Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | earn v. | para kazanmak | ||
People react by voting with their feet and go where they can earn a crust. İnsanlar eylemleri üzerinden tepkilerini göstererek para kazanabilecekleri yerlere gidiyorlar. More Sentences |
||||
Common Usage | earn v. | kazanmak | ||
On average, women earn 76% of the hourly rate of men. Ortalama olarak kadınlar erkeklerin aldığı saatlik ücretin %76'sını kazanmaktadır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | earn v. | hak etmek | ||
If you prove that you can earn it, you will have our support. Eğer bunu hak edebileceğinizi kanıtlarsanız, desteğimizi alırsınız. More Sentences |
||||
General | earn v. | kazanmak | ||
For example, in poor provinces such as Misiones, the members of the provincial legislature earn more than an MEP. Örneğin, Misiones gibi yoksul illerde il yasama meclisi üyeleri bir AP üyesinden daha fazla kazanmaktadır. More Sentences |
||||
General | earn v. | kazandırmak | ||
Bringing you to her should earn us a nice reward. Seni ona götürmek bize güzel bir ödül kazandırmalı. More Sentences |
||||
General | earn v. | para kazandırmak | ||
May these new products earn you masses and masses of money. Bu yeni ürünler size yığınla para kazandırsın. More Sentences |
||||
General | earn v. | para kazanmak | ||
A patently fraudulent firm earns tremendous amounts of money out of contracts with the Commission. Açıkça dolandırıcılık yapan bir firma, Komisyon ile yaptığı sözleşmelerden muazzam miktarlarda para kazanmaktadır. More Sentences |
||||
Abbreviation | ||||
Abbreviation | earn n. | gelir | ||
These programs give young workers the opportunity to learn a trade or profession and earn a modest income. Bu programlar genç işçilere bir meslek öğrenmek ve mütevazı bir gelir elde etmek için fırsat verir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | earn v. | eline geçmek | ||
General | earn v. | edinmek | ||
General | earn v. | doğrultmak | ||
General | earn v. | kazanç elde etmek | ||
General | earn v. | ihraz eylemek | ||
General | earn v. | ihraz etmek | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | earn v. | (para) kazanmak | ||
Sport | ||||
Sport | earn v. | yenecek şekilde oynamak | ||
Sport | earn v. | sayı yapacak şekilde oynamak | ||
Baseball | ||||
Baseball | earn v. | rakibin yardımı veya hatası olmaksızın sayı yapmak | ||
Abbreviation | ||||
Abbreviation | earn n. | kazanç | ||
Abbreviation | earn n. | ücret | ||
Abbreviation | earn n. | maaş | ||
Ottoman Turkish | ||||
Ottoman Turkish | earn v. | iktisap etmek |