effort - English Turkish Sentences
English Turkish
effort çaba n.
  • Given the wide area and the many variations in the different countries, it is a valiant and successful effort.
  • Geniş alan ve farklı ülkelerdeki birçok varyasyon göz önüne alındığında, bu cesur ve başarılı bir çabadır.
  • This concerted effort will make it possible to take decisive steps forward.
  • Bu ortak çaba ileriye doğru kararlı adımlar atılmasını mümkün kılacaktır.
  • I am grateful for the effort made to strike the right balance and I believe that you have broadly succeeded.
  • Doğru dengeyi kurmak için gösterdiğiniz çaba için minnettarım ve büyük ölçüde başarılı olduğunuza inanıyorum.
Show More (755)
effort gayret n.
  • In spite of recent efforts, quality and health controls remain inadequate.
  • Son zamanlardaki gayretlere rağmen, kalite ve sağlık denetimleri yetersiz olmaya devam etmektedir.
  • Beside this, efforts will still be needed in order to be compatible with the Community internal energy market.
  • Bunun yanında, Topluluk enerji iç pazarıyla uyum sağlamak için gayretlere hâlâ ihtiyaç olacaktır.
  • However further efforts are needed in terms of modernisation of the structures and staff training.
  • Ancak, yapıların modernleştirilmesi ve personel eğitimi konularında daha çok gayrete ihtiyaç vardır.
Show More (8)
effort çalışma n.
  • I shall be continuing the efforts we have begun.
  • Başlattığımız çalışmaları devam ettireceğim.
  • From there, you can adjust your marketing and sales efforts accordingly.
  • Buradan yola çıkarak pazarlama ve satış çalışmalarınızı buna göre ayarlayabilirsiniz.
  • From there, you can adjust your marketing and sales efforts accordingly.
  • Buradan itibaren tanıtım ve satış çalışmalarınızı buna göre düzenleyebiliriz.
Show More (6)
effort emek n.
  • In 2001, 55% of the European Union's blood products originated from donors who were remunerated for their effort.
  • 2001 yılında Avrupa Birliği'nin kan ürünlerinin %55'i emekleri karşılığında ücret alan bağışçılardan elde edilmiştir.
  • Thank you for your time and effort.
  • Zamanın ve emeğin için teşekkür ederim.
  • A considerable amount of time and effort have been spent already.
  • Önemli miktarda zaman ve emek zaten harcanmış durumda.
Show More (5)
effort efor n.
  • I want us to examine all possible options on effort control.
  • Efor kontrolü konusunda mümkün olan tüm seçenekleri incelememizi istiyorum.
Show More (-2)
effort eser n.
  • This book is his best effort to date.
  • Bu kitap, onun bugüne kadarki en iyi eseri.
Show More (-2)
effort çabalama n.
  • It's not worth the effort.
  • Çabalamaya değmez.
Show More (-2)