curl - Türkisch Englisch Wörterbuch

curl

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "curl" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 55 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
curl n. bukle
Her heatless overnight curls look fabulous.
Gece yatarken saçına ısı uygulamaksızın yaptığı bukleler harika görünüyordu.

More Sentences
General
curl n. lüle
Molly took her time to combine her long curls.
Molly uzun lülelerini bir araya toplarken acele etmedi.

More Sentences
curl n. bukle
Stop wasting time with curls and flies.
Bukleler ve sineklerle zaman kaybetmeyi bırakın.

More Sentences
curl n. kıvrım
The curl of smoke coming from behind the hill alarmed the dwellers.
Tepenin ardından kıvrımlar halinde duman, bölge sakinlerini alarma geçirdi.

More Sentences
curl v. kıvır kıvır yapmak
Gunner curled the LED lights around the Christmas tree.
Gunner, Noel ağacındaki LED ışıklarını kıvır kıvır yaptı.

More Sentences
curl v. bukle yapmak
Curling my hair takes a lot of time.
Saçımı bukle yapmak çok zaman alıyor.

More Sentences
curl v. kıvrılmak
The cover of the magazine curled inward in his bag.
Derginin kapağı çantasında içe doğru kıvrılmıştı.

More Sentences
curl v. kıvırmak
Fang Mingquan curled his lips and felt suffocated.
Fang Mingquan dudaklarını kıvırdı ve boğulduğunu hissetti.

More Sentences
Technical
curl v. kıvırmak
She curled her hair with curlers.
Saçını bigudiyle kıvırdı.

More Sentences
General
curl n. kahkül
curl n. kakül
curl n. pürçek
curl n. saç lülesi
curl n. büklüm
curl n. kıvırma
curl n. dolam
curl n. dönerge
curl n. yaprak büzülmesi
curl n. asimetrik yaprak gelişimi
curl n. ahşap yapısındaki kavisli veya spiral şeklinde iz
curl n. asma bıyığı
curl n. tam mekik
curl n. bükme
curl v. bükülmek
curl v. dalgalandırmak
curl v. bükmek
curl v. dönerek/kıvrılarak hareket etmek
curl v. yüzünü buruşturmak
curl v. kıvrımlı görünecek şekilde ince ince kesmek
curl v. körling oynamak
curl v. kolunu bükerek ağırlık kaldırmak
curl v. (şapka yapımında) şapkanın siperini bükmek
curl v. dalgalanmak
curl v. dalgalar halinde yükselmek
curl v. (birini yerin dibine) sokmak
curl v. ondüle yapılmak
Technical
curl n. atmosferde serbest bırakılan kağıdın düzlemden ayrılma derecesi
curl v. bükmek
Computer
curl n. bir programlama ortamı
Math
curl n. rotasyonel işlemi
Physics
curl n. rotasyonel
Botanic
curl n. yaprakların anormal şekilde dönmesi veya kıvrılması
curl n. yaprak bitleri veya diğer emici böceklerden kaynaklı büyüme kusuru
Geography
curl n. kırılan bir dalganın tepesi öne doğru döküldüğünde oluşan içi boş su kemeri
curl n. girdap
curl n. anafor
Sport
curl n. ok yayında ani kıvrılma
curl n. ağırlığın göğüs veya omuz seviyesine kaldırıldığı bir tür vücut geliştirme egzersizi
curl n. hareketli curling taşının düz çizgiden uzaklaşma hareketi
Music
curl n. yaylı çalgı gövdesindeki ahşabın açık ve koyu renkli zıt desenleri
curl n. enstrümanda yalaz görünümlü ahşap deseni
Printery
curl n. büklüm
curl n. kıvrım
curl adj. damarlı
curl adj. dalgalı

Bedeutungen, die der Begriff "curl" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 170 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
curl up v. kıvırmak
General
curl up v. kıvrılmak
This Pokémon curls up to protect itself from its enemies.
Bu Pokémon kendisini düşmanlarından korumak için kıvrılır.

More Sentences
leaf curl n. kıvırcık baş hastalığı
kiss-curl n. küçük saç lülesi
dust curl n. toz topağı
jheri curl n. ıslak permalı saç stili
pin curl n. bigudi
curl-paper n. bigudi kağıdı
curl paper n. bigudi kağıdı
sausage curl n. sosis biçimli saç buklesi
spit curl n. alın veya şakağa yapıştırılan bukle
curl up v. bükülmek
curl one's lip v. dudak bükmek
curl one's hair v. saçını kıvırmak
curl oneself up v. dertop olmak
curl up v. bükmek
curl one's hair v. saç kıvırmak
curl up in bed v. yatağa kıvrılmak
curl up v. düşmek
curl up v. çökmek
curl up v. rahat bir köşeye çekilmek
curl up v. bırakmak
curl up v. vazgeçmek
in curl adj. kıvrık
Phrasals
curl up v. icabına bakmak
curl up v. defterini dürmek
curl up v. birini öldürmek
curl up v. işini bitirmek
curl up with (something) v. (bir şeyle) kıvrılıp yatmak
curl up into something v. kıvrılmak
curl up with (someone or an animal) v. (birine/bir hayvana) sokulmak
curl something up v. bir şeyi bükmek
curl up with v. ile koltuğa, yatağa kırışmak
curl up with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) sarılıp yatmak
curl up with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) kıvrılıp yatmak
curl up with (someone or an animal) v. (biriyle/bir hayvanla) sarılıp yatmak
curl up into something v. bükülmek
curl something up v. bir şeyi kıvırmak
curl up into something v. dolanmak
curl up with v. ile koltuğa, yatağa kurulmak
curl up to something v. bükülmek
curl up with (something) v. (kitapla, telefonla) koltuğa, yatağa kurulmak
curl up with (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanına kıvrılıp yatmak
curl up to something v. kıvrılmak
curl up to something v. kıvrılıp yatmak
curl up into something v. kıvrılıp yatmak
curl up with (something) v. (bir şeyle) rahatça uzanmak
curl up with v. ile koltuğa, yatağa kıvrılmak
curl up with (someone or an animal) v. (birinin/bir hayvanın) yanına kıvrılıp yatmak
curl up with (someone or something) v. (birine/bir şeye) sokulmak
curl up with (someone or an animal) v. (biriyle/bir hayvanla) kıvrılıp yatmak
curl up to something v. dolanmak
Colloquial
curl someone's hair v. tüylerini diken diken etmek
curl someone's hair v. (birini) şoke etmek
curl (one's) hair v. ödünü patlatmak
curl (one's) hair v. şaşırtmak
curl (one's) hair v. (birini) şoke etmek
curl (one's) hair v. sarsmak
curl (one's) hair v. korkutmak
curl someone's hair v. ödünü patlatmak
curl someone's hair v. korkutmak
curl (one's) hair v. tüylerini diken diken etmek
curl someone's hair v. sarsmak
curl someone's hair v. şaşırtmak
curl up [uk] v. yerin dibine sokmak
curl up [uk] v. yerin dibine geçmek
out of curl [obsolete] adj. kıvırcıklığını yitirmiş (saç)
out of curl [obsolete] adj. kıvırcıklığı kaybolan (saç)
out of curl [obsolete] adj. düz (saç)
out of curl [uk] adj. enerjisi bitik
out of curl [uk] adj. halsiz
out of curl [uk] adj. kuvvetten düşmüş
out of curl [uk] adj. uyuşuk
Idioms
curl one's lip v. dudak bükmek
curl someone's hair v. (birinin) tüylerini diken diken etmek
curl up and die v. yerin dibine girmek
curl one's lips v. dudak buruşturmak
curl one's lips v. dudak bükmek
curl somebody's toes v. birisini ürkütmek
make somebody's toes curl v. birisini ürkütmek
make somebody's toes curl v. birisini korkutmak
curl somebody's toes v. birisini dehşete düşürmek
make somebody's toes curl v. birisini dehşete düşürmek
curl somebody's toes v. birisini korkutmak
make somebody's hair curl v. (birinin) tüylerini diken diken etmek
curl somebody's toes v. (birisinin) tüylerini diken diken etmek
make somebody's toes curl v. (birisinin) tüylerini diken diken etmek
curl up with a book v. eline güzel bir kitap alıp koltuğa vb kurulmak
make somebody's toes curl v. yerin dibine sokmak
make somebody's toes curl v. rezil etmek
curl up and die v. ölmek
want to curl up and die v. utancından ölmek istemek
want to curl up and die v. utançtan yerin dibine geçmek
want to curl up and die v. (utançtan) yerin dibine girmek
want to curl up and die v. (utançtan) yer yarılıp içine girmek
curl up into a ball v. (utançtan/korkudan) tortop olmak
curl up in a ball v. (utançtan/korkudan) tortop olmak
want to curl up and die v. (utançtan) yerin dibine girmek istemek (yer yarılsaydı da içine girseydim)
want to curl up and die v. utancından yerin dibine girmek
want to curl up and die v. utancından yerin dibine geçmek
curl the mo [australia] v. üstün başarı kazanmak
curl the mo [australia] v. üstün gelmek
curl the mo [australia] v. olağanüstü başarı kazanmak
make (one's) hair curl v. (birinin) yüzünün kızarmasına neden olmak
make (one's) hair curl v. (birini) huzursuz etmek
make (one's) hair curl v. (birinin) keyfini kaçırmak
make (one's) hair curl v. (birini) utandırmak
make (one's) hair curl v. (birini) rahatsız etmek
curl up with a (good) book v. eline güzel bir kitap alıp koltuğa vb kurulmak
curl your lip v. dudağını bükmek
curl hair v. saçını kıvırmak
curl hair v. korkutmak
curl hair v. sarsmak
(just) curl up and die v. köşeye çekilmek
(just) curl up and die v. geri çekilmek
curl your lip v. küçümseyerek gülmek
curl hair v. şoke etmek
curl up with a (good) book v. elinde güzel bir kitapla rahatça uzanmak
curl your lip v. alayla gülümsemek
(just) curl up and die v. kabuğuna çekilmek
curl hair v. saç kıvırmak
(just) curl up and die v. utançtan yerin dibine girmek
curl hair v. tüylerini diken diken etmek
curl hair v. ödünü patlatmak
(just) curl up and die v. utancından ölmek
make (one's) toes curl v. (birini) yerin dibine sokmak
make (one's) toes curl v. (birini) hoşnut etmek
make (one's) toes curl v. (birini) memnun etmek
make (one's) toes curl v. (birini) keyiflendirmek
make (one's) toes curl v. (birini) korkutmak
make (one's) toes curl v. (birini) ürpertmek
make (one's) toes curl v. (birini) mutlu etmek
make (one's) toes curl v. (birinin) tüylerini diken diken etmek
make (one's) toes curl v. (birini) dehşete düşürmek
make your hair curl [uk] v. tüylerini ürpertmek
make your toes curl v. tüylerini ürpertmek
make your toes curl v. tüylerini diken diken etmek
make your toes curl v. utandırmak
make your toes curl v. dehşete düşürmek
make your hair curl [uk] v. tüylerini diken diken etmek
curl your hair [us] v. dehşete düşürmek
make your hair curl [uk] v. dehşete düşürmek
curl your hair [us] v. korkutmak
curl your hair [us] v. tüylerini diken diken etmek
make your hair curl [uk] v. korkutmak
make your toes curl v. şoka sokmak
curl your hair [us] v. tüylerini ürpertmek
make your toes curl v. yerin dibine sokmak
curl the hair v. şaşırtmak
curl the hair v. şoke etmek
curl the hair v. hayrete düşürmek
curl the hair v. korkutmak
curl the hair v. afallatmak
shoot the curl v. dalga üzerinde sörf yapmak
want to curl up and die expr. yer yarılsa da içine girsem (demek)
Technical
fibre curl n. fiber kıvrılması
curl field n. dolam alanı
fibre curl n. fiber bükümü
Textile
curl length n. tutam uzunluğu
Gastronomy
lambkebab in curl paper n. kağıt kebabı
Agriculture
leaf curl n. kıvırcık baş hastalığı
Breeding
american curl n. kulakları arkaya kıvrık ve uzun tüylü bir kuyruğu olan ince bir kedi ırkı
Geography
curl [dialect] n. akarsu kıvrımı
Meteorology
curl cloud n. sirüs bulutu
Sport
trunk curl n. mekik
leg curl n. bacaktaki fleksör kasları güçlendirmek için yapılan bir egzersiz
straight curl n. bir çeşit trivela vuruşu tekniği
preacher curl n. kolun dirseklerden kırılması ile ağırlık kaldırılan bir egzersiz türü
British Slang
curl one off/down v. kaka yapmak
curl one off/down v. sıçmak