game - Türkisch Englisch Wörterbuch

game

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "game" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 93 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
game n. oyun
Chess is her favourite game.
Onun en sevdiği oyun satranç.

More Sentences
General
game n. karşılaşma
It'll be a hard game, that's for certain.
Zor bir karşılaşma olacak, orası kesin.

More Sentences
game n. meslek
I have been in this game since my graduation.
Mezun olduğumdan beri bu mesleğin içindeyim.

More Sentences
game n. av hayvanı
The hunters couldn't find game.
Avcılar kendilerine av hayvanı bulamadılar.

More Sentences
game n. maç
I couldn't watch the game as I was tired.
Yorgun olduğum için maçı izleyemedim.

More Sentences
game n. av
We accept this for the individual hunter consuming or passing on the game he has shot or caught.
Vurduğu ya da yakaladığı avı tüketen ya da başkalarına aktaran bireysel avcı için bunu kabul ediyoruz.

More Sentences
game n. oyun
The children are playing a game with sticks.
Çocuklar çubuklarla oyun oynuyor.

More Sentences
game n. oyunda aşama
Football is played as two games.
Futbol, iki devre halinde oynanır.

More Sentences
game n. rekabet
Any industry where profits can be made is fair game.
Kâr elde edilebilecek her sektör adil bir rekabet alanıdır.

More Sentences
game n. mücadele
Any industry where profits can be made is fair game.
Kar elde edilebilecek her sektör adil bir mücadele alanıdır.

More Sentences
game adj. hazır
-Who wants to go cliff diving? -I'm game!
-Yamaç dalışı yapmaya kimler hazır? -Ben hazırım!

More Sentences
Math
game n. oyun
Game animals are naturally also for sale on shop shelves or they are given or sold to neighbours and relatives.
Oyun hayvanları doğal olarak dükkan raflarında da satılıyor ya da komşulara ve akrabalara veriliyor veya satılıyor.

More Sentences
Linguistics
game n. oyun
I wonder what kind of hypocritical game we are playing.
Ne tür bir ikiyüzlü oyun oynadığımızı merak ediyorum.

More Sentences
General
game n. eğlenme
game n. oyunlarda parti
game n. parti
game n. sakat (kol/bacak)
game n. eğlence
game n. spor
game n. şaka
game n. savaş
game n. tertip
game n. av eti
game n. dolap
game n. cesur
game n. şikar
game n. hile
game n. kumar
game n. strateji
game n. plan
game n. yöntem
game n. yol
game n. taktik
game n. kazanmak için gereken skor sayısı
game n. bazı kart oyunlarında en yüksek puanlı kartlara sahip olan oyunculara verilen puan
game n. bazı kart oyunlarında on puanlık koz
game n. bazı kart oyunlarında teklif verene yükümlülükler getiren teklif veya deklarasyon
game n. skor
game n. bir ligdeki takımların göreceli rekabet durumunu ölçmek için kullanılan istatistiksel birim
game n. yarışmada oynama şekli, niteliği veya tarzı
game n. oyun kuralları
game n. oyunda yön
game n. yarışma
game n. hedef nesnesi
game n. saldırı nesnesi
game n. oyun ekipmanı
game n. yasak olmayan av
game n. zafer
game n. galibiyet
game n. hafife alınan şey
game n. spor
game n. maçta devre
game v. kumar oynamak
game v. aldatmak
game v. kandırmak
game v. rol yapmak
game v. bilgisayar oyunu oynamak
game v. kanundaki açıkları kullanmak
game v. oyuna getirmek
game adj. aksak
game adj. topal
game adj. hevesli
game adj. sakat
game adj. yiğit
game adj. gözü pek
game adj. oyunsal
game adj. oyuna ait
game adj. oyunla ilgili
game adj. av hayvanlarına ait
game adj. (hayvan) dövüşken
game adj. ısrarcı
Colloquial
game n. yasa dışı faaliyet
game n. raket
game adj. ilgili
game adj. meraklı
game adj. istekli
game adj. hevesli
Computer
game n. (kısaca) bilgisayar oyunu
Military
game n. savaş oyunu
Archaic
game n. av kuşlarına özgü dövüşkenlik
game n. mücadeleci ruh
game n. cesaret
game v. kumarda kaybetmek
game v. kumarda çarçur etmek
Ornithology
game n. kuğu sürüsü
game n. kümes hayvanı
Slang
game n. sıra dışı yetenek
game n. olağanüstü yetenek
game n. cazibe
game n. flört yeteneği
game n. baştan çıkarma yeteneği
game n. baştan çıkarıcılık
game v. (erkek) baştan çıkarma stratejisi uygulamak

Bedeutungen, die der Begriff "game" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
game theory n. oyun teorisi
Game theory provides analytical tools for examining strategic interactions among two or more participants.
Oyun teorisi, iki veya daha fazla katılımcı arasındaki stratejik etkileşimleri incelemek için analitik araçlar sağlar.

More Sentences
poker game n. poker oyunu
This is one of the best poker games.
Bu en iyi poker oyunlarından biridir.

More Sentences
game bird n. av kuşu
Turkey is rich in wild animals, insects and game birds.
Türkiye yabani hayvanlar, böcekler ve av kuşları açısından zengindir.

More Sentences
guessing game n. tahmin oyunu
I'm sick of playing these goddamn guessing games with you.
Seninle bu lanet tahmin oyunlarını oynamaktan bıktım.

More Sentences
football game n. futbol
Forget all of the football games that you have played before.
Daha önce oynadığınız tüm futbol oyunlarını unutun.

More Sentences
video game n. video oyunu
Crosswords DS was awarded the Best Puzzle Game on the Nintendo DS in IGN's 2008 video game awards.
Crosswords DS, IGN'in 2008 video oyunu ödüllerinde Nintendo DS'deki En İyi Bulmaca Oyunu ödülüne layık görüldü.

More Sentences
gambling game n. kumar oyunu
Are you good at poker, baccarat or other gambling games?
Poker, bakara veya diğer kumar oyunlarında iyi misiniz?

More Sentences
chess game n. satranç oyunu
Most chess games last 50 or 60 moves.
Çoğu satranç oyunu 50 ya da 60 hamle sürer.

More Sentences
game of chance n. şans oyunu
Keno is purely a game of chance.
Keno tamamen bir şans oyunudur.

More Sentences
table game n. masa oyunu
We use textbooks, table games, magazines and interactive materials.
Ders kitapları, masa oyunları, dergiler ve interaktif materyaller kullanıyoruz.

More Sentences
game plan n. oyun planı
We had to change our game plan.
Oyun planımızı değiştirmek zorunda kaldık.

More Sentences
running game n. koşu oyunu
Are you a fan of endless running games?
Sonsuz koşu oyunlarının hayranı mısınız?

More Sentences
away game n. deplasman maçı
We lost almost all our away games.
Neredeyse tüm deplasman maçlarımızı kaybettik.

More Sentences
ball game n. top oyunu
Running and ball games are the best choices.
Koşu ve top oyunları en iyi seçimlerdir.

More Sentences
game shows n. oyun şovları
Game shows have played an important role in television history.
Oyun şovları televizyon tarihinde önemli bir rol oynamıştır.

More Sentences
ball game n. durum
It's a whole new ball game for me.
Bu, benim için tamamen farklı bir durum.

More Sentences
golf game n. golf oyunu
Mini Golf is a fun golf game.
Mini Golf eğlenceli bir golf oyunudur.

More Sentences
action game n. aksiyon oyunu
Which one of them will win in this crazy action game?
Bu çılgın aksiyon oyununda hangisi kazanacak?

More Sentences
game room n. oyun odası
Maria da Fonte also offers a multi-purpose sports field, a games room, and a tennis court.
Maria da Fonte'de ayrıca çok amaçlı bir spor alanı, oyun odası ve tenis kortu bulunmaktadır.

More Sentences
management game n. yönetim oyunu
Youda Sushi Chef is a time management game.
Youda Sushi Chef bir zaman yönetimi oyunudur.

More Sentences
game meat n. av etleri
Lastly, we have had numerous discussions concerning game meat.
Son olarak, av etiyle ilgili çok sayıda görüşme yaptık.

More Sentences
board game n. masa oyunu
Do they want to play board games or watch TV?
Masa oyunları oynamak mı yoksa televizyon izlemek mi istiyorlar?

More Sentences
a game plan n. bir oyun planı
Instead, explain your concerns and present a game plan.
Bunun yerine endişelerinizi açıklayın ve bir oyun planı sunun.

More Sentences
game show n. yarışma programı
I don't enjoy watching game shows.
Yarışma programlarını izlemekten hoşlanmıyorum.

More Sentences
role-playing game n. rol yapma oyunu
This role-playing game can be powerful and healing.
Bu rol yapma oyunu güçlü ve iyileştirici olabilir.

More Sentences
game board n. oyun tahtası
He then spotted a surprising photograph of an identical game board from modern India.
Daha sonra modern Hindistan'dan aynı oyun tahtasının şaşırtıcı bir fotoğrafını gördü.

More Sentences
game world n. oyun dünyası
With her help, he creates a new game world to escape his boring school life.
Onun yardımıyla sıkıcı okul hayatından kaçmak için yeni bir oyun dünyası yaratır.

More Sentences
previous game n. önceki oyun
It does not require any of the previous games to play!
Oynamak için önceki oyunlardan herhangi birine gerek yok!

More Sentences
basketball game n. basketbol maçı
How many basketball games did you watch?
Kaç tane basketbol maçı izledin?

More Sentences
board game n. kutu oyunu
What's your favorite board game?
En sevdiğin kutu oyunu hangisi?

More Sentences
experimental game n. deneysel oyun
In the Game Design programme, your studies will focus on the development and creation of innovative and experimental games.
Oyun Tasarımı programında çalışmalarınız yenilikçi ve deneysel oyunların geliştirilmesi ve yaratılmasına odaklanacaktır.

More Sentences
big game n. büyük av hayvanı
Hemingway enjoyed big game hunting in Africa.
Hemingway Afrika'da büyük av hayvanları avlamaktan hoşlanırdı.

More Sentences
console game n. konsol oyunu
It features a variety of puzzles similar to console games like The Witness.
The Witness gibi konsol oyunlarına benzer çeşitli bulmacalar içerir.

More Sentences
win the game v. maçı kazanmak
They gave their best in order to win the game.
Maçı kazanmak için ellerinden geleni yaptılar.

More Sentences
in-game adj. oyun içi
If you've already purchased the game, you can try adjusting the in-game graphics options.
Oyunu zaten satın aldıysanız oyun içi grafik seçeneklerini ayarlamayı deneyebilirsiniz.

More Sentences
Colloquial
in the game expr. oyuna girmiş
A good broker can help you get in the game and help you understand the risks and fees.
İyi bir komisyoncu oyuna girmenize ve riskleri ve ücretleri anlamanıza yardımcı olabilir.

More Sentences
in the game expr. oyunda
New players are appearing and claiming a place in the game.
Yeni oyuncular ortaya çıkıyor ve oyunda bir yer talep ediyorlar.

More Sentences
what's the game? expr. neler oluyor?
I'm not sure what the game is.
Oyunun ne olduğundan emin değilim.

More Sentences
in the game expr. oyunun içinde
I want to stay in the game.
Oyunun içinde kalmak istiyorum.

More Sentences
Idioms
new ball game n. bambaşka bir durum
We have ourselves a whole new ball game.
Bambaşka bir durumumuz var.

More Sentences
blame game n. suçlama oyunu
Don't play the blame game.
Suçlama oyunu oynama.

More Sentences
General
away game n. deplasman
game licence n. av ruhsatı
rigged game n. şike
black game n. kayıntavuğu
game animal n. av hayvanı
game warden n. av bekçisi (resmi)
return game n. rövanş maçı
game bag n. av çantası
skin game n. üçkağıt
zero sum game n. sıfır toplamlı oyun
thrown game n. şike
game country n. avlak
big game n. büyük hayvan avı
game license n. av ruhsatı
confidence game n. dolandırıcılık
volleyball game n. voleybol maçı
game law n. avcılık hukuku
skin game n. dolandırıcılık
ball game n.
game of chance n. kumar oyunu
game bag n. celbe (avcı)
turkey's official football betting game n. iddaa
game equipment n. oyun ekipmanı
fantasy game n. hayal oyunu
card game n. iskambil
the name of the game n. asıl sorun
a kind of dice game n. barbut
game preserve n. av hayvanları için ayrılmış yer
video game n. bilgisayar oyunu
bunco game n. dolandırıcılık
confidence game n. üçkağıtçılık
ball game n. vaziyet
game fowl n. kümes hayvanı
game fish n. avlanınca direnen balık
game show n. oyun spor gösterisi
shell game n. üçkağıtçılık
party game n. parti oyunu
card game n. iskambil oyunu
fair game n. yasak olmayan av
zero sum game n. toplamı sıfır olan oyun
confidence game n. dolandırma
confidence game n. sahtekarlık
game language n. oyun dili
game park n. vahşi hayvanların doğal hayatlarını devam ettirdikleri geniş alan
game reserve n. vahşi hayvanların doğal hayatlarını devam ettirdikleri geniş alan
mind game n. zeka oyunu
name of the game n. konunun özü
game tricks n. oyun hileleri
game center arcade n. oyun salonu
game arcade n. atari salonu
game arcade n. oyun salonu
video game arcade n. oyun salonu
game center arcade n. atari salonu
video game arcade n. atari salonu
the game is up n. oyun bitti
con game n. alavere dalavere
bunco game n. alavere dalavere
bunko game n. alavere dalavere
confidence game n. alavere dalavere
game-changing technology n. oyunun kurallarını değiştiren teknoloji
rules of the game n. oyunun kuralları
nested game n. yuvalanmış oyun
non-cooperative game n. işbirliksiz oyun
nested game n. içice oyun
stochastic game n. rasgele oyun
glad game n. mutluluk oyunu
game keeper n. bekçi
game of hazard n. kumar
game of hazard n. talih oyunu
game keeper n. kolcu
game law n. av yasası
game meat n. av ürünleri
fair game n. alay konusu olabilecek kimse
dangerous game n. tehlikeli oyun
game center n. oyun merkezi
in the rest of the game n. oyunun geri kalanında
creative game n. yaratıcı oyun
game frenzy n. oyun çılgınlığı
game madness n. oyun çılgınlığı
rest of the game n. oyunun geri kalanı
rest of the game n. maçın geri kalanı
heads or tails game n. yazı tura oyunu
cat and mouse game n. kedi fare oyunu
indoor game n. iç mekan oyunu
pinball game n. tilt oyunu
mental game n. zihinsel oyun
laws of the game n. oyunun kuralları
a game addict n. oyun bağımlısı
handheld video game n. avuç içi oyun
dress-up game n. giysi oyunu
the most watched game of the week n. haftanın en çok izlenen maçı
the game plan n. oyun planı
line game n. çizgi oyunu
bucket game n. kova oyunu
brick game n. tuğla oyunu
the game philosophy n. oyun felsefesi
string game n. ip oyunu
rope game n. ip oyunu
scratch game n. kazı kazan
scratch game n. kazı kazan kartı
scratch game n. kazı kazan bileti
train game n. tren oyunu
ball game n. basketbol/beysbol veya amerikan futbolu (us)
ball game n. top ile oynan oyunun (uk)
charity game n. bağış toplama amacıyla düzenlenen eğlence yarışması
game of draught n. dama (oyunu)
game on n. oyuna başlama işareti/sinyali
an old table game like domino n. aznif
game store n. oyun mağazası
game store n. oyun dükkanı
game line n. oyun sırası
zero-sum game n. iki tarafın da aynı oranda kazanması veya kaybetmesi
world of game n. oyun dünyası
game request n. oyun isteği
guessing game card n. tahmin oyunu kartı
counting-out game n. sayışmaca
counting-out game n. sayışmaca oyunu
the purpose of the game n. oyunun amacı
computer game designer n. bilgisayar oyunu tasarımcısı
a' game n. kişinin en iyi performansı
game player stats n. oyuncu istatistikleri
badger game n. tuzak kurarak birini yüz kızartıcı duruma düşürüp, olayı ifşa etme tehdidiyle şantaj yapma
strap game n. kemerle oynanan bir tür oyun
experimental game theory n. deneysel oyun teorisi
game of the year (goty) n. senenin oyunu
game of the year (goty) n. yılın oyunu
end game n. son aşama
end game n. son evre
child's game n. çocuk oyunu
game day n. oyun günü
word game n. kelime oyunu
word game n. sözcük oyunu
may game n. mayıs ayındaki bahar kutlamalar kapsamında düzenlenen eğlence
may game n. maskara
may game n. 1 mayıs kutlamasında düzenlenen eğlence
may game n. alay konusu
may game n. soytarı
may game n. gülünecek kişi
middle game n. masa oyunlarında oyunun orta safhası
head game n. akıl oyunu
head game n. manipüle etmek veya küçümsemek için kullanılan psikolojik taktik
mug's game n. faydasız meşguliyet
mug's game n. karsız faaliyet
game plan n. strateji
game fish n. somongillere ait balık
game face n. oyun öncesi bir sporcunun kararlılık ve konsantrasyon gösteren yüz ifadesi
game fish n. avlanması yasak olmayan balık
game fowl n. dövüş horozu
game egg n. dövüş horozu yumurtası
game fish n. av balığı
game-changer n. bir şeyin yapılma veya düşünülme şeklini önemli ölçüde değiştiren şey
the game n. sessiz sinema oyunu
game license n. avlanma izni
game face n. sahte yüz ifadesi
game preserver n. sahip olduğu arazideki hayvanların avlanmasına izin vermeyen arazi sahibi
game face n. gerçek duyguları gizleyen yüz ifadesi
go game n. bir tür tahta oyunu
murphy game n. değerli eşyanın yerine genellikle kapalı zarfta değersiz bir şey konularak yapılan dolandırıcılık
zero-sum game n. bir tarafın kazanırken diğer tarafın kaybetmesi
tag game n. ebelemece
game master n. oyun ustası
drawn game n. iki tarafın da kazanmadığı durum
drawn game n. çekişmeli durum
consolation game n. turnuvayı ilk aşamalarda kaybedenler arasında düzenlenen müsabaka
console game n. oyun konsolunda oynanan oyun
panel game n. panel şovu
panel game n. kerhanede hırsızlık
panel game n. prefabrik ev hırsızlığı
panel game n. ünlülerin yer aldığı oyun gösterisi
parlor game n. özel ekipman gerektirmeksizin iç mekanda oynanabilen oyun
parlour game n. özel ekipman gerektirmeksizin iç mekanda oynanabilen oyun
practice game n. idman maçı
practice game n. skoru sezon kayıtlarına geçmeyen maç
scrub game n. antrenmansız oyuncuların yaptığı maç
indie game n. bağımsız video oyunu
shooter game n. vuruş oyunu
aa (double-a) game n. orta bütçeli video oyunu
aaa (triple-a) game n. yüksek bütçeli video oyunu
open world game n. açık dünya oyunu
shooter game n. savaş oyunu
game knowledge n. oyun bilgisi
outdoor game n. açık havada gerçekleştirilen atletik oyun
game rules n. oyun kuralları
rig a game v. şike yapmak
win a game v. oyun almak
spoil the game v. oyun bozmak
get out the game v. oyundan çıkmak
not to play the game v. mızıkçılık etmek
make a game of v. gırgıra almak
play a double game v. ikili oynamak
make a game of v. alay etmek
give the game away v. ihanet etmek
lose a game v. oyun vermek
play a double game v. iki tarafı da idare etmek
play the game v. dürüstçe hareket etmek
run a game v. bir oyun işletmek
call the game off v. oyunu iptal etmek
play a game of billiards v. bilardo oynamak
play the game by the rules v. oyunu kurallarına göre oynamak
play the glad game v. polyannacılık oynamak
play the game by its rules v. oyunu kurallarına göre oynamak
play computer game v. bilgisayar oyunu oynamak
play computer game v. bilgisayar oynamak
win the game v. maçı galip bitirmek
win the game v. maçtan galip ayrılmak
win the game v. maçı galibiyetle kapatmak
win the game v. maçı galip tamamlamak
win the game v. maçı galibiyetle bitirmek
win the game v. maçı galibiyetle tamamlamak
play a game v. oyun oynamak
entertain the children with a game v. çocukları bir oyunla eğlendirmek
watch a hockey game v. hokey maçı izlemek
lose the game v. oyunu kaybetmek
play a card game v. kart oyunu oynamak
play okey game v. okey oynamak
die game v. kanının son damlasına kadar mücadele etmek
preserve game v. tükenmelerini engellemek için av hayvanlarını korumak
die game v. savaşarak ölmek
football game v. futbol maçı
call the game off v. maçı iptal etmek
call the game off v. karşılaşmayı iptal etmek
game-changing adj. oyunun kurallarını değiştiren
game-changing adj. yenilikçi
game-ending adj. oyun bitirici
game-ball adj. (insan) turp gibi
game-ball adj. (düzenleme, plan) mükemmel
at the game adv. iş üstünde
beyond the game adv. oyunun ötesinde
ahead of the game adv. avantajlı durumda
Phrasals
a computer game n. bir bilgisayar oyunu
game out v. (bir şeyin nasıl olduğuyla ilgili senaryoları, olasılıkları, stratejileri) incelemek/araştırmak
game out v. oyundan çıkmak
game out v. (bir şeyin nasıl olduğunu, başarıldığını) araştırmak
game out v. oyunu kapatmak
Phrases
game, set, match n. oyun, set ve maç
game, set, match n. zafer
game, set, match n. galibiyet
the game is up expr. plan suya düştü
new day new game expr. yeni gün yeni oyun
Proverb
self-preservation is the name of the game herkes önce kendini düşünmek zorunda
self-preservation is the name of the game herkes önce kendini düşünür
onlookers see most of the game dışarıdan bakan bir göz duruma daha objektif yaklaşır
onlookers see most of the game dışarıdan bakan bir göz daha fazla şeyin farkına varabilir
onlookers see most of the game dışarıdan bakan bir göz büyük resmi görür
onlookers see most of the game dışarıdan bakan bir göz daha geniş bir bakış açısına sahiptir
onlookers see most of the game dışarıdan bakan bir göz olayın tamamını görür
onlookers see most of the game olayın içerisinde olmayan biri daha geniş/objektif bir bakış açısı geliştirebilir
onlookers see most of the game dışarıdan bakan bir göz daha objektif bir görüşe/anlayışa sahiptir
onlookers see most of the game dışarıdan bakan bir göz daha objektiftir
football's a game of two halves (futbol maçında) ikinci yarıda her şey değişebilir
football's a game of two halves (futbolda) ikinci yarının sonuna kadar sonuç belli olmaz
football's a game of two halves (futbolda) maç sonuna kadar hiçbir şey belli olmaz
lookers-on see most of the game seyirciler daha fazla şey görür
lookers-on see most of the game dışarıdan bakanlar daha fazla şey görür
Colloquial
con game n. dolandırıcılık
bunco game n. dolandırıcılık
bunco game n. bir kimseyi güveninden yararlanarak dolandırma
bunko game n. dolandırıcılık
con game n. bir kimseyi güveninden yararlanarak dolandırma
bunko game n. bir kimseyi güveninden yararlanarak dolandırma
a mug's game n. başarısız girişim
a mug's game n. aptal oyunu
bunko game n. güveni suistimal suçu
con game n. güveni suistimal suçu
bunco game n. güveni suistimal suçu
a game sexual in nature n. cinselliğe dayanan bir oyun
game face n. yüze takınılan kararlı ifade
shell game n. üçkağıt
shell game n. bul karayı al parayı
easy game n. kolay lokma
game time n. işe başlama zamanı
(one's) game n. (birinin) asıl niyeti
(one's) game n. (birinin) planladığı oyun/numara
(one's) game n. (birinin) planı
game time n. yapılması gerekenleri yapma zamanı
game time n. oyun zamanı
game time n. işe koyulma zamanı
(one's) game n. (birinin) altta yatan düşüncesi
game time n. harekete geçme zamanı
(one's) game n. (birinin) motivasyonu
(one's) game n. (birinin) gündemi
(one's) game n. (birinin) aklından geçenler
big game n. önemli veya tehlikeli bir girişimin amacı
big game n. büyük oyun
easy game n. kolay kanan kimse
easy game n. kolay kandırılabilir kimse
easy game n. yolunacak kaz
easy game n. kolay kazıklanan kimse
easy game n. kolay üçkağıda gelen kimse
easy game n. kolay lokma
easy game n. enayi
easy game n. hemen inanan/ikna olan kimse
easy game n. kolay kafalanan kimse
easy game n. kolay dümene gelen kimse
anyone's game n. herkesin kazanma şansı olduğu oyun
anyone's game n. kimsenin avantajlı durumda olmadığı oyun
somebody’s (little) game n. birinin numarası
somebody’s (little) game n. hilen
somebody’s (little) game n. üçkağıdın
somebody’s (little) game n. niyetin
somebody’s (little) game n. birinin planı
somebody’s (little) game n. birinin niyeti
somebody’s (little) game n. planın
somebody’s (little) game n. numaran
somebody’s (little) game n. birinin üçkağıdı
somebody’s (little) game n. dümenin
somebody’s (little) game n. birinin dümeni
somebody’s (little) game n. birinin hilesi
somebody’s (little) game n. (küçük) oyunların/oyunun
somebody’s (little) game n. birinin (küçük) oyunları/oyunu
spoil the game v. oyunu bozmak
spoil the game v. oyununu bozmak
make game of v. gırgıra almak
make game of v. alay etmek
have game v. hevesi olmak
have game v. cesareti olmak
have game v. bir şeyde uzman/usta olmak
have game v. yeteneği olmak
have game v. bir şeyde iyi olmak
have game v. işi bitmemiş olmak
be game v. istemek
be game v. gönüllü olmak
be game v. can atmak
be game v. istekli olmak
ahead of the game adj. rakiplerinden önde
let the game begin expr. oyun başlasın
oldest game in the world expr. dünyadaki en eski oyun
a little game expr. küçük bir oyun
one more game expr. bir oyun daha
at your own game expr. kendi oyunuyla
at your own game expr. kendi oyununda
in the game expr. oyunda kazanma şansı hala olan
what's your game? expr. asıl niyetin ne?
what's your game? expr. ?
what is your game? expr. asıl niyetin ne?
what is your game? expr. amacın ne?
what's the game? expr. neyin peşindesin
what's the game? expr. ne planlıyorsun?
your (little) game expr. senin küçük oyunun
in the game expr. bir şeye aktif olarak katılan
what is your game? expr. neyin peşindesin?
what's your game? expr. ne yapıyorsun?
what's the game? expr. amacın ne?
what's the game? expr. ?
what's your game? expr. amacın ne?
what's the game? expr. ne yapıyorsun?
what's your game? expr. neler oluyor?
your (little) game expr. senin küçük planın
what's the game? expr. asıl niyetin ne?
what's your game? expr. neyin peşindesin
what's your game? expr. ne planlıyorsun?
your (little) game expr. senin hilen
your (little) game expr. senin numaran
game on expr. hazırım
game on expr. varım
has got game expr. kabiliyeti var
what is (someone's) game? expr. (birinin) amacı ne?
what is (someone's) game? expr. (birinin) niyeti ne?
Idioms
have the game in one's hand n. kazanılması kesin olan şey
waiting game n. en iyi sonucu elde etmek için uygulanan bekleme taktiği
the only game in town n. (her hangi bir alanda) rakipsiz
the only game in town n. (her hangi bir alanda) tek
the only game in town n. türünün tek örneği
a totally different ball game n. bambaşka bir durum
a whole new ball game n. bambaşka bir alem
a totally different ball game n. bambaşka bir alem
a whole new ball game n. bambaşka bir durum
a game that two can play n. iki kişinin oynayabildiği bir oyun
the end of the ball game n. yolun sonu
a shell game n. üçkağıt
a numbers game n. sayılarla konuşma/konuşup durumu istediğin şekilde gösterme
zero-sum game n. biri kazanırken diğerinin kaybettiği durum/oyun
two can play at this game n. bu oyunda ben de varım
game changer n. bir durumda beklenmeyen değişmelere neden olan kimse veya şey
game changer n. ezber bozan
game changer n. çığır açan
a losing game n. umutsuz vaka
a game of musical chairs n. (şirkette) pozisyon değişimi
a numbers game n. sayıları kullanma
the numbers game n. sayıları kullanma
a shell game [us] n. üçkağıt çevirme
numbers game n. sayı meselesi
the numbers game n. sayıları konuşturma
a numbers game n. sayıları konuşturma
a losing game n. ölü doğmuş
a game of musical chairs n. yer değişimi
numbers game n. sayılardan ibaret
a shell game [us] n. ayak oyunları yapma
a shell game [us] n. ali cengiz oyunu yapma
a numbers game n. sayıları kullanarak manipülasyon yapma
the numbers game n. sayıları kullanarak manipülasyon yapma
numbers game n. sayıları kullanarak manipülasyon yapma
a losing game n. başarısız olacağı başından belli olan şey
a shell game [us] n. katakulli çevirme
blame game n. suçlama savaşı
blame game n. bir tartışma ya da istemeyen bir olay karşısında iki ya da daha fazla grubun birbirlerini suçlaması
a totally different ball game n. bambaşka bir durum
a totally different ball game n. hiç alışık olunmayan bir durum
a game of musical chairs n. koltuk kapma
a game of musical chairs n. yer kapmaca oyunu gibi
a numbers game n. sayıları konuşturma
a numbers game n. sayıları kullanma
the numbers game n. sayıları kullanarak manipülasyon yapma
the numbers game n. sayıları konuşturma
numbers game n. sayı meselesi
a numbers game n. sayıları kullanarak manipülasyon yapma
numbers game n. sayılardan ibaret olan durum
the numbers game n. sayıları kullanma
numbers game n. sayıları kullanarak manipülasyon yapma
a penny-ante game n. düşük seviyeli girişim
a penny-ante game n. ufak yatırım
a penny-ante game n. dişe dokunmayacak yatırım/girişim
a confidence game n. üçkağıda getirme
a confidence game n. dolandırma
a confidence game n. güveni suistimal etme
a confidence game n. birini güveninden yararlanarak dolandırma
a confidence game n. kandırma
a confidence game n. birinin güvenini kazanıp ona kazık atma
a game in hand n. elde son bir oyun daha
a game that two can play n. ikili oyun
a game at which two can play n. iki kişinin oynayabildiği bir oyun
a game that two can play n. iki tarafın da yapabileceği bir şey
a game plan n. belirli bir amaca ulaşmak için yapılan plan
a game plan n. strateji
a game that two can play n. iki kişilik bir oyun
a game in hand n. oynanacak bir oyun daha
a different/new ball game n. (tamamen) farklı/yeni bir durum
a game at which two can play n. iki tarafın da yapabileceği bir şey
a game at which two can play n. iki kişilik bir oyun
a game at which two can play n. ikili oyun
a game at which two can play n. karşı tarafın da aynı şekilde karşılık verebileceği bir durum
a game in hand n. oynanacak son bir oyun daha
a game that two can play n. karşı tarafın da aynı şekilde karşılık verebileceği bir durum
a (whole) different/new ball game n. (tamamen) farklı/yeni bir durum
a whole new ball game n. bambaşka bir şey
a waiting game n. beklemede kalma
a waiting game n. beklemede olma
a waiting game n. en iyi sonucu görmek için uygulanan bekleme taktiği
the waiting game n. beklemede olma
a whole new ball game n. apayrı bir konu
the waiting game n. beklemede kalma
the waiting game n. bekleme taktiği
the waiting game n. bekleyip görme
a waiting game n. bekleme taktiği
the waiting game n. bekle gör politikası
a whole new ball game n. çok daha karmaşık bir şey/durum
a waiting game n. bekleyip görme
a waiting game n. işin sırasını bekleme
a waiting game n. bekle gör politikası
a whole new ball game n. çok farklı/çok daha zor bir konu
the waiting game n. işin sırasını bekleme
the waiting game n. en iyi sonucu görmek için uygulanan bekleme taktiği
a numbers game n. sadece sayısını dikkate alma
the numbers game n. sayısıyla değerlendirme
the numbers game n. sayısal olarak değerlendirme
the numbers game n. sayısal olarak düşünme
the numbers game n. sadece sayısını dikkate alma
a numbers game n. sayısal olarak düşünme
a zero-sum game n. bir tarafın kazancının rakibin kaybına eşit olduğu durum