formunda - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

formunda



Bedeutungen von dem Begriff "formunda" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 11 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
formunda on form adv.
formunda in the form of prep.
Colloquial
formunda in good spirits expr.
Idioms
formunda (as) strong as a horse adj.
formunda (as) strong as a lion adj.
formunda in the zone expr.
formunda in fighting form expr.
formunda at (one's) best expr.
formunda in fighting trim expr.
formunda on song expr.
Slang
formunda in rare form expr.

Bedeutungen, die der Begriff "formunda" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 155 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
formunda olmayan unfit adj.
General
formunda olmama unfitness n.
uç kısmı metalden yapılmış ağır sopa formunda silah maul n.
eski amerikan eğitim sisteminde konuşma veya tez formunda sıkça başvurulan tartışma pratiği forensic n.
çözelti formunda sentetik reçine syrup n.
kapsül formunda ilaç capsule n.
(müzikte) rondo formunda kompozisyon rondo n.
formunda olmak be at one's best v.
formunda olmamak be out of shape v.
insan formunda temsil etmek humanize v.
insan formunda temsil etmek humanise v.
iskelet formunda yeniden üretmek skeletonize [us] v.
iskelet formunda yeniden üretmek skeletonise [uk] v.
atasözü formunda söylemek proverb v.
formunda olmayan soft adj.
formunda değil off form adj.
idman için formunda in condition adj.
formunda olmayan unfit adj.
hayvan formunda olan theriomorphic adj.
boğa formunda tauromorphous adj.
gözyaşı formunda lachrymiform adj.
buhar formunda olan vaporiform adj.
madde formunda olan materious [obsolete] adj.
lav formunda lavaform adj.
sarmal formunda heliciform adj.
spiral formunda heliciform adj.
kask formunda olan helmeted adj.
insan formunda olan human adj.
kurdele formunda ribbonlike adj.
şerit formunda ribbonlike adj.
kurdele formunda ribbony adj.
şerit formunda ribbony adj.
disk formunda disklike [us] adj.
disk formunda disclike [uk] adj.
jelatin formunda olan gelatiniform adj.
giriş müziği formunda olan preludial adj.
prelüt formunda olan preludial adj.
hikayeyi tiyatro formunda sunan (tarz) presentational adj.
yılan formunda olan serpentiform adj.
gaz formunda gaseously adv.
Phrases
(biri/bir şey) formunda in the form of (someone or something) expr.
(biri/bir şey) formunda in the shape of (someone or something) expr.
Colloquial
insan formunda robot droid n.
formunda olmak get untracked [us] v.
birinin bir şey için yeterince formunda olduğunu düşünmek think someone fit for something v.
formunda/gününde olmak be on v.
formunda değil in bad form expr.
plak formunda on vinyl expr.
birinin formunda/şeklinde in the person of somebody expr.
Idioms
formunda olmak have a hot hand v.
formunda olmamak be off one's game v.
formunda olmamak be off one's stroke v.
tam formunda olmak be on song v.
gününde/formunda olmak hit (one's) straps v.
formunda olmak be on (one's) game v.
formunda değil off (one's) game adj.
tam formunda bright-eyed and bushy-tailed expr.
formunda değil not at the races expr.
Technical
sayıllaştırılmış sonuçları bulanık mantık formunda üreten süreç defuzzification n.
paralelkenar formunda bir araya gelen dört çubuklu mekanizma parallelogram n.
(metali veya iyonunu) uygun bir ayıraç katarak çözülebilir kompleks formunda bağlamak sequester v.
Computer
verileri aynen basılı formunda görüneceği gibi gösteren bilgisayar görüntü ekranı wysiwyg n.
Textile
ip formunda ipek sleave n.
Construction
geminin transvers formunda orta veya en geniş bölümle aynı biçimde olan kısım dead flat n.
geminin transvers formunda orta veya en geniş bölümle aynı biçimde olan kısım straight-of-breadth n.
Dyeing
sülfat formunda kullanılan bir oksazin boyası nile blue n.
Petrol
bütan ağırlıklı ve gaz formunda bir petrol ürünü cymogene n.
Mining
lif formunda nemaline n.
nodül formunda oluşan (cevher) nodulated adj.
nodül formunda oluşan (cevher) noduled adj.
Medical
su, oksijen veya ilacın solunan hava formunda uygulandığı bir tedavi yöntemi inflation therapy n.
vücuttan damla formunda beraberce atılmış tükürük ve mukus ile ilgili nummulated adj.
(anestetik) buhar formunda verilen inhalational adj.
Anatomy
yarım ay formunda vücut bölümü semilunar n.
Pharmaceutics
analjezik olarak hidroklorür formunda kullanılan sentetik bir opioid narkotik nalbuphine n.
eroin gibi opioid uyuşturucu ve alkol bağımlılıklarını tedavi etmek için hidroklorür formunda kullanılan sentetik bir opioid antagonisti naltrexone n.
hipertansiyonu tedavi etmek için hidroklorür formunda kullanılan damar genişletici bir ilaç nicardipine n.
hipertansiyon ve anjina pektoris için reçete edilen tablet formunda damar genişletici bir ilaç markası norvasc® n.
astım tedavisinde kullanılan sodyum tuzu formunda bir antiinflamatuar ilaç nedocromil n.
tırnak mantarı tedavisinde hidroklorür formunda kullanılan mantar önleyici bir ilaç terbinafine n.
serotonin geri alım inhibitörü sınıfındaki venlafaksin formunda bir antidepresan markası effexor® n.
migreni önlemek için maleat formunda kullanılan bir ilaç methysergide n.
genellikle nitrat formunda verilen bir antifungal madde monistat® n.
hipertansiyon tedavisinde medoksomik ester formunda kullanılan bir anjiyotensin II reseptör blokeri ilacı olmesartan n.
bitkinin genellikle toz veya reçine formunda olan ve çabuk etki gösteren arıtılmamış özü concentration n.
hidroklorür formunda koroner vazodilatör olarak kullanılan bir kalsiyum kanal blokeri diltiazem n.
influenza tedavisinde ve önlenmesinde fosfat formunda kullanılan bir antiviral ilaç oseltamivir n.
Parasitology
çok sayıda turbellarya türünde bulunan pürüzsüz, çubuk veya iğ formunda olan çok küçük bir tür yapı rhabdite n.
yassıkurdun derisinde bulunan pürüzsüz, çubuk veya iğ formunda çok küçük yapı rhabdoid n.
Food Engineering
un formunda konsantre balık proteini fish flour n.
un formunda konsantre balık proteini fish protein concentrate n.
Physics
20. yüzyılda fizik deneylerinde kullanılan simit formunda bir reaktör zeta n.
Chemistry
özellikle sülfat formunda kullanılan bir bronkodilatör (bronşları genişleten madde) terbutaline n.
cis ve trans formlarında bilinen ve terpin hidrat formunda kolayca elde edilebilen kristalli doymuş bir terpenoid glikol terpinol n.
sıradan borik asit ısıtılarak oluşturulan ve özellikle tuz formunda ortaya çıkan bir dibazik asit tetraboric acid n.
yalnızca türevlerinin formunda mevcut olan bir asit allophanic acid n.
normal sıcaklıkta buz formunda kristalleşen asit glacial acid n.
başlıca vandanat tuzları formunda bilinen bir vanadyum oksiasidi orthovanadic acid n.
aerosol formunda bir kloroflorokarbon markası freon® n.
asit formunda acid forming adj.
eter formunda olan etheriform adj.
karbon bileşiği formunda olan organic adj.
Biology
trigliserit formunda yağ hücreleri adipocytes n.
geometrik taban formunda benzerlik homomorphy n.
rulo formunda kan hücreleri rouleau n.
coccidioides cinsi mantarların parazit formunda meydana gelen kalın duvarlı ve endosporu çevreleyen küresel yapı spherule n.
embriyo formunda embryoniform adj.
monad formunda olan monadiform adj.
hücre formunda cytoid adj.
pul formunda squamiform adj.
Biochemistry
idrar formunda nitrojen salgılama ureotelism n.
(kas ve kıkırdak benzeri) çeşitli dokularda sülfat formunda bulunan bir glikozaminoglikan chondroitin sulfate n.
şeker elementinin piranoz formunda olduğu glikozit pyranoside n.
idrar formunda nitrojen salgılayan ureotelic adj.
Marine Biology
pentacrinus cinsine benzeyen larva formunda denizlalesi pentacrinoid n.
(larva formunda denizlalesi) pentacrinus cinsine benzeyen pentacrinoid adj.
Zoology
(taksonomik hayvan isimlerinde) … formunda anlamına gelen son ek -iformes suf.
Botanic
sri lanka ve hindistan'da bektaşi üzümü tadında mor meyveleri için yetiştirilen, dikenli çalılık formunda ağaççık ceylon gooseberry (dovyalis hebecarpa) n.
sri lanka ve hindistan'da bektaşi üzümü tadında mor meyveleri için yetiştirilen, dikenli çalılık formunda ağaççık ketembilla tree n.
sri lanka ve hindistan'da bektaşi üzümü tadında mor meyveleri için yetiştirilen, dikenli çalılık formunda ağaççık ketembilla n.
sri lanka ve hindistan'da bektaşi üzümü tadında mor meyveleri için yetiştirilen, dikenli çalılık formunda ağaççık kitambilla n.
sri lanka ve hindistan'da bektaşi üzümü tadında mor meyveleri için yetiştirilen, dikenli çalılık formunda ağaççık kitembilla n.
tüp formunda bir yaprak vaginant leaf n.
silikua formunda olan siliculose adj.
silikua formunda olan siliquiform adj.
Social Sciences
hayvan formunda olma zoomorphy n.
ruhani amaçlarla cilde yazı veya resim formunda yapılan işaret dermography n.
Literature
monolog formunda yazılmış edebi eser monolog n.
cynghanedd formunda yazılmış kafiye cynghanedd n.
avrupa hiciv eserlerinde görülen inek formunda devasa bir canavar chichevache n.
gazel formunda şiir gazel n.
gazel formunda şiir ghazal n.
gazel formunda şiir gasal n.
gazel formunda şiir ghasel n.
Linguistics
(ingilizce'de) şimdiki zaman formunda yardımcı fiilin atıldığı kullanım zero auxiliary n.
Religious
hayvan formunda olan tanrılara ibadet etme theriolatry n.
hayvan formunda olan tanrılara ibadet etme theriomorphism n.
tanrıların hayvan formunda temsili zoomorphism n.
Geology
ortorombik kristal formunda, magnezyum silikat içeren bir piroksen minerali enstatite n.
monoklinik kristal formunda hidratlı kalsiyum demir alüminyum silikattan oluşan yeşil bir mineral epidote n.
kare sekiz yüzlü formunda bulunan lila veya sarı renkli bir mineral romeine n.
kolon formunda basaltiform adj.
kolon formunda basaltoid adj.
Art
hayvan formunda eser theriomorph n.
Music
çıngırak formunda bir müzik aleti sistrum n.
Mythology
insan formunda olup büyü yapabilen, zeki ve fesat olarak betimlenen hayali yaratık fairies n.
(yunan mitolojisinde) yarı kuş yarı kadın formunda olan mitolojik bir yaratık siren n.
Printery
çıktı formunda ders materyali preprint n.
Archaic
yelpaze formunda kuyruk tüyleri olan evcil bir güvercin shaker n.
Engineering
(kompozit dalga dizisinde) dalga formunda değişiklik distortion n.
Slang
gaz formunda anestezi veren kişi gas-passer n.
hap/tablet formunda amfetamin pill n.
hap formunda barbitürat pill n.
jöle formunda sert bir tek içki jello shot n.
formunda olmayan şişman kimse shlumpy n.