|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
General |
|
1 |
General |
fine weather n.
|
güzel hava |
|
We took advantage of the fine weather to play tennis.
Tenis oynamak için güzel havadan faydalandık.
More Sentences
|
2 |
General |
weather forecasting n.
|
hava durumu tahmini |
|
Today's weather forecast says that it is likely to be fine tomorrow.
Bugünkü hava durumu tahmini yarın havanın muhtemelen iyi olacağını söylüyor.
More Sentences
|
3 |
General |
weather report n.
|
hava raporu |
|
The weather report says a blizzard is coming in later today.
Hava raporu bugün kar fırtınası olacağını söylüyor.
More Sentences
|
4 |
General |
clear weather n.
|
açık hava |
|
During clear weather, the coast of Estonia is visible from Helsinki.
Açık havalarda Estonya kıyıları Helsinki'den görülebilir.
More Sentences
|
5 |
General |
weather forecast n.
|
hava durumu |
|
The weather forecast say it's going to rain tomorrow.
Hava durumu yarın yağmur yağacağını söylüyor.
More Sentences
|
6 |
General |
weather forecaster n.
|
hava tahmincisi |
|
Some weather forecasters predicted a hurricane.
Bazı hava tahmincileri kasırga olacağını öngörmüştü.
More Sentences
|
7 |
General |
good weather n.
|
iyi hava |
|
The good weather sent the price of vegetables down.
İyi hava sebzelerin fiyatını düşürdü.
More Sentences
|
8 |
General |
cold weather n.
|
soğuk hava |
|
Wear protective clothing against sun, wind, and cold weather.
Güneş, rüzgar ve soğuk havaya karşı koruyucu giysiler giyin.
More Sentences
|
9 |
General |
bad weather n.
|
kötü hava |
|
The special lecture was put off until the next day due to the bad weather.
Kötü hava koşulları nedeniyle özel konferans ertesi güne ertelendi.
More Sentences
|
10 |
General |
weather bureau n.
|
meteoroloji bürosu |
|
The weather bureau says it will rain tonight.
Meteoroloji bürosu bu gece yağmur yağacağını söylüyor.
More Sentences
|
11 |
General |
weather forecast n.
|
hava tahmini |
|
According to the weather forecast, it's supposed to snow tomorrow.
Hava tahminine göre, yarın kar yağması gerekiyor.
More Sentences
|
12 |
General |
adverse weather conditions n.
|
hava muhalefeti |
|
Our plane was cancelled because of adverse weather conditions.
Hava muhalefeti nedeniyle uçuşumuz iptal oldu.
More Sentences
|
13 |
General |
rainy weather n.
|
yağışlı hava |
|
The rainy weather lasted for ten days straight.
Yağışlı hava, on gün boyunca sürdü.
More Sentences
|
14 |
General |
abnormal weather conditions n.
|
anormal hava koşulları |
|
Environmental pollution is causing abnormal weather conditions.
Çevre kirliliği anormal hava koşullarına neden oluyor.
More Sentences
|
|
15 |
General |
weather conditions n.
|
hava şartları |
|
The organisers of the marathon said that the event would go ahead, regardless of the weather conditions.
Maraton organizatörleri, hava şartları gözetilmeksizin, organizasyonun devam edeceğini söyledi.
More Sentences
|
16 |
General |
weather conditions n.
|
hava koşulları |
|
Owing to particularly favourable weather conditions, cotton production in Greece was abundant in the 2001-2002 season.
Özellikle elverişli hava koşulları sayesinde 2001-2002 sezonunda Yunanistan'da pamuk üretimi bol olmuştur.
More Sentences
|
17 |
General |
warm weather n.
|
ılık hava |
|
I'm enjoying this warm weather.
Bu ılık havanın tadını çıkarıyorum.
More Sentences
|
18 |
General |
muggy weather n.
|
bunaltıcı hava |
|
Florida is known for it's humid, muggy weather.
Florida nemli ve bunaltıcı havasıyla bilinir.
More Sentences
|
19 |
General |
rainy weather n.
|
yağmurlu hava |
|
I don't like rainy weather.
Yağmurlu havayı sevmiyorum.
More Sentences
|
20 |
General |
unpredictable weather n.
|
öngörülemeyen hava (durumu) |
|
The accident was caused chiefly by the unpredictable weather.
Kaza büyük ölçüde öngörülemeyen hava koşullarından kaynaklanmıştır.
More Sentences
|
21 |
General |
weather report n.
|
hava durumu raporu |
|
Newspapers carry weather reports.
Gazeteler hava durumu raporlarını yayınlar.
More Sentences
|
22 |
General |
stormy weather n.
|
fırtınalı hava |
|
I hope this stormy weather won't go on.
Bu fırtınalı havanın devam etmeyeceğini umuyorum.
More Sentences
|
Idioms |
|
23 |
Idioms |
under the weather expr.
|
keyifsiz |
|
Tom is a bit under the weather.
Tom biraz keyifsiz.
More Sentences
|
Speaking |
|
24 |
Speaking |
weather permitting expr.
|
hava iyi olursa |
|
We shall leave tomorrow morning, weather permitting.
Hava iyi olursa, yarın sabah ayrılacağız.
More Sentences
|
25 |
Speaking |
weather permitting expr.
|
havalar müsait olursa |
|
Weather permitting, we are going to get to the top of the mountain tomorrow.
Hava müsait olursa yarın dağın tepesine varacağız.
More Sentences
|
Technical |
|
26 |
Technical |
freezing weather n.
|
dondurucu hava |
|
The match had to be called off because of the freezing weather.
Dondurucu hava nedeniyle maç iptal edilmek zorunda kaldı.
More Sentences
|
27 |
Technical |
weather forecast n.
|
hava tahmini |
|
According to the weather forecast, it'll rain tomorrow.
Hava tahminine göre yarın yağmur yağacak.
More Sentences
|
Computer |
|
28 |
Computer |
weather vane n.
|
rüzgar gülü |
|
The weather vane points north.
Rüzgar gülü kuzeyi işaret ediyor.
More Sentences
|
Marine |
|
29 |
Marine |
stormy weather n.
|
fırtınalı hava |
|
He must be crazy to go out in this stormy weather.
Bu fırtınalı havada dışarı çıkmak için deli olmalı.
More Sentences
|
General |
|
30 |
General |
weather strip n.
|
pencere bandı |
|
31 |
General |
weather map n.
|
hava durumu haritaları |
|
32 |
General |
weather forecast n.
|
hava raporu |
|
33 |
General |
weather vane n.
|
fırıldak |
|
34 |
General |
weather stripping n.
|
pencere bandı |
|
35 |
General |
weather strip n.
|
tecrit şeridi |
|
36 |
General |
weather forecast n.
|
hava tahmin raporu |
|
37 |
General |
weather map n.
|
meteoroloji haritası |
|
38 |
General |
weather chart n.
|
hava haritası |
|
39 |
General |
nasty weather n.
|
çepel |
|
40 |
General |
unfavorable weather n.
|
elverişsiz hava |
|
41 |
General |
weather vane n.
|
rüzgar fırıldağı |
|
42 |
General |
weather map n.
|
hava haritası |
|
43 |
General |
weather stripping n.
|
tecrit şeridi |
|
44 |
General |
unsettled weather n.
|
değişken hava |
|
45 |
General |
weather side n.
|
rüzgara maruz taraf |
|
46 |
General |
fair weather n.
|
iyi hava |
|
47 |
General |
weather condition n.
|
havadurumu |
|
48 |
General |
normal weather conditions n.
|
normal hava koşulları |
|
49 |
General |
weather condition n.
|
hava durumu |
|
50 |
General |
weather sheet n.
|
yelken ipi |
|
51 |
General |
weather stripping n.
|
kapı pencere yalıtımı |
|
52 |
General |
synoptic weather chart n.
|
hava tahmin haritası |
|
53 |
General |
local weather n.
|
yerel hava |
|
54 |
General |
weather vane n.
|
yelkovan |
|
55 |
General |
weather radar n.
|
hava durumu radarı |
|
56 |
General |
weather strip n.
|
kapı pencere süngeri |
|
57 |
General |
weather analysis n.
|
hava durumu tahlili |
|
58 |
General |
weather forecast n.
|
havadurumu (hava tahmini) |
|
59 |
General |
weather forecast n.
|
hava durumu (hava tahmini) |
|
60 |
General |
adverse weather condition n.
|
hava muhalefeti |
|
61 |
General |
freak (weather) condition n.
|
olumsuz şart |
|
62 |
General |
weather man n.
|
hava durumu sunucusu |
|
63 |
General |
weather presenter n.
|
hava durumu sunucusu |
|
64 |
General |
cold weather precautions n.
|
soğuktan koruma önlemleri |
|
65 |
General |
cold weather precautions n.
|
soğuk hava önlemleri |
|
66 |
General |
a foul-weather friend n.
|
kara gün dostu |
|
67 |
General |
all-weather aircraft n.
|
her türlü hava koşullarında uçabilen uçak |
|
68 |
General |
fair-weather friend n.
|
iyi gün dostu |
|
69 |
General |
foul-weather friend n.
|
kara gün dostu |
|
70 |
General |
foul-weather friend n.
|
kötü gün dostu |
|
71 |
General |
weather-bound n.
|
kötü hava şartlarından dolayı limanda mahsur kalmış (gemi) |
|
72 |
General |
inclement weather n.
|
kötü hava |
|
73 |
General |
inclement weather n.
|
soğuk hava |
|
74 |
General |
abnormal weather conditions n.
|
anormal hava şartları |
|
75 |
General |
changeable weather n.
|
değişken hava |
|
76 |
General |
marginal weather n.
|
normalin dışında hava şartları |
|
77 |
General |
adverse weather conditions n.
|
kötü hava koşulları |
|
78 |
General |
windy weather n.
|
rüzgarlı hava |
|
79 |
General |
weather reporter n.
|
hava durumu sunucusu |
|
80 |
General |
change of the weather n.
|
havanın değişmesi |
|
81 |
General |
dark weather n.
|
karanlık hava |
|
82 |
General |
a muggy weather n.
|
bunaltıcı bir hava |
|
83 |
General |
harsh weather conditions n.
|
sert hava şartları |
|
84 |
General |
severe weather conditions n.
|
sert hava koşulları |
|
85 |
General |
harsh weather conditions n.
|
sert hava koşulları |
|
86 |
General |
severe weather conditions n.
|
sert hava şartları |
|
87 |
General |
sultry weather n.
|
bunaltıcı hava |
|
88 |
General |
local weather forecast n.
|
yerel hava durumu |
|
89 |
General |
wet weather n.
|
yağmurlu hava |
|
90 |
General |
extreme weather conditions n.
|
şiddetli/ağır/sert hava şartları |
|
91 |
General |
overcast weather n.
|
kapalı hava |
|
92 |
General |
bad weather conditions n.
|
kötü hava koşulları |
|
93 |
General |
bad weather conditions n.
|
kötü hava şartları |
|
94 |
General |
unfavorable weather conditions n.
|
olumsuz hava koşulları |
|
95 |
General |
unfavorable weather conditions n.
|
kötü hava şartları |
|
96 |
General |
bad weather conditions n.
|
olumsuz hava koşulları |
|
97 |
General |
unfavorable weather conditions n.
|
kötü hava koşulları |
|
98 |
General |
bad weather conditions n.
|
olumsuz hava şartları |
|
99 |
General |
unfavorable weather conditions n.
|
olumsuz hava şartları |
|
100 |
General |
weather and climate events n.
|
hava ve iklim olayları |
|
101 |
General |
weather dictionary n.
|
hava durumu sözlüğü |
|
102 |
General |
weather event n.
|
hava olayı |
|
103 |
General |
spring weather n.
|
bahar havası |
|
104 |
General |
bad weather n.
|
çepel |
|
105 |
General |
nasty/stormy weather n.
|
çepel |
|
106 |
General |
weather hood n.
|
hava kapağı |
|
107 |
General |
weather stain n.
|
havanın neden olduğu olduğu renk atması/leke |
|
108 |
General |
weather forecast for turkey n.
|
türkiye için hava tahmini |
|
109 |
General |
cold weather conditions n.
|
soğuk hava koşulları |
|
110 |
General |
changeable weather n.
|
istikrarsız hava |
|
111 |
General |
cool weather n.
|
serin hava |
|
112 |
General |
raw weather n.
|
soğuk ve nemli hava |
|
113 |
General |
sweater weather n.
|
süveter/hırka havası |
|
114 |
General |
tempestuous weather n.
|
fırtınalı hava |
|
115 |
General |
weather [obsolete] n.
|
sağanak yağış |
|
116 |
General |
weather [obsolete] n.
|
gökyüzü |
|
117 |
General |
weather gauge n.
|
üstünlük |
|
118 |
General |
weather gauge n.
|
avantaj |
|
119 |
General |
weather gaw n.
|
kısmi gökkuşağı |
|
120 |
General |
weather woman n.
|
kadın hava durumu sunucusu |
|
121 |
General |
shorts weather n.
|
şort giyme havası |
|
122 |
General |
showery weather n.
|
yağmurlu hava |
|
123 |
General |
fair-weather sailor n.
|
görünürde denizci |
|
124 |
General |
fair-weather sailor n.
|
tecrübesiz denizci |
|
125 |
General |
gloomy weather n.
|
loş ve karanlık hava |
|
126 |
General |
gloomy weather n.
|
kasvetli hava |
|
127 |
General |
weather mild n.
|
Ilıman hava |
|
128 |
General |
weather mild n.
|
ılık hava |
|
129 |
General |
weather mild n.
|
yumuşak hava |
|
130 |
General |
wb (weather bureau) n.
|
meteoroloji servisi |
|
131 |
General |
stress of weather n.
|
hava muhalefeti nedeniyle mahsur kalma |
|
132 |
General |
stress of weather n.
|
hava şartları nedeniyle kısıtlanma |
|
133 |
General |
feel under the weather v.
|
rahatsız olmak |
|
134 |
General |
weather the storm v.
|
zorluklara göğüs germek |
|
135 |
General |
be under the weather v.
|
kendini kötü hissetmek |
|
136 |
General |
weather a crisis v.
|
düze çıkmak |
|
137 |
General |
weather the crisis v.
|
badireyi atlatmak |
|
138 |
General |
make heavy weather of something v.
|
birşeye olması gerektiğinden daha fazla zaman harcamak |
|
139 |
General |
weather strip v.
|
pencere yalıtımı yapmak |
|
140 |
General |
weather the crisis v.
|
badire atlatmak |
|
141 |
General |
weather the storm v.
|
krizi atlatmak |
|
142 |
General |
weather the storm v.
|
badireyi atlatmak |
|
143 |
General |
weather the storm v.
|
zorlukların hakkından gelmek |
|
144 |
General |
weather the storm v.
|
badire atlatmak |
|
145 |
General |
make heavy weather of v.
|
gözünde büyütmek |
|
146 |
General |
weather-strip v.
|
pencere bandı yapıştırmak |
|
147 |
General |
make a forecast of the weather v.
|
hava tahmininde bulunmak |
|
148 |
General |
make a forecast of the weather v.
|
hava tahmini yapmak |
|
149 |
General |
fall victim to bad weather v.
|
kötü havanın azizliğine uğramak |
|
150 |
General |
listen to the weather forecast v.
|
hava durumunu dinlemek |
|
151 |
General |
weather a point v.
|
karşı çıkanlara rağmen muvaffak olmak |
|
152 |
General |
weather beaten adj.
|
fırtınayla hırpalanmış |
|
153 |
General |
all weather adj.
|
her havaya elverişli |
|
154 |
General |
all-weather adj.
|
her havaya elverişli |
|
155 |
General |
weather-beaten adj.
|
yıkık dökük |
|
156 |
General |
weather-beaten adj.
|
yanık ve kırış kırış (yüz) |
|
157 |
General |
weather-beaten adj.
|
fırtına yemiş |
|
158 |
General |
weather-beaten adj.
|
her türlü kötü hava şartlarına maruz kalmış |
|
159 |
General |
weather proof adj.
|
her çeşit havaya dayanıklı |
|
160 |
General |
weather-resistant adj.
|
hava koşullarına dayanıklı |
|
161 |
General |
weather-resistant adj.
|
hava şartlarına dayanıklı |
|
162 |
General |
weather-stained adj.
|
hava ile temas ettikten sonra rengi atan/atmış |
|
163 |
General |
weather-wise adj.
|
hava durumundaki değişiklikleri tahmin etmede yetenekli olan |
|
164 |
General |
weather-wise adj.
|
düşünce veya duygudaki değişiklikleri tahmin etmede yetenekli olan |
|
165 |
General |
fair-weather adj.
|
sadece iyi havada elverişli |
|
166 |
General |
fair-weather adj.
|
yalnızca iyi havada kullanılan |
|
167 |
General |
fair-weather adj.
|
iyi gün dostu olan |
|
168 |
General |
fair-weather adj.
|
yalnızca bolluk zamanındayken ve zorluk veya tehlike yokken faal, etkili, elverişli veya sadık olan |
|
169 |
General |
fair-weather adj.
|
iyi havaya uygun |
|
170 |
General |
fair-weather adj.
|
iyi havada yapılan |
|
171 |
General |
weather-wise adv.
|
hava ile ilgili |
|
172 |
General |
weather-wise adv.
|
havaya ilişkin |
|
173 |
General |
weather-wise adv.
|
hava durumu ile ilgili |
|
174 |
General |
weather-wise adv.
|
hava durumuna ilişkin |
|
175 |
General |
wea (weather) abrev.
|
hava |
|
176 |
General |
wea (weather) abrev.
|
hava durumu |
|
Phrasals |
|
177 |
Phrasals |
risk of (some inclement weather) n.
|
(kötü hava) riski |
|
178 |
Phrasals |
risk of (some inclement weather) n.
|
(yağmur, kar, şimşek) olasılığı |
|
179 |
Phrasals |
weather out v.
|
zorluklarla başarılı bir şekilde mücadele etmek |
|
180 |
Phrasals |
weather in v.
|
olumsuz hava koşullarından dolayı içeride tıkılıp kalmak |
|
181 |
Phrasals |
weather in v.
|
olumsuz hava koşulları dışarı çıkmasına izin vermemek |
|
182 |
Phrasals |
weather in v.
|
olumsuz hava koşulları faaliyet gösterememesine neden olmak |
|
183 |
Phrasals |
weather in v.
|
olumsuz hava koşulları ulaşmasına engel olmak |
|
184 |
Phrasals |
weather in v.
|
olumsuz hava koşulları hareketini kısıtlamak |
|
185 |
Phrasals |
weather in v.
|
olumsuz hava koşulları olduğu yerde kalmasına neden olmak |
|
186 |
Phrasals |
weather in v.
|
olumsuz hava koşulları iş görmesini engellemek |
|
187 |
Phrasals |
weather in v.
|
olumsuz hava koşulları nedeniyle ulaşılmaz hale gelmek |
|
188 |
Phrasals |
weather in v.
|
olumsuz hava koşulları bir şeyi mahsur bırakmak |
|
189 |
Phrasals |
weather in v.
|
olumsuz hava koşulları bir şeyin mahsur kalmasına neden olmak |
|
190 |
Phrasals |
weather in v.
|
olumsuz hava koşulları bir şeyi içeride mahsur bırakmak |
|
191 |
Phrasals |
weather out v.
|
fırtına atlatmak |
|
192 |
Phrasals |
weather out v.
|
fırtınayı geçirmek |
|
193 |
Phrasals |
weather out v.
|
fırtınayı güvenli bir şekilde atlatmak |
|
194 |
Phrasals |
weather out v.
|
fırtınayı sağ salim geçirmek |
|
195 |
Phrasals |
weather out v.
|
zorlu durumlara göğüs germek |
|
196 |
Phrasals |
weather out v.
|
zorluklara katlanmak/dayanmak |
|
197 |
Phrasals |
weather out v.
|
zorluklar karşısında sabırlı olmak |
|
198 |
Phrasals |
weather out v.
|
ertelenmesine/iptal olmasına neden olmak |
|
199 |
Phrasals |
weather out v.
|
olumsuz hava koşulları nedeniyle ertelenmek/iptal edilmek |
|
200 |
Phrasals |
weather out v.
|
hava şartlarının aşındırmasıyla ortaya çıkmak |
|
201 |
Phrasals |
weather out v.
|
hava şartlarıyla aşındırarak ortaya çıkarmak |
|
202 |
Phrasals |
weather out v.
|
fırtınada hayatta kalmak |
|
203 |
Phrasals |
weather out v.
|
fırtınadan sağ salim çıkmak/kurtulmak |
|
204 |
Phrasals |
weather out v.
|
sağ salim atlatmak |
|
205 |
Phrasals |
weather out v.
|
dayanmak |
|
206 |
Phrasals |
weather out v.
|
atlatmak |
|
207 |
Phrasals |
weather out v.
|
geçirmek |
|
208 |
Phrasals |
weather out of v.
|
sağ salim atlatmak |
|
209 |
Phrasals |
weather out of v.
|
dayanmak |
|
210 |
Phrasals |
weather out of v.
|
atlatmak |
|
211 |
Phrasals |
weather out of v.
|
geçirmek |
|
Phrases |
|
212 |
Phrases |
partly because of the weather expr.
|
bir ölçüde hava yüzünden |
|
213 |
Phrases |
partly because of the weather expr.
|
biraz da hava yüzünden |
|
214 |
Phrases |
it's mostly because of the weather expr.
|
çoğunlukla hava yüzünden |
|
215 |
Phrases |
it's mostly because of the weather expr.
|
genelde hava yüzünden |
|
216 |
Phrases |
what bad weather expr.
|
ne kadar da kötü bir hava |
|
217 |
Phrases |
partly because of the weather expr.
|
kısmen hava yüzünden |
|
218 |
Phrases |
in case of adverse weather expr.
|
olumsuz hava durumunda |
|
Colloquial |
|
219 |
Colloquial |
the-end-of-the-world type weather n.
|
dünyanın sonu tipi hava |
|
220 |
Colloquial |
weather eye n.
|
dikkatli bakış |
|
221 |
Colloquial |
weather eye n.
|
gözlemci bakış |
|
222 |
Colloquial |
keep a weather eye out expr.
|
gözünü dört aç |
|
223 |
Colloquial |
keep a weather eye out expr.
|
gözünü açık tut |
|
224 |
Colloquial |
keep a weather eye out expr.
|
gözün üstünde olsun |
|
225 |
Colloquial |
keep a weather eye out expr.
|
dikkatli ol |
|
226 |
Colloquial |
how about this weather? expr.
|
havalar nasıl? |
|
227 |
Colloquial |
how's the weather up there? [cliché] expr.
|
orada/yukarıda havalar nasıl? |
|
Idioms |
|
228 |
Idioms |
weather breeder n.
|
kapamadan önce havanın geçici olarak açması |
|
229 |
Idioms |
weather breeder n.
|
yağmur/fırtına öncesindeki güneşli ve açık hava |
|
230 |
Idioms |
lovely weather for ducks n.
|
ahmak ıslatan yağmur |
|
231 |
Idioms |
fine weather for ducks n.
|
ahmak ıslatan yağmur |
|
232 |
Idioms |
brass monkey weather n.
|
buz gibi hava |
|
233 |
Idioms |
brass monkey weather n.
|
çok soğuk hava |
|
234 |
Idioms |
a fair-weather-friend n.
|
iyi gün dostu |
|
235 |
Idioms |
lovely weather for ducks n.
|
yağmurun adeta bardaktan boşanırcasına yağdığını anlatmak için kullanılan ironik söz |
|
236 |
Idioms |
fine weather for ducks n.
|
yağmurun adeta bardaktan boşanırcasına yağdığını anlatmak için kullanılan ironik söz |
|
237 |
Idioms |
queen's weather n.
|
güzel hava |
|
238 |
Idioms |
queen's weather n.
|
dışarıda düzenlenecek bir etkinlik için uygun/güzel hava |
|
239 |
Idioms |
queen's weather n.
|
elverişli hava/hava şartları |
|
240 |
Idioms |
make fair weather v.
|
övmek |
|
241 |
Idioms |
make fair weather v.
|
pohpohlamak |
|
242 |
Idioms |
make fair weather v.
|
dostça davranmak |
|
243 |
Idioms |
make heavy weather of v.
|
bir bardak suda fırtına yaratmak |
|
244 |
Idioms |
weather the storm v.
|
düze çıkmak |
|
245 |
Idioms |
keep one's weather eye open v.
|
dikkat kesilmek |
|
246 |
Idioms |
make heavy weather of v.
|
gözünde büyütmek |
|
247 |
Idioms |
keep a weather eye on v.
|
gözlerini dört açmak |
|
248 |
Idioms |
make heavy weather of v.
|
gereğinden sıkı tutmak |
|
249 |
Idioms |
weather the storm v.
|
fırtınayı atlatmak |
|
250 |
Idioms |
weather the storm v.
|
fırtınadan sağ çıkmak |
|
251 |
Idioms |
make heavy weather of v.
|
gereğinden fazla çaba harcamak |
|
252 |
Idioms |
keep one's weather eye open v.
|
gözünü dört açmak |
|
253 |
Idioms |
make heavy weather of v.
|
işi zorlaştırmak |
|
254 |
Idioms |
make heavy weather of v.
|
işi zora sokmak |
|
255 |
Idioms |
be under the weather v.
|
iyi olmamak |
|
256 |
Idioms |
feel a little under the weather v.
|
kendini iyi hissetmemek |
|
257 |
Idioms |
feel a little under the weather v.
|
kendini çok iyi hissetmemek |
|
258 |
Idioms |
be under the weather v.
|
kendini hasta hissetmek |
|
259 |
Idioms |
be feeling a little under the weather v.
|
kendini kötü hissetmek |
|
260 |
Idioms |
feel a little under the weather v.
|
kendini kötü hissetmek |
|
261 |
Idioms |
feel under the weather v.
|
keyfi olmamak |
|
262 |
Idioms |
be feeling a little under the weather v.
|
kendini çok iyi hissetmemek |
|
263 |
Idioms |
feel under the weather v.
|
kendini hasta hissetmek |
|
264 |
Idioms |
be under the weather v.
|
kendini kötü hissetmek |
|
265 |
Idioms |
feel under the weather v.
|
keyfi bozuk olmak |
|
266 |
Idioms |
be under the weather v.
|
kendini iyi hissetmemek |
|
267 |
Idioms |
be under the weather v.
|
morali bozuk olmak |
|
268 |
Idioms |
be feeling a little under the weather v.
|
kendini iyi hissetmemek |
|
269 |
Idioms |
feel under the weather v.
|
kendini halsiz hissetmek |
|
270 |
Idioms |
be under the weather v.
|
kendini halsiz hissetmek |
|
271 |
Idioms |
keep one's weather eye open v.
|
kuş uçurtmamak |
|
272 |
Idioms |
run into rough weather v.
|
sorunla karşılaşmak |
|
273 |
Idioms |
hit rough weather v.
|
sert kayaya çarpmak |
|
274 |
Idioms |
run into rough weather v.
|
sert kayaya çarpmak |
|
275 |
Idioms |
weather the storm v.
|
sıkıntıya göğüs germek |
|
276 |
Idioms |
hit rough weather v.
|
sorunla karşılaşmak |
|
277 |
Idioms |
keep one's weather eye open v.
|
tetikte olmak |
|
278 |
Idioms |
weather the storm v.
|
tehlikeyi atlatmak |
|
279 |
Idioms |
weather the storm v.
|
zarar görmeden sıyrılmak |
|
280 |
Idioms |
keep a weather eye on something v.
|
(bir durum hakkında) gözünü dört açmak |
|
281 |
Idioms |
make heavy weather of v.
|
zora sürmek |
|
282 |
Idioms |
make fair weather v.
|
yalakalık yapmak |
|
283 |
Idioms |
make fair weather v.
|
methetmek |
|
284 |
Idioms |
make fair weather v.
|
gururunu okşamak |
|
285 |
Idioms |
make fair weather v.
|
yaltaklanmak |
|
286 |
Idioms |
make fair weather v.
|
yağ çekmek |
|
287 |
Idioms |
get the weather gage of (someone or something) v.
|
(bir şeye/birine) karşı avantajlı konumda olmak |
|
288 |
Idioms |
get the weather gage of (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak |
|
289 |
Idioms |
get the weather gage of (someone or something) v.
|
bir geminin hava şartları bakımından düşmanına göre avantajlı konumda olması |
|
290 |
Idioms |
get the weather gage of (someone or something) v.
|
bir geminin rüzgarın estiği yön bakımından düşmanından avantajlı konumda olması |
|
291 |
Idioms |
weather the storm v.
|
zorlukları/badireleri atlatmak |
|
292 |
Idioms |
make bad weather of it v.
|
kötü hava koşullarıyla başa çıkamamak |
|
293 |
Idioms |
make bad weather of it v.
|
hava koşullarına dayanamamak |
|
294 |
Idioms |
make bad weather of it v.
|
kötü hava koşullarında zorlanmak |
|
295 |
Idioms |
make good weather of it [obsolete] v.
|
olumsuz hava koşullarıyla iyi baş etmek |
|
296 |
Idioms |
make good weather of it [obsolete] v.
|
olumsuz hava koşullarına iyi ayak uydurmak |
|
297 |
Idioms |
make good weather of it v.
|
(bir gemi için) fırtınayla iyi baş etmek |
|
298 |
Idioms |
make bad weather of it v.
|
(bir gemi için) fırtınayla baş edememek |
|
299 |
Idioms |
make heavy weather v.
|
çırpınmak |
|
300 |
Idioms |
make heavy weather v.
|
debelenmek |
|
301 |
Idioms |
make heavy weather of doing something v.
|
bir şeye olması gerektiğinden daha fazla zaman harcamak |
|
302 |
Idioms |
keep a weather eye open v.
|
dikkat kesilmek |
|
303 |
Idioms |
keep a weather eye open v.
|
gözünü dört açmak |
|
304 |
Idioms |
keep a weather eye open v.
|
kuş uçurtmamak |
|
305 |
Idioms |
keep a weather eye open v.
|
tetikte olmak |
|
306 |
Idioms |
keep one's weather eye open v.
|
dikkat kesilmek |
|
307 |
Idioms |
keep one's weather eye open v.
|
gözünü dört açmak |
|
308 |
Idioms |
keep one's weather eye open v.
|
kuş uçurtmamak |
|
309 |
Idioms |
keep one's weather eye open v.
|
tetikte olmak |
|
310 |
Idioms |
keep a weather eye on (someone or something) [uk/australia] v.
|
(biri/bir şey hakkında) gözlerini dört açmak |
|
311 |
Idioms |
keep a weather eye on (someone or something) [uk/australia] v.
|
(birine/bir şeye) dikkat kesilmek |
|
312 |
Idioms |
keep a weather eye on (someone or something) [uk/australia] v.
|
(biri/bir şey hakkında) tetikte olmak |
|
313 |
Idioms |
keep weather eye open v.
|
dikkat kesilmek |
|
314 |
Idioms |
keep weather eye open v.
|
gözünü dört açmak |
|
315 |
Idioms |
keep weather eye open v.
|
kuş uçurtmamak |
|
316 |
Idioms |
keep weather eye open v.
|
tetikte olmak |
|
317 |
Idioms |
under the weather adj.
|
hasta |
|
318 |
Idioms |
brass monkey weather expr.
|
dondurucu soğuk |
|
319 |
Idioms |
nice weather we're having expr.
|
havalar iyi gidiyor |
|
320 |
Idioms |
under the weather expr.
|
kafası dumanlı |
|
321 |
Idioms |
under the weather expr.
|
rahatsız |
|
322 |
Idioms |
under the weather expr.
|
sarhoş |
|
323 |
Idioms |
under the weather expr.
|
akşamdan kalma |
|
324 |
Idioms |
under the weather expr.
|
deniz tuttuğu için rahatsız |
|
325 |
Idioms |
been under the weather expr.
|
rahatsızlanmış |
|
326 |
Idioms |
been under the weather expr.
|
hastalanmış |
|
327 |
Idioms |
make heavy weather of
|
yokuşa koşmak |
|
328 |
Idioms |
make heavy weather of
|
yokuşa sürmek |
|
Speaking |
|
329 |
Speaking |
how is the weather in ankara? expr.
|
ankara'da hava nasıl? |
|
330 |
Speaking |
what is the weather like in ankara? expr.
|
ankara'da hava nasıl? |
|
331 |
Speaking |
what is the weather like today? expr.
|
bugün hava nasıl? |
|
332 |
Speaking |
the weather is very nice today expr.
|
bugün hava çok güzel |
|
333 |
Speaking |
how is the weather today? expr.
|
bugün hava nasıl? |
|
334 |
Speaking |
the weather is nice today expr.
|
bugün hava güzel |
|
335 |
Speaking |
the weather is cloudy today expr.
|
bugün hava bulutlu |
|
336 |
Speaking |
the weather is so nice today expr.
|
bugün hava çok güzel |
|
337 |
Speaking |
how is the weather today? expr.
|
bugün hava nasıl? |
|
338 |
Speaking |
because the weather is cold expr.
|
çünkü hava soğuk |
|
339 |
Speaking |
how was the weather? expr.
|
hava nasıldı? |
|
340 |
Speaking |
how is the weather today? expr.
|
hava nasıl bugün? |
|
341 |
Speaking |
the weather is too cold expr.
|
hava çok soğuk |
|
342 |
Speaking |
what is the weather like expr.
|
hava nasıl |
|
343 |
Speaking |
what's the weather like tomorrow? expr.
|
hava yarın nasıl olacak? |
|
344 |
Speaking |
what is the weather like today? expr.
|
hava bugün nasıl? |
|
345 |
Speaking |
how is the weather? expr.
|
hava nasıl? |
|
346 |
Speaking |
how is the weather there? expr.
|
hava nasıl orada? |
|
347 |
Speaking |
how is the weather today? expr.
|
hava bugün nasıl? |
|
348 |
Speaking |
what is the weather like there? expr.
|
hava nasıl oralarda? |
|
349 |
Speaking |
what is the weather like today? expr.
|
hava nasıl bugün? |
|
350 |
Speaking |
what is your favorite kind of weather? expr.
|
hangi havalardan hoşlanırsın? |
|
351 |
Speaking |
how do you like this weather? expr.
|
havayla aran nasıl? |
|
352 |
Speaking |
I've been under the weather expr.
|
hastaydım |
|
353 |
Speaking |
what will the weather be like tomorrow? expr.
|
hava yarın nasıl olacak? |
|
354 |
Speaking |
is the weather cold? expr.
|
hava soğuk mu? |
|
355 |
Speaking |
weather is nice expr.
|
hava güzel |
|
356 |
Speaking |
what was the weather like? expr.
|
hava nasıldı? |
|
357 |
Speaking |
you shouldn't have let her drive in that weather expr.
|
hava o haldeyken araba kullanmasına izin vermemeliydin |
|
358 |
Speaking |
because the weather is cold expr.
|
hava soğuk olduğundan |
|
359 |
Speaking |
the weather is sunny expr.
|
hava güneşli |
|
360 |
Speaking |
the weather is too hot expr.
|
hava çok sıcak |
|
361 |
Speaking |
what is the weather like in london in june? expr.
|
haziran ayında londra'da hava nasıl olur? |
|
362 |
Speaking |
how do you like this weather? expr.
|
havayı nasıl buluyorsun? |
|
363 |
Speaking |
the weather is snowy expr.
|
hava kar yağışlı |
|
364 |
Speaking |
what's the weather like? expr.
|
hava nasıl? |
|
365 |
Speaking |
how is the weather up there expr.
|
havalar nasıl oralarda |
|
366 |
Speaking |
if the weather allows it expr.
|
havalar müsait olursa |
|
367 |
Speaking |
the weather is nice today expr.
|
hava bugün güzel |
|
368 |
Speaking |
is the weather nice? expr.
|
hava güzel mi? |
|
369 |
Speaking |
what is the weather like there? expr.
|
hava nasıl orada? |
|
370 |
Speaking |
is the weather hot? expr.
|
hava sıcak mı? |
|
371 |
Speaking |
what is the weather like in istanbul? expr.
|
istanbul'da hava nasıl? |
|
372 |
Speaking |
how is the weather in istanbul? expr.
|
istanbul'da hava nasıl? |
|
373 |
Speaking |
how is the weather there expr.
|
oralarda havalar nasıl |
|
374 |
Speaking |
what is the weather like in erzurum in march? expr.
|
mart ayında erzurum'da hava nasıl olur? |
|
375 |
Speaking |
how is the weather there expr.
|
oralarda hava nasıl |
|
376 |
Speaking |
how is the weather there expr.
|
orada havalar nasıl |
|
377 |
Speaking |
what is your favorite kind of weather? expr.
|
ne tür havalardan hoşlanırsın? |
|
378 |
Speaking |
how is the weather there expr.
|
orada hava nasıl |
|
379 |
Speaking |
what is the weather like there? expr.
|
orada hava nasıl? |
|
380 |
Speaking |
what a weather! expr.
|
ne hava! |
|
381 |
Speaking |
I've been under the weather expr.
|
rahatsızdım |
|
382 |
Speaking |
what do you think the weather is like? expr.
|
sence hava nasıl? |
|
383 |
Speaking |
what is the weather like in turkey? expr.
|
türkiye'de hava nasıl? |
|
384 |
Speaking |
how is the weather in turkey? expr.
|
türkiye'de hava nasıl? |
|
385 |
Speaking |
what will the weather be like tomorrow? expr.
|
yarın hava nasıl olacak? |
|
386 |
Speaking |
what do you think of this weather? expr.
|
(genelde sohbet başlatmak için söylenir) ee havalar nasıl? |
|
387 |
Speaking |
what's the weather like tomorrow? expr.
|
yarın hava nasıl olacak? |
|
Trade/Economic |
|
388 |
Trade/Economic |
per weather working day n.
|
beher hava müsaadeli çalışma günü |
|
389 |
Trade/Economic |
weather working days n.
|
havanın çalışmaya uygun olduğu işgünleri |
|
390 |
Trade/Economic |
weather-related cancellation n.
|
hava muhalefetine bağlı iptal |
|
391 |
Trade/Economic |
weather-related cancellation n.
|
hava muhalefetine dayalı iptal |
|
392 |
Trade/Economic |
action of the weather n.
|
havanın tesiri |
|
393 |
Trade/Economic |
weather working days n.
|
hava şartları uygun çalışma günü |
|
394 |
Trade/Economic |
weather insurance n.
|
hava sigortası |
|
395 |
Trade/Economic |
weather derivatives n.
|
iklim türev araçları |
|
396 |
Trade/Economic |
weather derivatives n.
|
iklime dayalı türev ürünleri |
|
Institutes |
|
397 |
Institutes |
weather service n.
|
hava ajansı |
|
398 |
Institutes |
weather agency n.
|
hava ajansı |
|
399 |
Institutes |
weather central n.
|
meteorolojik bilgileri derleyen, düzenleyen ve yayan özel bir kuruluş |
|
Insurance |
|
400 |
Insurance |
weather insurance n.
|
kötü hava şartlarından ileri gelen zararlara karşı sigorta |
|
401 |
Insurance |
heavy weather damage n.
|
kötü hava şartları hasarı |
|
Technical |
|
402 |
Technical |
fair weather n.
|
açık hava |
|
403 |
Technical |
weather beam n.
|
bir geminin rüzgara bakan tarafı |
|
404 |
Technical |
workable weather n.
|
çalışılabilir hava |
|
405 |
Technical |
workable weather n.
|
elverişli hava |
|
406 |
Technical |
weather bar n.
|
eşik laması |
|
407 |
Technical |
weather bar n.
|
eşik demiri |
|
408 |
Technical |
weather resistance n.
|
hava koşullarına dayanma |
|
409 |
Technical |
weather map n.
|
hava haritası |
|
410 |
Technical |
weather ship n.
|
hava gözlem gemisi |
|
411 |
Technical |
weather protection n.
|
hava koşullarına karşı koruma |
|
412 |
Technical |
weather condition n.
|
hava durumu |
|
413 |
Technical |
weather-protected location n.
|
hava şartlarına karşı korumalı yer |
|
414 |
Technical |
weather check n.
|
hava tahribatı sonucu oluşan çatlak |
|
415 |
Technical |
weather map n.
|
hava durumunu gösteren harita |
|
416 |
Technical |
weather compensator n.
|
hava kompensatörü |
|
417 |
Technical |
weather shield n.
|
hava siperi |
|
418 |
Technical |
weather-protected locations n.
|
hava şartlarından korumalı yerler |
|
419 |
Technical |
element of weather n.
|
havanın elemanları |
|
420 |
Technical |
weather-resistance n.
|
hava etkilerine dayanırlık |
|
421 |
Technical |
non-weather protected locations n.
|
hava şartlarından korumalı olmayan yerler |
|
422 |
Technical |
weather data n.
|
iklim verileri |
|
423 |
Technical |
bottom leaf weather strip n.
|
kapı iç bandı |
|
424 |
Technical |
bad weather n.
|
kötü hava şartları |
|
425 |
Technical |
protection against foul weather n.
|
kötü hava şartlarına karşı koruma |
|
426 |
Technical |
bad weather n.
|
kötü hava koşulları |
|
427 |
Technical |
unpleasant weather n.
|
kötü hava şartları |
|
428 |
Technical |
foul weather n.
|
kötü hava şartları |
|
429 |
Technical |
weather deck n.
|
korunmasız güverte |
|
430 |
Technical |
dry weather incubator n.
|
kuru havalı inkübatör |
|
431 |
Technical |
unpleasant weather n.
|
kötü hava koşulları |
|
432 |
Technical |
foul weather n.
|
kötü hava koşulları |
|
433 |
Technical |
weather balloon n.
|
meteoroloji balonu |
|
434 |
Technical |
weather station n.
|
meteoroloji istasyonu |
|
435 |
Technical |
weather seal n.
|
plastikten yapılmış kaporta fitili |
|
436 |
Technical |
synoptic weather chart n.
|
sinoptik hava durumu haritası |
|
437 |
Technical |
hot weather precautions n.
|
sıcaktan koruma önlemleri |
|
438 |
Technical |
hot weather precaution n.
|
sıcak havada alınan tedbirler |
|
439 |
Technical |
weather-strip n.
|
sızdırmaz bant |
|
440 |
Technical |
weather strip n.
|
tıkama süngeri |
|
441 |
Technical |
space weather n.
|
uzay iklimi |
|
442 |
Technical |
weather pack n.
|
yağmurluk ve sineklik donanımı |
|
443 |
Technical |
weather boarding n.
|
yalı baskısı kaplama |
|
444 |
Technical |
weather door n.
|
panjurlu pencerede açıklık |
|
445 |
Technical |
weather door n.
|
fırtınaya karşı ek dış kapı |
|
446 |
Technical |
weather-strip v.
|
kapı veya pencere contası monte etmek |
|
447 |
Technical |
weather-strip v.
|
kapı veya pencere contasıyla donatmak |
|
448 |
Technical |
weather-strip v.
|
kapı veya pencere contası takmak |
|
449 |
Technical |
weather-tight adj.
|
hava şartlarına dayanıklı |
|
450 |
Technical |
weather stripped adj.
|
hava yalıtımı yapılan |
|
451 |
Technical |
weather-proof adj.
|
hava şartlarına dayanıklı |
|
452 |
Technical |
weather stripped adj.
|
hava yalıtımı yapılmış |
|
453 |
Technical |
weather-bound adj.
|
kötü hava nedeniyle rötar yapmış (gemi veya uçak) |
|
454 |
Technical |
weather-stripped adj.
|
tecrit şeridi ile kapatılmış çatlakları olan |
|
Textile |
|
455 |
Textile |
foul-weather gear n.
|
koruyucu kıyafet |
|
456 |
Textile |
foul-weather gear n.
|
kötü havalara karşı giyilen kıyafet |
|
457 |
Textile |
weather proof adj.
|
havaya dayanıklı |
|
Construction |
|
458 |
Construction |
weather moulding n.
|
denizlik |
|
459 |
Construction |
weather moulding n.
|
damlalık |
|
460 |
Construction |
concreting in freezing weather n.
|
donlu havalarda beton dökme |
|
461 |
Construction |
weather board n.
|
eğri geçmeli duvar kaplaması |
|
462 |
Construction |
weather fademeter n.
|
hava şartları soldurma test cihazı |
|
463 |
Construction |
weather strip n.
|
pencere bandı |
|
464 |
Construction |
cold-weather concreting n.
|
soğuk havalarda beton dökme |
|
465 |
Construction |
weather strip n.
|
sızdırmazlık bandı |
|
466 |
Construction |
weather moulding n.
|
yağmur saçak çıtası |
|
467 |
Construction |
weather board n.
|
yağmur koruma kapağı |
|
468 |
Construction |
weather strip n.
|
yağmur sundurması |
|
469 |
Construction |
weather-board v.
|
(yağmur suyunu, karı dışarıda tutup akıtmak için) tahtaları üst üste binecek şekilde çivilemek |
|
Furniture |
|
470 |
Furniture |
weather house n.
|
içinde biri kötü hava koşulları diğeri ise iyi hava koşullarını bildiren iki insan olan bir maket ev |
|
471 |
Furniture |
weather box n.
|
içine biri kötü diğeri iyi hava tahmini yapan iki figür yerleştirilmiş maket ev |
|
Automotive |
|
472 |
Automotive |
dynamic weather-strips n.
|
dinamik (kapı/pencere) contaları |
|
473 |
Automotive |
cold weather valve n.
|
soğuk hava supabı |
|
474 |
Automotive |
cold weather modulator n.
|
soğuk hava modülatörü |
|
475 |
Automotive |
static weather-strips n.
|
statik (kapı-pencere) contaları |
|
476 |
Automotive |
weather resistant adj.
|
dış etkenlere dayanıklı |
|
Aeronautic |
|
477 |
Aeronautic |
all weather aircraft n.
|
her türlü hava koşullarında uçabilen uçak |
|
478 |
Aeronautic |
all weather aircraft n.
|
her hava uçağı |
|
479 |
Aeronautic |
weather office n.
|
meteorolojik ofis |
|
480 |
Aeronautic |
automatic weather observing system n.
|
otomatik hava gözlem sistemi |
|
481 |
Aeronautic |
pilot weather report n.
|
pilot hava raporu |
|
482 |
Aeronautic |
flying weather n.
|
uçuşa elverişli hava |
|
Marine |
|
483 |
Marine |
unusual weather n.
|
anormal hava |
|
484 |
Marine |
the weather side n.
|
orsa |
|
485 |
Marine |
weather side n.
|
orsa |
|
486 |
Marine |
weather side n.
|
rüzgar yönüne doğru |
|
487 |
Marine |
weather side n.
|
rüzgara maruz kalan taraf |
|
488 |
Marine |
weather gage n.
|
rüzgarüstü |
|
489 |
Marine |
weather side n.
|
rüzgar tarafı |
|
490 |
Marine |
weather side n.
|
rüzgar üstü |
|
491 |
Marine |
all going well weather permitting (agw wp) n.
|
tüm hava koşulları uygun olduğu takdirdeki teslimat tarihi |
|
492 |
Marine |
weather deck n.
|
üstü hava ve deniz koşullarına açık olan güverte |
|
493 |
Marine |
local weather bureau n.
|
yerel hava bürosu |
|
494 |
Marine |
weather gauge [obsolete] n.
|
bir yelkenli geminin diğerine göre (rüzgar nedeniyle) avantajlı konumu |
|
495 |
Marine |
weather-bit n.
|
bocurgatın ucundaki halatın bir dönüşü |
|
496 |
Marine |
weather cloth n.
|
brandayı hava koşullarından koruyan uzun muşamba |
|
497 |
Marine |
weather gauge n.
|
bir diğer geminin rüzgar alan yanına göre geminin konumu |
|
498 |
Marine |
weather sheet n.
|
yelkenin rüzgara göre açısını ayarlayan ip |
|
499 |
Marine |
make good weather v.
|
(gemi) fırtınaya bir şekilde dayanmak |
|
500 |
Marine |
weather a point v.
|
rüzgar tarafında kalacak şekilde karada belirli bir noktanın yanından geçmek |
|