dolaylı - Türkisch Englisch Wörterbuch

dolaylı

Bedeutungen von dem Begriff "dolaylı" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 31 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
dolaylı indirect adj.
Electronics became costly because of indirect taxes.
Elektronik aletlerin maliyeti dolaylı vergiler nedeniyle yükseldi.

More Sentences
General
dolaylı roundabout adj.
Iris grumbled about her partner in a roundabout fashion.
Iris dolaylı bir şekilde ortağı hakkında homurdandı.

More Sentences
dolaylı vicarious adj.
The people enjoyed the vicarious pleasure of military victory.
Halk, askeri zaferden kaynaklanan dolaylı bir keyif yaşıyordu.

More Sentences
dolaylı oblique adj.
When asked, her response was characteristically oblique.
Soru sorulduğunda verdiği cevap oldukça dolaylıydı.

More Sentences
dolaylı indirect adj.
Let me make an observation with only indirect relevance to this issue.
Bu konuyla sadece dolaylı ilgisi olan bir gözlemde bulunmama izin verin.

More Sentences
Law
dolaylı indirect adj.
It also, of course, finds indirect expression in the question.
Bu da elbette soruda dolaylı bir ifade bulmaktadır.

More Sentences
Politics
dolaylı indirect adj.
It also bans the free distribution of tobacco products, but does not cover indirect advertising.
Ayrıca tütün ürünlerinin ücretsiz dağıtımını da yasaklıyor ancak dolaylı reklamları kapsamıyor.

More Sentences
Linguistics
dolaylı indirect adj.
It also bans the free distribution of tobacco products, but does not cover indirect advertising.
Ayrıca tütün ürünlerinin ücretsiz dağıtımını yasaklıyor, ancak dolaylı reklamları kapsamıyor.

More Sentences
General
dolaylı mediate adj.
dolaylı circuitous adj.
dolaylı backstairs adj.
dolaylı remote adj.
dolaylı circular adj.
dolaylı constructive adj.
dolaylı secondhand adj.
dolaylı undirect adj.
dolaylı nonstraightforward adj.
dolaylı unstraightforward adj.
dolaylı backstair adj.
dolaylı second-hand adj.
dolaylı low-pressure adj.
dolaylı glancing adj.
dolaylı oblique adj.
dolaylı circumlocutional adj.
dolaylı consequential adj.
dolaylı sidelong adj.
dolaylı sideways adj.
dolaylı sidewise adj.
dolaylı vicarious adj.
dolaylı vicariously adv.
Technical
dolaylı roundabout adj.

Bedeutungen, die der Begriff "dolaylı" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 455 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
göstermek (dolaylı olarak) imply v.
The fact that nobody answered the telephone implies that the family is out.
Telefona kimsenin cevap vermemesi, ailenin dışarıda olduğunu gösteriyor.

More Sentences
dolaylı olarak implicitly adv.
This is the doctrine of the European Union, which is implicitly expressed in this resolution.
Bu, Avrupa Birliği'nin doktrinidir ve bu kararda dolaylı olarak ifade edilmiştir.

More Sentences
dolaylı olarak indirectly adv.
We therefore wish to express our solidarity with workers who are directly or indirectly affected.
Bu nedenle, doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenen işçilerle dayanışma içinde olduğumuzu ifade etmek isteriz.

More Sentences
doğrudan veya dolaylı directly or indirectly adv.
Prices are often negotiated among buyers and sellers directly or indirectly over the Internet.
Fiyatlar genellikle alıcılar ve satıcılar arasında doğrudan veya dolaylı olarak İnternet üzerinden müzakere edilir.

More Sentences
Trade/Economic
dolaylı vergiler indirect taxes n.
A Value Added Tax system was introduced in Turkey in 1985, replacing the previous eight indirect taxes.
1985 yılında Türkiye'de, sekiz dolaylı verginin yerine geçen bir Katma Değer Vergisi sistemi devreye sokulmuştur.

More Sentences
dolaylı rakip indirect competitor n.
Perform thorough research to discover direct and indirect competitors.
Doğrudan ve dolaylı rakipleri keşfetmek için kapsamlı bir araştırma yapın.

More Sentences
dolaylı maliyetler indirect costs n.
We will provide direct and indirect cost savings to clients.
Müşterilere doğrudan ve dolaylı maliyet tasarrufu sağlayacağız.

More Sentences
dolaylı vergilendirme indirect taxation n.
Only by abolishing indirect taxation can we serve the interests of the majority of the population.
Sadece dolaylı vergilendirmeyi kaldırarak nüfusun çoğunluğunun çıkarlarına hizmet edebiliriz.

More Sentences
General
dolaylı ısıtma indirect heating n.
dolaylı söz indirect expression n.
dolaylı masraf indirect cost n.
dolaylı ışıklandırma indirect lighting n.
dolaylı nesne indirect object n.
dolaylı anlatım periphrasis n.
dolaylı anlatım roundabout n.
dolaylı kayıp consequential loss n.
dolaylı adresleme deferred addressing n.
dolaylı zararlar consequential losses n.
dolaylı bir şekilde meramını anlatma tautology n.
dolaylı bir şekilde meramını anlatma verbality n.
dolaylı bir şekilde meramını anlatma circumbendibus n.
dolaylı bir şekilde meramını anlatma roundabout n.
dolaylı bir şekilde meramını anlatma circumambage n.
dolaylı bir şekilde meramını anlatma circumlocution n.
dolaylı bir şekilde meramını anlatma redundancy n.
dolaylı bir şekilde meramını anlatma periphrasis n.
dolaylı bir şekilde meramını anlatma pleonasm n.
dolaylı bir şekilde meramını anlatma verbiage n.
dolaylı bir şekilde meramını anlatma periphrase n.
dolaylı değişiklik implicit amendment n.
dolaylı ifade etme implicity n.
dolaylı gösterge indirect indicator n.
dolaylı anlatma indirect speech n.
dolaylı söz insinuation n.
dolaylı anlatım implication n.
dolaylı kanıt circumstantial evidence n.
dolaylı yol bypath n.
(konuşma veya yazıda) belirli bir görüşü dolaylı yoldan savunma tendency n.
dolaylı olarak oynayan kimse battery en echarpe n.
dolaylı eylem bricole n.
dolaylı sonuç reverberations n.
dolaylı etki reverberations n.
dolaylı darbe by-blow n.
(dolaylı) çene çalma by-speech n.
(dolaylı) hoşbeş etme by-speech n.
dolaylı yol by-path n.
(hedefe yönelik) zekice ve dolaylı eylem by-stroke n.
(dolaylı) laklak etme by-speech n.
dolaylı söz imputation n.
dolaylı yol compass n.
dolaylı söz inuendo n.
dolaylı söz inuendo n.
dolaylı atıf side-glance n.
dolaylı referans squint n.
dolaylı atıf squint n.
dolaylı söz subintellection n.
dolaylı gösterge subindication n.
dolaylı söz subintelligence n.
dolaylı anlatım subintelligitur n.
dolaylı anlatım subintelligence n.
dolaylı söz subinsinuation n.
dolaylı söz subintelligitur n.
dolaylı şekilde ifade etme subindication n.
dolaylı anlatım subintellection n.
dolaylı anlatım subindication n.
dolaylı yoldan gösterme subindication n.
dolaylı prosedür indirection n.
dolaylı istek indirect request n.
dolaylı yöntem indirection n.
dolaylı beyan indirection n.
dolaylı konuşmak hedge v.
dolaylı yoldan sağlamak wangle v.
dolaylı konuşmak beat around the bush v.
dolaylı yaklaşmak approach (a matter) indirectly v.
(dolaylı olarak belirtileni) aydınlığa kavuşturmak unpack v.
(yazı veya konuşmada) bir konuya kısaca veya dolaylı olarak değinmek glance (at) v.
kurnaz veya dolaylı yollarla bir şeye çekmek insinuate [obsolete] v.
(yazı yolu ile dolaylı olarak) partizanlık yapmak pamphleteer v.
dolaylı yoldan gitmek fetch v.
dolaylı anlatmak inuendo v.
dolaylı anlatmak innuendo v.
dolaylı bir amaca sahip olmak squint v.
dolaylı referansa sahip olmak squint v.
dolaylı şekilde ifade etmek subindicate v.
dolaylı yoldan sunmak subinduce v.
(dolaylı olarak) faydalanmak piggyback v.
dolaylı ifade etmek periphrase v.
dolaylı uyarımla harekete geçirmek induce v.
dolaylı anlatılmış periphrastic adj.
dolaylı nesneyi gösteren datival adj.
dolaylı olarak anlaşılan implicit adj.
dolaylı ve genellikle yolu epey uzatan sefer circuitous adj.
dolaylı ilgisi olan mediate adj.
dolaylı olarak belirten implicit adj.
dolaylı olarak anlaşılan inferential adj.
dolaylı nesneyi gösteren dative adj.
dolaylı olarak başka bir kaynaktan gelen reflected adj.
dolaylı olmayan unconstructive adj.
dolaylı olmayan unsubtle adj.
bir olay veya durumun dolaylı fakat kaçınılmaz sonucu olan knock-on adj.
dolaylı sonuç doğuran repercussive adj.
dolaylı şekilde belirtilen oblique adj.
dolaylı ifade edilen oblique adj.
dolaylı yoldan ulaşılan oblique adj.
dolaylı şekilde hedeflenen oblique adj.
dolaylı anlatılmış circumlocutional adj.
üstü dolaylı iletilen innuent [obsolete] adj.
dolaylı fakat kaçınılmaz netice olan flow-on [australia/new zealand] adj.
dolaylı yoldan yansıtan squint [obsolete] adj.
dolaylı olarak gösteren squint [obsolete] adj.
dolaylı olarak edgeways adv.
dolaylı yoldan in a roundabout way adv.
dolaylı olarak by implication adv.
dolaylı obje olarak datively adv.
dolaylı olarak in a roundabout way adv.
dolaylı olarak circuitously adv.
dolaylı olarak datively adv.
dolaylı olarak secondhand adv.
dolaylı olarak mediately adv.
dolaylı olarak edgewise adv.
dolaylı olarak obliquely adv.
dolaylı olarak deviously adv.
doğrudan veya dolaylı olarak directly or indirectly adv.
dolaylı ya da doğrudan implicitly or explicitly adv.
dolaylı ya da dolaysız implicitly or explicitly adv.
dolaylı olarak second-hand adv.
dolaylı olarak thirdhand adv.
dolaylı olarak undirectly adv.
dolaylı yoldan glancingly adv.
dolaylı bir şekilde round about adv.
dolaylı yolla round about adv.
ihtiyatlı ve dolaylı bir şekilde crabwise adv.
dolaylı biçimde intermediately adv.
dolaylı olarak secondarily adv.
dolaylı yoldan secondarily adv.
dolaylı olarak skew adv.
bazı eski ifadelerde dolaylı nesne olarak kullanılan ve fiille bitişik yazılan bir zamir me pron.
Phrasals
dolaylı yoldan elde etmeye çalışmak angle for v.
dolaylı yoldan söylemek hint at v.
dolaylı yoldan/dikkatlice birinin yaklaşımını veya bakış açısını anlamaya/hissetmeye çalışmak feel out v.
dolaylı yoldan/dikkatlice birinin yaklaşımını veya bakış açısını tartmaya çalışmak feel out v.
görüşünü/fikrini dolaylı olarak öğrenmeye çalışmak feel out v.
birinin (biri veya bir şey hakkında) fikrini/görüşünü dolaylı yoldan öğrenmeye çalışmak feel someone out (about someone or something) v.
dolaylı konuşmak talk around v.
(bir şeye) dolaylı yoldan ulaşmaya çalışmak angle at (something) v.
(bir şeyi) dolaylı yoldan elde etmeye çalışmak angle at (something) v.
dolaylı yoldan (bir şey) peşinde olmak fish for (something) v.
dolaylı yoldan kendine iltifat ettirmeye çalışmak fish for (something) v.
dolaylı yoldan bir şey söylemek hint at something v.
Colloquial
dolaylı kanıt indirect evidence n.
dolaylı anlatım taktiği dog whistle n.
dolaylı etki sonucu ortaya çıkan şey knock-on [uk] n.
dolaylı (ifade) dog-whistle adj.
cehennem (ingilizce "hell" kelimesinin ilk iki harfi ve çift "l" harfi şeklinde üstü kapalı/dolaylı olarak söylenmesi) h-h-double-l expr.
cehennem (ingilizce "hell" kelimesinin ilk iki harfi ve kürdanın "l" harfi şekline benzemesinden yola çıkarak üstü kapalı/dolaylı olarak söylenmesi) h-e-double-toothpicks expr.
cehennem (ingilizce "hell" kelimesinin ilk iki harfi ve hokey sopalarının "l" harfine benzemesinden yola çıkarak üstü kapalı şekilde/dolaylı yoldan söylenmesi) h-h-double-hockey-sticks expr.
Idioms
dolaylı yollara başvurma pussyfooting n.
dolaylı olarak yapılan destek a nudge and a wink n.
dolaylı yardım moral-support n.
dolaylı yoldan round robin hood's barn n.
dolaylı bir sözden anlam çıkarıp ona göre hareket etmek take a hint v.
dolaylı yollardan geri almak claw back v.
dolaylı bir sözden anlam çıkarıp ona göre hareket etmek take the hint v.
dolaylı konuşmak talk around something v.
dolaylı olarak veya açıkça yanlış bir mesaj vermek send the wrong message v.
dolaylı yoldan ya da hareketlerle anlamlı bir ifadede bulunmak send the right (or wrong) message v.
dolaylı veya açık bir şekilde gerekli/istenen mesajı vermek send the right message v.
dolaylı konuşmak beat around/about the bush v.
(birini/bir şeyi) dolaylı yoldan izlemek/takip etmek put out (some) feelers (on someone or something) v.
dolaylı yoldan yürütmek get in through the back door v.
dolaylı yoldan around robin hood's barn adv.
dolaylı olarak at second hand expr.
dolaylı olarak at one remove expr.
dolaylı olarak not in so/as many words expr.
dolaylı yoldan gitme all around robin hood's barn expr.
dolaylı yoldan gitme all around robin hood's barn expr.
Trade/Economic
dolaylı masraflar oncost n.
dolaylı gözlem indirect observation n.
dolaylı kotasyon points quotation n.
dolaylı vergi hidden tax n.
dolaylı kontrol indirect control n.
malların satın alımında ödenen dolaylı vergi consumption tax n.
dolaylı masraflar indirect expense n.
dolaylı olarak meydana gelen zarar consequential loss n.
mevduat kuruluşları yöneticilerinin likit olmayan varlıkları dolaylı yoldan satmalarına olanak veren bir süreç asset securitization n.
işletme faaliyetlerine ilişkin nakit akışlarının raporlanmasında dolaylı yöntem indirect method of reporting cash flows from operating activities n.
dolaylı giderlerin absorbe edilme oranları yöntemi overhead absorption rate n.
dolaylı kotasyon indirect quote n.
dolaylı bir dağıtım kanalı düzenlemesi administered channel n.
dolaylı üretim giderleri burden n.
dolaylı maliyet endirect cost n.
dolaylı dağıtım indirect distribution n.
dolaylı dağıtım kanalı indirect channel of distribution n.
dolaylı olarak sağlanan menfaat hidden distribution n.
dolaylı ticari vergiler indirect business taxes n.
dolaylı ziyan consequential loss n.
ihracatçının malını göndermesi ve ödemenin daha sonra yapılması olanağını tanıyarak ithalatçıya dolaylı finansman sağlaması accounts receivable financing n.
ihraç mallarına dolaylı vergilerin uygulanmaması border tax adjustment n.
çiftçinin gelir düzeyini korumak veya yükseltmek için hazineden yapılan dolaysız veya dolaylı ödemeler contestable market n.
dolaylı işletme gideri indirect operating cost n.
uluslararası bir standardın dolaylı uygulanması indirect application of an international standard n.
gümrük ve dolaylı vergiler idaresi board of customs and excise n.
dolaylı vergiler outlay taxes n.
dolaylı maliyet indirect cost n.
dolaylı ihracat indirect exporting n.
dolaylı giderler burden costs n.
dolaylı vergi indirect tax n.
dolaylı hareket reklamcılığı indirect-action advertising n.
dolaylı masraflar non-allocated expenses n.
dolaylı işçilik non-productive labor n.
motorlu araçların dolaylı görüş cihazlarının tip onayı type-approval of devices for indirect vision and of vehicles equipped with these devices n.
dolaylı işçilik indirect labor n.
dolaylı giderler indirect expenses n.
dolaylı yöntem indirect method n.
dolaylı amortisman indirect depreciation n.
dolaylı ipotek kredisi indirect mortgage loan n.
dolaylı kambiyo indirect exchange n.
dolaylı işletme vergileri indirect business taxes n.
dolaylı muamele vergilemesi indirect transaction taxation n.
dolaylı madde indirect material n.
dolaylı maliyet overhead cost n.
dolaylı işçilik indirect labour n.
dolaylı grev secondary strike n.
dolaylı boykot secondary strike n.
dolaylı borç secondary obligation n.
dolaylı malzeme masrafı indirect material cost n.
dolaylı işçi maliyeti indirect labor cost n.
dolaylı malzeme maliyeti indirect material cost n.
dolaylı işçilik ücretleri unproductive wages n.
dolaylı işçilik nonproductive labor n.
dolaylı zaman indirect time n.
dolaylı masraflar indirect expenses n.
dolaylı gecikme indirect delay n.
dolaylı üretim roundabout production n.
dolaylı vergi sistemi indirect tax system n.
dolaylı komisyon soft dollar commission n.
dolaylı komisyon soft dollar brokerage n.
dolaylı ziyan indirect loss n.
dolaylı hasar indirect loss n.
dolaylı zarar indirect loss n.
dolaylı kayıp indirect loss n.
dolaylı giderler outlays n.
dolaylı vergi hizmetleri indirect tax services n.
dolaylı ithalat indirect import n.
dolaylı ihracat indirect export n.
doğrudan ve dolaylı maliyetler direct and indirect costs n.
dolaylı finansman indirect finance n.
dolaylı giderler indirect costs n.
dolaylı pay sahipliği indirect shareholding n.
dolaylı maliyetler indirect costs n.
dolaylı vergi indirect tax n.
mülkiyet sahibi olmayan bir dolaylı varisin ilgili hukuk kurallarına uymadan devrettiği mülk base fee simple [obsolete] n.
mülkiyet sahibi olmayan bir dolaylı varisin ilgili hukuk kurallarına uymadan devrettiği mülk base fee [obsolete] n.
dolaylı masraf indirect charge n.
dolaylı maliyet indirect charge n.
Law
dolaylı vergi excise tax n.
dolaylı hasarlar consequential damages n.
dolaylı zararlar consequential damages n.
mahkeme kararının kanuna aykırı veya hükümsüz olduğunun başka bir davada dolaylı olarak iddia edilmesi collateral impeachment n.
dolaylı hasar consequential damage n.
dolaylı irtifak hakkı easement by implication n.
dolaylı kanıt secondary evidence n.
dolaylı kanıt second hand evidence n.
dolaylı delil secondary evidence n.
dolaylı delil second hand evidence n.
dolaylı kanıt circumstantial evidence n.
dolaylı delil circumstantial evidence n.
dolaylı kanıt indirect evidence n.
dolaylı delil indirect evidence n.
dolaylı ihtilaf collateral issue n.
dolaylı ehemmiyetteki konu collateral issue n.
dolaylı ihmal collateral negligence n.
dolaylı kusur collateral negligence n.
dolaylı zarar remote damage n.
dolaylı zilyetlik mediate possession n.
dolaylı beyyine indirect evidence n.
dolaylı beyyine circumstantial evidence n.
dolaylı delil hearsay evidence n.
dolaylı borç determinate obligation n.
dolaylı kanıt hearsay evidence n.
dolaylı sebep remote cause n.
dolaylı/ikinci derece/tamamlayıcı kanıt collateral evidence n.
patent hakkı ihlaline (doğrudan veya dolaylı olarak) yardım etme contributory patent infringement n.
telif hakkı ihlaline (doğrudan veya dolaylı olarak) yardım etme contributory copyright infringement n.
dolaylı ya da gizli yoldan alınan vergi stealth tax n.
dolaylı sorumluluk indirect responsibility n.
dolaylı yatırım indirect investment n.
(hakaret fiilinde) dolaylı hakaret içeren ifadeye dair açıklama innuendo n.
(örfi hukukta) dolaylı inkar veya itiraz protestation n.
(kanunu) eskisini yürürlükten kaldırmak yerine yeni ve karşıt bir kanun çıkararak dolaylı olarak iptal etmek obrogate v.
dolaylı ya da dolaysız mediate or immediate adj.
Politics
dolaylı maliyetlerin sabit oranda toplam maliyete yansıtıldığı tam maliyet modeli. full cost model with flat rate for indirect costs n.
dolaylı temsil indirect representation n.
dolaylı eylem indirect action n.
dolaylı hareket indirect action n.
dolaylı seçim indirect election n.
dolaylı maliyet indirect cost n.
dolaylı lobicilik indirect lobbying n.
dolaylı demokrasi indirect democracy n.
dolaylı yönetim indirect rule n.
sorumluluğun dolaylı idaresi casual delegation of responsibility n.
dolaylı veto pocket veto n.
dolaylı destek indirect support n.
dolaylı görüşmeler proximity talks n.
dolaylı savaş proxy war n.
dolaylı savaş proxy warfare n.
(konfedere devletler kruvazörlerinin birleşik devletlere verdiği) dolaylı hasarlar konusunda yapılan talepler indirect claims n.
Insurance
dolaylı zarar komitesi consequential loss commmittee n.
dolaylı iş indirect business n.
dolaylı zarar consequential loss n.
dolaylı hasar consequential loss n.
Technical
dolaylı adres indirect address n.
dolaylı denetim indirect control n.
dolaylı ısıtılan katot indirectly heated cathode n.
dolaylı yöntem indirect method n.
dolaylı emdirme indirect impregnation n.
dolaylı komut indirect instruction n.
dolaylı eylemli element indirect acting element n.
dolaylı ışıklandırma indirect lighting n.
dolaylı ışın indirect ray n.
dolaylı ölçme indirect measurement n.
dolaylı dren boru indirect drain pipe n.
dolaylı ısıtma yöntemi indirect heating system n.
dolaylı kirlisu borusu indirect waste pipe n.
dolaylı aydınlatma indirect lighting n.
dolaylı ışık indirect light n.
dolaylı ısıtma indirect heating n.
dolaylı ışıma indirect radiation n.
dolaylı işçilik indirect labor n.
dolaylı aydınlatma indirect illumination n.
dolaylı aktarım transmisyon elektron mikroskobu metodu indirect transfer transmission electron microscopy method n.
dolaylı ark fırını indirect-arc-furnace n.
dolaylı indirgeme süreci indirect reduction process n.
dolaylı ekstrüzyon indirect extrusion n.
dolaylı sert lehimleme indirect brazing n.
dolaylı yakıt yakan fırın indirect fuel-fired furnace n.
dolaylı sıkma indirect extrusion n.
dolaylı indirgeme indirect reduction n.
dolaylı yakma indirect firing n.
dolaylı doğrulama indirect verification n.
dolaylı titrasyon yöntemi indirect titration method n.
hidrolik bağlayıcılı karışımların dolaylı çekme dayanımı indirect tensile strength of hydraulically bound mixtures n.
dolaylı ölçü proxy measure n.
aracılar veya eylemler arasında çevre yoluyla dolaylı bir koordinasyon mekanizması stigmergy n.
Computer
dolaylı kullanıcı indirect user n.
dolaylı ışıma indirect radiation n.
dolaylı tecrübe indirect experience n.
dolaylı ölçme indirect measurement n.
dolaylı adresleme indirect addressing n.
dolaylı ölçüm yöntemi indirect method of measurement n.
dolaylı komut indirect instruction n.
dolaylı ışın indirect ray n.
dolaylı adres indirect ddress n.
dolaylı eylemli alet indirect acting element n.
dolaylı adresleme deferred addressing n.
dolaylı adres indirect address n.
dolaylı denetim indirect control n.
Informatics
dolaylı adres indirect address n.
dolaylı komut indirect instruction n.
dolaylı adres indirect ddress n.
Telecom
dolaylı arabağlantı indirect interconnection n.
dolaylı arama implicit dialling n.
dolaylı adres indirect address n.
Electric
dolaylı ısıtmalı katod equipotential cathode n.
dolaylı ısıtılan katot indirectly heated cathode n.
Mechanic
dolaylı ekstrüzyon indirect extrusion n.
Architecture
dolaylı ışık borrowed light n.
Lighting
dolaylı aktiniksel etki indirect actinic effect n.
dolaylı aydınlatma indirect lighting n.
dolaylı akı indirect flux n.
dolaylı-dolaysız aydınlatma general diffused lighting n.
yarı dolaylı aydınlatma semi-indirect lighting n.
Automotive
dolaylı fren indirect braking n.
dolaylı hareket veren üstten eksantrik mili indirect overhead camshaft n.
dolaylı görüş cihazı indirect vision device n.
dolaylı emisyonlar indirect emissions n.
dolaylı hasar indirect damage n.
Railway
dolaylı konvertör ile beslenen alternatif akım motoru alternating current motor fed by an indirect convertor n.
dolaylı bağlama indirect fastening n.
Aeronautic
dolaylı bağlama indirect bonding n.
transfer veya dolaylı transit yolcular transfer or indirect transit passengers n.
Medical
taşıyıcı veya fomitin insan vücuduna temasıyla meydana gelen dolaylı bulaşma vehicle-borne transmission n.
bulaşıcı ajanın vektörle dolaylı olarak bulaşması vector-borne transmission n.
doğrudan veya dolaylı olarak beyindeki bir hasardan veya nöromotor gelişiminin anormal olmasından kaynaklı genel veya spesifik olan zihinsel yetersizlik mental handicap n.
bağışıklığı olduğu bir patojeni doğrudan veya dolaylı olarak bulaştıran organizma veya popülasyon reservoir n.
dolaylı uyarma yoluyla harekete geçirme induction n.
Psychology
dolaylı algı indirect perception n.
dolaylı intihar passive suicide n.
dolaylı intihar indirect suicide n.
Optics
dolaylı görüş indirect vision n.
Food Engineering
dolaylı ısıtma indirect heating n.
alternatif dolaylı yöntem alternative indirect method n.
dolaylı yöntemlerin toplam doğruluğu overall accuracy of indirect methods n.
Math
dolaylı kanıt indirect proof n.
dolaylı yöntemle kanıtlama indirect method of proof n.
dolaylı ispat indirect proof n.
Logic
aksinin saçma veya imkansız olduğunu göstererek bir şeyi kanıtlamaya yarayan dolaylı argüman reductio ad absurdum n.
aksinin saçma veya imkansız olduğunu göstererek bir şeyi kanıtlamaya yarayan dolaylı argüman apagoge n.
Statistics
dolaylı örnekleme indirect sampling n.
dolaylı standartlaştırma indirect standardisation n.
dolaylı en küçük kareler indirect least squares n.
dolaylı korelasyon indirect correlation n.
Physics
dolaylı etki indirect effect n.
Chemistry
dolaylı etki indirect effect n.
hardal yağından ve amonyaktan dolaylı olarak elde edilen azotlu acı bir madde sinamine n.
furfurolden dolaylı olarak elde edilen beyaz kristalli bir bazik bileşik furfurine n.
Biology
dolaylı embriyonik gelişimi olan heteroblastic adj.
Botanic
dolaylı tozlaşma heterogamy n.
Apiculture
dolaylı uçuş kası indirect flight muscle n.
Social Sciences
dolaylı ayrımcılık indirect discrimination n.
Education
dolaylı öğrenme vicarious learning n.
Literature
dolaylı söylem indirect discourse n.
bir kelime veya sözcük grubunun dolaylı olarak başka bir söz sanatını ima ettiği söz sanatı metalepses n.
dolaylı olarak alıntılanan konuşma oblique speech n.
dolaylı olarak alıntılanan konuşma oblique narration n.
Linguistics
dolaylı tümleç indirect object n.
dolaylı cümle indirect sentence n.
dolaylı anlatım soruları indirect speech questions n.
dolaylı anlatım indirect speech n.
dolaylı anlatım reported speech n.
dolaylı nesne indirect object n.
dolaylı söylem indirect discourse n.
dolaylı soru indirect question n.
dolaylı sınav indirect test n.
dolaylı sözeylem indirect speech act n.
dolaylı soru reported question n.
yarı-dolaylı sınav semi-direct test n.
dolaylı aktarım indirect speech n.
hem dolaysız hem de dolaylı nesne alan bir geçişli fiil doubly transitive verb form n.
hem dolaysız hem de dolaylı nesne alan bir geçişli fiil doubly transitive verb n.
dolaylı zıt anlamlı indirect antonym n.
edilgen eylemin doğrudan veya dolaylı nesnesi retained object n.
dolaylı veya doğrudan atıfta bulunulan kişi veya şeye işaret edip bulunduğu tür veya sınıftakilerden ayrıştıran (sözcük veya morfem) demonstrative adj.
dolaylı anlatım belirten indirect adj.
dolaylı fiil cümlesi indirect adj.
dolaylı anlatımla indirectly adv.
Environment
dolaylı iyonlayan parçacık indirectly ionizing particle n.
dolaylı maruz kalma indirect exposure n.
dolaylı hasar indirect damage n.
Military
dolaylı radyoaktivite induced radioactivity n.
dolaylı gözetleme indirect observation n.
dolaylı radyasyon induced radiation n.
dolaylı offset indirect offset n.
dolaylı yönlendirilen ateş indirect fire n.
dolaylı topçu desteği sağlayan karargah noktası firebase n.
Archaic
dolaylı davranış ambages n.
dolaylı giriş insinuation n.
dolaylı yolla girme insinuation n.
dolaylı anlatım perissology n.
dolaylı olarak hedef almak glance v.
dolaylı şekilde ifade eden subindicative adj.
dolaylı ipucu veren subindicative adj.
dolaylı yoldan gösteren subindicative adj.
Slang
lafı dolandırarak (bir şeyi) dolaylı yoldan istemek dry beg v.
dolaylı yoldan laf sokmak shade v.