.
Ayrıca, bu tür yardımlar genellikle yerel yönetim tarafından kötüye kullanılmaktadır.
More Sentences
|
9 |
Genel |
kötüye gitmek |
worsen f.
|
|
Tom's condition is worsening.
Tom'un durum kötüye gitmektedir.
More Sentences
|
10 |
Genel |
kötüye gitmek |
go downhill f.
|
|
It went downhill.
İşler kötüye gitti.
More Sentences
|
11 |
Genel |
kötüye kullanmak |
misuse f.
|
|
This can be misused so that information which should be available is restricted under the guise of confidentiality.
Bu durum kötüye kullanılabilir, böylece erişilebilir olması gereken bilgiler gizlilik kisvesi altında kısıtlanabilir.
More Sentences
|
12 |
Genel |
kötüye gitmek |
deteriorate f.
|
|
Her health deteriorated quicker than expected.
Sağlığı beklenenden daha çabuk kötüye gitti.
More Sentences
|
13 |
Genel |
kötüye kullanmak |
betray f.
|
|
The politician did not bother to apologize for betraying our trust.
Politikacı güvenimizi kötüye kullandığı için özür dileme zahmetinde bulunmadı.
More Sentences
|
14 |
Genel |
kötüye gitmek |
get worse f.
|
|
Moreover, I believe the situation is getting worse rather than better.
Dahası, durumun iyileşmek yerine daha da kötüye gittiğine inanıyorum.
More Sentences
|
15 |
Genel |
durumu kötüye gitmek |
get worse f.
|
|
The situation's getting worse.
Durum kötüye gidiyor.
More Sentences
|
16 |
Genel |
durumu kötüye gitmek |
deteriorate f.
|
|
No one can deny that the air traffic situation has deteriorated.
Hava trafiğindeki durumun kötüye gittiğini kimse inkâr edemez.
More Sentences
|
17 |
Genel |
kötüye gitmek |
decline f.
|
|
His health has been declining after moving to a cooler climate.
Daha serin bir iklime taşındıktan sonra sağlığı kötüye gitmeye başladı.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
18 |
Ticaret/Ekonomi |
kötüye kullanma |
abuse i.
|
|
Both definitions threaten to lead to abuse of the regulation.
Her iki tanım da düzenlemenin kötüye kullanılmasına yol açma tehdidi taşımaktadır.
More Sentences
|
19 |
Ticaret/Ekonomi |
piyasanın kötüye kullanılması |
market abuse i.
|
|
These principles are applied in the draft directive on market abuse.
Bu ilkeler, piyasanın kötüye kullanılmasına ilişkin taslak yönergede de uygulanmaktadır.
More Sentences
|
|
Law |
|
20 |
Hukuk |
kötüye kullanma |
abuse i.
|
|
Once again, the report will deal with matters of abuse of trademarks.
Rapor bir kez daha ticari markaların kötüye kullanımı konularını ele alacaktır.
More Sentences
|
21 |
Hukuk |
kötüye kullanma |
misuse i.
|
|
In other words, we are making the transition from the principle of banning to that of misuse.
Başka bir deyişle yasaklama ilkesinden kötüye kullanma ilkesine geçiş yapıyoruz.
More Sentences
|
22 |
Hukuk |
kötüye kullanma |
abuse i.
|
|
I will not abuse the privileges of the Chair by allowing myself the comment I would like to make.
Yapmak istediğim yoruma izin vererek Başkanın ayrıcalıklarını kötüye kullanmayacağım.
More Sentences
|
23 |
Hukuk |
kötüye kullanmak |
misuse f.
|
|
We have laid it down that slots can be withdrawn after one warning if they are being misused.
Kötüye kullanılmaları halinde slotların bir uyarıdan sonra geri çekilebileceğini belirttik.
More Sentences
|
Common Usage |
|
24 |
Yaygın Kullanım |
kötüye gitme |
deterioration i.
|
|
25 |
Yaygın Kullanım |
görevi kötüye kullanma suçlaması |
impeachment i.
|
|
26 |
Yaygın Kullanım |
kötüye kullanmak |
abuse f.
|
|
27 |
Yaygın Kullanım |
kötüye gitmek |
relapse f.
|
|
28 |
Yaygın Kullanım |
adı kötüye çıkmış |
infamous s.
|
|
29 |
Yaygın Kullanım |
kötüye kullanan |
abusive s.
|
|
General |
|
30 |
Genel |
kötüye kullanma |
manipulation i.
|
|
31 |
Genel |
ilacın kötüye kullanımı |
drug abuse i.
|
|
32 |
Genel |
güveni kötüye kullanma |
breach of faith i.
|
|
33 |
Genel |
hakkın kötüye kullanılması |
abuse of rights i.
|
|
34 |
Genel |
kötüye kullanan |
desecrater i.
|
|
35 |
Genel |
kötüye kullanma |
deceit i.
|
|
36 |
Genel |
kötüye kullanma |
delinquency i.
|
|
37 |
Genel |
kötüye kullanma |
exploitation i.
|
|
38 |
Genel |
görevini kötüye kullanma |
jobbery i.
|
|
39 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
abuse i.
|
|
|
40 |
Genel |
vazifeyi kötüye kullanma |
misfeasance i.
|
|
41 |
Genel |
kötüye kullanma |
defiling i.
|
|
42 |
Genel |
idari yetkinin kötüye kullanılması |
abuse of administrative power i.
|
|
43 |
Genel |
madde kötüye kullanımı |
substance abuse i.
|
|
44 |
Genel |
kötüye kullanan |
desecrator i.
|
|
45 |
Genel |
güveni kötüye kullanma |
misappropriation i.
|
|
46 |
Genel |
uçucu maddelerin kötüye kullanımı |
volatile substance abuse i.
|
|
47 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
misprision i.
|
|
48 |
Genel |
yetkisini kötüye kullanma |
misconduct i.
|
|
49 |
Genel |
kötüye işaret |
boding i.
|
|
50 |
Genel |
kötüye işaret |
portent i.
|
|
51 |
Genel |
kötüye kullanma |
malfeasance i.
|
|
52 |
Genel |
kötüye kullanma |
misappropriation i.
|
|
53 |
Genel |
kötüye gitme |
relapse i.
|
|
54 |
Genel |
adı kötüye çıkmış kumarbaz |
blackleg i.
|
|
55 |
Genel |
adı kötüye çıkmış kumarbaz |
notorious gambler i.
|
|
56 |
Genel |
güvenin kötüye kullanılması |
abuse of trust i.
|
|
57 |
Genel |
kötüye işaret |
handwriting on the wall i.
|
|
58 |
Genel |
kötüye alamet |
handwriting on the wall i.
|
|
59 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
wrongdoing i.
|
|
60 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
wrongful conduct i.
|
|
61 |
Genel |
güveni kötüye kullanma |
embezzlement i.
|
|
62 |
Genel |
haklarını kötüye kullanma |
misuse of rights i.
|
|
63 |
Genel |
kötüye kullanma |
misemployment i.
|
|
64 |
Genel |
inancı kötüye kullanma |
misuse of faith i.
|
|
65 |
Genel |
inancı kötüye kullanma |
abuse of faith i.
|
|
66 |
Genel |
inancın kötüye kullanılması |
misuse of faith i.
|
|
67 |
Genel |
inancın kötüye kullanılması |
abuse of faith i.
|
|
68 |
Genel |
kötüye çıkmış adını temizlemek maksadıyla bir kurumda yeniliğe gitme |
deinstitutionalisation i.
|
|
69 |
Genel |
kötüye çıkmış adını temizlemek maksadıyla bir kurumda yeniliğe gitme |
deinstitutionalization i.
|
|
70 |
Genel |
özgürlüğün kötüye kullanılması |
license i.
|
|
71 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
malpractise i.
|
|
72 |
Genel |
kötüye kullanan kimse |
abuser i.
|
|
73 |
Genel |
kötüye kullanma |
rape i.
|
|
74 |
Genel |
kötüye gitme |
recidivation i.
|
|
75 |
Genel |
yeniden kötüye gitme |
recrudescence i.
|
|
76 |
Genel |
kötüye gitme |
relapsing i.
|
|
77 |
Genel |
durumu kötüye gitme |
relapsing i.
|
|
78 |
Genel |
adı kötüye çıkmış olma |
nefariousness i.
|
|
79 |
Genel |
kötüye kullanım |
ill-usage i.
|
|
|
80 |
Genel |
görevini kötüye kullanma |
job i.
|
|
81 |
Genel |
kötüye kullanma |
malefeasance [obsolete] i.
|
|
82 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
malepractice i.
|
|
83 |
Genel |
görevin haksız kazanç için kötüye kullanılması |
venality i.
|
|
84 |
Genel |
kötüye kullanan kimse |
wronger [obsolete] i.
|
|
85 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
misgovernance [obsolete] i.
|
|
86 |
Genel |
kötüye kullanma |
misimprovement i.
|
|
87 |
Genel |
kötüye meyletme |
obfirmation [obsolete] i.
|
|
88 |
Genel |
kötüye kullanma |
deploitation i.
|
|
89 |
Genel |
kötüye gitme |
depravation i.
|
|
90 |
Genel |
kötüye kullanma |
ill-use i.
|
|
91 |
Genel |
görevin kötüye kullanıldığına ilişkin kanaat |
impeachment i.
|
|
92 |
Genel |
görevin kötüye kullanıldığına ilişkin hüküm |
impeachment i.
|
|
93 |
Genel |
gidişatı devamlı kötüye giden özellikler |
disimprovement i.
|
|
94 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
disorder i.
|
|
95 |
Genel |
kötüye giden durum |
distemperance [obsolete] i.
|
|
96 |
Genel |
kötüye giden durum |
distemperature i.
|
|
97 |
Genel |
kötüye giden durum |
distemperment [obsolete] i.
|
|
98 |
Genel |
ilaçları kötüye kullanan kimse |
drug abuser i.
|
|
99 |
Genel |
kötüye gitme |
pejoration i.
|
|
100 |
Genel |
kötüye kullanmak |
encroach f.
|
|
101 |
Genel |
adı kötüye çıkmak |
fall into disrepute f.
|
|
102 |
Genel |
kötüye gitmek |
retrogress f.
|
|
103 |
Genel |
kötüye kullanmak |
trespass on something f.
|
|
104 |
Genel |
kötüye gitmek (hastanın durumu) |
lose ground f.
|
|
105 |
Genel |
görevi kötüye kullanmak |
misconduct f.
|
|
106 |
Genel |
kötüye kullanmak |
exploit f.
|
|
107 |
Genel |
durumu kötüye gitmeye başlamak |
take a turn for the worse f.
|
|
108 |
Genel |
kötüye kullanmak |
presume on f.
|
|
109 |
Genel |
kötüye kullanmak (yetkiyi/görevi) |
abuse f.
|
|
110 |
Genel |
kötüye gitmek |
go sour f.
|
|
111 |
Genel |
kötüye kullanmak |
trespass on f.
|
|
112 |
Genel |
kötüye gitmek |
go from bad to worse f.
|
|
113 |
Genel |
kötüye kullanmak |
misemploy f.
|
|
114 |
Genel |
kötüye kullanmak |
defile f.
|
|
115 |
Genel |
kötüye gitmek |
suffer f.
|
|
116 |
Genel |
iyi niyetini kötüye kullanmak |
take advantage of f.
|
|
117 |
Genel |
kötüye kullanmak |
make a draft on f.
|
|
118 |
Genel |
kötüye kullanmak |
impose f.
|
|
119 |
Genel |
adı kötüye çıkmak |
get a bad reputation f.
|
|
120 |
Genel |
işler kötüye gitmeye başlamak |
take a turn for the worse f.
|
|
121 |
Genel |
kötüye kullanmak |
trespass up f.
|
|
122 |
Genel |
kötüye işaret olmak |
portend f.
|
|
123 |
Genel |
kötüye işaret olmak |
bode f.
|
|
124 |
Genel |
adını kötüye çıkarmak |
infamize f.
|
|
125 |
Genel |
sağlığı kötüye gitmek |
(one's health) to deteriorate f.
|
|
126 |
Genel |
kötüye gitmek |
go to the dogs f.
|
|
127 |
Genel |
kötüye gitmek |
relapse f.
|
|
128 |
Genel |
durumu kötüye gitmek |
relapse f.
|
|
129 |
Genel |
kötüye gitmek |
tail off f.
|
|
130 |
Genel |
kötüye gitmek |
tail away f.
|
|
131 |
Genel |
kötüye kullanmak |
trespass upon f.
|
|
132 |
Genel |
adını kötüye çıkartmak |
bring into disrepute f.
|
|
133 |
Genel |
birisinin iyiliğini kötüye kullanmak |
trespass on someone's kindness f.
|
|
134 |
Genel |
yetkilerini kötüye kullanmak |
abuse one's power f.
|
|
135 |
Genel |
yetkilerini kötüye kullanmak |
misuse one's authority f.
|
|
136 |
Genel |
yetkilerini kötüye kullanmak |
misuse one's power f.
|
|
137 |
Genel |
kötüye gitmek |
devolve f.
|
|
138 |
Genel |
daha kötüye gitmek |
have become much worse f.
|
|
139 |
Genel |
adını kötüye çıkarmak |
infamise f.
|
|
140 |
Genel |
güvenini kötüye kullanmak |
abuse one's trust f.
|
|
141 |
Genel |
kötüye kullanmak |
caperclaw f.
|
|
142 |
Genel |
kötüye kullanmak |
rape f.
|
|
143 |
Genel |
yeniden kötüye gitmek |
recrudesce f.
|
|
144 |
Genel |
kötüye kullanmak |
transpose [obsolete] f.
|
|
145 |
Genel |
kötüye kullanmak |
trench f.
|
|
146 |
Genel |
görevini kötüye kullanmak |
job f.
|
|
147 |
Genel |
şahsi kazanç elde etmek için resmi işi kötüye kullanmak |
job f.
|
|
148 |
Genel |
kötüye kullanmak |
maletreat [obsolete] f.
|
|
149 |
Genel |
kötüye kullanmak |
misguide [scotland] f.
|
|
150 |
Genel |
kötüye kullanmak |
misimprove f.
|
|
151 |
Genel |
kötüye kullanmak |
misname f.
|
|
152 |
Genel |
kötüye gitmek |
degenerate f.
|
|
153 |
Genel |
kötüye gitmek |
degrade f.
|
|
154 |
Genel |
kötüye gitmek |
degringolade f.
|
|
155 |
Genel |
kötüye kullanmak |
overrun f.
|
|
156 |
Genel |
kötüye gitmek |
drop away f.
|
|
157 |
Genel |
kötüye gitmek |
curdle f.
|
|
158 |
Genel |
kötüye kullanmak |
intervert [obsolete] f.
|
|
159 |
Genel |
adını kötüye çıkarmak |
post f.
|
|
160 |
Genel |
kötüye kullanmak |
rort f.
|
|
161 |
Genel |
adı kötüye çıkmış |
disreputable s.
|
|
162 |
Genel |
kötüye giden |
retrograde s.
|
|
163 |
Genel |
kötüye giden |
retrogressive s.
|
|
164 |
Genel |
kötüye kullanma eğiliminde olan |
abusive s.
|
|
165 |
Genel |
kötüye işaret |
presaging s.
|
|
166 |
Genel |
kötüye kullanma hiç kullanılmamasını gerektirmez |
wrong use does not preclude proper use s.
|
|
167 |
Genel |
kötüye kullanılabilir |
abusable s.
|
|
168 |
Genel |
kötüye kullanma eğiliminde olan |
abuseful s.
|
|
169 |
Genel |
kötüye kullanan |
abuseful s.
|
|
170 |
Genel |
yeniden kötüye giden |
recrudescent s.
|
|
171 |
Genel |
kötüye kullanılmamış |
unabused s.
|
|
172 |
Genel |
kötüye kullanmayan |
unabusive s.
|
|
173 |
Genel |
kötüye kullanılmamış |
unafiled s.
|
|
174 |
Genel |
kötüye kullanılmamış |
unwemmed s.
|
|
175 |
Genel |
kötüye kullanan |
maleficial s.
|
|
176 |
Genel |
adı kötüye çıkmış |
opprobrious s.
|
|
177 |
Genel |
kötüye işaret eden |
infortunate s.
|
|
178 |
Genel |
kötüye işaret eden |
doomful s.
|
|
179 |
Genel |
kötüye doğru |
downward zf.
|
|
180 |
Genel |
kötüye kullanarak |
defilingly zf.
|
|
181 |
Genel |
daha kötüye |
backwards zf.
|
|
182 |
Genel |
adı kötüye çıkacak şekilde |
nefariously zf.
|
|
183 |
Genel |
kötüye kullanmadan |
inabusively zf.
|
|
184 |
Genel |
genellikle görevi kötüye kullanma içeren siyasi skandal anlamı katan son ek |
-gate snk.
|
|
Phrasals |
|
185 |
Öbek Fiiller |
kötüye gitmek |
recoil on f.
|
|
186 |
Öbek Fiiller |
kötüye gitmek |
recoil upon f.
|
|
187 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) çarpıtarak/kötüye kullanarak bir grubu hedef almak |
slant something against someone f.
|
|
Phrases |
|
188 |
İfadeler |
kötüye kullanma hiç kullanılmamasını gerektirmez |
abuse/misuse does not remove use expr.
|
|
Proverb |
|
189 |
Atasözü |
en iyiyi umut et en kötüye hazırlıklı ol |
hope for the best but expect the worst
|
|
190 |
Atasözü |
en iyiyi umut et en kötüye hazırlıklı ol |
hope for the best and prepare for the worst
|
|
191 |
Atasözü |
kötüye bir şey olmaz |
devil looks after his own
|
|
Colloquial |
|
192 |
Konuşma Dili |
adı kötüye çıkmış kimse |
a marked man i.
|
|
193 |
Konuşma Dili |
görevini kötüye kullanan polis memuru |
bent cop i.
|
|
194 |
Konuşma Dili |
görevini kötüye kullanan polis memuru |
corrupt cop i.
|
|
195 |
Konuşma Dili |
güveni kötüye kullanma |
breach of faith i.
|
|
196 |
Konuşma Dili |
yetkisini kötüye kullanan polis memuru |
bent cop i.
|
|
197 |
Konuşma Dili |
yetkisini kötüye kullanan polis memuru |
corrupt cop i.
|
|
198 |
Konuşma Dili |
güveni kötüye kullanmak |
breach of confidence f.
|
|
199 |
Konuşma Dili |
kötüye gitmek |
change for the worse f.
|
|
200 |
Konuşma Dili |
kötüye delalet etmek |
augur ill f.
|
|
201 |
Konuşma Dili |
kötüye işaret olmak |
augur ill f.
|
|
202 |
Konuşma Dili |
kötüye doğru gitmek |
change for the worse f.
|
|
203 |
Konuşma Dili |
kötüye dönmek |
get/turn nasty f.
|
|
204 |
Konuşma Dili |
kötüye gitmek |
get/turn nasty f.
|
|
205 |
Konuşma Dili |
ödeneği kötüye kullanmak |
shoe (one's) mule f.
|
|
206 |
Konuşma Dili |
kötüye gitmek |
be going to hell f.
|
|
207 |
Konuşma Dili |
durumu kötüye gitmek |
be going to hell f.
|
|
208 |
Konuşma Dili |
kötüye kullanmak |
chuck off at [australia/new zealand] f.
|
|
209 |
Konuşma Dili |
kötüye bir şey olmaz |
evil never dies expr.
|
|
210 |
Konuşma Dili |
işler tamamen kötüye giderse |
if worst comes to worst expr.
|
|
211 |
Konuşma Dili |
işler tamamen kötüye giderse |
if worse comes to worst expr.
|
|
Idioms |
|
212 |
Deyim |
adı kötüye çıkmış yer |
a black spot i.
|
|
213 |
Deyim |
ayrıcalıkların kötüye kullanılması |
abuse of privileges i.
|
|
214 |
Deyim |
kötüye gitme/gidiş |
jumping the shark i.
|
|
215 |
Deyim |
kötüye kullanılan/haksız kazanılmış zenginlik |
the mammon of unrighteousness i.
|
|
216 |
Deyim |
kötüye kullanılan/haksız kazanılmış servet |
the mammon of unrighteousness i.
|
|
217 |
Deyim |
kötüye kullanılan/haksız kazanılmış para |
the mammon of unrighteousness i.
|
|
218 |
Deyim |
kötüye kullanılan/haksız kazanılmış varlık |
the mammon of unrighteousness i.
|
|
219 |
Deyim |
birinin adının kötüye çıkması |
black mark beside one's name i.
|
|
220 |
Deyim |
kötüye gideceğinin göstergesi |
dark cloud on the horizon i.
|
|
221 |
Deyim |
işlerin/durumun (daha da) kötüleşmesi/kötüye gitmesi |
a turn of the screw i.
|
|
222 |
Deyim |
kötüye işaret |
writing on the wall i.
|
|
223 |
Deyim |
kötüye alamet |
writing on the wall i.
|
|
224 |
Deyim |
kötüye kullanmak |
ride roughshod over f.
|
|
225 |
Deyim |
kötüye kullanmak |
cast in one's teeth f.
|
|
226 |
Deyim |
adı kötüye çıkmak |
fall into disrepute f.
|
|
227 |
Deyim |
adını kötüye çıkarmak |
give a bad name f.
|
|
228 |
Deyim |
daha da kötüye gitmek |
go from bad to worse f.
|
|
229 |
Deyim |
hızla kötüye gitmek |
go into a nosedive f.
|
|
230 |
Deyim |
hızla kötüye gitmek |
go to hell in a handbasket f.
|
|
231 |
Deyim |
hızla kötüye gitmek |
take a nosedive f.
|
|
232 |
Deyim |
hızla kötüye gitmek |
go to hell in a handcart f.
|
|
233 |
Deyim |
kötüye gitmek |
break bad f.
|
|
234 |
Deyim |
kötüye gitmek |
hit the skids f.
|
|
235 |
Deyim |
kötüye gitmek |
go south f.
|
|
236 |
Deyim |
kötüye gitmek |
go south f.
|
|
237 |
Deyim |
kötüye kötülükle cevap vermemek |
turn the other cheek f.
|
|
238 |
Deyim |
(hızla) kötüye gitmek |
go into a tailspin f.
|
|
239 |
Deyim |
(kariyeri/sağlığı) hızla kötüye gitmek |
go into freefall f.
|
|
240 |
Deyim |
kötüye gitmek |
go to the pack [australia/new zealand] f.
|
|
241 |
Deyim |
kötüye gitmek |
head south f.
|
|
242 |
Deyim |
durum iyice kötüye gitmeden bırakmak/vazgeçmek |
quit while the going is good f.
|
|
243 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) başarısını/popülerliğini kötüye kullanmak |
make ground on (someone or something) f.
|
|
244 |
Deyim |
(bir şeyi) kötüye kullanmak |
whistle (something) down the wind [old-fashioned] f.
|
|
245 |
Deyim |
kötüye gitmek |
jump the shark f.
|
|
246 |
Deyim |
görevi kötüye kullandığı için avukatlık mesleğini/hukuki görevini yapmaktan men edilmek |
strike someone off the rolls f.
|
|
247 |
Deyim |
sahtekarlık/görevi kötüye kullanma nedeniyle hukuki görevinden atılmak |
strike someone off the rolls f.
|
|
248 |
Deyim |
görevi kötüye kullandığı için avukatlık mesleğini/hukuki görevini yapmaktan men edilmek |
strike someone off the roll f.
|
|
249 |
Deyim |
sahtekarlık/görevi kötüye kullanma nedeniyle hukuki görevinden atılmak |
strike someone off the roll f.
|
|
250 |
Deyim |
kötüye gitmek |
be downhill all the way f.
|
|
251 |
Deyim |
kötüye gitmek |
be slipping f.
|
|
252 |
Deyim |
(biri/bir şey için) kötüye işaret olmak |
bode ill (for somebody/something) f.
|
|
253 |
Deyim |
(biri/bir şey için) kötüye alamet olmak |
bode ill (for somebody/something) f.
|
|
254 |
Deyim |
(biri/bir şey için) kötüye işaret etmek |
bode ill (for somebody/something) f.
|
|
255 |
Deyim |
(biri/bir şey için) kötüye delalet olmak |
bode ill (for somebody/something) f.
|
|
256 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kötüye işaret olmak |
bode ill for (someone or something) f.
|
|
257 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kötüye alamet olmak |
bode ill for (someone or something) f.
|
|
258 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kötüye işaret etmek |
bode ill for (someone or something) f.
|
|
259 |
Deyim |
(biri/bir şey) için kötüye delalet olmak |
bode ill for (someone or something) f.
|
|
260 |
Deyim |
kötüye alamet olmak |
bode ill f.
|
|
261 |
Deyim |
kötüye işaret olmak |
bode ill f.
|
|
262 |
Deyim |
kötüye delalet olmak |
bode ill f.
|
|
263 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) adını kötüye çıkarmak |
bring (someone or something) into disrepute f.
|
|
264 |
Deyim |
kötüye gitmek |
come/fall apart at the seams f.
|
|
265 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) adını kötüye çıkarmak |
give (someone or something) a bad name f.
|
|
266 |
Deyim |
adını kötüye çıkarmak |
give a bad name to f.
|
|
267 |
Deyim |
adını kötüye çıkarmak |
give someone a bad name f.
|
|
268 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) adını kötüye çıkarmak |
give a bad name to (someone or something) f.
|
|
269 |
Deyim |
kötüye gitmek |
go to the dogs f.
|
|
270 |
Deyim |
kötüye gitmek |
be going to the dogs f.
|
|
271 |
Deyim |
kötüye gitmek |
go (all) to pot f.
|
|
272 |
Deyim |
durumu hızla kötüye giden |
sinking fast s.
|
|
273 |
Deyim |
daha iyi olması gerekirken daha da kötüye gitme |
one step forward two steps back expr.
|
|
274 |
Deyim |
en iyiden en kötüye |
from the sublime to the ridiculous expr.
|
|
275 |
Deyim |
işler tamamen kötüye gittiğinde |
if the worst comes to the worst expr.
|
|
276 |
Deyim |
kötüye bir şey olmaz |
the devil looks after his own expr.
|
|
277 |
Deyim |
(ekonomik) durumu kötüye doğru giden |
on the high-road to needham [uk] expr.
|
|
278 |
Deyim |
kötüye huzur/rahat yok |
(there's) no rest for the wicked expr.
|
|
279 |
Deyim |
daha da kötüye |
from bad to worse expr.
|
|
280 |
Deyim |
iyice kötüye |
from bad to worse expr.
|
|
281 |
Deyim |
git gide daha kötüye |
from bad to worse expr.
|
|
282 |
Deyim |
en iyiden en kötüye |
sublime to the ridiculous expr.
|
|
283 |
Deyim |
kötüye gitme |
to hell in a handbasket expr.
|
|
Speaking |
|
284 |
Konuşma |
adı kötüye çıkmış |
he has a bad name i.
|
|
285 |
Konuşma |
umarım bu bir şeylerin kötüye gideceğine işaret etmiyordur |
hope this doesn't mean something bad's going to happen expr.
|
|
Trade/Economic |
|
286 |
Ticaret/Ekonomi |
güveni kötüye kullanma |
embezzlement i.
|
|
287 |
Ticaret/Ekonomi |
güveni kötüye kullanma |
abuse of confidence i.
|
|
288 |
Ticaret/Ekonomi |
kaynakların kötüye kullanımı |
waste of resources i.
|
|
289 |
Ticaret/Ekonomi |
kötüye kullanma |
misappropriation i.
|
|
290 |
Ticaret/Ekonomi |
kötüye kullanma |
malversation i.
|
|
291 |
Ticaret/Ekonomi |
kötüye kullanma |
malfeasance i.
|
|
292 |
Ticaret/Ekonomi |
kötüye kullanma riski |
misconduct risk i.
|
|
293 |
Ticaret/Ekonomi |
piyasanın kötüye kullanılması direktifi |
market abuse directive i.
|
|
294 |
Ticaret/Ekonomi |
şirketin kötüye gitmesi |
corporate deterioration i.
|
|
295 |
Ticaret/Ekonomi |
yetkiyi kötüye kullanma |
misfeasance i.
|
|
296 |
Ticaret/Ekonomi |
ödeneğin kötüye kullanımı |
misappropriate of fund i.
|
|
297 |
Ticaret/Ekonomi |
(ekonomik dönemde) kötüye gidiş |
down-cycle i.
|
|
298 |
Ticaret/Ekonomi |
maliyet tasarrufu sağlamak için nitelikli çalışanların işten çıkarılması sonucu şirkette işlerin kötüye gitmesi |
corporate anorexia i.
|
|
299 |
Ticaret/Ekonomi |
kötüye kullanmak |
abuse f.
|
|
Law |
|
300 |
Hukuk |
ayrıcalığın kötüye kullanılması |
breach of privilege i.
|
|
301 |
Hukuk |
bilerek isteyerek görevi kötüye kullanma |
reckless misconduct i.
|
|
302 |
Hukuk |
bilerek isteyerek görevi kötüye kullanma |
wanton misconduct i.
|
|
303 |
Hukuk |
bilerek isteyerek görevi kötüye kullanma |
willful misconduct i.
|
|
304 |
Hukuk |
dava hakkının kötüye kullanılması |
abuse of procedure i.
|
|
305 |
Hukuk |
dava hakkının kötüye kullanılması |
abuse of process i.
|
|
306 |
Hukuk |
dokunulmazlığın kötüye kullanılması |
breach of privilege i.
|
|
307 |
Hukuk |
dilekçe hakkının kötüye kullanılması |
abuse of the right of petition i.
|
|
308 |
Hukuk |
güveni kötüye kullanma |
abusing trust i.
|
|
309 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
misfeasance i.
|
|
310 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
actus reus i.
|
|
311 |
Hukuk |
görevin kötüye kullanılması |
abuse of authority i.
|
|
312 |
Hukuk |
görevini kötüye kullanma |
malfeasance i.
|
|
313 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
professional misconduct i.
|
|
314 |
Hukuk |
güveni kötüye kullanma |
breach of faith i.
|
|
315 |
Hukuk |
güveni kötüye kullanma |
abuse of confidence i.
|
|
316 |
Hukuk |
güveni kötüye kullanma |
betrayal of a trust i.
|
|
317 |
Hukuk |
güveni kötüye kullanma |
embezzlement i.
|
|
318 |
Hukuk |
güveni kötüye kullanma |
perfidy i.
|
|
319 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
corruption i.
|
|
320 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma nedeniyle hazırlanmış ithamname |
articles of impeachment i.
|
|
321 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
misconduct in office i.
|
|
322 |
Hukuk |
güveni kötüye kullanma |
misappropriation i.
|
|
323 |
Hukuk |
görevin kötüye kullanılması |
abuse of office i.
|
|
324 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
misconduct i.
|
|
325 |
Hukuk |
haczedilen hayvanın veya taşınır malın kötüye kullanımı |
abuse of distress i.
|
|
326 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
misfeasance in public office i.
|
|
327 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
misfeasance in office i.
|
|
328 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
gross misconduct i.
|
|
329 |
Hukuk |
güveni kötüye kullanma |
misuse of trust i.
|
|
330 |
Hukuk |
güvenin kötüye kullanılması |
abuse of confidence i.
|
|
331 |
Hukuk |
hakkın kötüye kullanılması |
abuse of right i.
|
|
332 |
Hukuk |
hâkim durumdaki teşebbüslerin dışlayıcı kötüye kullanma niteliğindeki davranışlarının değerlendirilmesine i̇lişkin kılavuz |
guidelines on the assessment of exclusionary abusive conduct by dominant undertakings i.
|
|
333 |
Hukuk |
hapis hakkının kötüye kullanılması |
abuse of distress i.
|
|
334 |
Hukuk |
hakkın kötüye kullanılması |
abuse of a right i.
|
|
335 |
Hukuk |
hapis hakkının kötüye kullanılması |
wrongful distress i.
|
|
336 |
Hukuk |
hakkın kötüye kullanılması |
abuse of right i.
|
|
337 |
Hukuk |
inancı kötüye kullanma sigortası |
fidelity guarantee insurance i.
|
|
338 |
Hukuk |
ihmal ve görevi kötüye kullanma |
negligence and misconduct i.
|
|
339 |
Hukuk |
itimadı kötüye kullanma |
breach of confidence i.
|
|
340 |
Hukuk |
idari yetkinin kötüye kullanılması |
abuse of administrative power i.
|
|
341 |
Hukuk |
kasten kötüye kullanma |
wilful misconduct i.
|
|
342 |
Hukuk |
kötüye kullanan |
misuser i.
|
|
343 |
Hukuk |
kötüye kullanma |
misuser i.
|
|
344 |
Hukuk |
memuriyetin kötüye kullanımı |
fraud on a power i.
|
|
345 |
Hukuk |
nüfuzunu kötüye kullanma |
graft i.
|
|
346 |
Hukuk |
nüfuzun kötüye kullanımı |
fraud on a power i.
|
|
347 |
Hukuk |
nüfuzunu kötüye kullanma |
fraud on a power i.
|
|
348 |
Hukuk |
nüfuzu kötüye kullanma |
undue influence i.
|
|
349 |
Hukuk |
resmi bir görevde görevi kötüye kullanma |
official misconduct i.
|
|
350 |
Hukuk |
takdir hakkının kötüye kullanılması |
abuse of discretion i.
|
|
351 |
Hukuk |
uyuşturucunun kötüye kullanımının önlenmesi yasası |
anti-drug abuse act i.
|
|
352 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
malfaisance i.
|
|
353 |
Hukuk |
devlet memurunun yetkisini kötüye kullanarak hak yemesi |
malfaisance i.
|
|
354 |
Hukuk |
devlet memuriyetinde görevi kötüye kullanma |
malversation i.
|
|
355 |
Hukuk |
kamu görevini kötüye kullanma |
misconduct in public office i.
|
|
356 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
malfeasance in office i.
|
|
357 |
Hukuk |
güveni kötüye kullanma |
breach of trust with fraudulent intent i.
|
|
358 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma suçunu işlemiş kimse |
misfeasor i.
|
|
359 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma suçlaması |
impeach [obsolete] i.
|
|
360 |
Hukuk |
savcılık yetkisini kötüye kullanma |
prosecutorial misconduct i.
|
|
361 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanmak |
malpractise f.
|
|
362 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanmak |
malpractice f.
|
|
363 |
Hukuk |
kötüye kullanmak |
abuse f.
|
|
364 |
Hukuk |
yetkisini kötüye kullanan |
malfeasant s.
|
|
365 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanmaya ait |
malfeasant s.
|
|
366 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma ile ilgili |
malfeasant s.
|
|
Politics |
|
367 |
Siyasal |
ekonominin kötüye gitmesi |
economic downturn i.
|
|
368 |
Siyasal |
ekonominin kötüye gittiği dönemler |
downturns i.
|
|
369 |
Siyasal |
görevi kötüye kullanma soruşturması |
impeachment inquiry i.
|
|
370 |
Siyasal |
hakim durumun kötüye kullanılması |
abuse of dominant position i.
|
|
371 |
Siyasal |
kötüye kullanma |
misuse i.
|
|
372 |
Siyasal |
yetkilerin kötüye kullanılması |
misuse of powers i.
|
|
Computer |
|
373 |
Bilgisayar |
bilgisayarın kötüye kullanımı |
computer abuse i.
|
|
374 |
Bilgisayar |
bilgisayarın kötüye kullanımı |
information system abuse i.
|
|
375 |
Bilgisayar |
tıklamaların kötüye kullanımı |
click fraud i.
|
|
Informatics |
|
376 |
Bilişim |
bilgi sisteminin kötüye kullanımı |
information system abuse i.
|
|
Telecom |
|
377 |
Telekom |
bilgi sisteminin kötüye kullanımı |
information system abuse i.
|
|
378 |
Telekom |
hakim durumun kötüye kullanılması |
abuse of dominant position i.
|
|
Medical |
|
379 |
Medikal |
ilacın kötüye kullanımı |
drug abuse i.
|
|
380 |
Medikal |
ilacın kötüye kullanılma (alışkanlık yaratma) olasılığı/yatkınlığı |
abuse liability of drugs i.
|
|
381 |
Medikal |
reçetelendirilmiş ilacın kötüye kullanım riski |
risk of prescription drug abuse i.
|
|
382 |
Medikal |
sağlık durumu kötüye gitme |
deterioration i.
|
|
383 |
Medikal |
steroidlerin kötüye kullanımı |
steroid abuse i.
|
|
Psychology |
|
384 |
Psikoloji |
madde kötüye kullanım bozukluğu |
substance abuse i.
|
|
Food Engineering |
|
385 |
Gıda |
kötüye gitme |
retrograde i.
|
|
Social Sciences |
|
386 |
Sosyal Bilimler |
kötüye gitme |
degeneration i.
|
|
Latin |
|
387 |
Latince |
görevi kötüye kullanmadığı sürece hayat boyu |
ad vitam aut culpam i.
|
|
388 |
Latince |
görevi kötüye kullanmadığı sürece hayat boyu |
ad vitam aut culpam zf.
|
|
389 |
Latince |
kötüye kullanma hiç kullanılmamasını gerektirmez |
abusus non tollit usum expr.
|
|
Archaic |
|
390 |
Eski Kullanım |
yeniden kötüye gitme |
recrudency i.
|
|
391 |
Eski Kullanım |
görevi kötüye kullanma |
misgovernment i.
|
|
British Slang |
|
392 |
İngiliz Argosu |
kötüye gitmek |
go to pot f.
|
|
393 |
İngiliz Argosu |
kötüye gitmek |
go to the dogs f.
|
|
Modern Slang |
|
394 |
Modern Argo |
toplum bilincini ve sevgisini kötüye kullanıp prim yapmak |
angelmask f.
|
|