the odds - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

the odds

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "the odds" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 37 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
odds n. ihtimal
odds n. şans
odds n. fark
odds n. kavga
odds n. anlaşmazlık
odds n. üstünlük
odds n. olasılık
odds n. eşitsizlik
odds n. avantaj
odds n. (bahiste) ikramiye oranı
odds n. bir olayın gerçekleşme olasılığının gerçekleşmeme olasılığına oranı
odds n. bir şeyin diğerini geçme miktarı
odds n. bir şeyin diğerini geçme derecesi
odds n. bir şeyin diğerinden az olma miktarı
odds n. bir şeyin diğerinden az olma derecesi
odds n. bir yarışmacının diğerine göre sahip olduğuna karar verilen avantaj
odds n. önem
odds n. kar
odds n. kazanç
odds n. yüzde
odds n. kullanım
odds n. bozuşma
odds n. çekişme
odds n. çelişki
odds n. uyuşmazlık
odds n. lütuf
odds n. iyilik
odds n. özel muamele
odds n. özel ilgi
odds n. özel sevgi
Medical
odds olupolmamasılık
Psychology
odds n. bahis oranı
Sport
odds n. yarışmadaki tüm yarışmacıların şansını eşitlemek için daha zayıf olana önceden verilen belirli sayıdaki puan
odds n. yarışmadaki tüm yarışmacıların şansını eşitlemek için daha zayıf olana önceden verilen puan avantajı
Wagering
odds n. bookmakerlerin bahisçilere sunduğu oranlar
Archaic
odds n. avantajlı durumda olma
odds n. avantajlı konumda olma

Bedeutungen, die der Begriff "the odds" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 114 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Phrases
the odds are that expr. ihtimali var ki
may the odds be ever in your favor (hunger games quote) expr. şans sonsuza dek sizinle olsun
(the) odds are (that) expr. büyük ihtimalle
(the) odds are (that) expr. büyük olasılıkla
(the) odds are (that) expr. yüksek ihtimalle
(the) odds are (that) expr. muhtemelen
(the) odds are against (something) expr. (bir şey) pek mümkün değil
(the) odds are against (something) expr. her şey (bir şeyin) karşısında
(the) odds are against (something) expr. (bir şey) uzak ihtimal
(the) odds are against (something) expr. (bir şey) pek olası değil
(the) odds are against (something) expr. (bir şey) için pek şans yok
Colloquial
beat the odds v. bir zorluğu aşmak
beat the odds v. bir güçlüğü aşmak
beat the odds v. üstesinden gelmek
beat the odds v. zoru başarmak
what are the odds expr. olasılığı/ihtimali ne/kaç?
what are the odds expr. vay be şansa bak! şansa bak! kör talih!
over the odds expr. astronomik (fiyat)
over the odds expr. beklenenin üzerinde (fiyat)
over the odds expr. çok yüksek (fiyat)
over the odds expr. çok pahalı
over the odds expr. fahiş
over the odds expr. normalin üzerinde (fiyat)
Idioms
pay over the odds v. bir servet ödemek
pay over the odds v. değerinden fazla para ödemek
pay over the odds v. ederinden daha fazla ödemek
stack the odds against v. engellemek
stack the odds in (someone's or something's) favor v. durumu (başka birinin/bir şeyin) lehine çevirmek
stack the odds in (someone's or something's) favor v. durumu (başka birinden/bir şeyden) yana ayarlamak
stack the odds in (someone's or something's) favor v. sadece (birinin/bir şeyin) yararına yapmak/çevirmek
stack the odds in (someone's or something's) favor v. (birini/bir şeyi) daha avantajlı kılmak
stack the odds in (someone's or something's) favor v. durumu sadece (birine/bir şeye) göre olacak şekilde ayarlamak
stack the odds in (someone's or something's) favor v. durumu (başka birinin/bir şeyin) lehine olacak şekilde düzenlemek
stack the odds in (someone's or something's) favor v. kartları (birine/bir şeye) göre dağıtmak
stack the odds in (someone's or something's) favor v. durumu (başka birinin/bir şeyin) yararına olacak şekilde düzenlemek
stack the odds in (someone's or something's) favor v. şansı (başka birinden/bir şeyden) yana kılmak
stack the odds in (someone's or something's) favor v. hileyle (başka birinin/bir şeyin) lehine çevirmek
stack the odds in (someone's or something's) favor v. (başka birinin/bir şeyin) kazanması için/kazanacağı şekilde ayarlamak
stack the odds in (someone's or something's) favor v. (birine/bir şeye) haksız kazanç sağlatmak
stack the odds in (someone's or something's) favor v. (birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak
stack the odds in the favor of (someone or something) v. durumu (başka birinin/bir şeyin) lehine çevirmek
stack the odds in the favor of (someone or something) v. durumu (başka birinden/bir şeyden) yana ayarlamak
stack the odds in the favor of (someone or something) v. sadece (birinin/bir şeyin) yararına yapmak/çevirmek
stack the odds in the favor of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) daha avantajlı kılmak
stack the odds in the favor of (someone or something) v. durumu sadece (birine/bir şeye) göre olacak şekilde ayarlamak
stack the odds in the favor of (someone or something) v. durumu (başka birinin/bir şeyin) lehine olacak şekilde düzenlemek
stack the odds in the favor of (someone or something) v. kartları (birine/bir şeye) göre dağıtmak
stack the odds in the favor of (someone or something) v. durumu (başka birinin/bir şeyin) yararına olacak şekilde düzenlemek
stack the odds in the favor of (someone or something) v. şansı (başka birinden/bir şeyden) yana kılmak
stack the odds in the favor of (someone or something) v. hileyle (başka birinin/bir şeyin) lehine çevirmek
stack the odds in the favor of (someone or something) v. (başka birinin/bir şeyin) kazanması için/kazanacağı şekilde ayarlamak
stack the odds in the favor of (someone or something) v. (birine/bir şeye) haksız kazanç sağlatmak
stack the odds in the favor of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) hak etmediği şekilde avantajlı olmasını sağlamak
shout the odds v. sinirle bağırmak
shout the odds v. bağırıp çağırmak
shout the odds v. tehditkar şekilde bağırmak
shout the odds v. tehditler savurmak
shout the odds v. inatçı ve yüksek sesle konuşmak
shout the odds v. dediğim dedik bir tavırla konuşmak
stack the odds against (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı hile yapmak
stack the odds against (someone or something) v. (birini/bir şeyi) oyuna getirmek
stack the odds against (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı haksız avantaj sağlamak
stack the odds against (someone or something) v. hile yaparak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak
stack the odds against (someone or something) v. (birine/bir şeye) çalım atmak
stack the odds against (someone or something) v. durumu (başka birinin/bir şeyin) aleyhine çevirmek
the odds are in favor of something expr. gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel
the odds are stacked in favor of somebody/something expr. kartlar/şans (birinden) yana
the odds are stacked in favor of somebody/something expr. şansı yaver gidiyor
the odds are stacked in favor of somebody/something expr. (birinin) kazanma şansı/olasılığı daha yüksek
against all the odds expr. bütün engellere rağmen
against the odds expr. bütün olanaksızlıklara rağmen
against all the odds expr. her şeye rağmen
the odds are stacked against me expr. ibre benden yana değil
the odds are stacked against me expr. kazanmam/başarılı olmam pek mümkün değil. ibre benden yana değil
the odds are stacked against me expr. kazanma/başarılı olma ihtimalim düşük/zayıf
the odds are stacked against me expr. şansım yaver gitmiyor
against all the odds expr. tüm zorluklara rağmen
against all the odds expr. tüm olanaksızlıklara rağmen
against all the odds expr. tüm tuhaflıklara rağmen
the odds are stacked in favor of (someone or something) expr. her şey (birinin/bir şeyin) lehine
the odds are stacked in favor of (someone or something) expr. tüm şartlar (birinin/bir şeyin) başarılı olması için uygun
the odds are stacked in favor of (someone or something) expr. tüm şartlar (birinin) bir şeyin lehine
the odds are stacked in favor of (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) şartları başarmak için çok uygun
the odds are stacked in favor of (someone or something) expr. (biri/bir şey) başarmak için tüm şartlara sahip
the odds are stacked in favor of (someone or something) expr. kartlar/şans (birinden/bir şeyden) yana
the odds are stacked in favor of (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) bu şartlarda başarılı olma olasılığı çok yüksek
at odds with the world expr. hayatından memnun olmayan
at odds with the world expr. hayatta ne yapacağına karar vermemiş
at odds with the world expr. başkalarıyla çelişki halinde
at odds with the world expr. başkalarına aykırı
the cards/odds are stacked against somebody/something expr. durum/şans/ihtimaller (birinden/bir şeyden) yana değil
the cards/odds are stacked against somebody/something expr. durum/ihtimaller (birinin/bir şeyin) lehine değil
the odds are against (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) hiç/neredeyse hiç şansı yok
the odds are against (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil
the odds are against (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) başarması pek olası değil
the odds are against (someone or something) expr. şartlar (birinin/bir şeyin) aleyhine
the odds are against something/somebody doing something expr. (birinin/bir şeyin) bir şey yapmada hiç/neredeyse hiç şansı yok
the odds are against something/somebody doing something expr. (birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil
the odds are against something/somebody doing something expr. (birinin/bir şeyin) başarması pek olası değil
the odds are stacked against (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) hiç/neredeyse hiç şansı yok
the odds are stacked against (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil
the odds are stacked against (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) başarması pek olası değil
the odds are stacked against (someone or something) expr. şartlar (birinin/bir şeyin) aleyhine
the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr. (birinin/bir şeyin) şansı yüksek
the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr. (birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması mümkün
the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr. (birinin/bir şeyin) başarması olası
the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr. şartlar (birinin/bir şeyin) lehine
the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr. durum/şartlar (birinden/bir şeyden) yana
Speaking
what's the odds? expr. ne fark eder?
what's the odds? expr. ne çıkar?
what's the odds? expr. ne yazar?
the odds are stacked against me expr. şartlar benim aleyhime
the odds are against one expr. talih yüzüne gülmüyor
Wagering
shortening the odds n. bahislerin fazla yapıldığından oran miktarının alçaltılması