harcanan - Türkisch Englisch Wörterbuch

harcanan

Bedeutungen von dem Begriff "harcanan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
harcanan involved adj.
The effort involved in establishing a business was enormous.
İş kurmak için harcanan çaba çok büyüktü.

More Sentences
harcanan spent adj.

Bedeutungen, die der Begriff "harcanan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 82 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Computer
harcanan zaman time spent n.
What you lose is time spent working on proper form with lighter weights.
Kaybettiğiniz şey, daha hafif ağırlıklarla doğru form üzerinde çalışmak için harcadığınız zamandır.

More Sentences
General
bir fiziksel harekette harcanan enerji cathexis n.
harcanan para cost n.
harcanan süre the time spent n.
harcanan para outlay n.
harpte harcanan erler cannon fodder n.
harcanan emek ve zaman the effort and time spent n.
fazla mesai ile harcanan zaman face time n.
(antik yunan'da) atina'da festivallere, tanrılara ve eğlenceye harcanan kamusal fon theoric fund n.
(antik yunan'da) atina'da festivallere, tanrılara ve eğlenceye harcanan kamusal fon theorica n.
harcanan emek süresiyle ölçülen değer time value n.
boşa harcanan zaman vanity [obsolete] n.
(bir eylem için) harcanan çaba ve zaman while n.
belirli bir iş için harcanan çaba work n.
harcanan emeğin karşılığı olan değer worthwhileness n.
harcanan zamanın karşılığı olan değer worthwhileness n.
emek harcanan çalışma lucubration n.
emek harcanan düşünce lucubration n.
üzerine yoğun emek harcanan eser lucubration n.
harcanan para overspend n.
emek harcanan şey good n.
harcanan para dollar n.
kürek çekerek harcanan zaman paddle n.
harcanan para spend n.
harcanan emeğe değer worthwhile adj.
harcanan emeğe değer worth the while adj.
Colloquial
boşa/gereksiz harcanan enerji a waste of energy n.
Idioms
boşa harcanan çaba a losing battle n.
çok para harcanan fakat bir işe yaramayan şey, bina, proje a white elephant n.
verilen/harcanan paranın fazlasıyla karşılığı a bigger bang for the buck n.
verilen/harcanan para için çok iyi a bigger bang for the buck n.
verilen/harcanan paranın karşılığının fazlası a bigger bang for the buck n.
harcanan paraya değmek get one's money's worth v.
az emek harcanan ama çok para kazanılan iş/makam/duruma gelmek climb on the gravy train v.
az emek harcanan ama çok para kazanılan iş/makam/duruma gelmek board the gravy train v.
az emek harcanan ama çok para kazanılan iş/makam/duruma gelmek get on the gravy train v.
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek earn your corn [uk] v.
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek earn (one's) corn [uk] v.
harcanan paraya değmek have (one's) money's worth v.
harcanan paraya değmek get/have your money’s worth v.
harcanan paranın karşılığını almak bang for the buck v.
harcanan para için iyi bir karşılık/hizmet almak bang for the buck v.
harcanan paranın üstünde bir karşılık/hizmet almak bang for the buck v.
harcanan paranın/zamanın/çabanın hakkını/karşılığını vermek earn your keep v.
yapılan masrafa/harcanan paraya/zamana/çabaya değmek earn your keep v.
verilen/harcanan paranın karşılığının fazlası bigger bang for the buck adj.
verilen/harcanan para için çok iyi bigger bang for the buck adj.
verilen/harcanan paranın fazlasıyla karşılığı bigger bang for the buck adj.
Trade/Economic
harcanan para outlays n.
işyerinde harcanan zamana göre ödenen para portal-to-portal pay n.
avans olarak harcanan para outlay n.
bilfiil harcanan zaman actual time n.
harcanan yiyecek maliyeti cost of food consumed n.
harcanan paranın karşılığı denetimi value-for-money auditing n.
alışverişte harcanan paranın bir bölümünün o parayı harcayan kişiye iadesi cashback n.
(hizmete veya emtiaya) harcanan miktar demand n.
peşin harcanan spent in advance adj.
Politics
harcanan vergi gelirleri taxpayer money n.
Industry
yeniden yerine getirilmesi gereken görevlerin kök neden analizi için harcanan çaba rework n.
Technical
harcanan su consumptive water n.
onarım için harcanan ortalama zaman mean time to repair n.
kendinden harcanan teknik self-consuming n.
harcanan kalıba döküm expendable mould casting n.
bir ton ağırlığındaki bir nesneyi 30 cm yüksekliğe kaldırırken yerçekimine karşı harcanan bir birim enerji ton-foot n.
bir ton ağırlığındaki bir nesneyi 30 cm yüksekliğe kaldırırken yerçekimine karşı harcanan bir birim enerji foot-ton n.
Computer
harcanan yer wasted space n.
harcanan fazla mesai overtime spent n.
onarım için harcanan ortalama zaman mean time to repair n.
Informatics
yoklamaya harcanan süre polling overhead n.
Automotive
otomobil sistemlerinde çıkış basıncını artırmak ve harcanan çabayı azaltmak üzere kullanılan eleman booster n.
Transportation
nakliyede harcanan güç miktarı haulage n.
Aeronautic
uçağın harcanan yükleri expendable store n.
Psychology
belli bir olay, nesne ya da fikre harcanan duygusal enerji cathexis n.
Statistics
harcanan bekleme süresi spent waiting time n.
Physics
bir gramı bir metre kaldırmak için yer çekimine karşı harcanan güç metergram n.
bir nesneyi hareket ettirmek için harcanan enerji work n.
Marine Biology
harcanan güç birimi başına düşen av catch per unit effort n.
Education
diploma veya lisans derecesi için harcanan çaba paper chase n.
Military
harcanan yükler expendable store n.
(asker veya havacı) görev yerinde harcanan süre posting n.
Hunting
(ateşli silahlarda) harcanan kartuş kovanlarının yeniden kullanılabilmeleri için yeni kapsüller takmaya yarayan donanım reprimer n.
Slang
çok harcanan slathered adj.