between and - Turkish English Dictionary
History

between and

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "between and" in Turkish English Dictionary : 1 result(s)

English Turkish
General
between and prep. ile arasında

Meanings of "between and" with other terms in English Turkish Dictionary : 457 result(s)

English Turkish
General
gap between rich and poor n. zengin ile fakir arasındaki uçurum
clash between the police and the demonstrators n. polis ile göstericiler arasında yaşanan arbede
clash between the police and the demonstrators n. polis ile göstericiler arasında yaşanan çatışma
time between dog and wolf n. köpek ve kurt arasındaki zaman
the linkage between observation and reality n. gözlem ve gerçeklik arasındaki bağ
differences between male and female brains n. dişi beyni ile erkek beyni arasındaki farklar
be few and far between v. nadir rastlanmak
shuttle back and forth between two countries   v. iki ülke arasında mekik dokumak  
be few and far between v. çok seyrek olmak
be between a rock and a hard place v. iki arada kalmak
be between a rock and a hard place v. iki arada bir derede kalmak
fluctuate between something and something else v. arasında dalgalanmak
between now and tomorrow adv. yarına kadar
by and between adv. tarafından aralarında
by and between adv. tarafından ve aralarında
between 1999 and 2003 adv. 1999-2003 arasında
between 1999 and 2003 adv. 1999-2003 arası
between four in the afternoon and midnight adv. öğleden sonra dört ile gece yarısı arasında
between dream and reality adv. hayal ile gerçek arasında
betwixt and between prep. ne bu ne o
betwixt and between prep. ne o ne bu
betwixt and between prep. ikisinin ortası
Phrasals
arbitrate between (someone and someone else) v. (biriyle diğerinin) aralarını bulmak
arbitrate between (someone and someone else) v. uzlaştırmak
arbitrate between (someone and someone else) v. barıştırmak
arbitrate between (someone and someone else) v. (iki tarafı) uzlaştırmak
arbitrate between (someone and someone else) v. (iki tarafı) barıştırmak
arbitrate between (someone and someone else) v. (iki taraf arasındaki) anlaşmazlığı gidermek/çözmek
arbitrate between (someone and someone else) v. (iki taraf arasındaki) sorunu gidermek/çözmek
arbitrate between (someone and someone else) v. (iki taraf arasında) anlaşma sağlamak/ara buluculuk yapmak
fall between (something and something else) v. (bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek
fall between (something and something else) v. (bir şeylerin) arasına girmek
get between (someone or something and someone or something else) v. (bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak
get between (someone or something and someone or something else) v. (bir kişi veya şeyi başka bir kişi veya şeyden/iki kişi veya şeyi birbirinden) ayırmak/uzaklaştırmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak
hover between (something) and (something else) v. üzerinde uçmak/tur atmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) bocalamak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) tereddütte kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) duraksamak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikte kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikli olmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) ikilemde kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak
hover between something (and something else) v. üzerinde uçmak/tur atmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız olmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) kararsız kalmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) bocalamak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) tereddüt etmek
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) tereddütte kalmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) duraksamak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikte kalmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) ikircikli olmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) ikilemde kalmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) gidip gelmek
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak
hover between something (and something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak
judge between (someone or something and someone or something else) v. iki zıt kişi veya şey arasında karar vermek
judge between (someone or something and someone or something else) v. iki zıt kişi veya şey arasında seçim yapmak
step between (someone or something and someone or something else) v. (iki kişi veya şey) arasına girmek/adım atmak
waver between someone and someone else v. iki kişi arasında kararsız kalmak
oscillate between someone and someone v. iki seçenek arasında kararsız kalmak
oscillate between someone and someone v. iki şey arasında kalmak (karar verememek)
split something between (something and something else) v. (iki kişi) arasında bölüştürmek
split something between (someone and someone else) v. (iki kişi) arasında bölüştürmek
hover between (something) and (something else) v. iki şey arasında asılı kalmak
hover between (something) and (something else) v. havada asılı kalmak
hover between (something) and (something else) v. (iki şey arasında) gidip gelmek
hover between (something) and (something else) v. (iki şey arasında) kararsız kalmak/karar verememek
hover between (something) and (something else) v. muallakta kalmak/olmak
hover between (something) and (something else) v. sürüncemede kalmak
hover between (something) and (something else) v. seçenekler arasında bir karar vermeye çalışmak
hover between (something) and (something else) v. seçenekler arasından bir seçim yapmaya çalışmak
hover between (something) and (something else) v. seçenekler arasında bocalamak
hover between something (and something else) v. iki şey arasında asılı kalmak
hover between something (and something else) v. havada asılı kalmak
hover between something (and something else) v. (iki şey arasında) gidip gelmek
hover between something (and something else) v. (iki şey arasında) kararsız kalmak/karar verememek
hover between something (and something else) v. muallakta kalmak/olmak
hover between something (and something else) v. sürüncemede kalmak
hover between something (and something else) v. seçenekler arasında bir karar vermeye çalışmak
hover between something (and something else) v. seçenekler arasından bir seçim yapmaya çalışmak
hover between something (and something else) v. iki seçenek arasında kalmak
hover between something (and something else) v. seçenekler arasında bocalamak
judge between (someone or something) (and someone or something else) v. (iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak
judge between (someone or something) (and someone or something else) v. (iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek
judge between (someone or something) (and someone or something else) v. (iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak
judge between (someone or something and someone or something else) v. (iki veya bir kaç şey/kişi) arasında seçim yapmak
judge between (someone or something and someone or something else) v. (iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek
judge between (someone or something and someone or something else) v. (iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak
fall between (something and something else) v. (bir şeyle başka bir şeyin) arasına/ortasına düşmek
vacillate between (one person or thing) and (another) v. (iki kişi/iki şey) arasında kararsız kalmak
vacillate between (one person or thing) and (another) v. (iki kişi/iki şey) arasında karar verememek
vacillate between (one person or thing) and (another) v. (iki kişi/iki şey) arasında kalmak
vacillate between (thing) and (another) v. (iki durum/hal) arasında gidip gelmek
vacillate between (thing) and (another) v. (iki durum/hal) arasında dalgalanmak
alternate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında gidip gelmek
alternate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında değişimli/dönüşümlü olmak
alternate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri arasında) sırayla yapılmak
alternate between something and something else v. biriyle başka biri arasında gidip gelmek
alternate between something and something else v. biriyle başka biri arasında değişimli/dönüşümlü olmak
alternate between something and something else v. biriyle başka biri arasında sırayla yapılmak
alternate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında gidip gelmek
alternate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında değişimli/dönüşümlü olmak
alternate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri arasında) sırayla yapılmak
alternate between something and something else v. biriyle başka biri arasında gidip gelmek
alternate between something and something else v. biriyle başka biri arasında değişimli/dönüşümlü olmak
alternate between something and something else v. biriyle başka biri arasında sırayla yapılmak
come between (someone and someone else) v. (iki kişinin) arasında olmak
come between (someone and someone else) v. (biriyle başka birinin) arasında olmak
come between (someone and someone else) v. (biriyle başka birinin) arasında yer almak/gelmek
come between (someone and someone else) v. (iki kişinin) arasına girmek
come between (someone and someone else) v. (biriyle başka birinin) arasına girmek
come between (someone and someone else) v. (biriyle başka birinin) ilişkisine burnunu sokmak
come between (something and something else) v. (iki şeyin) arasında olmak
come between (something and something else) v. (bir şeyle başka bir şeyin) arasında olmak
come between (something and something else) v. (bir şeyle başka bir şeyin) arasında yer almak/gelmek
decide between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında bir seçim yapmak
decide between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında bir karar vermek
decide between (someone and someone else) v. ikisinin arasında karar vermek
decide between (someone and someone else) v. ikisinin arasından birini seçmek
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) ayırt etmek
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark görmek
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırmak
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında ayrım yaratmak
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında fark oluşturmak
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) farklı hale getirmek
differentiate between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) ayırt edilebilir hale getirmek
discern between (someone or something) and (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırt etmek
discern between (someone or something) and (someone or something) v. (birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) ayırmak
discern between (someone or something) and (someone or something) v. (biriyle birini/bir şeyle bir şeyi) birbirinden ayırt etmek
discern between and v. birbirinden ayırmak/ayırt etmek
fluctuate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında gidip gelmek
fluctuate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında muallakta kalmak
fluctuate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında kararsız olmak
fluctuate between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında tereddüt etmek
fluctuate between (something) and (something) v. (bir şeyle bir şey) arasında gidip gelmek
fluctuate between (something) and (something) v. (bir şeyle bir şey) arasında kararsız kalmak
fluctuate between (something) and (something) v. (bir şeyle bir şey) arasında tereddüt etmek
go between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle başka birinin/bir şeyin) arasına girmek/sızmak
go between (someone or something and someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle başka birinin/bir şeyin) arasından geçmek/gitmek
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında duraksamak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikircikte kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında ikilemde kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında kararsız kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddütte kalmak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında tereddüt etmek
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında bocalamak
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında gidip gelmek
hover between (something) and (something else) v. (bir şeyle diğeri/iki şey) arasında karar verememek
migrate between (some place or something) and (some place or something else) v. (bir yerden/bir şeyden bir yere/bir şeye) göç edip durmak
migrate between (some place or something) and (some place or something else) v. (iki yer/iki şey) arasında sürekli göç etmek
stand between (someone or something) and (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle birinin/bir şeyin) arasında durmak/yer almak
stand between (someone or something) and (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle birinin/bir şeyin) arasına girmek
vary between (someone or something) and (someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında değişmek
vary between (someone or something) and (someone or something else) v. kişiden kişiye, gruptan gruba değişmek/farklılık göstermek
vary between (something) and (something else) v. (bir şeyle bir şey) arasında gidip gelmek
vary between (something) and (something else) v. (iki veya daha fazla farklı seçenek, olasılık) arasında gidip gelmek
vary between (something) and (something else) v. (bir durumla/halle başka bir durum/hal) arasında gidip gelmek
vary between (something) and (something else) v. (iki veya daha fazla durum, hal) arasında değişmek
waver between (someone or something) and (someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında kararsız kalmak
waver between (someone or something) and (someone or something else) v. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında gidip gelmek
waver between (something) and (something else) v. (bir şeyle bir şey) arasında değişmek
waver between (something) and (something else) v. (bir şeyle bir şey) arasında dalgalanmak
Phrases
caught between the devil and the deep blue sea expr. aşağı tükürsen bıyık yukarı tükürsen sakal
caught between the devil and the deep blue sea expr. iki ucu boklu değnek
caught between the devil and the deep blue sea expr. iki arada bir derede
few and far between expr. çok nadir
between the hammer and the anvil expr. çok zor durumda
between the hammer and the anvil expr. çok müşkül bir durumda
I really need a day between saturday and sunday expr. cumartesi ve pazar arasında bir güne daha ihtiyacım var gerçekten
I really need a day between saturday and sunday expr. cumartesi ve pazar'ın arasında bir gün daha olmasına ihtiyacım var
between the hammer and the anvil expr. iki ateş arasında
between now and then expr. o zamana/tarihe kadar
few and far between expr. nadir
few and far between expr. seyrek olarak
few and far between expr. seyrek
few and far between expr. tek tük
Proverb
there's a fine line between genius and insanity dahilik ile delilik arasında ince bir çizgi vardır
Colloquial
insert (something) between (something and something else) v. arasına yerleştirmek/koymak
be a toss-up (between a and b) v. iki seçenek de eşit durumda olmak
be a toss-up (between a and b) v. ya o ya da bu olmak
be a toss-up (between a and b) v. iki seçeneğin de yarı yarıya şansı olmak
be a toss-up (between a and b) v. iki seçenek arasında gidip gelmek
between her/his morning and afternoon classes expr. sabah ve öğleden sonraki dersleri arasında
in the interim between her/his morning and afternoon classes expr. sabah ve öğleden sonraki dersleri arasında
pick a number between one and ten expr. 1'den 10'a kadar bir sayı seç
pick a number between one and ten expr. 1 ile 10 arasında bir sayı tut
pick a number between one and ten expr. 1 ile 10 arasında bir sayı seç
think a number between one and ten expr. 1 ile 10 arasında bir sayı seç
think a number between one and ten expr. 1 ile 10 arasında bir sayı tut
think a number between one and ten expr. 1'den 10'a kadar bir sayı seç
(just) between you and me expr. (sadece) seninle benim aramda
(just) between you and me expr. (sadece) ikimizin arasında
(just) between you and me expr. aramızda kalsın
between (someone or something) and (someone or something else) expr. (biri /bir şey) ile (biri/bir şey) arasından
between (someone or something) and (someone or something else) expr. (biri /bir şey) ile (biri/bir şey) arasında
pibcac (problem is between chair and computer) abrev. problem bilgisayarla kullanıcı arasında
pibcac (problem is between chair and computer) abrev. problem bilgisayarda değil kullanıcının kendisinde
pibcak (problem is between chair and keyboard) abrev. problem bilgisayarla kullanıcı arasında
pibcak (problem is between chair and keyboard) abrev. problem bilgisayarda değil kullanıcının kendisinde
Idioms
a choice between good and evil n. iyi ile kötü arasında bir seçim
a thin line between love and hate n. sevgi ve nefret arasında ince bir çizgi
the world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) büyük bir fark
the world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) dağlar kadar fark
the world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) epeyce bir fark
the world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) bir hayli fark
the world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) dünya kadar fark
the world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) aşırı fark
a world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) büyük bir fark
a world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) dağlar kadar fark
a world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) epeyce bir fark
a world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) bir hayli fark
a world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) dünya kadar fark
a world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) aşırı fark
a world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) büyük fark
a world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) dünya kadar fark
the world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) büyük fark
the world of difference (between a and b) n. (a ve b arasında) dünya kadar fark
bad blood (between a and b) [old-fashioned] n. (birileri arasında) dargınlık
bad blood (between a and b) [old-fashioned] n. (birileri arasında) düşmanlık
bad blood (between a and b) [old-fashioned] n. (birileri arasında) kin
bad blood (between a and b) [old-fashioned] n. (birileri arasında) öfke
bad blood (between a and b) [old-fashioned] n. (birileri arasında) husumet
bad blood (between a and b) [old-fashioned] n. (birileri arasında) kızgınlık
go between the bark and the tree v. (özellikle aile meselelerine) burnunu sokmak
go between the bark and the tree v. (özellikle aile meselelerine) müdahale etmek
go between the bark and the tree v. (özellikle aile meselelerine) karışmak
go between the bark and the tree v. etle tırnak arasına girmek (girilmez)
go between the moon and the milkman v. gece vakti (pılıyı pırtıyı toplayıp) kaçmak/sıvışmak
put some distance between someone and oneself v. birisiyle arasına mesafe koymak
be between a rock and a hard place v. iki arada kalmak
be torn (between a and b) v. iki arada bir derede kalmak
be torn (between a and b) v. ikilemde kalmak
between the devil and the deep blue sea v. iki ucu boklu değnek
be torn (between a and b) v. iki arada kalmak
be between a rock and a hard place v. iki arada bir derede kalmak
be between a rock and a hard place v. ikilemde kalmak
hover between life and death v. yaşam ile ölüm arasında gidip gelmek
lie hovering between life and death v. yaşamla ölüm arasında gidip gelmek
go between the bark and the tree v. birinin kişisel meselelerine gereğinden fazla burnunu sokmak
go between the bark and the tree v. karı koca arasına girmek
bridge the gap (between a and b) v. (a ile b arasında) köprü görevi görmek
bridge the gap (between a and b) v. (a ile b arasında) iletişim/bağlantı kurmak
bridge the gap (between a and b) v. (a ile b arasında) bir köprü oluşturmak
bridge the gap (between a and b) v. (a ile b arasında) bir geçiş sağlamak
bridge the gap (between a and b) v. (a ile b arasındaki) geçişi sağlamak/kolaylaştırmak
bridge the gulf (between a and b) v. (a ile b arasında) köprü görevi görmek
bridge the gulf (between a and b) v. (a ile b arasında) iletişim/bağlantı kurmak
bridge the gulf (between a and b) v. (a ile b arasında) bir köprü oluşturmak
bridge the gulf (between a and b) v. (a ile b arasında) bir geçiş sağlamak
bridge the gulf (between a and b) v. (a ile b arasındaki) geçişi sağlamak/kolaylaştırmak
build bridges (between a and b/with somebody) v. (a ile b/biriyle arasındaki) ilişkileri güçlendirmek
build bridges (between a and b/with somebody) v. (a ile b/biriyle arasındaki) köprüleri kurmak
draw the line between something and something else v. bir şeyle bir şey arasına çizgi çizmek
draw the line between something and something else v. bir şeyle bir şeyi ayırmak
draw the line between something and something else v. bir şeyle bir şeyi birbirinden ayırmak
draw the line between something and something else v. bir şeyle bir şey arasına sınır koymak/çizmek
drive a wedge between a and b v. (iki kişinin) arasını açmak
drive a wedge between a and b v. (iki kişinin) arasına bariyer koymak
drive a wedge between a and b v. (iki kişinin) arasına set koymak/çekmek
drive a wedge between a and b v. (iki kişinin) arasını bozmak
drive a wedge between someone and someone v. (iki kişinin) arasını açmak
drive a wedge between someone and someone v. (iki kişinin) arasına bariyer koymak
drive a wedge between someone and someone v. (iki kişinin) arasına set koymak/çekmek
drive a wedge between someone and someone v. (iki kişinin) arasını bozmak
drive a wedge between someone and someone v. (biriyle birinin) arasını açmak
drive a wedge between someone and someone v. (biriyle birinin) arasına bariyer koymak
drive a wedge between someone and someone v. (biriyle birinin) arasına set koymak/çekmek
drive a wedge between someone and someone v. (biriyle birinin) arasını bozmak
put some distance between someone and someone/something v. biriyle biri/bir şey arasına mesafe koymak
walk on a thin line between (something) and (something else) v. (bir şeyle başka bir şey) arasında ince bir çizgi üzerinde yürümek/ilerlemek
too few and far between adj. çok nadir
too few and far between adj. pek görülmemiş
too few and far between adj. çok az sayıda
between hawk and buzzard adv. iki ateş arasında
between hawk and buzzard adv. kendini iki ateş arasında bulmuş
between hawk and buzzard adv. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık
between hawk and buzzard adv. iki arada bir derede
between hawk and buzzard adv. iki zıt şey arasında
between hay and grass adv. karman çorman/karmakarışık
between hay and grass adv. her şey birbirine karışma/girme
between hay and grass adv. sapla samanı ayıramama
between the jigs and the reels adv. çapraşık işler içinde/arasında/nedeniyle
between the jigs and the reels adv. içinden çıkılması zor/güç bir durum/hal nedeniyle
between the jigs and the reels adv. her şey düğüm olduğu/birbirine girdiği için
between the jigs and the reels adv. tam bir kaos içinde/nedeniyle
between the jigs and the reels adv. (işler) çığırından çıktığı için
between wind and water adv. tehlikeye açık/riskli bir yerde/durumda
between wind and water adv. tehlikede
between wind and water adv. bıçak sırtında
between wind and water adv. uçurum kenarında
between wind and water adv. batma noktasında
caught between the devil and the deep blue sea adv. iki ateş arasında
caught between the devil and the deep blue sea adv. kendini iki ateş arasında bulmuş
caught between the devil and the deep blue sea adv. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık
caught between the devil and the deep blue sea adv. iki ucu boklu değnek
caught between the devil and the deep blue sea adv. iki arada bir derede kalma
few and far between expr. arada bir
few and far between expr. arada sırada
few and far between expr. az
few and far between expr. ara sıra
between you and me and the wall expr. aramızda
between you and me and the gatepost expr. aramızda
between you and me and the bed post expr. aramızda
between the devil and the deep blue sea expr. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık
caught between a rock and a hard place expr. aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık
between scylla and charybdis expr. aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık
few and far between expr. bazı bazı
few and far between expr. çok ender
between the devil and the deep sea expr. iki arada bir derede
between the devil and the deep blue sea expr. iki arada bir derede
between scylla and charybdis expr. iki ateş arasında
between a rock and a hard place expr. iki arada bir derede
between you and me and the gatepost expr. laf aramızda
between you and me and the bed post expr. kimseler duymasın ama
few and far between expr. nadir
between you and me and the wall expr. laf aramızda
between you and me and the gatepost expr. kimseler duymasın ama
between you and me and the lamppost expr. laf aramızda
between you and me and the wall expr. kimseler duymasın ama
between you (and) me and the bedpost expr. laf aramızda kalsın
between you and me and the bedpost expr. laf aramızda
between you and me and the bed post expr. laf aramızda
between a rock and a hard place expr. kırk katır kırk satır
between you and me and the gatepost expr. söz aramızda
few and far between expr. seyrek
few and far between expr. tek tük
between you and me and the wall expr. yalnız ikimizin arasında
between you and me and the gatepost expr. yalnız ikimizin arasında
between you and me and the bed post expr. yalnız ikimizin arasında
between life and death expr. yaşamla ölüm arasında
caught between the devil and the deep blue sea expr. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık
between dog and wolf expr. alacakaranlıkla gün ışığı arası
between dog and wolf expr. az karanlık
between dog and wolf expr. loş
between dog and wolf expr. yarı karanlık
between hay and grass expr. kolay kategorize edilemeyen
between you, me, and the four walls expr. aramızda
between you, me, and the four walls expr. aramızda kalsın
between you, me, and the four walls expr. laf aramızda
between you and me and the bedpost expr. laf aramızda
between you and me and the bedpost expr. aramızda kalsın
between you and me and the gatepost expr. laf aramızda
between you and me and the gatepost expr. aramızda kalsın
between you and me and the four walls expr. laf aramızda
between you and me and the four walls expr. aramızda kalsın
between you and me and the lamppost expr. laf aramızda
between you and me and the lamppost expr. aramızda kalsın
between you, (and) me, and the bedpost expr. laf aramızda
between you, (and) me, and the bedpost expr. aramızda kalsın
between you, (and) me, and the gatepost expr. laf aramızda
between you, (and) me, and the gatepost expr. aramızda kalsın
between you, me, and the bedpost expr. laf aramızda
between you, me, and the bedpost expr. aramızda kalsın
between you, me, and the lamppost expr. laf aramızda
between you, me, and the lamppost expr. aramızda kalsın
between you, me, and the bedpost expr. laf aramızda
between you, me, and the bedpost expr. aramızda kalsın
between you, me, and these four walls expr. laf aramızda
between you, me, and these four walls expr. aramızda kalsın
(caught/stuck) between a rock and a hard place expr. aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık
(caught/stuck) between a rock and a hard place expr. iki ucu boklu değnek
(caught/stuck) between a rock and a hard place expr. iki arada bir derede kalmış
pebcac (problem exists between chair and computer) expr. problem bilgisayarın yanlış kullanımından kaynaklı
pebcac (problem exists between chair and computer) expr. problem bilgisayarla kullanıcı arasında
pebcac (problem exists between chair and computer) expr. problem bilgisayarda değil kullanıcının kendisinde
pebcak (problem exists between chair and keyboard) expr. problem bilgisayarın yanlış kullanımından kaynaklı
pebcak (problem exists between chair and keyboard) expr. problem bilgisayarla kullanıcı arasında
pebcak (problem exists between chair and keyboard) expr. problem bilgisayarda değil kullanıcının kendisinde
pebkam (problem exists between keyboard and monitor) expr. problem bilgisayarın yanlış kullanımından kaynaklı
pebkam (problem exists between keyboard and monitor) expr. problem bilgisayarla kullanıcı arasında
pebkam (problem exists between keyboard and monitor) expr. problem bilgisayarda değil kullanıcının kendisinde
there is a fine line between (something) and (something else) expr. (bir şeyle bir şey arasında) arasında ince bir çizgi var
Speaking
is there something going on between you and her? expr. aranızda bir şeyler mi var?
is there something between you and her? expr. aranızda bir şey mi var?
is there something between you and her? expr. aranızda bir şeyler mi var?
is there something going on between you and him? expr. aranızda bir şey mi var?
is there something between you and him? expr. aranızda bir şey mi var?
is there something going on between you and him? expr. aranızda bir şeyler mi var?
is there something going on between you and her? expr. aranızda bir şey mi var?
is there something between you and him? expr. aranızda bir şeyler mi var?
between you and I expr. aramızda kalsın
between you and me expr. aramızda
between you and me and the bedpost expr. aramızda kalsın
between you and me expr. aramızda kalsın
between you me and the bedpost expr. aramızda kalsın
between you me and the gatepost expr. aramızda kalsın
between you and me and these four walls expr. aramızda kalsın
between you and me and the gatepost expr. aramızda kalsın
it's between you and me expr. bu seninle benim aramda
between you and me expr. gizli kalsın
between you and me expr. ikimizin arasında
is there something between you and him? expr. onunla aranda bir şey mi var?
is there something going on between you and him? expr. onunla aranda bir şey mi var?
is there something between you and him? expr. onunla aranızda bir şeyler mi var?
is there something going on between you and her? expr. onunla aranda bir şey mi var?
is there something between you and her? expr. onunla aranızda bir şey mi var?
between you and me and these four walls expr. laf aramızda
between you and me and the gatepost expr. laf aramızda
is there something between you and her? expr. onunla aranızda bir şeyler mi var?
between you and me expr. kimse duymasın
between you and me expr. laf aramızda
is there something going on between you and him? expr. onunla aranda bir şeyler mi var?
is there something between you and her? expr. onunla aranda bir şey mi var?
the only difference between us and them expr. onlarla aramızdaki tek fark
is there something going on between you and her? expr. onunla aranızda bir şeyler mi var?
is there something between you and her? expr. onunla aranda bir şeyler mi var?
is there something between you and him? expr. onunla aranızda bir şey mi var?
is there something going on between you and him? expr. onunla aranızda bir şey mi var?
is there something going on between you and him? expr. onunla aranızda bir şeyler mi var?
between you me and the bedpost expr. laf aramızda
between you me and the gatepost expr. laf aramızda
between you and me and the bedpost expr. laf aramızda
is there something going on between you and her? expr. onunla aranda bir şeyler mi var?
is there something between you and him? expr. onunla aranda bir şeyler mi var?
is there something going on between you and her? expr. onunla aranızda bir şey mi var?
between you and me expr. söz aramızda
between you and me expr. yalnıza biz bilelim
pick a number between one and ten expr. 1'den 10'a kadar bir sayı tut
think a number between one and ten expr. 1'den 10'a kadar bir sayı tut
Trade/Economic
difference between the revenues generated and the expenses incurred and the acquisition costs of the goods sold within an accounting period n. basit usülde ticari kazanç
difference between the redemption and issuance of net tl government bonds and lease certificates n. net türk lirası cinsi dibs ve kira sertifikası itfa-ihraç farkı
Agreement Establishing An Association Between Turkey and the European Economic Community n. türkiye ile avrupa ekonomik topluluğu arasında bir ortaklık yaratan anlaşma
signed by and between adj. tarafından ve arasında imzalanan/imzalanmış
Law
relation between law and customs n. hukuk-örf ve adet ilişkisi
relation between law and religion n. hukuk-din ilişkisi
relation between law and moral n. hukuk-ahlak ilişkisi
eavesdropping and recording of conversations between persons n. kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
difference between the declared and weighted and the actual tax-basis n. matrah farkı
Politics
clash between police and demonstrators n. polis ile göstericiler arasındaki çatışma
Technical
protection of low voltage installations against faults between high voltage systems and earth n. alçak gerilim tesisatının yüksek gerilim sistemleri ile toprak arasındaki arızalara karşı korunması
non-end-load-bearing elastomeric sealing ring type joints between pressure pipes and moulded fittings n. basınçlı borular ve kalıplamayla imal edilen ekleme parçaları arasındaki elastomerik halka tipi contalı bağlantılar
coiled tube assemblies for air brake connection used between towing and towed vehicles n. çekici ile römork arasındaki havalı fren bağlantılarında kullanılan helezon hortum takımları
connection between the electrode holder and the work piece n. elektrot pensi ve iş parçası arasındaki bağlantı
angular misalignment between fibre and ferrule axis n. fiber ile ferrule ekseni arasındaki açısal eğilme
real-time communication between controls and drives n. kontrol ve tahrik elemanları arasındaki gerçek zamanlı haberleşme
shield between the operators hand and the saw chain n. operatörün eli ile testere zinciri arasındaki koruyucu
Computer
messages between the integrated circuit card and the card accepting device n. bütünleşik devre kartı ve kart kabul eden cihazlar arasında mesajlar
row height must be between 0 and 409 expr. satır yüksekliği 0 ile 409 arasında olmalıdır
switch between header and footer expr. üstbilgi ve altbilgi arasında geçiş yap
Electric
connected between one phase and neutral adj. bir faz ile nötr arasına bağlanan
Automotive
mechanical connections between towing vehicles and trailers n. çekici taşıtlar ile çekilen taşıtlar arasındaki mekanik bağlantılar
difference between front and rear wheels n. ön ve arka tekerlekler arasındaki fark
Aeronautic
separation distance between taxiway and object n. taksirut ile herhangi bir cisim arasındaki ayrım mesafesi
Marine
hastening of water exchange between bay and ocean n. koy ile açık deniz arasındaki su değişiminin hızlanması
Medical
distance between the alveolus and its adjacent capillary n. alveol ve kapillerler arası mesafe
differences between the right and left brain n. sağ beyin ile sol beyin arasındaki farklar
interaction between the upper and lower airways n. üst ve alt hava yolları arasındaki etkileşim
Psychology
relationship between mother and infant n. anne-bebek ilişkisi