|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
| General |
|
| 1 |
General |
game theory n.
|
oyun teorisi |
|
Game theory provides analytical tools for examining strategic interactions among two or more participants.
Oyun teorisi, iki veya daha fazla katılımcı arasındaki stratejik etkileşimleri incelemek için analitik araçlar sağlar.
More Sentences
|
| 2 |
General |
poker game n.
|
poker oyunu |
|
This is one of the best poker games.
Bu en iyi poker oyunlarından biridir.
More Sentences
|
| 3 |
General |
game bird n.
|
av kuşu |
|
Turkey is rich in wild animals, insects and game birds.
Türkiye yabani hayvanlar, böcekler ve av kuşları açısından zengindir.
More Sentences
|
| 4 |
General |
guessing game n.
|
tahmin oyunu |
|
I'm sick of playing these goddamn guessing games with you.
Seninle bu lanet tahmin oyunlarını oynamaktan bıktım.
More Sentences
|
| 5 |
General |
football game n.
|
futbol |
|
Forget all of the football games that you have played before.
Daha önce oynadığınız tüm futbol oyunlarını unutun.
More Sentences
|
| 6 |
General |
video game n.
|
video oyunu |
|
Crosswords DS was awarded the Best Puzzle Game on the Nintendo DS in IGN's 2008 video game awards.
Crosswords DS, IGN'in 2008 video oyunu ödüllerinde Nintendo DS'deki En İyi Bulmaca Oyunu ödülüne layık görüldü.
More Sentences
|
| 7 |
General |
gambling game n.
|
kumar oyunu |
|
Are you good at poker, baccarat or other gambling games?
Poker, bakara veya diğer kumar oyunlarında iyi misiniz?
More Sentences
|
| 8 |
General |
chess game n.
|
satranç oyunu |
|
Most chess games last 50 or 60 moves.
Çoğu satranç oyunu 50 ya da 60 hamle sürer.
More Sentences
|
| 9 |
General |
game of chance n.
|
şans oyunu |
|
Keno is purely a game of chance.
Keno tamamen bir şans oyunudur.
More Sentences
|
| 10 |
General |
table game n.
|
masa oyunu |
|
We use textbooks, table games, magazines and interactive materials.
Ders kitapları, masa oyunları, dergiler ve interaktif materyaller kullanıyoruz.
More Sentences
|
| 11 |
General |
game plan n.
|
oyun planı |
|
We had to change our game plan.
Oyun planımızı değiştirmek zorunda kaldık.
More Sentences
|
| 12 |
General |
running game n.
|
koşu oyunu |
|
Are you a fan of endless running games?
Sonsuz koşu oyunlarının hayranı mısınız?
More Sentences
|
| 13 |
General |
away game n.
|
deplasman maçı |
|
We lost almost all our away games.
Neredeyse tüm deplasman maçlarımızı kaybettik.
More Sentences
|
| 14 |
General |
ball game n.
|
top oyunu |
|
Running and ball games are the best choices.
Koşu ve top oyunları en iyi seçimlerdir.
More Sentences
|
| 15 |
General |
game shows n.
|
oyun şovları |
|
Game shows have played an important role in television history.
Oyun şovları televizyon tarihinde önemli bir rol oynamıştır.
More Sentences
|
| 16 |
General |
ball game n.
|
durum |
|
It's a whole new ball game for me.
Bu, benim için tamamen farklı bir durum.
More Sentences
|
| 17 |
General |
golf game n.
|
golf oyunu |
|
Mini Golf is a fun golf game.
Mini Golf eğlenceli bir golf oyunudur.
More Sentences
|
| 18 |
General |
action game n.
|
aksiyon oyunu |
|
Which one of them will win in this crazy action game?
Bu çılgın aksiyon oyununda hangisi kazanacak?
More Sentences
|
| 19 |
General |
game room n.
|
oyun odası |
|
Maria da Fonte also offers a multi-purpose sports field, a games room, and a tennis court.
Maria da Fonte'de ayrıca çok amaçlı bir spor alanı, oyun odası ve tenis kortu bulunmaktadır.
More Sentences
|
| 20 |
General |
management game n.
|
yönetim oyunu |
|
Youda Sushi Chef is a time management game.
Youda Sushi Chef bir zaman yönetimi oyunudur.
More Sentences
|
| 21 |
General |
game meat n.
|
av etleri |
|
Lastly, we have had numerous discussions concerning game meat.
Son olarak, av etiyle ilgili çok sayıda görüşme yaptık.
More Sentences
|
| 22 |
General |
board game n.
|
masa oyunu |
|
Do they want to play board games or watch TV?
Masa oyunları oynamak mı yoksa televizyon izlemek mi istiyorlar?
More Sentences
|
| 23 |
General |
a game plan n.
|
bir oyun planı |
|
Instead, explain your concerns and present a game plan.
Bunun yerine endişelerinizi açıklayın ve bir oyun planı sunun.
More Sentences
|
| 24 |
General |
game show n.
|
yarışma programı |
|
I don't enjoy watching game shows.
Yarışma programlarını izlemekten hoşlanmıyorum.
More Sentences
|
| 25 |
General |
role-playing game n.
|
rol yapma oyunu |
|
This role-playing game can be powerful and healing.
Bu rol yapma oyunu güçlü ve iyileştirici olabilir.
More Sentences
|
| 26 |
General |
game board n.
|
oyun tahtası |
|
He then spotted a surprising photograph of an identical game board from modern India.
Daha sonra modern Hindistan'dan aynı oyun tahtasının şaşırtıcı bir fotoğrafını gördü.
More Sentences
|
| 27 |
General |
game world n.
|
oyun dünyası |
|
With her help, he creates a new game world to escape his boring school life.
Onun yardımıyla sıkıcı okul hayatından kaçmak için yeni bir oyun dünyası yaratır.
More Sentences
|
| 28 |
General |
previous game n.
|
önceki oyun |
|
It does not require any of the previous games to play!
Oynamak için önceki oyunlardan herhangi birine gerek yok!
More Sentences
|
| 29 |
General |
basketball game n.
|
basketbol maçı |
|
How many basketball games did you watch?
Kaç tane basketbol maçı izledin?
More Sentences
|
| 30 |
General |
board game n.
|
kutu oyunu |
|
What's your favorite board game?
En sevdiğin kutu oyunu hangisi?
More Sentences
|
| 31 |
General |
experimental game n.
|
deneysel oyun |
|
In the Game Design programme, your studies will focus on the development and creation of innovative and experimental games.
Oyun Tasarımı programında çalışmalarınız yenilikçi ve deneysel oyunların geliştirilmesi ve yaratılmasına odaklanacaktır.
More Sentences
|
| 32 |
General |
big game n.
|
büyük av hayvanı |
|
Hemingway enjoyed big game hunting in Africa.
Hemingway Afrika'da büyük av hayvanları avlamaktan hoşlanırdı.
More Sentences
|
| 33 |
General |
console game n.
|
konsol oyunu |
|
It features a variety of puzzles similar to console games like The Witness.
The Witness gibi konsol oyunlarına benzer çeşitli bulmacalar içerir.
More Sentences
|
| 34 |
General |
win the game v.
|
maçı kazanmak |
|
They gave their best in order to win the game.
Maçı kazanmak için ellerinden geleni yaptılar.
More Sentences
|
| 35 |
General |
in-game adj.
|
oyun içi |
|
If you've already purchased the game, you can try adjusting the in-game graphics options.
Oyunu zaten satın aldıysanız oyun içi grafik seçeneklerini ayarlamayı deneyebilirsiniz.
More Sentences
|
| Colloquial |
|
| 36 |
Colloquial |
in the game expr.
|
oyuna girmiş |
|
A good broker can help you get in the game and help you understand the risks and fees.
İyi bir komisyoncu oyuna girmenize ve riskleri ve ücretleri anlamanıza yardımcı olabilir.
More Sentences
|
| 37 |
Colloquial |
in the game expr.
|
oyunda |
|
New players are appearing and claiming a place in the game.
Yeni oyuncular ortaya çıkıyor ve oyunda bir yer talep ediyorlar.
More Sentences
|
| 38 |
Colloquial |
what's the game? expr.
|
neler oluyor? |
|
I'm not sure what the game is.
Oyunun ne olduğundan emin değilim.
More Sentences
|
| 39 |
Colloquial |
in the game expr.
|
oyunun içinde |
|
I want to stay in the game.
Oyunun içinde kalmak istiyorum.
More Sentences
|
| Idioms |
|
| 40 |
Idioms |
new ball game n.
|
bambaşka bir durum |
|
We have ourselves a whole new ball game.
Bambaşka bir durumumuz var.
More Sentences
|
| 41 |
Idioms |
blame game n.
|
suçlama oyunu |
|
Don't play the blame game.
Suçlama oyunu oynama.
More Sentences
|
| General |
|
| 42 |
General |
away game n.
|
deplasman |
|
| 43 |
General |
game licence n.
|
av ruhsatı |
|
| 44 |
General |
rigged game n.
|
şike |
|
| 45 |
General |
black game n.
|
kayıntavuğu |
|
| 46 |
General |
game animal n.
|
av hayvanı |
|
| 47 |
General |
game warden n.
|
av bekçisi (resmi) |
|
| 48 |
General |
return game n.
|
rövanş maçı |
|
| 49 |
General |
game bag n.
|
av çantası |
|
| 50 |
General |
skin game n.
|
üçkağıt |
|
| 51 |
General |
zero sum game n.
|
sıfır toplamlı oyun |
|
| 52 |
General |
thrown game n.
|
şike |
|
| 53 |
General |
game country n.
|
avlak |
|
| 54 |
General |
big game n.
|
büyük hayvan avı |
|
| 55 |
General |
game license n.
|
av ruhsatı |
|
| 56 |
General |
confidence game n.
|
dolandırıcılık |
|
| 57 |
General |
volleyball game n.
|
voleybol maçı |
|
| 58 |
General |
game law n.
|
avcılık hukuku |
|
| 59 |
General |
skin game n.
|
dolandırıcılık |
|
| 60 |
General |
ball game n.
|
iş |
|
| 61 |
General |
game of chance n.
|
kumar oyunu |
|
| 62 |
General |
game bag n.
|
celbe (avcı) |
|
| 63 |
General |
turkey's official football betting game n.
|
iddaa |
|
| 64 |
General |
game equipment n.
|
oyun ekipmanı |
|
| 65 |
General |
fantasy game n.
|
hayal oyunu |
|
| 66 |
General |
card game n.
|
iskambil |
|
| 67 |
General |
the name of the game n.
|
asıl sorun |
|
| 68 |
General |
a kind of dice game n.
|
barbut |
|
| 69 |
General |
game preserve n.
|
av hayvanları için ayrılmış yer |
|
| 70 |
General |
video game n.
|
bilgisayar oyunu |
|
| 71 |
General |
bunco game n.
|
dolandırıcılık |
|
| 72 |
General |
confidence game n.
|
üçkağıtçılık |
|
| 73 |
General |
ball game n.
|
vaziyet |
|
| 74 |
General |
game fowl n.
|
kümes hayvanı |
|
| 75 |
General |
game fish n.
|
avlanınca direnen balık |
|
| 76 |
General |
game show n.
|
oyun spor gösterisi |
|
| 77 |
General |
shell game n.
|
üçkağıtçılık |
|
| 78 |
General |
party game n.
|
parti oyunu |
|
| 79 |
General |
card game n.
|
iskambil oyunu |
|
| 80 |
General |
fair game n.
|
yasak olmayan av |
|
| 81 |
General |
zero sum game n.
|
toplamı sıfır olan oyun |
|
| 82 |
General |
confidence game n.
|
dolandırma |
|
| 83 |
General |
confidence game n.
|
sahtekarlık |
|
| 84 |
General |
game language n.
|
oyun dili |
|
| 85 |
General |
game park n.
|
vahşi hayvanların doğal hayatlarını devam ettirdikleri geniş alan |
|
| 86 |
General |
game reserve n.
|
vahşi hayvanların doğal hayatlarını devam ettirdikleri geniş alan |
|
| 87 |
General |
mind game n.
|
zeka oyunu |
|
| 88 |
General |
name of the game n.
|
konunun özü |
|
| 89 |
General |
game tricks n.
|
oyun hileleri |
|
| 90 |
General |
game center arcade n.
|
oyun salonu |
|
| 91 |
General |
game arcade n.
|
atari salonu |
|
| 92 |
General |
game arcade n.
|
oyun salonu |
|
| 93 |
General |
video game arcade n.
|
oyun salonu |
|
| 94 |
General |
game center arcade n.
|
atari salonu |
|
| 95 |
General |
video game arcade n.
|
atari salonu |
|
| 96 |
General |
the game is up n.
|
oyun bitti |
|
| 97 |
General |
con game n.
|
alavere dalavere |
|
| 98 |
General |
bunco game n.
|
alavere dalavere |
|
| 99 |
General |
bunko game n.
|
alavere dalavere |
|
| 100 |
General |
confidence game n.
|
alavere dalavere |
|
| 101 |
General |
game-changing technology n.
|
oyunun kurallarını değiştiren teknoloji |
|
| 102 |
General |
rules of the game n.
|
oyunun kuralları |
|
| 103 |
General |
nested game n.
|
yuvalanmış oyun |
|
| 104 |
General |
non-cooperative game n.
|
işbirliksiz oyun |
|
| 105 |
General |
nested game n.
|
içice oyun |
|
| 106 |
General |
stochastic game n.
|
rasgele oyun |
|
| 107 |
General |
glad game n.
|
mutluluk oyunu |
|
| 108 |
General |
game keeper n.
|
bekçi |
|
| 109 |
General |
game of hazard n.
|
kumar |
|
| 110 |
General |
game of hazard n.
|
talih oyunu |
|
| 111 |
General |
game keeper n.
|
kolcu |
|
| 112 |
General |
game law n.
|
av yasası |
|
| 113 |
General |
game meat n.
|
av ürünleri |
|
| 114 |
General |
fair game n.
|
alay konusu olabilecek kimse |
|
| 115 |
General |
dangerous game n.
|
tehlikeli oyun |
|
| 116 |
General |
game center n.
|
oyun merkezi |
|
| 117 |
General |
in the rest of the game n.
|
oyunun geri kalanında |
|
| 118 |
General |
creative game n.
|
yaratıcı oyun |
|
| 119 |
General |
game frenzy n.
|
oyun çılgınlığı |
|
| 120 |
General |
game madness n.
|
oyun çılgınlığı |
|
| 121 |
General |
rest of the game n.
|
oyunun geri kalanı |
|
| 122 |
General |
rest of the game n.
|
maçın geri kalanı |
|
| 123 |
General |
heads or tails game n.
|
yazı tura oyunu |
|
| 124 |
General |
cat and mouse game n.
|
kedi fare oyunu |
|
| 125 |
General |
indoor game n.
|
iç mekan oyunu |
|
| 126 |
General |
pinball game n.
|
tilt oyunu |
|
| 127 |
General |
mental game n.
|
zihinsel oyun |
|
| 128 |
General |
laws of the game n.
|
oyunun kuralları |
|
| 129 |
General |
a game addict n.
|
oyun bağımlısı |
|
| 130 |
General |
handheld video game n.
|
avuç içi oyun |
|
| 131 |
General |
dress-up game n.
|
giysi oyunu |
|
| 132 |
General |
the most watched game of the week n.
|
haftanın en çok izlenen maçı |
|
| 133 |
General |
the game plan n.
|
oyun planı |
|
| 134 |
General |
line game n.
|
çizgi oyunu |
|
| 135 |
General |
bucket game n.
|
kova oyunu |
|
| 136 |
General |
brick game n.
|
tuğla oyunu |
|
| 137 |
General |
the game philosophy n.
|
oyun felsefesi |
|
| 138 |
General |
string game n.
|
ip oyunu |
|
| 139 |
General |
rope game n.
|
ip oyunu |
|
| 140 |
General |
scratch game n.
|
kazı kazan |
|
| 141 |
General |
scratch game n.
|
kazı kazan kartı |
|
| 142 |
General |
scratch game n.
|
kazı kazan bileti |
|
| 143 |
General |
train game n.
|
tren oyunu |
|
| 144 |
General |
ball game n.
|
basketbol/beysbol veya amerikan futbolu (us) |
|
| 145 |
General |
ball game n.
|
top ile oynan oyunun (uk) |
|
| 146 |
General |
charity game n.
|
bağış toplama amacıyla düzenlenen eğlence yarışması |
|
| 147 |
General |
game of draught n.
|
dama (oyunu) |
|
| 148 |
General |
game on n.
|
oyuna başlama işareti/sinyali |
|
| 149 |
General |
an old table game like domino n.
|
aznif |
|
| 150 |
General |
game store n.
|
oyun mağazası |
|
| 151 |
General |
game store n.
|
oyun dükkanı |
|
| 152 |
General |
game line n.
|
oyun sırası |
|
| 153 |
General |
zero-sum game n.
|
iki tarafın da aynı oranda kazanması veya kaybetmesi |
|
| 154 |
General |
world of game n.
|
oyun dünyası |
|
| 155 |
General |
game request n.
|
oyun isteği |
|
| 156 |
General |
guessing game card n.
|
tahmin oyunu kartı |
|
| 157 |
General |
counting-out game n.
|
sayışmaca |
|
| 158 |
General |
counting-out game n.
|
sayışmaca oyunu |
|
| 159 |
General |
the purpose of the game n.
|
oyunun amacı |
|
| 160 |
General |
computer game designer n.
|
bilgisayar oyunu tasarımcısı |
|
| 161 |
General |
a' game n.
|
kişinin en iyi performansı |
|
| 162 |
General |
game player stats n.
|
oyuncu istatistikleri |
|
| 163 |
General |
badger game n.
|
tuzak kurarak birini yüz kızartıcı duruma düşürüp, olayı ifşa etme tehdidiyle şantaj yapma |
|
| 164 |
General |
strap game n.
|
kemerle oynanan bir tür oyun |
|
| 165 |
General |
experimental game theory n.
|
deneysel oyun teorisi |
|
| 166 |
General |
game of the year (goty) n.
|
senenin oyunu |
|
| 167 |
General |
game of the year (goty) n.
|
yılın oyunu |
|
| 168 |
General |
end game n.
|
son aşama |
|
| 169 |
General |
end game n.
|
son evre |
|
| 170 |
General |
child's game n.
|
çocuk oyunu |
|
| 171 |
General |
game day n.
|
oyun günü |
|
| 172 |
General |
word game n.
|
kelime oyunu |
|
| 173 |
General |
word game n.
|
sözcük oyunu |
|
| 174 |
General |
may game n.
|
mayıs ayındaki bahar kutlamalar kapsamında düzenlenen eğlence |
|
| 175 |
General |
may game n.
|
maskara |
|
| 176 |
General |
may game n.
|
1 mayıs kutlamasında düzenlenen eğlence |
|
| 177 |
General |
may game n.
|
alay konusu |
|
| 178 |
General |
may game n.
|
soytarı |
|
| 179 |
General |
may game n.
|
gülünecek kişi |
|
| 180 |
General |
middle game n.
|
masa oyunlarında oyunun orta safhası |
|
| 181 |
General |
head game n.
|
akıl oyunu |
|
| 182 |
General |
head game n.
|
manipüle etmek veya küçümsemek için kullanılan psikolojik taktik |
|
| 183 |
General |
mug's game n.
|
faydasız meşguliyet |
|
| 184 |
General |
mug's game n.
|
karsız faaliyet |
|
| 185 |
General |
game plan n.
|
strateji |
|
| 186 |
General |
game fish n.
|
somongillere ait balık |
|
| 187 |
General |
game face n.
|
oyun öncesi bir sporcunun kararlılık ve konsantrasyon gösteren yüz ifadesi |
|
| 188 |
General |
game fish n.
|
avlanması yasak olmayan balık |
|
| 189 |
General |
game fowl n.
|
dövüş horozu |
|
| 190 |
General |
game egg n.
|
dövüş horozu yumurtası |
|
| 191 |
General |
game fish n.
|
av balığı |
|
| 192 |
General |
game-changer n.
|
bir şeyin yapılma veya düşünülme şeklini önemli ölçüde değiştiren şey |
|
| 193 |
General |
the game n.
|
sessiz sinema oyunu |
|
| 194 |
General |
game license n.
|
avlanma izni |
|
| 195 |
General |
game face n.
|
sahte yüz ifadesi |
|
| 196 |
General |
game preserver n.
|
sahip olduğu arazideki hayvanların avlanmasına izin vermeyen arazi sahibi |
|
| 197 |
General |
game face n.
|
gerçek duyguları gizleyen yüz ifadesi |
|
| 198 |
General |
go game n.
|
bir tür tahta oyunu |
|
| 199 |
General |
murphy game n.
|
değerli eşyanın yerine genellikle kapalı zarfta değersiz bir şey konularak yapılan dolandırıcılık |
|
| 200 |
General |
zero-sum game n.
|
bir tarafın kazanırken diğer tarafın kaybetmesi |
|
| 201 |
General |
tag game n.
|
ebelemece |
|
| 202 |
General |
game master n.
|
oyun ustası |
|
| 203 |
General |
drawn game n.
|
iki tarafın da kazanmadığı durum |
|
| 204 |
General |
drawn game n.
|
çekişmeli durum |
|
| 205 |
General |
consolation game n.
|
turnuvayı ilk aşamalarda kaybedenler arasında düzenlenen müsabaka |
|
| 206 |
General |
console game n.
|
oyun konsolunda oynanan oyun |
|
| 207 |
General |
panel game n.
|
panel şovu |
|
| 208 |
General |
panel game n.
|
kerhanede hırsızlık |
|
| 209 |
General |
panel game n.
|
prefabrik ev hırsızlığı |
|
| 210 |
General |
panel game n.
|
ünlülerin yer aldığı oyun gösterisi |
|
| 211 |
General |
parlor game n.
|
özel ekipman gerektirmeksizin iç mekanda oynanabilen oyun |
|
| 212 |
General |
parlour game n.
|
özel ekipman gerektirmeksizin iç mekanda oynanabilen oyun |
|
| 213 |
General |
practice game n.
|
idman maçı |
|
| 214 |
General |
practice game n.
|
skoru sezon kayıtlarına geçmeyen maç |
|
| 215 |
General |
scrub game n.
|
antrenmansız oyuncuların yaptığı maç |
|
| 216 |
General |
indie game n.
|
bağımsız video oyunu |
|
| 217 |
General |
shooter game n.
|
vuruş oyunu |
|
| 218 |
General |
aa (double-a) game n.
|
orta bütçeli video oyunu |
|
| 219 |
General |
aaa (triple-a) game n.
|
yüksek bütçeli video oyunu |
|
| 220 |
General |
open world game n.
|
açık dünya oyunu |
|
| 221 |
General |
shooter game n.
|
savaş oyunu |
|
| 222 |
General |
game knowledge n.
|
oyun bilgisi |
|
| 223 |
General |
outdoor game n.
|
açık havada gerçekleştirilen atletik oyun |
|
| 224 |
General |
game rules n.
|
oyun kuralları |
|
| 225 |
General |
rig a game v.
|
şike yapmak |
|
| 226 |
General |
win a game v.
|
oyun almak |
|
| 227 |
General |
spoil the game v.
|
oyun bozmak |
|
| 228 |
General |
get out the game v.
|
oyundan çıkmak |
|
| 229 |
General |
not to play the game v.
|
mızıkçılık etmek |
|
| 230 |
General |
make a game of v.
|
gırgıra almak |
|
| 231 |
General |
play a double game v.
|
ikili oynamak |
|
| 232 |
General |
make a game of v.
|
alay etmek |
|
| 233 |
General |
give the game away v.
|
ihanet etmek |
|
| 234 |
General |
lose a game v.
|
oyun vermek |
|
| 235 |
General |
play a double game v.
|
iki tarafı da idare etmek |
|
| 236 |
General |
play the game v.
|
dürüstçe hareket etmek |
|
| 237 |
General |
run a game v.
|
bir oyun işletmek |
|
| 238 |
General |
call the game off v.
|
oyunu iptal etmek |
|
| 239 |
General |
play a game of billiards v.
|
bilardo oynamak |
|
| 240 |
General |
play the game by the rules v.
|
oyunu kurallarına göre oynamak |
|
| 241 |
General |
play the glad game v.
|
polyannacılık oynamak |
|
| 242 |
General |
play the game by its rules v.
|
oyunu kurallarına göre oynamak |
|
| 243 |
General |
play computer game v.
|
bilgisayar oyunu oynamak |
|
| 244 |
General |
play computer game v.
|
bilgisayar oynamak |
|
| 245 |
General |
win the game v.
|
maçı galip bitirmek |
|
| 246 |
General |
win the game v.
|
maçtan galip ayrılmak |
|
| 247 |
General |
win the game v.
|
maçı galibiyetle kapatmak |
|
| 248 |
General |
win the game v.
|
maçı galip tamamlamak |
|
| 249 |
General |
win the game v.
|
maçı galibiyetle bitirmek |
|
| 250 |
General |
win the game v.
|
maçı galibiyetle tamamlamak |
|
| 251 |
General |
play a game v.
|
oyun oynamak |
|
| 252 |
General |
entertain the children with a game v.
|
çocukları bir oyunla eğlendirmek |
|
| 253 |
General |
watch a hockey game v.
|
hokey maçı izlemek |
|
| 254 |
General |
lose the game v.
|
oyunu kaybetmek |
|
| 255 |
General |
play a card game v.
|
kart oyunu oynamak |
|
| 256 |
General |
play okey game v.
|
okey oynamak |
|
| 257 |
General |
die game v.
|
kanının son damlasına kadar mücadele etmek |
|
| 258 |
General |
preserve game v.
|
tükenmelerini engellemek için av hayvanlarını korumak |
|
| 259 |
General |
die game v.
|
savaşarak ölmek |
|
| 260 |
General |
football game v.
|
futbol maçı |
|
| 261 |
General |
call the game off v.
|
maçı iptal etmek |
|
| 262 |
General |
call the game off v.
|
karşılaşmayı iptal etmek |
|
| 263 |
General |
game-changing adj.
|
oyunun kurallarını değiştiren |
|
| 264 |
General |
game-changing adj.
|
yenilikçi |
|
| 265 |
General |
game-ending adj.
|
oyun bitirici |
|
| 266 |
General |
game-ball adj.
|
(insan) turp gibi |
|
| 267 |
General |
game-ball adj.
|
(düzenleme, plan) mükemmel |
|
| 268 |
General |
at the game adv.
|
iş üstünde |
|
| 269 |
General |
beyond the game adv.
|
oyunun ötesinde |
|
| 270 |
General |
ahead of the game adv.
|
avantajlı durumda |
|
| Phrasals |
|
| 271 |
Phrasals |
a computer game n.
|
bir bilgisayar oyunu |
|
| 272 |
Phrasals |
game out v.
|
(bir şeyin nasıl olduğuyla ilgili senaryoları, olasılıkları, stratejileri) incelemek/araştırmak |
|
| 273 |
Phrasals |
game out v.
|
oyundan çıkmak |
|
| 274 |
Phrasals |
game out v.
|
(bir şeyin nasıl olduğunu, başarıldığını) araştırmak |
|
| 275 |
Phrasals |
game out v.
|
oyunu kapatmak |
|
| Phrases |
|
| 276 |
Phrases |
game, set, match n.
|
oyun, set ve maç |
|
| 277 |
Phrases |
game, set, match n.
|
zafer |
|
| 278 |
Phrases |
game, set, match n.
|
galibiyet |
|
| 279 |
Phrases |
the game is up expr.
|
plan suya düştü |
|
| 280 |
Phrases |
new day new game expr.
|
yeni gün yeni oyun |
|
| Proverb |
|
| 281 |
Proverb |
self-preservation is the name of the game
|
herkes önce kendini düşünmek zorunda |
|
| 282 |
Proverb |
self-preservation is the name of the game
|
herkes önce kendini düşünür |
|
| 283 |
Proverb |
onlookers see most of the game
|
dışarıdan bakan bir göz duruma daha objektif yaklaşır |
|
| 284 |
Proverb |
onlookers see most of the game
|
dışarıdan bakan bir göz daha fazla şeyin farkına varabilir |
|
| 285 |
Proverb |
onlookers see most of the game
|
dışarıdan bakan bir göz büyük resmi görür |
|
| 286 |
Proverb |
onlookers see most of the game
|
dışarıdan bakan bir göz daha geniş bir bakış açısına sahiptir |
|
| 287 |
Proverb |
onlookers see most of the game
|
dışarıdan bakan bir göz olayın tamamını görür |
|
| 288 |
Proverb |
onlookers see most of the game
|
olayın içerisinde olmayan biri daha geniş/objektif bir bakış açısı geliştirebilir |
|
| 289 |
Proverb |
onlookers see most of the game
|
dışarıdan bakan bir göz daha objektif bir görüşe/anlayışa sahiptir |
|
| 290 |
Proverb |
onlookers see most of the game
|
dışarıdan bakan bir göz daha objektiftir |
|
| 291 |
Proverb |
football's a game of two halves
|
(futbol maçında) ikinci yarıda her şey değişebilir |
|
| 292 |
Proverb |
football's a game of two halves
|
(futbolda) ikinci yarının sonuna kadar sonuç belli olmaz |
|
| 293 |
Proverb |
football's a game of two halves
|
(futbolda) maç sonuna kadar hiçbir şey belli olmaz |
|
| 294 |
Proverb |
lookers-on see most of the game
|
seyirciler daha fazla şey görür |
|
| 295 |
Proverb |
lookers-on see most of the game
|
dışarıdan bakanlar daha fazla şey görür |
|
| Colloquial |
|
| 296 |
Colloquial |
con game n.
|
dolandırıcılık |
|
| 297 |
Colloquial |
bunco game n.
|
dolandırıcılık |
|
| 298 |
Colloquial |
bunco game n.
|
bir kimseyi güveninden yararlanarak dolandırma |
|
| 299 |
Colloquial |
bunko game n.
|
dolandırıcılık |
|
| 300 |
Colloquial |
con game n.
|
bir kimseyi güveninden yararlanarak dolandırma |
|
| 301 |
Colloquial |
bunko game n.
|
bir kimseyi güveninden yararlanarak dolandırma |
|
| 302 |
Colloquial |
a mug's game n.
|
başarısız girişim |
|
| 303 |
Colloquial |
a mug's game n.
|
aptal oyunu |
|
| 304 |
Colloquial |
bunko game n.
|
güveni suistimal suçu |
|
| 305 |
Colloquial |
con game n.
|
güveni suistimal suçu |
|
| 306 |
Colloquial |
bunco game n.
|
güveni suistimal suçu |
|
| 307 |
Colloquial |
a game sexual in nature n.
|
cinselliğe dayanan bir oyun |
|
| 308 |
Colloquial |
game face n.
|
yüze takınılan kararlı ifade |
|
| 309 |
Colloquial |
shell game n.
|
üçkağıt |
|
| 310 |
Colloquial |
shell game n.
|
bul karayı al parayı |
|
| 311 |
Colloquial |
easy game n.
|
kolay lokma |
|
| 312 |
Colloquial |
game time n.
|
işe başlama zamanı |
|
| 313 |
Colloquial |
(one's) game n.
|
(birinin) asıl niyeti |
|
| 314 |
Colloquial |
(one's) game n.
|
(birinin) planladığı oyun/numara |
|
| 315 |
Colloquial |
(one's) game n.
|
(birinin) planı |
|
| 316 |
Colloquial |
game time n.
|
yapılması gerekenleri yapma zamanı |
|
| 317 |
Colloquial |
game time n.
|
oyun zamanı |
|
| 318 |
Colloquial |
game time n.
|
işe koyulma zamanı |
|
| 319 |
Colloquial |
(one's) game n.
|
(birinin) altta yatan düşüncesi |
|
| 320 |
Colloquial |
game time n.
|
harekete geçme zamanı |
|
| 321 |
Colloquial |
(one's) game n.
|
(birinin) motivasyonu |
|
| 322 |
Colloquial |
(one's) game n.
|
(birinin) gündemi |
|
| 323 |
Colloquial |
(one's) game n.
|
(birinin) aklından geçenler |
|
| 324 |
Colloquial |
big game n.
|
önemli veya tehlikeli bir girişimin amacı |
|
| 325 |
Colloquial |
big game n.
|
büyük oyun |
|
| 326 |
Colloquial |
easy game n.
|
kolay kanan kimse |
|
| 327 |
Colloquial |
easy game n.
|
kolay kandırılabilir kimse |
|
| 328 |
Colloquial |
easy game n.
|
yolunacak kaz |
|
| 329 |
Colloquial |
easy game n.
|
kolay kazıklanan kimse |
|
| 330 |
Colloquial |
easy game n.
|
kolay üçkağıda gelen kimse |
|
| 331 |
Colloquial |
easy game n.
|
kolay lokma |
|
| 332 |
Colloquial |
easy game n.
|
enayi |
|
| 333 |
Colloquial |
easy game n.
|
hemen inanan/ikna olan kimse |
|
| 334 |
Colloquial |
easy game n.
|
kolay kafalanan kimse |
|
| 335 |
Colloquial |
easy game n.
|
kolay dümene gelen kimse |
|
| 336 |
Colloquial |
anyone's game n.
|
herkesin kazanma şansı olduğu oyun |
|
| 337 |
Colloquial |
anyone's game n.
|
kimsenin avantajlı durumda olmadığı oyun |
|
| 338 |
Colloquial |
somebody’s (little) game n.
|
birinin numarası |
|
| 339 |
Colloquial |
somebody’s (little) game n.
|
hilen |
|
| 340 |
Colloquial |
somebody’s (little) game n.
|
üçkağıdın |
|
| 341 |
Colloquial |
somebody’s (little) game n.
|
niyetin |
|
| 342 |
Colloquial |
somebody’s (little) game n.
|
birinin planı |
|
| 343 |
Colloquial |
somebody’s (little) game n.
|
birinin niyeti |
|
| 344 |
Colloquial |
somebody’s (little) game n.
|
planın |
|
| 345 |
Colloquial |
somebody’s (little) game n.
|
numaran |
|
| 346 |
Colloquial |
somebody’s (little) game n.
|
birinin üçkağıdı |
|
| 347 |
Colloquial |
somebody’s (little) game n.
|
dümenin |
|
| 348 |
Colloquial |
somebody’s (little) game n.
|
birinin dümeni |
|
| 349 |
Colloquial |
somebody’s (little) game n.
|
birinin hilesi |
|
| 350 |
Colloquial |
somebody’s (little) game n.
|
(küçük) oyunların/oyunun |
|
| 351 |
Colloquial |
somebody’s (little) game n.
|
birinin (küçük) oyunları/oyunu |
|
| 352 |
Colloquial |
spoil the game v.
|
oyunu bozmak |
|
| 353 |
Colloquial |
spoil the game v.
|
oyununu bozmak |
|
| 354 |
Colloquial |
make game of v.
|
gırgıra almak |
|
| 355 |
Colloquial |
make game of v.
|
alay etmek |
|
| 356 |
Colloquial |
have game v.
|
hevesi olmak |
|
| 357 |
Colloquial |
have game v.
|
cesareti olmak |
|
| 358 |
Colloquial |
have game v.
|
bir şeyde uzman/usta olmak |
|
| 359 |
Colloquial |
have game v.
|
yeteneği olmak |
|
| 360 |
Colloquial |
have game v.
|
bir şeyde iyi olmak |
|
| 361 |
Colloquial |
have game v.
|
işi bitmemiş olmak |
|
| 362 |
Colloquial |
be game v.
|
istemek |
|
| 363 |
Colloquial |
be game v.
|
gönüllü olmak |
|
| 364 |
Colloquial |
be game v.
|
can atmak |
|
| 365 |
Colloquial |
be game v.
|
istekli olmak |
|
| 366 |
Colloquial |
ahead of the game adj.
|
rakiplerinden önde |
|
| 367 |
Colloquial |
let the game begin expr.
|
oyun başlasın |
|
| 368 |
Colloquial |
oldest game in the world expr.
|
dünyadaki en eski oyun |
|
| 369 |
Colloquial |
a little game expr.
|
küçük bir oyun |
|
| 370 |
Colloquial |
one more game expr.
|
bir oyun daha |
|
| 371 |
Colloquial |
at your own game expr.
|
kendi oyunuyla |
|
| 372 |
Colloquial |
at your own game expr.
|
kendi oyununda |
|
| 373 |
Colloquial |
in the game expr.
|
oyunda kazanma şansı hala olan |
|
| 374 |
Colloquial |
what's your game? expr.
|
asıl niyetin ne? |
|
| 375 |
Colloquial |
what's your game? expr.
|
? |
|
| 376 |
Colloquial |
what is your game? expr.
|
asıl niyetin ne? |
|
| 377 |
Colloquial |
what is your game? expr.
|
amacın ne? |
|
| 378 |
Colloquial |
what's the game? expr.
|
neyin peşindesin |
|
| 379 |
Colloquial |
what's the game? expr.
|
ne planlıyorsun? |
|
| 380 |
Colloquial |
your (little) game expr.
|
senin küçük oyunun |
|
| 381 |
Colloquial |
in the game expr.
|
bir şeye aktif olarak katılan |
|
| 382 |
Colloquial |
what is your game? expr.
|
neyin peşindesin? |
|
| 383 |
Colloquial |
what's your game? expr.
|
ne yapıyorsun? |
|
| 384 |
Colloquial |
what's the game? expr.
|
amacın ne? |
|
| 385 |
Colloquial |
what's the game? expr.
|
? |
|
| 386 |
Colloquial |
what's your game? expr.
|
amacın ne? |
|
| 387 |
Colloquial |
what's the game? expr.
|
ne yapıyorsun? |
|
| 388 |
Colloquial |
what's your game? expr.
|
neler oluyor? |
|
| 389 |
Colloquial |
your (little) game expr.
|
senin küçük planın |
|
| 390 |
Colloquial |
what's the game? expr.
|
asıl niyetin ne? |
|
| 391 |
Colloquial |
what's your game? expr.
|
neyin peşindesin |
|
| 392 |
Colloquial |
what's your game? expr.
|
ne planlıyorsun? |
|
| 393 |
Colloquial |
your (little) game expr.
|
senin hilen |
|
| 394 |
Colloquial |
your (little) game expr.
|
senin numaran |
|
| 395 |
Colloquial |
game on expr.
|
hazırım |
|
| 396 |
Colloquial |
game on expr.
|
varım |
|
| 397 |
Colloquial |
has got game expr.
|
kabiliyeti var |
|
| 398 |
Colloquial |
what is (someone's) game? expr.
|
(birinin) amacı ne? |
|
| 399 |
Colloquial |
what is (someone's) game? expr.
|
(birinin) niyeti ne? |
|
| Idioms |
|
| 400 |
Idioms |
have the game in one's hand n.
|
kazanılması kesin olan şey |
|
| 401 |
Idioms |
waiting game n.
|
en iyi sonucu elde etmek için uygulanan bekleme taktiği |
|
| 402 |
Idioms |
the only game in town n.
|
(her hangi bir alanda) rakipsiz |
|
| 403 |
Idioms |
the only game in town n.
|
(her hangi bir alanda) tek |
|
| 404 |
Idioms |
the only game in town n.
|
türünün tek örneği |
|
| 405 |
Idioms |
a totally different ball game n.
|
bambaşka bir durum |
|
| 406 |
Idioms |
a whole new ball game n.
|
bambaşka bir alem |
|
| 407 |
Idioms |
a totally different ball game n.
|
bambaşka bir alem |
|
| 408 |
Idioms |
a whole new ball game n.
|
bambaşka bir durum |
|
| 409 |
Idioms |
a game that two can play n.
|
iki kişinin oynayabildiği bir oyun |
|
| 410 |
Idioms |
the end of the ball game n.
|
yolun sonu |
|
| 411 |
Idioms |
a shell game n.
|
üçkağıt |
|
| 412 |
Idioms |
a numbers game n.
|
sayılarla konuşma/konuşup durumu istediğin şekilde gösterme |
|
| 413 |
Idioms |
zero-sum game n.
|
biri kazanırken diğerinin kaybettiği durum/oyun |
|
| 414 |
Idioms |
two can play at this game n.
|
bu oyunda ben de varım |
|
| 415 |
Idioms |
game changer n.
|
bir durumda beklenmeyen değişmelere neden olan kimse veya şey |
|
| 416 |
Idioms |
game changer n.
|
ezber bozan |
|
| 417 |
Idioms |
game changer n.
|
çığır açan |
|
| 418 |
Idioms |
a losing game n.
|
umutsuz vaka |
|
| 419 |
Idioms |
a game of musical chairs n.
|
(şirkette) pozisyon değişimi |
|
| 420 |
Idioms |
a numbers game n.
|
sayıları kullanma |
|
| 421 |
Idioms |
the numbers game n.
|
sayıları kullanma |
|
| 422 |
Idioms |
a shell game [us] n.
|
üçkağıt çevirme |
|
| 423 |
Idioms |
numbers game n.
|
sayı meselesi |
|
| 424 |
Idioms |
the numbers game n.
|
sayıları konuşturma |
|
| 425 |
Idioms |
a numbers game n.
|
sayıları konuşturma |
|
| 426 |
Idioms |
a losing game n.
|
ölü doğmuş |
|
| 427 |
Idioms |
a game of musical chairs n.
|
yer değişimi |
|
| 428 |
Idioms |
numbers game n.
|
sayılardan ibaret |
|
| 429 |
Idioms |
a shell game [us] n.
|
ayak oyunları yapma |
|
| 430 |
Idioms |
a shell game [us] n.
|
ali cengiz oyunu yapma |
|
| 431 |
Idioms |
a numbers game n.
|
sayıları kullanarak manipülasyon yapma |
|
| 432 |
Idioms |
the numbers game n.
|
sayıları kullanarak manipülasyon yapma |
|
| 433 |
Idioms |
numbers game n.
|
sayıları kullanarak manipülasyon yapma |
|
| 434 |
Idioms |
a losing game n.
|
başarısız olacağı başından belli olan şey |
|
| 435 |
Idioms |
a shell game [us] n.
|
katakulli çevirme |
|
| 436 |
Idioms |
blame game n.
|
suçlama savaşı |
|
| 437 |
Idioms |
blame game n.
|
bir tartışma ya da istemeyen bir olay karşısında iki ya da daha fazla grubun birbirlerini suçlaması |
|
| 438 |
Idioms |
a totally different ball game n.
|
bambaşka bir durum |
|
| 439 |
Idioms |
a totally different ball game n.
|
hiç alışık olunmayan bir durum |
|
| 440 |
Idioms |
a game of musical chairs n.
|
koltuk kapma |
|
| 441 |
Idioms |
a game of musical chairs n.
|
yer kapmaca oyunu gibi |
|
| 442 |
Idioms |
a numbers game n.
|
sayıları konuşturma |
|
| 443 |
Idioms |
a numbers game n.
|
sayıları kullanma |
|
| 444 |
Idioms |
the numbers game n.
|
sayıları kullanarak manipülasyon yapma |
|
| 445 |
Idioms |
the numbers game n.
|
sayıları konuşturma |
|
| 446 |
Idioms |
numbers game n.
|
sayı meselesi |
|
| 447 |
Idioms |
a numbers game n.
|
sayıları kullanarak manipülasyon yapma |
|
| 448 |
Idioms |
numbers game n.
|
sayılardan ibaret olan durum |
|
| 449 |
Idioms |
the numbers game n.
|
sayıları kullanma |
|
| 450 |
Idioms |
numbers game n.
|
sayıları kullanarak manipülasyon yapma |
|
| 451 |
Idioms |
a penny-ante game n.
|
düşük seviyeli girişim |
|
| 452 |
Idioms |
a penny-ante game n.
|
ufak yatırım |
|
| 453 |
Idioms |
a penny-ante game n.
|
dişe dokunmayacak yatırım/girişim |
|
| 454 |
Idioms |
a confidence game n.
|
üçkağıda getirme |
|
| 455 |
Idioms |
a confidence game n.
|
dolandırma |
|
| 456 |
Idioms |
a confidence game n.
|
güveni suistimal etme |
|
| 457 |
Idioms |
a confidence game n.
|
birini güveninden yararlanarak dolandırma |
|
| 458 |
Idioms |
a confidence game n.
|
kandırma |
|
| 459 |
Idioms |
a confidence game n.
|
birinin güvenini kazanıp ona kazık atma |
|
| 460 |
Idioms |
a game in hand n.
|
elde son bir oyun daha |
|
| 461 |
Idioms |
a game that two can play n.
|
ikili oyun |
|
| 462 |
Idioms |
a game at which two can play n.
|
iki kişinin oynayabildiği bir oyun |
|
| 463 |
Idioms |
a game that two can play n.
|
iki tarafın da yapabileceği bir şey |
|
| 464 |
Idioms |
a game plan n.
|
belirli bir amaca ulaşmak için yapılan plan |
|
| 465 |
Idioms |
a game plan n.
|
strateji |
|
| 466 |
Idioms |
a game that two can play n.
|
iki kişilik bir oyun |
|
| 467 |
Idioms |
a game in hand n.
|
oynanacak bir oyun daha |
|
| 468 |
Idioms |
a different/new ball game n.
|
(tamamen) farklı/yeni bir durum |
|
| 469 |
Idioms |
a game at which two can play n.
|
iki tarafın da yapabileceği bir şey |
|
| 470 |
Idioms |
a game at which two can play n.
|
iki kişilik bir oyun |
|
| 471 |
Idioms |
a game at which two can play n.
|
ikili oyun |
|
| 472 |
Idioms |
a game at which two can play n.
|
karşı tarafın da aynı şekilde karşılık verebileceği bir durum |
|
| 473 |
Idioms |
a game in hand n.
|
oynanacak son bir oyun daha |
|
| 474 |
Idioms |
a game that two can play n.
|
karşı tarafın da aynı şekilde karşılık verebileceği bir durum |
|
| 475 |
Idioms |
a (whole) different/new ball game n.
|
(tamamen) farklı/yeni bir durum |
|
| 476 |
Idioms |
a whole new ball game n.
|
bambaşka bir şey |
|
| 477 |
Idioms |
a waiting game n.
|
beklemede kalma |
|
| 478 |
Idioms |
a waiting game n.
|
beklemede olma |
|
| 479 |
Idioms |
a waiting game n.
|
en iyi sonucu görmek için uygulanan bekleme taktiği |
|
| 480 |
Idioms |
the waiting game n.
|
beklemede olma |
|
| 481 |
Idioms |
a whole new ball game n.
|
apayrı bir konu |
|
| 482 |
Idioms |
the waiting game n.
|
beklemede kalma |
|
| 483 |
Idioms |
the waiting game n.
|
bekleme taktiği |
|
| 484 |
Idioms |
the waiting game n.
|
bekleyip görme |
|
| 485 |
Idioms |
a waiting game n.
|
bekleme taktiği |
|
| 486 |
Idioms |
the waiting game n.
|
bekle gör politikası |
|
| 487 |
Idioms |
a whole new ball game n.
|
çok daha karmaşık bir şey/durum |
|
| 488 |
Idioms |
a waiting game n.
|
bekleyip görme |
|
| 489 |
Idioms |
a waiting game n.
|
işin sırasını bekleme |
|
| 490 |
Idioms |
a waiting game n.
|
bekle gör politikası |
|
| 491 |
Idioms |
a whole new ball game n.
|
çok farklı/çok daha zor bir konu |
|
| 492 |
Idioms |
the waiting game n.
|
işin sırasını bekleme |
|
| 493 |
Idioms |
the waiting game n.
|
en iyi sonucu görmek için uygulanan bekleme taktiği |
|
| 494 |
Idioms |
a numbers game n.
|
sadece sayısını dikkate alma |
|
| 495 |
Idioms |
the numbers game n.
|
sayısıyla değerlendirme |
|
| 496 |
Idioms |
the numbers game n.
|
sayısal olarak değerlendirme |
|
| 497 |
Idioms |
the numbers game n.
|
sayısal olarak düşünme |
|
| 498 |
Idioms |
the numbers game n.
|
sadece sayısını dikkate alma |
|
| 499 |
Idioms |
a numbers game n.
|
sayısal olarak düşünme |
|
| 500 |
Idioms |
a zero-sum game n.
|
bir tarafın kazancının rakibin kaybına eşit olduğu durum |
|