olgun - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

olgun



Bedeutungen von dem Begriff "olgun" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 37 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
olgun mature adj.
olgun ripe adj.
General
olgun bloomer n.
olgun experienced adj.
olgun mellow adj.
olgun grown adj.
olgun dignified adj.
olgun ripe adj.
olgun mature adj.
olgun matured adj.
olgun grown-up adj.
olgun adult adj.
olgun advanced adj.
olgun well-seasoned adj.
olgun untender adj.
olgun malmy [dialect] [uk] adj.
olgun big adj.
olgun manly [obsolete] adj.
olgun bold adj.
olgun headed adj.
olgun -headed adj.
olgun old adj.
olgun rounded adj.
olgun rounded adj.
olgun old-fashioned [dialect] [uk] adj.
olgun old-fashioned [dialect] [uk] adj.
olgun fledged adj.
olgun flidge adj.
olgun perfect [obsolete] adj.
olgun seeded adj.
olgun self-contained adj.
olgun in season adv.
Idioms
olgun old enough to know better adj.
Technical
olgun ripe adj.
olgun mature adj.
Marine Biology
olgun adult adj.
Forestry
olgun overmature adj.

Bedeutungen, die der Begriff "olgun" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 120 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
olgun vadi mature valley n.
olgun toprak mature soil n.
olgun olmama immaturity n.
olgun erkek mature man n.
olgun meyve ripe fruit n.
olgun kadın mature woman n.
olgun insanlar mature people n.
olgun denetimli davranış maturationally controlled behaviour n.
fazla olgun overmature n.
aşırı olgun overmature n.
(olgun meyve) çürüme bletting n.
olgun koyundan elde edilen iç yağı mutton tallow n.
olgun koyundan elde edilen don yağı mutton tallow n.
kurutulmuş olgun ignatiya çekirdeği ignatia n.
olgun olmayan birey immature n.
olgun olmayan şey immaturity n.
yere düşmüş sağlıklı ve olgun meyve drop n.
üst fıçıdaki genç şarabın alt fıçıdaki olgun şarap ile karıştırılması sonucu lezzet istikrarı sağlayan bir sistem solera n.
üst fıçıdaki genç şarabın alt fıçıdaki olgun şarap ile karıştırılması sonucu lezzet istikrarı sağlayan bir sistem solera system n.
olgun davranmak act maturely v.
olgun olmak be mature v.
olgun davranmak behave maturely v.
olgun davranmak act mature v.
olgun davranmak behave in a mature way v.
olgun görünmek seem/look mature v.
olgun erkeklerden hoşlanmak like mature men v.
olgun karşılamak react maturely v.
olgun karşılamak respond maturely v.
olgun bir form edinmek shape v.
olgun (meyve) ripe adj.
kısmen olgun semimature adj.
olgun olmayan unmatured adj.
olgun olmayan immature adj.
fazla olgun overripe adj.
tamamen olgun fully matured adj.
olgun görünümlü mature-looking adj.
olgun olmayan nonmature adj.
yaşından daha olgun ve akıllı auld–farrant [scottish] adj.
olgun olmayan unadult adj.
(olgun olmasına rağmen) kibar olmayan unmellow adj.
(olgun olmasına rağmen) kaba unmellow adj.
olgun olmayan unmellowed adj.
daha olgun riper adj.
daha olgun olan riper adj.
fazlasıyla olgun overdue adj.
aşırı olgun overmellow adj.
olgun portakal renginde olan orange-colored adj.
olgun portakal renginde olan orange-hued adj.
(meyve) olgun pukka adj.
olgun bir biçimde ripely adv.
olgun bir şekilde adultly adv.
olgun olarak maturely adv.
olgun bir biçimde mellowly adv.
olgun bir biçimde adultly adv.
hayatın en olgun döneminde in the prime of life adv.
olgun kafayla ripely [obsolete] adv.
olgun bir ihtiyatla ripely [obsolete] adv.
Colloquial
olgun kadın chook [australia] n.
daha olgun davran act your age expr.
daha olgun davran be your age expr.
Idioms
olgun genç an old head on young shoulders n.
genç yaşına rağmen olgun kimse an old head on young shoulders n.
olgun genç an old head on young shoulders n.
genç yaşına rağmen olgun kimse an old head on young shoulders n.
olgun erkeklerden hoşlanmak have a thing for older men v.
doğru karar verecek kadar olgun old enough to know better adj.
yeterince olgun old enough to vote adj.
bir şeyi yapmayacak kadar olgun/onurlu/saygın/kişilikli olan above (doing) something adv.
daha olgun davran! act your age! expr.
Trade/Economic
olgun pazar mature market n.
olgun marka mature brand n.
olgun piyasa mature market n.
olgun ekonomi mature economy n.
Technical
olgun toprak mature soil n.
Marine
olgun karst holo karst n.
Medical
(ovaryumda) olgun folikül ovisac n.
Parasitology
olgun üzümlere bulaşarak şeker içeriğinde artışa neden olan parazitik bir mantar noble rot (botrytis cinerea) n.
olgun üzümlere bulaşarak şeker içeriğinde artışa neden olan parazitik bir mantar noble mold n.
olgun proglotitlerin yaşam boyu birikimi anapolysis n.
Food Engineering
aşırı olgun overripe adj.
Gastronomy
yemek için yeterince olgun olmayan dana eti bod veal n.
pişirmeye uygun olgun tavuk eti hen n.
koyulaştırılmış olgun meyve suyu rob n.
olgun olmayan unseasoned adj.
yarı olgun (kavun) half-slip adj.
Chemistry
pektinden elde edilen ve fazla olgun meyvelerde bulunan bir madde metapectin n.
Biology
olgun oosit mature oocyte n.
tamamen olgun ve döllenmeye hazır dişi gamet oosphere n.
belirli mantar türlerinin olgun örneklerinde görülüp mantar şapkasının etrafından sarkan örümcek ağı benzeri kalıntılar cortina n.
olgun mantarları çevreleyen kalıntı skirt n.
olgun yumurtanın germinal noktasına benzeyen ypsiliform adj.
olgun eril özelliklere sahip gerontomorphic adj.
çeşitli olgun hücre tiplerinden herhangi birine dönüşme potansiyeli olan multipotential adj.
Marine Biology
olgun balık ripe fish n.
olgun yumurta ripe egg n.
olgun bireyler mature individuals n.
tuzlu suda bekletilmiş olgun ve yağlı ringa balığı schmaltz herring n.
olgun yumurta taşıyan (balık) ripe adj.
olgun spermatozoa taşıyan (balık) ripe adj.
Zoology
olgun dişi kedi queen n.
bazı kabukluların olgun yumurtalıkları roe n.
Botanic
bazı mantar türlerinde olgun bir sporun sporofordan ayrılması abstriction n.
çiçek açan bitkide olgun embriyo kesesi içindeki yumurtanın karşı ucunda yer alan üç hücre antipodal n.
olgun pamuk elması kabuğu burr [india] n.
(ağaç) fazla olgun stagnant adj.
Tobacco
puronun en dış katmanını oluşturup gövdesini saran olgun tütün yaprağı wrapper n.
Literature
genç yetişkin erkekleri hedefleyen, olgun temalara ve hikayelere sahip olan bir anime türü seinen anime n.
Environment
olgun kent mature city n.
Geography
olgun vadi mature valley n.
olgun koyak mature valley n.
Geology
olgunlaşmamış-erken olgun seviye immature to early-mature stage n.
Entomology
aynı anda su yüzüne çıkan olgun böceklerin oluşturduğu grup hatch n.
Slang
olgun davranma big-boy pants n.
olgun davranma big-girl pants n.
ateşli olgun kadın red-hot mama n.
seksi olgun kadın red-hot mama n.
cinsel cazibesi olan olgun kadın red-hot mama n.
davetkar olgun kadın red-hot mama n.
Modern Slang
olgun davranma acting like an adult n.
olgun davranmak be acting like an adult v.