earn - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

earn

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "earn" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 22 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
earn v. para kazanmak
earn v. kazanmak
General
earn v. hak etmek
earn v. eline geçmek
earn v. kazanmak
earn v. edinmek
earn v. doğrultmak
earn v. kazandırmak
earn v. kazanç elde etmek
earn v. para kazandırmak
earn v. para kazanmak
earn v. ihraz eylemek
earn v. ihraz etmek
Trade/Economic
earn v. (para) kazanmak
Sport
earn v. yenecek şekilde oynamak
earn v. sayı yapacak şekilde oynamak
Baseball
earn v. rakibin yardımı veya hatası olmaksızın sayı yapmak
Abbreviation
earn n. kazanç
earn n. ücret
earn n. gelir
earn n. maaş
Ottoman Turkish
earn v. iktisap etmek

Bedeutungen, die der Begriff "earn" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 200 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
struggle to earn a living n. geçim derdi
earn money v. para yapmak
earn a living v. geçinmek
earn one's bread v. ekmeğini çıkarmak
earn one's respect v. saygısını kazanmak
earn one's living v. hayatını kazanmak
earn a scholarship v. burs kazanmak
earn one's daily bread v. rızkını çıkarmak
earn one's bread v. ekmeğini kazanmak
earn one's bread v. eli ekmek tutmak
earn money v. para kazanmak
earn respect v. saygı kazanmak
earn reputation v. ün kazanmak
earn one's trust v. güvenini kazanmak
earn reputation v. ünlenmek
earn easily v. kolay kazanmak
earn a living v. hayatını kazanmak
earn success v. başarı kazanmak
earn a lot v. çok kazanmak
earn one's keep v. geçimini sağlamak
earn one's keep v. ekmek parasını kazanmak
earn advertisement revenue v. reklam geliri elde etmek
earn a fortune v. çok para kazanmak
earn a lot of money v. çok para kazanmak
earn a fortune v. bir servet elde etmek
earn trust v. güven kazanmak
not earn profit v. kar etmemek
earn reward v. ödül almak
earn income v. kazanç elde etmek
earn profit v. kar elde etmek
earn one's keep v. geçimini temin etmek
earn one's keep v. geçim sağlamak
earn sympathy v. sempati toplamak
earn sympathy v. sempati kazanmak
earn one’s living by fishery v. balıkçılık yapmak
earn a reputation v. itibar kazanmak
earn some amount of money v. eline para geçmek
earn reputation v. saygınlık kazanmak
earn esteem v. saygınlık kazanmak
earn respect v. saygınlık kazanmak
earn income v. gelir elde etmek
earn money from internet v. internetten para kazanmak
earn money from the internet v. internetten para kazanmak
earn money from v. -den para kazanmak
make more money in a week than you earn in a year v. birinin bir yılda kazandığından fazlasını bir haftada kazanmak
earn a profit v. kar etmek
earn their trust v. güvenlerini kazanmak
earn a livelihood v. geçimini sağlamak
earn an extra revenue v. ek gelir elde etmek
earn an extra revenue v. ek gelir kazanmak
earn a side income v. ek gelir kazanmak
earn a side income v. ek gelir elde etmek
earn one's own money v. kendi parasını kazanmak
re-earn v. yeniden kazanmak
re-earn v. yeniden para kazanmak
re-earn v. yeniden hak etmek
re-earn v. yeniden eline geçmek
re-earn v. yeniden edinmek
earn [obsolete] v. hasret çekmek
earn [obsolete] v. hislenmek
earn [obsolete] v. yanıp tutuşmak
earn [obsolete] v. hüzünlenmek
earn [obsolete] v. içlenmek
earn [obsolete] v. acı çekmek
Colloquial
earn-out n. satın alınan bir işletmenin parasını (tamamen veya bir kısım) çıkarması/amorti etmesi
earn a bomb v. çok büyük para kazanmak
earn out v. (yazar) kitap satışları kendine önceden ödenen parayı geçtiğinde para kazanmak
earn out v. getirdiği kar kendine ödenen parayı geçmek
earn out v. satın alınan bir işletmenin parasını (tamamen veya bir kısım) çıkarmak/amorti etmek
Idioms
earn an honest buck v. dürüstçe/namusuyla para kazanmak
earn an honest buck v. alın teriyle/alın teri dökerek para kazanmak
earn an honest buck v. bileğinin gücüyle/bileğinin hakkıyla para kazanmak
earn an honest buck v. dürüstçe/namusuyla ekmeğini kazanmak
earn an honest buck v. alın teriyle/alın teri dökerek çalışıp geçinmek
earn (one's) corn [uk] v. iyi iş çıkarmak
earn (one's) corn [uk] v. parasını hak etmek
earn (one's) corn [uk] v. ücretini/kazancını hak etmek
earn (one's) corn [uk] v. arpasını hak etmek
earn (one's) corn [uk] v. yerini hak etmek
earn (one's) corn [uk] v. (kendisine güvenenleri) boşa çıkarmamak
earn your corn [uk] v. iyi iş çıkarmak
earn your corn [uk] v. parasını hak etmek
earn your corn [uk] v. ücretini/kazancını hak etmek
earn your corn [uk] v. arpasını hak etmek
earn your corn [uk] v. yerini hak etmek
earn your corn [uk] v. (kendisine güvenenleri) boşa çıkarmamak
earn top dollar v. çok para kazanmak
earn top dollar v. dünya kadar kazanmak
earn top dollar v. bir servet kazanmak
earn big bucks v. çok para kazanmak
earn big bucks v. dünyanın parasını kazanmak
earn a living for the family v. eve ekmek götürmek
earn a living for the family v. evi geçindirmek
earn one's own keep v. ekmeğini eline almak
earn a living for the family v. evine ekmek götürmek
earn a living for the family v. evini geçindirmek
earn one's own bread and butter v. kendi hayatını kazanmak
earn one's stripes v. kendini göstermek
earn one's stripes v. kendini ispat etmek
get along on what one earn v. kazandığıyla geçinmek/idare etmek
make/earn one's (own) living v. kendi hayatını kazanmak
make/earn one's (own) living v. kendi ekmeğini kazanmak
earn a crust v. karnını doyuracak kadar kazanmak
earn a crust v. kıt kanaat geçinmek
earn one's own living v. kendi ekmeğini kazanmak
earn one's own bread and butter v. kendi ekmeğini kazanmak
earn one's spurs v. kendini ispatlamak
earn one's own bread v. kendi hayatını kazanmak
earn one's own living v. kendi hayatını kazanmak
earn one's own bread v. kendi ekmeğini kazanmak
earn one's stripes v. rütbe almak
earn one's stripes v. rütbece yükselmek
earn brownie points v. takdir/beğeni toplamak
earn your stripes v. (bir konuda yeterli olduğunu) göstermek/ispat etmek/kanıtlamak
earn one's spurs v. (kendini) ispat etmek
earn one's stripes v. (bir üst rütbeye) terfi etmek
earn (one's) corn v. verilen parayı hak etmek
earn (one's) corn v. verilen paranın karşılığını/hakkını vermek
earn your corn v. verilen parayı hak etmek
earn your corn v. verilen paranın karşılığını/hakkını vermek
earn your corn v. kazandığı paranın her kuruşunu hak etmek
earn (one's) crust v. ekmeğini taştan çıkarmak
earn (one's) crust v. bir şekilde hayatını kazanmak
earn (one's) wings v. kendini/yeteneğini ispatlamak
earn (one's) wings v. hak ettiğini göstermek
earn a mint v. çok para kazanmak
earn a mint v. başarısıyla büyük miktarda para kazanmak
earn a mint v. çok para yapmak
earn a packet v. çok para kazanmak
earn a packet v. başarısıyla büyük miktarda para kazanmak
earn a packet v. çok para yapmak
earn (one's) corn [uk] v. (birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek
earn your corn [uk] v. (birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek
earn the ire (of someone) v. tepkisini çekmek
earn an honest buck v. meşru/yasal yollardan kazanç elde etmek
earn an honest buck v. helal para kazanmak/kazanç sağlamak
earn an honest penny v. dürüstçe/namusuyla para kazanmak
earn an honest penny v. alın teriyle/alın teri dökerek para kazanmak
earn an honest penny v. bileğinin gücüyle/hakkıyla para kazanmak
earn an honest penny v. dürüstçe/namusuyla ekmeğini kazanmak
earn an honest penny v. alın teriyle/alın teri dökerek kazanç sağlamak
earn an honest penny v. meşru/yasal yollardan kazanç elde etmek
earn an honest penny v. helal para kazanmak/kazanç sağlamak
earn an honest penny v. alın teriyle kazanmak
earn an honest penny v. adil kazanç sağlamak
earn (or turn) an honest penny v. dürüstçe/namusuyla para kazanmak
earn (or turn) an honest penny v. alın teriyle/alın teri dökerek para kazanmak
earn (or turn) an honest penny v. bileğinin gücüyle/hakkıyla para kazanmak
earn (or turn) an honest penny v. dürüstçe/namusuyla ekmeğini kazanmak
earn (or turn) an honest penny v. alın teriyle/alın teri dökerek kazanç sağlamak
earn (or turn) an honest penny v. meşru/yasal yollardan kazanç elde etmek
earn (or turn) an honest penny v. helal para kazanmak/kazanç sağlamak
earn (or turn) an honest penny v. alın teriyle kazanmak
earn (or turn) an honest penny v. adil kazanç sağlamak
earn a crust [uk] v. ekmeğini kazanmak
earn a crust [uk] v. ekmeğini çıkarmak
earn a crust [uk] v. geçinecek parayı kazanmak
earn a crust [uk] v. geçinecek/karnını doyuracak kadar para kazanmak
earn a crust [uk] v. karnını doyuracak parayı kazanmak
earn your crust [uk] v. ekmeğini kazanmak
earn your crust [uk] v. ekmeğini çıkarmak
earn your crust [uk] v. geçinecek parayı kazanmak
earn your crust [uk] v. geçinecek/karnını doyuracak kadar para kazanmak
earn your crust [uk] v. karnını doyuracak parayı kazanmak
earn a crust [uk] v. ekmek/ekmeğini kazanmak
earn a crust [uk] v. ekmeğini çıkarmak
earn a crust [uk] v. geçinecek parayı kazanmak
earn a crust [uk] v. karnını doyuracak parayı kazanmak
earn your crust [uk] v. ekmek/ekmeğini kazanmak
earn your crust [uk] v. ekmeğini çıkarmak
earn your crust [uk] v. geçinecek parayı kazanmak
earn your crust [uk] v. karnını doyuracak parayı kazanmak
earn its keep v. elinde tuttuğuna değmek
earn its keep v. atmadığına değmek
earn its keep v. sakladığına değmek
earn keep v. ekmek parası kazanmak
earn keep v. geçim sağlamak
earn spurs v. (kendini) ispatlamak
earn spurs v. (kendini) ispat etmek
earn your keep v. harcanan paranın/zamanın/çabanın hakkını/karşılığını vermek
earn your keep v. yapılan masrafa/harcanan paraya/zamana/çabaya değmek
earn your spurs v. kendini ispatlamak
earn your spurs v. kendini ispat etmek
Speaking
how much do you earn expr. ne kadar kazanıyorsun
you will earn a lot of money soon expr. yakında çok fazla para kazanacaksın
Trade/Economic
pay-as-you-earn n. gelir vergisini kaynağından kesme
earn out payment n. koşullu ödeme
earn out agreement n. şirket alımında alıcının bir miktarı peşin ödeyip gerisini belli şartlar oluştuğunda ödeyeceğine hüküm veren sözleşme tipi
earn out n. şirketler arası alış-satış anlaşmalarında satın alınan ürünün fiyatının belli bir bölümünün sabit geri kalan kısmının ise alıcı firmanın mali performanslarına endeksli olması
earn out payment n. şarta bağlı ödeme
pay as you earn n. ücretin tahakkuku anında vergi kesilmesi
pay as you earn n. ücret tahakkuk ettikçe vergi kesilmesi yolu
earn out payment n. (gelecek dönemler için) performansa bağlı ek ödeme
save as you earn n. (britanya) aylık yatırımların vergiden muaf faiz getirdiği devlet destekli bir birikim planı
saye (save as you earn) n. (britanya) aylık yatırımların vergiden muaf faiz getirdiği devlet destekli bir birikim planı
earn rent from one's property v. gayrimenkulü kiraya vermek
earn rent from one's property v. gayrimenkulden kira geliri elde etmek
earn cashback points v. nakit puan kazanmak
British Slang
earn/get one's brown wings v. anal ilişkiye girmek
Star Wars
earn the collar! expr. yakayı hak et!