|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
| General |
|
| 1 |
General |
world war n.
|
dünya savaşı |
|
There have been 250 conflicts since the Second World War, and 86 million people have been killed in them.
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana 250 çatışma yaşandı ve bu çatışmalarda 86 milyon insan öldü.
More Sentences
|
| 2 |
General |
cold war n.
|
soğuk savaş |
|
We have particularly retreated to the cold war attitude towards the United States.
Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı soğuk savaş tavrına geri döndük.
More Sentences
|
|
|
| 3 |
General |
war poetry n.
|
savaş şiiri |
|
There's lots of war poetry on the syllabus.
Müfredatta bir sürü savaş şiiri var.
More Sentences
|
| 4 |
General |
prisoner of war n.
|
savaş esiri |
|
Yet he is taken hostage and treated as a prisoner of war.
Yine de rehin alındı ve savaş esiri muamelesi gördü.
More Sentences
|
| 5 |
General |
war crime n.
|
savaş suçu |
|
This is a war crime in my eyes.
Bu benim gözümde bir savaş suçudur.
More Sentences
|
| 6 |
General |
state of war n.
|
savaş hali |
|
In nature, living beings are in a perpetual state of war.
Doğada, canlılar sürekli bir savaş halindedir.
More Sentences
|
| 7 |
General |
prisoners of war n.
|
savaş esirleri |
|
Until such time as their legal status has been established, they must be regarded as prisoners of war.
Yasal statüleri belirlenene kadar savaş esiri olarak kabul edilmeleri gerekmektedir.
More Sentences
|
| 8 |
General |
war of aggression n.
|
saldırı savaşı |
|
They expressly rejected any preventive war of aggression without United Nations approval.
Birleşmiş Milletler onayı olmadan herhangi bir önleyici saldırı savaşını açıkça reddettiler.
More Sentences
|
| 9 |
General |
crimean war n.
|
kırım savaşı |
|
Why did the Crimean War break out?
Kırım Savaşı neden çıktı?
More Sentences
|
| 10 |
General |
secretary of war n.
|
savaş bakanı |
|
The Secretary of War was in a hurry.
Savaş Bakanı'nın acelesi vardı.
More Sentences
|
| 11 |
General |
nuclear war n.
|
nükleer savaş |
|
Nuclear war has been threatened.
Nükleer savaş tehdidinde bulunuldu.
More Sentences
|
| 12 |
General |
guerrilla war n.
|
gerilla savaşı |
|
There is a real guerrilla war in progress.
Devam eden gerçek bir gerilla savaşı var.
More Sentences
|
| 13 |
General |
law of war n.
|
savaş hukuku |
|
On what practices is Islamic law of war based?
İslam savaş hukuku hangi uygulamalara dayanmaktadır?
More Sentences
|
| 14 |
General |
state of war n.
|
savaş durumu |
|
The concept of a state of war best describes the situation.
Savaş durumu kavramı durumu en iyi şekilde açıklamaktadır.
More Sentences
|
| 15 |
General |
war on terrorism n.
|
terörizmle savaş |
|
The war on terrorism comes first.
Terörizmle savaş her şeyden önce gelir.
More Sentences
|
| 16 |
General |
war god n.
|
savaş tanrısı |
|
In my generation, I will protect the War God Temple!
Benim neslimde Savaş Tanrısı Tapınağını koruyacağım!
More Sentences
|
| 17 |
General |
prisoner of war n.
|
savaş tutsağı |
|
The prisoner of war bore himself with great dignity.
Savaş tutuklusu şerefli davrandı.
More Sentences
|
| 18 |
General |
war criminal n.
|
savaş suçlusu |
|
I anticipate our prosecuting war criminals ourselves, if we have any.
Eğer varsa, savaş suçlularını kendimiz yargılayacağımızı tahmin ediyorum.
More Sentences
|
| 19 |
General |
gulf war n.
|
körfez savaşı |
|
When I was last here, I reported in broad outline on developments in the situation since the Gulf War.
Buraya son geldiğimde Körfez Savaşı'ndan bu yana yaşanan gelişmeleri ana hatlarıyla rapor etmiştim.
More Sentences
|
| 20 |
General |
war horse n.
|
savaş atı |
|
We will not ride on war horses.
Savaş atlarına binmeyeceğiz.
More Sentences
|
| 21 |
General |
theatre of war n.
|
savaş alanı |
|
Europe has experience of being a theatre of war.
Avrupa bir savaş alanı olma deneyimine sahiptir.
More Sentences
|
| 22 |
General |
tug of war n.
|
çekişme |
|
There is a tug of war going on between the Council and Parliament.
Konsey ve Parlamento arasında bir çekişme yaşanıyor.
More Sentences
|
|
|
| 23 |
General |
war academy n.
|
harp akademisi |
|
He graduated from the Naval War Academy, the Armed Forces Academy and the NATO Defense College (Rome).
Deniz Harp Akademisi, Silahlı Kuvvetler Akademisi ve NATO Savunma Koleji'nden (Roma) mezun oldu.
More Sentences
|
| 24 |
General |
war movie n.
|
savaş filmi |
|
Tom doesn't watch war movies.
Tom savaş filmleri izlemez.
More Sentences
|
| 25 |
General |
korean war n.
|
kore savaşı |
|
They were reportedly used by the army of the People's Republic of China during the Korean War.
Kore Savaşı sırasında Çin Halk Cumhuriyeti ordusu tarafından kullanıldığı bildirildi.
More Sentences
|
| 26 |
General |
war strategy n.
|
savaş stratejisi |
|
Challenge your shooting and war strategy skills here!
Burada atış ve savaş stratejisi becerilerinize meydan okuyun!
More Sentences
|
| 27 |
General |
class war n.
|
sınıf savaşı |
|
It means that class war is being waged.
Bu, sınıf savaşının yürütüldüğü anlamına geliyor.
More Sentences
|
| 28 |
General |
declaration of war n.
|
savaş ilanı |
|
Anything else would be unacceptable and a declaration of war.
Başka bir şey kabul edilemez ve savaş ilanı demek olur.
More Sentences
|
| 29 |
General |
preventive war n.
|
önleyici savaş |
|
The doctrine of a preventive war to protect the vital interests of the United States is unacceptable.
Amerika Birleşik Devletleri'nin hayati çıkarlarını korumak için önleyici savaş doktrini kabul edilemez.
More Sentences
|
| 30 |
General |
threat of war n.
|
savaş tehdidi |
|
It is enough to make you forget the moratorium on GMOs and the threat of war in Iraq.
GDO'larla ilgili moratoryumu ve Irak'taki savaş tehdidini unutturmaya yeter.
More Sentences
|
| 31 |
General |
civil war n.
|
iç savaş |
|
The second obvious fact is that Côte d'Ivoire is in not facing a civil war.
İkinci açık gerçek ise Fildişi Sahili'nin bir iç savaşla karşı karşıya olmadığıdır.
More Sentences
|
| 32 |
General |
god of war n.
|
savaş tanrısı |
|
Mars is the planet of the god of war.
Mars, savaş tanrısının gezegenidir.
More Sentences
|
| 33 |
General |
war story n.
|
savaş hikayesi |
|
How To Tell a True War Story?
Gerçek Bir Savaş Hikayesi Nasıl Anlatılır?
More Sentences
|
| 34 |
General |
entering the war n.
|
savaşa girme |
|
In 1779, Spain entered the war against the British.
İspanya 1779 yılında İngilizlere karşı savaşa girdi.
More Sentences
|
| 35 |
General |
war hero n.
|
savaş kahramanı |
|
Join the resistance and Command this revolution like a real war hero.
Direnişe katılın ve bu devrimi gerçek bir savaş kahramanı gibi yönetin.
More Sentences
|
| 36 |
General |
third world war n.
|
üçüncü dünya savaşı |
|
I wonder if a third world war will break out.
Üçüncü dünya savaşının patlak verip vermeyeceğini merak ediyorum.
More Sentences
|
| 37 |
General |
war photographer n.
|
savaş fotoğrafçısı |
|
I could never be a war photographer.
Asla bir savaş fotoğrafçısı olamam.
More Sentences
|
| 38 |
General |
cause of war n.
|
savaş nedeni |
|
If I am the cause of war, I am ready to be destroyed.
Eğer savaşın nedeni bensem, yok edilmeye hazırım.
More Sentences
|
| 39 |
General |
war reporter n.
|
savaş muhabiri |
|
What’s it like being a war reporter?
Savaş muhabiri olmak nasıl bir şey?
More Sentences
|
| 40 |
General |
war zone n.
|
savaş alanı |
|
The kitchen looked like a war zone.
Mutfak savaş alanı gibiydi.
More Sentences
|
| 41 |
General |
anti-war demonstration n.
|
savaş karşıtı gösteri |
|
Hundreds of thousands of people have gathered for anti-war demonstrations across the European Union.
Avrupa Birliği genelinde yüz binlerce insan savaş karşıtı gösteriler için bir araya geldi.
More Sentences
|
| 42 |
General |
bloody war n.
|
kanlı savaş |
|
Why did this bloody war break out at all?
Peki bu kanlı savaş neden çıktı?
More Sentences
|
| 43 |
General |
culture war n.
|
kültür savaşı |
|
The left has won the culture wars.
Sol, kültür savaşlarını kazandı.
More Sentences
|
| 44 |
General |
win a war v.
|
savaş kazanmak |
|
Sometimes it is better to lose than to win a war.
Bazen bir savaşı kazanmaktansa kaybetmek daha iyidir.
More Sentences
|
| 45 |
General |
go to war v.
|
savaşa girmek |
|
Even so, we are not willing to go to war, and rightly!
Yine de savaşa girmeye istekli değiliz ve bunda da haklıyız!
More Sentences
|
| 46 |
General |
wage war on v.
|
savaş açmak |
|
Those who claimed to forbid any value judgments on civilisations are suddenly waging war on Islam.
Medeniyetler hakkında her türlü değer yargısını yasakladığını iddia edenler aniden İslam'a savaş açıyor.
More Sentences
|
| 47 |
General |
wage war v.
|
savaşmak |
|
Holding talks is the way to achieve peace, not waging war.
Barışa ulaşmanın yolu savaşmak değil, görüşmeler yapmaktır.
More Sentences
|
| 48 |
General |
declare war v.
|
savaş ilan etmek |
|
Congress has not declared war since 1941.
Kongre 1941'den bu yana savaş ilan etmedi.
More Sentences
|
| 49 |
General |
make war v.
|
savaşmak |
|
Let us take advantage of this situation, however, to contain the problem and avoid making war.
Bununla birlikte, sorunu kontrol altına almak ve savaşmaktan kaçınmak için bu durumdan yararlanalım.
More Sentences
|
| 50 |
General |
wage war against v.
|
savaş açmak |
|
The Burmese generals continue to wage war against their own population.
Birmanyalı generaller kendi halklarına karşı savaş açmaya devam ediyor.
More Sentences
|
| 51 |
General |
prevent the war v.
|
savaşı önlemek |
|
We'll have to prevent the war at any cost.
Ne pahasına olursa olsun savaşı önlemek zorundayız.
More Sentences
|
| 52 |
General |
win the war v.
|
savaşı kazanmak |
|
Personally speaking, I think that we perhaps have won the war, but there is a risk we might lose peace.
Şahsen ben savaşı kazanmış olabileceğimizi düşünüyorum, ancak barışı kaybetme riskimiz var.
More Sentences
|
| 53 |
General |
war with v.
|
ile savaşmak |
|
Argentina fought a war with Great Britain over the Falkland Islands.
Arjantin, Falkland Adaları için Büyük Britanya ile savaştı.
More Sentences
|
| 54 |
General |
war-torn adj.
|
savaştan zarar görmüş |
|
Today these lost stores have become of vital importance in war-torn and drought-affected Syria.
Bugün bu kayıp depolar, savaştan zarar gören ve kuraklıktan etkilenen Suriye'de hayati önem taşıyor.
More Sentences
|
| 55 |
General |
prisoner-of-war adj.
|
savaş esiri |
|
First, the fort was a prisoner-of-war camp.
Birincisi, kale bir savaş esiri kampıydı.
More Sentences
|
| Phrasals |
|
| 56 |
Phrasals |
war against (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) savaşmak |
|
The war against terrorism is a war to free the people of Afghanistan from the twenty-eight years of slavery.
Terörizme karşı savaş Afganistan halkını yirmi sekiz yıllık kölelikten kurtarmak için verilen bir savaştır.
More Sentences
|
| Phrases |
|
| 57 |
Phrases |
no to war expr.
|
savaşa hayır |
|
The New York Times, too, has chosen to say no to war.
New York Times da savaşa hayır demeyi seçti.
More Sentences
|
| Colloquial |
|
| 58 |
Colloquial |
first gulf war n.
|
birinci körfez savaşı |
|
The gentlemen at this table were naval commanders during the first Gulf War.
Bu masadaki beyler Birinci Körfez Savaşı sırasındaki deniz komutanlarıydı.
More Sentences
|
| Idioms |
|
| 59 |
Idioms |
declare war on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) savaş ilan etmek |
|
We very much declare war on any form of terrorism.
Terörizmin her türlüsüne karşı savaş ilan ediyoruz.
More Sentences
|
| Speaking |
|
| 60 |
Speaking |
war is over expr.
|
savaş bitti |
|
The war is over, but nothing is settled.
Savaş bitti ama hiçbir şey çözülmedi.
More Sentences
|
| General |
|
| 61 |
General |
shooting war n.
|
gerçek savaş |
|
| 62 |
General |
war chest n.
|
savaşta toplanan para |
|
|
|
| 63 |
General |
wage war n.
|
savaş |
|
| 64 |
General |
cost of war n.
|
savaşın maliyeti |
|
| 65 |
General |
war paint n.
|
savaş boyası |
|
| 66 |
General |
war clouds n.
|
savaş bulutları |
|
| 67 |
General |
warning of war n.
|
savaş uyarısı |
|
| 68 |
General |
persian gulf war n.
|
basra körfezi savaşı |
|
| 69 |
General |
solemn war n.
|
din savaşı |
|
| 70 |
General |
invasive war n.
|
istila savaşı |
|
| 71 |
General |
commencement of war n.
|
savaşın başlaması |
|
| 72 |
General |
theater of war n.
|
harp sahası |
|
| 73 |
General |
war cry n.
|
savaş narası |
|
| 74 |
General |
war of balkan peninsula n.
|
balkan savaşı |
|
| 75 |
General |
war of nerves n.
|
sinir harbi |
|
| 76 |
General |
tug of war n.
|
şiddetli rekabet |
|
| 77 |
General |
civil war n.
|
milli savaş |
|
| 78 |
General |
the aftermath of war n.
|
savaşın sonuçları |
|
| 79 |
General |
winning of the war n.
|
savaşın galibi |
|
| 80 |
General |
aerial war n.
|
hava savaşı |
|
| 81 |
General |
women and war n.
|
kadınlar ve savaş |
|
| 82 |
General |
literature and the war n.
|
edebiyat ve savaş |
|
| 83 |
General |
national independence war n.
|
milli kurtuluş savaşı |
|
| 84 |
General |
war declaration n.
|
savaş ilanı |
|
| 85 |
General |
war hawk n.
|
savaş kışkırtıcısı |
|
| 86 |
General |
extension of war n.
|
savaşın uzaması |
|
| 87 |
General |
war dance n.
|
savaş dansı |
|
| 88 |
General |
man of war n.
|
savaş gemisi |
|
| 89 |
General |
theater of war n.
|
savaş alanı |
|
| 90 |
General |
war of position n.
|
mevzi savaşı |
|
| 91 |
General |
on a war foot n.
|
yolcu durumunda |
|
| 92 |
General |
consequences of a war n.
|
savaşın sonuçları |
|
| 93 |
General |
holy war n.
|
gaza |
|
| 94 |
General |
liberty war n.
|
kurtuluş savaşı |
|
| 95 |
General |
war advocacy n.
|
savaş savunması |
|
| 96 |
General |
the class war n.
|
sınıf mücadelesi |
|
| 97 |
General |
holy war n.
|
din savaşı |
|
| 98 |
General |
war college n.
|
harp okulu |
|
| 99 |
General |
horrors of war n.
|
savaşın dehşetleri |
|
| 100 |
General |
trojan war n.
|
troya savaşı |
|
| 101 |
General |
end of the war n.
|
savaşın sonu |
|
| 102 |
General |
results of war n.
|
savaşın sonuçları |
|
| 103 |
General |
air war n.
|
hava savaşı |
|
| 104 |
General |
war cry n.
|
bir kampanyada kullanılan slogan |
|
| 105 |
General |
national sovereignty war n.
|
milli kurtuluş savaşı |
|
| 106 |
General |
war of aggression n.
|
taarruz harbi |
|
| 107 |
General |
turco italian war n.
|
trablusgarp savaşı |
|
| 108 |
General |
war helmet n.
|
tolga |
|
| 109 |
General |
ministry of war n.
|
harbiye nezareti |
|
| 110 |
General |
war grave n.
|
şehitlik |
|
| 111 |
General |
war and literature n.
|
savaş ve edebiyat |
|
| 112 |
General |
war baby n.
|
savaşta doğan bebek |
|
| 113 |
General |
war in literature n.
|
edebiyatta savaş |
|
| 114 |
General |
war gas n.
|
savaş gazı |
|
| 115 |
General |
the second world war n.
|
ikinci dünya savaşı |
|
| 116 |
General |
ground war n.
|
kara savaşı |
|
| 117 |
General |
honorary title for war veterans n.
|
gazilik |
|
| 118 |
General |
results of the war n.
|
savaşın sonuçları |
|
| 119 |
General |
war academy n.
|
harp okulu |
|
| 120 |
General |
advocate of war n.
|
savaş destekçisi |
|
| 121 |
General |
war caused disability n.
|
savaş maluliyeti |
|
| 122 |
General |
effects of war n.
|
savaşın sonuçları |
|
| 123 |
General |
ground war n.
|
kara harekatı |
|
| 124 |
General |
war club n.
|
topuz |
|
| 125 |
General |
rights of war veterans n.
|
gazi hakları |
|
| 126 |
General |
conduct of war n.
|
savaşın idaresi |
|
| 127 |
General |
prisoner of war n.
|
esir |
|
| 128 |
General |
the first world war n.
|
birinci dünya savaşı |
|
| 129 |
General |
war office n.
|
savaş bakanlığı |
|
| 130 |
General |
english war poetry n.
|
ingiliz savaş şiiri |
|
| 131 |
General |
war fleet n.
|
harp filosu |
|
| 132 |
General |
war of movement n.
|
manevra savaşı |
|
| 133 |
General |
paper war n.
|
basın savaşı |
|
| 134 |
General |
war veteran n.
|
gazi |
|
| 135 |
General |
war whoop n.
|
savaş narası |
|
| 136 |
General |
serial war n.
|
hava savaşı |
|
| 137 |
General |
war of invasion n.
|
istila savaşı |
|
| 138 |
General |
paper war n.
|
kalem savaşı |
|
| 139 |
General |
war of the knife n.
|
süngü savaşı |
|
| 140 |
General |
tug of war n.
|
mücadele |
|
| 141 |
General |
guerilla war n.
|
çete savaşı |
|
| 142 |
General |
war of conquest n.
|
fetih savaşı |
|
| 143 |
General |
holy war n.
|
cihat |
|
| 144 |
General |
war profiteer n.
|
harp zengini |
|
| 145 |
General |
prevention of war n.
|
savaşın önlenmesi |
|
| 146 |
General |
war and emergency legislation n.
|
savaş ve olağanüstü hal mevzuatı |
|
| 147 |
General |
war films n.
|
savaş filmleri |
|
| 148 |
General |
police war n.
|
polis savaşı |
|
| 149 |
General |
secretary of state for war n.
|
savaş bakanı |
|
| 150 |
General |
border war n.
|
sınır savaşı |
|
| 151 |
General |
department of war n.
|
savaş bakanlığı |
|
| 152 |
General |
just war n.
|
haklı savaş |
|
| 153 |
General |
war relief n.
|
savaş yardımı |
|
| 154 |
General |
war and society n.
|
savaş ve toplum |
|
| 155 |
General |
yugoslav war n.
|
yugoslav savaşı |
|
| 156 |
General |
war correspondents n.
|
savaş muhabirleri |
|
| 157 |
General |
war crime trials n.
|
savaş suçu yargılamaları |
|
| 158 |
General |
yugoslav war crime trials n.
|
yugoslav savaş suçu yargılamaları |
|
| 159 |
General |
act of war n.
|
savaş nedeni |
|
| 160 |
General |
act of war n.
|
savaşın çıkmasına neden olan olay |
|
| 161 |
General |
outbreak of war n.
|
savaşın çıkması |
|
| 162 |
General |
outbreak of war n.
|
savaş başlaması |
|
| 163 |
General |
outbreak of war n.
|
savaşın başlaması |
|
| 164 |
General |
outbreak of war n.
|
savaş çıkması |
|
| 165 |
General |
rating war n.
|
rating savaşı |
|
| 166 |
General |
theater of war n.
|
savaş bölgesi |
|
| 167 |
General |
war crimes n.
|
savaş suçları |
|
| 168 |
General |
war letter n.
|
savaş mektubu |
|
| 169 |
General |
war threat n.
|
savaş tehdidi |
|
| 170 |
General |
war preparation n.
|
harp hazırlığı |
|
| 171 |
General |
declaring war n.
|
savaş ilan etme |
|
| 172 |
General |
proxy war n.
|
temsili savaş |
|
| 173 |
General |
french and indian war n.
|
fransız-kızılderili savaşı |
|
| 174 |
General |
israel-arab war n.
|
israil-arap savaşı |
|
| 175 |
General |
greco-turkish war n.
|
yunan-türk savaşı |
|
| 176 |
General |
war-horse n.
|
artık eskisi kadar etki uyandırmayan sanat eseri |
|
| 177 |
General |
war-disability n.
|
harp malullüğü |
|
| 178 |
General |
war-horse n.
|
savaş atı |
|
| 179 |
General |
post-cold-war world n.
|
soğuk savaş sonrası dünyası |
|
| 180 |
General |
war-horse n.
|
çok tecrübeli biri |
|
| 181 |
General |
post-war political scene n.
|
savaş sonrası politik sahne |
|
| 182 |
General |
russo-turkish war n.
|
rus-türk savaşı |
|
| 183 |
General |
war-horse n.
|
eski kurt |
|
| 184 |
General |
war-horse n.
|
eski tüfek |
|
| 185 |
General |
men-of-war n.
|
savaş gemisi |
|
| 186 |
General |
war-horse n.
|
artık eskisi gibi etki uyandırmayan bir sanat eseri (sık sık/fazlasıyla icra edildiği için) |
|
| 187 |
General |
turco-italian war n.
|
trablusgarp savaşı |
|
| 188 |
General |
anti-war demonstration n.
|
savaşa hayır gösterisi |
|
| 189 |
General |
war risk n.
|
savaş riski |
|
| 190 |
General |
war to the death n.
|
ölümüne savaş |
|
| 191 |
General |
war to the death n.
|
ölesiye savaş |
|
| 192 |
General |
war memorial n.
|
savaş anıtı |
|
| 193 |
General |
war memorial n.
|
şehit anıtı |
|
| 194 |
General |
outbreak of war n.
|
savaşın patlak vermesi |
|
| 195 |
General |
war story n.
|
savaş öyküsü |
|
| 196 |
General |
civil war cemetery n.
|
iç savaş mezarlığı |
|
| 197 |
General |
war train n.
|
savaş treni |
|
| 198 |
General |
sinews of war n.
|
savaş için gerekli kaynaklar |
|
| 199 |
General |
covert war n.
|
gizli/örtülü savaş |
|
| 200 |
General |
the war on terror n.
|
teröre karşı savaş |
|
| 201 |
General |
turkish war veterans association president n.
|
muharip gaziler derneği genel başkanı |
|
| 202 |
General |
war correspondent n.
|
savaş muhabiri |
|
| 203 |
General |
tug of war n.
|
halat çekme oyunu |
|
| 204 |
General |
war-weary troops n.
|
savaş yorgunu birlikler |
|
| 205 |
General |
war diamond n.
|
savaş bölgelerinde çıkarılan ve savaş düzenini finanse etmekte kullanılan elmas |
|
| 206 |
General |
the spoils of war n.
|
savaş ganimetleri |
|
| 207 |
General |
spoil of war n.
|
savaş ganimeti |
|
| 208 |
General |
civil war hero n.
|
iç savaş kahramanı |
|
| 209 |
General |
escalation of the war n.
|
savaşın tırmanması |
|
| 210 |
General |
world war III n.
|
üçüncü dünya savaşı |
|
| 211 |
General |
the next world war n.
|
bir sonraki dünya savaşı |
|
| 212 |
General |
an undeclared war n.
|
ilan edilmemiş bir savaş |
|
| 213 |
General |
war aim n.
|
savaş amacı |
|
| 214 |
General |
the brink of war n.
|
savaşın eşiği |
|
| 215 |
General |
post-war period n.
|
savaş sonrası dönem |
|
| 216 |
General |
pre-war period n.
|
savaş öncesi dönem |
|
| 217 |
General |
tug of war n.
|
ip çekme |
|
| 218 |
General |
war horn n.
|
savaş borusu |
|
| 219 |
General |
war of independence museum n.
|
kurtuluş savaşı müzesi |
|
| 220 |
General |
cause of war n.
|
savaş sebebi |
|
| 221 |
General |
holy war n.
|
kutsal savaş |
|
| 222 |
General |
sacred war n.
|
kutsal savaş |
|
| 223 |
General |
arts of war n.
|
savaş sanatları |
|
| 224 |
General |
war threats n.
|
savaş tehditleri |
|
| 225 |
General |
war environment n.
|
savaş ortamı |
|
| 226 |
General |
repercussions of war n.
|
savaşın yankıları |
|
| 227 |
General |
war effort n.
|
savaş gayreti/çabası |
|
| 228 |
General |
war territory n.
|
savaş bölgesi |
|
| 229 |
General |
fortress war n.
|
kale savaşı |
|
| 230 |
General |
war and children n.
|
savaş ve çocuklar |
|
| 231 |
General |
war of the worlds n.
|
dünyalar savaşı |
|
| 232 |
General |
war of words n.
|
ağız dalaşı |
|
| 233 |
General |
war of words n.
|
laf dalaşı |
|
| 234 |
General |
war of words n.
|
söz dalaşı |
|
| 235 |
General |
war robots n.
|
savaş robotları |
|
| 236 |
General |
paint war n.
|
boya savaşı |
|
| 237 |
General |
war simulator n.
|
savaş simülatörü |
|
| 238 |
General |
the end of the cold war n.
|
soğuk savaş'ın sonu |
|
| 239 |
General |
war of ambition n.
|
hırs savaşı |
|
| 240 |
General |
tug-of-war n.
|
halat çekme yarışı |
|
| 241 |
General |
war bag n.
|
kovboy çantası |
|
| 242 |
General |
war sack n.
|
kovboy çantası |
|
| 243 |
General |
macedonian war n.
|
makedonya krallığı ile roma arasında m.ö. 3. ve 2. yüzyıllarda meydana gelen dört savaştan biri |
|
| 244 |
General |
macedonian war n.
|
makedonya savaşı |
|
| 245 |
General |
portuguese man-of-war n.
|
ölümcül şekilde sokan deniz anasına benzer bir deniz canlısı |
|
| 246 |
General |
man-of-war n.
|
ölümcül şekilde sokan deniz anasına benzer bir deniz canlısı |
|
| 247 |
General |
man–of–war n.
|
saygın bir donanmadaki mücadeleci savaş gemisi |
|
| 248 |
General |
intestine war [obsolete] n.
|
iç savaş |
|
| 249 |
General |
holy war n.
|
kökten farklı inançların, görüşlerin fanatik savunucuları arasındaki çatışma |
|
| 250 |
General |
holy war n.
|
fanatik mücadele |
|
| 251 |
General |
holy war n.
|
ateşli mücadele |
|
| 252 |
General |
holy war n.
|
tartışmalı bir konu hakkında bir internet forumunda devam eden bir diyalog |
|
| 253 |
General |
civil war buff n.
|
amerikan iç savaş dönemi tarihine hobi olarak ilgi duyan kimse |
|
| 254 |
General |
war widow n.
|
savaş dulu |
|
| 255 |
General |
war widow n.
|
savaşta eşini kaybetmiş kimse |
|
| 256 |
General |
drug war n.
|
narkotik ile uyuşturucu satıcıları arasındaki çatışma |
|
| 257 |
General |
prisoner of war medal n.
|
amerikan savaş tutsaklarına verilen madalya |
|
| 258 |
General |
epic war n.
|
destansı savaş |
|
| 259 |
General |
people's war n.
|
halk savaşı |
|
| 260 |
General |
ravages of war n.
|
savaş tahribatı |
|
| 261 |
General |
partial civil war n.
|
kısmi iç savaş |
|
| 262 |
General |
war elephant n.
|
savaş fili |
|
| 263 |
General |
house of war n.
|
darülharp |
|
| 264 |
General |
house of war n.
|
darülharb |
|
| 265 |
General |
digital war n.
|
dijital savaş |
|
| 266 |
General |
wage war with v.
|
savaşmak |
|
| 267 |
General |
wage war against v.
|
savaşmak |
|
| 268 |
General |
be at war with v.
|
uğraşmak |
|
| 269 |
General |
wage war against v.
|
harp açmak |
|
| 270 |
General |
be at war v.
|
savaş halinde olmak |
|
| 271 |
General |
wage war v.
|
harp açmak |
|
| 272 |
General |
wage war v.
|
savaş açmak |
|
| 273 |
General |
be at war with v.
|
mücadele etmek |
|
| 274 |
General |
wage war on v.
|
savaşmak |
|
| 275 |
General |
declare war v.
|
savaş çıkarmak |
|
| 276 |
General |
pick a war v.
|
savaş çıkartmak |
|
| 277 |
General |
levy war on v.
|
birine karşı savaş açmak |
|
| 278 |
General |
call for war duty v.
|
savaş görevine çağırmak |
|
| 279 |
General |
wage war on v.
|
harp açmak |
|
| 280 |
General |
start war v.
|
savaş başlatmak |
|
| 281 |
General |
wage a war v.
|
savaşmak |
|
| 282 |
General |
pick a war v.
|
savaş çıkarmak |
|
| 283 |
General |
wage war v.
|
savaşı sürdürmek |
|
| 284 |
General |
start a war v.
|
savaş açmak |
|
| 285 |
General |
wage war on somebody v.
|
savaşmak |
|
| 286 |
General |
fight a war v.
|
savaş yapmak |
|
| 287 |
General |
wage a war v.
|
savaş yapmak |
|
| 288 |
General |
(the war) to erupt v.
|
savaş patlak vermek |
|
| 289 |
General |
make a war v.
|
savaş yapmak |
|
| 290 |
General |
the war break out v.
|
savaş çıkmak |
|
| 291 |
General |
start the war v.
|
savaş başlatmak |
|
| 292 |
General |
lose war v.
|
savaş kaybetmek |
|
| 293 |
General |
wage war against v.
|
-e karşı savaşmak |
|
| 294 |
General |
wage war with v.
|
-e karşı savaşmak |
|
| 295 |
General |
wage war on v.
|
-e karşı savaşmak |
|
| 296 |
General |
come out of war v.
|
savaştan çıkmak |
|
| 297 |
General |
declare war against v.
|
savaş açmak |
|
| 298 |
General |
declare war against v.
|
savaş ilan etmek |
|
| 299 |
General |
pay war compensation v.
|
savaş tazminatı ödemek |
|
| 300 |
General |
parachute into war zone v.
|
paraşütle savaş alanına inmek |
|
| 301 |
General |
die in the war field with honour v.
|
savaş alanında onurlu bir şekilde ölmek |
|
| 302 |
General |
be on the brink of war v.
|
savaşın eşiğinde olmak |
|
| 303 |
General |
be on the brink of war v.
|
savaşın eşiğine gelmek |
|
| 304 |
General |
be on the brink of war v.
|
savaş eşiğine gelmek |
|
| 305 |
General |
levy war v.
|
silahlanmak |
|
| 306 |
General |
levy war v.
|
saldırmak |
|
| 307 |
General |
on the war path adj.
|
kavgaya hazır |
|
| 308 |
General |
post cold war adj.
|
soğuk savaş sonrası |
|
| 309 |
General |
mobilized for war adj.
|
seferber |
|
| 310 |
General |
war weary adj.
|
savaş mağduru |
|
| 311 |
General |
war weary adj.
|
savaş yorgunu |
|
| 312 |
General |
war-worn adj.
|
savaş mağlubu |
|
| 313 |
General |
war-weary adj.
|
savaştan bıkmış |
|
| 314 |
General |
war-worn adj.
|
savaştan zarar görmüş |
|
| 315 |
General |
war-winning adj.
|
savaş kazanmış |
|
| 316 |
General |
war-weary adj.
|
savaş yorgunu |
|
| 317 |
General |
war-ridden adj.
|
savaşçı |
|
| 318 |
General |
war-torn adj.
|
savaş mağlubu |
|
| 319 |
General |
war-ravaged adj.
|
savaştan tahrip olmuş |
|
| 320 |
General |
prisoner-of-war adj.
|
savaş tutsağı |
|
| 321 |
General |
prisoner-of-war adj.
|
harp esiri |
|
| 322 |
General |
at war adv.
|
savaş halinde |
|
| 323 |
General |
after world war II adv.
|
2. dünya savaşı sonrası |
|
| Phrasals |
|
| 324 |
Phrasals |
declare war on someone v.
|
savaş ilan etmek |
|
| 325 |
Phrasals |
war over someone v.
|
uğruna kavga etmek |
|
| 326 |
Phrasals |
declare war against someone v.
|
birine savaş açmak |
|
| 327 |
Phrasals |
make war on someone v.
|
birine savaş açmak |
|
| 328 |
Phrasals |
declare war on someone v.
|
birine savaş açmak |
|
| 329 |
Phrasals |
war against (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) bitirmeye/yok etmeye çalışmak |
|
| 330 |
Phrasals |
war against (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) yok etmeye çalışmak |
|
| 331 |
Phrasals |
war with (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı savaş açmak |
|
| 332 |
Phrasals |
war on (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) yok etmeye çalışmak |
|
| 333 |
Phrasals |
war against (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) hakkından gelmeye çalışmak |
|
| 334 |
Phrasals |
war on (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) savaşmak |
|
| 335 |
Phrasals |
war with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir grupla) çekişmek |
|
| 336 |
Phrasals |
war on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı savaş açmak |
|
| 337 |
Phrasals |
war over (something) v.
|
(bir şey) için savaş açmak |
|
| 338 |
Phrasals |
war over (something) v.
|
(bir şeyi) elde etmek için savaşmak |
|
| 339 |
Phrasals |
war on (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) hakkından gelmeye çalışmak |
|
| 340 |
Phrasals |
war over (something) v.
|
(bir konuda) çekişmek |
|
| 341 |
Phrasals |
war against (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı savaş açmak |
|
| 342 |
Phrasals |
war with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir grupla) münakaşa/anlaşmazlık yaşamak |
|
| 343 |
Phrasals |
war on (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) bitirmeye/yok etmeye çalışmak |
|
| 344 |
Phrasals |
war against (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) ortadan kaldırmaya çalışmak |
|
| 345 |
Phrasals |
war on (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) |
|
| 346 |
Phrasals |
war with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) savaşmak/savaşa girmek |
|
| 347 |
Phrasals |
war on (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) ortadan kaldırmaya çalışmak |
|
| 348 |
Phrasals |
war against (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) alt etmeye çalışmak |
|
| 349 |
Phrasals |
war against (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) |
|
| 350 |
Phrasals |
war over (something) v.
|
(bir konuda) münakaşa/anlaşmazlık yaşamak |
|
| 351 |
Phrasals |
war on (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) alt etmeye çalışmak |
|
| Phrases |
|
| 352 |
Phrases |
no war expr.
|
savaşa hayır |
|
| 353 |
Phrases |
on the verge of a war expr.
|
savaşın eşiğinde |
|
| 354 |
Phrases |
on the verge of war expr.
|
savaşın eşiğinde |
|
| 355 |
Phrases |
despite the war expr.
|
savaşa rağmen |
|
| 356 |
Phrases |
make love not war expr.
|
savaşma seviş |
|
| 357 |
Phrases |
with the outbreak of war expr.
|
savaşın patlak vermesiyle |
|
| 358 |
Phrases |
at the end of the world war expr.
|
dünya savaşının sonunda |
|
| 359 |
Phrases |
because of civil war expr.
|
iç savaş nedeni ile |
|
| 360 |
Phrases |
because of civil war expr.
|
iç savaş nedeniyle |
|
| 361 |
Phrases |
because of civil war expr.
|
iç savaş dolayısı ile |
|
| 362 |
Phrases |
because of civil war expr.
|
iç savaş yüzünden |
|
| Proverb |
|
| 363 |
Proverb |
never fight a land war in asia expr.
|
boyundan büyük bir çekişmeye girme |
|
| 364 |
Proverb |
never fight a land war in asia expr.
|
altından kalkamayacağın bir mücadeleye girme |
|
| 365 |
Proverb |
all's fair in love and war
|
aşkta ve savaşta her şey mubahtır |
|
| 366 |
Proverb |
all is fair in love and war
|
aşkta ve savaşta her şey mubahtır |
|
| 367 |
Proverb |
if you want peace, you must prepare for war
|
eğer barış istiyorsan savaşa hazırlan |
|
| 368 |
Proverb |
if you want peace, prepare for war
|
eğer barış istiyorsan savaşa hazırlan |
|
| 369 |
Proverb |
councils of war never fight
|
savaş konseyi savaşmaz |
|
| 370 |
Proverb |
councils of war never fight
|
savaşa karar verenler asla savaşmazlar |
|
| 371 |
Proverb |
if you want peace, prepare for war
|
barış istiyorsan savaşa hazırlıklı ol |
|
| 372 |
Proverb |
never start a land war in asia
|
boyundan büyük bir çekişmeye girme |
|
| 373 |
Proverb |
never start a land war in asia
|
altından kalkamayacağın bir mücadele başlatma |
|
| Colloquial |
|
| 374 |
Colloquial |
dogs of war n.
|
savaşın kudurmuş köpekleri |
|
| 375 |
Colloquial |
dogs of war n.
|
paralı asker |
|
| 376 |
Colloquial |
dogs of war n.
|
savaşın getirdiği kaos |
|
| 377 |
Colloquial |
dogs of war n.
|
savaşın yol açtığı yıkım |
|
| 378 |
Colloquial |
war horse n.
|
zorluklar karşısında dayanıklı kimse/şey |
|
| 379 |
Colloquial |
war horse n.
|
kurtarıcı kimse/şey |
|
| 380 |
Colloquial |
war horse n.
|
yılmayan/mücadeleci kimse |
|
| 381 |
Colloquial |
war horse n.
|
sağlam kimse/şey |
|
| 382 |
Colloquial |
war horse n.
|
her zamanki şey |
|
| 383 |
Colloquial |
old war horse n.
|
kurtarıcı şey |
|
| 384 |
Colloquial |
old war horse n.
|
halihazırda bulunan şey |
|
| 385 |
Colloquial |
war horse n.
|
sağlam/güçlü karakterli kimse |
|
| 386 |
Colloquial |
war horse n.
|
kurtarıcı şey |
|
| 387 |
Colloquial |
war horse n.
|
sırtını dayayabileceğin/yaslayabileceğin kimse veya şey |
|
| 388 |
Colloquial |
war horse n.
|
halihazırda bulunan şey |
|
| 389 |
Colloquial |
war horse n.
|
güvenilir kimse/şey |
|
| 390 |
Colloquial |
old war horse n.
|
her zamanki şey |
|
| 391 |
Colloquial |
war horse n.
|
güç dayanağı |
|
| 392 |
Colloquial |
war horse n.
|
güçlü kimse/şey |
|
| 393 |
Colloquial |
war horse n.
|
risksiz şey |
|
| 394 |
Colloquial |
old war horse n.
|
risksiz şey |
|
| 395 |
Colloquial |
flame-war n.
|
çevrim içi forumlarda yaşanan ağız dalaşı |
|
| 396 |
Colloquial |
flame-war n.
|
kullanıcılar arasında olan hakaret dolu ve rencide edici mesajlaşma |
|
| 397 |
Colloquial |
war has been declared expr.
|
savaş ilan edildi |
|
| 398 |
Colloquial |
in every war there is an enemy expr.
|
her savaşta bir düşman vardır |
|
| Idioms |
|
| 399 |
Idioms |
war of words n.
|
kalem savaşı |
|
| 400 |
Idioms |
a war of nerves n.
|
sinir harbi |
|
| 401 |
Idioms |
tug-of-war n.
|
iki grup arasındaki çekişme |
|
| 402 |
Idioms |
a turf war n.
|
bir bölgeyi elde etme savaşı |
|
| 403 |
Idioms |
a war of words n.
|
sözcüklerin savaşı |
|
| 404 |
Idioms |
war bride n.
|
savaş zamanında başka bir ülkenin ordusuna mensup bir askerle evlenen kadın |
|
| 405 |
Idioms |
war bride n.
|
savaş gelini |
|
| 406 |
Idioms |
war to end all wars n.
|
bütün savaşları bitirecek olan savaş |
|
| 407 |
Idioms |
war to end all wars n.
|
tüm savaşları bitirecek son savaş |
|
| 408 |
Idioms |
war to end all wars n.
|
son savaş |
|
| 409 |
Idioms |
war to end all wars n.
|
I. Dünya Savaşı |
|
| 410 |
Idioms |
war to end all wars n.
|
en büyük/en etkili savaş |
|
| 411 |
Idioms |
fortunes of war n.
|
yarışmanın kaderi |
|
| 412 |
Idioms |
fortunes of war n.
|
müsabakanın sonucu |
|
| 413 |
Idioms |
the fortunes of war n.
|
savaşın kaderi |
|
| 414 |
Idioms |
fortunes of war n.
|
savaşın sonucu |
|
| 415 |
Idioms |
fortunes of war n.
|
yarışmanın sonucu |
|
| 416 |
Idioms |
fortunes of war n.
|
savaşın kaderi |
|
| 417 |
Idioms |
fortunes of war n.
|
müsabakanın kaderi |
|
| 418 |
Idioms |
fortunes of war n.
|
yarışın sonucu |
|
| 419 |
Idioms |
fortunes of war n.
|
yarışın kaderi |
|
| 420 |
Idioms |
the fortunes of war n.
|
savaş süreci ve sonuçları |
|
| 421 |
Idioms |
war to end all wars n.
|
son savaş |
|
| 422 |
Idioms |
war to end all wars n.
|
bütün dünyayı yok edecek savaş |
|
| 423 |
Idioms |
war to end all wars n.
|
nihai savaş |
|
| 424 |
Idioms |
a war of words n.
|
söz dalaşı |
|
| 425 |
Idioms |
a war of words n.
|
münakaşa |
|
| 426 |
Idioms |
a war to end all wars n.
|
en büyük/en etkili savaş |
|
| 427 |
Idioms |
a war of words n.
|
laf dalaşı |
|
| 428 |
Idioms |
a war of words n.
|
ağız dalaşı |
|
| 429 |
Idioms |
a war to end all wars n.
|
son savaş |
|
| 430 |
Idioms |
a war to end all wars n.
|
bütün savaşları bitirecek olan savaş |
|
| 431 |
Idioms |
a war to end all wars n.
|
birinci dünya savaşı |
|
| 432 |
Idioms |
a war to end all wars n.
|
tüm savaşları bitirecek son savaş |
|
| 433 |
Idioms |
a war to end all wars n.
|
nihai savaş |
|
| 434 |
Idioms |
an act of war n.
|
savaş nedeni |
|
| 435 |
Idioms |
an act of war n.
|
çatışma nedeni |
|
| 436 |
Idioms |
an act of war n.
|
savaşa götüren/sürükleyen olay |
|
| 437 |
Idioms |
an act of war n.
|
iki kişi arasında düşmanlığa neden olacak hareket/davranış |
|
| 438 |
Idioms |
an act of war n.
|
anlaşmazlık sebebi |
|
| 439 |
Idioms |
an act of war n.
|
birini kızdıracak bir davranış/hareket |
|
| 440 |
Idioms |
an act of war n.
|
kavga nedeni |
|
| 441 |
Idioms |
an act of war n.
|
savaşın çıkmasına neden olan olay |
|
| 442 |
Idioms |
an act of war n.
|
anlaşmazlık sebebi |
|
| 443 |
Idioms |
an act of war n.
|
iki kişi arasında düşmanlığa neden olacak hareket/davranış |
|
| 444 |
Idioms |
an act of war n.
|
birini kızdıracak bir davranış/hareket |
|
| 445 |
Idioms |
an act of war n.
|
savaşın çıkmasına neden olan olay |
|
| 446 |
Idioms |
an act of war n.
|
savaşa götüren/sürükleyen olay |
|
| 447 |
Idioms |
an act of war n.
|
savaş nedeni |
|
| 448 |
Idioms |
an act of war n.
|
çatışma nedeni |
|
| 449 |
Idioms |
an act of war n.
|
kavga nedeni |
|
| 450 |
Idioms |
go to war over someone v.
|
uğruna kavga etmek |
|
| 451 |
Idioms |
lose the battle, but win the war v.
|
küçük bir yenilgiye/başarısızlığa uğradıktan sonra savaşı/mücadeleyi kazanmak |
|
| 452 |
Idioms |
win the battle, but lose the war v.
|
küçük bir zaferin/başarının peşinden koşup asıl savaşı/mücadeleyi kaybetmek |
|
| 453 |
Idioms |
lose the battle, but win the war v.
|
bir adım geri ama sonra iki adım ileri gitmek |
|
| 454 |
Idioms |
win the battle, but lose the war v.
|
küçük balığı kovalayıp büyük balığı kaçırmak |
|
| 455 |
Idioms |
declare war on v.
|
-e savaş açmak |
|
| 456 |
Idioms |
declare war against (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı savaş ilan etmek |
|
| 457 |
Idioms |
declare war on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) savaş açmak |
|
| 458 |
Idioms |
declare war on v.
|
ile mücadele başlatmak |
|
| 459 |
Idioms |
declare war on (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) mücadele başlatmak |
|
| 460 |
Idioms |
declare war on v.
|
-e savaş ilan etmek |
|
| 461 |
Idioms |
declare war against (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı savaş açmak |
|
| 462 |
Idioms |
declare war against (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı mücadele başlatmak |
|
| 463 |
Idioms |
go to war (over someone or something) v.
|
(biri/bir şey yüzünden) çatışmak |
|
| 464 |
Idioms |
go to war (over someone or something) v.
|
(biri/bir şey yüzünden) kavga etmek |
|
| 465 |
Idioms |
make war (on someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) savaş açmak |
|
| 466 |
Idioms |
make war (on someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) mücadele etmek |
|
| 467 |
Idioms |
make war (on someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) hakkından/üstesinden gelmeye çalışmak |
|
| 468 |
Idioms |
make war (on someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) ortadan kaldırmaya çalışmak |
|
| 469 |
Idioms |
wage war (on someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) alt etmeye çalışmak |
|
| 470 |
Idioms |
wage war (on someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı (savaş) açmak/başlatmak |
|
| 471 |
Idioms |
wage war (on someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) savaşmak |
|
| 472 |
Idioms |
wage war (on someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) yok etmeye çalışmak |
|
| 473 |
Idioms |
wage war (on someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) hakkından gelmeye çalışmak |
|
| 474 |
Idioms |
wage war (on someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) ortadan kaldırmaya çalışmak |
|
| 475 |
Idioms |
wage war (on someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı savaşmak |
|
| 476 |
Idioms |
this means war expr.
|
bu bir savaş ilanıdır |
|
| 477 |
Idioms |
at war expr.
|
içsel bir çatışma içerisinde |
|
| 478 |
Idioms |
at war expr.
|
kendiyle savaş halinde |
|
| 479 |
Idioms |
at war expr.
|
anlaşmazlık içinde/halinde |
|
| 480 |
Idioms |
at war expr.
|
münakaşa içinde/halinde |
|
| 481 |
Idioms |
at war expr.
|
iç çatışmada |
|
| 482 |
Idioms |
at war expr.
|
ihtilaf içinde |
|
| 483 |
Idioms |
at war expr.
|
uyuşmazlık içinde |
|
| 484 |
Idioms |
at war expr.
|
çekişme içinde |
|
| 485 |
Idioms |
at war expr.
|
mücadele içinde/halinde |
|
| 486 |
Idioms |
at war expr.
|
rekabet içinde |
|
| 487 |
Idioms |
at war expr.
|
kavga halinde |
|
| 488 |
Idioms |
at war expr.
|
çatışma içinde/halinde |
|
| 489 |
Idioms |
of course, you know this means war! expr.
|
bu kesinlikle savaş ilanıdır! |
|
| 490 |
Idioms |
of course, you realize this means war! expr.
|
bu kesinlikle savaş ilanıdır! |
|
| 491 |
Idioms |
of course, you realize this means war! expr.
|
bu savaşa giriyoruz demektir! |
|
| 492 |
Idioms |
of course, you know this means war! expr.
|
bu alenen savaş ilan etmektir! |
|
| 493 |
Idioms |
of course, you realize this means war! expr.
|
bu alenen savaş ilan etmektir! |
|
| 494 |
Idioms |
of course, you know this means war! expr.
|
bu savaşa giriyoruz demektir! |
|
| 495 |
Idioms |
on a war footing expr.
|
sefere hazır |
|
| 496 |
Idioms |
on a war footing expr.
|
sefer durumunda |
|
| Speaking |
|
| 497 |
Speaking |
after the war was over expr.
|
savaş bittikten sonra |
|
| 498 |
Speaking |
I saw the war for the first time expr.
|
savaşı ilk kez gördüm |
|
| 499 |
Speaking |
I don't know how this war started expr.
|
bu savaşın nasıl başladığını bilmiyorum |
|
| 500 |
Speaking |
you'll never win this war expr.
|
bu savaşı asla kazanamayacaksın |
|