yüz yüze - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

yüz yüze



Bedeutungen von dem Begriff "yüz yüze" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 20 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
yüz yüze face-to-face adj.
yüz yüze face to face adv.
yüz yüze face-to-face adv.
General
yüz yüze person to person adj.
yüz yüze one-on-one adj.
yüz yüze tête-à-tête adj.
yüz yüze eyeball-to-eyeball adj.
yüz yüze one-to-one adj.
yüz yüze eyeball to eyeball adv.
yüz yüze facing adv.
yüz yüze tete a tete adv.
yüz yüze vis-à-vis adv.
yüz yüze in person adv.
yüz yüze facingly adv.
yüz yüze directly adv.
yüz yüze square adv.
Phrases
yüz yüze affronte adj.
Politics
yüz yüze vis a vis adv.
Automotive
yüz yüze vis-a vis prep.
Archaic
yüz yüze afront adv.

Bedeutungen, die der Begriff "yüz yüze" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 94 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
yüz yüze gelmek face v.
General
yüz yüze gelme confrontation n.
yüz yüze konuşma direct conversation n.
yüz yüze iletişim face-to-face communication n.
yüz yüze temas face to face contact n.
(yüz yüze/bire bir) görüşme zamanı face time n.
yüz yüze duran kimse vis–à–vis n.
yüz yüze ortamda oynanan, katılımcıların kostüm giydikleri, sahne ekipmanı kullandıkları ve rollerini sahneledikleri rol yapma oyunu larp n.
yüz yüze karşılaşma mano a mano n.
yüz yüze gelme confrontal n.
yüz yüze gelen kimse confronter n.
yüz yüze gelme confrontment n.
model seçiminde müşterinin modelle yüz yüze yaptığı iş mülakatı go-see n.
yüz yüze getirmek confront v.
yüz yüze gelmek be faced with v.
yüz yüze gelmek face v.
yüz yüze gelmek meet v.
yüz yüze gelmek face off v.
yüz yüze gelmek come face to face v.
yüz yüze gelmek confront v.
yüz yüze görüşmek talk face to face v.
yüz yüze konuşmak talk face to face with v.
yüz yüze konuşmak talk someone face to face v.
yüz yüze konuşmak talk face to face v.
oturup yüz yüze konuşmak istemek want to sit and talk in person v.
kıtlıkla yüz yüze olmak face famine v.
yüz yüze hesaplaşmaktan kaçınmak fight shy v.
tehlike ile yüz yüze olmak beetle v.
yüz yüze ortamda kostümlü rol yapma oyunu oynamak larp v.
yüz yüze gelmek overfront [obsolete] v.
yüz yüze gelmiş encountered adj.
yüz yüze olan affrontee [obsolete] adj.
yüz yüze karşılaşma içeren mano a mano adj.
yüz yüze iletişim kurmayı tercih eden high-context adj.
(iki hayvan) yüz yüze bakan confronte adj.
yüz yüze bakan combatant adj.
yüz yüze bakan combattant adj.
yüz yüze yapılan in-person adj.
yüz yüze bakacak şekilde opposite adv.
Phrasals
yüz yüze gelmek come upon v.
yüz yüze gelmek knock up v.
yüz yüze gelmek brush up against v.
direkt yüz yüze gelmek face out v.
(biriyle/bir şeyle) yüz yüze gelmek face up (to someone or something) v.
tesadüfen (biriyle) yüz yüze/karşı karşıya gelmek stumble into (someone) v.
yüz yüze gelmek square up against (someone) v.
(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) yüz yüze getirmek bring (someone or something) up against (someone or something) v.
(bir şeyle) yüz yüze kalmak come up against (something) v.
(biriyle/bir şeyle) yüz yüze gelmek face with (someone or something) v.
(bir şeyle) yüz yüze olmak/kalmak stare at (something) v.
ile yüz yüze olmak stare into v.
(bir şeyle) yüz yüze olmak stare into (something) v.
(biriyle/bir şeyle) yüz yüze gelmekten kaçınmak tiptoe around (someone or something) v.
Proverb
düşmanla yüz yüze gelince bütün planlar suya düşer no plan survives contact with the enemy
Colloquial
yüz yüze etkileşim face time n.
yüz yüze görüşme face time n.
yüz yüze vakit geçirme face time n.
erkeğin üste bulunup kadınla yüz yüze olduğu bir seks pozisyonu missionary position n.
bir şeyle karşı karşıya/yüz yüze up against something expr.
çevrimiçi platformlarda olmayıp yüz yüze yapılan buluşma mirl (meet in real life) abrev.
Idioms
yüz yüze görüşülen/görülen (insan) flesh and blood n.
(bir şeyle) kısa bir yüz yüze gelme a brush with (something) n.
(bir şeyle) kısa bir yüz yüze gelme one's brush with (something) n.
yüz yüze gelmek face it out v.
yüz yüze gelmek bring up against v.
yüz yüze gelmek meet head-on v.
yüz yüze kalmak be staring (one) in the face v.
(biriyle/bir şeyle) yüz yüze gelmek come face to face with (someone or something) v.
(kötü bir durumla) yüz yüze gelmek come face to face with something v.
bir şeyle yüz yüze/karşı karşıya olmak stare something in the face v.
(biriyle) yüz yüze eyeball to eyeball (with somebody) expr.
(biriyle) yüz yüze face to face (with somebody) expr.
(biriyle/bir şeyle) yüz yüze face to face with (someone or something) expr.
(bir şeyle) yüz yüze in the teeth of (something) expr.
Trade/Economic
yüz yüze satış face to face selling n.
(borsada) yüz yüze gerçekleştirilen alım-satım işlemi floor trading n.
yüz yüze görüşmeyi tercih etmeyen low-context adj.
müşteri ile yüz yüze gelen customer-facing adj.
Politics
yüz yüze görüşme face to face meeting n.
yüz yüze siyaset retail politics n.
Computer
yüz yüze sayfalar facing pages n.
Textile
yüz yüze dokuma face to face weaving n.
Construction
yüz yüze bağlantı flush joint n.
Marine
yüz yüze bağlantı jump joint n.
Medical
yüz yüze hasta muayenesi face to face consultation n.
yüz yüze eğitim face to face training n.
Social Sciences
yüz yüze iletişim modeli face to face communication model n.
Linguistics
yüz-yüze sınav face-to-face test n.
yüz-yüze sınav live test n.
Baseball
(topa yavaşça vuran vurucu) yerinden çıkarak atıcı ile yüz yüze gelmek square around v.
Music
çiftlerin iki çizgi veya kare halinde yüz yüze baktığı bir halk dansı contradance n.
(meydan dansında) yüz yüze dans etmek set v.
Slang
twitter'da tanışanların yüz yüze buluşması tweetup n.
birçok olası işverenle çalışan/işçi adayının buluştuğu/yüz yüze geldiği pazar slave market n.