yoksun - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

yoksun



Bedeutungen von dem Begriff "yoksun" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 34 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
yoksun deprived adj.
yoksun devoid of adj.
General
yoksun void of adj.
yoksun bereft adj.
yoksun unprovided adj.
yoksun shorn adj.
yoksun empty adj.
yoksun innocent of adj.
yoksun destitute adj.
yoksun wanting adj.
yoksun crinkly adj.
yoksun bereft of adj.
yoksun bankrupt in adj.
yoksun devoid adj.
yoksun void adj.
yoksun lacking adj.
yoksun necessitous adj.
yoksun unblessed adj.
yoksun unblest adj.
yoksun unblestful adj.
yoksun bankrupt adj.
yoksun barren adj.
yoksun vacant adj.
yoksun hard up adj.
yoksun innocent adj.
yoksun privative adj.
yoksun out of prep.
yoksun shorn of prep.
Colloquial
yoksun hard-up adv.
Law
yoksun devoid
yoksun deprived
Politics
yoksun disadvantaged
Archaic
yoksun needful adj.
yoksun sincere adj.

Bedeutungen, die der Begriff "yoksun" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 416 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
ciddiyetten yoksun hareket/söz frivolity n.
konforsuz ve dünyevi zevklerden yoksun bir yaşam austerity n.
yoksun bırakma divestment n.
yoksun olma bereavement n.
bir alışkanlıktan kendini yoksun kılma abstinence n.
yasal haklardan yoksun bırakılmış kimse outlaw n.
uygarlıktan yoksun olma brutishness n.
yoksun bırakma divestiture n.
-den yoksun void of n.
sosyal yapıdan uzaklaşma/sosyal ilişkiden yoksun kalma/bırakılma desocialization n.
muhakeme gücünden yoksun kimse natural n.
zarafetten yoksun olma ungracefulness n.
sosyal becerilerden yoksun kimse zhlub n.
(haklardan) yoksun bırakma exclusionism n.
erdemden yoksun olma virtueless n.
yavan, değersiz veya özden yoksun şey hogwash n.
sporcu ahlakından yoksun kimse mucker n.
iyi sporcu niteliklerinden yoksun kimse mucker n.
çocukları anlamayan hayal gücünden yoksun yetişkin muggle n.
samimiyetten yoksun glassy n.
yoksun bırakılma debarment n.
yüksek değerlerden yoksun olmadan kaynaklanan değersizlik despicability n.
birbirine benzeşmeyen veya nihai birlikten yoksun unsurlar multiverse n.
(ölüm gibi nedenlerle) yoksun bırakma bereaving n.
mantıksal bağlantıdan yoksun anlatım discursion n.
yoksun bırakma disfurniture n.
adalet ve doğruluktan yoksun olma dishonesty n.
zekadan yoksun kimse golem n.
yoksun olma famine n.
insani özelliklerden yoksun olma inhumanity n.
yoksun bırakma divesture n.
yoksun olma orbation [obsolete] n.
orijinallikten yoksun uyumlanma hali ossification n.
genellikle hayal gücünden yoksun olan, istikrarlı ve çalışkan işçi plugger n.
soyu tükenmiş canlıların yumuşak dokulardan yoksun ve sıska bir şekilde tasvir edilmesi shrink-wrap n.
derinlikten yoksun yüzey superficies n.
derinlikten yoksun insan surface n.
yoksun olmak be deprive of something v.
yoksun kalmak lack v.
birini bir şeyden yoksun bırakmak leave someone short v.
mirastan yoksun bırakmak disinherit v.
yoksun bırakmak dispossess v.
yoksun bırakmak bereave of v.
yoksun bırakmak shut off from v.
yoksun olmak be wanting in v.
yoksun bırakmak forgo v.
yoksun bırakmak shear v.
yoksun olmak be out of something v.
yoksun bırakmak deprive v.
yoksun olmak lack v.
yoksun olmak go without v.
bir şeyden yoksun olmak be devoid of something v.
yoksun olmak want v.
yasal haklardan yoksun bırakmak outlaw v.
yoksun bırakmak divest of v.
yoksun bırakmak debar from v.
medeni haklardan yoksun bırakmak proscribe v.
yoksun kalmak be deprived of v.
yoksun olmak be lacking in something v.
yoksun bırakmak deprive of v.
yoksun bırakmak rob v.
yoksun bırakmak bereave v.
yoksun bırakmak debar v.
bir şeyden yoksun olmak be deprived of something v.
yoksun bırakmak deny v.
birini mirastan yoksun etmek cut somebody off with a shilling v.
yoksun bırakmak count out v.
yoksun bırakmak debar (from) v.
ormandan yoksun bırakmak deforest v.
yoksun bırakmak divest v.
yoksun kalmak forfeit v.
-den yoksun olmak be destitute of v.
yoksun etmek deprive v.
-den yoksun olmak lack v.
yardımdan yoksun kalmak be destitute of help v.
destekten yoksun kalmak be destitute of support v.
destekten yoksun kalmak be destitute of help v.
yardımdan yoksun kalmak become helpless v.
destekten yoksun kalmak become helpless v.
yoksun olmak be deprived without v.
yoksun olmak be deprived of v.
yoksun bırakılmak be bereft v.
bütünlükten yoksun olmak lack integrity v.
vizyondan yoksun olmak have no vision v.
vizyondan yoksun olmak lack vision v.
çocukken sevgiden yoksun büyümek not get enough love as a child v.
destekten yoksun olmak be destitute of support v.
bir tattan yoksun bırakmak untaste v.
yoksun hale getirmek deplete v.
-den yoksun bırakmak starve of v.
iktidardan yoksun bırakmak disenfranchise v.
yoksun olmak lakke [obsolete] v.
yoksun bırakmak twine [scottish] v.
(bir kişiyi) farkındalıktan yoksun bırakmak unacquaint v.
erkek çocuk özelliklerinden yoksun bırakmak unboy v.
çocukluktan yoksun bırakmak unchild v.
yoksun bırakmak widow v.
liyakat, doğruluk, itimat veya geçerlilik iddiasından yoksun bırakmak demolish v.
yoksun bırakmak deprave [obsolete] v.
yapmacıklıktan yoksun olmak desophisticate v.
karmaşıklıktan yoksun olmak desophisticate v.
manevi karakterinden yoksun bırakmak despiritualize [us] v.
manevi karakterinden yoksun bırakmak despiritualise [uk] v.
yoksun bırakmak destitute v.
mevki, prestij ve itibardan yoksun bırakmak destroy v.
çinkodan yoksun bırakmak dezincify v.
tanrıdan yoksun bırakmak disdeify v.
kıdemli insanlardan yoksun bırakmak diselder v.
yoksun bırakmak disfurnish v.
yoksun bırakmak disfurniture v.
kişilikten yoksun bırakmak dispersonate v.
mülkten yoksun bırakmak disproperty [obsolete] v.
haktan yoksun bırakmak distitle v.
bilinçten yoksun bırakmak insensate [rare] v.
kutsallıktan yoksun bırakmak disconsecrate v.
avantajdan yoksun bırakmak orphan v.
yoksun bırakmak skunk v.
hayal gücünden yoksun prosaic adj.
incelikten yoksun heavy adj.
insandan yoksun peopleless adj.
zarafetten yoksun graceless adj.
bir kişinin homoseksüel olduğunu anlama yeteneğinden yoksun kimse homoblivious adj.
incelikten yoksun earthy adj.
mizahtan yoksun out of humour adj.
incelikten yoksun inelegant adj.
utançtan yoksun shameless adj.
doğallıktan yoksun stilted adj.
inisiyatiften yoksun supine adj.
yoksun kalmış bereft of adj.
hayal gücünden yoksun uninspired adj.
takttan yoksun tactless adj.
canlılıktan yoksun vapid adj.
cömertlikten yoksun small adj.
gururdan yoksun abject adj.
incelikten yoksun crass adj.
kutsanmışlıktan yoksun unblessed adj.
yoksun bırakan privative adj.
incelikten yoksun rough adj.
incelikten yoksun incondite adj.
zarafetten yoksun angular adj.
insanca duygulardan yoksun bloodless adj.
saygıyla karışık korku duygusundan yoksun aweless adj.
saygıyla karışık korku duygusundan yoksun awless adj.
yoksun bırakılmış debarred adj.
alçakgönüllülükten yoksun immodest adj.
-den yoksun empty of adj.
-den yoksun destitute adj.
-den yoksun devoid of adj.
-den yoksun unprovided with adj.
cömertlikten yoksun small-minded adj.
sosyal haklardan yoksun deprived adj.
eğrelti otundan yoksun fernless adj.
sosyal haklardan yoksun underprivileged adj.
-den yoksun void adj.
temel sosyal haklardan yoksun underprivileged adj.
-den yoksun bereft adj.
-den yoksun bereft of adj.
-den yoksun bare of adj.
hayal gücünden yoksun pedestrian adj.
ritimden yoksun arhythmic adj.
ritimden yoksun arrhythmous adj.
ritimden yoksun arrhythmical adj.
ritimden yoksun arrhythmic adj.
incelikten yoksun tactless adj.
incelikten yoksun philistine adj.
bir yapı ya da organizasyondan yoksun unstructured adj.
heyecandan yoksun olan anodyne adj.
orijinallikten yoksun banal adj.
heyecandan yoksun tame adj.
dairesel biçimden yoksun noncircular adj.
mesajdan yoksun nondidactic adj.
sevgiden yoksun nonloving adj.
sadakatten yoksun nonloyal adj.
doğal veya geleneksel süslemelerden yoksun nude adj.
bilinçten veya iradeden yoksun thinglike adj.
muhakeme gücünden yoksun thoughtless adj.
erdemden yoksun thowless [scottish] adj.
hayal gücünden yoksun arid adj.
kulaktan yoksun earless adj.
yoksun olmayan unbereaven adj.
yoksun olmayan unbereft adj.
kutsanmışlıktan yoksun unblestful adj.
erkeklikten yoksun emasculate adj.
yoksun olmayan undeprived adj.
yoksun bırakılmamış undeprived adj.
yoksun bırakılmamış undivested adj.
incelikten yoksun unelegant adj.
yoksun kalınmayan unforfeitable adj.
(bir şeyden) yoksun bırakılmış ungraced adj.
zarafetten yoksun ungraceful adj.
insana dair özelliklerden yoksun bırakılmış unhuman adj.
mekanik becerilerden yoksun (kimse) unmechanical adj.
değerli niteliklerden yoksun bankrupt adj.
tamamen yoksun bankrupt adj.
nezaketten yoksun kindless adj.
titizlik veya plandan yoksun kitchen-sink adj.
esneklik veya dayanıklılıktan yoksun springless adj.
iyi özelliklerden yoksun void [obsolete] adj.
parıltı ve ciladan yoksun matte adj.
parıltılı veya ışıklı bölümlerden yoksun pürüzsüz bir yüzeyi olan matte adj.
maddeden yoksun matterless adj.
maddesel özelliklerden yoksun matterless adj.
kanunlardan yoksun olan wide-open adj.
kanun yaptırımlarından yoksun olan wide-open adj.
otomatik ve hayal gücünden yoksun mechanic adj.
hatadan yoksun wrongless adj.
direnme gücünden yoksun helpless adj.
anlamaktan yoksun helpless adj.
bitkiden yoksun herbless adj.
akıldan yoksun mindless adj.
derinlikten yoksun borné adj.
doğruluktan yoksun hollow adj.
geçerlilikten yoksun hollow adj.
esaslı niteliklerden yoksun olan hollow adj.
ilke veya amaçlardan yoksun olan hollow adj.
güvenlikten yoksun homeless adj.
zarafetten yoksun lumbering adj.
sıcaklıktan ve samimiyetten yoksun glacial adj.
(diş, pençe) savunma kısımlarından yoksun mutic adj.
amaçtan yoksun objectless adj.
haklardan yoksun olan rightless adj.
yoksun bırakılan deprivable adj.
yoksun bırakılabilir deprivable adj.
derinlikten yoksun depthless adj.
doğaçlamadan yoksun desiccated adj.
duygusal coşkudan yoksun desiccated adj.
hayati fiziksel niteliklerden yoksun gutless adj.
önemli niteliklerden yoksun gutless adj.
insani niteliklerden yoksun gutless adj.
çeşitlilikten yoksun one-track adj.
rakipten yoksun rivalless adj.
amaçtan, önderlikten veya kılavuzluk edecek herhangi bir şeyden yoksun rudderless adj.
kutsallıktan yoksun disgodded adj.
incelikten yoksun disgraceful [obsolete] adj.
incelikten yoksun disgracious adj.
ahlaktan yoksun disingenuous adj.
doğal duygulardan yoksun disnatured adj.
düzenleyici merkezi denetimden yoksun disordered adj.
yoksun kalınmayan inalienable adj.
muhakemeden yoksun weak adj.
güç ve enerjiden yoksun olan dowf [scotland] adj.
güç ve enerjiden yoksun olan dowff [scotland] adj.
içkiden yoksun olan drinkless adj.
hayal gücünden yoksun dryasdust adj.
duygusallıktan yoksun dry-eyed adj.
(edebi tarz veya ürün) incelikten yoksun ve düzensiz incult adj.
zekadan yoksun pinheaded adj.
modadan yoksun fashionless adj.
muhakemeden yoksun fatuous adj.
hayal gücünden yoksun pedantic adj.
hayal gücünden yoksun flatfooted adj.
destekten yoksun orphan adj.
gözetimden yoksun orphan adj.
uygulamada deneyimli (teorikten yoksun) practical adj.
özgünlükten yoksun scissors-and-paste adj.
özgün araştırmadan yoksun scissors-and-paste adj.
mantıktan yoksun devoid of logic adj.
yaratıcılıktan yoksun creatively bankrupt adj.
güzellikten yoksun beautiless adj.
uzgörüden yoksun short-sighted adj.
zarafetten yoksun olarak gracelessly adv.
yoksun bırakarak denyingly adv.
karizmadan yoksun bir şekilde wimpishly adv.
incelikten yoksun şekilde earthily adv.
zarafetten yoksun bir şekilde blunderingly adv.
yoksun bir halde wantingly adv.
yoksun bir halde needily adv.
akli kapasiteden yoksun biçimde reasonlessly adv.
yoksun bırakmadan undivestedly adv.
(sonucu etkileyebilecek) önemli bilgilerden yoksun bir şekilde blind adv.
erdemden yoksun bir şekilde dishonestly [obsolete] adv.
üçüncü boyuttan yoksun şekilde flatly adv.
yoksun olarak privatively adv.
-den yoksun minus prep.
yoksun bırakma anlamı veren ön ek dis- pref.
Phrasals
yoksun bırakmak deprive somebody of something v.
yoksun kalmak throw over v.
yoksun bırakmak take away v.
(birini bir şeyden) mahrum/yoksun etmek/bırakmak rob someone of something v.
(birine) minnetten, saygıdan, takdirden yoksun bir karşılık vermek repay (one) with (something) v.
(birini/bir şeyi bir şeyden) yoksun bırakmak rob (someone or something) of (something) v.
-den yoksun bırakmak rob of v.
-den yoksun bırakmak strip of v.
birini birinden/bir şeyden yoksun bırakmak deny someone or something to someone v.
(birini/bir şeyi bir şeyden) yoksun bırakmak deny (something) to (someone or something) v.
-den yoksun bırakmak deny to v.
birini bir şeyden yoksun bırakmak deprive someone of something v.
(birini bir şeyden) yoksun bırakmak deprive (one) of (something) v.
(birine) minnetten, saygıdan, takdirden yoksun bir karşılık vermek repay (one) for (something) v.
(birini/bir şeyi bir şeyden) yoksun bırakmak starve (someone or something) of (something) v.
(birini bir şeyden) yoksun bırakmak take (something) out of (someone) v.
yoksun kalmak be stripped of
Colloquial
yoksun bırakmak relieve v.
mirastan yoksun bırakmak cut out v.
(bir şeyden) yoksun olmak be stuck for (something) v.
'-den yoksun olmak be stuck for v.
etikten yoksun ethically challenged adj.
incelikten yoksun bourgie adj.
mükemmellikten/şıklıktan yoksun phat-phree adj.
mükemmellikten/şıklıktan yoksun phree adj.
artık yoksun now you are gone expr.
Idioms
akıldan yoksun olmak not have two brain cells to rub together v.
destekten yoksun olmak be out on a limb v.
ilkelerine göre hareket edecek cesaretten yoksun olmak lack the courage of (one's) convictions v.
bir özellikten, nitelikten tamamen yoksun olmak not know the meaning of the word v.
(birini) mirastan yoksun bırakmak cut (one) off without a penny v.
(birini) mirastan yoksun/mahrum etmek cut (one) off with a cent v.
incelikten/kibarlıktan yoksun (a little/bit) rough around the edge adj.
(birinden/bir şeyden) yoksun bereft of (someone or something) adj.
(birinden/bir şeyden) yoksun kalmış bereft of (someone or something) adj.
mirastan yoksun bırakılmış/bırakılan cut off without a shilling/cent adj.
mirastan yoksun bırakılmış/bırakılan cut off with a shilling/cent adj.
mirastan yoksun bırakılmış/bırakılan cut off without a penny [dated] adj.
duygudan yoksun stone-cold adj.
anlama yeteneğinden yoksun dead from the neck up expr.
Speaking
ayırt edicilikten yoksun nohowish adj.
sen benim için artık yoksun! I am so over you! expr.
ya varsın ya da yoksun my way or the highway expr.
Trade/Economic
destekten yoksun kalma tazminatı compensation for loss of support n.
oydan yoksun hisse senedi non-voting shares n.
ticari faaliyetten yoksun olan dead adj.
yoksun kalınan kar loss of profit
Law
hürriyetten yoksun kılma deprivation of liberty n.
kardan yoksun kalma zararı disappearance of profits n.
kardan yoksun kalma zararı gain lost n.
kardan yoksun kalma zararı cessation of profits n.
kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu false imprisonment n.
kişiyi hürriyetinden yoksun kılma deprivation of liberty n.
mirastan yoksun etme exheredation n.
mirastan yoksun edilme disinheritance n.
mirastan yoksun etme disinheritance n.
oy hakkından yoksun hisse senedi non-voting share n.
tasarruf hakkından yoksun etme expropriation n.
yasal haklarından yoksun bırakılmış kimse outlaw n.
zilyetlikten yoksun bırakma dispossession n.
mahkemenin çocuğun velayetinden yoksun bırakılan akrabaya tanıdığı çocuğu düzenli ziyaret etme hakkı visitation right n.
akıl hastası olduğu için yargı gücünden yoksun bulunduğunu iddia etmek stultify v.
mülkten yoksun bırakmak disappropriate v.
mirastan yoksun kılmak disinherit v.
mirastan yoksun bulunmamak not to loose the inheritance rights v.
mirastan yoksun bırakmak exheredate v.
yoksun bırakmak devest v.
yasal geçerlilik sağlayan unsurlardan yoksun nude adj.
açıkça dayanaktan yoksun manifestly ill-founded adj.
hukuki mesnetten yoksun legally groundless adj.
hukuki mesnetten yoksun legally unsupported adj.
hukuki mesnetten yoksun lacking legal ground adj.
yasal nitelik ve güçlerden yoksun incapable adj.
yoksun anlamını veren bir ön ek sine prep.
yoksun bırakmak deprive
yoksun etmek forejudge
Politics
oy verme hakkından yoksun bırakma disfranchisement n.
sivil ölüm (medeni haklardan yoksun kalma) civil death n.
üyelik haklarından yoksun kılma disfranchisement n.
bir devlet içinde sözde özerkliğe sahip ancak ekonomik açıdan bağımlı ve güçten yoksun etnik bölge bantustan n.
liderlikten yoksun hareket groundswell n.
oy verme hakkından yoksun bırakmak disfranchise v.
oy verme hakkından yoksun bırakmak disfranchize v.
üyelik haklarından yoksun kılmak disfranchize v.
üyelik haklarından yoksun kılmak disfranchise v.
Technical
mekanik becerilerden yoksun (kimse) nonmechanical adj.
manevra kabiliyetinden yoksun unmaneuverable adj.
kritik bileşenlerden yoksun blank adj.
parlaklıktan yoksun blind adj.
Automotive
paralellikten yoksun lack of parallelism n.
Medical
sudan yoksun bırakma testi water deprivation test n.
sıvıdan yoksun bırakma testi water deprivation test n.
sudan yoksun bırakma testi fluid deprivation test n.
sıvıdan yoksun bırakma testi fluid deprivation test n.
sinir ağından yoksun (organ) denervated adj.
Psychology
yaşam enerjisinden yoksun, yaşamdan kopuk varoluş biçimi nonlife n.
Physics
yoksun bırakma ilkesi exclusion principle
Biology
belirli bir antijenden yoksun bireyin sistemine alloantijen sokulmasından sonra üretilen antikor alloantibody n.
belirli bir antijenden yoksun bireyin sistemine alloantijen sokulmasından sonra üretilen izoantikor isoantibody n.
Zoology
fotosentez ve benzeri bitkisel özelliklerden yoksun kamçılı protozoan zoomastigote n.
fotosentez ve benzeri bitkisel özelliklerden yoksun kamçılı protozoan zooflagellate n.
Botanic
den yoksun naked (of) adj.
Literature
derinlikten yoksun üçüncü boyutu eksik karakter flat character n.
anlatıdan yoksun nonnarrative adj.
derinlikten yoksun (hikaye, anlatım) two-dimensional adj.
Religious
(roma katolik kilisesi'nde) isa'nın tam insanlıktan yoksun olduğunu öne süren eski bir sapkın düşünce docetism n.
kilise statüsünden yoksun bırakmak unchurch v.
pagan özelliklerinden yoksun bırakmak unpaganise v.
pagan özelliklerinden yoksun bırakmak unpaganize v.
hristiyan özelliklerden yoksun bırakmak dechristianize [us] v.
hristiyan özelliklerden yoksun bırakmak dechristianise [uk] v.
Philosophy
insan sevgisinden yoksun olma aphilanthropy n.
normal bir insan gibi görünen fakat bilinçli tecrübe, kişilik ve sezgiden yoksun olan varsayımsal varlık philosophical zombie n.
normal bir insan gibi görünen fakat bilinçli tecrübe, kişilik ve sezgiden yoksun olan varsayımsal varlık p-zombie n.
Geology
genellikle bitki örtüsünden yoksun düz tümseklik boss n.
Art
zarif kontürlerden veya doğal renk geçişlerinden yoksun (sanat eseri) dry adj.
Music
rezonanstan yoksun thin adj.
melodi kalitesinden yoksun olan musicless adj.
Latin
kardan yoksun kalma zararı lucrum cessans n.
tanık olarak dinlenme yeterliğinden yoksun olan kimse intestabilis n.
Archaic
yoksun bırakmak reave v.
çocuklardan yoksun bırakmak unchild v.
süslerinden yoksun bırakmak disgarnish v.
(gerekli bir şeyden) yoksun olmak famish v.
yoksun bırakmak disarray v.
liberal sanat niteliğinden yoksun illiberal adj.
toprak işleme ve ekim düzeninden yoksun incult adj.
hayal gücünden yoksun pedantical adj.
Slang
tembel, sosyal açıdan beceriksiz veya sosyal hayattan yoksun olarak görülen kişileri eleştirmek için kullanılan aşağılayıcı terim basement dweller n.
maskülen özelliklerden yoksun olduğu düşünülen erkekleri tanımlamak için kullanılan aşağılayıcı bir argo kelime soy boy n.
bağımsız düşünceden yoksun veya trendleri körü körüne takip eden kimse npc (non-playable character) n.
nezaketten yoksun ratchet adj.
dürüstlükten yoksun limpdick adj.
hareketlerinde beceri ve zarafetten yoksun klutzy adj.
mükemmellikten/şıklıktan yoksun phat phree expr.
Paleontology
soyu tükenmiş canlıların yumuşak dokulardan yoksun ve sıska bir şekilde tasvir edilmesi shrink-wrap n.
soyu tükenmiş canlıların yumuşak dokulardan yoksun ve sıska bir şekilde tasvir edilmesi shrink wrapping n.
soyu tükenmiş canlıların yumuşak dokulardan yoksun ve sıska bir şekilde tasvir edilmesi shrink wrap n.
soyu tükenmiş canlıların yumuşak dokulardan yoksun ve sıska bir şekilde tasvir edilmesi shrink-wrapping n.
soyu tükenmiş canlıların yumuşak dokulardan yoksun ve sıska bir şekilde tasvir edilmesi shrinkwrapping n.
soyu tükenmiş canlıların yumuşak dokulardan yoksun ve sıska bir şekilde tasvir edilmesi shrinkwrap n.