gücüyle - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

gücüyle



Bedeutungen von dem Begriff "gücüyle" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
gücüyle by dint of adv.

Bedeutungen, die der Begriff "gücüyle" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 189 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
uzak doğu’da insan gücüyle çekilen iki tekerlekli küçük faytonun motorlu versiyonu auto-rickshaw n.
kendi kas gücüyle uçmaya çalışan kimse birdman n.
irade gücüyle başkalarını etkileyen kimse willer n.
hayal gücüyle bir araya getirme connection n.
zihin gücüyle ateş yakabilme yeteneği pyrokinesis n.
rüzgar gücüyle harekete dayalı bir tür paraşütçülük aktivitesi power kiting n.
zihin gücüyle ışığı manipüle etme photokinesis n.
parmak gücüyle birbirine geçebilen bir tür perçin snaphead n.
var gücüyle götürmek manhandle v.
var gücüyle çekmek manhandle v.
var gücüyle taşımak manhandle v.
var gücüyle çalışmak pull out all the stops v.
var gücüyle hareket ettirmek manhandle v.
irade gücüyle bedensel bir zorluğu yenmek mind over matter v.
var gücüyle çabalamak do one's diligence v.
cesaret ve hayal gücüyle yapmak pull v.
boğa gücüyle hareket etmek bull v.
kas gücüyle taşınmak muscle v.
kas gücüyle hareket etmek muscle v.
kas gücüyle donatmak muscle v.
akıl gücüyle oluşturmak churn v.
(birini) kas gücüyle mağlup etmek outmuscle v.
var gücüyle sırtlamak manhandle v.
çekiş gücüyle ilgili tractional adj.
doğanın gücüyle ilgili elemental adj.
eskiden büyüme ve beslenmeyi kontrol ettiği düşünülen bir yaşam gücüyle ilgili bathmic adj.
hayal gücüyle ilgili imaginal adj.
hayal gücüyle ilgili imaginational adj.
gücüyle, sayısıyla ezici olan inundant adj.
tüm gücüyle olan beardown adj.
tüm gücüyle amain adv.
var gücüyle by main force adv.
var gücüyle amain adv.
tüm gücüyle in force adv.
bütün gücüyle in force adv.
olanca gücüyle hammer and tongs adv.
var/olanca gücüyle all out adv.
kendi gücüyle on one's own account adv.
Phrasals
tüm gücüyle vurmak strike out v.
tüm gücüyle/canla başla koyulmak/başlamak buckle down v.
var gücüyle girişmek/koyulmak buckle down v.
tüm gücüyle çekmek tug away (at something) v.
tüm gücüyle itmek/bastırmak punch down v.
bir şeyi birinden bilek gücüyle almak wrestle something from someone v.
(birine veya bir şeye) tüm gücüyle vurmak whale away at (someone or something) v.
(birine veya bir şeye) tüm gücüyle vurmak whale into (someone or something) v.
(birine veya bir şeye) tüm gücüyle vurmak whale on (someone or something) v.
düşünce gücüyle uzaklaştırmak wish away v.
(birine) var gücüyle saldırmak go at (someone) v.
tüm gücüyle çekmek tug away v.
(birini/bir şeyi) tüm gücüyle çekmek tug away at (someone or something) v.
'-den bilek gücüyle almak wrestle from v.
Phrases
var gücüyle with all one's strength adv.
yalnızca irade gücüyle by sheer force of will expr.
Colloquial
kol gücüyle yapılan iş elbow grease n.
bütün gücüyle vurmak smite hip and thigh v.
tümü gücüyle saldırmak smite hip and thigh v.
(bir şeyi) yapmak için tüm gücüyle çabalamak be all for something/for doing something v.
(bir şeyi) tüm gücüyle yapmak let (something) rip v.
tüm gücüyle yapmak let her rip v.
tüm gücüyle yapmak let it rip v.
tüm gücüyle bastırmak/mücadele etmek pour it on v.
tüm gücüyle/her şeyiyle mücadele etmek slug it out [uk] v.
tüm gücüyle/her şeyiyle savaşmak slug it out [uk] v.
tüm gücüyle/her şeyiyle mücadele etmek slog it out [uk] v.
tüm gücüyle/her şeyiyle savaşmak slog it out [uk] v.
var gücüyle çabalamak go at it v.
tüm gücüyle back and edge adv.
var gücüyle balls to the wall adv.
tüm gücüyle balls to the wall adv.
bütün gücüyle flat out expr.
bütün gücüyle all out expr.
bütün gücüyle like blue murder expr.
olanca gücüyle with all his power expr.
var gücüyle with all his power expr.
tüm gücüyle eyeballs out expr.
var gücüyle balls-out expr.
tüm gücüyle (one's) guts out expr.
var gücüyle/kuvvetiyle (one's) guts out expr.
tüm gücüyle, çok yoğun bir şekilde (one's) heart out expr.
Idioms
bileğinin gücüyle/bileğinin hakkıyla kazanılan para/yapılan iş an honest buck n.
tüm gücüyle/canla başla çalışmak/uğraşmak beat (one's) brains out v.
tüm gücüyle/canla başla çalışmak/uğraşmak beat someone's brains out v.
var/olanca gücüyle uğraşmak bend over backwards v.
tüm gücüyle/canla başla çalışmak beat (one's) brains out v.
tüm gücüyle/canla başla çalışmak beat someone’s brains out v.
bileğinin gücüyle/bileğinin hakkıyla para kazanmak earn an honest buck v.
bileğinin gücüyle/bileğinin hakkıyla para kazanmak make an honest buck v.
tüm/olanca/var gücüyle yapmaya/yapmamaya çalışmak be all (one) could do (not) to (do something) v.
tüm/olanca/var gücüyle yapmaya/yapmamaya çalışmak be all somebody can/could do (not) to do something v.
birine tüm gücüyle vurmak knock the living daylights of v.
tüm gücüyle çalışmak break one's neck v.
tüm gücüyle sarılmak put one's best foot forward v.
tüm gücüyle çalışmak break one's back v.
var gücüyle çabalamak go at it hammer and tongs v.
var gücüyle çabalamak be at it hammer and tongs v.
var güçle/gücüyle arka çıkmak throw one's weight behind something v.
var güçle/gücüyle arka çıkmak put one's weight behind something v.
tüm gücüyle çalışmak work on all cylinders v.
beyzbolda kale kapabilecek süreye sahip olabilmek için topa tüm gücüyle vurmak swing for the fences v.
tüm gücüyle dövüşmek fight like a lion v.
tüm gücüyle dövüşmek/savaşmak fight like hell v.
var gücüyle çalışmak wear (one's) fingers to the bone v.
var gücüyle çalışmak/uğraşmak do (one's) damndest v.
(bir işi) var gücüyle yapmak put (one's) backbone into (something) v.
kol gücüyle temizlemek use (a little) (bit of) elbow grease v.
bileğinin gücüyle/hakkıyla para kazanmak earn an honest penny v.
bileğinin gücüyle/hakkıyla para kazanmak earn (or turn) an honest penny v.
tüm gücüyle/canla başla çalışmak beat brains out v.
bir şeyi tüm gücüyle yapmak do something for all you are worth v.
(birine) var gücüyle saldırmak go at (one) hammer and tongs v.
tüm/var gücüyle saldırmak go for the throat v.
var gücüyle çalışmak pull all the stops out v.
(birine/bir şeye) var güçle/gücüyle arka çıkmak put (one's) weight behind (someone or something) v.
tüm gücüyle sarılmak put best foot forward v.
var güçle/gücüyle arka çıkmak put/throw your weight behind something v.
var gücüyle koşmak run as fast as (one's) legs can carry (one) v.
tüm gücüyle uğraşmak/çabalamak strain every nerve and muscle v.
(birine/bir şeye) var güçle/gücüyle arka çıkmak throw (one's) weight behind (someone or something) v.
birine var güçle/gücüyle arka çıkmak throw your weight behind someone v.
olanca/var gücüyle hızlı as fast as your legs can carry you adv.
var gücüyle tooth and nail adv.
var gücüyle as fast as (one's) legs can carry (one) adv.
var gücüyle as fast as (one's) legs can carry (one) adv.
var gücüyle flat chat adv.
olanca/var gücüyle as if (one's) life depends on it expr.
kas gücüyle (ite-kaka) by main strength and awkwardness expr.
kas gücüyle by brute strength expr.
tüm gücüyle full steam ahead expr.
var gücüyle with might and main expr.
var gücüyle with both barrels expr.
var gücüyle in there pitching expr.
tüm gücüyle firing/working on all cylinders expr.
tüm gücüyle/enerjisiyle in overdrive expr.
tüm gücüyle like a demon expr.
kendi gücüyle on own account expr.
var gücüyle to (or at) the top of one's bent expr.
tüm gücüyle with all (one's) might expr.
Law
mahkemece yapılan çağrıya uymayanların kolluk gücüyle mahkemeye gelmesini sağlamak için verilen yazılı emir bench warrant n.
mahkemece yapılan çağrıya uymayanların kolluk gücüyle mahkemeye gelmesini sağlamak için verilen yazılı emir arrest warrant n.
yabancı uyruklu birinin bir ülke veya devletten kanun gücüyle çıkarılması deportation n.
Technical
insan gücüyle çalışan dört tekerlekli taşıt 4-wheel bike n.
insan gücüyle çalışan dört tekerlekli taşıt quadracycle n.
insan gücüyle çalışan dört tekerlekli taşıt four-wheel bike n.
insan gücüyle çalışan dört tekerlekli taşıt quadcycle n.
insan gücüyle çalışan dört tekerlekli taşıt quadrocycle n.
insan gücüyle çalışan dört tekerlekli taşıt four wheel bicycle n.
insan gücüyle çalışan araç human-powered vehicle n.
kendi gücüyle start alma self-sufficient power start n.
su gücüyle üretilen elektrik hydroplant n.
su gücüyle üretilen elektrik hydroelectricity n.
zihin gücüyle soğukluğu kontrol etme yeteneği cryokinesis n.
elektrik gücüyle görüntüleri iletmeye yarayan alet electrography n.
köpek gücüyle çalışan makine dog power n.
ek motor gücüyle dik dalış yapmak power-dive v.
kendi öz gücüyle hareket eden locomobile adj.
su gücüyle çalışan hydraulic adj.
patlayıcı gücüyle ilgili brisant adj.
elektrik gücüyle electrically adv.
Electric
elektrik gücüyle electrically adv.
Mechanic
bir mekanizmayı çalıştırmak için rüzgar gücüyle döndürülen çark wind wheel n.
rüzgar gücüyle çalışan çarkı olan motor wind wheel n.
Transportation
buhar/benzin gücüyle veya atla taşınan kütük kızağı trailer n.
insan gücüyle yapılan ulaşım active transportation n.
Aeronautic
yalnızca pilot gücüyle hareket eden bir uçak aviette n.
Marine
bütün gücüyle çekmek rouse v.
Medical
çekme gücüyle yaratılan gerginlik traction n.
insan gücüyle çalıştırılan emme ekipmanı manually powered suction equipment n.
Anatomy
kasın kasılma gücüyle yaptığı iş muscular work n.
Biology
tüm organizmanın yürüyerek, koşarak, zıplayarak, emekleyerek, yüzerek veya uçarak konumunu kendi gücüyle değiştirdiği hareket locomotion n.
Agriculture
işçinin göğüs gücüyle kullandığı saban breastplough n.
işçinin göğüs gücüyle kullandığı bir saban breastplow n.
Religious
yeni ve kutsal amaçlarla yönelebilmesi için tanrı'nın gücüyle değişmiş kalp veya karakter new heart n.
Hunting
geri tepme gücüyle çalışan yarım veya tam otomatik silah recoil operated n.
Sport
(topa) tüm gücüyle vurmak kill v.
Baseball
atıcının tüm gücüyle yaptığı atış fastball n.
tüm gücüyle atış yapan atıcı fastballer n.
kale kapabilecek süreye sahip olabilmek için topa tüm gücüyle vurmak swing for the bleachers v.
Cinema
filmler için insan gücüyle üretilen ses efektlerine ait veya ilişkin foley adj.
Slang
birinin tüm gücüyle attığı yumruk/vurduğu darbe sunday punch n.
olabildiğince/var gücüyle çalışmak bust (one's) hump v.
tüm gücüyle/canla başla/var gücüyle çalışmak/çabalamak bust (one's) butt v.
tüm gücüyle/canla başla/var gücüyle çalışmak/çabalamak bust (one's) hump v.
tüm gücüyle/canla başla/var gücüyle çalışmak/çabalamak bust (one's) nuts v.
tüm gücüyle/canla başla/var gücüyle çalışmak/çabalamak bust a nut v.
tüm gücüyle yapılan balls-to-the-wall expr.
var gücüyle yapılan balls-to-the-wall expr.
tüm gücüyle (one's) ass off expr.
var gücüyle/kuvvetiyle (one's) ass off expr.