yön - Türkisch Englisch Wörterbuch

yön

Bedeutungen von dem Begriff "yön" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 6 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Archaic
yon şurada
yon orada
yon ötede
yon ötedeki
yon şuradaki
yon oradaki

Bedeutungen von dem Begriff "yön" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 42 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
yön aspect n.
We should continue along the present path of reinforcing the multifunctional aspects of our agricultural policy.
Tarım politikamızın çok işlevli yönlerini güçlendirmeye yönelik mevcut yolda ilerlemeye devam etmeliyiz.

More Sentences
yön direction n.
The children ran in the direction of the ice-cream truck.
Çocuklar dondurma kamyonunun olduğu yöne doğru koştular.

More Sentences
yön way n.
Remember to look both ways before crossing the street.
Karşıdan karşıya geçmeden önce her iki yöne de bakmayı unutmayın.

More Sentences
General
yön regard n.
I support the efforts of those two countries in that regard.
Bu iki ülkenin bu yöndeki çabalarını destekliyorum.

More Sentences
yön side n.
Her hidden side is cold-blooded and cruel.
Onun gizli yönü soğukkanlı ve acımasız olması.

More Sentences
yön facet n.
The report examines every facet of every flaw in the economic system.
Rapor, ekonomik sistemdeki her kusuru tüm yönleriyle incelemektedir.

More Sentences
yön way n.
The jury could decide either way.
Jüri her iki yönde de karar verebilir.

More Sentences
yön course n.
This book is for people seeking to change course mid-career.
Bu kitap, kariyerinin ortasında yön değiştirmek isteyen insanlar içindir.

More Sentences
yön direction n.
Later in the year, I shall return with a report that will take the work further in the same direction.
Yılın ilerleyen zamanlarında, çalışmaları aynı yönde ilerletecek bir raporla geri döneceğim.

More Sentences
yön orientation n.
This requires that the images be aligned in the same orientation.
Bu, görüntülerin aynı yönde hizalanmasını gerektirir.

More Sentences
yön point n.
There are 32 points on a compass.
Pusulada 32 yön var.

More Sentences
Trade/Economic
yön course n.
The flood diverted the course of the river.
Sel nehrin yönünü değiştirdi.

More Sentences
Technical
yön direction n.
Later in the year, I shall return with a report that will take the work further in the same direction.
Yılın ilerleyen dönemlerinde, çalışmaları aynı yönde ilerletecek bir raporla geri döneceğim.

More Sentences
yön way n.
Equality and fair treatment must work both ways; that is ideal.
Eşitlik ve adil muamele her iki yönde de işlemelidir; ideal olan budur.

More Sentences
General
yön turn n.
yön channel n.
yön sense n.
yön rubric n.
yön weather n.
yön bearings n.
yön complexion n.
yön quarter n.
yön party n.
yön streak n.
yön respect n.
yön bearing n.
yön tack n.
yön airt n.
yön wa [scotland] n.
yön idol [obsolete] n.
yön confrontment [obsolete] n.
yön coast [obsolete] n.
yön duct [obsolete] n.
yön spectation n.
yön in terms of prep.
yön dir. (direction) abrev.
Technical
yön trend n.
yön run n.
Aeronautic
yön bearing n.
Marine
yön steering n.
yön set n.
Chemistry
yön handedness n.

Bedeutungen, die der Begriff "yön" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
acıklı yön pathos n.
The pathos of the movie brought tears to the audience's eyes.
Filmin acıklı sahneleri seyircilerin gözlerini yaşarttı.

More Sentences
zıt yön opposite direction n.
The two rotors rotate in opposite directions.
İki rotor zıt yönlerde döner.

More Sentences
yön duyusu sense of direction n.
You have a really good sense of direction.
Sen gerçekten iyi bir yön duyusuna sahipsin.

More Sentences
doğru yön right direction n.
This proposal is a step in the right direction, although it has two shortcomings.
Bu teklif, iki eksiği olmasına rağmen doğru yönde atılmış bir adımdır.

More Sentences
yön duygusu sense of direction n.
You have a keen sense of direction.
Keskin bir yön duygusuna sahipsin.

More Sentences
ters yön reverse direction n.
Do not insert the TX card upside down or in the reverse direction.
TX kartını baş aşağı veya ters yönde takmayın.

More Sentences
aksi yön opposite direction n.
You should go in the opposite direction.
Aksi yöne gitmen gerekir.

More Sentences
olumlu yön positive side n.
This positive side of things is all too often overshadowed by the prominence accorded to disputes.
İşin bu olumlu yönü, ihtilaflara verilen önem nedeniyle çoğu zaman gölgede kalıyor.

More Sentences
olumsuz yön negative side n.
I have one last thing to say, also on the negative side, with regard to Kyoto.
Kyoto ile ilgili olarak, yine olumsuz yönde, söyleyeceğim son bir şey daha var.

More Sentences
yön bulma navigation n.
Early explorers used the stars for navigation.
İlk kaşifler yön bulmak için yıldızları kullanırlardı.

More Sentences
yön duygusu sense of direction n.
Tom certainly doesn't have a very good sense of direction.
Tom kesinlikle iyi bir yön duygusuna sahip değil.

More Sentences
(pusulada) yön bearing n.
As a boy scout, he knows how to take a compass bearing.
Bir izci olarak, pusula yönünü nasıl alacağını biliyor.

More Sentences
koşarak yön bulma orienteering n.
The school organized an orienteering event.
Okul, harita ile koşarak yön bulma etkinliği düzenledi.

More Sentences
siyasi yön politics n.
I'm still trying to figure out the politics of the whole situation.
Tüm bu olanların siyasi yönünü anlamaya çalışıyorum.

More Sentences
yön değiştirmek turn v.
This river twists and turns so much that it looks like a giant snake!
Bu nehir o kadar çok kıvrılıyor ve yön değiştiriyor ki, dev bir yılana benziyor!

More Sentences
yön değiştirmek change direction v.
The governments of the Union are not yet ready to change direction.
Birlik hükûmetleri henüz yön değiştirmeye hazır değil.

More Sentences
yön değiştirmek (rüzgar) shift v.
The wind has shifted.
Rüzgar yön değiştirdi.

More Sentences
yön değiştirmek change the direction v.
When you can't change the direction of the wind - adjust your sails.
Rüzgarın yönünü değiştiremiyorsan, yelkenlerini ayarla.

More Sentences
ters yön reverse adj.
This is a one-way street; try not to drive in the reverse direction.
Burası tek yönlü bir cadde; ters yönde gitmemeye çalışın.

More Sentences
Colloquial
doğru yön right direction n.
This proposal is a step in the right direction, although it has two shortcomings.
Bu öneri, iki eksiği olmasına rağmen doğru yönde atılmış bir adımdır.

More Sentences
Speaking
hangi yön? which direction? expr.
We have made progress, but in which direction?
İlerleme kaydettik ama hangi yönde?

More Sentences
Technical
yön göstergesi direction indicator n.
The battle performance badges and fire direction indicators will not display the shell type.
Savaş performansı bröveleri ve ateş yönü göstergeleri mermi türünü göstermeyecek.

More Sentences
yön vermek direct v.
We can now further direct our work on the development of the next stage on the soil strategy.
Artık toprak stratejisinin bir sonraki aşamasının geliştirilmesine yönelik çalışmalarımıza daha fazla yön verebiliriz.

More Sentences
Computer
yön tabelası signpost n.
The signpost says we can't turn right.
Yön tabelası sağa dönemeyeceğimizi söylüyor.

More Sentences
General
yön göstergeleri directional signs n.
roket yön göstericisi misille guidance n.
rüzgarın estiği yön windward n.
saptırıcı yön deflector n.
zayıf yön foible n.
namazda yönelinen yön qibla n.
(rüzgar, akıntı) yön set n.
yön tayini bearings n.
modaya yön veren/etkileyen kişi veya grup taste maker n.
geminin rüzgara göre yaptığı yön değişikliği tack n.
yön değiştirme swing n.
manyetik pusulanın iğnesince gösterilen yön magnetic north pole n.
yön (bir hareketin) tack n.
yön oku direction arrow n.
ana yön the cardinal point n.
ortak yön common direction n.
bir aracın gitmekte olduğu yön course n.
yön (bir yelkenlinin) tack n.
roket yön gösterimi missile guidance n.
alçak frekans yön bulucusu low frequency direction finder n.
yön bulma işareti landmark n.
ters yön retrograde n.
yön bulma direction finding n.
manyetik bir iğne aracılığıyla yön belirten pusula magnetic compass n.
yön verme collimating n.
yön değiştirme veer n.
rüzgarın geldiği yön upwind n.
yön değiştirme chops and changes n.
yön (bir düşüncenin takip ettiği) tack n.
elverişsiz koşullara yön veren kişi handicapper n.
radyo yön bulucuları radio direction finders n.
yön gösterici tabela direction sign n.
yön duygusu bump of locality n.
yön kestirme yeteneği sense of direction n.
yön belirleme boning n.
yön değiştirme deflection n.
(yön) saptırma deflection n.
yön levhası destination board n.
bellini-tosi yön bulucusu bellini-tosi direction finder n.
ortak yön community n.
güçlü yön strength n.
karşılaştırmada eksik yön pale in comparison n.
güçlü yön one's strength n.
yön bulma becerisi sense of direction n.
yön bulma yeteneği sense of direction n.
yön bulma hissi sense of direction n.
yan yön side n.
kötü yön bad side n.
iyi yön good side n.
yön levhası direction sign n.
yön tabelası direction sign n.
yön tabelası fingerpost n.
yön oku directional arrow n.
yön değiştirme deflexion n.
(yön) saptırma deflexion n.
olumlu yön/taraf upside n.
yasal yön legal aspect n.
köpek podyumda iken, köpeğin dikkatini çekip hareketlerine yön verilmesi double handling n.
yelkenlinin rüzgar nedeniyle yön değiştirmesi tack n.
yön kartı card n.
cazip yön captation [obsolete] n.
yön değiştirme change of direction n.
karara yön veren şey tribunal n.
yargıya yön veren şey tribunal n.
yön değiştirme yeri turnoff n.
piyasaya yön veren güçlü kurum eight-hundred-pound gorilla n.
ani yön değişikliği jog n.
yön bulma işareti meith [scotland] n.
yön tabelası mercury [obsolete] n.
farklı ve modaya yön veren tarz high style n.
birincil yön highway n.
iyi bilinen yön highway n.
pusulada ana yön hinge [obsolete] n.
zararlı veya rahatsız eden yön mischief n.
yanlış yön misdirection n.
yanlış yön misturn n.
tatsız yön lowlight n.
vasat yön lowlight n.
oyunda yön game n.
zıt yön rightabout n.
ters yön rightabout n.
hakim yön grain n.
yön veren araç rudder n.
yön değiştiren araç rudder n.
yön üzerindeki etki rudder n.
aniden yön değiştirme chuck n.
politikaya yön verme veya sesini duyurma fırsatını elinden alma disenfranchisement n.
politikaya yön verme veya sesini duyurma fırsatını elinden alma disenfranchisement n.
zayıf yön weak side n.
yön belirsizliği indetermination n.
tuhaf yön curiosity n.
modaya yön veren kimse fashion arbiter n.
büyüleyici yön fascination n.
modaya yön veren kimse fash pack n.
zayıf yön feet of clay n.
üzerinde işaret parmağı bulunan yön tabelası finger post n.
üzerinde işaret parmağı bulunan yön tabelası fingerboard n.
üzerinde işaret parmağı bulunan yön tabelası fingerpost n.
yön tabelası fingerboard n.
yön duygusunun ayarlanması orientation n.
(körling taşı) yön değiştirme pull n.
yer yön duygusu bearings n.
saygı uyandıran yön ve özellikler beauty n.
göreceli yön prospect n.
güneye bakan yön southward n.
olumsuz yön downside n.
mali yön economics n.
yön değişikliği step n.
yön değiştirmek chop round v.
yön değiştirmek haul v.
yön değiştirmek come over v.
yanlış yön göstermek misdirect v.
yön değiştirmek (gemi) put about v.
yön değiştirmek avert v.
yön değiştirmek haul up v.
yön değiştirmek shift v.
yön değiştirmek chop about v.
yön değiştirmek go about v.
yön değiştirmek put about v.
yön değiştirmek veer v.
yön değiştirmek haul off v.
yeniden yön vermek reorient v.
yön bulmak find direction v.
yön göstermek give someone a direction v.
trafiğe yön vermek divert the traffic v.
geleceğine yön vermek shape one's future v.
yeni bir yön çizmeye karar vermek veer off in a new direction v.
yön göstermek point somebody in direction v.
yön göstermek nudge somebody in direction v.
yön almak take course v.
yön almak take a path v.
yön almak take route v.
yön değiştirmek cut v.
iyi yön vermek take a good turn v.
yön vermek take turn v.
yön vermek address v.
kuzey yarımkürede saat yönünün tersine yönde ve güneyde saat yönünde yön değiştirmek back v.
aniden yön değiştirmek cant v.
yön vermek channel v.
yön değiştirmek throw about v.
birden yön değiştirmek zig v.
birden yön değiştirmek zag v.
yön vermek wise v.
yön değiştirmek whimple v.
hızla yön değiştirtmek whipsaw v.
yön değiştirmek break v.
yanlış yön göstermek misderive [obsolete] v.
yön değiştirmek depart v.
keskin şekilde yön değiştirmek dip v.
yön göstermek direction v.
birden yön değiştirmek overcome [obsolete] v.
bakışları sürekli yön değiştirmek roll v.
(koşum hayvanı) sahibin verdiği yön talimatlarına uymak gee ho v.
(koşum hayvanları) sahibin verdiği yön talimatlarına uymak gee v.
(haritayı) herhangi iki nokta arasındaki yön çizgisi doğadaki konumuna karşılık gelene kadar döndürmek orient v.
yön levhalarıyla işaretlemek signpost v.
yön göstermek signpost v.
yön belirtmek signpost v.
(meseleye) gereken doğrultuda yön vermek slant v.
yön değiştirmek change v.
yön vermek inform v.
yön değiştirmek turn v.
yön vermek stern [obsolete] v.
yön verici collimating adj.
durmadan yön değiştiren choppy adj.
yön değiştiren (rüzgar) choppy adj.
yön değiştirdi shifted adj.
tek yön one way adj.
yön sinyali alan directional adj.
yön ile ilgili directional adj.
yön değiştiren veerable adj.
aniden yön değiştiren broken adj.
görüntüyle yön belirleyen optic adj.
politikaya yön verme hakkı alınmış disenfranchized adj.
politikaya yön verme hakkı alınmış disenfranchised adj.
yön şaşırtıcı disorientating adj.
saban hareketi gibi dönüşümlü yön değiştiren ploughwise adj.
yön verilmiş shaped adj.
yön levhalarıyla işaretlenmiş signposted adj.
yön (ile ilgili) directional adj.
yön bulma (ile ilgili) homing adj.
yön tayinine yarayan homing adj.
yön/konum değiştirmeden true adv.
ilk pusula noktasından yarım yön ötede half adv.
yön dışında impolarily [obsolete] adv.
pusulanın güneydoğu ile doğu arasında gösterdiği yön sebe (southeast by east) abrev.
pusulanın güneydoğu ile güney arasında gösterdiği yön sebs (southeast by south) abrev.
Phrasals
(gemi) dönmek/yön değiştirmek come about v.
(ile) yön vermek steer with v.
yön değiştirmek tail off v.
yön değiştirmek tail away v.
yön değiştirmek cast around v.
yön değiştirmek cast about v.
yön çizgisinden sapmak fall away v.
yön değiştirmek come round v.
yön değiştirmek pivot around (something) v.
yön değiştirmek train off v.
belli bir tutumla yönlendirmek/yön vermek lead by v.
yön değiştirmek cut off v.
birden yön değiştirmek veer away from (someone or something) v.
(yol) u dönüşüne yakın yön değiştirmek switch back v.
(bir şeye, görüşe, inanca, duyguya) doğru yön değiştirmek swing to (something) v.
(bir şeye/tarafa) doğru yön değiştirmek sway toward (something) v.
(bir şeye, görüşe, inanca, duyguya) doğru yön değiştirtmek swing to (something) v.
(bir şeye/tarafa) doğru yön değiştirmek sway to (something) v.
(başkalarının düşüncelerine/kararlarına göre) yön değiştirmek drift with (something) v.
yön değiştirmek glance away v.
Phrases
(biriyle/bir şeyle) ortak (özellik, yön) in common (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) müşterek (yön, özellik) in common (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) benzer (yön, özellik) in common (with someone or something) expr.
Colloquial
(basketbol) savunma oyuncusunu ekarte etmek için belli bir doğrultuda top sürerken aniden yön değiştirme crossover n.
(buz pateni) hız kazanmak ya da yön değiştirmek üzere ayakları birbiri ardına hareket ettirme crossover n.
tarz bir yön snazz n.
diğer bir yön the other thing n.
geleceğe yön vermek steer the future v.
geleceğe yön vermek shape the future v.
Idioms
zayıf yön blind side n.
zayıf yön blind side n.
piyasaya yön veren güçlü kurum 800-pound gorilla n.
vicdana yön veren ilkeler dictates of conscience n.
rüzgara/havaya göre yön değiştirme a change of tack n.
iyi yön redeeming feature n.
avantajlı olduğu yön/taraf long suit n.
birinin avantajlı olduğu yön/taraf one's long suit n.
bir şeyin çarpıcı bir şekilde yön değiştirmesi turn of the tide n.
bir şeyin çarpıcı bir şekilde yön değiştirmesi turning of the tide n.
akıntının yön değiştirmesi turn of the tide n.
olayların bir tarafın yararına olacak şekilde yön değiştirmesi turn of the tide n.
olayların bir tarafın yararına olacak şekilde yön değiştirmesi turning of the tide n.
bilinmeyen bir şey/yön/nokta a blind spot n.
iyi yön a bright spot n.
iyi yön the bright spot n.
pozitif yön better angels n.
iyi/olumlu yön bright side n.
olumlu taraf/yön/yan bright spot n.
iyi yön bright spot n.
vicdana yön veren ilkeler the dictates of conscience [cliché] n.
iyi yön the bright side n.
yön değiştirmek change course v.
yön/istikamet değiştirmek try a different tack v.
yön/istikamet değiştirmek change tack v.
karşılaştırmada eksik yön pale by comparison v.
yönlendirmek/yön göstermek point the way v.
sahada yön değiştirmek reverse (one's) field v.
bir geminin rüzgarın estiği yön bakımından düşmanından avantajlı konumda olması get the weather gage of (someone or something) v.
tartışmaya/eyleme yön vermek hold the stage v.
yön belirlemek blaze a way v.
aniden (bir tarafa doğru) yön değiştirmek jog to (some direction) v.
sahada yön değiştirmek reverse field v.
yanlış yön off the beam expr.
her yön every point of the compass expr.
her yön all points of the compass expr.
ifade edilmesi güç bir yön/taraf there's something about (someone or something) expr.
her yön/açı whole megillah expr.
her yön/açı whole schmeer expr.
rüzgarın estiği yön where the puck is going expr.
akımın gittiği yön where the puck is going expr.
modanın gittiği yön where the puck is going expr.
akımın gittiği yön where the puck is heading expr.
son gelişmelerin gittiği yön where the puck is going expr.
rüzgarın estiği yön where the puck is heading expr.
son gelişmelerin gittiği yön where the puck is heading expr.
modanın gittiği yön where the puck is heading expr.
Trade/Economic
ticarette yön değiştirme trade diversion n.
yön belirleme orientation n.
parasal yön monetary aspect n.
reel yön real aspect n.
(bir sektöre vb.) yön veren mover and shaker n.
(bir sektöre vb.) yön verenler movers and shakers n.
sektöre yön verenler movers and shakers n.
işletmeye yön veren amaç business driver n.
eksik yön soft spot n.
ekonomiye yön vermek direct the economy v.
ekonomiye yön vermek steer the economy v.
Law
giriş izni veren yön veya geçiş order n.
Politics
devlet politikasına yön verenler state policymakers n.
siyasete yön verenler policy makers n.
stratejik yön strategic direction n.
yön vermek dominate v.
Insurance
varış limanının buzlanma nedeniyle malın boşaltılmasına elverişli olmaması dolayısıyla geminin en yakın bir diğer limanda malı boşaltabilmesi için yön değiştirmesine izin veren hüküm ice deviation clause n.
Technical
rüzgar yön ölçeri windsock n.
radyo dalgaları yön algılayıcı radio compass n.
alçak frekans yön bulucusu low frequency direction finder corrector n.
akıllı yön bulma sistemi navigation n.
yön değiştirici valf diverter valve n.
yön değiştirme deflection n.
yön göstergesi sivici turn signal switch n.
ana yön main path n.
güneşin battığı yön west n.
yön değiştirme hücresi reversing chamber n.
bellini tosi yön bulucusu bellini tosi direction finder n.
rüzgar yön göstergesi wind sleeve n.
yol kaplaması üzerindeki yön gösterin işaretler directional road way n.
sağlam yön head grain n.
rüzgar yön göstergesi wind tee n.
yön değiştirme supapu the waste gate valve n.
akımın yön değiştirmesi deflection of current n.
geri yön kavramalı şanzıman geri vitesi reverse gear n.
otomatik yön bulucu automatic direction finder n.
yön verme aracı sighting device n.
yön verici collimator n.
yön şalteri direction switch n.
yön bulucu çabuk anten direction finder antenna n.
yön valfi direction valve n.
yön seçiciliği directivity n.
rüzgar yön göstergesi wind sock n.
yön bağımlı ışıyıcı anisotropic radiator n.
radyo işaretlerinin alındığı yön radio bearing n.
yön göstergesi turn signal n.
katot ışınlı yön bulucu cathode ray direction finder n.
yön değiştirme gecikmesi turnaround time n.
yön verici anten frame serial n.
otomatik yön ölçümü automatic hearing measurement n.
bakışımsız yön sapma asymmetrical deflection n.
radyo ile yön bulma direction finder n.
yön bulma direction finding n.
yön gösterici direction indicator n.
yön kazığı directing staff n.
yön tuşu direction key n.
yön bulucu direction finder n.
ileri-geri yön forward-reverse-lever n.
tek yön sabitlenmiş plak one-way reinforced slab n.
tek yön sabitlenmiş plak one-way reinforced plate n.
tek yön kavraması one way clutch n.
zayıf elektrik akımı yön bulucusu galvanoscope n.
ileri yön kavraması forward clutch n.
yön seçici direction selector n.
yön belirleme rotation n.
uçağa yerde yön verme steering n.
rüzgar yön ve süratinin anı olarak büyük oranda değişmesi windshear n.
hattın yön değiştirme gecikmesi line turnaround n.
yön değiştirmesi polarity reversal n.
yön bulucu position finder n.
yön denetim valfi direction control valve n.
dört yollu yön kontrol valfi four port directional control valve n.
yön rehberi azimuth guidance n.
nispi yön relative bearing n.
dört ana yön cardinal points n.
itibari yön tayini assumed orientation n.
ana yön etkisi cardinal point effect n.
ana yön cardinal point n.
yön belirten sinyal direction indicator n.
yön sinyali direction indicator n.
yön işaretleri signage n.
telsiz yön bulucu radio direction finder n.
beş ağızlı yön kontrol valfi five-port directional control valve n.
tek yön akış valfi check valve n.
sıkı istifli yön close packed direction n.
boylamasına yön longitudinal direction n.
boyuna yön longitudinal direction n.
buhara yön verme steam steering n.
yön belirteçleri direction indices n.
yön imleci index of direction n.
yön değiştirici deflector n.
yön değiştirici merdane bending roll n.
altıgensel sıkı istifli yön hexagonal close-packed direction n.
enine yön cross direction n.
çapraz yön cross direction n.
uzun yön longitudinal direction n.
yön değiştirme vanası flow diversion valve n.
yön değiştirme kanadı reversing blade n.
yön değiştirme valfi change-over valve n.
yön değiştirme valfi change valve n.
yön değiştirme sürgülü valfi change slide valve n.
yön değiştirme kontaktörü reversing contactor n.
yön değiştirme kulesi junction tower n.
yön değiştirme şalteri reversing switch n.
tek yön one direction n.
yön değiştirme deflexion n.
görüntü analizi yaparak konum ve yön bulma visual odometry n.
rüzgar yön göstergesi air sock n.
rüzgar yön ölçeri air sock n.
rüzgar yön ölçeri air-sleeve n.
rüzgar yön göstergesi air-sleeve n.
araba, uçak ve gemilerde yön ve konum bulmayı sağlayan aparat navigator n.
kilit sürgüsünün sivrildiği yön bevel n.
(araca) direksiyon ile yön veren kimse wheelsman n.
yön bulucu goniometer n.
radyo veya radarlı yön bulma kurulumlarından oluşan kombinasyon fixer system n.
yön belirleme ağı fixer system n.
yön belirleme ağı fixer network n.
radyo veya radarlı yön bulma kurulumlarından oluşan kombinasyon fixer network n.
yön vermek guide v.
tek yön sabitlenmiş one-way slab adj.
ışık etkisiyle yön değiştiren heliotropic adj.
tek yön one way adj.
bir çizgi veya yön üzerinde tekdüze hareket eden translatory adj.
bir çizgi veya yön üzerinde tekdüze hareket ile ilgili translatory adj.
bir çizgi veya yön üzerinde tekdüze hareket eden translational adj.
bir çizgi veya yön üzerinde tekdüze hareket ederek translationally adv.
Computer
yön değiştirme süresi modem turnaround time n.
otomatik yön ölçümü automatic bearing measurement n.
yön tuşu arrow key n.
imleç yön tuşu cursor movement key n.
radyo ile yön bulma direction finder n.
yön saptırıcı deflector n.
yön tuşu direction key n.
yön tuşları direction keys n.
yön saptırma deflection n.
çift yön modu duplexmode n.
hattın yön değiştirme gecikmesi line turnaround n.
yön değiştirmesi polarity reversal n.
telsizle yön bulma radio direction finder n.
ana yön main path n.
yön değiştirme gecikmesi turnaround time n.
alt yön tepsi face-down tray n.
yön değiştirici anahtar change-over switch n.
arka üst yön rear face-up n.
yön tuş takımı d-pad n.
yön tuşları directional pad n.
yön tuşları joypad n.
yön tuş takımı directional pad n.
yön tuşları d-pad n.
yön tuş takımı joypad n.
yön saptırma deflexion n.
yön göster view direction expr.
Informatics
yön tuşları direction keys n.
imleç yön tuşu cursor movement key n.
yön bulucu direction finder n.
yön değiştirici anahtar change-over switch n.
referans yön reference direction n.
yön bağımlı anisotropic adj.
Telecom
analog hücreler arası aktarım yön mesajı anolog handoff direction message n.
hattın yön değiştirme gecikmesi line turnaround n.
hızlı ileri yön fast forward n.
yön bulma direction finding n.
ileri yön veri kanalı forward data channel n.
telsiz yön bulucu radio direction finder n.
uzatılmış hücreler arası aktarım yön mesajı extended handoff direction message n.
temiz ileri yön işareti clear forward signal n.
Electric
yön bulucu çabuk anten direction finder antenna n.
alçak frekans yön bulucusu low frequency direction finder n.
düzenli aralıklarla yön değiştirmek alternate v.
Mechanic
çekiş kuvvetinin hareket ettiği yön çizgisinin düzlemle yaptığı açı angle of traction n.
Radio
yön duyarlı directional adj.
yön seçici directional adj.
Textile
modaya yön veren kimse fashion icon n.
Architecture
yön değişimi break n.
Automotive
değişken yön kumandası oranı variable steering ratio n.
yön gösterge lambası direction indicator lamp n.
far düşey yön eğim kontrolü headlight vertical aim control n.
yön gösterge sivici direction indicator switch n.
yön gösterge ikaz lambası direction indicator warning light n.
sekonder hava enjeksiyonu yön değiştiricisi secondary air injection diverter n.
yön gösterge rölesi direction indicator relay n.
aracın sürüldüğü yön direction in which vehicle is driving n.
yön değiştirme şalteri reversing switch n.
yön belirticiler direction indicators n.
yön belirteci direction indicator n.
yalpaya bağlı yön verme roll steer n.
sıçramaya bağlı yön kaybı bump steer n.
yaprak yaylı aynı yön pahlı yarıklı yağ kontrol segmanı double beveled slotted oil scraper ring with leaf spring n.
içe-dışa dönüklük yön verme etkisi toe steer n.
yön çeviren regülatör buck-boost regulator n.
yön işareti direction sign n.
yön kararlılığı directional stability n.
yön levhası signpost n.
yön verme açısı değişimi step steering input n.
arka aksın yön vermesi rear axle steer n.
yön verme aksı steer axle n.
yön verme geometrisi steering geometry n.
yön verme kazancı steering gain n.
otomatik yön verme etkisi automatic steering effect n.
tarafsız yön verme neutral steer n.
kat yön vermesi ply steer n.
tek pivot eksenli yön verme single pivot steering n.
ters yön uyarı düzeni wrong-way driving assistance n.
toplam yön verme oranı steering overall ratio n.
çift pivot eksenli yön verme double pivot steering n.
hız/yön değişikliğini bir vites grubundan diğerine aktaran kısa şaft tumbling shaft n.
yön vermek steer v.
yön belirlemek navigate v.
Traffic
yön göstergesi directional sign n.
yön levhası direction sign n.
yön okları arrow marks n.
tehlikeli madde taşıyan araçlar için mecburi yön direction for vehicles carrying dangerous goods n.