yapılacak - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

yapılacak



Bedeutungen von dem Begriff "yapılacak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yapılacak to be held v.
Colloquial
yapılacak is due exclam.

Bedeutungen, die der Begriff "yapılacak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 130 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yapılacak işler listesi checklist n.
yapılacak testler tests to be conducted n.
yapılacak iş in-tray n.
yapılacak bir şeyin konfirme edilmesi veya tamamlanması gereken son tarih cut-off date n.
yükleniciye yapılacak ödemeler payments due the contractor n.
yapılacak bir şey yok nothing to do n.
yapılacak ilk şey first order of business n.
yapılacak olan evliliğin kilisede duyurulması bans n.
ayakkabıların deri kısımlarında yapıştırma yapılacak, ilik açılacak veya dikiş yapılacak yerleri işaretleyen işçi marker n.
dizgisi yapılacak taslağın üzerinde yazılı olan detaylı biçimsel talimatlar markup n.
(dama, iskambil gibi oyunlarda) yapılacak hamle kalmaması block n.
yapılacak her şey possible n.
yapılacak dizi şey docket n.
sörf yapılacak yer surf line n.
yapılacak işi yarı yarıya bölmek split the work half and half v.
yapılacak çok şey/şeyi olmak have a lot to do v.
ham maddeyi yapılacak işleme hazırlamak taw v.
yapılacak işler listesine eklemek checklist v.
(yapılacak iş için) ödeme yapmak hire v.
yapılacak iş olmayan vacant adj.
yapılacak bir şey kalmamış stalemated adj.
yapılacak olan qef (quod erat faciendum) abrev.
Phrasals
evden yapılacak iş almak take in v.
Phrases
bir tuşa/düğmeye basarak yapılacak kadar kolay at the touch of a button adv.
daha yapılacak olan kalma to go adv.
başına bir şey geldiğinde ne yapılacak (sorun nasıl çözülecek anlamında) what will become of (someone or something) expr.
(bir şey) ya yapılacak ya yapılacak (somewhere or something) or bust expr.
yapılacak eylem action to be taken expr.
yapılacak ilk şey first thing to do expr.
yapılacak hareket action to be taken expr.
Colloquial
tam (bir şey) yapılacak yer the place to be n.
yapılacak bir işi olmak have (something) to do v.
yapılacak iş değil not done expr.
yapılacak şey değil not done expr.
ödeme yakında gönderilecek/yapılacak cheque is in the mail expr.
yapılacak tek bir şey var there's only one thing for it expr.
(bir şey yapmaktan) başka yapılacak bir şey yok there's nothing (else) for it (but to do something) expr.
sizin dediğiniz yapılacak you're the expert expr.
Idioms
yapılacak tek şey only way to go n.
yapılacak şeyler coming events n.
yapılacak iş a job of work [old-fashioned] [uk] n.
elle yapılacak bir işi yapmak için sabırsızlanmak (one's) fingers itch v.
yapılacak bazı kontroller olmak have some checking up to do v.
yapılacak bir işte herkesin söyleyecek bir şeyi olması too many cooks in the kitchen expr.
yapılacak çok şey (var) a long way to go expr.
daha yapılacak çok iş var there's a whole heap more work to be done expr.
daha yapılacak çok iş var there's a whole lot more work to be done expr.
bir tuşa basarak/tıklayarak yapılacak kadar kolayca at the touch of a button expr.
Speaking
başka yapılacak bir şey yok there is nothing else for it expr.
ödemen hafta sonu yapılacak you get paid at the end of the week expr.
sanırım yapılacak doğru şey bu I think it's the right thing to do expr.
yapılacak bir şey yoktur there is no help for it expr.
yapılacak en iyi şey the best thing to do expr.
yapılacak bir tek şey var there is only one thing to be done expr.
yapılacak ilk şey the first step will be to expr.
yapılacak en mantıklı şey the most sensible thing to do expr.
yapılacak tek bir şey var there is only one thing to be done expr.
yapılacak bir tek şey var there is only one thing to do expr.
yapılacak tek bir şey var there is only one thing to do expr.
yapılacak bir şeyler olmalı there must be something can be done expr.
yapılacak bir şey yok nothing for it expr.
daha yapılacak dünya kadar iş var there's a whole lot more work to be done expr.
Trade/Economic
belgelerin teslimi karşılığında yapılacak ödeme payment against documents n.
işçi-işveren arasında yapılan anlaşma gereğince ücretlerde her yıl yapılacak ek artış improvement factor n.
kamuoyuna yapılacak açıklamalar public announcements n.
karşı talepler karşısında yapılacak savunmalara ilişkin ilkeler defences of counterclaim n.
mahsubu yapılacak hesap absorption account n.
mal teslim edildiğinde ödemenin yapılacak olması pay on delivery n.
mahalinde yapılacak toplantının yönetimi on-site meeting management n.
ödeme yapılacak kişi payee n.
ters işlem yapılacak kayıt red-ink entry n.
ticari işlemlerde yapılacak işlemle ilgili araştırma görüşme ve sonuçlandırma faaliyetleri için gerekli olan zaman, para ve çaba transaction costs n.
yapılacak iş routeing n.
yatırım yapılacak varlık türü type of asset to be invested in n.
yapılacak iş routing n.
yapılacak ödemeyi gösteren fiyat listesi tariff n.
borç verilecek veya yatırım yapılacak bir meta olarak değerlendirilen sermaye money n.
satışı yapılacak menkul kıymet sell n.
yapılacak görevleri önceliklerine göre sıralama sequencing n.
yapılacak görevleri önceliklerine göre sıralama priority sequencing n.
(yapılacak iş için) bağımsız yüklenicilere ücret vermek hire [uk] v.
alt gelir grubuna yapılacak vergi indirimi gibi tavizlerin ekonomiyi canlandırarak zenginlere fayda sağlayacağı teorisine ait trickle-up adj.
alt gelir grubuna yapılacak vergi indirimi gibi tavizlerin ekonomiyi canlandırarak zenginlere fayda sağlayacağı teorisiyle ilgili trickle-up adj.
Law
gece yapılacak arama search at night n.
hükümet memurları tarafından efrada karşı yapılacak suimuameleler maltreatment of individuals by public officers n.
mahkemeye yapılacak olan itirazın makul olup olmadığını incelemekle görevli olan memur trier n.
mahkemeye yapılacak olan itirazın makul olup olmadığını incelemekle görevli olan memur trior n.
Politics
ilk giriş yapılacak/yapılan schengen ülkesi member state of first entry n.
sayımı yapılacak yer census designated place n.
sayımı yapılacak yer cdp (census-designated place) n.
Insurance
yatırım yapılacak varlık türü type of asset to be invested in n.
sigortalının kendisine yapılacak ödemelerin biçim ve usulünü seçme hakkı option n.
Technical
müteahhide yapılacak ödemeler payments due the contractor n.
yapılacak işin cinsi the type of work to be performed n.
Computer
aksi belirtilmedikçe yapılacak olan default action n.
aksi belirtilmedikçe yapılacak olan varsayılan işlem default action n.
yapılacak işlemlerin öncelikle bir log dosyasına yazılıp, sonrasında veritabanı dosyalarına aktarılması write-ahead logging n.
yapılacak bir şey yok nothing to do expr.
Textile
ayakkabı yapılacak deriyi kesme makinesine şeritler halinde besleyen işçi amazeiner n.
üzerine işleme yapılacak kumaşı geren tabanlık foundation n.
(büzgü dikişi yapılacak kumaşı) eşit dağıtılmış büzgülerle tutmak gage v.
Construction
afet bölgelerinde yapılacak yapılar hakkında yönetmelik regulations for the structures to be built in disaster areas n.
kanal içinde yapılacak kaynak ve bakım işleri için genişletilmiş kanal bölümü bell hole n.
parsellenip üzerine evler yapılmış/yapılacak olan yer subdivision n.
yapılacak işler listesi snagging list n.
Marine
belirli bir yere sadece bir kere yapılacak nakliyatta kullanılan rota life line n.
çok şiddetli felaket durumunda yapılacak mali destek yasaları laws for special financial support for extreme severity disaster n.
Medical
akciğer rezeksiyonu yapılacak hastaların fonksiyonel değerlendirilmesi functional assessment of lung resection candidates n.
doğum yapılacak tarih due date n.
Dentistry
(kuronu veya teli) bağlantı yapılacak doku sınırlarına uyacak şekilde şekillendirmek festoon v.
Printing
baskısı yapılacak nesnenin üzerine yerleştirildiği levha imposing stone n.
baskısı yapılacak nesnenin üzerine yerleştirildiği levha imposing surface n.
baskısı yapılacak nesnenin üzerine yerleştirildiği levha imposing table n.
baskısı yapılacak nesnenin dizgi levhasında düzenlenmesi imposition n.
baskısı yapılacak nesnenin dizgi levhasına dizilmesi imposition n.
Agriculture
ekim yapılacak alanları işaretlemeye yarayan bir alet scrawler n.
Military
tehlike durumlarında yapılacak işler emergency response action n.
yapılacak denetim sayısı active inspection quota n.
amfibi harekatlarda sahile yapılacak operasyonu yöneten çizelge landing sequence table n.
hedeflere yapılacak atış planlaması, hazırlığı ve atışın gerçekleştirilmesine yönelik tüm faaliyetler fire control n.
gemiye yapılacak asıl yükleme öncesi seçili malzemelerin gemiye yüklenmesi preload loading n.
belirli bir noktaya yapılacak atış onayının alınması süreci selective release process n.
Sport
(bilardoda) vuruş yapılacak sıkı top grubu pack n.
spor yapılacak yüzeyi katılımcılar için hazırlamak groom v.
Basketball
yapılacak hareketleri önceden planlanmış hücum oyunu set play n.
Wagering
yapılacak bahise en yüksek oranı almak value v.
Music
(müzik veya bale gösterisi için) adımları ve yapılacak dans hareketlerini düzenlemek choregraph v.
Abbreviation
üniversitelere yapılacak mali destekler konusunda hükümete danışmanlık yapan komite ugc (university grants committee) n.
Modern Slang
çekilecek olan sıkıntının/yapılacak olan fedakarlığın alınacak olan sonuca değip değmeyeceğinden emin ol always know if the juice is worth the squeeze expr.
bir şeyin yapılacak olan fedakarlıklara/katlanılacak sıkıntılara değip değmeyeceğinden emin ol always know if the juice is worth the squeeze expr.