beklenmedik - Turkish English Dictionary
History

beklenmedik



Meanings of "beklenmedik" in English Turkish Dictionary : 45 result(s)

Turkish English
Common Usage
beklenmedik unexpected adj.
General
beklenmedik abrupt adj.
beklenmedik adventitious adj.
beklenmedik unlooked for adj.
beklenmedik unannounced adj.
beklenmedik sudden adj.
beklenmedik unlookedfor adj.
beklenmedik unimagined adj.
beklenmedik disconcerting adj.
beklenmedik improbable adj.
beklenmedik unhoped adj.
beklenmedik snap adj.
beklenmedik unexpected adj.
beklenmedik unforeseen adj.
beklenmedik heaven-sent adj.
beklenmedik unhoped-for adj.
beklenmedik unlooked-for adj.
beklenmedik fortuitous adj.
beklenmedik unheralded adj.
beklenmedik vagarious adj.
beklenmedik casual adj.
beklenmedik unanticipated adj.
beklenmedik unexpectant adj.
beklenmedik unguessed adj.
beklenmedik unpurveyed adj.
beklenmedik unsuspect adj.
beklenmedik unware adj.
beklenmedik unweened [obsolete] adj.
beklenmedik wayward adj.
beklenmedik ictic adj.
beklenmedik improvided adj.
beklenmedik inexpectable [obsolete] adj.
beklenmedik inexpected [obsolete] adj.
beklenmedik ironic adj.
beklenmedik inopinable [obsolete] adj.
beklenmedik inopinate [obsolete] adj.
beklenmedik precipitant adj.
beklenmedik superadvenient adj.
beklenmedik surprise adj.
beklenmedik surprising adj.
Phrases
beklenmedik out of the blue expr.
Colloquial
beklenmedik clipped adj.
Idioms
beklenmedik wild card n.
Politics
beklenmedik unexpected adj.
Modern Slang
beklenmedik a trip n.

Meanings of "beklenmedik" with other terms in English Turkish Dictionary : 337 result(s)

Turkish English
Common Usage
beklenmedik bir para windfall n.
beklenmedik bir şekilde unexpectedly adv.
General
beklenmedik olay accident n.
beklenmedik misafir unexpected guest n.
beklenmedik başarı fluke n.
beklenmedik bir çıkış yapan kimse sleeper n.
beklenmedik olay thunderbolt n.
beklenmedik olay contingent n.
beklenmedik yenilgi upset n.
beklenmedik nimet godsend n.
beklenmedik olay contingency n.
beklenmedik şekilde yapılan sert konuşma ascent n.
beklenmedik başarı strike n.
beklenmedik olay quirk n.
beklenmedik yardım windfall n.
beklenmedik zamanda yaklaşan ya da saldıran kişi waylayer n.
beklenmedik kazanç bonanza n.
beklenmedik ziyaret unexpected visit n.
beklenmedik zamanda yaklaşma ya da saldırma waylaying n.
beklenmedik sorunlarla iyi başa çıkabilme forehandedness n.
beklenmedik bir para/hediye/yardım windfall n.
beklenmedik bir hediye windfall n.
beklenmedik şans windfall n.
beklenmedik gelişme unexpected development n.
hiç beklenmedik bir haber a bolt from the blue n.
hiç beklenmedik bir iş a bolt out of the blue n.
hiç beklenmedik bir olay a bolt out of the blue n.
hiç beklenmedik bir olay a bolt from the blue n.
hiç beklenmedik bir haber a bolt out of the blue n.
hiç beklenmedik bir iş a bolt from the blue n.
beklenmedik biçimde yetişen yardımcı güç deus ex machina n.
beklenmedik zamanda yetişen bir güç deus ex machina n.
beklenmedik durum planı contingency plan n.
beklenmedik durum contingency n.
beklenmedik durum önlemi contingency measure n.
beklenmedik talih fluke n.
beklenmedik yerden gelen para windfall n.
beklenmedik başarı gösteren yarış atı dark horse n.
beklenmedik başarı gösteren politikacı dark horse n.
beklenmedik başarı gösteren kişi dark horse n.
hakkında az bilinen fakat beklenmedik bir şekilde başarılı olan ya da olma ihtimali bulunan siyasi lider dark horse n.
beklenmedik durum happenstance n.
beklenmedik durum happenchance n.
beklenmedik gelişme an unexpected development n.
beklenmedik dönüş unexpected return n.
beklenmedik işler veya sorunlarla başa çıkan disturbance handler n.
beklenmedik kötü sonuç backlash n.
ani beklenmedik keşif anı eureka moment n.
ani/beklenmedik bir soğuk/kar yağışı dalgası a blast of winter n.
beklenmedik ziyaretçi unexpected visitor n.
beklenmedik misafir unexpected visitor n.
beklenmedik bir olayın kötü neticesi fallout n.
beklenmedik bir şekilde gerçekleşen olumlu olay caduac [scottish] n.
beklenmedik tepki afterclap n.
beklenmedik olay chance-medley n.
olayların beklenmedik yönde gelişmesi thing n.
beklenmedik hareket turn [scottish] n.
beklenmedik gelişme twist n.
şaşkınlık uyandıran, beklenmedik sesli tepki earful n.
beklenmedik olma unexpectedness n.
(beklenmedik şekilde) kazanan kimse upsetter n.
beklenmedik ve ezici vuruş facer n.
beklenmedik ve ezici yenilgi facer n.
beklenmedik zorluk joker n.
beklenmedik gelişme vagary n.
beklenmedik değişiklik vagary n.
beklenmedik eylem vagrancy n.
beklenmedik gelişme vagrancy n.
beklenmedik değişiklik vagrancy n.
genellikle kasıtlı olarak saklanıp beklenmedik durumlar için elde tutulan unsur wildcard n.
beklenmedik şok blow n.
beklenmedik felaket blow n.
spor müsabakasında beklenmedik sonuç boilover n.
beklenmedik olay bolt n.
beklenmedik talih happy chance n.
beklenmedik gelişme wrinkle n.
beklenmedik davranış wrinkle n.
beklenmedik mutluluk kaynağı bonne bouche n.
(özellikle beklenmedik şekilde) durumunu düzeltme şansı break n.
beklenmedik hareket bricole n.
beklenmedik bir durumda sergilenen aşırı gerginlik buck fever n.
beklenmedik olay revelation n.
ani ve beklenmedik hareket gambado n.
beklenmedik yetenekleri olan, kendinden bahsetmeyen kimse dark horse n.
beklenmedik sorun gotcha n.
(politikacıyı) beklenmedik soru veya ifşa ile utandırma gotcha n.
beklenmedik güzel şey icing n.
(koşarken) ani ve beklenmedik dönüş doubling n.
sert ve beklenmedik vuruş click [dialect] [uk] n.
beklenmedik şey contingent n.
beklenmedik olay contingent n.
beklenmedik gelişme twist n.
bir sesin beklenmedik güçlü çıkışı stress of voice n.
beklenmedik başarı succès fou n.
beklenmedik başarı succèsfou n.
beklenmedik durum suddenty n.
beklenmedik gelişme supervention n.
beklenmedik şey surprise n.
beklenmedik etkinlik surprise party n.
beklenmedik bir anda olmak crop up v.
hiç beklenmedik bir anda ölmek die unexpectedly v.
beklenmedik bir gelire kavuşmak strike it rich v.
beklenmedik biçimde ortaya çıkmak crop up v.
beklenmedik şekilde bir anda kendini bir şeyi keşfetmiş olarak bulmak end up discovering v.
(top) beklenmedik şekilde geri tepmek hang v.
beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmak bloom v.
beklenmedik şekilde absürt ve talihsiz şartlarda tanışmak meet cute v.
(biriyle) beklenmedik şekilde bir araya gelmek rencounter v.
beklenmedik şekilde içeri girmek bulge (in) v.
beklenmedik şekilde içeri girmek bulge (into) v.
(beklenmedik anda) bölmek porlock v.
beklenmedik olmak supervene v.
beklenmedik bir duruma yol açmak surprise v.
beklenmedik bir duruma yol açmak surprize v.
yasadışı ve beklenmedik wildcat adj.
beklenmedik kazanca ait windfall adj.
beklenmedik kazanç ile ilgili windfall adj.
beklenmedik bir anda olan heaven-sent adj.
beklenmedik sorunlarla baş edebilen forehanded adj.
beklenmedik şekilde temiz ve parlak shining adj.
beklenmedik anda gelen superadvenient adj.
beklenmedik bir anda meydana gelen supervenient adj.
beklenmedik bir biçime disconcertingly adv.
beklenmedik bir biçimde unexpectedly adv.
beklenmedik bir şekilde improbably adv.
beklenmedik bir şekilde abruptly adv.
beklenmedik bir şekilde at unaware adv.
beklenmedik bir şekilde unanticipatedly adv.
beklenmedik bir şekilde unwarely adv.
beklenmedik bir şekilde unwares adv.
beklenmedik şekilde off guard adv.
beklenmedik şekilde off-guard adv.
beklenmedik bir şekilde inexpectedly [obsolete] adv.
beklenmedik bir şans ile flukily adv.
beklenmedik bir şekilde surprisingly adv.
Phrasals
beklenmedik bir şekilde keşfetmek hit on v.
beklenmedik bir şekilde karşılaşmak fall among v.
beklenmedik şekilde gerçekleşmek turn up v.
birine beklenmedik bir şekilde açıklamak spring on someone v.
beklenmedik bir şekilde açıklamak spring on v.
beklenmedik bir keşif yapmak strike upon (something) v.
beklenmedik bir buluş yapmak strike upon (something) v.
beklenmedik şekilde ortaya çıkmak blow up v.
beklenmedik şekilde çıkmak come up v.
beklenmedik şekilde (bir yere) gitmek land up (some place) v.
beklenmedik şekilde (bir yere) gitmek land up at (some place) v.
beklenmedik şekilde (bir yere) gitmek/(bir duruma) varmak land up in (something) v.
(biriyle/bir şeyle) beklenmedik şekilde anlaşmazlığa düşmek run up against (someone or something) v.
Phrases
beklenmedik şekilde by contraries [obsolete] adv.
ne güzel sürpriz anlamında, beklenmedik birinin gelişiyle duyulan heyecanı anlatan bir söz If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.
beklenmedik bir şekilde in an unexpected way expr.
beklenmedik bir biçimde in an unexpected way expr.
beklenmedik bir anda out of the blue expr.
beklenmedik biçimde out of the blue expr.
… beklenmedik bir şekilde gerçekleşti it chanced that expr.
Colloquial
beklenmedik gelişme turnup n.
beklenmedik şans manna from heaven n.
beklenmedik şans gold rush n.
beklenmedik zenginlik bonanza n.
beklenmedik zenginlik gold rush n.
beklenmedik zenginlik godsend n.
beklenmedik şans bunce n.
beklenmedik zenginlik manna from heaven n.
beklenmedik zenginlik gravy n.
beklenmedik zenginlik bunce n.
beklenmedik bir zamanda gelen bir para pennies for heaven n.
beklenmedik şans godsend n.
beklenmedik şans gravy n.
beklenmedik şans boom n.
beklenmedik şans windfall n.
beklenmedik zenginlik boom n.
beklenmedik şans bonanza n.
beklenmedik zenginlik windfall n.
hiç beklenmedik şey a bolt from the blue n.
beklenmedik davet fiddler's bidding n.
falsolu, beklenmedik durum curve ball n.
olayların beklenmedik yönde gelişmesi zinger n.
falsolu, beklenmedik durum curveball n.
hisse senetlerine beklenmedik şekilde hızla ve çok miktarda yapılan yatırım melt-up n.
beklenmedik bir şey/durum one of those things n.
beklenmedik yenilgi sucker punch n.
beklenmedik bir şekilde başarıya ulaşan yapım sleeper hit n.
beklenmedik bir şekilde seni seviyorum demek drop the l-bomb v.
beklenmedik şekilde bir şey yapmak/söylemek turn round and do something v.
beklenmedik şekilde bir şey yapmak/söylemek turn around and do something v.
beklenmedik bir şekilde kesilmek cut out v.
beklenmedik anda yumruk atmak sucker-punch v.
beklenmedik bir şekilde with a bang expr.
beklenmedik şeyler olabilir unexpected things may happen expr.
beklenmedik şeylere hazırlıklı ol expect the unexpected expr.
beklenmedik şekilde/bir anda (bir şey yapmak) up and (do something) expr.
beklenmedik şekilde/bir anda bir şey yaptı up and did something expr.
beklenmedik şekilde up and expr.
bir sıkıntı var, beklenmedik/istenmedik bir durum var something is up expr.
beklenmedik/istenmedik bir şeyler oluyor something is up expr.
şaşırtıcı/beklenmedik bir şekilde as it turned out expr.
şaşırtıcı/beklenmedik bir şekilde as things turned out expr.
beklenmedik anda from nowhere expr.
beklenmedik şekilde from nowhere expr.
beklenmedik bir şey/durum just one of those things expr.
işte bu beklenmedik bir şey/haber that's one for the (record) book expr.
işte bu beklenmedik bir şey/haber that's one for the (record) books expr.
beklenmedik bir şekilde yaptı up and did expr.
Idioms
beklenmedik bir şekilde gelen şey chance comer n.
beklenmedik şekilde ya da son dakikada gelen davet fiddler's bidding n.
beklenmedik kötü tepki a cold shower n.
beklenmedik kötü tepki cold shower n.
beklenmedik sorun kick in the teeth n.
beklenmedik sürpiz bolt from the blue n.
olayların beklenmedik yönde gelişmesi turn of events n.
(hikayenin sonundaki) beklenmedik durum/sonuç a twist in the tale n.
beklenmedik sonuç curve ball n.
beklenmedik bir anda geçmişi hatırlatan biri/bir şey a blast from the past n.
beklenmedik bir darbe a slap in the face n.
beklenmedik bir darbe a slap in the eye n.
beklenmedik bir şey a turn-up for the book n.
olayların beklenmedik şekilde gelişmesi a turn of events n.
olayların beklenmedik şekilde gelişmesi the turn of events n.
beklenmedik uygulama fire-drill n.
beklenmedik tehlike snake in the grass n.
başını beklenmedik bir belaya sokmak burn one's fingers v.
beklenmedik bir anda yakalanmak be caught flat-footed v.
beklenmedik bir anda yakalamak catch flat-footed v.
(öneri, soru, olay) beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmak come from left field [us] v.
(öneri, soru, olay) beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmak come out of left field [us] v.
beklenmedik bir işte başarılı olmak turn up trumps v.
beklenmedik bir işte başarılı olmak come up trumps v.
beklenmedik bir durum karşısında çok şaşırmak knock me down with a feather v.
(sorun) beklenmedik bir yerden çıkmak come out of left field v.
beklenmedik koşullar yüzünden ortadan kalkmak be ruled out of court v.
beklenmedik bir mağlubiyet almak do a devon loch v.
beklenmedik şekilde kaybetmek do a devon loch v.
beklenmedik şekilde (bir şey yapmak) turn around and (do something) v.
(biriyle olan bir şeye) beklenmedik bir şekilde son vermek give (one) running shoes v.
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek steal a march over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek steal a march upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek steal the march over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek steal the march upon (someone or something) v.
beklenmedik bir gelire kavuşmak make a mint of money v.
beklenmedik bir anda yakalanmak be caught on the hop v.
beklenmedik bir anda yakalanmak be caught on the wrong foot v.
beklenmedik şekilde olumlu sonuçlanmak be a blessing in disguise v.
beklenmedik bir anda yakalanmak be caught off (one's) guard v.
beklenmedik şekilde/yönde gelişmek buck the trend v.
beklenmedik olmak come out of a clear blue sky v.
(birine) beklenmedik bir anda gülümsemek flash (one) a smile v.
(birini) bir anda/beklenmedik bir şekilde terk etmek leave (one) flat v.
beklenmedik bir anda yakalanmış caught on the hop adj.
beklenmedik bir anda yakalanmış caught unawares adj.
umulmadık/beklenmedik bir biçimde like a bolt from the blue adv.
beklenmedik bir anda veya şekilde out of left field expr.
beklenmedik bir anda out of the blue expr.
beklenmedik bir anda when least expected expr.
beklenmedik bir anda out of a clear blue sky expr.
beklenmedik şekilde oddly enough expr.
beklenmedik yerden from left field expr.
beklenmedik şekilde like a thief in the night expr.
beklenmedik bir problemimiz/sıkıntımız var houston, we have a problem [cliché] expr.
beklenmedik şekilde olumlu sonuçlanan talihsizlik blessing in disguise expr.
beklenmedik şekilde olumlu sonuçlanan talihsizlik a blessing in disguise expr.
beklenmedik bir şekilde for a wonder expr.
Speaking
bu beklenmedik durum this unexpected situation expr.
Trade/Economic
beklenmedik hal contingency n.
beklenmedik gelir windfall n.
beklenmedik durum sigortası contingency insurance n.
beklenmedik karlar windfall profits n.
beklenmedik bilgiler news n.
beklenmedik kazanç windfall n.
beklenmedik düşüş unexpected fall n.
beklenmedik durum contingency n.
beklenmedik kazançlar windfall gains n.
beklenmedik kar windfall profit n.
beklenmedik harcamalar out-of-pocket requirements n.
beklenmedik kazanç windfall profit n.
beklenmedik kazanç perquisite n.
beklenmedik kar windfall profit n.
şirketin varlıklarındaki beklenmedik değer kaybı asset impairment n.
umulmadık beklenmedik karlar windfall profits n.
beklenmedik kazanç dividend n.
beklenmedik bir dönüm noktasına varmak come to a strange pass v.
Law
beklenmedik bir olayın araya girmesi novus actus interveniens n.
Insurance
beklenmedik hal sigortası contingency insurance n.
Technical
beklenmedik haller unforeseen circumstances n.
beklenmedik kesinti unexpected interruption n.
beklenmedik durum plan contingency plan n.
beklenmedik zararsız kapanış orderly close-down n.
beklenmedik hal emergency n.
roket veya füze fırlatması geri sayımında roket veya füzedeki hataların düzeltilmesi için yapılan planlı veya beklenmedik duraklama hold n.
petrol kuyusu açılırken karşılaşılan beklenmedik oluşum stray n.
Computer
beklenmedik hata unexpected error n.
beklenmedik durum contingency n.
beklenmedik durum planı contingency plan n.
beklenmedik durum planı contingency measure n.
beklenmedik bir biçimde bitmek abend v.
Aeronautic
beklenmedik olay planı contingency plan n.
Medical
anüste meydana gelen beklenmedik çatlak anal fissure n.
beklenmedik bebek ölümleri cot death n.
epilepside beklenmedik ölüm sudden unexpected death in epilepsy (sudep) n.
Pathology
beklenmedik koşullarda meydana gelen (hastalık) atopic [obsolete] adj.
Astronomy
parlaklık artışı ani ve beklenmedik olup yalnızca birkaç dakika süren yıldız flare star n.
Literature
bir kurguda beklenmedik, yapay veya imkansız bir karakterin senaryo akışı içinde beklenmedik bir yerde aniden ortaya çıkması ve çözülmesi imkansız görünen bir sorunu ansızın çözmesi deux ex machina n.
(filmde veya kitapta) hikayedeki beklenmedik gelişme plot twist n.
History
beklenmedik kazanç aubaine n.
Religious
bir kimsenin beklenmedik bir şekilde aldığı değerli şey manna n.
inanç yoluyla beklenmedik iyileşme miraculous healing n.
Military
ani ve beklenmedik düşman taarruzuna karşı yapılan reaksiyon eğitimi contact drill n.
beklenmedik şekilde genişlemiş harp unpremeditated expansion of a war n.
beklenmedik acil hedefler unanticipated immediate targets n.
belirli bir bölgede muharebelerin kritik oranda şiddetlenmesiyle ortaya çıkan ve ulusal ve müttefik komutanlar tarafından özel ve derhal müdahale gerektiren beklenmedik durum emergency in war n.
beklenmedik bölgesel durumlar için operasyonel lojistik destek sağlaması için abd deniz piyadeleri teşkilatının marine logistics command n.
beklenmedik bir saldırıya karşı korunma amaçlı önlemler security n.
Sport
beklenmedik bir yarış kazanan tanınmamış atlet bolter [australia] n.
daha güçsüz bir takıma beklenmedik şekilde yenilme giant-killing n.
beklenmedik avantaj getiren hareket fluke n.
beklenmedik gol snap shot n.
beklenmedik atış snap shot n.
Football
beklenmedik vuruş snapshot n.
Tennis
rakibi aniden yön değiştirmeye zorlamak için topu beklenmedik bir yöne atmak wrong-foot v.
Wagering
beklenmedik şekilde yarış kazanan at bolter [australia] n.
Music
beklenmedik ses değişimleri olan müzik parçası capriccio n.
gösteri sırasında davulcunun çaldığı beklenmedik ses bomb n.
beklenmedik ses değişimleri olan müzik parçası humoresque n.
beklenmedik şekilde hit olan şarkı sleeper n.
beklenmedik çözülüş yaratan akor substitution n.
Theatre
oyunun özellikle zirve noktasında meydana gelen beklenmedik gelişme counterturn n.
Cinema
(romantik komedide) iki kahramanın beklenmedik şekilde absürt ve talihsiz şartlarda tanışması motifi meet-cute n.
Latin
beklenmedik durum casus fortuitus n.
Archaic
beklenmedik olay hazard n.
Slang
beklenmedik durum kicker n.
beklenmedik olay/durum wildcard n.
beklenmedik olay/durum wild card n.
beklenmedik bir anda atılan yumruk sucker punch n.
beklenmedik hayal kırıklığı kerplunk [obsolete] [us] n.
beklenmedik değişim the old switcheroo n.
beklenmedik fırtına cockeye bob [australia] n.
beklenmedik fırtına cockeyed bob [australia] n.
beklenmedik bir sorun çıktı the wheels fell off expr.