war - Türkisch Englisch Wörterbuch

war

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "war" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 18 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
war n. savaş
A war between the two countries will damage them both.
İki ülke arasında çıkacak bir savaş her ikisine de zarar verecektir.

More Sentences
war n. harp
General
war n. savaş
The charity declared war against hunger.
Hayır kurumu açlığa karşı savaş ilan etti.

More Sentences
war n. mücadele
The main battle in this war is being fought with GM foods and a race is being run here with the Americans.
Bu savaşta asıl mücadele GDO'lu gıdalarla veriliyor ve burada Amerikalılarla bir yarış yürütülüyor.

More Sentences
war n. çatışma
These two systems are at war with one another.
Bu iki sistem birbiriyle çatışma halindedir.

More Sentences
Technical
war n. savaş
The alcohol caused a bidding war between the two groups.
Alkol, iki grup arasında bir teklif savaşına neden oldu.

More Sentences
General
war n. uğraşma
war n. muharebe
war n. strateji
war n. cenk
war n. savaşım
war v. savaşmak
war v. mücadele etmek
war v. savaş halinde olmak
war adj. savaş ile ilgili
Geography
war n. batı virginia eyaletinde şehir
Military
war n. harp
war v. harp etmek

Bedeutungen, die der Begriff "war" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
world war n. dünya savaşı
There have been 250 conflicts since the Second World War, and 86 million people have been killed in them.
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana 250 çatışma yaşandı ve bu çatışmalarda 86 milyon insan öldü.

More Sentences
cold war n. soğuk savaş
We have particularly retreated to the cold war attitude towards the United States.
Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı soğuk savaş tavrına geri döndük.

More Sentences
war poetry n. savaş şiiri
There's lots of war poetry on the syllabus.
Müfredatta bir sürü savaş şiiri var.

More Sentences
prisoner of war n. savaş esiri
Yet he is taken hostage and treated as a prisoner of war.
Yine de rehin alındı ve savaş esiri muamelesi gördü.

More Sentences
war crime n. savaş suçu
This is a war crime in my eyes.
Bu benim gözümde bir savaş suçudur.

More Sentences
state of war n. savaş hali
In nature, living beings are in a perpetual state of war.
Doğada, canlılar sürekli bir savaş halindedir.

More Sentences
prisoners of war n. savaş esirleri
Until such time as their legal status has been established, they must be regarded as prisoners of war.
Yasal statüleri belirlenene kadar savaş esiri olarak kabul edilmeleri gerekmektedir.

More Sentences
war of aggression n. saldırı savaşı
They expressly rejected any preventive war of aggression without United Nations approval.
Birleşmiş Milletler onayı olmadan herhangi bir önleyici saldırı savaşını açıkça reddettiler.

More Sentences
crimean war n. kırım savaşı
Why did the Crimean War break out?
Kırım Savaşı neden çıktı?

More Sentences
secretary of war n. savaş bakanı
The Secretary of War was in a hurry.
Savaş Bakanı'nın acelesi vardı.

More Sentences
nuclear war n. nükleer savaş
Nuclear war has been threatened.
Nükleer savaş tehdidinde bulunuldu.

More Sentences
guerrilla war n. gerilla savaşı
There is a real guerrilla war in progress.
Devam eden gerçek bir gerilla savaşı var.

More Sentences
law of war n. savaş hukuku
On what practices is Islamic law of war based?
İslam savaş hukuku hangi uygulamalara dayanmaktadır?

More Sentences
state of war n. savaş durumu
The concept of a state of war best describes the situation.
Savaş durumu kavramı durumu en iyi şekilde açıklamaktadır.

More Sentences
war on terrorism n. terörizmle savaş
The war on terrorism comes first.
Terörizmle savaş her şeyden önce gelir.

More Sentences
war god n. savaş tanrısı
In my generation, I will protect the War God Temple!
Benim neslimde Savaş Tanrısı Tapınağını koruyacağım!

More Sentences
prisoner of war n. savaş tutsağı
The prisoner of war bore himself with great dignity.
Savaş tutuklusu şerefli davrandı.

More Sentences
war criminal n. savaş suçlusu
I anticipate our prosecuting war criminals ourselves, if we have any.
Eğer varsa, savaş suçlularını kendimiz yargılayacağımızı tahmin ediyorum.

More Sentences
gulf war n. körfez savaşı
When I was last here, I reported in broad outline on developments in the situation since the Gulf War.
Buraya son geldiğimde Körfez Savaşı'ndan bu yana yaşanan gelişmeleri ana hatlarıyla rapor etmiştim.

More Sentences
war horse n. savaş atı
We will not ride on war horses.
Savaş atlarına binmeyeceğiz.

More Sentences
theatre of war n. savaş alanı
Europe has experience of being a theatre of war.
Avrupa bir savaş alanı olma deneyimine sahiptir.

More Sentences
tug of war n. çekişme
There is a tug of war going on between the Council and Parliament.
Konsey ve Parlamento arasında bir çekişme yaşanıyor.

More Sentences
war academy n. harp akademisi
He graduated from the Naval War Academy, the Armed Forces Academy and the NATO Defense College (Rome).
Deniz Harp Akademisi, Silahlı Kuvvetler Akademisi ve NATO Savunma Koleji'nden (Roma) mezun oldu.

More Sentences
war movie n. savaş filmi
Tom doesn't watch war movies.
Tom savaş filmleri izlemez.

More Sentences
korean war n. kore savaşı
They were reportedly used by the army of the People's Republic of China during the Korean War.
Kore Savaşı sırasında Çin Halk Cumhuriyeti ordusu tarafından kullanıldığı bildirildi.

More Sentences
war strategy n. savaş stratejisi
Challenge your shooting and war strategy skills here!
Burada atış ve savaş stratejisi becerilerinize meydan okuyun!

More Sentences
class war n. sınıf savaşı
It means that class war is being waged.
Bu, sınıf savaşının yürütüldüğü anlamına geliyor.

More Sentences
declaration of war n. savaş ilanı
Anything else would be unacceptable and a declaration of war.
Başka bir şey kabul edilemez ve savaş ilanı demek olur.

More Sentences
preventive war n. önleyici savaş
The doctrine of a preventive war to protect the vital interests of the United States is unacceptable.
Amerika Birleşik Devletleri'nin hayati çıkarlarını korumak için önleyici savaş doktrini kabul edilemez.

More Sentences
threat of war n. savaş tehdidi
It is enough to make you forget the moratorium on GMOs and the threat of war in Iraq.
GDO'larla ilgili moratoryumu ve Irak'taki savaş tehdidini unutturmaya yeter.

More Sentences
civil war n. iç savaş
The second obvious fact is that Côte d'Ivoire is in not facing a civil war.
İkinci açık gerçek ise Fildişi Sahili'nin bir iç savaşla karşı karşıya olmadığıdır.

More Sentences
god of war n. savaş tanrısı
Mars is the planet of the god of war.
Mars, savaş tanrısının gezegenidir.

More Sentences
war story n. savaş hikayesi
How To Tell a True War Story?
Gerçek Bir Savaş Hikayesi Nasıl Anlatılır?

More Sentences
entering the war n. savaşa girme
In 1779, Spain entered the war against the British.
İspanya 1779 yılında İngilizlere karşı savaşa girdi.

More Sentences
war hero n. savaş kahramanı
Join the resistance and Command this revolution like a real war hero.
Direnişe katılın ve bu devrimi gerçek bir savaş kahramanı gibi yönetin.

More Sentences
third world war n. üçüncü dünya savaşı
I wonder if a third world war will break out.
Üçüncü dünya savaşının patlak verip vermeyeceğini merak ediyorum.

More Sentences
war photographer n. savaş fotoğrafçısı
I could never be a war photographer.
Asla bir savaş fotoğrafçısı olamam.

More Sentences
cause of war n. savaş nedeni
If I am the cause of war, I am ready to be destroyed.
Eğer savaşın nedeni bensem, yok edilmeye hazırım.

More Sentences
war reporter n. savaş muhabiri
What’s it like being a war reporter?
Savaş muhabiri olmak nasıl bir şey?

More Sentences
war zone n. savaş alanı
The kitchen looked like a war zone.
Mutfak savaş alanı gibiydi.

More Sentences
anti-war demonstration n. savaş karşıtı gösteri
Hundreds of thousands of people have gathered for anti-war demonstrations across the European Union.
Avrupa Birliği genelinde yüz binlerce insan savaş karşıtı gösteriler için bir araya geldi.

More Sentences
bloody war n. kanlı savaş
Why did this bloody war break out at all?
Peki bu kanlı savaş neden çıktı?

More Sentences
culture war n. kültür savaşı
The left has won the culture wars.
Sol, kültür savaşlarını kazandı.

More Sentences
win a war v. savaş kazanmak
Sometimes it is better to lose than to win a war.
Bazen bir savaşı kazanmaktansa kaybetmek daha iyidir.

More Sentences
go to war v. savaşa girmek
Even so, we are not willing to go to war, and rightly!
Yine de savaşa girmeye istekli değiliz ve bunda da haklıyız!

More Sentences
wage war on v. savaş açmak
Those who claimed to forbid any value judgments on civilisations are suddenly waging war on Islam.
Medeniyetler hakkında her türlü değer yargısını yasakladığını iddia edenler aniden İslam'a savaş açıyor.

More Sentences
wage war v. savaşmak
Holding talks is the way to achieve peace, not waging war.
Barışa ulaşmanın yolu savaşmak değil, görüşmeler yapmaktır.

More Sentences
declare war v. savaş ilan etmek
Congress has not declared war since 1941.
Kongre 1941'den bu yana savaş ilan etmedi.

More Sentences
make war v. savaşmak
Let us take advantage of this situation, however, to contain the problem and avoid making war.
Bununla birlikte, sorunu kontrol altına almak ve savaşmaktan kaçınmak için bu durumdan yararlanalım.

More Sentences
wage war against v. savaş açmak
The Burmese generals continue to wage war against their own population.
Birmanyalı generaller kendi halklarına karşı savaş açmaya devam ediyor.

More Sentences
prevent the war v. savaşı önlemek
We'll have to prevent the war at any cost.
Ne pahasına olursa olsun savaşı önlemek zorundayız.

More Sentences
win the war v. savaşı kazanmak
Personally speaking, I think that we perhaps have won the war, but there is a risk we might lose peace.
Şahsen ben savaşı kazanmış olabileceğimizi düşünüyorum, ancak barışı kaybetme riskimiz var.

More Sentences
war with v. ile savaşmak
Argentina fought a war with Great Britain over the Falkland Islands.
Arjantin, Falkland Adaları için Büyük Britanya ile savaştı.

More Sentences
war-torn adj. savaştan zarar görmüş
Today these lost stores have become of vital importance in war-torn and drought-affected Syria.
Bugün bu kayıp depolar, savaştan zarar gören ve kuraklıktan etkilenen Suriye'de hayati önem taşıyor.

More Sentences
prisoner-of-war adj. savaş esiri
First, the fort was a prisoner-of-war camp.
Birincisi, kale bir savaş esiri kampıydı.

More Sentences
Phrasals
war against (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) savaşmak
The war against terrorism is a war to free the people of Afghanistan from the twenty-eight years of slavery.
Terörizme karşı savaş Afganistan halkını yirmi sekiz yıllık kölelikten kurtarmak için verilen bir savaştır.

More Sentences
Phrases
no to war expr. savaşa hayır
The New York Times, too, has chosen to say no to war.
New York Times da savaşa hayır demeyi seçti.

More Sentences
Colloquial
first gulf war n. birinci körfez savaşı
The gentlemen at this table were naval commanders during the first Gulf War.
Bu masadaki beyler Birinci Körfez Savaşı sırasındaki deniz komutanlarıydı.

More Sentences
Idioms
declare war on (someone or something) v. (birine/bir şeye) savaş ilan etmek
We very much declare war on any form of terrorism.
Terörizmin her türlüsüne karşı savaş ilan ediyoruz.

More Sentences
Speaking
war is over expr. savaş bitti
The war is over, but nothing is settled.
Savaş bitti ama hiçbir şey çözülmedi.

More Sentences
General
shooting war n. gerçek savaş
war chest n. savaşta toplanan para
wage war n. savaş
cost of war n. savaşın maliyeti
war paint n. savaş boyası
war clouds n. savaş bulutları
warning of war n. savaş uyarısı
persian gulf war n. basra körfezi savaşı
solemn war n. din savaşı
invasive war n. istila savaşı
commencement of war n. savaşın başlaması
theater of war n. harp sahası
war cry n. savaş narası
war of balkan peninsula n. balkan savaşı
war of nerves n. sinir harbi
tug of war n. şiddetli rekabet
civil war n. milli savaş
the aftermath of war n. savaşın sonuçları
winning of the war n. savaşın galibi
aerial war n. hava savaşı
women and war n. kadınlar ve savaş
literature and the war n. edebiyat ve savaş
national independence war n. milli kurtuluş savaşı
war declaration n. savaş ilanı
war hawk n. savaş kışkırtıcısı
extension of war n. savaşın uzaması
war dance n. savaş dansı
man of war n. savaş gemisi
theater of war n. savaş alanı
war of position n. mevzi savaşı
on a war foot n. yolcu durumunda
consequences of a war n. savaşın sonuçları
holy war n. gaza
liberty war n. kurtuluş savaşı
war advocacy n. savaş savunması
the class war n. sınıf mücadelesi
holy war n. din savaşı
war college n. harp okulu
horrors of war n. savaşın dehşetleri
trojan war n. troya savaşı
end of the war n. savaşın sonu
results of war n. savaşın sonuçları
air war n. hava savaşı
war cry n. bir kampanyada kullanılan slogan
national sovereignty war n. milli kurtuluş savaşı
war of aggression n. taarruz harbi
turco italian war n. trablusgarp savaşı
war helmet n. tolga
ministry of war n. harbiye nezareti
war grave n. şehitlik
war and literature n. savaş ve edebiyat
war baby n. savaşta doğan bebek
war in literature n. edebiyatta savaş
war gas n. savaş gazı
the second world war n. ikinci dünya savaşı
ground war n. kara savaşı
honorary title for war veterans n. gazilik
results of the war n. savaşın sonuçları
war academy n. harp okulu
advocate of war n. savaş destekçisi
war caused disability n. savaş maluliyeti
effects of war n. savaşın sonuçları
ground war n. kara harekatı
war club n. topuz
rights of war veterans n. gazi hakları
conduct of war n. savaşın idaresi
prisoner of war n. esir
the first world war n. birinci dünya savaşı
war office n. savaş bakanlığı
english war poetry n. ingiliz savaş şiiri
war fleet n. harp filosu
war of movement n. manevra savaşı
paper war n. basın savaşı
war veteran n. gazi
war whoop n. savaş narası
serial war n. hava savaşı
war of invasion n. istila savaşı
paper war n. kalem savaşı
war of the knife n. süngü savaşı
tug of war n. mücadele
guerilla war n. çete savaşı
war of conquest n. fetih savaşı
holy war n. cihat
war profiteer n. harp zengini
prevention of war n. savaşın önlenmesi
war and emergency legislation n. savaş ve olağanüstü hal mevzuatı
war films n. savaş filmleri
police war n. polis savaşı
secretary of state for war n. savaş bakanı
border war n. sınır savaşı
department of war n. savaş bakanlığı
just war n. haklı savaş
war relief n. savaş yardımı
war and society n. savaş ve toplum
yugoslav war n. yugoslav savaşı
war correspondents n. savaş muhabirleri
war crime trials n. savaş suçu yargılamaları
yugoslav war crime trials n. yugoslav savaş suçu yargılamaları
act of war n. savaş nedeni
act of war n. savaşın çıkmasına neden olan olay
outbreak of war n. savaşın çıkması
outbreak of war n. savaş başlaması
outbreak of war n. savaşın başlaması
outbreak of war n. savaş çıkması
rating war n. rating savaşı
theater of war n. savaş bölgesi
war crimes n. savaş suçları
war letter n. savaş mektubu
war threat n. savaş tehdidi
war preparation n. harp hazırlığı
declaring war n. savaş ilan etme
proxy war n. temsili savaş
french and indian war n. fransız-kızılderili savaşı
israel-arab war n. israil-arap savaşı
greco-turkish war n. yunan-türk savaşı
war-horse n. artık eskisi kadar etki uyandırmayan sanat eseri
war-disability n. harp malullüğü
war-horse n. savaş atı
post-cold-war world n. soğuk savaş sonrası dünyası
war-horse n. çok tecrübeli biri
post-war political scene n. savaş sonrası politik sahne
russo-turkish war n. rus-türk savaşı
war-horse n. eski kurt
war-horse n. eski tüfek
men-of-war n. savaş gemisi
war-horse n. artık eskisi gibi etki uyandırmayan bir sanat eseri (sık sık/fazlasıyla icra edildiği için)
turco-italian war n. trablusgarp savaşı
anti-war demonstration n. savaşa hayır gösterisi
war risk n. savaş riski
war to the death n. ölümüne savaş
war to the death n. ölesiye savaş
war memorial n. savaş anıtı
war memorial n. şehit anıtı
outbreak of war n. savaşın patlak vermesi
war story n. savaş öyküsü
civil war cemetery n. iç savaş mezarlığı
war train n. savaş treni
sinews of war n. savaş için gerekli kaynaklar
covert war n. gizli/örtülü savaş
the war on terror n. teröre karşı savaş
turkish war veterans association president n. muharip gaziler derneği genel başkanı
war correspondent n. savaş muhabiri
tug of war n. halat çekme oyunu
war-weary troops n. savaş yorgunu birlikler
war diamond n. savaş bölgelerinde çıkarılan ve savaş düzenini finanse etmekte kullanılan elmas
the spoils of war n. savaş ganimetleri
spoil of war n. savaş ganimeti
civil war hero n. iç savaş kahramanı
escalation of the war n. savaşın tırmanması
world war III n. üçüncü dünya savaşı
the next world war n. bir sonraki dünya savaşı
an undeclared war n. ilan edilmemiş bir savaş
war aim n. savaş amacı
the brink of war n. savaşın eşiği
post-war period n. savaş sonrası dönem
pre-war period n. savaş öncesi dönem
tug of war n. ip çekme
war horn n. savaş borusu
war of independence museum n. kurtuluş savaşı müzesi
cause of war n. savaş sebebi
holy war n. kutsal savaş
sacred war n. kutsal savaş
arts of war n. savaş sanatları
war threats n. savaş tehditleri
war environment n. savaş ortamı
repercussions of war n. savaşın yankıları
war effort n. savaş gayreti/çabası
war territory n. savaş bölgesi
fortress war n. kale savaşı
war and children n. savaş ve çocuklar
war of the worlds n. dünyalar savaşı
war of words n. ağız dalaşı
war of words n. laf dalaşı
war of words n. söz dalaşı
war robots n. savaş robotları
paint war n. boya savaşı
war simulator n. savaş simülatörü
the end of the cold war n. soğuk savaş'ın sonu
war of ambition n. hırs savaşı
tug-of-war n. halat çekme yarışı
war bag n. kovboy çantası
war sack n. kovboy çantası
macedonian war n. makedonya krallığı ile roma arasında m.ö. 3. ve 2. yüzyıllarda meydana gelen dört savaştan biri
macedonian war n. makedonya savaşı
portuguese man-of-war n. ölümcül şekilde sokan deniz anasına benzer bir deniz canlısı
man-of-war n. ölümcül şekilde sokan deniz anasına benzer bir deniz canlısı
man–of–war n. saygın bir donanmadaki mücadeleci savaş gemisi
intestine war [obsolete] n. iç savaş
holy war n. kökten farklı inançların, görüşlerin fanatik savunucuları arasındaki çatışma
holy war n. fanatik mücadele
holy war n. ateşli mücadele
holy war n. tartışmalı bir konu hakkında bir internet forumunda devam eden bir diyalog
civil war buff n. amerikan iç savaş dönemi tarihine hobi olarak ilgi duyan kimse
war widow n. savaş dulu
war widow n. savaşta eşini kaybetmiş kimse
drug war n. narkotik ile uyuşturucu satıcıları arasındaki çatışma
prisoner of war medal n. amerikan savaş tutsaklarına verilen madalya
epic war n. destansı savaş
people's war n. halk savaşı
ravages of war n. savaş tahribatı
partial civil war n. kısmi iç savaş
war elephant n. savaş fili
house of war n. darülharp
house of war n. darülharb
digital war n. dijital savaş
wage war with v. savaşmak
wage war against v. savaşmak
be at war with v. uğraşmak
wage war against v. harp açmak
be at war v. savaş halinde olmak
wage war v. harp açmak
wage war v. savaş açmak
be at war with v. mücadele etmek
wage war on v. savaşmak
declare war v. savaş çıkarmak
pick a war v. savaş çıkartmak
levy war on v. birine karşı savaş açmak
call for war duty v. savaş görevine çağırmak
wage war on v. harp açmak
start war v. savaş başlatmak
wage a war v. savaşmak
pick a war v. savaş çıkarmak
wage war v. savaşı sürdürmek
start a war v. savaş açmak
wage war on somebody v. savaşmak
fight a war v. savaş yapmak
wage a war v. savaş yapmak
(the war) to erupt v. savaş patlak vermek
make a war v. savaş yapmak
the war break out v. savaş çıkmak
start the war v. savaş başlatmak
lose war v. savaş kaybetmek
wage war against v. -e karşı savaşmak
wage war with v. -e karşı savaşmak
wage war on v. -e karşı savaşmak
come out of war v. savaştan çıkmak
declare war against v. savaş açmak
declare war against v. savaş ilan etmek
pay war compensation v. savaş tazminatı ödemek
parachute into war zone v. paraşütle savaş alanına inmek
die in the war field with honour v. savaş alanında onurlu bir şekilde ölmek
be on the brink of war v. savaşın eşiğinde olmak
be on the brink of war v. savaşın eşiğine gelmek
be on the brink of war v. savaş eşiğine gelmek
levy war v. silahlanmak
levy war v. saldırmak
on the war path adj. kavgaya hazır
post cold war adj. soğuk savaş sonrası
mobilized for war adj. seferber
war weary adj. savaş mağduru
war weary adj. savaş yorgunu
war-worn adj. savaş mağlubu
war-weary adj. savaştan bıkmış
war-worn adj. savaştan zarar görmüş
war-winning adj. savaş kazanmış
war-weary adj. savaş yorgunu
war-ridden adj. savaşçı
war-torn adj. savaş mağlubu
war-ravaged adj. savaştan tahrip olmuş
prisoner-of-war adj. savaş tutsağı
prisoner-of-war adj. harp esiri
at war adv. savaş halinde
after world war II adv. 2. dünya savaşı sonrası
Phrasals
declare war on someone v. savaş ilan etmek
war over someone v. uğruna kavga etmek
declare war against someone v. birine savaş açmak
make war on someone v. birine savaş açmak
declare war on someone v. birine savaş açmak
war against (someone or something) v. (birini/bir şeyi) bitirmeye/yok etmeye çalışmak
war against (someone or something) v. (birini/bir şeyi) yok etmeye çalışmak
war with (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı savaş açmak
war on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) yok etmeye çalışmak
war against (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) hakkından gelmeye çalışmak
war on (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) savaşmak
war with (someone or something) v. (biriyle/bir grupla) çekişmek
war on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı savaş açmak
war over (something) v. (bir şey) için savaş açmak
war over (something) v. (bir şeyi) elde etmek için savaşmak
war on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) hakkından gelmeye çalışmak
war over (something) v. (bir konuda) çekişmek
war against (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı savaş açmak
war with (someone or something) v. (biriyle/bir grupla) münakaşa/anlaşmazlık yaşamak
war on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) bitirmeye/yok etmeye çalışmak
war against (someone or something) v. (birini/bir şeyi) ortadan kaldırmaya çalışmak
war on (someone or something) v. (birini/bir şeyi)
war with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) savaşmak/savaşa girmek
war on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) ortadan kaldırmaya çalışmak
war against (someone or something) v. (birini/bir şeyi) alt etmeye çalışmak
war against (someone or something) v. (birini/bir şeyi)
war over (something) v. (bir konuda) münakaşa/anlaşmazlık yaşamak
war on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) alt etmeye çalışmak
Phrases
no war expr. savaşa hayır
on the verge of a war expr. savaşın eşiğinde
on the verge of war expr. savaşın eşiğinde
despite the war expr. savaşa rağmen
make love not war expr. savaşma seviş
with the outbreak of war expr. savaşın patlak vermesiyle
at the end of the world war expr. dünya savaşının sonunda
because of civil war expr. iç savaş nedeni ile
because of civil war expr. iç savaş nedeniyle
because of civil war expr. iç savaş dolayısı ile
because of civil war expr. iç savaş yüzünden
Proverb
never fight a land war in asia expr. boyundan büyük bir çekişmeye girme
never fight a land war in asia expr. altından kalkamayacağın bir mücadeleye girme
all's fair in love and war aşkta ve savaşta her şey mubahtır
all is fair in love and war aşkta ve savaşta her şey mubahtır
if you want peace, you must prepare for war eğer barış istiyorsan savaşa hazırlan
if you want peace, prepare for war eğer barış istiyorsan savaşa hazırlan
councils of war never fight savaş konseyi savaşmaz
councils of war never fight savaşa karar verenler asla savaşmazlar
if you want peace, prepare for war barış istiyorsan savaşa hazırlıklı ol
never start a land war in asia boyundan büyük bir çekişmeye girme
never start a land war in asia altından kalkamayacağın bir mücadele başlatma
Colloquial
dogs of war n. savaşın kudurmuş köpekleri
dogs of war n. paralı asker
dogs of war n. savaşın getirdiği kaos
dogs of war n. savaşın yol açtığı yıkım
war horse n. zorluklar karşısında dayanıklı kimse/şey
war horse n. kurtarıcı kimse/şey
war horse n. yılmayan/mücadeleci kimse
war horse n. sağlam kimse/şey
war horse n. her zamanki şey
old war horse n. kurtarıcı şey
old war horse n. halihazırda bulunan şey
war horse n. sağlam/güçlü karakterli kimse
war horse n. kurtarıcı şey
war horse n. sırtını dayayabileceğin/yaslayabileceğin kimse veya şey
war horse n. halihazırda bulunan şey
war horse n. güvenilir kimse/şey
old war horse n. her zamanki şey
war horse n. güç dayanağı
war horse n. güçlü kimse/şey
war horse n. risksiz şey
old war horse n. risksiz şey
flame-war n. çevrim içi forumlarda yaşanan ağız dalaşı
flame-war n. kullanıcılar arasında olan hakaret dolu ve rencide edici mesajlaşma
war has been declared expr. savaş ilan edildi
in every war there is an enemy expr. her savaşta bir düşman vardır
Idioms
war of words n. kalem savaşı
a war of nerves n. sinir harbi
tug-of-war n. iki grup arasındaki çekişme
a turf war n. bir bölgeyi elde etme savaşı
a war of words n. sözcüklerin savaşı
war bride n. savaş zamanında başka bir ülkenin ordusuna mensup bir askerle evlenen kadın
war bride n. savaş gelini
war to end all wars n. bütün savaşları bitirecek olan savaş
war to end all wars n. tüm savaşları bitirecek son savaş
war to end all wars n. son savaş
war to end all wars n. I. Dünya Savaşı
war to end all wars n. en büyük/en etkili savaş
fortunes of war n. yarışmanın kaderi
fortunes of war n. müsabakanın sonucu
the fortunes of war n. savaşın kaderi
fortunes of war n. savaşın sonucu
fortunes of war n. yarışmanın sonucu
fortunes of war n. savaşın kaderi
fortunes of war n. müsabakanın kaderi
fortunes of war n. yarışın sonucu
fortunes of war n. yarışın kaderi
the fortunes of war n. savaş süreci ve sonuçları
war to end all wars n. son savaş
war to end all wars n. bütün dünyayı yok edecek savaş
war to end all wars n. nihai savaş
a war of words n. söz dalaşı
a war of words n. münakaşa
a war to end all wars n. en büyük/en etkili savaş
a war of words n. laf dalaşı
a war of words n. ağız dalaşı
a war to end all wars n. son savaş
a war to end all wars n. bütün savaşları bitirecek olan savaş
a war to end all wars n. birinci dünya savaşı
a war to end all wars n. tüm savaşları bitirecek son savaş
a war to end all wars n. nihai savaş
an act of war n. savaş nedeni
an act of war n. çatışma nedeni
an act of war n. savaşa götüren/sürükleyen olay
an act of war n. iki kişi arasında düşmanlığa neden olacak hareket/davranış
an act of war n. anlaşmazlık sebebi
an act of war n. birini kızdıracak bir davranış/hareket
an act of war n. kavga nedeni
an act of war n. savaşın çıkmasına neden olan olay
an act of war n. anlaşmazlık sebebi
an act of war n. iki kişi arasında düşmanlığa neden olacak hareket/davranış
an act of war n. birini kızdıracak bir davranış/hareket
an act of war n. savaşın çıkmasına neden olan olay
an act of war n. savaşa götüren/sürükleyen olay
an act of war n. savaş nedeni
an act of war n. çatışma nedeni
an act of war n. kavga nedeni
go to war over someone v. uğruna kavga etmek
lose the battle, but win the war v. küçük bir yenilgiye/başarısızlığa uğradıktan sonra savaşı/mücadeleyi kazanmak
win the battle, but lose the war v. küçük bir zaferin/başarının peşinden koşup asıl savaşı/mücadeleyi kaybetmek
lose the battle, but win the war v. bir adım geri ama sonra iki adım ileri gitmek
win the battle, but lose the war v. küçük balığı kovalayıp büyük balığı kaçırmak
declare war on v. -e savaş açmak
declare war against (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı savaş ilan etmek
declare war on (someone or something) v. (birine/bir şeye) savaş açmak
declare war on v. ile mücadele başlatmak
declare war on (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) mücadele başlatmak
declare war on v. -e savaş ilan etmek
declare war against (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı savaş açmak
declare war against (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı mücadele başlatmak
go to war (over someone or something) v. (biri/bir şey yüzünden) çatışmak
go to war (over someone or something) v. (biri/bir şey yüzünden) kavga etmek
make war (on someone or something) v. (birine/bir şeye) savaş açmak
make war (on someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) mücadele etmek
make war (on someone or something) v. (birinin/bir şeyin) hakkından/üstesinden gelmeye çalışmak
make war (on someone or something) v. (birini/bir şeyi) ortadan kaldırmaya çalışmak
wage war (on someone or something) v. (birini/bir şeyi) alt etmeye çalışmak
wage war (on someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı (savaş) açmak/başlatmak
wage war (on someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) savaşmak
wage war (on someone or something) v. (birini/bir şeyi) yok etmeye çalışmak
wage war (on someone or something) v. (birinin/bir şeyin) hakkından gelmeye çalışmak
wage war (on someone or something) v. (birini/bir şeyi) ortadan kaldırmaya çalışmak
wage war (on someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı savaşmak
this means war expr. bu bir savaş ilanıdır
at war expr. içsel bir çatışma içerisinde
at war expr. kendiyle savaş halinde
at war expr. anlaşmazlık içinde/halinde
at war expr. münakaşa içinde/halinde
at war expr. iç çatışmada
at war expr. ihtilaf içinde
at war expr. uyuşmazlık içinde
at war expr. çekişme içinde
at war expr. mücadele içinde/halinde
at war expr. rekabet içinde
at war expr. kavga halinde
at war expr. çatışma içinde/halinde
of course, you know this means war! expr. bu kesinlikle savaş ilanıdır!
of course, you realize this means war! expr. bu kesinlikle savaş ilanıdır!
of course, you realize this means war! expr. bu savaşa giriyoruz demektir!
of course, you know this means war! expr. bu alenen savaş ilan etmektir!
of course, you realize this means war! expr. bu alenen savaş ilan etmektir!
of course, you know this means war! expr. bu savaşa giriyoruz demektir!
on a war footing expr. sefere hazır
on a war footing expr. sefer durumunda
Speaking
after the war was over expr. savaş bittikten sonra
I saw the war for the first time expr. savaşı ilk kez gördüm
I don't know how this war started expr. bu savaşın nasıl başladığını bilmiyorum
you'll never win this war expr. bu savaşı asla kazanamayacaksın