|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
ziyaretçilerin bir spor veya rekreasyon etkinliğine katılma veya ondan keyif almasına odaklanan etkinlik |
sporting attraction i.
|
|
2 |
Genel |
keyif düşkünü |
pleasureseeker i.
|
|
3 |
Genel |
keyif düşkünü |
pleasure seeker i.
|
|
4 |
Genel |
eğlence/keyif için alınan uyuşturucular |
recreational drugs i.
|
|
5 |
Genel |
içerik hakkında keyif kaçırıcı bilgi uyarısı |
spoiler alert i.
|
|
6 |
Genel |
keyif için alınan, bağımlılık yapmayan uyuşturucu |
recreational drug i.
|
|
7 |
Genel |
bol keyif |
laldie i.
|
|
8 |
Genel |
bol keyif |
laldy i.
|
|
9 |
Genel |
keyif için seyahat eden kimse |
tourer i.
|
|
10 |
Genel |
kenevirden elde edilen keyif verici maddeler |
bang i.
|
|
11 |
Genel |
keyif çatan kimse |
joller i.
|
|
12 |
Genel |
sonuçlarını gözetmeksizin sadece keyif için yapılan şey |
joy ride i.
|
|
13 |
Genel |
sonuçlarını gözetmeksizin sadece keyif için yapılan şey |
joyride i.
|
|
14 |
Genel |
aşırı keyif |
jubilancy i.
|
|
15 |
Genel |
keyif için alınan ve bağımlılık yapmayan bir uyuşturucu olarak tüketilen, kenevir ve baldan yapılan fas'a özgü bir macun |
majoun i.
|
|
16 |
Genel |
yapmaktan veya kullanmaktan keyif alınan şey |
one's meat i.
|
|
17 |
Genel |
evde olmaktan keyif alan ve ailesine düşkün kimse |
home-lover i.
|
|
18 |
Genel |
keyif nesnesi |
mirth [obsolete] i.
|
|
19 |
Genel |
keyif alma |
revelment i.
|
|
20 |
Genel |
para kazanmaktan ziyade keyif için çiftçilik yapan zengin erkek |
gentleman farmer i.
|
|
21 |
Genel |
başkasının şanssızlığı veya başarısızlığından duyulan keyif |
glee i.
|
|
22 |
Genel |
büyük keyif |
heaven i.
|
|
23 |
Genel |
keyif kaçıran kadın |
disenchantress i.
|
|
24 |
Genel |
keyif düşkünlüğü |
gormandism i.
|
|
25 |
Genel |
keyif verici etkileri için alınan ilaç |
drug of abuse i.
|
|
26 |
Genel |
keyif verici etkileri için alınan ilaç |
street drug i.
|
|
27 |
Genel |
keyif verici madde alımını durdurma |
drug withdrawal i.
|
|
28 |
Genel |
memnuniyet veya keyif veren şey |
contentment i.
|
|
29 |
Genel |
keyif içiciliği |
cups i.
|
|
30 |
Genel |
çok keyif veren şey |
feast i.
|
|
31 |
Genel |
keyif adamı |
pleaseman i.
|
|
32 |
Genel |
keyif düşkünü |
pleasurer i.
|
|
33 |
Genel |
keyif düşkünü kimse |
pleasure-seeker i.
|
|
34 |
Genel |
keyif düşkünlüğü |
pleasure-seeking i.
|
|
35 |
Genel |
keyif düşkünü |
pleasurist i.
|
|
36 |
Genel |
yaptığından keyif alan kimse |
savorer [us] i.
|
|
37 |
Genel |
keyif pezevengi |
savorer [us] i.
|
|
38 |
Genel |
yaptığından keyif alan kimse |
savourer [uk] i.
|
|
|
39 |
Genel |
keyif pezevengi |
savourer [uk] i.
|
|
40 |
Genel |
evde keyif yapma |
cocooning i.
|
|
41 |
Genel |
keyif yapılan zaman |
field day i.
|
|
42 |
Genel |
kendinden keyif duyma |
self-enjoyment i.
|
|
43 |
Genel |
keyif vermek |
rejoice f.
|
|
44 |
Genel |
bir işi keyif almadan yapmak |
go through the motions f.
|
|
45 |
Genel |
keyif almak |
relish f.
|
|
46 |
Genel |
keyif sürmek |
lead a life of pleasure f.
|
|
47 |
Genel |
artırmak (keyif/öfke vb) |
give an edge to f.
|
|
48 |
Genel |
keyif vermek |
please f.
|
|
49 |
Genel |
keyif almak |
enjoy f.
|
|
50 |
Genel |
keyif çatmak |
make merry f.
|
|
51 |
Genel |
keyif almak |
get a kick out of something f.
|
|
52 |
Genel |
keyif vermek |
intoxicate f.
|
|
53 |
Genel |
keyif vermek |
make somebody tipsy f.
|
|
54 |
Genel |
keyif ve neşe vermek |
exhilarate f.
|
|
55 |
Genel |
keyif vermek |
exhilarate f.
|
|
56 |
Genel |
keyif çatmak |
enjoy oneself f.
|
|
57 |
Genel |
-den keyif almak |
take pleasure in doing something f.
|
|
58 |
Genel |
(bir şeyi) yapmaktan keyif almak |
take pleasure in doing something f.
|
|
59 |
Genel |
keyif çatmak |
rant [scottish] f.
|
|
60 |
Genel |
içine (keyif verici) madde eklemek |
lace f.
|
|
61 |
Genel |
keyif almak |
take pleasure in f.
|
|
62 |
Genel |
keyif vermek |
enrapture f.
|
|
63 |
Genel |
(kedi) mırlayarak keyif aldığını belli etmek |
make vibrant sounds f.
|
|
64 |
Genel |
övünmekten keyif almak |
vapor f.
|
|
65 |
Genel |
boş konuşmaktan keyif almak |
vapor f.
|
|
66 |
Genel |
atıp tutmaktan keyif almak |
vapor f.
|
|
67 |
Genel |
övünmekten keyif almak |
vapour f.
|
|
68 |
Genel |
boş konuşmaktan keyif almak |
vapour f.
|
|
69 |
Genel |
atıp tutmaktan keyif almak |
vapour f.
|
|
70 |
Genel |
keyif vermek |
queme f.
|
|
71 |
Genel |
büyük keyif almak |
luxuriate f.
|
|
72 |
Genel |
keyif vermek |
lyken f.
|
|
73 |
Genel |
keyif vermek |
oblige [obsolete] f.
|
|
74 |
Genel |
(internet oyunlarında) diğer oyunculardan oyundan keyif almasını engellemek için onları taciz etmek |
grief f.
|
|
75 |
Genel |
aşırı keyif vermek |
overjoy f.
|
|
76 |
Genel |
keyif peşinde koşmak |
pleasure f.
|
|
77 |
Genel |
duygusal düşünce ve ifadeden keyif almak |
sentimentize f.
|
|
78 |
Genel |
duygusal düşünce ve ifadeden keyif almak |
sentimentise f.
|
|
79 |
Genel |
çok keyif veren |
voluptuous s.
|
|
80 |
Genel |
keyif verici |
delighting s.
|
|
81 |
Genel |
keyif dolu |
delighting s.
|
|
82 |
Genel |
keyif alınımış |
enjoyed s.
|
|
83 |
Genel |
keyif verici nitelikte olmayan |
nonintoxicating s.
|
|
84 |
Genel |
keyif veren |
heart-warming s.
|
|
85 |
Genel |
tıbbi nedenler ya da bağımlılıktan ziyade keyif için alınan (uyuşturucu) |
recrational s.
|
|
86 |
Genel |
keyif alınabilir |
relishable s.
|
|
87 |
Genel |
keyif vermeyen |
undelightful s.
|
|
88 |
Genel |
keyif alınmamış |
unenjoyed s.
|
|
89 |
Genel |
keyif vermeyen |
unentertaining s.
|
|
90 |
Genel |
keyif kaçıran |
unhappy s.
|
|
91 |
Genel |
aşırı keyif veren |
enriching s.
|
|
92 |
Genel |
keyif alınmamış |
unliked s.
|
|
93 |
Genel |
eğlendirme ve keyif verme amaçlı |
light s.
|
|
94 |
Genel |
keyif kaçırıcı |
chill s.
|
|
95 |
Genel |
keyif kaçıran |
disenchanting s.
|
|
96 |
Genel |
keyif alınmış |
enjoyed s.
|
|
97 |
Genel |
evinden keyif alan |
domestic s.
|
|
98 |
Genel |
cennetteymişçesine keyif alan |
paradised s.
|
|
99 |
Genel |
keyif düşkünü |
pleasure-loving s.
|
|
100 |
Genel |
akşam yemeği öncesi keyif alınan |
predinner s.
|
|
101 |
Genel |
keyif verici |
sportful s.
|
|
102 |
Genel |
keyif vererek |
heartsomely zf.
|
|
103 |
Genel |
keyif aleminde |
on the razzle zf.
|
|
104 |
Genel |
keyif için |
for pleasure zf.
|
|
105 |
Genel |
tereddüt, şüphe, keyif belirten bir ünlem |
h'm ünl.
|
|
106 |
Genel |
şaşkınlık veya keyif ifade etmek, dikkat çekmek veya harekete geçirmek için kullanılan bir ifade |
ho ünl.
|
|
Phrasals |
|
107 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yapmaktan) keyif almak/memnun olmak/tatmin olmak |
satisfy (someone, something, or oneself) by (doing something) f.
|
|
108 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) yapmaktan keyif almak |
indulge in something f.
|
|
109 |
Öbek Fiiller |
-den keyif almak |
indulge in something f.
|
|
110 |
Öbek Fiiller |
keyif almak |
go for f.
|
|
111 |
Öbek Fiiller |
birine keyif vermek |
get to someone f.
|
|
112 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden) zevk/keyif almak |
go for (something) f.
|
|
113 |
Öbek Fiiller |
-den keyif almak/memnun olmak/tatmin olmak |
satisfy by f.
|
|
114 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeyle) keyif vermek |
thrill (one) with (something) f.
|
|
115 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden) büyük keyif almak |
thrill at (something) f.
|
|
116 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden) keyif almak |
thrill to (something) f.
|
|
117 |
Öbek Fiiller |
ile keyif vermek |
thrill with f.
|
|
Colloquial |
|
118 |
Konuşma Dili |
dikkat dağıtıcı veya keyif kaçırıcı şey |
turnoff i.
|
|
119 |
Konuşma Dili |
keyif kaçıran |
party pooper i.
|
|
120 |
Konuşma Dili |
keyif kaçıran |
killjoy i.
|
|
121 |
Konuşma Dili |
keyif kaçıran |
spoilsport i.
|
|
122 |
Konuşma Dili |
yoğun keyif/zevk (özellikle uyuşturucu vs gibi uyarıcı maddelerin yarattığı etki sonucunda) |
rush i.
|
|
123 |
Konuşma Dili |
uyuşturucunun verdiği zevk/keyif |
jolt i.
|
|
124 |
Konuşma Dili |
öldürmekten keyif alan katil |
thrill killer i.
|
|
125 |
Konuşma Dili |
hiç keyif (almama) |
no joy i.
|
|
126 |
Konuşma Dili |
kendi başına bir keyif |
end in itself i.
|
|
127 |
Konuşma Dili |
buz gibi keyif birası |
frosty one i.
|
|
128 |
Konuşma Dili |
sorumluluk almadan keyif, zenginlik gibi kazanımların peşinde koşan kimse |
freebooter i.
|
|
129 |
Konuşma Dili |
kötü, hoşa gitmeyen ve keyif kaçırıcı sözler söylemek |
bite f.
|
|
130 |
Konuşma Dili |
keyif almak |
get (one's) jollies f.
|
|
131 |
Konuşma Dili |
hayattan keyif almak |
get a life f.
|
|
132 |
Konuşma Dili |
keyif yapmak/çatmak |
be grooving f.
|
|
133 |
Konuşma Dili |
(bir şeyden) keyif almak |
have (oneself) (something) f.
|
|
134 |
Konuşma Dili |
(bir şeyden) çok keyif almak |
be here for (something) f.
|
|
135 |
Konuşma Dili |
keyif/zevk almak |
get your kicks f.
|
|
136 |
Konuşma Dili |
(bir şeyden) çok keyif almak |
can't get enough (of something) f.
|
|
137 |
Konuşma Dili |
(öksürük ilacını) keyif için uyuşturucu olarak kullanmak |
skittle f.
|
|
138 |
Konuşma Dili |
keyif veren/uyarıcı uyuşturucular |
amped-up s.
|
|
139 |
Konuşma Dili |
bir işin kendi başına bir keyif olması |
an end in itself expr.
|
|
140 |
Konuşma Dili |
keyif aldığım bir şey değil |
it isn’t my thing expr.
|
|
141 |
Konuşma Dili |
(bir şeyden) çok keyif almış |
here for (something) expr.
|
|
142 |
Konuşma Dili |
bir şeyden çok keyif almış |
here for it expr.
|
|
Idioms |
|
143 |
Deyim |
buz gibi keyif birası |
a frosty one i.
|
|
144 |
Deyim |
çok keyif veren şey |
a joy to behold i.
|
|
145 |
Deyim |
görenlere neşe/keyif verme |
a joy to behold i.
|
|
146 |
Deyim |
keyif/kıvanç/mutluluk kaynağı |
a joy to behold i.
|
|
147 |
Deyim |
keyif kaçıran çıkıntı tip |
a wet blanket i.
|
|
148 |
Deyim |
(birinin) gözündeki keyif ışığı/parıltısı |
gleam in (one's) eye i.
|
|
149 |
Deyim |
tek başına geçirilen zamandan alınan keyif |
joy of missing out i.
|
|
150 |
Deyim |
başarının verdiği keyif |
the sweet smell of success i.
|
|
151 |
Deyim |
keyif kaçıran kişi/şey |
a buzz kill [us] i.
|
|
152 |
Deyim |
bir şeyden keyif almak |
go in for something f.
|
|
153 |
Deyim |
bir şeyden keyif almak |
get one's rocks off on something f.
|
|
154 |
Deyim |
bir şeyden keyif/zevk almak |
get one's kicks from something f.
|
|
155 |
Deyim |
büyük keyif vermek |
go down a treat f.
|
|
156 |
Deyim |
çok büyük keyif/zevk almak |
get a big kick out of f.
|
|
157 |
Deyim |
keyif çatmak |
have a fine time f.
|
|
158 |
Deyim |
keyif vermek |
give a bang f.
|
|
159 |
Deyim |
keyif vermek |
give someone a kick f.
|
|
160 |
Deyim |
keyif vermek |
give someone a bang f.
|
|
161 |
Deyim |
keyif vermek |
give someone a charge f.
|
|
162 |
Deyim |
keyif almak |
get a bang out of f.
|
|
163 |
Deyim |
keyif vermek |
cheer up f.
|
|
164 |
Deyim |
keyif vermek |
give a kick f.
|
|
165 |
Deyim |
keyfi keyif yaşamak |
dance the antic hay f.
|
|
166 |
Deyim |
(birinden/bir şeyden) keyif almak |
get a kick from (someone or something) f.
|
|
167 |
Deyim |
birinden/bir şeyden keyif almak |
get a kick out of something f.
|
|
168 |
Deyim |
birinden/bir şeyden keyif almak |
get a kick from something f.
|
|
169 |
Deyim |
(birinden/bir şeyden) keyif almak |
get behind (someone or something) f.
|
|
170 |
Deyim |
çok keyif almak |
go into orbit f.
|
|
171 |
Deyim |
çok keyif almak |
have a high old time f.
|
|
172 |
Deyim |
bir şeyden keyif almak |
get a charge out of something f.
|
|
173 |
Deyim |
için haz/keyif kaynağı olmak |
be meat and drink to f.
|
|
174 |
Deyim |
(birinden/bir şeyden) keyif/zevk almak |
take delight in (someone or something) f.
|
|
175 |
Deyim |
birine keyif veren bir şey olmak |
float someone's boat f.
|
|
176 |
Deyim |
(birinden) keyif almak |
get a bang out of (someone) f.
|
|
177 |
Deyim |
birinden/bir şeyden keyif almak |
get a bang out of someone/something f.
|
|
178 |
Deyim |
birinden/bir şeyden keyif almak |
get a kick out of someone/something f.
|
|
179 |
Deyim |
-den keyif almak/duymak |
get a buzz out of f.
|
|
180 |
Deyim |
(birinden/bir şeyden) keyif almak |
get a buzz out of (someone or something) f.
|
|
181 |
Deyim |
birinden/bir şeyden keyif almak |
get a buzz out of someone/something f.
|
|
182 |
Deyim |
'-den keyif almak |
get a charge out of f.
|
|
183 |
Deyim |
bir şeyden keyif almak |
get a kick from/out of something f.
|
|
184 |
Deyim |
keyif/zevk almak |
get (one's) kicks f.
|
|
185 |
Deyim |
(birinden/bir şeyden) keyif/zevk almak |
get one's kicks (from someone/something) f.
|
|
186 |
Deyim |
(birine) keyif vermek |
give (one) a bang f.
|
|
187 |
Deyim |
(birine) keyif vermek |
give (one) a charge f.
|
|
188 |
Deyim |
(birine) keyif vermek |
give (one) a kick f.
|
|
189 |
Deyim |
(bir şeyden) çok keyif almak |
have a thing for (something) f.
|
|
190 |
Deyim |
(birine) keyif vermemek |
not float (one's) boat f.
|
|
191 |
Deyim |
haz/keyif almak/aldığı için oynamak |
play for love f.
|
|
192 |
Deyim |
keyif yapmak |
smell the roses f.
|
|
193 |
Deyim |
mola verip keyif yapmak |
stop and smell the coffee f.
|
|
194 |
Deyim |
(bir şeyin) kişiye keyif vermemesi |
not float somebody's boat expr.
|
|
195 |
Deyim |
(birinin) pek keyif aldığı bir şey değil |
not (really) (one's) thing expr.
|
|
196 |
Deyim |
keyif için |
for the ride expr.
|
|
197 |
Deyim |
çok keyif almaya |
into orbit expr.
|
|
198 |
Deyim |
(birinin) haz/keyif kaynağı |
meat and drink to (one) expr.
|
|
199 |
Deyim |
bana çok haz/keyif veren bir şey |
it is meat and drink to me [uk] expr.
|
|
200 |
Deyim |
(birinin pek) keyif aldığı bir şey değil |
not (really) (one's) scene expr.
|
|
201 |
Deyim |
keyif aldığı bir şey değil |
not your scene expr.
|
|
Speaking |
|
202 |
Konuşma |
çok keyif aldım |
I had a blast expr.
|
|
203 |
Konuşma |
öğretmenlikten keyif alıyor musun? |
do you enjoy teaching? expr.
|
|
Law |
|
204 |
Hukuk |
keyif verici madde |
pleasure-giving substance i.
|
|
205 |
Hukuk |
keyif verici madde |
pleasure-inducing substance i.
|
|
Marine |
|
206 |
Denizcilik |
keyif için kullanılan küçük yelkenli tekne |
jolly boat i.
|
|
207 |
Denizcilik |
keyif için kullanılan küçük yelkenli tekne |
jollyboat i.
|
|
Psychology |
|
208 |
Psikoloji |
başkalarının mutsuzluğundan keyif alma |
schadenfreude i.
|
|
209 |
Psikoloji |
başkalarının mutsuzluğundan keyif alma |
epicaricacy i.
|
|
210 |
Psikoloji |
keyif düşkünlüğü |
hedonomania i.
|
|
211 |
Psikoloji |
melankoliden keyif almak |
melancholize f.
|
|
212 |
Psikoloji |
melankoliden keyif almak |
melancholise f.
|
|
Pharmaceutics |
|
213 |
Eczacılık |
keyif verici olarak kullanılan psikoaktif bir ilaç |
methylenedioxymethamphetamine i.
|
|
Botanic |
|
214 |
Botanik |
ritüellerde kullanılan keyif verici meskal filizi |
sacred mushroom i.
|
|
Social Sciences |
|
215 |
Sosyal Bilimler |
kendisine doğumda atanmış cinsiyeti reddetmeden farklı bir cinsiyetle özdeşleştirilen kıyafetler giymekten keyif alan kişi |
cross-dresser i.
|
|
Literature |
|
216 |
Edebiyat |
eğlendirmek, güldürmek veya keyif vermek için yazılan şiir |
light verse i.
|
|
Philosophy |
|
217 |
Felsefe |
keyif düşkünlüğü |
epicureanism i.
|
|
218 |
Felsefe |
keyif düşkünlüğü |
epicurism i.
|
|
Cinema |
|
219 |
Sinema |
filmi izlememiş birine filmin içindeki gizemi açıklayan, sürpriz sonu açık eden ve keyif zevkini bozacak bilgi |
spoiler i.
|
|
Slang |
|
220 |
Argo |
keyif veren şey |
nuts i.
|
|
221 |
Argo |
hap biçiminde keyif verici uyuşturucu |
bop i.
|
|
222 |
Argo |
alkol ve uyuşturucunun verdiği uzun süreli bir keyif hissi |
rolling buzz i.
|
|
223 |
Argo |
keyif kaçıran kişi ya da şey |
buzzkill i.
|
|
224 |
Argo |
keyif/neşe verici toz (eroin, kokain) |
joy dust i.
|
|
225 |
Argo |
keyif/neşe verici toz (eroin, kokain) |
joy flakes i.
|
|
226 |
Argo |
alkol dışında diğer keyif verici maddeleri/uyuşturucuları kullanmayı reddeden kişi |
juice freak [dated] i.
|
|
227 |
Argo |
keyif içicisi |
joypopper i.
|
|
228 |
Argo |
uyuşturucunun verdiği keyif/zevk |
jag i.
|
|
229 |
Argo |
birinin keyif aldığı şey |
jam i.
|
|
230 |
Argo |
keyif kaçıran kimse |
wet noodle i.
|
|
231 |
Argo |
uyuşturucunun verdiği enerji/keyif/zevk |
blast i.
|
|
232 |
Argo |
keyif alma |
boot i.
|
|
233 |
Argo |
keyif kaçıran kimse |
wet sock i.
|
|
234 |
Argo |
mola verip keyif çatmak |
stop and smell the roses f.
|
|
235 |
Argo |
keyif almak |
get a kick out of something f.
|
|
236 |
Argo |
mola verip keyif yapmak |
stop and smell the roses f.
|
|
237 |
Argo |
(bir şeyi yapmaktan) keyif almak/duymak |
get a buzz out of something f.
|
|
238 |
Argo |
keyif almak |
get it on f.
|
|
239 |
Argo |
keyif almak |
get it on (with somebody) f.
|
|
240 |
Argo |
keyif çatmak |
get naked f.
|
|
241 |
Argo |
çok keyif almak |
get off on f.
|
|
242 |
Argo |
keyif/zevk almak |
get (one's) kicks f.
|
|
243 |
Argo |
(birinden/bir şeyden) keyif/zevk almak |
get one's kicks (from someone or something) f.
|
|
244 |
Argo |
çakır keyif |
half-crocked s.
|
|
245 |
Argo |
siyah insanlarla cinsel ilişki kuranlar bundan o kadar keyif alırlar ki bir daha siyahlardan başka insanlarla cinsel ilişki kurmazlar anlamında deyim |
once you go black, you never go back expr.
|
|
246 |
Argo |
gerçekten çok keyif aldım/aldık |
it's been real expr.
|
|
British Slang |
|
247 |
İngiliz Argosu |
keyif kaçırmak |
pip f.
|
|
Modern Slang |
|
248 |
Modern Argo |
alkol tüketiminin verdiği neşe/keyif/eğlence |
alcohol-induced frivolity i.
|
|
Star Wars |
|
249 |
Star Wars |
keyif kubbeleri |
joy domes i.
|
|