Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | seam n. | dikiş | ||
Her jeans were torn at the waist seam. Kot pantolonu bel dikişinden yırtılmıştı. More Sentences |
||||
Common Usage | seam n. | dikiş yeri | ||
My jeans ripped at the seams. Pantolonum dikiş yerlerinden yırtıldı. More Sentences |
||||
General | ||||
General | seam n. | maden damarı | ||
New seams of iron were discovered recently. Son zamanlarda yeni demir damarları keşfedildi. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | seam n. | bağlantı yeri | ||
The device had flawed seams. Cihazda kusurlu bağlantı yerleri vardı. More Sentences |
||||
Food Engineering | ||||
Food Engineering | seam n. | dikiş | ||
We are suspicious that the larger Member States seek to unpick the seams of the Community fabric. Büyük Üye Devletlerin Topluluk dokusunun dikişlerini sökmeye çalıştıklarından kuşku duyuyoruz. More Sentences |
||||
General | ||||
General | seam n. | kırışıklık | ||
General | seam n. | iki tahtanın yan yana birleştiği çizgi | ||
General | seam n. | yara izi | ||
General | seam n. | kırışık | ||
General | seam v. | tırmıklamak | ||
General | seam v. | dikiş gibi iz bırakmak | ||
General | seam v. | faça yapmak | ||
General | seam v. | çatlamak | ||
General | seam v. | ters ilmikle örmek | ||
Technical | ||||
Technical | seam n. | çatlak (döküm) | ||
Technical | seam n. | dikiş yeri | ||
Technical | seam n. | ek yeri | ||
Technical | seam n. | ince tabaka | ||
Technical | seam n. | kaynak | ||
Technical | seam n. | katman | ||
Technical | seam n. | kömür damarı | ||
Technical | seam n. | eski bir ingiliz tahıl ölçü birimi | ||
Technical | seam n. | eski bir ingiliz cam ölçü birimi | ||
Technical | seam v. | dikmek | ||
Textile | ||||
Textile | seam n. | elbise veya kumaşın dikiş hattı ile dış kenarları arasında kalan ve genelde içe katlanan bölümü | ||
Textile | seam n. | yalancı ek yeri | ||
Textile | seam n. | tek parça kumaştan yapılıp yanlış kenarı boyunca katlanarak oluşturulan yalancı ek yeri | ||
Textile | seam n. | örgü kumaşta ters örgü sırası veya desen dikişleri ile oluşturulan yalancı ek yeri | ||
Construction | ||||
Construction | seam n. | kaynak | ||
Construction | seam n. | derz | ||
Marine | ||||
Marine | seam n. | armuz | ||
Mining | ||||
Mining | seam n. | maden damarı | ||
Medical | ||||
Medical | seam n. | damar (yüzey hatası) | ||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | seam n. | dikiş, dikiş yeri | ||
Geography | ||||
Geography | seam n. | damar | ||
Geography | seam n. | tabaka | ||
Geography | seam n. | yatak | ||
Sport | ||||
Sport | seam n. | (krikette) topun çevresindeki çift sıra dikiş | ||
Sport | seam v. | (kriket topu) dikişleri üzerinde sekerek yön değiştirmek | ||
Sport | seam v. | (kriket) topu dikişleri üzerinde sektirerek atmak | ||
Sport | seam adj. | (krikette) topu atan oyuncunun atış sırasında top üzerindeki dikiş çemberi kullanmasına ait | ||
Sport | seam adj. | (krikette) topu atan oyuncunun atış sırasında top üzerindeki dikiş çemberi kullanması ile ilgili |