durmadan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

durmadan



Bedeutungen von dem Begriff "durmadan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 39 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
durmadan continual adj.
durmadan steady adj.
durmadan rapid-fire adj.
durmadan on and on adv.
durmadan away adv.
durmadan for ever and ever adv.
durmadan without stopping adv.
durmadan ever adv.
durmadan night and day adv.
durmadan continually adv.
durmadan repeatedly adv.
durmadan steadily adv.
durmadan continuously adv.
durmadan on adv.
durmadan endlessly adv.
durmadan forever adv.
durmadan all the time adv.
durmadan without interruption adv.
durmadan ceaselessly adv.
durmadan nonstop adv.
durmadan without ceasing adv.
durmadan at a stretch adv.
durmadan consistently adv.
durmadan non-stop adv.
durmadan and adv.
durmadan alday adv.
durmadan unremittedly adv.
durmadan ever is one adv.
durmadan oftentimes adv.
Phrases
durmadan without cease expr.
durmadan on end expr.
Colloquial
durmadan twenty-four/seven expr.
Idioms
durmadan twenty-four seven expr.
durmadan in the devil expr.
durmadan without letup expr.
Literature
durmadan unbreathing adj.
Archaic
durmadan still adv.
Slang
durmadan the pants off expr.
Modern Slang
durmadan all days of week expr.

Bedeutungen, die der Begriff "durmadan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 150 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
durmadan konuşan kimse tonguester n.
durmadan dedikodu yapan kimse tonguester n.
durmadan dönen şey dervish n.
durmadan kımıldayan kimse fidgeter n.
durmadan vermek ply v.
durmadan konuşmak rattle on v.
aynı şeyi durmadan ve her yerde tekrarlamak constantly make something the main topic of conversation v.
durmadan konuşmak talk away v.
hafif bir hırıltıyla durmadan işlemek (makine) throb v.
üstünde durmadan geçivermek slur over v.
durmadan doğurmak spawn v.
durmadan geçmek (bir taşıt durması gereken bir yerden) go through v.
durmadan kımıldamak fidget v.
birini bir şey ile durmadan tehdit etmek hold a thing over someone v.
durmadan azarlamak nag v.
birine durmadan içki içirmek ply someone with liquor v.
durmadan çalışmak hammer away v.
durmadan konuşmak yammer v.
durmadan yükselmek rise steadily v.
durmadan şikayet etmek nag v.
üzerinde durmadan ulaşmak underplay v.
hızla ve durmadan ciyaklamak (hayvan) yicker v.
hızla ve durmadan cırlamak (hayvan) yicker v.
hızla ve durmadan ötmek (kuş) yicker v.
hızla ve durmadan ciyaklamak (hayvan) yikker v.
hızla ve durmadan cırlamak (hayvan) yikker v.
hızla ve durmadan ötmek (kuş) yikker v.
durmadan fırça çekmek dingdong v.
durmadan fırça çekmek ding-dong v.
durmadan vurmak drum v.
durmadan ilerlemek feed v.
durmadan kımıldamak fidge v.
durmadan kımıldamak fike v.
(uzaklaşan bir cismi) durmadan izlemek follow v.
durmadan şikayet etmek snag [dialect] v.
durmadan devam eden unremitting adj.
durmadan sızlanan growly adj.
durmadan aynı şekilde akan (su) steady adj.
durmadan yön değiştiren choppy adj.
durmadan işleyen ever active adj.
durmadan azalan ever-decreasing adj.
durmadan değişen varying adj.
durmadan değişen ever-changing adj.
durmadan gelişen ever-growing adj.
durmadan büyüyen ever-growing adj.
durmadan dile getiren on [uk] adj.
durmadan yürüyen sure-footed adj.
hiç durmadan continually adv.
hiç durmadan day and night adv.
hiç durmadan at a stretch adv.
hiç durmadan night and day adv.
hiç durmadan constantly adv.
hiç durmadan alday adv.
Phrasals
hiç durmadan konuşmak run on v.
durmadan çalışmak peg away at v.
hakkında durmadan konuşmak rattle on about v.
(bir şeyi) durmadan yalamak lick at (something) v.
durmadan konuşmak jaw away v.
durmadan şikayet etmek grind away v.
(birini) durmadan şikayet etmek grind away at (someone or something) v.
durmadan, bıktırıcı şekilde konuşmak yack away v.
önemsiz veya anlamsız şeyler hakkında bıktırıcı şekilde durmadan konuşmak yak at (one) v.
durmadan ya da uzun uzadıya konuşmak yak it up v.
durmadan bir şeyle oynamak fidget with something v.
durmadan konuşmak natter on v.
(birine/bir şeye) durmadan vurmak wail on (someone or something) v.
durmadan düşmek fall about the place v.
hiç durmadan/oyalanmadan içinden geçmek breeze through v.
durmadan bir şeyle oynamak fidget with v.
durmadan okumak run through v.
(bir iş) üzerinde durmadan uğraşmak hammer at (something) v.
birinden/bir şeyden durmadan yakınmak harp on someone or something v.
(birinden/bir şeyden) durmadan yakınmak harp on about (someone or something) v.
'-i durmadan yalamak lick at v.
(bir şey) üzerinde aralıksız/durmadan çalışmak toil over (something) v.
Phrases
üstüste durmadan on end expr.
Colloquial
durmadan konuşan geveze tip talking head n.
durmadan saate bakan çalışan/öğrenci clock watcher n.
durmadan konuşmak talk one's head off v.
zor bir görev üzerinde durmadan çalışmak grind it out v.
durmadan konuşmak talk (one's) pants off v.
durmadan konuşmak/anlatmak pour it on v.
durmadan/boyuna konuşmak yak up v.
durmadan konuşmak go on and on v.
durmadan yazmak write on and on v.
(trafik lambasında, dur işaretinde) durmadan geçmek blow v.
bu konu üzerinde (çok/gereğinden) fazla durmadan without putting too fine a point on it expr.
gece gündüz durmadan around-the-clock expr.
hiç durmadan nineteen to the dozen expr.
gece gündüz durmadan non-stop expr.
gece gündüz durmadan nonstop expr.
gece gündüz durmadan round the clock expr.
hiç durmadan twenty four hours a day expr.
gece gündüz durmadan day-and-night expr.
(biri bir şey hakkında) durmadan konuşabilir (one) could go (on) all day (about something) expr.
dur durak bilmeden/durmadan (konuşmak, bağırmak, gülmek) (one's) head off expr.
azimle/durmadan yapan at it expr.
Idioms
zamanın durmadan ilerleyişi/akışı the march of time n.
durmadan başa saran iş/şey penelope's web n.
durmadan yorulmadan çalışmak answer the bell v.
(biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak keep (going) on about someone or something v.
(biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak keep (going) on about (something) v.
(biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak keep (going) on about (someone or something) v.
durmadan çalışmak keep one's shoulder to the wheel v.
durmadan çalışmak keep one's nose to the grindstone v.
(birini) durmadan çalıştırmak get run off (one's) feet v.
(birini) durmadan çalıştırmak get rushed off (one's) feet v.
hızını durmadan artırmak move through the gears v.
(bir iş) üzerinde durmadan uğraşmak hammer away at (something) v.
(birinden veya bir şeyden) durmadan yakınmak/şikayet etmek harp away at (someone or something) v.
durmadan çalışmak have one's nose to the grindstone v.
durmadan ip atlamak jump rope v.
durmadan/çok fazla çalıştırılmak be run off (one's) feet v.
durmadan/çok fazla çalıştırılmak be run off your feet v.
durmadan/çok fazla çalıştırılmak be rushed off your feet v.
durmadan çalışmak all work and no play v.
durmadan çalışmak all work and no play v.
(telefon) durmadan çalmak be ringing off the hook v.
durmadan çalışmak be rushed off (one's) feet v.
durmadan çalışmak be rushed off your feet v.
durmadan çalışmak get rushed off your feet v.
durmadan çalışmak run off your feet v.
(birini) durmadan aramak blow up (one's) phone v.
(birine) durmadan mesaj göndermek blow up (one's) phone v.
durmadan çalışmak keep nose to the grindstone v.
durmadan çalışmak keep your nose to the grindstone v.
(birini) durmadan çalıştırmak run (one) off (one's) feet v.
(birini) durmadan çalıştırmak run (one's) feet off v.
durmadan çalıştırmak run feet off v.
trafik ışıklarında durmadan geçmek shoot the lights v.
durmadan konuşmak talk your head off v.
durmadan çalışan rushed off your feet [uk] adj.
hiç durmadan without breaking (one's) stride adv.
hiç durmadan without breaking stride [us] adv.
durmadan (konuşmak) with every (other) breath expr.
telefonun durmadan çalması ring off the hook expr.
önemsiz şeyler hakkında hiç durmadan konuşma yap, yap, yapping all day long expr.
durmadan (konuşmak) with every breath expr.
hiç durmadan without breaking stride [us] expr.
Speaking
böyle durmadan kendini cezalandıramazsın you can't keep punishing yourself expr.
Trade/Economic
ülke topraklarından geçiş sırasında hiç durmadan başka bir ülkeye geçen mallar için gümrüksüz geçme transit n.
Technical
uçağın tamamen durmadan kalkış yapması touch and go n.
Music
durmadan çalmak play on v.
Archaic
durmadan ilerleyerek still adv.
Slang
durmadan sıçan kimse/hayvan poop factory n.
durmadan zıkkımlanma bender n.
durmadan yanıp yakılmak/ağlayıp sızlanmak pitch a bitch (about someone or something) v.
yüksek sesle, durmadan ve genelde önemsiz şeylerden konuşmak yak v.
durmadan (bir şeyden) bahsetmek balls on about (something) [uk] v.
Modern Slang
bir arkadaş grubunda herkesi durmadan içirip sarhoş etmeye çalışan kimse alcohol pusher n.