duygular - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

duygular



Bedeutungen von dem Begriff "duygular" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
duygular emotions n.
duygular withers n.
Colloquial
duygular the feels n.

Bedeutungen, die der Begriff "duygular" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 104 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
erotik duygular uyandıran edebiyat ve sanat eserleri erotica n.
sosyal açıdan duygular social aspects of emotions n.
duygular ve biliş emotions and cognition n.
milli duygular national feelings n.
anlık duygular momentary feelings n.
anlık duygular momentary emotions n.
bazı duygular some feelings n.
olumsuz duygular negative feelings n.
negatif duygular negative emotions n.
negatif duygular negative feelings n.
olumsuz duygular negative emotions n.
en özel kişisel duygular innermost thoughts n.
samimi duygular cordial feelings n.
gözyaşına boğan duygular lachrymals [obsolete] n.
tarifi olmayan duygular indescribable feelings n.
tarifsiz duygular indescribable feelings n.
kendiliğinden ortaya çıkan duygular nature n.
hassas duygular uyandırmakta kullanılan stil veya tarz the pathetic n.
gerçek duygular true feelings n.
bastırılmış duygular suppressed feelings n.
bastırılmış duygular repressed emotions n.
sönmekte olan duygular embers n.
gerçekler, fikirler, duygular yerine kelimelerle ilgilenen kimse verbalist n.
hapsedilmiş duygular pent up emotions n.
en derin duygular quick n.
iç karartıcı duygular glums n.
cansız şeylere insani duygular yüklenmesi pathetic fallacy n.
başkasından yayılarak hissedilen enerji ve duygular vibration n.
en içten duygular cockles n.
sanat eserinin yansıttığı duygular feeling n.
içe dönük duygular inside n.
vatanperver duygular uyandıran şey (şarkı) flag-waver n.
gizli duygular shades n.
hayvani duygular animalistic emotions n.
şairane duygular poetic n.
şairane duygular poetics n.
zıt duygular içinde olmak be torn by conflicting emotions v.
birisine derin duygular beslemek harbor deep feelings towards someone v.
birisine derin duygular beslemek have deep feelings for someone v.
birisine derin duygular beslemek harbor deep feelings for someone v.
birine derin duygular beslemek have deep feelings for someone v.
birine derin duygular beslemek harbor deep feelings for someone v.
birine derin duygular beslemek harbor deep feelings towards someone v.
(belirli) duygular hissetmek throb v.
(belirli) duygular sergilemek throb v.
(duygular) bünyeyi kaplamak overcome v.
yoğun duygular hissettirmek overexcite v.
güçlü duygular uyandırmak impress v.
yoğun duygular beslemek cling (to) v.
yoğun duygular hissetmek slobber v.
(olumsuz duygular) yaratmak loose v.
kaynayan (duygular) turbulent adj.
karışık duygular besleyen ambivalent adj.
çelişik duygular taşıyan ambivalent adj.
yoğun duygular sergileyen hysteric adj.
yoğun duygular gösteren hysteric adj.
nahoş duygular uyandıran offensive adj.
güçlü duygular uyandırmayan innocuous adj.
Phrasals
(duygular, düşünceler) üstüne çökmek close in v.
(duygular, düşünceler) çepeçevre sarmak close in v.
(duygular, düşünceler) üstüne çökmek close in on (one) v.
(duygular, düşünceler) çepeçevre sarmak close in on (one) v.
(duygular) dizginlenmeden serbest kalmak spill out v.
Colloquial
karmaşık duygular yumağı all mixed bags n.
tanıdık duygular uyandıran şey/durum warm fuzzy n.
(biriyle/bir şeyle) ilgili artık güçlü duygular hissetmeyen over (someone or something) adj.
(duygular) yoğunlaşmakta running high adj.
(duygular) yükselmekte running high adj.
(duygular) tırmanmakta running high adj.
(duygular) gerilmekte running high adj.
(duygular) şiddetlenmekte running high adj.
(duygular) hararetlenmekte running high adj.
Idioms
karmaşık duygular mixed emotions n.
karışık duygular mixed emotions n.
farklı duygular mixed emotions n.
birbiriyle çelişen duygular mixed emotions n.
farklı duygular hissetme all the feels n.
incinmiş duygular hurt feelings n.
karmaşık duygular mixed feelings n.
karışık duygular/hisler mixed feelings n.
birbiriyle çelişen duygular/hisler mixed feelings n.
aynı anda hem olumlu hem olumsuz duygular/hisler mixed feelings n.
tanıdık duygular uyandıran şey/durum warm and fuzzy n.
birisine karışık duygular taşımak/hissetmek get mixed feelings about v.
karışık duygular içinde olmak get mixed feelings about something v.
karışık duygular içinde olmak have mixed feelings about something v.
karışık duygular içinde olmak in mixed feelings v.
(birine karşı) (aşk vb gibi) duygular beslemek have feelings about someone v.
farklı duygular hissettirmek hit me (right) in the feels v.
(birinde) güçlü duygular uyandırmak pierce (one's) heart v.
birinde güçlü duygular uyandırmak pierce someone's heart v.
yoğun duygular yaşamak feel all the feels v.
karışık duygular içinde olmak have mixed feelings v.
(biri/bir şey hakkında) karışık duygular içinde olmak have mixed feelings (about somebody/something) v.
(farklı duygular/eylemler) bir arada by turn(s) expr.
Trade/Economic
satın alma sürecinde tüketicinin markaya dair bildiği ve farkında olduğu tüm olumlu düşünceler/duygular seti evoked set n.
satın alma sürecinde tüketicinin markaya dair bildiği ve farkında olduğu tüm olumlu düşünceler/duygular seti consideration set n.
Medical
gerçekle ilgisiz duygular algılamak derealization v.
Psychology
çelişkili duygular ambivalent feelings n.
birincil duygular primary emotions n.
duygular ve biliş emotions and cognition n.
insan iletişimini etkilediği varsayılan içgüdüsel duygular vibrations n.
gözlemcide (acıma, eğlenme, iğrenme) duygular uyandıran şey object n.
Social Sciences
ahlaki duygular teorisi the theory of moral sentiments n.